Als ik met je dans – Seninle dans ettiğimde Dan verander ik even – O zaman değişirim. Als ik met je dans – Seninle dans ettiğimde Dan dans ik voor eeuwig – O zaman Sonsuza Dek Dans edeceğim
Zit op de stoep in de stad – Şehirde kaldırımda oturmak Alles draait, maar mijn band is plat – Her şey dönüyor ama lastiğim patladı. Heb geen cent in mijn zak – Cebimde bir kuruş bile yok Achteraf is het alles waar ik naar verlang – Geriye dönüp baktığımda, tek istediğim bu.
Voor altijd jong en verbonden – Sonsuza kadar Genç ve bağlı Verdoofd en verloren – Sersemlemiş ve kaybolmuş Verslonden, verliefd en gestoord – Yutulmuş, aşık ve rahatsız
Ik weet wat ik wil en ik wil wat ik zie – Ne istediğimi biliyorum ve ne gördüğümü istiyorum Al die signalen, die hebben me lief – Bütün bu işaretler, beni seviyorlar En ik ben nu al bang dat ik dit ooit verlies – Ve bunu bir gün kaybedeceğimden şimdiden korkuyorum Maar zo denk ik nu niet – Ama şimdi öyle düşünmüyorum.
We gaan sowieso overhoop – Nasıl olsa her şeyi mahvedeceğiz. Ik pluk de nacht en eet hem ook – Geceyi koparıyorum ve onu da yiyorum Sowieso wil je ook – Her neyse, sen de istiyorsun Dans met mij tot witte rook – Beyaz dumana kadar benimle dans et
Als ik met je dans – Seninle dans ettiğimde Dan verander ik even – O zaman değişirim. (Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans) – (Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum) Als ik met je dans – Seninle dans ettiğimde Dan dans ik voor eeuwig, hé – O zaman sonsuza kadar dans edeceğim, huh (Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans) – (Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum)
Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans – Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans – Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum
En ineens is het dag – Ve aniden gün geldi Ben alles kwijt wat ik had vannacht, wat ik wist vannacht – Dün gece sahip olduğum her şeyi kaybettim, dün gece bildiğim her şeyi En hoe slecht ik me ook voel, ga het sowieso vanavond overdoen (Ja toch?) – Ve hissettiğim kadar kötü, yine de bu gece tekrar yapacağım (değil mi?)
Voor altijd jong en verbonden – Sonsuza kadar Genç ve bağlı Verdoofd en verloren – Sersemlemiş ve kaybolmuş Verslonden, verliefd en gestoord – Yutulmuş, aşık ve rahatsız
Ik weet wat ik wil en ik wil wat ik zie – Ne istediğimi biliyorum ve ne gördüğümü istiyorum Al die signalen, die hebben me lief – Bütün bu işaretler, beni seviyorlar En ik ben nu al bang dat ik dit ooit verlies – Ve bunu bir gün kaybedeceğimden şimdiden korkuyorum Maar zo denk ik nu niet – Ama şimdi öyle düşünmüyorum.
We gaan sowieso overhoop – Nasıl olsa her şeyi mahvedeceğiz. Ik pluk de nacht en eet hem ook – Geceyi koparıyorum ve onu da yiyorum Sowieso wil je ook – Her neyse, sen de istiyorsun Dans met mij tot witte rook – Beyaz dumana kadar benimle dans et
Als ik met je dans – Seninle dans ettiğimde Dan verander ik even – O zaman değişirim. (Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans) – (Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum) Als ik met je dans – Seninle dans ettiğimde Dan dans ik voor eeuwig, hé – O zaman sonsuza kadar dans edeceğim, huh (Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans) – (Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum)
Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans – Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum Als ik met je dans, ik met je dans, ik met je dans – Seninle dans ettiğimde, seninle dans ediyorum, seninle dans ediyorum
Kad ti je dobro, kad te pogleda Bog – İyi olduğun zaman, Tanrı sana baktığında I kad se moliš za nekoga svog – Biri için dua ettiğinde Seti se mene, seti se mene – Beni Hatırla, Beni Hatırla Pomeni me – Benden bahset
