Blog

  • Janelle Monáe Feat. Grimes – Pynk İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Janelle Monáe Feat. Grimes – Pynk İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Pynk like the inside of your, baby
    – Pynk senin içindeki gibi bebeğim
    Pynk behind all of the doors, crazy
    – Tüm kapıların arkasında Pynk, deli
    Pynk like the tongue that goes down, maybe
    – Aşağı inen dil gibi Pynk, belki
    Pynk like the paradise found
    – Bulunan cennet gibi Pynk

    Pynk when you’re blushing inside, baby
    – İçinde kızardığında Pynk, bebeğim
    Pynk is the truth you can’t hide, maybe
    – Pynk saklayamayacağın gerçektir, belki
    Pynk like the folds of your brain, crazy
    – Beyninin kıvrımları gibi Pynk, deli
    Pynk as we all go insane
    – Hepimiz çıldırırken Pynk

    So, here we are in the car
    – İşte arabadayız.
    Leaving traces of us down the boulevard
    – Bulvarda bizden izler bırakarak
    I wanna fall through the stars
    – Yıldızların arasından düşmek istiyorum
    Getting lost in the dark is my favourite part
    – Karanlıkta kaybolmak en sevdiğim bölüm
    Let’s count the ways we could make this last forever
    – Bunu sonsuza dek sürdürmenin yollarını sayalım.
    Sunny, money, keep it funky
    – Güneşli, para, korkak tut
    Touch your top and let it down
    – Tepene dokun ve hayal kırıklığına uğrat

    Yeah, somethin’ like that, uh
    – Evet, onun gibi bir şey.
    Ah, somethin’ like that, uh
    – Ah, bunun gibi bir şey, ah
    Yeah, somethin’ like that
    – Evet, öyle bir şey.
    ‘Cause boy, it’s cool
    – Çünkü oğlum, sorun değil.
    If you got blue
    – Eğer mavin varsa
    We got the pynk
    – Pynk’i aldık.

    Pynk like the lips around your, maybe
    – Etrafındaki dudaklar gibi Pynk, belki
    Pynk like the skin that’s under, baby
    – Altındaki deri gibi Pynk, bebeğim
    Pynk where it’s deepest inside, crazy
    – İçinde en derin olduğu yerde Pynk, deli
    Pynk beyond forest and thighs
    – Ormanın ve uylukların ötesinde Pynk
    Pynk like the secrets you hide, maybe
    – Sakladığın sırlar gibi Pynk, belki
    Pynk like the lid of your eye, baby
    – Pynk gözünün kapağı gibi bebeğim
    Pynk is where all of it starts, crazy
    – Pynk her şeyin başladığı yer, çılgın
    Pynk like the halls of your heart
    – Kalbinin salonları gibi Pynk

    So, here we are in the car
    – İşte arabadayız.
    Leaving traces of us down the boulevard
    – Bulvarda bizden izler bırakarak
    I wanna fall through the stars
    – Yıldızların arasından düşmek istiyorum
    Getting lost in the dark is my favourite part
    – Karanlıkta kaybolmak en sevdiğim bölüm
    Let’s count the ways we could make this last forever
    – Bunu sonsuza dek sürdürmenin yollarını sayalım.
    Sunny, money, keep it funky
    – Güneşli, para, korkak tut
    Touch your top and let it down
    – Tepene dokun ve hayal kırıklığına uğrat

    Yeah, somethin’ like that, uh
    – Evet, onun gibi bir şey.
    Ah, somethin’ like that, ooh
    – Ah, bunun gibi bir şey, ooh
    Yeah, somethin’ like that
    – Evet, öyle bir şey.
    ‘Cause boy, it’s cool
    – Çünkü oğlum, sorun değil.
    If you got blue
    – Eğer mavin varsa
    We got the pynk, uh
    – Pynk’i aldık, uh

    Yeah, somethin’ like that, uh
    – Evet, onun gibi bir şey.
    Ah, somethin’ like that, uh
    – Ah, bunun gibi bir şey, ah
    Yeah, somethin’ like that
    – Evet, öyle bir şey.
    ‘Cause boy, it’s cool
    – Çünkü oğlum, sorun değil.
    If you got blue
    – Eğer mavin varsa
    We got the pynk
    – Pynk’i aldık.

    Pynk like the inside of your, baby (we’re all just pynk)
    – Senin içindeki gibi Pynk bebeğim (hepimiz sadece pynk’iz)
    Pynk like the walls and the doors, maybe (deep inside, we’re all just pynk)
    – Duvarlar ve kapılar gibi Pynk, belki (derinlerde, hepimiz sadece pynk’iz)
    Pynk like your fingers in my, maybe
    – Parmakların gibi Pynk, belki
    Pynk is the truth you can’t hide
    – Pynk saklanamayacağın gerçek

    Pynk like your tongue going ’round, baby
    – Dilin dönüyor gibi Pynk, bebeğim
    Pynk like the sun going down, maybe
    – Güneş batıyor gibi Pynk, belki
    Pynk like the holes in your heart, baby
    – Kalbindeki delikler gibi Pynk, bebeğim
    Pynk is my favourite part
    – Pynk benim en sevdiğim bölüm
  • Guaco – Ella İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Guaco – Ella İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Hay que ser idiota
    – Aptal olmak zorundasın.
    Para no entender
    – Anlamamak için
    Que ella es todo lo busco
    – Aradığım tek şeyin o olduğunu
    En una mujer
    – Bir kadında

    Ella es bella
    – O çok güzel
    Inteligente
    – Akıllı
    Y lo que no le gusta
    – Ve neyi sevmiyor
    Te lo dice en la cara, de frente
    – Yüzüne söylüyor, dümdüz

    Por la calle
    – Caddenin aşağısında
    Caminamos juntos
    – Birlikte yürüyoruz
    (De frente por la vida
    – (Yaşam için kafa kafaya
    Siempre me pregunto)
    – Hep merak ediyorum)

    Si hubiera seguido con
    – Eğer devam etseydim
    Mi vida aquella
    – Hayatım bu
    Me hubiera perdido el estar
    – Olmayı özlerdim
    Con ella
    – Onunla

    Ilusiones que se encierran
    – İçine alınmış illüzyonlar
    En los corazones
    – Kalplerde
    Creando emociones
    – Duygu yaratmak
    Que son bendiciones
    – Nimetler nelerdir

    El milagro que aniquila
    – Yok eden mucize
    Los fantasmas del pasado
    – Geçmişin hayaletleri

    Sumergida aquí
    – Burada batık
    En mi vida en ella
    – Hayatımda onun içinde
    Te colaste
    – Gizlice içeri girdin.
    Como una bandida
    – Bir haydut gibi
    Yo soy tu guarida
    – Ben senin ininim

    Hay que ser idiota
    – Aptal olmak zorundasın.
    Para no adivinar
    – Tahmin etmemek için
    Que cualquier otra
    – Diğerlerinden daha
    Escogencia no habría
    – Başka seçenek olmazdı.
    Estado mal
    – Kötüydüm.

