Blog

  • Maan – Sowieso Overhoop Felemenkçe Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Maan – Sowieso Overhoop Felemenkçe Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Als ik met je dans
    – Seninle dans ettiğimde
    Dan verander ik even
    – O zaman değişirim.
    Als ik met je dans
    – Seninle dans ettiğimde
    Dan dans ik voor eeuwig
    – O zaman Sonsuza Dek Dans edeceğim

    Zit op de stoep in de stad
    – Şehirde kaldırımda oturmak
    Alles draait, maar mijn band is plat
    – Her şey dönüyor ama lastiğim patladı.
    Heb geen cent in mijn zak
    – Cebimde bir kuruş bile yok
    Achteraf is het alles waar ik naar verlang
    – Geriye dönüp baktığımda, tek istediğim bu.

    Voor altijd jong en verbonden
    – Sonsuza kadar Genç ve bağlı
    Verdoofd en verloren
    – Sersemlemiş ve kaybolmuş
    Verslonden, verliefd en gestoord
    – Yutulmuş, aşık ve rahatsız

    Ik weet wat ik wil en ik wil wat ik zie
    – Ne istediğimi biliyorum ve ne gördüğümü istiyorum
    Al die signalen, die hebben me lief
    – Bütün bu işaretler, beni seviyorlar
    En ik ben nu al bang dat ik dit ooit verlies
    – Ve bunu bir gün kaybedeceğimden şimdiden korkuyorum
    Maar zo denk ik nu niet
    – Ama şimdi öyle düşünmüyorum.

    We gaan sowieso overhoop
    – Nasıl olsa her şeyi mahvedeceğiz.
    Ik pluk de nacht en eet hem ook
    – Geceyi koparıyorum ve onu da yiyorum
    Sowieso wil je ook
    – Her neyse, sen de istiyorsun
    Dans met mij tot witte rook
    – Beyaz dumana kadar benimle dans et

    Als ik met je dans
    – Seninle dans ettiğimde
    Dan verander ik even
    – O zaman değişirim.
    (Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans)
    – (Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum)
    Als ik met je dans
    – Seninle dans ettiğimde
    Dan dans ik voor eeuwig, hé
    – O zaman sonsuza kadar dans edeceğim, huh
    (Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans)
    – (Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum)

    Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans
    – Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum
    Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans
    – Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum

    En ineens is het dag
    – Ve aniden gün geldi
    Ben alles kwijt wat ik had vannacht, wat ik wist vannacht
    – Dün gece sahip olduğum her şeyi kaybettim, dün gece bildiğim her şeyi
    En hoe slecht ik me ook voel, ga het sowieso vanavond overdoen (Ja toch?)
    – Ve hissettiğim kadar kötü, yine de bu gece tekrar yapacağım (değil mi?)

    Voor altijd jong en verbonden
    – Sonsuza kadar Genç ve bağlı
    Verdoofd en verloren
    – Sersemlemiş ve kaybolmuş
    Verslonden, verliefd en gestoord
    – Yutulmuş, aşık ve rahatsız

    Ik weet wat ik wil en ik wil wat ik zie
    – Ne istediğimi biliyorum ve ne gördüğümü istiyorum
    Al die signalen, die hebben me lief
    – Bütün bu işaretler, beni seviyorlar
    En ik ben nu al bang dat ik dit ooit verlies
    – Ve bunu bir gün kaybedeceğimden şimdiden korkuyorum
    Maar zo denk ik nu niet
    – Ama şimdi öyle düşünmüyorum.

    We gaan sowieso overhoop
    – Nasıl olsa her şeyi mahvedeceğiz.
    Ik pluk de nacht en eet hem ook
    – Geceyi koparıyorum ve onu da yiyorum
    Sowieso wil je ook
    – Her neyse, sen de istiyorsun
    Dans met mij tot witte rook
    – Beyaz dumana kadar benimle dans et

    Als ik met je dans
    – Seninle dans ettiğimde
    Dan verander ik even
    – O zaman değişirim.
    (Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans)
    – (Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum)
    Als ik met je dans
    – Seninle dans ettiğimde
    Dan dans ik voor eeuwig, hé
    – O zaman sonsuza kadar dans edeceğim, huh
    (Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans)
    – (Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum)

    Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans
    – Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum
    Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans
    – Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum
  • Tanja Savic – Zlatnik Hırvatça Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Tanja Savic – Zlatnik Hırvatça Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Kad ti je dobro, kad te pogleda Bog
    – İyi olduğun zaman, Tanrı sana baktığında
    I kad se moliš za nekoga svog
    – Biri için dua ettiğinde
    Seti se mene, seti se mene
    – Beni Hatırla, Beni Hatırla
    Pomeni me
    – Benden bahset

    Kad legneš s njom i kad ugasiš dan
    – Onunla yattığın zaman ve gün bittiğinde
    Kad prvi najslađi te uhvati san
    – İlk Tatlı rüyanı yakaladığında
    Seti se mene, seti se mene
    – Beni Hatırla, Beni Hatırla
    Pomeni me
    – Benden bahset

    U godini dan što ode
    – Ayrıldığı gün,
    Na izvoru gutljaj vode
    – Kaynağında bir yudum su
    Jedan zlatnik na oltaru
    – Sunakta bir altın sikke
    Nameni za ljubav staru
    – Eski Aşkın Amacı

    Sitnu radost svoje sreće
    – Mutluluğunuzun minik sevinci
    Od starice kupi cveće
    – Yaşlı bir kadından çiçek almak
    Ostavi joj neku paru
    – Ona biraz para bırak.
    Nameni za ljubav staru
    – Eski Aşkın Amacı

    Kad ti je dobro, kad te pogleda Bog
    – İyi olduğun zaman, Tanrı sana baktığında
    I kad se moliš za nekoga svog
    – Biri için dua ettiğinde
    Seti se mene, seti se mene
    – Beni Hatırla, Beni Hatırla
    Pomeni me
    – Benden bahset

    Kad legneš s njom i kad ugasiš dan
    – Onunla yattığın zaman ve gün bittiğinde
    Kad prvi najslađi te uhvati san
    – İlk Tatlı rüyanı yakaladığında
    Seti se mene, seti se mene
    – Beni Hatırla, Beni Hatırla
    Pomeni me
    – Benden bahset

    U godini dan što ode
    – Ayrıldığı gün,
    Na izvoru gutljaj vode
    – Kaynağında bir yudum su
    Jedan zlatnik na oltaru
    – Sunakta bir altın sikke
    Nameni za ljubav staru
    – Eski Aşkın Amacı

    Sitnu radost svoje sreće
    – Mutluluğunuzun minik sevinci
    Od starice kupi cveće
    – Yaşlı bir kadından çiçek almak
    Ostavi joj neku paru
    – Ona biraz para bırak.
    Nameni za ljubav staru
    – Eski Aşkın Amacı

    U godini dan što ode
    – Ayrıldığı gün,
    Na izvoru gutljaj vode
    – Kaynağında bir yudum su
    Jedan zlatnik na oltaru
    – Sunakta bir altın sikke
    Nameni za ljubav staru
    – Eski Aşkın Amacı

    Sitnu radost svoje sreće
    – Mutluluğunuzun minik sevinci
    Od starice kupi cveće
    – Yaşlı bir kadından çiçek almak
    Ostavi joj neku paru
    – Ona biraz para bırak.
    Nameni za ljubav staru
    – Eski Aşkın Amacı
  • DAMIR KEDŽO – Izbor Je Tvoj Hırvatça Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    DAMIR KEDŽO – Izbor Je Tvoj Hırvatça Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Ponovo, upoznajem se ponovo
    – Yine kendimi yeniden tanımaya başladım
    Dovoljno da vidim i sam
    – Kendi gözlerimle görmeye yetecek kadar
    Ja nosim križ i zauvijek ću biti kriv
    – Haçı taşıyorum ve her zaman suçlu olacağım
    Za prosute snove iz ruke tvoje
    – Hayallerini elinden döktüğün için

    Ne skidam se sa tebe
    – Seni bırakmayacağım.
    Jer, potrebno je vrijeme koje nemam
    – Sahip olmadığım zamanımı alıyor.
    Potrebna je volja da se predam, a nemam je
    – Teslim olmak için bir irade gerekiyor ve bende yok.

    Ne biram to, da slomim kost
    – Bir kemiği kırmayı seçmem
    Što veže živo ljubavi tkivo
    – Yaşayan aşk dokusunu bağlayan nedir
    Ja ne biram to da spalim naš most
    – Köprümüzü yakmayı ben seçmedim
    I pretvorim dane u beskrajne rane
    – Ve günleri sonsuz yaralara dönüştürür
    Taj izbor je tvoj
    – Bu seçim senin.

