Blog

  • Elliphant – Love Me Badder İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Elliphant – Love Me Badder İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    My pillow smells like your cologne
    – Yastığım senin kolonyan gibi kokuyor.
    I just can’t wait ’til you get home (ra-ah)
    – Eve dönene kadar bekleyemem (ra-ah)
    You gangsta ways turn me on (gangsta)
    – Sen gangsta yolları beni azdırıyorsun (gangsta)
    You touch me right and you love me wrong
    – Bana doğru dokunuyorsun ve beni yanlış seviyorsun

    Give it to me, give it to me (give it to me)
    – Ver onu bana, ver onu bana (ver onu bana)
    Show it to me, show it to me (show it to me)
    – Göster bana, göster bana (göster bana)
    Come up on me, come up on me
    – Bana gel, bana gel
    Oh baby
    – Oh bebeğim

    Say no one (ay)
    – Kimseye söyleme (ay)
    No one loves me badder
    – Kimse beni daha kötü sevmiyor
    Than you, I say I say I say
    – Senden daha çok, diyorum diyorum diyorum
    No one (oh)
    – Hiç kimse (oh)
    No one loves me badder
    – Kimse beni daha kötü sevmiyor
    Than you, yeah yeah
    – Senden daha, evet evet

    Nobody love, nobody body love me
    – Kimse sevmiyor, kimse beni sevmiyor
    Badder than you, no
    – Senden daha kötü, hayır

    If loving you was a crime (yeah)
    – Seni sevmek bir suç olsaydı (evet)
    I swear that I wouldn’t mind to do the time (woo)
    – Yemin ederim zamanı yapmamın sakıncası olmaz (woo)
    You stole my heart boy, you robbed me blind (oh)
    – Kalbimi çaldın oğlum, beni kör çaldın (oh)
    You so criminal, we so criminal
    – Sen çok suçlusun, biz çok suçluyuz.

    Give it to me, give it to me (give it to me)
    – Ver onu bana, ver onu bana (ver onu bana)
    Show it to me, show it to me (show it to me)
    – Göster bana, göster bana (göster bana)
    Come up on me, come up on me
    – Bana gel, bana gel
    Oh baby
    – Oh bebeğim

    Say no one (ay)
    – Kimseye söyleme (ay)
    No one loves me badder
    – Kimse beni daha kötü sevmiyor
    Than you, I say I say I say
    – Senden daha çok, diyorum diyorum diyorum
    No one (oh)
    – Hiç kimse (oh)
    No one loves me badder
    – Kimse beni daha kötü sevmiyor
    Than you, yeah yeah
    – Senden daha, evet evet

    Nobody love, nobody body love me
    – Kimse sevmiyor, kimse beni sevmiyor
    Badder than you, no
    – Senden daha kötü, hayır

    I fire fire bullets for you, man
    – Senin için kurşun sıkıyorum dostum.
    You take them take them bullets for me
    – Onları al benim için kurşunlarını al
    In the fire fire walking to you, man
    – Ateşin içinde sana doğru yürüyorum dostum
    Cut me deep, sweet bleeding, we got bad love
    – Beni derinden kes, tatlı kanama, kötü aşkımız var

    Say no one (ay)
    – Kimseye söyleme (ay)
    No one loves me badder
    – Kimse beni daha kötü sevmiyor
    Than you, I say I say I say
    – Senden daha çok, diyorum diyorum diyorum
    No one (oh)
    – Hiç kimse (oh)
    No one loves me badder
    – Kimse beni daha kötü sevmiyor
    Than you, yeah yeah
    – Senden daha, evet evet

    Nobody love, nobody body love me
    – Kimse sevmiyor, kimse beni sevmiyor
    Badder than you, no
    – Senden daha kötü, hayır

    Say no one (ay)
    – Kimseye söyleme (ay)
    No one loves me badder
    – Kimse beni daha kötü sevmiyor
    Than you, I say I say I say
    – Senden daha çok, diyorum diyorum diyorum
    No one (oh)
    – Hiç kimse (oh)
    No one loves me badder
    – Kimse beni daha kötü sevmiyor
    Than you, yeah yeah
    – Senden daha, evet evet