    Pero nada comparado
    – Ama hiçbir şey karşılaştırılmadı
    A ella
    – Ona
    Y pensar por un minuto
    – Ve bir dakika düşün
    La vida sin ella
    – Onsuz hayat

    Hay que ser idiota
    – Aptal olmak zorundasın.
    Para no entender
    – Anlamamak için
    Que ella es todo
    – Onun her şey olduğunu
    Lo que busco en una mujer
    – Bir kadında aradığım şey

    Y al mirarme
    – Ve bana bakarken
    Ella me tiene entre
    – Beni aralarına aldı.
    Sus manos y es
    – Elleri ve bu
    Por eso que la amo
    – Bu yüzden onu seviyorum.

    Hay que ser idiota
    – Aptal olmak zorundasın.
    Para no entender
    – Anlamamak için
    Que ella es todo lo que busco
    – Aradığım tek şeyin o olduğunu

    La que yo buscaba
    – Aradığım kişi
    Como la soñaba
    – Hayal ettiğim gibi
    La encontré y no
    – Onu buldum ve hayır
    Me preocupo
    – Endişeleniyorum.

    Hay que ser idiota
    – Aptal olmak zorundasın.
    Para no entender
    – Anlamamak için
    Que ella es todo
    – Onun her şey olduğunu
    Lo que busco en una mujer
    – Bir kadında aradığım şey

    Ella es dueña
    – Sahibi
    De mi mundo
    – Benim dünyamın
    Con sus besos, sus caricias
    – Öpücükleriyle, okşamalarıyla
    Que son todas para mí
    – Hepsi benim için

    Si es así, me canso
    – Eğer öyleyse, yoruluyorum
    Me canso
    – Yoruluyorum.
    Me canso
    – Yoruluyorum.

    Y si no avanzo
    – Ve eğer ilerlemezsem
    Estaría sin rumbo
    – Amaçsız olurdum
    Sin seguir sus huellas
    – Ayak izlerini takip etmeden

    Si hubiera
    – Eğer olsaydı
    Seguido con mi vida aquella
    – Hayatıma böyle devam ettim
    Me hubiera perdido
    – Kaçırırdım.
    El estar con ella
    – Onunla birlikte olmak

    Me hubiera perdido
    – Kaçırırdım.
    En mi vida aquella
    – Hayatımda bu
    Y no hubiera tenido
    – Ve sahip olamazdım
    Esa estrella tan bella
    – O güzel yıldız

    Ella es ahora
    – O şimdi
    Mi rayito de luz
    – Işık ışınım
    Me llena de calma
    – İçimi sükunetle dolduruyor
    Y me quita la inquietud
    – Ve huzursuzluğumu ortadan kaldırıyor

    Ella es ahora
    – O şimdi
    Mi rayito de luz
    – Işık ışınım
    Me enamora
    – Beni aşık ediyor
    Su belleza y me arrebata
    – Onun güzelliği ve beni kapar
    Su virtud
    – Onun erdemi

    Ella es ahora
    – O şimdi
    Mi rayito de luz en
    – Işık ışınım içeri
    La sombra
    – Gölge
    Hace que mi vida se componga
    – Hayatımı bir araya getiriyor

    Ella es ahora
    – O şimdi
    Mi rayito de luz en
    – Işık ışınım içeri
    La sombra
    – Gölge
    Con su cariño
    – Onun sevgisiyle
    Me asombra
    – Bu beni şaşırtıyor

    Ella es ahora
    – O şimdi
    Mi rayito de luz
    – Işık ışınım
    Tiene una cara bonita
    – Güzel bir yüzü var.
    Y una bonita actitud
    – Ve güzel bir tavır

    Ella es ahora
    – O şimdi
    Mi rayito de luz
    – Işık ışınım
    Hasta el medico
    – Doktora
    Me dijo
    – Bana söyledi.
    Que es buena pa’ mi salud
    – Sağlığım için iyi olan nedir

    Y así
    – Ve böylece
    Por siempre
    – Sonsuza dek
    Sigámonos
    – Birbirimizi takip edelim.
    Queriendo
    – İstemek
    Eternamente
    – Sonsuza dek

    Y así
    – Ve böylece
    Por siempre
    – Sonsuza dek
    No hay nada
    – Hiçbir şey yok
    Que nos detenga
    – Bizi durdurmak için
    Juntitos seguimos
    – Birlikte devam ediyoruz
    De frente
    – Önden

    Hay que ser idiota
    – Aptal olmak zorundasın.
    Para no entender
    – Anlamamak için
    Hay que ser
    – Öyle olmak zorunda.
    Muy idiota para no comprender
    – Anlamamak için çok aptalca

    Que ella es
    – O olduğunu
    Todo lo que busco
    – Aradığım her şey
    En una mujer
    – Bir kadında
    Que la vida me regala
    – Bu hayat bana veriyor
    Otra manera de querer
    – İstemenin başka bir yolu

    Y encima
    – Ve üstte
    Mira bonito
    – Güzel görünüyorsun
    Y yo me
    – ve ben…
    Derrito
    – Erimek

    Cuando le veo los ojitos
    – Küçük gözlerini gördüğümde
    Mi mira y yo grito
    – Bakışım ve çığlık atıyorum

    Y encima
    – Ve üstte
    Mira bonito
    – Güzel görünüyorsun
    Que la amo
    – Onu sevdiğimi
    Que la adoro
    – Ona taptığımı
    Y que yo la necesito
    – Ve ona ihtiyacım olduğunu

    Y encima
    – Ve üstte
    Mira bonito
    – Güzel görünüyorsun
    Pero que
    – Ama bu
    Rico
    – Zengin

    Cuando le
    – Ne zaman o
    Veo los ojitos
    – Küçük gözleri görüyorum
    Con sus dos
    – Onunla iki
    Luceritos
    – Küçük ışıklar

    Y encima
    – Ve üstte
    Mira bonito
    – Güzel görünüyorsun
    Flotando
    – Dalgalanmak
    En el infinito
    – Sonsuzlukta
    Me tiene lo dulce
    – Benim için tatlı bir şeyi var.
    De su querer
    – Onun isteğinden

    Hay que ser idiota
    – Aptal olmak zorundasın.
    Para no entender
    – Anlamamak için
    Que ella es todo lo
    – Onun her şey olduğunu
    Que lo que buscaba
    – Aradığım şey buydu.
    En una mujer
    – Bir kadında
    Y siempre supe que era ella
    – Ve her zaman onun olduğunu biliyordum
  • 8LOOM – Come Again Japonca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    8LOOM – Come Again Japonca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    夕焼けの空に問い掛けた
    – gün batımının gökyüzünü sordum
    自分の強さは?
    – ne kadar güçlüsün?
    答えも無く風が鳴いては
    – cevap yok, rüzgar yok.
    掻き消されたんだ
    – kazınmıştı.
    分かっていたのに格好付けてみた (Wow…)
    – Bunu bilsem de, onu giydirmeye çalıştım (Vay canına…)
    もういいや
    – bu yeterli.
    自分が弱いとこも (Just the way you are)
    – (Sadece olduğun gibi)
    投げ出しちゃうとこもその全てを
    – onu dışarı atacağım ve hepsini dışarı atacağım.
    (Trust me, Trust me)
    – (Güven bana, Güven bana)
    あれもこれも全て受け入れよう (Wow…)
    – Tüm bunları ve bunu kabul edelim (Vay canına…)