    Nosim križ da, zauvijek ću biti kriv
    – Haçı taşıyorum evet, her zaman suçlu olacağım
    Za prosute snove iz ruke tvoje
    – Hayallerini elinden döktüğün için

    Ne skidam se sa tebe
    – Seni bırakmayacağım.
    Jer, potrebno je vrijeme koje nemam
    – Sahip olmadığım zamanımı alıyor.
    Potrebna je volja da se predam, a nemam je
    – Teslim olmak için bir irade gerekiyor ve bende yok.

    Ne biram to, da slomim kost
    – Bir kemiği kırmayı seçmem
    Što veže živo ljubavi tkivo
    – Yaşayan aşk dokusunu bağlayan nedir
    Ja ne biram to da spalim naš most
    – Köprümüzü yakmayı ben seçmedim
    I pretvorim dane u beskrajne rane
    – Ve günleri sonsuz yaralara dönüştürür
    Taj izbor je tvoj
    – Bu seçim senin.
    Taj izbor je, taj izbor je
    – Bu seçim, bu seçim
    Izbor tvoj
    – Senin seçimin

    Ne biram to, da slomim kost
    – Bir kemiği kırmayı seçmem
    Što veže živo ljubavi tkivo
    – Yaşayan aşk dokusunu bağlayan nedir
    Ja ne biram to da spalim naš most
    – Köprümüzü yakmayı ben seçmedim
    I pretvorim dane u beskrajne rane
    – Ve günleri sonsuz yaralara dönüştürür
    Taj izbor je tvoj
    – Bu seçim senin.
  • Aryan Katoch – Nite Ride İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Aryan Katoch – Nite Ride İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Fuck You Aryan
    – Siktir Git Aryan.

    Meri jaan! Na jana kese hoti hai ye galtiyaan
    – Meri jaan! Na jana kese hoti hai ye galtiyaan
    Zehen main mere nishaan rehne dia
    – Zehen main mere nishaan rehne dia
    Par fir bhi maine sab ye sehen kia
    – Par fir bhi maine sab ye sehen kia
    Sehen kia
    – Sehen kia

    Meri jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    – Meri jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    Akela mujhko tunne yun kiya
    – Akela mujhko tunne yun kiya
    I kinda feel tune ye sahi kia
    – Sahi kia’yı ayarladığımı hissediyorum.
    Sahi kia
    – Sahi kia’nın

    Gustakhiyon ki maafi ni milegi ye dobara
    – Gustakhiyon ki maafi ni milegi ye dobara’nın
    Bakiyon ki jese nikle tum bhi the nakara
    – Bakıyon kı jese nıkle tum bhı nakara
    Akele hi sahi rahe khush hum awara
    – Akele merhaba sahi rahe hush hum awara
    Tera jana na hua tha ye gavara
    – Tera jana na hua tha ye gavara

    Sab main muh pe keh doon
    – Sab ana muh pe keh doon
    Akele hi main reh loon
    – Akele merhaba ana reh loon
    Bole mujhko crazy
    – Bole mujhko deli
    Jab gaali Hindi main de doon
    – Jab gaali Hintçe ana doon

    Lemme fucking tell you
    – Bırak sana söyleyeyim.
    Dilon se na main khelun
    – Dilon se na main khelun’un
    I don’t give a fuck
    – Sikimde bile değil.
    Ab un yaadon main hi reh tu
    – Ab un yaadon main hi reh tu

    Main hoon poora lit
    – Ana hoon poora yaktı
    Aur thoda shady
    – Aur thoda shady’nin
    Saari raat gaane likhta
    – Saari raat gaane likhta’nın
    Bande bole Crazy
    – Bande bole Çılgın
    She was bit brazzy
    – Biraz cesurdu.
    Y’ broke my heart baby
    – Kalbimi kırdın bebeğim
    Ab maafi maange vo kyun mujhe daily
    – Ab maafi maange vo kyun mujhe günlük

    Vo Kyun mujhse daily
    – Vo Kyun mujhse günlük
    Vo Kyun mujhse daily
    – Vo Kyun mujhse günlük
    Kyu usse daily? kyu usse daily?
    – Kyu usse günlük mü? kyu usse günlük mü?

    Meri jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    – Meri jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    Zehen main mere nishaan rehne dia
    – Zehen main mere nishaan rehne dia
    Par phir bhi Maine sab ye sehen kia
    – Par phir bhi Maine sab ye sehen kia

    Meri jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    – Meri jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    Akela Mujko yun kar dia
    – Akela Mujko yun kar dia
    I kinda feel tune ye sahi kia
    – Sahi kia’yı ayarladığımı hissediyorum.
    Sahi kia
    – Sahi kia’nın

    Nikali maine gaadi
    – Nikali maine gaadi
    Call yaaron ko mila li
    – Yaaron ko mila li’yi ara
    Saare hue saath
    – Saare hue saath
    Jae duniya bhaad main saari
    – Jae duniya bhaad ana saari

    Scene poora bhaari
    – Sahne poora bhaari
    100 pe gaadi jaari
    – 100 pe gaadi jaari
    Callein uski aa ri
    – Callein uski aa rı

    Jaaun no-network zone main
    – Jaaun ağsız bölge ana
    I’m pretty happy on my own yeah
    – Kendi başıma çok mutluyum evet
    Rahun apne hi zone main
    – Rahun apne hi bölgesi ana
    Saath mere ye bros hain
    – Saath mere ye bros hain
    Sath mere ye bros hai
    – Sath mere ye bros hai

    Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    – Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    Zehen main mere nishaan rehne dia
    – Zehen main mere nishaan rehne dia
    Par fir bhi maine sab ye sehen kia, sehen kia
    – Par fir bhi maine sab ye sehen kia, sehen kia

    Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    – Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    Akela Mujko tunne yun kia
    – Akela Mujko tunne yun kia
    I kinda feel tune ye sahi kia
    – Sahi kia’yı ayarladığımı hissediyorum.
    Sahi kia
    – Sahi kia’nın

    Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    – Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    Zehen main mere nishaan rehne dia
    – Zehen main mere nishaan rehne dia
    Par fir bhi maine sab ye sehen kia, sehen kia
    – Par fir bhi maine sab ye sehen kia, sehen kia

    Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    – Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan
    Akela Mujko tunne yun kia
    – Akela Mujko tunne yun kia
    I kinda feel tune ye sahi kia
    – Sahi kia’yı ayarladığımı hissediyorum.
    Sahi kia
    – Sahi kia’nın
  • Han Dong Geun – dawn call from you Korece Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Han Dong Geun – dawn call from you Korece Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    사랑한다 말하고 보고 싶다 말하고
    – Seni seviyorum, seni görmek istiyorum.
    많은 걸 약속하고 미래를 꿈꾸던 날들
    – Çok söz verdiğim ve geleceği hayal ettiğim günler
    내가 줬던 사랑이 당연해진 걸까
    – Sana verdiğim sevgi doğallaştı mı?
    언제부터 너의 맘이 변했을까
    – Ne zamandan beri fikrin değişti

    갑자기 온 전화는 날 불안하게 만들어
    – Aniden gelen telefon beni endişelendirdi.
    혹시 무슨 일 있는 건지 걱정을 하다
    – Neler olduğunu merak et.
    다시 만나자고 하지는 않을까
    – Benimle tekrar buluşmanı istemeyeceğim.
    괜한 기대를 해 잠들 수 없어
    – Uyuyamıyorum. Uyuyamıyorum.

    새벽에 걸려온 너의 전화는 그리움보다는
    – Şafaktaki çağrın özlemden daha fazlası
    실수였다고 난 생각할게
    – Sanırım bir hataydı.
    냉정하게 뿌리치고 매달렸던 날 밀어낸 넌데
    – Beni yolumdan ittin, ayık bir şekilde kök saldın ve asıldın.
    뜨는 너의 이름에 눈물만
    – Sadece senin adındaki gözyaşları süzülüyor

    미안한 마음이야 아쉬운 마음이야
    – Üzgünüm. Üzgünüm.
    애써 날 위해 주는척한 행동인 거니
    – Benim için veriyormuş gibi yapmaya çalışıyorsun.
    받아볼까 하다 정신을 차렸어
    – Kabul etmeye karar verdim.
    목소리를 들으면 울 것 같아서
    – Sesimi duyduğumda ağlayacağımı düşündüm.