Kad legneš s njom i kad ugasiš dan – Onunla yattığın zaman ve gün bittiğinde Kad prvi najslađi te uhvati san – İlk Tatlı rüyanı yakaladığında Seti se mene, seti se mene – Beni Hatırla, Beni Hatırla Pomeni me – Benden bahset
U godini dan što ode – Ayrıldığı gün, Na izvoru gutljaj vode – Kaynağında bir yudum su Jedan zlatnik na oltaru – Sunakta bir altın sikke Nameni za ljubav staru – Eski Aşkın Amacı
Sitnu radost svoje sreće – Mutluluğunuzun minik sevinci Od starice kupi cveće – Yaşlı bir kadından çiçek almak Ostavi joj neku paru – Ona biraz para bırak. Nameni za ljubav staru – Eski Aşkın Amacı
Kad ti je dobro, kad te pogleda Bog – İyi olduğun zaman, Tanrı sana baktığında I kad se moliš za nekoga svog – Biri için dua ettiğinde Seti se mene, seti se mene – Beni Hatırla, Beni Hatırla Pomeni me – Benden bahset
Kad legneš s njom i kad ugasiš dan – Onunla yattığın zaman ve gün bittiğinde Kad prvi najslađi te uhvati san – İlk Tatlı rüyanı yakaladığında Seti se mene, seti se mene – Beni Hatırla, Beni Hatırla Pomeni me – Benden bahset
U godini dan što ode – Ayrıldığı gün, Na izvoru gutljaj vode – Kaynağında bir yudum su Jedan zlatnik na oltaru – Sunakta bir altın sikke Nameni za ljubav staru – Eski Aşkın Amacı
Sitnu radost svoje sreće – Mutluluğunuzun minik sevinci Od starice kupi cveće – Yaşlı bir kadından çiçek almak Ostavi joj neku paru – Ona biraz para bırak. Nameni za ljubav staru – Eski Aşkın Amacı
U godini dan što ode – Ayrıldığı gün, Na izvoru gutljaj vode – Kaynağında bir yudum su Jedan zlatnik na oltaru – Sunakta bir altın sikke Nameni za ljubav staru – Eski Aşkın Amacı
Sitnu radost svoje sreće – Mutluluğunuzun minik sevinci Od starice kupi cveće – Yaşlı bir kadından çiçek almak Ostavi joj neku paru – Ona biraz para bırak. Nameni za ljubav staru – Eski Aşkın Amacı
Ponovo, upoznajem se ponovo – Yine kendimi yeniden tanımaya başladım Dovoljno da vidim i sam – Kendi gözlerimle görmeye yetecek kadar Ja nosim križ i zauvijek ću biti kriv – Haçı taşıyorum ve her zaman suçlu olacağım Za prosute snove iz ruke tvoje – Hayallerini elinden döktüğün için
Ne skidam se sa tebe – Seni bırakmayacağım. Jer, potrebno je vrijeme koje nemam – Sahip olmadığım zamanımı alıyor. Potrebna je volja da se predam, a nemam je – Teslim olmak için bir irade gerekiyor ve bende yok.
Ne biram to, da slomim kost – Bir kemiği kırmayı seçmem Što veže živo ljubavi tkivo – Yaşayan aşk dokusunu bağlayan nedir Ja ne biram to da spalim naš most – Köprümüzü yakmayı ben seçmedim I pretvorim dane u beskrajne rane – Ve günleri sonsuz yaralara dönüştürür Taj izbor je tvoj – Bu seçim senin.
Nosim križ da, zauvijek ću biti kriv – Haçı taşıyorum evet, her zaman suçlu olacağım Za prosute snove iz ruke tvoje – Hayallerini elinden döktüğün için
Ne skidam se sa tebe – Seni bırakmayacağım. Jer, potrebno je vrijeme koje nemam – Sahip olmadığım zamanımı alıyor. Potrebna je volja da se predam, a nemam je – Teslim olmak için bir irade gerekiyor ve bende yok.
Ne biram to, da slomim kost – Bir kemiği kırmayı seçmem Što veže živo ljubavi tkivo – Yaşayan aşk dokusunu bağlayan nedir Ja ne biram to da spalim naš most – Köprümüzü yakmayı ben seçmedim I pretvorim dane u beskrajne rane – Ve günleri sonsuz yaralara dönüştürür Taj izbor je tvoj – Bu seçim senin. Taj izbor je, taj izbor je – Bu seçim, bu seçim Izbor tvoj – Senin seçimin
Ne biram to, da slomim kost – Bir kemiği kırmayı seçmem Što veže živo ljubavi tkivo – Yaşayan aşk dokusunu bağlayan nedir Ja ne biram to da spalim naš most – Köprümüzü yakmayı ben seçmedim I pretvorim dane u beskrajne rane – Ve günleri sonsuz yaralara dönüştürür Taj izbor je tvoj – Bu seçim senin.