    Nobody love, nobody body love me
    – Kimse sevmiyor, kimse beni sevmiyor
    Badder than you, no
    – Senden daha kötü, hayır
  • Jonas Benyoub – Spor i snøen İsveçce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Jonas Benyoub – Spor i snøen İsveçce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Mamma
    – Anne
    Mamma jeg så deg gråte
    – Anne seni ağlarken gördüm
    Yemma du felte én tåre
    – Yemma bir gözyaşı döktün
    Din sønn er ut på havet
    – Oğlunuz denizde
    Alene uten årer
    – Damarsız yalnız
    Jeg bygde en flåte
    – Bir filo inşa ettim
    Den minste av alle båter
    – Tüm teknelerin en küçüğü
    Men seiler fint jeg lover
    – İyi yelken, söz veriyorum.
    Yemma
    – Yemma’nın
    Kanke dra tilbake
    – Kanke geri dön
    Vil ikke dit sånn ting var før
    – Eskiden olduğu yere gitmek istemiyorum.
    Begge øya åpne
    – İkisi de açık
    Å de lukkes når jeg dør
    – Oh öldüğümde kapanıyorlar
    Kan ikke lukkes før jeg dør
    – Ben ölmeden kapatılamaz.
    Jeg har gått så langt
    – Şimdiye kadar gittim
    Gått så langt at beina blør
    – O kadar ileri gittim ki bacaklarım kanıyor.
    Oppi Norge en plass
    – Norveç’te bir yer bulun
    Har jeg satt mitt spor i snøen
    – Karda izimi mi bıraktım
    Sent i senga Sjelden dyne
    – Yorgan ile yatağa geç
    Var der kun for lakenet
    – Sadece çarşaf için var mıydı
    Oppe tidlig ut å jobbe
    – İşe erken kalk
    Var en del av planene
    – Planların bir parçası olun
    Gi til de som ikke hadde det
    – Ona sahip olmayanlara ver
    Brekke brød med alle bakerne
    – Tüm fırıncılarla ekmek kırmak
    De som så på baksten heve til vi forma kakene
    – Kekleri oluşturana kadar pişirme artışını izleyenler
    Fuck de som ba kom for smakene
    – Lezzetleri isteyenlerin canı cehenneme.
    Pakk sakene
    – Bavullarını topla.
    Lille morto soytta flammer som dragene
    – Ejderhalar gibi küçük morto soytta alevleri
    Han brant ned hagene
    – Bahçeleri yaktı
    Lille morto gjorde flåte til båt-
    – Küçük morto salını tekneye çevirdi-
    Ja det er flott det
    – Evet, bu harika.
    Lille morto er ikke liten lenger
    – Küçük morto artık küçük değil
    Store morto må få morto til å gå mye lenger
    – Büyük morto, morto’yu çok daha ileri götürmeli
    Fuck kamp om flus I et damphus
    – Buharlı bir evde flus Savaşını siktir et
    Så lenge jeg har Rick & Morto venner
    – Rick & Morto arkadaşlarım olduğu sürece
    Mamma
    – Anne
    Mamma jeg så deg gråte
    – Anne seni ağlarken gördüm
    Yemma du felte én tåre
    – Yemma bir gözyaşı döktün
    Din sønn er ut på havet
    – Oğlunuz denizde
    Alene uten årer
    – Damarsız yalnız
    Jeg bygde en flåte
    – Bir filo inşa ettim
    Den minste av alle båter
    – Tüm teknelerin en küçüğü
    Men seiler fint jeg lover
    – İyi yelken, söz veriyorum.
    Yemma
    – Yemma’nın
    Kanke dra tilbake
    – Kanke geri dön
    Vil ikke dit sånn ting var før
    – Eskiden olduğu yere gitmek istemiyorum.
    Begge øya åpne
    – İkisi de açık
    Å de lukkes når jeg dør
    – Oh öldüğümde kapanıyorlar
    Kan ikke lukkes før jeg dør
    – Ben ölmeden kapatılamaz.
    Jeg har gått så langt
    – Şimdiye kadar gittim
    Gått så langt at beina blør
    – O kadar ileri gittim ki bacaklarım kanıyor.
    Oppi Norge en plass
    – Norveç’te bir yer bulun
    Har jeg satt mitt spor i snøen
    – Karda izimi mi bıraktım
    Mamma
    – Anne
    Mamma jeg så deg gråte
    – Anne seni ağlarken gördüm
    Yemma du felte én tåre
    – Yemma bir gözyaşı döktün
    Din sønn er ut på havet
    – Oğlunuz denizde
    Alene uten årer
    – Damarsız yalnız
    Jeg bygde en flåte
    – Bir filo inşa ettim
    Den minste av alle båter
    – Tüm teknelerin en küçüğü
    Men seiler fint jeg lover
    – İyi yelken, söz veriyorum.
    Yemma
    – Yemma’nın
  • Junior H – Extssy Model İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Junior H – Extssy Model İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    La mire pasar, fue a paralizar
    – Geçişini izledim, felç olmaya gitti.
    El tiempo a mi lado se hacía más lento
    – Yanımda zaman yavaşlıyordu
    Yo viendo tu rostro me entran los recuerdos
    – Yüzünü görüyorum Anılara giriyorum
    Que casualidad, te veo por acá
    – Şans eseri, görüşürüz.
    Jure que jamás volvería a pensarte
    – Yemin ederim seni bir daha asla düşünmeyeceğim
    Pero creo que es tarde me volví un cobarde
    – Ama sanırım korkak olmak için çok geç.
    Y ahora estás aqui, fue el destino gris
    – Ve şimdi buradasın, kaderdi.
    Tu y yo no cabemos en un mismo infierno
    – Sen ve ben aynı cehenneme sığamayız
    Así que prefiero largarme muy lejos
    – Bu yüzden defolup gitmeyi tercih ederim.

    Y llega la noche, me llega el reproche
    – Ve gece geliyor, sitem bana geliyor
    Montate en el coche, quítate ese broche
    – Arabaya bin, şu broşu çıkar.
    Soy tuyo esta noche y tú mi extssy model
    – Bu gece seninim ve sen benim kedi modelimsin
    Me llevas al cielo, que hasta tengo miedo
    – Beni cennete götürüyorsun, korktuğumu bile
    Caer de nuevo enredarme en tu cuerpo
    – Falling geri Başlarken tangled yukarı içinde senin vücut
    Mi alma está vacía pero estoy sonriendo
    – Ruhum boş ama gülümsüyorum

    Ahi te va chiquitita, volvió Junior H
    – İşte gidiyorsun chiquitita, Junior geri döndü H
    Uh
    – Ah

    Tu no sabes quién es
    – Onun kim olduğunu bilmiyorsun.

    Piensas tú en mi, como yo en ti
    – Sen beni düşün, benim seni düşündüğüm gibi
    O ya te cansaste de haberme llorado
    – Yoksa bana ağlamaktan bıktın mı
    Y ya de hace tiempo ya estoy olvidado
    – Ve uzun zamandır unutuldum
    Que será de mi, que será de ti
    – Bana ne olacak, sana ne olacak
    El día de tu boda iré a celebrarlo
    – Düğün gününde onu kutlamaya gideceğim.
    Pa felicitarlo y dejarlo un recado
    – Onu tebrik etmek ve ona bir iş bırakmak için