    새벽에 걸려온 너의 전화는그리움보다는
    – Şafaktaki çağrın özlemden daha fazlası
    실수였다고 난 생각할게
    – Sanırım bir hataydı.
    냉정하게 뿌리치고 매달렸던 날 밀어낸 넌데
    – Beni yolumdan ittin, ayık bir şekilde kök saldın ve asıldın.
    뜨는 너의 이름에 눈물만
    – Sadece senin adındaki gözyaşları süzülüyor

    상처받은 내 마음을 알아줘
    – Kalbimin acıttığını bil.
    내가 아픈 만큼 더 힘들어줘
    – Hasta olduğumdan daha zor.
    내가 좀 유치해 보인다 해도
    – Biraz çocukça görünsem bile.

    새벽에 걸려온 너의 전화는
    – Şafakta araman
    울리는 단 몇 초의 벨 소리에 널 미워한 맘이
    – Bir kaç saniyeliğine zil çaldığın için senden nefret ediyorum.
    완벽히 무너질 것 같았어 잊으려 몸부림치고
    – Mükemmel bir şekilde çökeceğini düşünmüştüm. Unutmak için kıvranıyordum.
    내 삶에서 분명 지웠는데 뜨는 너의 이름에 눈물만
    – Hayatımdan anlaşılıyor, sadece senin adına gözyaşları.
  • MacG & Sir Trill – Nkantin (feat. Bailey & Emjaykeyz) Malgaşça Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    MacG & Sir Trill – Nkantin (feat. Bailey & Emjaykeyz) Malgaşça Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Ngen’ epartini
    – Ngen ‘ epartini

    Senga bisha mina ngaz’thinta, aw hee
    – Senga bisha Mina ngaz’thinta, aw hee
    Akekho ozongthinta ngenz’ inkinga, aw hee
    – Akekho ozongthinta ngenz’ ınkinga, aw hee
    Senga bisha mina ngaz’thinta, aw hee
    – Senga bisha Mina ngaz’thinta, aw hee
    Akekho ozongthinta ngenz’ inkinga, aw hee
    – Akekho ozongthinta ngenz’ ınkinga, aw hee
    Bafuna mina lo
    – Bafuna mina lo
    Bathi ng’bambe iLotto
    – Bathi ng’bambe ıLotto
    Why ulwela istocko lo?
    – Neden ulwela istocko lo?
    Uthi uhamba nami lo
    – Uthi nami lo
    Bafuna mina lo
    – Bafuna mina lo
    Bathi ng’bambe iLotto
    – Bathi ng’bambe ıLotto
    Why ulwela istocko lo?
    – Neden ulwela istocko lo?
    Uthi uhamba nami lo
    – Uthi nami lo

    Unga compete yimi ngedwa ngi fit
    – Uygun bir şekilde rekabet etmek
    Breathe, breathe, breathe, ngzok’ khomba amalangabi
    – Nefes al, nefes al, nefes al, ngzok’ khomba amalangabi
    Unga completi yimi ngedwa ngi fit
    – En uygun fiyat
    Breathe, breathe, breathe, ngzok’ khomba amalangabi
    – Nefes al, nefes al, nefes al, ngzok’ khomba amalangabi
    Ngzok’ khomba amalanga, yee
    – Ngzok ‘ khomba amalanga, yee

    Senga bisha mina ngazthinta, aw weh
    – Senga bisha Mina ngazthinta, A. W. weh
    Akekho ozongthinta ngenz’ inkinga, aw hee
    – Akekho ozongthinta ngenz’ ınkinga, aw hee
    Senga bisha mina ngazthinta, aw hee
    – Senga bisha Mina ngazthinta, aw hee
    Akekho ozongthinta ngenz’ inkinga, aw hee
    – Akekho ozongthinta ngenz’ ınkinga, aw hee
    Bafuna mina lo
    – Bafuna mina lo
    Bathi ngbamb’ iLotto
    – Bathi ngbamb ‘ ıLotto
    Why ulwela istocko lo?
    – Neden ulwela istocko lo?
    Uthi uhamba nami lo
    – Uthi nami lo
    Bafuna mina lo (yah)
    – Bafuna mina lo (yah)
    Bathi ngbamb’ iLotto (bathi ghost yang’thola)
    – Bathi ngbamb ‘ ıLotto (Bathi hayalet Yang’thola)
    Why ulwela istocko lo? (asambe)
    – Neden ulwela istocko lo? (Ashgate)
    Uthi uhamba nami lo
    – Uthi nami lo

    Bathi ngen’ eclubini ng’phethe inkantin
    – Bathi Ngen ‘ eclubini ng’phethe ınkantin
    Ngphеthe ezakithi
    – Ngphethe ezakithi’nin
    Khipha igin
    – Khipha ıgin
    Iskhathi simkile
    – İskhathi simkile
    Lana iSowеto iphethe iMambisa
    – Lana ıSoweto, ıphe ıMambisa rolünde
    Bathi kdala ngiktshela uTrill umshini
    – uTrill odishini ile ilgili yorumları oku
    Phethe ezakithi, senza noma yini
    – Phethe ezakithi, senza noma yini
    USkill umncinci
    – USkill umncinci
    Vele ngyazbona ngnikeze ispili
    – Vele ngyazbona ngnikeze ıspili
    Bangbiza uMarco P (Polo)
    – Bangbiza ugarco P (Polo)
    Phethe uM.J noBailey
    – Anka kuşu.J Nobailey’in
    Esfaya yase jaivini
    – Esfaya yase jaivini
    Yini, yini, anibelievi?
    – Yini, yini, anibelievi?
    Thath’ ucheri wakho eclubin’
    – Bu ‘ucheri wakho eclubin’
    Ngimyise eMugg & Bean
    – Ngimyise eMugg & Fasulye
    Bean, bean, yini, yini?
    – Fasulye, fasulye, yini, yini?
    Lana ksekasi uzolimala
    – Lana ksekasi uzolimala
    Ninga competi
    – Ninga competi’nin
    Ngimi yedwa ofiti
    – Ngimi yedwa ofiti
    Bathi uTrill umshini, shini
    – Bathi uTrill odishini, şini
    Vutha amalangabi
    – Vutha amalangabi’nin
    Bheka la ninga compete
    – Bheka la Ninga rekabet
    Yimi yedwa ofit
    – Yimi yedwa ofit’in
    Bathi uTrill umshini
    – Bathi uTrill odishini
    Uvutha amalangabi, eish
    – Uvutha amalangabi, eyş

    Unga competi
    – UNGA yarışması
    Yimi ngedwa ngi fit
    – Yimi ngedwa NGI fıt
    Breathe, breathe, breathe, ngzok’ khomba amalangabi
    – Nefes al, nefes al, nefes al, ngzok’ khomba amalangabi
    Ngzok’ khomba amalanga, yee
    – Ngzok ‘ khomba amalanga, yee
    Unga competi
    – UNGA yarışması
    Yimi ngedwa ngi fit
    – Yimi ngedwa NGI fıt
    Breathe, breathe, breathe, ngzok’ khomba amalangabi
    – Nefes al, nefes al, nefes al, ngzok’ khomba amalangabi
    Ngzok’ khomba amalanga, yee
    – Ngzok ‘ khomba amalanga, yee
  • Waïv – Pas comme ça Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Waïv – Pas comme ça Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Lala-lalala
    – Lalala-lalala
    Lala-lalala
    – Lalala-lalala
    Mon gars c’est pas comme ça, non
    – Adamım öyle değil, hayır
    (Lala-lalala) WaveMakers
    – (Lalala-lalala) Dalga yapıcılar
    Lala-lalala
    – Lalala-lalala

    J’connais le rôle d’un dealer (ouais, ouais)
    – Bir satıcının rolünü biliyorum (evet, evet)
    Il s’pointe au bon moment quand il sait que c’est l’heure
    – Zamanı geldiğini bildiği zaman doğru zamanda ortaya çıkar.
    Il viens pour les similaires au séminaire
    – Seminerde benzerleri için geliyor.
    La concurrence profite que quand j’décélère
    – Rekabet sadece yavaşladığımda fayda sağlıyor
    Wow, il fait ça depuis qu’il est mineur
    – Vay canına, bunu küçüklüğünden beri yapıyor.
    Il veut toucher kichtas de toutes les couleurs
    – Her renkten kichtas’a dokunmak istiyor
    On a des bigos, H24 sur répondeur
    – Telesekreterde bigos, H24 var.
    Il pense qu’à faire ses sous, attendant son heure
    – Sadece parasını kazanmayı düşünüyor, zamanını bekliyor
    Wow, j’viens tout manger donc j’suis un danger
    – Her şeyi yedim, bu yüzden tehlikeliyim.
    Raconte pas ta vie si tu comptes pas la changer
    – Eğer onu değiştirmeyi planlamıyorsan bana hayatından bahsetme.