Meri jaan! Na jana kese hoti hai ye galtiyaan – Meri jaan! Na jana kese hoti hai ye galtiyaan Zehen main mere nishaan rehne dia – Zehen main mere nishaan rehne dia Par fir bhi maine sab ye sehen kia – Par fir bhi maine sab ye sehen kia Sehen kia – Sehen kia
Meri jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan – Meri jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan Akela mujhko tunne yun kiya – Akela mujhko tunne yun kiya I kinda feel tune ye sahi kia – Sahi kia’yı ayarladığımı hissediyorum. Sahi kia – Sahi kia’nın
Gustakhiyon ki maafi ni milegi ye dobara – Gustakhiyon ki maafi ni milegi ye dobara’nın Bakiyon ki jese nikle tum bhi the nakara – Bakıyon kı jese nıkle tum bhı nakara Akele hi sahi rahe khush hum awara – Akele merhaba sahi rahe hush hum awara Tera jana na hua tha ye gavara – Tera jana na hua tha ye gavara
Sab main muh pe keh doon – Sab ana muh pe keh doon Akele hi main reh loon – Akele merhaba ana reh loon Bole mujhko crazy – Bole mujhko deli Jab gaali Hindi main de doon – Jab gaali Hintçe ana doon
Lemme fucking tell you – Bırak sana söyleyeyim. Dilon se na main khelun – Dilon se na main khelun’un I don’t give a fuck – Sikimde bile değil. Ab un yaadon main hi reh tu – Ab un yaadon main hi reh tu
Main hoon poora lit – Ana hoon poora yaktı Aur thoda shady – Aur thoda shady’nin Saari raat gaane likhta – Saari raat gaane likhta’nın Bande bole Crazy – Bande bole Çılgın She was bit brazzy – Biraz cesurdu. Y’ broke my heart baby – Kalbimi kırdın bebeğim Ab maafi maange vo kyun mujhe daily – Ab maafi maange vo kyun mujhe günlük
Vo Kyun mujhse daily – Vo Kyun mujhse günlük Vo Kyun mujhse daily – Vo Kyun mujhse günlük Kyu usse daily? kyu usse daily? – Kyu usse günlük mü? kyu usse günlük mü?
Meri jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan – Meri jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan Zehen main mere nishaan rehne dia – Zehen main mere nishaan rehne dia Par phir bhi Maine sab ye sehen kia – Par phir bhi Maine sab ye sehen kia
Meri jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan – Meri jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan Akela Mujko yun kar dia – Akela Mujko yun kar dia I kinda feel tune ye sahi kia – Sahi kia’yı ayarladığımı hissediyorum. Sahi kia – Sahi kia’nın
Nikali maine gaadi – Nikali maine gaadi Call yaaron ko mila li – Yaaron ko mila li’yi ara Saare hue saath – Saare hue saath Jae duniya bhaad main saari – Jae duniya bhaad ana saari
Scene poora bhaari – Sahne poora bhaari 100 pe gaadi jaari – 100 pe gaadi jaari Callein uski aa ri – Callein uski aa rı
Jaaun no-network zone main – Jaaun ağsız bölge ana I’m pretty happy on my own yeah – Kendi başıma çok mutluyum evet Rahun apne hi zone main – Rahun apne hi bölgesi ana Saath mere ye bros hain – Saath mere ye bros hain Sath mere ye bros hai – Sath mere ye bros hai
Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan – Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan Zehen main mere nishaan rehne dia – Zehen main mere nishaan rehne dia Par fir bhi maine sab ye sehen kia, sehen kia – Par fir bhi maine sab ye sehen kia, sehen kia
Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan – Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan Akela Mujko tunne yun kia – Akela Mujko tunne yun kia I kinda feel tune ye sahi kia – Sahi kia’yı ayarladığımı hissediyorum. Sahi kia – Sahi kia’nın
Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan – Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan Zehen main mere nishaan rehne dia – Zehen main mere nishaan rehne dia Par fir bhi maine sab ye sehen kia, sehen kia – Par fir bhi maine sab ye sehen kia, sehen kia
Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan – Meri Jaan! Na Jana kese hoti hai ye galtiyaan Akela Mujko tunne yun kia – Akela Mujko tunne yun kia I kinda feel tune ye sahi kia – Sahi kia’yı ayarladığımı hissediyorum. Sahi kia – Sahi kia’nın
사랑한다 말하고 보고 싶다 말하고 – Seni seviyorum, seni görmek istiyorum. 많은 걸 약속하고 미래를 꿈꾸던 날들 – Çok söz verdiğim ve geleceği hayal ettiğim günler 내가 줬던 사랑이 당연해진 걸까 – Sana verdiğim sevgi doğallaştı mı? 언제부터 너의 맘이 변했을까 – Ne zamandan beri fikrin değişti
갑자기 온 전화는 날 불안하게 만들어 – Aniden gelen telefon beni endişelendirdi. 혹시 무슨 일 있는 건지 걱정을 하다 – Neler olduğunu merak et. 다시 만나자고 하지는 않을까 – Benimle tekrar buluşmanı istemeyeceğim. 괜한 기대를 해 잠들 수 없어 – Uyuyamıyorum. Uyuyamıyorum.