    誰でも良い時ばかりじゃない
    – sadece herkes için iyi zamanlar değil.
    それぞれの意思と Reason
    – Her niyet ve Sebep
    生きよう With you
    – Seninle yaşayalım
    (You’re precious one)
    – (Sen çok değerlisin)
    蕾が開いてく
    – Tomurcuklar açılıyor
    新しい自分の Season 今…
    – Şimdi yeni sezon…
    Oh… oh… oh…
    – Ah… ah… ah…

    Come again, come again again
    – Tekrar gel, tekrar gel
    僕らはここで 花咲いて
    – çiçek açmaya geldik
    明日の僕が呼んでいる Oh… oh… oh…
    – yarın Oh’u arayacağım… ah… ah…
    Come again, come again again
    – Tekrar gel, tekrar gel
    再びここで 生まれて
    – burada yeniden doğdum.
    昨日の僕が笑う Oh… oh… oh…
    – Dün güldüm Oh… ah… ah…

    静かに流れてく涙が
    – sessizce akan gözyaşları
    悔しさをくれた
    – hayal kırıklığına uğradım.
    興味ないフリして逃げてた
    – ilgilenmiyormuşum gibi kaçıyordum.
    I say good bye (Good bye, good bye)
    – Hoşçakal diyorum (Hoşçakal, hoşçakal)
    臆病だった僕に別れ告げ (Wow…)
    – Çekingen olan bana elveda (Vay canına…)

    誰もが完璧なわけじゃない
    – herkes mükemmel değildir.
    それぞれの明日と Flower
    – Yarının ve Çiçeğin her biri
    咲かす Together
    – Birlikte Çiçek Aç
    (You’re precious one)
    – (Sen çok değerlisin)
    色とりどりの未来
    – Renkli Gelecek
    この手で掴むよ Promise 今…
    – elimle tutacağım, söz veriyorum…
    Oh… oh… oh…
    – Ah… ah… ah…

    Come again, come again again
    – Tekrar gel, tekrar gel
    あなたとここで 花咲いて
    – çiçekler seninle burada çiçek açar
    明日も共に進むんだ Oh… oh… oh…
    – yarın birlikte yolumuza devam edeceğiz. ah… ah… ah…
    Come again, Come again again
    – Tekrar gel, tekrar gel
    何度もここで 戦って
    – burada birçok kez savaştım.
    自分を越えてみせる Oh… oh… oh…
    – Kendini Oh’un ötesinde göster… ah… ah…

    解き放て(Wake up) この声を (Wake up)
    – Bırak (Uyan) Bu sesi (Uyan)
    何度 何度 道標にしたんだ
    – defalarca tabela olarak kullandım.
    まだまだ終われないよ
    – daha bitmedi.
    まだまだ旅は続いて行く…
    – Yolculuk hala devam ediyor…
    Wow… wow… wow…
    – Vay canına… Vay canına… Vay canına…
    Oh… oh… oh…
    – Ah… ah… ah…

    Come again, come again again
    – Tekrar gel, tekrar gel
    僕らはここで 花咲いて
    – çiçek açmaya geldik
    明日の僕が呼んでいる Oh… oh… oh…
    – yarın Oh’u arayacağım… ah… ah…
    Come again, come again again
    – Tekrar gel, tekrar gel
    再びここで 生まれて
    – burada yeniden doğdum.
    昨日の僕が笑う Oh… oh… oh…
    – Dün güldüm Oh… ah… ah…
  • MC Virgins & Yun Head – Trap Anthem İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    MC Virgins & Yun Head – Trap Anthem İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Yun Head, Obama loves you
    – Yun Head, Obama seni seviyor

    They call me P-R-O-P-H-E-T
    – Bana P-R-O-P-H-E-T diyorlar.
    I count up all the thots I see
    – Gördüğüm onca şeyi sayıyorum
    I hit up her premium snap and ask her for some pics of feet, what?
    – Birinci sınıf fotoğrafını çektim ve birkaç ayak fotoğrafı istedim, ne?
    She a lil’ shawty, Asian bitches, man, they make me so horny
    – O küçük bir hatun, Asyalı orospular, dostum, beni çok azdırıyorlar
    Put it in her booty and I’m recording
    – Onu kıçına sok ve kaydediyorum
    Call me a simp, little bitch, I’m reporting, ayy
    – Bana simp de, küçük kaltak, rapor veriyorum, ayy

    I got one, two, three, four traps and they got asses
    – Bir, iki, üç, dört tuzağım var ve onların kıçları var.
    I got one, two, three, four bags, they in the back
    – Bir, iki, üç, dört çantam var, arka taraftalar.
    And Yun, he called me up and said he got some shit that ain’t wack
    – Ve Yun, beni aradı ve elinde tuhaf olmayan bir şey olduğunu söyledi.
    I told that bitch to go away and then she start talking back
    – O kaltağa gitmesini söyledim ve sonra konuşmaya başladı.
    She sound like…
    – Sesi öyle geliyordu…

    “君だよ 君なんだよ
    – “君だよ 君なんだよ
    教えてくれた
    – 教えてくれた
    暗闇も光るなら
    – 暗闇も光るなら
    星空になる
    – 星空になる
    悲しみを笑顔に
    – 悲しみを笑顔に
    もう隠さないで
    – もう隠さないで
    煌めくどんな星も
    – 煌めくどんな星も
    君を照らすから” (ayy, ayy)
    – 君を照らすから” (ayy, ayy)

    I don’t even know what the fuck that means
    – Bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyorum.
    I got all these foreign bitches and they on they knees
    – Bütün bu yabancı sürtüklerim var ve diz çökmüşler.
    Call me a rice farmer ’cause I’m planting seeds
    – Bana pirinç çiftçisi de çünkü tohum ekiyorum
    It’s hard to tell that they’re a trap when they’re Japanese
    – Japon olduklarında tuzak olduklarını söylemek zor.
    They got small eyes, thick thighs, man, I hope that bitch bi’
    – Küçük gözleri, kalın kalçaları var, adamım, umarım o kaltak bi’
    ‘Til she open up them legs and, oh my God, is that a guy? Ayy
    – Bacaklarını açana ve aman Tanrım, o bir erkek mi? Ayy
    MC God is what they call me, all these traps, they really want me
    – MC Tanrı bana dedikleri şey, tüm bu tuzaklar, beni gerçekten istiyorlar
    Eat my balls like edamame, cummin’ fast, you can not stop me
    – Edamame gibi taşaklarımı ye, çabuk boşalt, beni durduramazsın