    J’compte tout décrocher, faut qu’le buzz décroche
    – Her şeyi alacağım, vızıltı almak zorunda
    Connu comme Albert Camu et L’Étranger, binks
    – Albert Camu ve Yabancı, binks
    J’suis sur les grands écrans
    – Büyük ekranlardayım.
    J’mets toujours mes gants, on dit qu’j’ai du cran, ouais
    – Her zaman eldivenlerimi giyerim, cesaretim olduğunu söylerler, evet
    Maintenant dans la cour des grands
    – Şimdi büyük liglerde
    Moi dans ma nadja, le petit a di-gran, ouais
    – Nadja’mda, ufaklığın büyükannesi var, evet
    J’ai du fil à retordre, j’regardais les grands
    – Zor zamanlar geçiriyorum, büyük olanı izliyordum.
    Maintenant, j’suis dedans, ouais
    – Şimdi varım, evet
    J’dois tout faire tant qu’il est temps
    – Zamanı geldiğinde her şeyi yapmak zorundayım.
    Je sais qu’j’vais cer-per mais je n’sais pas quand, ouais
    – Öleceğimi biliyorum ama ne zaman olacağını bilmiyorum, evet

    Vas-y, on fait comme ça
    – Devam et, şöyle yapalım.
    On est main dans la main mais on n’est pas comme ça
    – El ele tutuşuyoruz ama öyle değiliz.
    C’est parce qu’il me demande que je lui donne ça
    – Çünkü benden bunu ona vermemi istiyor.
    J’sais qu’ils veulent me la prendre mais j’ai ça dans l’sang
    – Bunu benden almak istediklerini biliyorum ama kanımda bu var
    Mon gars, c’est pas comme ça (nan, nan), mon gars, c’est pas comme ça
    – Adamım, öyle değil (nah, nah), adamım, öyle değil
    J’t’élimine comme Diaby, comme Moussa
    – Seni Diaby gibi ortadan kaldırıyorum, Moussa gibi
    On m’imite parce que j’suis trop dans l’sale, ouais
    – Beni taklit ediyorlar çünkü pisliğe çok düşkünüm, evet

    Ouais mon gars, il m’faut des K, Malika, sportive car j’aurais ça
    – Evet dostum, bana biraz K lazım, Malika, sportif çünkü buna sahip olurdum.
    Eux, je les trouve dégoûtants c’est pour ça que j’leur ai mis trop d’écart dès l’départ
    – Onları iğrenç buluyorum, bu yüzden en başından beri aralarına çok fazla mesafe koydum.
    Dieu bénisse ma maman, bénisse mes tatas
    – Tanrı annemi korusun, tatalarımı korusun
    Sur moi, elles déteint, Yetna la détente
    – Üzerimde, ovuyorlar, Hala rahatla
    Bordel, la détale, ma tête sur le deux temps
    – Kahretsin, rahatla, kafam iki vuruşta
    J’dois m’arrêter là, des blazes, j’en dis des tas, bin-binks
    – Orada durmalıyım, blazes, çok şey söylüyorum, bin-binks
    Si ton poto nous doit des tales, on va prendre c’qu’il nous doit, on le menace pas
    – Arkadaşın bize masal borçluysa, bize olan borcunu alırız, onu tehdit etmeyiz.
    On avait pas marre de l’école mais c’est juste à l’école, on ne brasse pas
    – Okuldan bıkmadık ama sadece okulda demlenmiyoruz.
    Si ton pote nous doit des tales, on va prendre c’qu’il nous doit, on le menace pas
    – Arkadaşın bize masal borçluysa, bize olan borcunu alırız, onu tehdit etmeyiz.
    Me check plus jamais de l’épaule
    – Beni bir daha asla omzumdan kontrol etme

    Vas-y, on fait comme ça
    – Devam et, şöyle yapalım.
    On est main dans la main mais on n’est pas comme ça
    – El ele tutuşuyoruz ama öyle değiliz.
    C’est parce qu’il me demande que je lui donne ça
    – Çünkü benden bunu ona vermemi istiyor.
    J’sais qu’ils veulent me la prendre mais j’ai ça dans l’sang
    – Bunu benden almak istediklerini biliyorum ama kanımda bu var
    Mon gars, c’est pas comme ça (nan, nan), mon gars, c’est pas comme ça
    – Adamım, öyle değil (nah, nah), adamım, öyle değil
    J’t’élimine comme Diaby, comme Moussa
    – Seni Diaby gibi ortadan kaldırıyorum, Moussa gibi
    On m’imite parce que j’suis trop dans l’sale, ouais
    – Beni taklit ediyorlar çünkü pisliğe çok düşkünüm, evet

    Vas-y, on fait comme ça
    – Devam et, şöyle yapalım.
    On est main dans la main mais on n’est pas comme ça
    – El ele tutuşuyoruz ama öyle değiliz.
    C’est parce qu’il me demande que je lui donne ça
    – Çünkü benden bunu ona vermemi istiyor.
    J’sais qu’ils veulent me la prendre mais j’ai ça dans l’sang
    – Bunu benden almak istediklerini biliyorum ama kanımda bu var
    Mon gars, c’est pas comme ça, mon gars, c’est pas comme ça
    – Adamım, öyle değil, adamım, öyle değil
    J’t’élimine comme Diaby, comme Moussa
    – Seni Diaby gibi ortadan kaldırıyorum, Moussa gibi
    On m’imite parce que j’suis trop dans l’sale, ouais
    – Beni taklit ediyorlar çünkü pisliğe çok düşkünüm, evet

    Lala-lalala
    – Lalala-lalala
    Lala-lalala
    – Lalala-lalala
    Lala-lalala
    – Lalala-lalala
    Lala-lalala
    – Lalala-lalala
    Lala-lalala
    – Lalala-lalala
    Mon gars c’est pas comme ça, nan
    – Adamım öyle biri değil, hayır
  • Fave – Urus Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Fave – Urus Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    MB on the track
    – MB yolda

    Bad bitch voudrait qu’on s’accorde (‘corde)
    – Kötü kaltak bizi ayarlamamızı istiyor (‘ip)
    Que j’m’occupe de son corps (Corps)
    – Ben onun bedenine bakarım (Beden)

    J’veux péter l’Urus pour l’instant sur la ligne H (Vroum, vroum)
    – Şimdilik Urus’u H hattında osurmak istiyorum (Vroum, vroum)
    J’vais la rendre heureuse, faut juste pas qu’elle me demande mon âge (Nan, nan)
    – Onu mutlu edeceğim, sadece bana yaşımı sormasına izin verme (Nah, nah)
    Problèmes j’accumule, j’me console avec du cash (Mmh-mmh)
    – Biriktirdiğim sorunlar, kendimi nakit parayla avutuyorum (Mmh-mmh)
    Si j’fais les choses biens, tu verras jamais Favé sous gaz (Yeah, yeah)
    – Eğer işleri doğru yaparsam, gazda Favé’yi asla göremezsin (Evet, evet)
    J’réponds pas aux gars, là, j’dois chanter ma peine, j’arrive au studio, c’est l’micro qui m’appelle
    – Çocuklara cevap vermiyorum, şimdi üzüntümü söylemek zorundayım, stüdyoya varıyorum, beni çağıran mikrofon.
    J’me cale à la casa, j’me tue à la Play’ mais j’vais pas m’reposer tant qu’j’ai pas eu ma paye (Grr, rah)
    – Evde kalıyorum, oyunda kendimi öldürüyorum ama maaşımı alana kadar dinlenmeyeceğim (Grr, rah)
    De Paname à Saint-Leu, négro, j’fais des AR, à peine j’commence un truc, direct, ça repart
    – Paname’den Saint-Leu’ya, zenci, AR yapıyorum, bir şeye başlar başlamaz, doğrudan, tekrar başlıyor
    Archi-déterminé, p’t-être que j’en ai pas l’air mais j’sais qu’j’vais faire un truc dans l’pe-ra qui marque
    – Kemerli kararlı, belki de öyle görünmüyorum, ama gelecekte işaret edecek bir şey yapacağımı biliyorum