    Y a la media noche, que no la toques
    – Ve gece yarısı, ona dokunma
    Dile que la amas como yo la amaba
    – Onu benim sevdiğim gibi sevdiğini söyle.
    Dile quien es mejor de tu y yo en la cama
    – Yatakta ikimiz hakkında kimin daha iyi olduğunu söyle ona.
    Yo la llevo al cielo, que hasta tengo miedo
    – Onu cennete götürüyorum, korktuğumu bile
    Caeré de nuevo enredarme en su cuerpo
    – Tekrar düşeceğim onun vücuduna dolanacağım
    Mi alma está vacía pero estoy sonriendo
    – Ruhum boş ama gülümsüyorum
  • Javier Rosas y Su Artillería Pesada – Vivir Para Contarlo İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Javier Rosas y Su Artillería Pesada – Vivir Para Contarlo İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    No la vi venir
    – Geldiğini görmedim.
    Las balas ya estaban en la sala y las tuve que recibir
    – Mermiler zaten odadaydı ve onları almak zorunda kaldım
    Fué tan de repente simplemente me desvanecí
    – O kadar aniden ortadan kayboldum ki
    Ni pa’ donde hacerse, esa fue la suerte que corrí
    – Olacak yer yok, koştuğum şans buydu
    Era mucho plomo
    – Bir sürü ipucuydu.
    Me acuerdo como si fuera un sueño nomás así se las pongo
    – Sanki bir rüyaymış gibi hatırlıyorum, bu yüzden onları koydum
    Vi a mis compañeros como se les cerraban los ojos
    – Onların gözleri kapalıyken arkadaşlarımı izledim
    Era el mismo infierno dije aquí ya la perdimos todos
    – Burada söylediğim aynı cehennemdi zaten hepsini kaybettik
    Ya no pude más
    – Artık yapamadım
    Rumbo al hospital
    – Hastaneye gitmek
    Lejos escuché que murmuraban
    – Uzakta mırıldandıklarını duydum
    No la va librar
    – Onu dışarı çıkarmayacak.
    Se mira muy mal
    – Çok kötü görünüyor
    Dios tiene la última palabra
    – Tanrı son sözü söyler
    No he sabido de otra historia igual
    – Onun gibi başka bir hikaye duymadım
    Que vivan para contarla
    – Bunu anlatmak için yaşasınlar
    (Y esta vez sin palabras, Javier Rosas
    – (Ve bu sefer kelimeler olmadan, Javier Rosas
    Pa’ mis carnales hasta el cielo)
    – Pa’ cennete kadar benim carnals)
    Se corrió el rumor
    – Söylenti yayıldı
    Que habían atentado con mi vida
    – Hayatımla denediklerini
    También se dijo lo peor
    – En kötüsü de söylendi
    Mientras mi familia casi se moría de dolor
    – Ailem neredeyse acıdan ölürken
    Fue una pesadilla
    – Kabus gibiydi.
    Pero este muchacho la libro
    – Ama bu çocuk kitabı
    Me aferré quizás
    – Belki dayanmışımdır
    Pude despertar
    – Uyanabildim.
    Ya tenía mucho tiempo en coma
    – Uzun zamandır komadayım.
    La oportunidad
    – Fırsat
    Que ahora Dios me da
    – Şimdi Tanrı bana veriyor
    Me hace valorar a las personas
    – İnsanlara değer vermemi sağlıyor
    Hay que disfrutar cada momento
    – Her anın tadını çıkarmalısın
    Porque el tiempo no perdona
    – Çünkü zaman affetmez
  • Eden Muñoz – Bájale İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Eden Muñoz – Bájale İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Bájale
    – İndir onu.
    Si quieres que esto dure, neta, bájale
    – Bunun sürmesini istiyorsan, neta, bırak onu.
    Si estás buscando escusas pa marcharte ve
    – Gitmek için bahane arıyorsan git
    Por ahí por donde entraste, por ahí pícale
    – İçeri girdiğin yer orası, ona vurduğun yer orası

    Hágale
    – Onu yap
    Que yo trepo una history se me quema el cel
    – Bir tarihe tırmanmam cel’imi yakıyor
    Tú sabes que contigo siempre he estado al 100
    – Biliyorsun, seninle her zaman 100 oldum
    Pero un día de estos me vas a desconocer
    – Ama bir gün beni görmezden geleceksin.

    Tú te la pierdes
    – Kaçırıyorsun.
    Ya no hay más nada
    – Başka bir şey yok
    Y en tres palabras
    – Ve üç kelimeyle
    ¡A la chingada!
    – Siktir git!

    Qué bueno que era amor
    – İyi ki aşktı.
    Imagínate si no
    – Değilse hayal et
    Ahorita es peda
    – Şimdi peda
    Tirar desmadre
    – Fazlalığı atmak
    Y que el amor
    – Ve bu aşk
    ¡Chingue a su madre!
    – Anneni sikeyim!

    Cuando quieras volver
    – Geri dönmek istediğinde
    Ya no se va a poder
    – Artık mümkün olmayacak.

    Y es Edén Muñoz!
    – Ve bu Eden Muñoz!
    ¡Chiquitita!
    – Küçük kız!

    Hágale
    – Onu yap
    Que yo trepo una history se me quema el cel
    – Bir tarihe tırmanmam cel’imi yakıyor
    Tú sabes que contigo siempre he estado al 100
    – Biliyorsun, seninle her zaman 100 oldum
    Pero un día de estos me vas a desconocer
    – Ama bir gün beni görmezden geleceksin.

    Tú te la pierdes
    – Kaçırıyorsun.
    Ya no hay más nada
    – Başka bir şey yok
    Y en tres palabras
    – Ve üç kelimeyle
    ¡A la chingada!
    – Siktir git!

    Qué bueno que era amor
    – İyi ki aşktı.
    Imagínate si no
    – Değilse hayal et
    Ahorita es peda
    – Şimdi peda
    Tirar desmadre
    – Fazlalığı atmak
    Y que el amor
    – Ve bu aşk
    ¡Chingue a su madre!
    – Anneni sikeyim!