    I got one, two, three, four traps and they got asses
    – Bir, iki, üç, dört tuzağım var ve onların kıçları var.
    I got one, two, three, four bags, they in the back
    – Bir, iki, üç, dört çantam var, arka taraftalar.
    And Yun, he called me up and said he got some shit that ain’t wack
    – Ve Yun, beni aradı ve elinde tuhaf olmayan bir şey olduğunu söyledi.
    I told that bitch to go away and then she start talking back
    – O kaltağa gitmesini söyledim ve sonra konuşmaya başladı.
    She sound like…
    – Sesi öyle geliyordu…

    “君だよ 君なんだよ
    – “君だよ 君なんだよ
    教えてくれた
    – 教えてくれた
    暗闇も光るなら
    – 暗闇も光るなら
    星空になる
    – 星空になる
    悲しみを笑顔に
    – 悲しみを笑顔に
    もう隠さないで
    – もう隠さないで
    煌めくどんな星も
    – 煌めくどんな星も
    君を照らすから”
    – 君を照らすから”
  • Kiro Akiyama – SKETCH Japonca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Kiro Akiyama – SKETCH Japonca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    久しぶりに君の笑った顔を見た気がした
    – uzun zaman sonra gülümseyen yüzünü görmüş gibiydim.
    胸に灯れ 出来る限り Slow motion
    – Göğsünüzdeki ışığı mümkün olduğunca yavaş hareket ettirin

    この短い夜が最後になるならきっと会いに行くんだ
    – eğer bu kısa gece son geceyse, eminim beni göreceksin.
    僕ですらそう思うのさ のうのうと
    – ben bile öyle düşünüyorum.

    抱きしめ合っている 隙に泣いてしまうくらい
    – birbirimize sarılırken ağlardım.
    痛みを話すこともできない
    – acı hakkında konuşamam bile.
    弱点のある君がこんなに好きなのに
    – seni çok sevmeme rağmen, bir zaafın var.

    ああ 絵に描いて
    – evet, bir resmin içine çiz.
    渡すべきなんだよ
    – bana vermelisin.
    この僕の想いも 笑う前に
    – ben de duygularıma gülmeden önce

    「居なくならないでね」
    – “Beni bırakma.”
    「君こそね」
    – “Sensin.”
    能天気に約束して肩を叩く
    – söz veriyorum hava almayacaksın ve omzuna vuracağım.
    きまってどちらかが破るのさ
    – biri kırılacak.
    今回もまた僕じゃなかっただけ
    – bu sefer yine ben değildim.
    震えた手はサインを作ってた
    – titreyen ellerim imza atıyordu.
    僕は何度もそれを見落とした
    – birçok kez kaçırdım.
    ねえ 約束なんて「守る」っていうただの合図さ
    – bir söz sadece tutmanın işaretidir.
    本当はただ手を繋ぎたいだけ
    – aslında sadece el ele tutuşmak istiyorum.

    もう一番側で君を見ていたいと思えば思うほど
    – seni daha çok diğer tarafta görmek istiyorum
    居れない理由も色濃くなるのそういうもんさ
    – kalamamamın sebebi de bu tür şeyler.

    優しさを受け取ったままに
    – nezaket almak için.
    出来る人はそんなにいない
    – bunu yapabilecek çok fazla insan yok.
    自分自身を誰かと思えば痛くしない?
    – kendini biri olarak gördüğünde kendine zarar vermez misin?

    ああ 繊細で
    – oh, hassas.
    美しい心模様が映っているの 僕の目には
    – gözlerimde güzel bir kalp deseni var

    他人の痛みで顔が歪む
    – Yüz, başkalarının acısıyla çarpıtılır
    君はいつどこで笑うのさ
    – ne zaman ve nerede gülüyorsun?
    傷の数ばかり数えてた
    – yaraların sayısını sayıyordum.
    どうしてその痛みには気付かない?
    – neden acıyı fark etmiyorsun?
    僕らは自分勝手なフリをして
    – bencil gibi davrandık.
    人の事ばかり考える
    – sadece insanları düşünüyorum.
    ねえ幸せだってちょっとくらいは痛みがするから
    – mutlu olsan bile, biraz acı var.
    不幸くらいでは離せない 分かるかな
    – bu talihsizliği bırakamam, biliyor musun?

    別の心が欲しいとか
    – farklı bir kalp istiyorum.
    悲しいこと言うもんじゃないよ
    – üzücü şeyler söylemiyorum.
    顔も自分じゃ見れないでしょう
    – yüzünü bile göremiyorsun.
    心を映す鏡がいるんだよ
    – kalbimi yansıtan bir aynam var.
    ねえ どうかな
    – hey, bilmiyorum.

    「居なくならないでね」
    – “Beni bırakma.”
    「君こそね」
    – “Sensin.”
    能天気に約束して肩を叩く
    – söz veriyorum hava almayacaksın ve omzuna vuracağım.
    きまってどちらかが破るのさ
    – biri kırılacak.
    そんな当たり前を包むものが愛なんだろう
    – acaba aşk böyle bir normu saran bir şey midir?
    どうやら僕のほうが君のこと
    – görünüşe göre ben senden daha fazlasıyım.
    上手に絵に描いて渡せそうだ
    – sanırım iyi bir resim çizip sana verebilirim.
    ねえ少し驚いてしまうかもしれないけど
    – hey, biraz şaşırmış olabilirim.
    君はこんなに椅麗に笑ってたんだよ
    – sandalyede çok gülüyordun.
  • Hikaru Utada – Automatic Japonca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Hikaru Utada – Automatic Japonca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    七回目のベルで
    – yedinci zilde
    受話器を取った君
    – ahizeyi aldın.
    名前を言わなくても
    – adını söylemene gerek yok.
    声ですぐ分かってくれる
    – sesinle anlayabilirsin.

    唇から自然と
    – Doğal ve dudaklardan
    こぼれ落ちるメロディー
    – Dökülen melodi
    でも言葉を失った瞬間が
    – ama sözümü kaybettiğim an
    一番幸せ
    – En Mutlu

    嫌なことがあった日も
    – kötü bir şeyin olduğu gün
    君に会うと全部フッ飛んじゃうよ
    – seni gördüğümde her şey uçacak.
    君に会えない my rainy days
    – Seni göremiyorum Yağmurlu günlerim
    声を聞けば自動的に
    – sesi otomatik olarak duyarsanız
    Sun will shine
    – Güneş parlayacak

    It’s automatic
    – Bu otomatik
    側にいるだけで
    – sadece yanında
    その目に見つめられるだけで
    – sadece gözlerinin içine bakarak
    ドキドキ止まらない
    – çarpmadan duramıyorum.
    (I don’t know why)
    – (Nedenini bilmiyorum)
    Noとは言えない
    – hayır diyemem.
    I just can’t help
    – Sadece yardım edemem

    It’s automatic
    – Bu otomatik
    抱きしめられると
    – sana sarıldıklarında
    君とparadiseにいるみたい
    – sanki seninle cennetteyim.
    キラキラまぶしくて
    – pırıl pırıl. göz kamaştırıyor.
    (I don’t know why)
    – (Nedenini bilmiyorum)
    目をつぶるとすぐ
    – gözlerimi kapatır kapatmaz
    I feel so good
    – Kendimi çok iyi hissediyorum
    It’s automatic
    – Bu otomatik

    あいまいな態度が
    – belirsiz tutum
    まだ不安にさせるから
    – hala beni endişelendiriyor.
    こんなにほれてることは
    – çok sevdiğim şey
    もう少し秘密にしておくよ
    – bunu biraz daha gizli tutacağım.