    J’encaisse deux balles, j’remplis ma sacoche, j’ai fini l’taf (J’ai fini l’boulot)
    – İki kurşun alıyorum, çantamı dolduruyorum, tsk’yı bitirdim (işi bitirdim)
    Les gens qui parlent, ils crachent sur mon dos, ces cons sont pas vrais (Ces cons sont fakes)
    – Konuşan insanlar, sırtıma tükürüyorlar, bu amcıklar gerçek değil (Bu amcıklar sahte)
    Elle veut qu’on parte mais j’dois encaisser, recompter l’cash (Recompter l’papel)
    – Gitmemizi istiyor ama parayı geri almam lazım, parayı tekrar say (Parayı tekrar say)
    J’ai pas b’soin d’toi, si tu veux partir, bah j’te laisse tailler (Oh-oh-oh)
    – Seninle ilgilenmedim, eğer gitmek istiyorsan, seni düzeltmene izin vereceğim (Oh-oh-oh)

    Les basses à fond, elles m’font kiffer la mélodie (La mélodie)
    – Alttaki bas, beni melodi gibi yapıyorlar (Melodi)
    T’as voulu m’prendre pour un con, j’t’avais rodave mais j’te l’avais pas dit (Nan, nan)
    – Beni pislik yerine koymak istedin, sana kaba davrandım ama sana söylemedim (Nah, nah)
    Sur qui compter? J’sais plus, des faux, y en a des dizaines
    – Kime güveneceksin? Artık bilmiyorum, onlarca sahte var.
    Il m’arrive que des galères en c’moment, l’impression que j’suis maudit (Mmh-mmh)
    – Şu anda zor zamanlar geçiriyorum, lanetlenmiş gibi hissediyorum (Mmh-mmh)

    Bad bitch voudrait qu’on s’accorde (Mmh), que j’m’occupe de son corps (Mmh)
    – Kötü kaltak kabul etmemizi isterdi (Mmh), vücuduna iyi baktığımı (Mmh)
    Trop d’choses qui passent avant toi (Mmh), déjà, faudrait qu’on s’en sorte (Mmh)
    – Senden önce geçen çok fazla şey (Mmh), zaten, bundan kurtulmalıyız (Mmh)
    Bad bitch voudrait qu’on s’accorde (Mmh), que j’m’occupe de son corps (Mmh)
    – Kötü kaltak kabul etmemizi isterdi (Mmh), vücuduna iyi baktığımı (Mmh)
    Trop d’choses qui passent avant toi (Mmh), déjà, faudrait qu’on s’en sorte
    – Senden önce geçen çok fazla şey (Mmh), zaten, bundan kurtulmalıyız

    Les crocs, j’veux manger, c’est mort, j’recule pas d’vant l’danger
    – Fangs, yemek istiyorum, öldü, tehlikeden geri adım atmıyorum
    J’me pète le vide, j’fais du gras, t’es mon re-frè, direct, moi, j’te donne quand j’ai
    – Çıldırıyorum, şişmanım, sen benim kardeşimsin, doğrudan, sana sahip olduğumda veriyorum
    Studio, j’rec pour survivre donc toi, viens même pas m’parler d’congé
    – Stüdyo, hayatta kalmaya çalışıyorum. Sen gelip bana izin hakkında konuşmayasın bile.
    Fuck un schmitt, fuck un keuf qui réveille ma daronne, gros, fuck les condés
    – Bir schmitt’in canı cehenneme, patronumu uyandıran bir çocuğun canı cehenneme, şişko, condés’in canı cehenneme
    J’veux du ro’-ro’, pas d’bénévolat, sur Paris, y a des sous à faire
    – Ro’-ro’ istiyorum, para yok, Paris’te yapılacak pennies var
    Un moment qu’j’suis prêt pour l’décollage, j’bosse à fond, faut pas que j’me perde
    – Bir an kalkışa hazırım, çok çalışıyorum, kaybolmak zorunda değilim
    Y a des moments, y a moins d’envie, par moment, j’me ressens moins vivre
    – Anlar var, daha az arzu var, bazen daha az canlı hissediyorum
    J’ai tellement gratté le fond d’mes poches, c’est l’vide que j’ai pris comme appui
    – Ceplerimin altını o kadar çok çizdim ki, destek olarak aldığım boş cepti.

    J’encaisse deux balles, j’remplis ma sacoche, j’ai fini l’taf (J’ai fini l’boulot)
    – İki kurşun alıyorum, çantamı dolduruyorum, tsk’yı bitirdim (işi bitirdim)
    Les gens qui parlent, ils crachent sur mon dos, ces cons sont pas vrais (Ces cons sont fakes)
    – Konuşan insanlar, sırtıma tükürüyorlar, bu amcıklar gerçek değil (Bu amcıklar sahte)
    Elle veut qu’on parte mais j’dois encaisser, recompter l’cash (Recompter l’papel)
    – Gitmemizi istiyor ama parayı geri almam lazım, parayı tekrar say (Parayı tekrar say)
    J’ai pas b’soin d’toi, si tu veux partir, bah j’te laisse tailler (Oh-oh-oh, eh)
    – Seninle ilgilenmedim, eğer gitmek istiyorsan, seni düzeltmene izin vereceğim (Oh-oh-oh, eh)

    Les basses à fond, elles m’font kiffer la mélodie (La mélodie)
    – Alttaki bas, beni melodi gibi yapıyorlar (Melodi)
    T’as voulu m’prendre pour un con, j’t’avais rodave mais j’te l’avais pas dit (Nan, nan)
    – Beni pislik yerine koymak istedin, sana kaba davrandım ama sana söylemedim (Nah, nah)
    Sur qui compter? J’sais plus, des faux, y en a des dizaines
    – Kime güveneceksin? Artık bilmiyorum, onlarca sahte var.
    Il m’arrive que des galères en c’moment, l’impression que j’suis maudit (Mmh-mmh)
    – Şu anda zor zamanlar geçiriyorum, lanetlenmiş gibi hissediyorum (Mmh-mmh)

    Bad bitch voudrait qu’on s’accorde (Mmh), que j’m’occupe de son corps (Mmh)
    – Kötü kaltak kabul etmemizi isterdi (Mmh), vücuduna iyi baktığımı (Mmh)
    Trop d’choses qui passent avant toi (Mmh), déjà, faudrait qu’on s’en sorte (Mmh)
    – Senden önce geçen çok fazla şey (Mmh), zaten, bundan kurtulmalıyız (Mmh)
    Bad bitch voudrait qu’on s’accorde (Mmh), que j’m’occupe de son corps (Mmh)
    – Kötü kaltak kabul etmemizi isterdi (Mmh), vücuduna iyi baktığımı (Mmh)
    Trop d’choses qui passent avant toi (Mmh), déjà, faudrait qu’on s’en sorte (Mmh)
    – Senden önce geçen çok fazla şey (Mmh), zaten, bundan kurtulmalıyız (Mmh)

    Mmh, mmh, mmh
    – Mmh, mmh, mmh
    MB on the track
    – MB yolda
    Mmh, mmh, mmh
    – Mmh, mmh, mmh
  • SMO – JALOUX Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    SMO – JALOUX Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Vie simple il semble y’a qu’la lune que je vise un peu
    – Basit hayat öyle görünüyor ki sadece biraz hedeflediğim ay var
    Rien d’extraordinaire SMO pour la prise à deux
    – İki yönlü çekim için olağanüstü bir şey yok
    Pour moi tout roule j’avance un peu plus que la veille
    – Benim için her şey yolunda gidiyor Bir önceki günden biraz daha ilerliyorum
    J’vais bientôt conquérir la ville ramener le soleil sous l’averse
    – Yakında şehri fethedeceğim sağanağın altındaki güneşi geri getireceğim
    Ils me croient fou mais c’est eux qui taff pour un boss
    – Deli olduğumu düşünüyorlar ama patron olduğumu düşünenler onlar.
    Nous, mentalité sale gosse c’est les plus che-frai qu’on accoste
    – Biz, pis velet, yanaştığımız en küçüğüz.
    Tu sais pourquoi on s’fâche, toi tu aimes trop les flashs
    – Neden sinirlendiğimizi biliyorsun, flaşları çok seviyorsun
    De la sacoche à ton coeur tout est falsh
    – Çantandan kalbine her şey sahte
    La conso dans la poche, calumet des apaches
    – Cebindeki conso, apaçilerin kalumeti
    On va s’allumer ce soir on sort acheter des flash
    – Bu gece aydınlanacağız flaş almak için dışarı çıkacağız
    Certains me portent l’œil, pourtant ont plus dans l’portefeuille
    – Bazıları gözümü takıyor, ama cüzdanda daha fazlası var
    Faites que le vent emporte leur seum, debout qu’importe le deuil
    – Rüzgarın seum’larını alıp götürmesini sağla, yas ne olursa olsun ayakta durmasını sağla
    J’suis sur la plage dans mon fauteuil, laisses les rager à Porte d’Auteuil
    – Sahilde koltuğumdayım, Porte d’auteuil’e öfkelenmelerine izin ver
    Ils veulent que le damier le gun moi j’suis bientôt au tel’ avec Daniel Auteuil
    – Dama tahtasının beni vurmasını istiyorlar. Yakında Daniel Auteuil ile tel’deyim.