    Cuando quieras volver
    – Geri dönmek istediğinde
    Ya no se va a poder
    – Artık mümkün olmayacak.
  • 郭正正 & 老圈c – 你的眼睛像星星 Çince Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    郭正正 & 老圈c – 你的眼睛像星星 Çince Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    怎麼還是當初見你模樣
    – Neden hala seni gördüğüm zamanki gibi?
    看到你就控制不住的嚮往
    – Seni gördüğümde özlemimi kontrol edemiyorum
    陪你去到 任何地方
    – Her yerde size eşlik
    待在你身旁
    – Yanında kal

    你就像烙印在我的心上
    – Kalbime basılmış gibisin
    陪我到老 陪伴我一同去天堂
    – Bana yaşlılığa kadar eşlik et, birlikte cennete kadar eşlik et
    你就像天使一樣出現
    – Bir melek gibi görünüyorsun
    輕易滿足我一切幻想
    – Tüm fantezilerimi kolayca tatmin et

    你的眼睛 像星星
    – Gözlerin yıldızlar gibi
    亮晶晶 一眼就墜入陷阱
    – Liang Jingjing bir bakışta tuzağa düştü
    別擔心 好幸運
    – Endişelenme, çok şanslı
    也許是命中註定
    – Belki de olması gerekiyordu
    對你目不轉睛
    – Gözlerini senden alamıyorum
    唯獨你讓我偏心 yeah
    – Sadece sen beni eksantrik yapıyorsun evet

    你的眼睛 像風鈴
    – Gözlerin rüzgar çanları gibi
    叮叮叮 傳入腦海的聲音
    – Ding Ding Ding’in sesi aklıma geliyor
    多動聽 多純淨
    – Daha güzel ve saf
    烏雲也會轉天晴
    – Kara bulutlar da güneşlenecek
    對你一見鍾情
    – İlk görüşte seni seviyorum
    就像化學的反應
    – Kimyasal bir reaksiyon gibi

    如果幻想能被孤獨原諒
    – Fantezi yalnızlık tarafından affedilebilirse
    那一定就是你溫柔的目光
    – Bu senin nazik bakışların olmalı.
    把我照亮 暖我心房
    – Beni aydınlat ve kalbimi ısıt
    撫平遍體鱗傷
    – Vücudun her yerindeki morlukları düzeltin

    從前我是躲在暗處的謊
    – Karanlıkta yatardım.
    直到有你帶我去最高的地方
    – Beni en yüksek yere götürene kadar
    那裡的風和漫天星光
    – Rüzgar ve gökyüzündeki yıldızlar
    是我永不褪色的印象
    – Benim izlenimim asla solmayacak mı

    你的眼睛 像星星
    – Gözlerin yıldızlar gibi
    亮晶晶 一眼就墜入陷阱
    – Liang Jingjing bir bakışta tuzağa düştü
    別擔心 好幸運
    – Endişelenme, çok şanslı
    也許是命中註定
    – Belki de olması gerekiyordu
    對你目不轉睛
    – Gözlerini senden alamıyorum
    唯獨你讓我偏心 yeah
    – Sadece sen beni eksantrik yapıyorsun evet

    你的眼睛 像風鈴
    – Gözlerin rüzgar çanları gibi
    叮叮叮 傳入腦海的聲音
    – Ding Ding Ding’in sesi aklıma geliyor
    多動聽 多純淨
    – Daha güzel ve saf
    烏雲也會轉天晴
    – Kara bulutlar da güneşlenecek
    對你一見鍾情
    – İlk görüşte seni seviyorum
    就像化學的反應
    – Kimyasal bir reaksiyon gibi

    你的眼睛 像星星
    – Gözlerin yıldızlar gibi
    亮晶晶 一眼就墜入陷阱
    – Liang Jingjing bir bakışta tuzağa düştü
    別擔心 好幸運
    – Endişelenme, çok şanslı
    也許是命中註定
    – Belki de olması gerekiyordu
    對你目不轉睛
    – Gözlerini senden alamıyorum
    唯獨你讓我偏心 yeah
    – Sadece sen beni eksantrik yapıyorsun evet

    你的眼睛 像風鈴
    – Gözlerin rüzgar çanları gibi
    叮叮叮 傳入腦海的聲音
    – Ding Ding Ding’in sesi aklıma geliyor
    多動聽 多純淨
    – Daha güzel ve saf
    烏雲也會轉天晴
    – Kara bulutlar da güneşlenecek
    對你一見鍾情
    – İlk görüşte seni seviyorum
    就像化學的反應
    – Kimyasal bir reaksiyon gibi
  • Madison Beer – Showed Me (How I Fell In Love With You) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Madison Beer – Showed Me (How I Fell In Love With You) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    You showed me how to do exactly what you do
    – Bana tam olarak ne yapacağını gösterdin.
    How I fell in love with you
    – Sana nasıl aşık oldum
    You walk into a room and people fall for you
    – Bir odaya giriyorsun ve insanlar sana aşık oluyor
    How I wanna be like you
    – Nasıl senin gibi olmak istiyorum

    Oh-ohh, it’s true
    – Oh-ohh, bu doğru
    I’m gonna be like you
    – Senin gibi olacağım

    Everybody laughs at all the things you say
    – Söylediğin her şeye herkes güler
    It makes me wanna cry whenever you’re away
    – Sen yokken beni ağlatmak istiyor
    The way you drive a car with all the windows down
    – Tüm pencereleri kapalı bir araba kullanma şeklin
    They always say your name, even when you’re not around
    – Etrafta olmasan bile her zaman adını söylerler.

    Seasons only change (oh, oh, oh, ohh)
    – Mevsimler sadece değişir (oh, oh, oh, ohh)
    It’s always been the same
    – Hep aynıydı.

    You showed me how to do exactly what you do
    – Bana tam olarak ne yapacağını gösterdin.
    How I fell in love with you
    – Sana nasıl aşık oldum
    You walk into a room and people fall for you
    – Bir odaya giriyorsun ve insanlar sana aşık oluyor
    How I wanna be like you
    – Nasıl senin gibi olmak istiyorum

    Oh-ohh, it’s true
    – Oh-ohh, bu doğru
    I’m gonna be like you
    – Senin gibi olacağım

    I will be your fool, I come back every time
    – Senin aptalın olacağım, her seferinde geri dönüyorum
    You always tell the truth, even when you lie
    – Yalan söylediğinde bile her zaman doğruyu söylersin
    I watch you from afar, you show me what to do
    – Seni uzaktan izliyorum, sen bana ne yapacağımı gösteriyorsun
    And all the games you play, oh, I play all of them too
    – Ve oynadığın tüm oyunlar, oh, ben de hepsini oynuyorum

    Seasons only change (oh, oh, oh, ohh)
    – Mevsimler sadece değişir (oh, oh, oh, ohh)
    It’s always been the same
    – Hep aynıydı.