    やさしさがつらかった日も
    – nazik olmanın benim için zor olduğu günlerde bile
    いつも本当のことを言ってくれた
    – bana hep doğruyu söylerdi.
    ひとりじゃ泣けない rainy days
    – Yalnız ağlayamam yağmurlu günler
    指輪をさわれば
    – eğer yüzüğe dokunursan
    ほらね sun will shine
    – Ayrıca bakınız güneş parlayacak

    It’s automatic
    – Bu otomatik
    側にいるだけで
    – sadece yanında
    体中が熱くなってくる
    – vücudum ısınıyor.
    ハラハラ隠せない
    – saklayamam.
    (I don’t know why)
    – (Nedenini bilmiyorum)
    息さえ出来ない
    – nefes bile alamıyorum.
    I just can’t help
    – Sadece yardım edemem

    It’s automatic
    – Bu otomatik
    アクセスしてみると
    – eriştiğimde
    映るcomputer screenの中
    – bilgisayar ekranının içinde
    チカチカしてる文字
    – harfler parıldıyor.
    (I don’t know why)
    – (Nedenini bilmiyorum)
    手をあててみると
    – ve elimi üzerine koydum
    I feel so warm
    – Çok sıcak hissediyorum

    It’s automatic
    – Bu otomatik
    側にいるだけで
    – sadece yanında
    愛しいなんて思わない
    – seni sevdiğimi sanmıyorum.
    ただ必要なだけ
    – sadece ihtiyacım var.
    (I don’t know why)
    – (Nedenini bilmiyorum)
    淋しいからじゃない
    – yalnız olduğum için değil.
    I just need you
    – Sadece sana ihtiyacım var

    It’s automatic
    – Bu otomatik
    抱きしめられると
    – sana sarıldıklarında
    君とparadiseにいるみたい
    – sanki seninle cennetteyim.
    キラキラまぶしくて
    – pırıl pırıl. göz kamaştırıyor.
    (I don’t know why)
    – (Nedenini bilmiyorum)
    目をつぶるとすぐ
    – gözlerimi kapatır kapatmaz
    I feel so good
    – Kendimi çok iyi hissediyorum
    It’s automatic
    – Bu otomatik
  • Fréhel – Ou sont mes amants ? Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Fréhel – Ou sont mes amants ? Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Devenez les acteurs du clip de Nicolas, “Où sont les meufs?”: Envoyez-nous vos vidéos en train de danser et de chanter à bruno@funradio.fr avant vendredi 12h, afin de réaliser un clip comme celui de Soprano.
    – Nicolas’ın “Kızlar nerede?”: Bize dans ve şarkı söyleme videolarınızı gönderin bruno@funradio.fr cuma saat 12’den önce, Soprano’nunkine benzer bir klip yapmak için.

    Les paroles de Nicolas le pervers – “Où sont les meufs?”
    – Sapık Nicolas’ın sözleri – “Kızlar nerede?”
    Où sont les filles, les meufs, les nanas, les avions de chasse
    – Kızlar, piliçler, piliçler, savaş uçakları nerede?
    Les poulettes, les petites chagasses, les gros nichons tétons qui dépassent
    – Civcivler, küçük chagasses, büyük memeli meme uçları dışarı yapışıyor

    Où sont les popotins, les boules,
    – Çocuklar nerede, toplar nerede,
    Les pantalons en cuir qui moulent
    – Uygun olan deri pantolonlar
    Les talons, les jupes, les nuisettes-
    – Topuklar, etekler, gecelikler-
    Tout c’qui fait vibrer ma bistouquette
    – Bistouquette’imi titreten her şey

    Où sont les pompiers, ma pote
    – İtfaiyeciler nerede dostum?
    Car un feu vient de s’allumer
    – Çünkü az önce bir ateş yakıldı.
    Dans ma culotte pour toi bébé
    – Senin için külotumda bebeğim
    Qui veut de la merguez grillée
    – Kim ızgara merguez ister

    Où est la BAC? Les gendarmes, les flics ou le FBI
    – Bakalorya nerede? Jandarmalar, polisler veya FBI
    Faudra vous y mettre à plusieurs pour stopper la rage de mon zizi
    – Sikimin öfkesini durdurmak için birlikte çalışmak zorunda kalacaksın.

    Montre moi tes nénés
    – Bana göğüslerini göster
    Ce soir Nicolas va les toucher
    – Bu gece Nicolas onlara dokunacak
    Wooo wooo woooo wooo wooo
    – Wooo wooo wooo wooo

    Montre moi tes nénés
    – Bana göğüslerini göster
    Ce soir Nicolas va te chopper
    – Bu gece Nicolas seni parçalayacak.
    Wooo wooo woooo wooo wooo
    – Wooo wooo wooo wooo

    Ce soir c’est Casquette, basket, ma plus belle tenue de survet’
    – Bu gece Şapka, basketbol, en güzel atletizm kıyafetim’
    Je sors en boite pour te faire ta fête, que tu sois une femme ou bien une bête
    – Senin partini yapmak için kulübe gidiyorum, ister kadın ol, ister canavar ol
    Ce soir j’te love, j’te kiss, que tu t’appelles Béatrice, Annabelle ou bien Patrice,
    – Bu gece seni seviyorum, seni öpüyorum, adın Beatrice, Annabelle ya da Patrice olsun,
    Je te montre mon tournevis
    – Sana tornavidamı göstereceğim.
    Ce soir chui chauuuud, bébé, Nicolas va te faire grimper, Nicolas va te faire vibrer
    – Bu gece chui chauuuud, bebeğim, Nicolas seni tırmandıracak, Nicolas seni titretecek
    Tu port’ras plainte ch’ui habitué
    – Takım elbise mi giyiyorsun?