    J’écris j’fais tomber les feuilles comme en Automne
    – Yazıyorum yaprakların sonbaharda olduğu gibi düşmesini sağlıyorum
    La compétence on l’a donne
    – Ona verdiğimiz yetenek
    J’ai comparé c’est leur flow qu’est monotone
    – Monoton olan akışlarını karşılaştırdım.
    Ils ne pensent qu’à se montrer monter belec à la descente
    – Sadece inişte belec’i göstermeyi düşünüyorlar.
    Et quand le soleil arrive ils sont dans la neige comme en décembre
    – Ve güneş doğduğunda, Aralık ayında olduğu gibi karda olurlar
    Pourquoi faire autre chose c’est du haut niveau j’ai que la mélodie
    – Neden başka bir şey yapıyorsun bu yüksek seviyede sadece melodim var
    Moi j’suis pas comme eux j’crois j’ai la mental’ de ceux qu’ont appellent OG
    – Ben onlar gibi değilim Sanırım OG dedikleri insanların aklına sahibim
    J’t’emmènes en balade numéro uno D’Angelo
    – Seni bir numaralı D’angelo’ya götürüyorum.
    Bella à té-co fait que siroter limoncello
    – Té-co’daki Bella sadece limoncello’yu yudumluyor
    C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux
    – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç
    Ils sont pas censés l’être
    – Olmamaları gerekiyordu.
    C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux
    – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç
    Ils sont pas censés l’être
    – Olmamaları gerekiyordu.
    C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux
    – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç
    Ils sont pas censés l’être
    – Olmamaları gerekiyordu.
    C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux
    – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç
    Ils sont pas censés l’être
    – Olmamaları gerekiyordu.

    On fait les cons, on est bon donc on fait des dons
    – Aptallaşıyoruz, iyiyiz, bu yüzden bağış yapıyoruz
    Ils ont la haine d’admettre que ça progresse fort j’cache ma peine car elle pourrait s’voir
    – Zor ilerlediğini kabul etmekten nefret ediyorlar Acımı saklıyorum çünkü daha da kötüleşebilir
    Tiki-taka j’laisses pas les miens sur les côtés
    – Tiki-taka Ben kendiminkini yanlarda bırakmam
    J’ai toujours mon p’tit taga foulard genre Tsu-ki-aka localiser sur la côte ouest
    – Hala batı kıyısında bulunan Tsu-ki-aka gibi küçük taga atkım var
    J’laisserai la nuit chasser les mauvaises pensées
    – Gecenin kötü düşünceleri uzaklaştırmasına izin vereceğim
    Ils parlent sur moi mais c’qu’ils disent ne m’empêchent pas d’avancer
    – Benim hakkımda konuşuyorlar ama söyledikleri ilerlememi engellemiyor.
    Le rythme est cadencé les démons m’invitent à danser
    – Ritim saatli şeytanlar beni dansa davet ediyor
    Je connais bien le DJ le videur m’attend à l’entrée
    – Dj’i iyi tanıyorum fedai girişte beni bekliyor
    6h du mat’ on s’engrène lendemain dans le mal on sort même le matos en grève
    – sabah 6’da kötülüğe karışırız ertesi gün ekipmanı bile greve çıkarırız
    J’suis l’arbre qui cache la forêt j’ai planté deux-cents graines
    – Ormanı saklayan ağaç benim iki yüz tohum ektim
    On verra où la vie nous mène et ce qu’elle nous enseigne
    – Hayatın bizi nereye götürdüğünü ve bize ne öğrettiğini göreceğiz
    SMO sur l’emblème pas l’temps pour les rageux j’ai d’autres problèmes
    – Amblemdeki SMO öfkeler için zaman yok başka sorunlarım var

    J’écris j’fais tomber les feuilles comme en Automne
    – Yazıyorum yaprakların sonbaharda olduğu gibi düşmesini sağlıyorum
    La compétence on l’a donne
    – Ona verdiğimiz yetenek
    J’ai comparé c’est leur flow qu’est monotone
    – Monoton olan akışlarını karşılaştırdım.
    Ils ne pensent qu’à se montrer monter belec à la descente
    – Sadece inişte belec’i göstermeyi düşünüyorlar.
    Et quand le soleil arrive ils sont dans la neige comme en décembre
    – Ve güneş doğduğunda, Aralık ayında olduğu gibi karda olurlar
    Pourquoi faire autre chose c’est du haut niveau j’ai que la mélodie
    – Neden başka bir şey yapıyorsun bu yüksek seviyede sadece melodim var
    Moi j’suis pas comme eux j’crois j’ai la mental’ de ceux qu’ont appellent OG
    – Ben onlar gibi değilim Sanırım OG dedikleri insanların aklına sahibim
    J’t’emmènes en balade numéro uno D’Angelo
    – Seni bir numaralı D’angelo’ya götürüyorum.
    Bella à té-co fait que siroter limoncello
    – Té-co’daki Bella sadece limoncello’yu yudumluyor
    C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux
    – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç
    Ils sont pas censés l’être
    – Olmamaları gerekiyordu.
    C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux
    – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç
    Ils sont pas censés l’être
    – Olmamaları gerekiyordu.
    C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux
    – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç
    Ils sont pas censés l’être
    – Olmamaları gerekiyordu.
    C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux
    – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç

    J’arrive j’mets la frappe dedans
    – Geliyorum, yumruk atıyorum.
    J’arrive j’ai la frappe hanhanhan
    – Geliyorum, hanhanhan grevi var.
    J’arrive j’mets la frappe dedans
    – Geliyorum, yumruk atıyorum.
    J’arrive j’ai la frappe hanhanhan
    – Geliyorum, hanhanhan grevi var.
  • Rohff & Amel Bent – Hysteric Love Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Rohff & Amel Bent – Hysteric Love Fransızca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Hysteric love se termine toujours mal
    – Histerik aşk her zaman kötü biter
    Le charme nous fait décoller mais on atterrit toujours mal
    – Çekicilik bizi havaya uçuruyor ama her zaman kötü bir şekilde iniyoruz
    Des façons de m’aimer, y en n’a pas 50
    – Beni sevmenin 50 yolu yok
    Soit tu m’aimes à la folie ou tu aimes mon compte en banque
    – Ya beni deli gibi seviyorsun ya da banka hesabımı seviyorsun
    Mademoiselle
    – Özlemek
    J’ai plus la cote que mon oseille
    – Kuzukulağımdan daha popülerim.
    Mieux qu’un jean slim
    – Skinny jean’den daha iyi
    J’vais mouler ton cœur si tu m’essayes
    – Beni denersen kalbini şekillendiririm.
    Celles qui l’ont fait l’ont pas l’air d’avoir digéré
    – Bunu yapanlar onu sindirmiş gibi görünmüyorlar.
    Faut gérer, quand l’amour prend trop de poids, on fini par se déchirer
    – Yönetmek zorundayız, aşk çok fazla ağırlık aldığında, birbirimizi parçalara ayırırız
    À trop se désirer, on prend plus le temps de se plaire
    – Kendimizi çok fazla arzulamak, kendimizi memnun etmek için daha fazla zaman harcıyoruz
    La canicule laisse toujours présager des éclairs
    – Sıcak hava dalgası her zaman yıldırım çarpmalarını müjdeliyor
    On zappe le meilleur pour dire le pire
    – En kötüsünü söylemek için en iyisini zaplarız
    Les mots dépassent les pensés, plus on y croit, plus ça empire
    – Kelimeler düşünceleri aşar, onlara ne kadar çok inanırsak o kadar kötüleşir
    Trop faux pour être vrais, entre trahison et blessures
    – Gerçek olamayacak kadar yanlış, ihanet ve yaralar arasında
    Trop beau pour être vrai, trop classe pour que ça dure
    – Gerçek olamayacak kadar iyi, dayanamayacak kadar klas
    Parti d’un p’tit regard, texto lol to lol
    – Küçük bir bakıştan, lol’den lol’e metin gitti
    Resto, sexto, love to love
    – Restoran, sexto, sevmeyi seviyorum