    You showed me how to do exactly what you do
    – Bana tam olarak ne yapacağını gösterdin.
    How I fell in love with you
    – Sana nasıl aşık oldum
    You walk into a room and people fall for you
    – Bir odaya giriyorsun ve insanlar sana aşık oluyor
    How I wanna be like you (oh, ohh)
    – Senin gibi olmak istiyorum (oh, ohh)

    Oh-ohh, it’s true
    – Oh-ohh, bu doğru
    I’m gonna be like you
    – Senin gibi olacağım
  • Khai Bahar – Oh Wanita Endonezce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Khai Bahar – Oh Wanita Endonezce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Bisa aku bisa gila
    – Delirebilir miyim
    Cinta yang pandang pertama
    – İlk görüşte aşk
    Takut tidak diterima
    – Kabul edilmeme korkusu
    Dengan cinta pandang pertama
    – İlk görüşte aşkla

    Bergetar hatiku, bila bertemu
    – Tanıştığımda kalbim titriyor
    Si Gadis Ayu, cantiknya parasmu
    – Kız Ayu, güzel parasmu
    Ayu wajahmu, manis senyummu
    – Güzel yüz, tatlı gülümseme
    Lirik matamu itu, ku terganggu (ku terganggu)
    – Şarkı Sözleri gözlerin, ku terpercaya (ku terpercaya)

    Hati tertanya, mahu kutanya
    – Kalbim soruyor, sormak istiyorum
    Tapi ku malu ingin bersuara
    – Konuşmaktan utanıyorum.
    Siapa nama? Tinggal dimana?
    – Adı ne? Nerede yaşarsın?
    Hebatnya kuasa cinta, oh wanita, oh-oh
    – Aşkın gücü büyüktür, oh kadın, oh-oh

    Bisa aku bisa gila
    – Delirebilir miyim
    Cinta yang pandang pertama
    – İlk görüşte aşk
    Takut tidak diterima
    – Kabul edilmeme korkusu
    Dengan cinta pandang pertama
    – İlk görüşte aşkla

    Apakah aku jatuh cinta?
    – Aşık mıyım?
    Apakah aku tercinta?
    – Sevgili miyim?
    Adakah aku pencinta?
    – Aşık mıyım?
    Jangan-janganku mabuk cinta, oh wanita, oh
    – Aşk hasreti çekmem için, oh Kadın, oh

    Bisa aku bisa gila
    – Delirebilir miyim
    Cinta yang pandang pertama
    – İlk görüşte aşk
    Takut tidak diterima
    – Kabul edilmeme korkusu
    Dengan cinta pandang pertama
    – İlk görüşte aşkla

    Bisa aku bisa gila (gila)
    – Delirebilir miyim (deli)
    Cinta yang pandang pertama
    – İlk görüşte aşk
    Takut tidak diterima
    – Kabul edilmeme korkusu
    Dengan cinta pandang pertama
    – İlk görüşte aşkla

    Apakah aku jatuh cinta?
    – Aşık mıyım?
    Apakah aku tercinta?
    – Sevgili miyim?
    Adakah aku pencinta?
    – Aşık mıyım?
    Jangan-janganku mabuk cinta, oh wanita, oh
    – Aşk hasreti çekmem için, oh Kadın, oh
  • La Banda del 5 – La Rompecorazones İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    La Banda del 5 – La Rompecorazones İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Y le gusta andar solita
    – Ve yalnız yürümeyi sever

    Un cuerpo de barbie (un cuerpo de barbie)
    – Bir barbie vücudu (bir barbie vücudu)
    Acento de reina
    – Kraliçe aksanı
    Bobos como zombies (bobos)
    – Zombiler kadar aptal (dumb as zombies)
    Siempre andan tras ella
    – Her zaman onun peşindeler.

    Hey!
    – Hey!
    Y se acabó la cuarentena
    – Ve karantina sona erdi
    Y me llamó pa’ estar con ella
    – Ve beni onunla birlikte olmaya çağırdı
    ¿Y cómo no? si está rebuena
    – Ve nasıl değil? eğer iyiyse
    Vámonos
    – Hadi gidelim

    Y le gusta andar solita
    – Ve yalnız yürümeyi sever
    Anda sola, solterita
    – Yalnız yürü, küçük yaşlı kadın
    No tiene quien la enamore
    – Onu aşık edecek kimsesi yok.
    Le dicen la rompe corazones
    – Ona kalp kırdığını söylüyorlar.

    Y ella quiere, quiere beber
    – Ve istiyor, içmek istiyor
    Ella quiere, quiere bailar
    – İstiyor, dans etmek istiyor
    Anda sola, solterita
    – Yalnız yürü, küçük yaşlı kadın
    Y conmigo quiere rumbear
    – Ve benimle gürlemek istiyor

    Y me pide Don Julio pal’ diluvio, usa un Smoke
    – Ve Don Julio bana soruyor dostum tufan, bir Sigara iç
    En la toma de las decisiones
    – Kararların alınmasında
    No se deja llevar por las emociones
    – Duygulara kapılmaz
    Y me pide Don Julio pal’ diluvio
    – Ve bana soruyor Don Julio pal’ tufan
    En la toma de las decisiones
    – Kararların alınmasında
    No se deja llevar por las emociones
    – Duygulara kapılmaz

    Y le gusta andar solita
    – Ve yalnız yürümeyi sever
    Anda sola, solterita
    – Yalnız yürü, küçük yaşlı kadın
    No tiene quien la enamore
    – Onu aşık edecek kimsesi yok.
    Le dicen la rompe corazones
    – Ona kalp kırdığını söylüyorlar.