    Montre moi tes nénés
    – Bana göğüslerini göster
    Ce soir Nicolas va les toucher
    – Bu gece Nicolas onlara dokunacak
    Wooo wooo woooo wooo wooo
    – Wooo wooo wooo wooo

    Montre moi tes nénés
    – Bana göğüslerini göster
    Ce soir Nicolas va te chopper
    – Bu gece Nicolas seni parçalayacak.
    Wooo wooo woooo wooo wooo
    – Wooo wooo wooo wooo

    Héhé fais moi rêver
    – Hehe beni hayal ettir

    Héhé fais moi baver
    – Hehe salyalarımı akıtıyor

    Héhé laisse moi porter ton soutif
    – Hehe sütyenini giymeme izin ver

    Héhé fais moi vibrer
    – Hehe beni titret

    Héhé ch’ui excité
    – Hehe ch’ui heyecanlı

    Héhé j’ai mis du vernis rouge vif
    – Hehe biraz parlak kırmızı cila sürdüm

    Montre moi tes nénés
    – Bana göğüslerini göster
    Ce soir Nicolas va les toucher
    – Bu gece Nicolas onlara dokunacak
    Wooo wooo woooo wooo wooo
    – Wooo wooo wooo wooo

    Montre moi tes nénés
    – Bana göğüslerini göster
    Ce soir Nicolas va te chopper
    – Bu gece Nicolas seni parçalayacak.
    Wooo wooo woooo wooo wooo
    – Wooo wooo wooo wooo
  • Stereophonics – Fly like an Eagle İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Stereophonics – Fly like an Eagle İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Thinking about quitting, thinking it’s time now
    – Bırakmayı düşünmek, zamanı geldiğini düşünmek
    Thinking it’s all over, quiet in my mind
    – Her şeyin bittiğini düşünüyorum, aklımda sessiz
    Everybody’s laughing, everybody’s sure
    – Herkes gülüyor, herkes emin
    Nothing seems likely, nothing’s unknown
    – Hiçbir şey muhtemel görünmüyor, hiçbir şey bilinmiyor

    Did you ever feel like everythings falling
    – Hiç her şeyin düştüğünü hissettin mi
    To fly like an eagle into the dawning
    – Şafak sökerken kartal gibi uçmak
    You know I always feel like the blinds are drawing
    – Bilirsin, her zaman güneşlikler çekiliyormuş gibi hissediyorum
    Fly like an eagle and deaths are reborn and
    – Kartal gibi uç ve ölümler yeniden doğsun ve

    Hey hey, my my, everythings gonna be alright
    – Hey, hey, her şey yoluna girecek.
    Hey hey, my my, everythings gonna be just fine
    – Hey hey, her şey yoluna girecek.

    Maybe I’m grieving maybe i’m dead
    – Belki yas tutuyorum belki öldüm
    Maybe I’m leaving hearts like lead
    – Belki kalpleri kurşun gibi bırakıyorum
    Something feels missing something ain’t right
    – Bir şey eksik hissediyor bir şey doğru değil
    Remember first kissing my heart felt white
    – İlk öpüştüğümü hatırla kalbim beyaz hissetti

    Did you ever feel like everythings falling
    – Hiç her şeyin düştüğünü hissettin mi
    To fly like an eagle into the dawning
    – Şafak sökerken kartal gibi uçmak
    You know I always feel like skies are falling
    – Her zaman gökyüzünün yağdığını hissettiğimi biliyorsun
    Fly like an eagle and deaths are reborn and
    – Kartal gibi uç ve ölümler yeniden doğsun ve

    Hey hey, my my, everythings gonna be alright
    – Hey, hey, her şey yoluna girecek.
    Hey hey, my my, everythings gonna be just fine
    – Hey hey, her şey yoluna girecek.

    Oh nothing last forever
    – Oh hiçbir şey sonsuza dek sürmez
    Oh nothing suits me better
    – Oh hiçbir şey bana daha iyi uymuyor
    Oh I dont feel so clever
    – Oh çok zeki hissetmiyorum
    But I’m trying to improve, oh
    – Ama geliştirmeye çalışıyorum, oh

    So hey hey, my my everythings gonna be alright
    – Hey hey, her şeyim yoluna girecek
    Hey hey, my my, everythings gonna be just fine
    – Hey hey, her şey yoluna girecek.

    Hey hey, my my, everythings gonna be alright
    – Hey, hey, her şey yoluna girecek.
    Hey hey, my my, everythings gonna be just fine
    – Hey hey, her şey yoluna girecek.

    Did you ever feel like everythings falling
    – Hiç her şeyin düştüğünü hissettin mi
    To fly like an eagle into the dawning
    – Şafak sökerken kartal gibi uçmak
    You know I always feel like skies are falling
    – Her zaman gökyüzünün yağdığını hissettiğimi biliyorsun
    Fly like an eagle and deaths are reborn and
    – Kartal gibi uç ve ölümler yeniden doğsun ve
  • Renaud – Baltique Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Renaud – Baltique Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Ils ont peut-être eu peur que je pisse
    – İşediğimden korkmuş olabilirler.
    Sur le marbre du bénitier
    – Ahırın mermeri üzerinde
    Ou pire que je m’accroupisse
    – Ya da daha kötüsü çömeliyor olmam
    Devant l’autel immaculé
    – Tertemiz sunağın önünde
    Peur que je ne lève la patte
    – Pençemi kaldıracağımdan korkuyorum
    Quelque part dans les allées
    – Koridorlarda bir yerlerde
    Où siège cette foule ingrate
    – Bu nankör kalabalık nerede oturuyor
    Qui nous parle d’humanité
    – Bize insanlığı kim anlatıyor
    Ils ont considéré peut-être
    – Düşündüler belki
    Qu’c’est un amour pas très catholique
    – Bu çok Katolik bir aşk değil
    Que celui d’un chien pour son maître
    – Efendisine göre bir köpekten daha
    ‘Lors ils m’ont privé de cantiques
    – Sonra beni ilahilerden mahrum ettiler.

    Un jour pourtant je l’sais bien
    – Ancak bir gün, bunu iyi biliyorum
    Dieu reconnaîtra les chiens
    – Tanrı köpekleri tanıyacak

    Me voilà devant la chapelle
    – İşte şapelin önündeyim.
    Sous cette pluie qui m’indiffère
    – Bu yağmurda benim için önemli değil
    Tenu en laisse par un fidèle
    – Sadık bir adam tarafından bir tasma üzerinde tutuldu
    Allergique aux lieux de prières
    – Namaz yerlerine alerjisi
    Les gens parlent à côté de moi
    – İnsanlar benim yanımda konuşuyor
    Tu as de la chance toi au moins
    – En azından şanslısın.
    La souffrance ne t’atteint pas
    – Acı sana ulaşmıyor
    L’émotion c’est pour les humains
    – Duygu insanlar içindir
    Et dire que ça se veut chrétien
    – Ve bunun Hıristiyan olması gerektiğini söylemek
    Et ça ne comprend même pas
    – Ve anlamıyor bile
    Que l’amour dans le coeur d’un chien
    – Bir köpeğin kalbindeki o aşk
    C’est le plus grand amour qui soit
    – Bu, var olan en büyük aşktır