    Tu me rends folle (hysteric love)
    – Beni delirtiyorsun (histerik aşk)
    J’ai beau souffrir mais mon cœur revient vers toi
    – Acı çekiyor olabilirim ama kalbim sana geri dönüyor
    Et je me hais de t’aimer comme ça
    – Ve seni böyle sevdiğim için kendimden nefret ediyorum
    Opposition de vécu, de caractère
    – Deneyimin, karakterin karşıtlığı
    Quand les sentiments se font la guerre
    – Duygular birbiriyle savaş halinde olduğunda
    J’ai beau pleurer je finis dans tes bras
    – Ağlayabilirim ama sonunda senin kollarına girerim
    Je ne veux plus de cette hysteric love
    – Artık bu histerik aşkı istemiyorum

    J’aborde ce thème en connaissance de cause
    – Bu konuya gerçekler hakkında tam bilgi ile yaklaşıyorum
    Mon expérience de vie démontre que l’amour n’est pas si rose
    – Yaşam deneyimim aşkın o kadar pembe olmadığını gösteriyor
    L’hysteric love fout le mal de vivre
    – Histerik aşk yaşamayı zorlaştırır
    Ce n’est que l’effet de la société dans laquelle nous sommes contraint de vivre
    – Bu sadece içinde yaşamak zorunda kaldığımız toplumun etkisidir.
    Des larmes se délivrent, ivre, ton cœur ouvert comme un livre
    – Gözyaşları çıkıyor, sarhoş, kalbin bir kitap gibi açılıyor
    J’ai pu lire entre les griffures ce qu’il t’arrive
    – Çiziklerin arasında sana neler olduğunu okuyabiliyordum.
    Me dis pas que tu vas la te-je sur le coup de la rage
    – Bana onu öldüreceğini söyleme – Öfkenin eşiğindeyim
    Les yeux tristes, la routine te conduira chez l’fleuriste
    – Hüzünlü gözler, rutin seni çiçekçiye götürecek
    Quand l’hysteric love craque
    – Histerik aşk çatladığında
    De violentes disputes éclatent
    – Şiddetli tartışmalar patlak verdi
    Des portables qui s’cassent
    – Kırılan cep telefonları
    Une mauvaise insulte, une claque
    – Kötü bir hakaret, bir tokat
    Une porte qui claque
    – Çarparak bir kapı
    Au milieu de la nuit
    – Gecenin bir yarısı
    Si tu ressens sa douleur
    – Eğer onun acısını hissediyorsan
    Va la chercher sous la pluie
    – Git onu yağmura götür
    Si tes jugements et ses regrets la torturent
    – Eğer yargıların ve pişmanlıkları ona işkence ediyorsa
    Dis-lui que c’est comme de l’or enfoui dans des ordures
    – Ona çöpe gömülmüş altın gibi olduğunu söyle.
    J’te rassure, t’es pas le seul à vivre ça
    – Seni temin ederim, bunu yaşayan tek kişi sen değilsin.
    Bien sûr qu’on mérite mieux mais quand le cœur est brisé comme ça
    – Elbette daha iyisini hak ediyoruz ama kalp böyle kırıldığında

    Tu me rends folle (hysteric love)
    – Beni delirtiyorsun (histerik aşk)
    J’ai beau souffrir mais mon cœur revient vers toi
    – Acı çekiyor olabilirim ama kalbim sana geri dönüyor
    Et je me hais de t’aimer comme ça
    – Ve seni böyle sevdiğim için kendimden nefret ediyorum
    Opposition de vécu, de caractère
    – Deneyimin, karakterin karşıtlığı
    Quand les sentiments se font la guerre
    – Duygular birbiriyle savaş halinde olduğunda
    J’ai beau pleurer je finis dans tes bras
    – Ağlayabilirim ama sonunda senin kollarına girerim
    Je ne veux plus de cette hysteric love
    – Artık bu histerik aşkı istemiyorum

    Hysteric love se retrouve au tribunal
    – Histerik aşk kendini mahkemede bulur
    Passionnel est le crime, les ruptures font trop mal
    – Tutku suçtur, ayrılıklar çok acıtır
    La bande originale des lovers en série
    – Seri aşıkların müziği
    Est-ce que plus belle est la vie de Bertand sans Marie
    – Bertand’ın hayatı Marie olmadan daha mı güzel
    Hysteric love est trop louche, se réconcilie au lit
    – Histerik aşk çok gölgeli, yatakta uzlaşır
    Repart au clash après la douche comme une maladie
    – Duştan sonra bir hastalık gibi çatışmaya geri döner
    Et à l’usure provoque l’infidélité
    – Ve aşınma ve yıpranma sadakatsizliğe neden olur
    Un moyen de bifurquer quand on a peine à s’quitter
    – Birbirimizden ayrılmak için mücadele ederken dallanmanın bir yolu
    Hysteric love veut s’écarter, trop de fierté
    – Histerik aşk yoldan çıkmak istiyor, çok fazla gurur
    Qui va rappeler, craquer, se faire larguer
    – Kim geri arayacak, çatlayacak, terk edilecek
    Tavaler tout ses “je t’aime”, crier comme Lara
    – “Seni seviyorum” diye bağırıyor, Lara gibi bağırıyor
    Dans des rivières de larmes noircies par le mascara
    – Maskara ile kararmış gözyaşı nehirlerinde

    Tu me rends folle (hysteric love)
    – Beni delirtiyorsun (histerik aşk)
    J’ai beau souffrir mais mon cœur revient vers toi
    – Acı çekiyor olabilirim ama kalbim sana geri dönüyor
    Et je me hais de t’aimer comme ça
    – Ve seni böyle sevdiğim için kendimden nefret ediyorum
    Opposition de vécu, de caractère
    – Deneyimin, karakterin karşıtlığı
    Quand les sentiments se font la guerre
    – Duygular birbiriyle savaş halinde olduğunda
    J’ai beau pleurer je finis dans tes bras
    – Ağlayabilirim ama sonunda senin kollarına girerim
    Je ne veux plus de cette hysteric love (hysteric love)
    – Artık bu histerik aşkı istemiyorum (histerik aşk)

    J’ai beau souffrir mais mon coeur revient vers toi
    – Acı çekiyor olabilirim ama kalbim sana geri dönüyor
    Et je me hais de t’aimer comme ça
    – Ve seni böyle sevdiğim için kendimden nefret ediyorum
    Opposition de vécu, de caractère
    – Deneyimin, karakterin karşıtlığı
    Quand les sentiments se font la guerre
    – Duygular birbiriyle savaş halinde olduğunda
    J’ai beau pleurer je finis dans tes bras
    – Ağlayabilirim ama sonunda senin kollarına girerim
    Je ne veux plus de cet hysteric love (hysteric love)
    – Artık bu histerik aşkı istemiyorum (histerik aşk)

    Love, love, love
    – Aşk, aşk, aşk
    Tu vois t’es pas la seule
    – Gördün mü, bir tek sen değilsin
    Un vide ressort
    – Bir vakum yaylanıyor
    Bien sûr qu’on le mérite même quand le cœur est pris, même ça
    – Tabii ki, kalp alındığında bile bunu hak ediyoruz, hatta bunu bile
    Tu sais que j’suis possessive mais ne m’en veux pas
    – Sahiplenici olduğumu biliyorsun ama beni suçlama
    Mais t’imaginer, dans les bras d’une autre, c’est plus fort que moi
    – Ama kendini başkasının kollarında hayal etmek benden daha güçlü
    Hysteric love
    – Histerik aşk
    Hysteric love
    – Histerik aşk
    Love, love, love
    – Aşk, aşk, aşk
  • Katy Perry – Roulette İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Katy Perry – Roulette İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    I’m uptight
    – Gerginim.
    Playing by the rules in this game of life
    – Bu yaşam oyununda kurallara göre oynamak
    365 days on the grind
    – 365 gün eziyet
    Something’s stirring, I might need to unwind
    – Bir şeyler karışıyor, gevşemem gerekebilir
    Then, there’s you
    – O zaman, sen varsın
    Texting me a little bubble of trouble
    – Bana sorun küçük bir kabarcık manifatura
    I’ve tried to ignore these thoughts that rumble
    – Gümbürdeyen bu düşünceleri görmezden gelmeye çalıştım
    I think I’m bored of being so careful
    – Sanırım bu kadar dikkatli olmaktan sıkıldım.