    Con champaña Rose
    – Şampanya Gülü ile
    Se pierde conmigo después de las doce
    – On ikiden sonra benimle kaybolur
    Cuando le quito el pantysito Dolce
    – Dolce pantys’i çıkardığımda
    Pa’ luego decir que no me conoce eh-eh-eh
    – O zaman beni tanımadığını söylemek için eh-eh-eh

    ¡Ay! me sube y me baja
    – Yazık! beni yukarı ve aşağı çekiyor
    Nos fumamos algo que relaja
    – Rahatlatan bir şey içiyoruz
    A las otras lleva ventaja
    – Diğerlerinin bir avantajı var
    Te repito que esa baby, donde apunta encaja
    – Sana tekrar ediyorum, işaret ettiği o çizgi uyuyor
    Si te digo que conmigo
    – Eğer bunu benimle söylersem

    Y le gusta andar solita
    – Ve yalnız yürümeyi sever
    Anda sola, solterita
    – Yalnız yürü, küçük yaşlı kadın
    No tiene quien la enamore
    – Onu aşık edecek kimsesi yok.
    Le dicen la rompe corazones
    – Ona kalp kırdığını söylüyorlar.

    Y ella quiere, quiere beber
    – Ve istiyor, içmek istiyor
    Ella quiere, quiere bailar
    – İstiyor, dans etmek istiyor
    Anda sola, solterita
    – Yalnız yürü, küçük yaşlı kadın
    Y conmigo quiere rumbear
    – Ve benimle gürlemek istiyor

    Y me pide Don Julio pal’ diluvio
    – Ve bana soruyor Don Julio pal’ tufan
    Usa un Smoke (para el estudio)
    – Bir Duman kullanın (stüdyo için)
    En la toma de las decisiones
    – Kararların alınmasında
    No se deja llevar por las emociones
    – Duygulara kapılmaz
    Y me pide Don Julio pal’ diluvio
    – Ve bana soruyor Don Julio pal’ tufan
    En la toma de las decisiones
    – Kararların alınmasında
    No se deja llevar por las emociones
    – Duygulara kapılmaz

    Y le gusta andar solita
    – Ve yalnız yürümeyi sever
    Anda sola, solterita
    – Yalnız yürü, küçük yaşlı kadın
    No tiene quien la enamore
    – Onu aşık edecek kimsesi yok.
    Le dicen la rompe corazones
    – Ona kalp kırdığını söylüyorlar.

    Una nota
    – Not
    Bien fuerte como el Vodka
    – Votka kadar güçlü
    Y es que te vuelves loca
    – Ve sen deliriyorsun
    Porque lo nuestro es una nota
    – Çünkü bizimki bir not
    Bien fuerte como el Vodka
    – Votka kadar güçlü
    Y es que te vuelves loca
    – Ve sen deliriyorsun
    Cuando eso
    – O zaman
  • Arcángel – Invicto İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Arcángel – Invicto İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Eh
    – Ha
    Te voy a decir algo
    – Sana bir şey söyleyeceğim.
    Jaja
    – Haha
    Antes de que nosotros empezábamos a cantar
    – Şarkı söylemeye başlamadan önce
    Nosotros andábamos
    – Yürüyorduk.
    Andábamos en lo mismo
    – Biz de aynıydık.

    Yo era querido en el barrio mucho antes de pegarme
    – Vurmadan çok önce mahallede aranıyordum.
    El bajo mundo me apoyó, sabían que iba rankearme (Yeh)
    – Yeraltı dünyası beni destekledi, beni sıralayacağımı biliyorlardı (Yeh)
    Mucha sal encima y tuve que despojarme
    – Üstüne bir sürü tuz ve soyunmak zorunda kaldım
    Salí de los atrasos y fue fácil coronarme (Yo’)
    – Borçlardan kurtuldum ve beni taçlandırmak kolaydı (Ben ‘)

    Mírenme ahora que parezco un narco intelectual
    – Entelektüel bir narkotiğe benzediğime göre bana bak.
    Me busco más que un pal, sin tener que traquetear
    – Beni bir arkadaştan daha çok arıyorum, çıngıraklamak zorunda kalmadan
    Si, yo sé
    – Evet, biliyorum
    Que tú vende tus octavitos (Okay)
    – Octavitolarınızı sattığınızı (Tamam)
    Pero yo me busco más que tú cantando mis coritos (Auh)
    – Ama beni korolarımı söylemekten daha çok arıyorum (Auh)

    Muchos han tratado que no tenga mi imperio
    – Birçoğu imparatorluğuma sahip olmamaya çalıştı.
    Váyanse al carajo cabrones me da criterio (Yeh)
    – Git kendini becer piçler Korkuyorum (Yeh)
    Yo en esto, soy un presidente, no hace falta un ministerio
    – Bunda ben bir başkanım, bakanlığa gerek yok
    Un género que enterar
    – Öğrenilecek bir tür
    Me hace falta un cementerio
    – Mezarlığa ihtiyacım var

    Cojan lo suave y todos bajen su ego
    – Yumuşak şeyleri alın ve herkes egonuzu indirin
    Tengo tantas relojes que me hace falta un brazo nuevo
    – O kadar çok elim var ki yeni bir kola ihtiyacım var
    Y un cuello nuevo pa’ las cadenas que no he comprao’
    – Ve ‘almadığım zincirler’ için yeni bir yaka
    De paquete un rifle para el que tenga síntoma virao’
    – ‘Virao’su olana bir tüfek koymak için

    Ando fumando un yerba que no sé ni pronunciar
    – Nasıl telaffuz edeceğimi bile bilmediğim bir ot içiyorum.
    Tengo zapatos que creo que nunca los voy a estrenar (Woh)
    – Bir daha asla giymeyeceğimi düşündüğüm ayakkabılarım var (Woh)
    Toda una juventud pa’ poderlo destronar
    – Onu tahttan indirebilmek için koca bir gençlik
    Mis matemáticas no fallan, me encanta multiplicar (Yih-yih)
    – Matematiğim başarısız değil, çarpmayı seviyorum (Yih-yih)