    Un jour pourtant je l’sais bien
    – Ancak bir gün, bunu iyi biliyorum
    Dieu reconnaîtra les chiens
    – Tanrı köpekleri tanıyacak

    Je pourrais vivre dans la rue
    – Sokakta yaşayabilirim
    Être bourré de coups de pieds
    – Tekmeler ile doldurulmuş olmak
    Manger beaucoup moins que mon dû
    – Hakkımdan çok daha az yemek
    Dormir sur le pavé mouillé
    – Islak kaldırımda uyumak
    En échange d’une caresse
    – Bir okşamak karşılığında
    De temps en temps d’un bout de pain
    – Zaman zaman bir parça ekmek
    Je donne toute ma tendresse
    – Tüm hassasiyetimi veriyorum
    Pour l’éternité ou plus loin
    – Sonsuza kadar ya da daha fazla
    Prévenez-moi lorsque quelqu’un
    – Birisi olduğunda bana haber ver
    Aimera un homme comme moi
    – Benim gibi bir adamı sevecek
    Comme j’ai aimé cet humain
    – Bu insanı nasıl sevdim
    Que je pleure tout autant que toi
    – Senin kadar ağladığımı

    Un jour pourtant je l’sais bien
    – Ancak bir gün, bunu iyi biliyorum
    Dieu reconnaîtra les chiens
    – Tanrı köpekleri tanıyacak

    Un jour pourtant je l’sais bien
    – Ancak bir gün, bunu iyi biliyorum
    Dieu reconnaîtra les chiens
    – Tanrı köpekleri tanıyacak
  • Krezip – Ready For More İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Krezip – Ready For More İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    It’s been quiet for a long time
    – Uzun zamandır sessizdi.
    For a really really long time
    – Gerçekten çok uzun bir süre
    Calm on the inside
    – İçerde sakin ol
    Calm from the outside
    – Dışarıdan sakin
    But now I kind of want to run off
    – Ama şimdi kaçmak istiyorum.
    I kind of want to shake it off
    – Biraz sarsmak istiyorum.
    Fiery on the inside
    – İçinde ateşli
    Fiery from the outside
    – Dışarıdan ateşli
    And no I don’t need more
    – Ve hayır daha fazlasına ihtiyacım yok
    I don’t need more time
    – Daha fazla zamana ihtiyacım yok
    I’ll run before I blow to pieces
    – Paramparça olmadan kaçacağım.
    Oh oh oh oh
    – Oh oh oh oh
    I’m ready to roll
    – Yuvarlanmaya hazırım.
    Gimme dancing lights
    – Bana dans ışıkları ver
    Dancing lights oh
    – Dans eden ışıklar oh
    Oh oh oh oh
    – Oh oh oh oh
    I’m ready for more
    – Daha fazlası için hazırım
    Gimme day and night
    – Bana gece gündüz ver
    Day and night oh
    – Gündüz ve gece oh
    If I’m honest I’m a bit scared
    – Eğer dürüst olursam biraz korkuyorum
    I have a few recurring nightmares
    – Tekrarlayan birkaç kabusum var.
    Worried on the inside
    – İçerde endişeli
    Bold from the outside
    – Dışarıdan cesur
    But who’s to say and who’s to know?
    – Ama kim söyleyecek ve kim bilecek?
    What it is we’re hiding from?
    – Neyden saklanıyoruz?
    I’ll run before I blow to pieces
    – Paramparça olmadan kaçacağım.
    Oh oh oh oh
    – Oh oh oh oh
    I’m ready to roll
    – Yuvarlanmaya hazırım.
    Gimme dancing lights
    – Bana dans ışıkları ver
    Dancing lights oh
    – Dans eden ışıklar oh
    Oh oh oh oh
    – Oh oh oh oh
    I’m ready for more
    – Daha fazlası için hazırım
    Gimme day and night
    – Bana gece gündüz ver
    Day and night oh
    – Gündüz ve gece oh
    We won’t go home, we stay up late
    – Eve gitmeyeceğiz, geç saatlere kadar kalacağız.
    Dance all night, we drink all day
    – Bütün gece dans ederiz, bütün gün içeriz
    Talk too loud for heaven’s sake
    – Tanrı aşkına çok yüksek sesle konuş
    I’m ready for more
    – Daha fazlası için hazırım
    We won’t go home, we stay up late
    – Eve gitmeyeceğiz, geç saatlere kadar kalacağız.
    Dance all night, we drink all day
    – Bütün gece dans ederiz, bütün gün içeriz
    Talk too loud for heaven’s sake
    – Tanrı aşkına çok yüksek sesle konuş
    I’m ready for more
    – Daha fazlası için hazırım
    Oh I’m ready
    – Oh hazırım
    Ready to give it all
    – Her şeyi vermeye hazır
    Oh I’m ready
    – Oh hazırım
    Ready to give it all
    – Her şeyi vermeye hazır
    Oh I’m ready
    – Oh hazırım
    Ready to give it all
    – Her şeyi vermeye hazır
    Oh I’m ready
    – Oh hazırım
    Ready to give it all
    – Her şeyi vermeye hazır
    Oh I’m ready
    – Oh hazırım
    Ready to give it all
    – Her şeyi vermeye hazır
    Oh I’m ready
    – Oh hazırım
    I’m ready for more
    – Daha fazlası için hazırım
    Oh oh oh oh
    – Oh oh oh oh
    I’m ready to roll
    – Yuvarlanmaya hazırım.
    Gimme dancing lights
    – Bana dans ışıkları ver
    Dancing lights oh
    – Dans eden ışıklar oh
    Oh oh oh oh
    – Oh oh oh oh
    I’m ready for more
    – Daha fazlası için hazırım
    Gimme day and night
    – Bana gece gündüz ver
    Day and night oh
    – Gündüz ve gece oh
    We won’t go home, we stay up late
    – Eve gitmeyeceğiz, geç saatlere kadar kalacağız.
    Dance all night, we drink all day
    – Bütün gece dans ederiz, bütün gün içeriz
    Talk too loud for heaven’s sake
    – Tanrı aşkına çok yüksek sesle konuş
    I’m ready for more
    – Daha fazlası için hazırım
    We won’t go home, we stay up late
    – Eve gitmeyeceğiz, geç saatlere kadar kalacağız.
    Dance all night, we drink all day (I’m ready for more)
    – Bütün gece dans ediyoruz, bütün gün içiyoruz (daha fazlası için hazırım)
    Talk too loud for heaven’s sake
    – Tanrı aşkına çok yüksek sesle konuş
    I’m ready for more
    – Daha fazlası için hazırım
  • The Police – Every Little Thing She Does Is Magic İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    The Police – Every Little Thing She Does Is Magic İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Though I’ve tried before to tell her
    – Ona daha önce söylemeye çalışmış olmama rağmen
    Of the feelings I have for her in my heart
    – Kalbimde ona karşı hissettiklerimden
    Every time that I come near her
    – Ona her yaklaştığımda
    I just lose my nerve as I’ve done from the start
    – En başından beri yaptığım gibi sinirimi kaybediyorum.