    Big city lights
    – Büyük şehir ışıkları
    Got me flirting with fire
    – Ateşle flört etmemi sağladı
    Tonight I’mma let my hair down
    – Bu gece saçlarımı indireceğim
    Have a few rounds and just let go
    – Birkaç tur at ve bırak gitsin.

    Like roulette, ooh-ooh
    – Rulet gibi, ooh-ooh
    Wanna close my eyes and roll it with you
    – Gözlerimi kapatıp seninle yuvarlamak istiyorum
    Like roulette, ooh-ooh
    – Rulet gibi, ooh-ooh
    Wanna lose control and forget with you
    – Kontrolünü kaybetmek ve seninle unutmak istiyorum
    Like roulette (ah-ah-ah-ah)
    – Rulet gibi (ah-ah-ah-ah)
    Let’s roll it (ah-ah-ah-ah)
    – Hadi yuvarlayalım (ah-ah-ah-ah)

    They say everything in moderation
    – Her şeyi ölçülü olarak söylüyorlar
    And sometimes, you got to give in to temptation
    – Ve bazen, günaha boyun eğmelisin
    So, I drop a pin to my location
    – Bu yüzden konumuma bir pın atıyorum
    Let’s roll the dice
    – Hadi zarları atalım.

    Big city lights
    – Büyük şehir ışıkları
    Got me flirting with fire
    – Ateşle flört etmemi sağladı
    Tonight I’mma let my hair down
    – Bu gece saçlarımı indireceğim
    Have a few rounds and just let go
    – Birkaç tur at ve bırak gitsin.

    Like roulette, ooh-ooh
    – Rulet gibi, ooh-ooh
    Wanna close my eyes and roll it with you
    – Gözlerimi kapatıp seninle yuvarlamak istiyorum
    Like roulette, ooh-ooh
    – Rulet gibi, ooh-ooh
    Wanna lose control and forget with you
    – Kontrolünü kaybetmek ve seninle unutmak istiyorum
    Oh, like roulette (ah-ah-ah-ah)
    – Ah, rulet gibi (ah-ah-ah-ah)
    Let’s roll it (ah-ah-ah-ah)
    – Hadi yuvarlayalım (ah-ah-ah-ah)
    Like roulette (ah-ah-ah-ah)
    – Rulet gibi (ah-ah-ah-ah)
    Let’s roll it (ah-ah-ah-ah)
    – Hadi yuvarlayalım (ah-ah-ah-ah)

    So tonight, we test limits
    – Bu gece sınırları test edeceğiz.
    Take the safety off for a minute
    – Güvenliği bir dakikalığına çıkarın.
    ‘Cause my love’s a bullet with your name written on it
    – Çünkü aşkım üzerinde senin adın yazılı bir kurşun.
    Just load it and spin it
    – Sadece yükleyin ve döndürün

    Like roulette, ooh-ooh
    – Rulet gibi, ooh-ooh
    Wanna close my eyes and roll it with you
    – Gözlerimi kapatıp seninle yuvarlamak istiyorum
    Like roulette, ooh-ooh
    – Rulet gibi, ooh-ooh
    Wanna lose control and forget with you
    – Kontrolünü kaybetmek ve seninle unutmak istiyorum
    Like roulette (ah-ah-ah-ah)
    – Rulet gibi (ah-ah-ah-ah)
    Let’s roll it (ah-ah-ah-ah)
    – Hadi yuvarlayalım (ah-ah-ah-ah)
    Like roulette (ah-ah-ah-ah)
    – Rulet gibi (ah-ah-ah-ah)
    Wanna close my eyes and roll it with you
    – Gözlerimi kapatıp seninle yuvarlamak istiyorum
    Like roulette
    – Rulet gibi
  • Etta – Muit ku me Fince Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Etta – Muit ku me Fince Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Tartu must kiinni keskellä pimeää
    – Karanlığın ortasında bir zorunluluk yakala
    Nii tiukasti ettei enää tee kipeää
    – O kadar sıkı ki artık acıtmıyor
    Ei oo muit ku me, tää on ku huume
    – Bizim gibi değil, uyuşturucu gibi.
    Kumpa tää kestäisi ikuisuuden
    – Keşke bu sonsuza dek sürseydi.

    Oo just siin
    – Sadece orada
    Mihin sut tarkoitettiin
    – Ne için yaratılmıştın
    Tartu kii
    – Tut tut
    Seuraa sun unelmii
    – Hayallerinizi takip edin
    Nyt ja tässä
    – Şimdi ve burada
    Hengittämässä
    – Nefes almak
    Tääl hämärässä
    – Burada alacakaranlıkta
    Toisiimme eksymässä
    – Birbirimizin içinde kaybolmak

    Oon saanu enemmän ku tarpeeks
    – Fazlasıyla içtim.
    Kaikennäköst nähny matkan varrel
    – Yol boyunca gördüğüm tek şey
    Joo mut sun ei tarvii pyytää anteeks
    – Evet ama özür dilemene gerek yok.
    Tai lupaa mä lupaan sä lähet mun mukaan
    – Ya da söz ver Benimle geleceğine söz veriyorum

    Tartu must kiinni keskellä pimeää
    – Karanlığın ortasında bir zorunluluk yakala
    Nii tiukasti ettei enää tee kipeää
    – O kadar sıkı ki artık acıtmıyor
    Ei oo muit ku me, tää on ku huume
    – Bizim gibi değil, uyuşturucu gibi.
    Kumpa tää kestäisi ikuisuuden
    – Keşke bu sonsuza dek sürseydi.
    Tartu must kiinni enneku lähetää
    – Göndermeden önce tutun
    Ja hävitään sinne missä kukaan ei nää
    – Ve kimsenin göremediği yerde kaybet
    Ei oo muit ku me, tää on ku huume
    – Bizim gibi değil, uyuşturucu gibi.
    Kumpa tää kestäisi ikuisuuden
    – Keşke bu sonsuza dek sürseydi.

    Näytät nii
    – Öyle görünüyorsun.
    Vitun hyvält siin
    – Çok iyiydi.
    Etten voi mitää
    – Yapabileceğim hiçbir şey yok
    Muutaku vaa käydä kii
    – # Ama bizi bırakma #
    Ei välii muista
    – Önemli değil
    Tuijotteluista
    – Bakakalıyor
    Täs ja nyt sun sylissä
    – Burada ve şimdi kollarında
    En muuta muista
    – Tüm hatırladığım bu

    Kysymättä tiiän miten haluut jatkaa
    – Nasıl devam etmek istediğini sormadan
    Sun katse kertoo enemmän ku tuhat sanaa
    – Bakışların binden fazla kelime söylüyor
    Mitä luodaan tästä ei tarvii päättää
    – Neyi yaratacağımıza karar vermek zorunda değiliz
    Lähetää täältä sinne mis ei kuulu ääntäkää
    – Beni buradan oraya gönder, sesini duyamayacağım bir yere

    Tartu must kiinni keskellä pimeää
    – Karanlığın ortasında bir zorunluluk yakala
    Nii tiukasti ettei enää tee kipeää
    – O kadar sıkı ki artık acıtmıyor
    Ei oo muit ku me, tää on ku huume
    – Bizim gibi değil, uyuşturucu gibi.
    Kumpa tää kestäisi ikuisuuden
    – Keşke bu sonsuza dek sürseydi.
    Tartu must kiinni enneku lähetää
    – Göndermeden önce tutun
    Ja hävitään sinne missä kukaan ei nää
    – Ve kimsenin göremediği yerde kaybet
    Ei oo muit ku me, tää on ku huume
    – Bizim gibi değil, uyuşturucu gibi.
    Kumpa tää kestäisi ikuisuuden
    – Keşke bu sonsuza dek sürseydi.

    Ei oo muit ku me
    – Biz senin gibi değiliz
    Ei oo muit ku me
    – Biz senin gibi değiliz
    Ei oo muitku me, tää on ku huume
    – Biz değiliz, uyuşturucu gibi.
    Kumpa tää kestäsi ikuisuuden
    – Keşke bu sonsuza kadar sürseydi.