    Así soy yo sumo a diario sin restar (Yup)
    – Bu şekilde günlük olarak çıkarmadan ekliyorum (Evet)
    Pendiente a mis finanzas soy difícil de engañar (No)
    – Mali durumumu beklerken kandırmak zor (Hayır)
    Dinero largo, nunca me quedo en el teque (No)
    – Uzun para, asla teque’de kalmam (Hayır)
    Llámate a OMI pa’ que firme el cheque
    – Çeki imzalamak için ımo’yu arayın

    ¿Qué cuánto son?
    – Ne kadarlar?
    No importa
    – Önemli değil.
    Dinero que sale, dinero que se reborda
    – Dışarı çıkan para, denize giren para
    Yo no para nada, me siento preocupado
    – Ben değilim, endişeli hissediyorum
    No hablen conmigo comuníquense con mi abogado (Llama)
    – Benimle konuşma avukatımla iletişime geç (Ara)
    Le digo a Pina que no quiero llamadas
    – Pina’ya telefon istemediğimi söylüyorum.
    Que no cuenten conmigo para nada (Nada)
    – Bana hiçbir şey için güvenme (Hiçbir şey)

    Soy un diamante
    – Ben bir elmastım
    Tú me queda chiquito, zafiro
    – Bana küçük görünüyorsun, sapphire.
    Roncan de gánster y terminan choteando como, wuh…
    – Bir gangster gibi horlarlar ve sonunda fışkırırlar…

    Sigo encendio’
    – Hala devam ediyorum’
    Me pongo cabrón cada año (Oh my God)
    – Her yıl mahvoluyorum (Aman Tanrım)
    Mármol en el closet
    – Dolapta mermer
    Mármol en el baño
    – Banyoda mermer
    Mármol debajo del agua de la piscina, que se joda
    – Havuz suyunun altındaki mermer, siktir et
    Mármol hasta en la marquesina
    – Kayan yazı içinde mermer

    El comunista
    – Komünist
    En esto dominando todo
    – Bu konuda her şeye hakim olmak
    Rompiendo culitos es mi apodo
    – Küçük kıçları kırmak benim takma adım
    Tenga a la liga bien muerta
    – Ligi iyi ölü tut
    Y para colmo solo
    – Ve her şeyden önce sadece
    Son 15 años en el juego, pasando rolo
    – Oyunda 15 yıl var, rolo harcıyor

    Entonces conocí la decepción (Wow)
    – Sonra hayal kırıklığıyla tanıştım (Vay canına)
    Envidia disfrazada, rabia con admiración
    – Kılık değiştirmiş kıskançlık, hayranlıkla öfke
    Enemigos de gratis, un montón
    – Özgür düşmanlar, çok
    Y todo por buscar la perfección
    – Ve hepsi mükemmellik aramak için
    Yo nunca quise el mal para nadie, al revés
    – Hiç kimse için kötülük istemedim, tam tersi
    El bien para todos y brillar a la vez
    – Herkes için iyi ve aynı zamanda parlıyor
    Crecer como un género
    – Bir tür olarak büyümek
    Todos unidos
    – Hepsi birleşti
    Nunca se pudo, estábamos divididos
    – Asla mümkün olmadı, bölündük

    Cada quien con sus metas personales
    – Kişisel hedefleri olan herkes
    Fingiendo ser feliz pero por dentro artificiales
    – Mutlu gibi davranmak ama yapay içinde
    Yo siempre quise ser feliz a la vez
    – Hep aynı anda mutlu olmak istemişimdir.
    Pero fallamo’, nos faltó la madurez
    – Ama başarısız olduk, olgunluktan yoksunduk

    Y me convertí en el que los liquida
    – Ve onları tasfiye eden ben oldum
    Contagiándolos como el virus del SIDA
    – Onları AIDS virüsü gibi yaymak
    Culpable por dejar pal de raperos sin comida
    – Rapçilerin arkadaşını yemeksiz bıraktığı için suçlu
    En la cárcel musical por eso me merezco vida
    – Hapiste, bu yüzden hayatı hak ediyorum
    Me convertí en aquel que los destroza
    – Onları yok eden ben oldum
    El que se vacila y su vida se goza
    – Tereddüt eden ve hayatı sevinir

    Mira dónde llego, el hijo de Carmen Rosa
    – Bak nereye geldim, Carmen Rosa’nın oğlu
    Pongo a mi familia por encima cualquier cosa
    – Ailemi her şeyin üstüne koydum
    Ajá
    – Uh-huh
    Y no fallo (No)
    – Ve başarısız değilim (Hayır)
    Me levanto en la mañana cuando canta el gallo
    – Sabah uyandığımda horoz ötüyor
    Preparándome para el concierto
    – Konser için hazırlanıyor
    Cada día nuevo es un ensayo
    – Her yeni gün bir provadır

    (Amén)
    – (Sevi)
    Ey yo’
    – Hey yo’
    Y después de 15 años de tormenta divina seguimos aquí
    – Ve 15 yıllık ilahi fırtınadan sonra hala buradayız
    Vivo, viviendo en guerra
    – Hayatta, savaşta yaşamak
    Arcángel, pa’
    – Başmelek, baba’
    Austin, baby
    – Austin, bebeğim
    This is the Flow Factory
    – Burası Akış Fabrikası.
    Magnífico
    – Muhteşem
    OMI
    – IMO
    Prrra
    – Prrra’nın
    Ah
    – Ey
    Y yo no muero
    – Ve ben ölmem
    Primero se muere la muerte antes que nosotros
    – İlk ölüm bizden önce ölür
    Auh
    – Auh
    Prrra
    – Prrra’nın
  • Scott Bradlee’s Postmodern Jukebox – Seven Nation Army (feat. Haley Reinhart) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Scott Bradlee’s Postmodern Jukebox – Seven Nation Army (feat. Haley Reinhart) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    I’m gonna fight ’em off
    – Onlarla savaşacağım.
    A seven nation army couldn’t hold me back
    – Yedi uluslu bir ordu beni geri tutamazdı
    They’re gonna rip it off
    – Söküp atacaklar.
    Taking their time right behind my back
    – Zamanlarını arkamdan ayırıyorlar.