    Every little thing she does is magic
    – Yaptığı her küçük şey sihirdir
    Everything she do just turns me on
    – Yaptığı her şey beni tahrik ediyor.
    Even though my life before was tragic
    – Önceki hayatım trajik olsa da
    Now I know my love for her goes on
    – Şimdi ona olan aşkımın sürdüğünü biliyorum

    Do I have to tell the story
    – Hikayeyi anlatmak zorunda mıyım
    Of a thousand rainy days since we first met?
    – İlk tanıştığımızdan beri bin yağmurlu gün mü?
    It’s a big enough umbrella
    – Yeterince büyük bir şemsiye
    But it’s always me that ends up getting wet
    – Ama sonunda ıslanan hep benim.

    Every little thing she does is magic
    – Yaptığı her küçük şey sihirdir
    Everything she do just turns me on
    – Yaptığı her şey beni tahrik ediyor.
    Even though my life before was tragic
    – Önceki hayatım trajik olsa da
    Now I know my love for her goes on
    – Şimdi ona olan aşkımın sürdüğünü biliyorum

    I resolved to call her up
    – Onu aramaya karar verdim.
    A thousand times a day
    – Günde bin kere
    And ask her if she’ll marry me
    – Ve ona benimle evlenir mi diye sor.
    Some old-fashioned way
    – Eski moda bir yol

    But my silent fears have gripped me
    – Ama sessiz korkularım beni sardı
    Long before I reach the phone
    – Telefona ulaşmadan çok önce
    Long before my tongue has tripped me
    – Dilim ayağıma takılmadan çok önce
    Must I always be alone
    – Her zaman yalnız olmak zorunda mıyım

    Every little thing she does is magic
    – Yaptığı her küçük şey sihirdir
    Everything she do just turns me on
    – Yaptığı her şey beni tahrik ediyor.
    Even though my life before was tragic
    – Önceki hayatım trajik olsa da
    Now I know my love for her goes on
    – Şimdi ona olan aşkımın sürdüğünü biliyorum

    Every little thing she does is magic
    – Yaptığı her küçük şey sihirdir
    Everything she do just turns me on
    – Yaptığı her şey beni tahrik ediyor.
    Even though my life before was tragic
    – Önceki hayatım trajik olsa da
    Now I know my love for her goes on
    – Şimdi ona olan aşkımın sürdüğünü biliyorum

    On and on and on and
    – Devam ediyor, devam ediyor ve devam ediyor.

    Every little thing, every little thing
    – Her küçük şey, her küçük şey
    Every little thing, every little thing
    – Her küçük şey, her küçük şey
    Every little, every little, every little
    – Her küçük, her küçük, her küçük
    Every little thing she does
    – Yaptığı her küçük şey

    Every little thing she does
    – Yaptığı her küçük şey
    Every little thing she does
    – Yaptığı her küçük şey
    Every little thing she does
    – Yaptığı her küçük şey
    Thing she does is magic
    – Yaptığı şey sihir

    E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh
    – E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh
    E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh
    – E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh E-oh
    Every little thing, every little thing
    – Her küçük şey, her küçük şey
    Every little thing she do is magic, magic, magic
    – Yaptığı her küçük şey sihir, sihir, sihir
    Magic, magic, magic
    – Büyü, büyü, büyü
    Oh oh, Oh oh
    – Oh oh, Oh oh
    E-oh oh oh oh oh
    – E-oh oh oh oh oh

    I have to tell a story
    – Bir hikaye anlatmalıyım
    Of a thousand rainy days since we first met
    – İlk tanıştığımızdan beri binlerce yağmurlu gün

    It’s a big enough umbrella
    – Yeterince büyük bir şemsiye
    But it’s always me that ends up getting wet
    – Ama sonunda ıslanan hep benim.
  • Jayh – Hier Bij Mij Felemenkçe Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Jayh – Hier Bij Mij Felemenkçe Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Je vindt het moeilijk
    – Bunu zor buluyorsun.
    Ik weet t, ik weet t
    – Biliyorum, biliyorum
    Je bent beschadigd
    – Zarar görmüşsün.
    Ik weet t, ik weet t
    – Biliyorum, biliyorum

    Je zegt je bent liever alleen ja
    – Yalnız olmayı tercih ettiğini söylüyorsun.
    ‘T Hoeft voor jou niet meer nah
    – Artık sana yakın olmak zorunda değil
    Je hebt een muur om je heen ja
    – Etrafınızda bir duvar var.
    Maar daar prik ik wel doorheen
    – Ama bunu atlatacağım.

    Je bent gebroken
    – Kırıldın.
    De deur naar je hart heb je gesloten
    – Kalbinin kapısını kapattın
    Maar ergens diep van binnen hoop je
    – Ama umudunun derinliklerinde bir yerde
    Dat iemand het nog opent
    – Birisi hala onu açıyor

    Hier bij mij ben je veilig
    – Burada benimle güvendesin
    Hier bij mij ben je safe yeah
    – Burada benimle güvendesin evet
    Hier bij mij, hier bij mij
    – Burada benimle, burada benimle
    (Nah nah nah, nah nah nah)
    – (Nah nah nah, nah nah nah)
    Hier bij mij ben je veilig
    – Burada benimle güvendesin
    Hier bij mij ben je safe yeah
    – Burada benimle güvendesin evet
    Hier bij mij, hier bij mij
    – Burada benimle, burada benimle

    Bij mij kan je schuilen
    – Benimle saklanabilirsin
    Samen lachen samen huilen
    – Birlikte gülün birlikte ağlayın
    Je bent veilig hier dichtbij me
    – Burada, yanımda güvendesin.
    Oja dan weet je wat je hebt aan mij (Ooh)
    – O zaman bana ne olduğunu biliyorsun (Ooh)
    Schat ik zeg je zekerheid en trust
    – Tatlım sana güven ve güven diyorum
    Zijn de dingen die je krijgt bij mij (Ooh, ooooh)
    – Benimle elde ettiğin şeyler (Ooh, ooooh)

    Je bent gebroken
    – Kırıldın.
    De deur naar je hart heb je gesloten
    – Kalbinin kapısını kapattın
    Maar ergens diep van binnen hoop je
    – Ama umudunun derinliklerinde bir yerde
    Dat iemand het nog opent
    – Birisi hala onu açıyor

    Hier bij mij ben je veilig
    – Burada benimle güvendesin
    Hier bij mij ben je veilig
    – Burada benimle güvendesin
    Hier bij mij, hier bij mij
    – Burada benimle, burada benimle
    (Nah nah nah, nah nah nah)
    – (Nah nah nah, nah nah nah)
    Hier bij mij ben je veilig
    – Burada benimle güvendesin
    Oh baby
    – Oh bebeğim
    Hier bij mij, hier bij mij
    – Burada benimle, burada benimle