    And I’m talkin’ to myself at night
    – Ve geceleri kendi kendime konuşuyorum
    Because I can’t forget
    – Çünkü unutamıyorum
    Back and forth through my mind
    – Aklımdan ileri geri
    Behind a cigarette
    – Bir sigaranın arkasında
    And the message comin’ from my eyes says, “Leave it alone”
    – Ve gözlerimden gelen mesaj, “Onu rahat bırak” diyor.

    Don’t wanna hear about it
    – Bunu duymak istemiyorum.
    Every single one’s got a story to tell
    – Her birinin anlatacak bir hikayesi vardır
    Everyone knows about it, yeah
    – Herkes bunu biliyor, evet
    From the Queen of England to the hounds of hell
    – İngiltere Kraliçesinden cehennemin tazılarına

    And I catch it comin’ ’round my way
    – Ve onu yolumdan geçerken yakalarım
    I’m gonna serve it to you
    – Sana hizmet edeceğim.
    And that ain’t what you wanna’ hear
    – Ve duymak istediğin bu değil
    But that’s what I’ll do
    – Ama yapacağım şey bu.
    And the feeling coming from my bones says, “Find a home”
    – Ve kemiklerimden gelen his, “Bir yuva bul” diyor.

    I’m going to Wichita
    – Wichita’ya gidiyorum.
    Far from this opera for evermore
    – Sonsuza dek bu operadan uzak
    I’m gonna work the straw
    – Pipetle çalışacağım.
    Make the sweat drip out of every pore
    – Terin her gözenekten damlamasını sağlayın

    And I’m bleeding, and I’m bleeding, and I’m bleeding
    – Ve kanıyorum, ve kanıyorum, ve kanıyorum
    Right before the lord
    – Rab’bin önünde
    All the words are gonna bleed from me
    – Tüm kelimeler benden kanayacak
    And I will think no more
    – Ve daha fazla düşünmeyeceğim
    And the stains comin’ from my blood tell me, “Go back home”
    – Ve kanımdan çıkan lekeler bana “Eve dön” diyor.
  • Lil Uzi Vert – Just Wanna Rock İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Lil Uzi Vert – Just Wanna Rock İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Ah, ah, ah, ah (ah, ah, ah)
    – Ah, ah, ah, ah (ah, ah, ah)
    I just wanna rock
    – Sadece sallamak istiyorum
    Body-ody, yeah (shake it down)
    – Vücut-ody, evet (salla)

    Damn
    – Lanet olsun
    Damn
    – Lanet olsun
    (MC, make another hit)
    – (MC, bir vuruş daha yap)
    Woah
    – Woah
    This ain’t what you want (Project, Project X)
    – İstediğin bu değil (Proje, Proje X)
    This ain’t what you want
    – İstediğin bu değil.
    This ain’t what you want
    – İstediğin bu değil.

    Ha, 1600 block, I just wanna rock (shake it down)
    – Ha, 1600 blok, sadece sallamak istiyorum (sallayın)
    I just wanna, ah, ah, ah, ah, ah, ah, ah
    – Sadece istiyorum, ah, ah, ah, ah, ah, ah, ah
    I just wanna rock, body-ody, yeah (shake it down)
    – Sadece sallamak istiyorum, vücut-ody, evet (salla)
    Shawty got that body-ody, ah, ah, ah (shake it down)
    – Hatun o vücudu aldı -ody, ah, ah, ah (salla)
    Hit her once, no ties (shake it-shake it)
    – Ona bir kez vur, bağ yok (salla-salla)
    How the fuck you gon’ kill my vibe? (shake it down)
    – Titreşimimi nasıl öldüreceksin? (salla onu)
    Stand on my money, don’t know my size (shake it-shake it)
    – Paramın üzerinde dur, bedenimi bilmiyorum (salla-salla)
    Pick them sides, and you better choose wisely (shake it-shake it down-down)
    – Onları yanlarından seç ve akıllıca seçsen iyi olur (salla-salla-aşağı)
    That’s my high, one, two, three, four, throw up the five (shake it-shake it)
    – Bu benim yüksekliğim, bir, iki, üç, dört, beşi at (salla-salla)

    That’s my high
    – Bu benim yüksekliğim

    Damn
    – Lanet olsun
    Damn (one, two, three, four, throw up the five)
    – Kahretsin (bir, iki, üç, dört, beşi at)
    (MC, make another hit)
    – (MC, bir vuruş daha yap)
    Woah
    – Woah
    This ain’t what you want (Project, Project X)
    – İstediğin bu değil (Proje, Proje X)
    This ain’t what you want
    – İstediğin bu değil.
    This ain’t what you want
    – İstediğin bu değil.

    Buh, buh, buh, buh (down, down)
    – Buh, buh, buh, buh (aşağı, aşağı)
    Buh, buh, buh, buh (down, down)
    – Buh, buh, buh, buh (aşağı, aşağı)
    Buh, buh, buh, buh (down, down)
    – Buh, buh, buh, buh (aşağı, aşağı)
    Buh, buh, buh, buh (down, shake it down)
    – Buh, buh, buh, buh (aşağı, salla)
    Buh, buh, buh, buh (down, down)
    – Buh, buh, buh, buh (aşağı, aşağı)
    Buh, buh, buh, buh (down, down)
    – Buh, buh, buh, buh (aşağı, aşağı)
    Buh, buh, buh, buh (down, down)
    – Buh, buh, buh, buh (aşağı, aşağı)
    Buh, buh, buh, damn (down, shake it down)
    – Buh, buh, buh, kahretsin (aşağı, salla)

    Shake it down-down
    – Aşağı salla-aşağı
    Shake it-shake it down-down
    – Salla-salla-aşağı-aşağı
    Shake it down-down
    – Aşağı salla-aşağı
    Shake it-shake it down-down
    – Salla-salla-aşağı-aşağı
    Shake it down-down
    – Aşağı salla-aşağı
    Shake it-shake it down-down
    – Salla-salla-aşağı-aşağı
    Shake it down-down
    – Aşağı salla-aşağı
    Shake it-shake it-shake it
    – Salla-salla-salla