새벽에 걸려온 너의 전화는 그리움보다는 – Şafaktaki çağrın özlemden daha fazlası 실수였다고 난 생각할게 – Sanırım bir hataydı. 냉정하게 뿌리치고 매달렸던 날 밀어낸 넌데 – Beni yolumdan ittin, ayık bir şekilde kök saldın ve asıldın. 뜨는 너의 이름에 눈물만 – Sadece senin adındaki gözyaşları süzülüyor
미안한 마음이야 아쉬운 마음이야 – Üzgünüm. Üzgünüm. 애써 날 위해 주는척한 행동인 거니 – Benim için veriyormuş gibi yapmaya çalışıyorsun. 받아볼까 하다 정신을 차렸어 – Kabul etmeye karar verdim. 목소리를 들으면 울 것 같아서 – Sesimi duyduğumda ağlayacağımı düşündüm.
새벽에 걸려온 너의 전화는그리움보다는 – Şafaktaki çağrın özlemden daha fazlası 실수였다고 난 생각할게 – Sanırım bir hataydı. 냉정하게 뿌리치고 매달렸던 날 밀어낸 넌데 – Beni yolumdan ittin, ayık bir şekilde kök saldın ve asıldın. 뜨는 너의 이름에 눈물만 – Sadece senin adındaki gözyaşları süzülüyor
상처받은 내 마음을 알아줘 – Kalbimin acıttığını bil. 내가 아픈 만큼 더 힘들어줘 – Hasta olduğumdan daha zor. 내가 좀 유치해 보인다 해도 – Biraz çocukça görünsem bile.
새벽에 걸려온 너의 전화는 – Şafakta araman 울리는 단 몇 초의 벨 소리에 널 미워한 맘이 – Bir kaç saniyeliğine zil çaldığın için senden nefret ediyorum. 완벽히 무너질 것 같았어 잊으려 몸부림치고 – Mükemmel bir şekilde çökeceğini düşünmüştüm. Unutmak için kıvranıyordum. 내 삶에서 분명 지웠는데 뜨는 너의 이름에 눈물만 – Hayatımdan anlaşılıyor, sadece senin adına gözyaşları.
Senga bisha mina ngaz’thinta, aw hee – Senga bisha Mina ngaz’thinta, aw hee Akekho ozongthinta ngenz’ inkinga, aw hee – Akekho ozongthinta ngenz’ ınkinga, aw hee Senga bisha mina ngaz’thinta, aw hee – Senga bisha Mina ngaz’thinta, aw hee Akekho ozongthinta ngenz’ inkinga, aw hee – Akekho ozongthinta ngenz’ ınkinga, aw hee Bafuna mina lo – Bafuna mina lo Bathi ng’bambe iLotto – Bathi ng’bambe ıLotto Why ulwela istocko lo? – Neden ulwela istocko lo? Uthi uhamba nami lo – Uthi nami lo Bafuna mina lo – Bafuna mina lo Bathi ng’bambe iLotto – Bathi ng’bambe ıLotto Why ulwela istocko lo? – Neden ulwela istocko lo? Uthi uhamba nami lo – Uthi nami lo
Unga compete yimi ngedwa ngi fit – Uygun bir şekilde rekabet etmek Breathe, breathe, breathe, ngzok’ khomba amalangabi – Nefes al, nefes al, nefes al, ngzok’ khomba amalangabi Unga completi yimi ngedwa ngi fit – En uygun fiyat Breathe, breathe, breathe, ngzok’ khomba amalangabi – Nefes al, nefes al, nefes al, ngzok’ khomba amalangabi Ngzok’ khomba amalanga, yee – Ngzok ‘ khomba amalanga, yee
Senga bisha mina ngazthinta, aw weh – Senga bisha Mina ngazthinta, A. W. weh Akekho ozongthinta ngenz’ inkinga, aw hee – Akekho ozongthinta ngenz’ ınkinga, aw hee Senga bisha mina ngazthinta, aw hee – Senga bisha Mina ngazthinta, aw hee Akekho ozongthinta ngenz’ inkinga, aw hee – Akekho ozongthinta ngenz’ ınkinga, aw hee Bafuna mina lo – Bafuna mina lo Bathi ngbamb’ iLotto – Bathi ngbamb ‘ ıLotto Why ulwela istocko lo? – Neden ulwela istocko lo? Uthi uhamba nami lo – Uthi nami lo Bafuna mina lo (yah) – Bafuna mina lo (yah) Bathi ngbamb’ iLotto (bathi ghost yang’thola) – Bathi ngbamb ‘ ıLotto (Bathi hayalet Yang’thola) Why ulwela istocko lo? (asambe) – Neden ulwela istocko lo? (Ashgate) Uthi uhamba nami lo – Uthi nami lo
Lala-lalala – Lalala-lalala Lala-lalala – Lalala-lalala Mon gars c’est pas comme ça, non – Adamım öyle değil, hayır (Lala-lalala) WaveMakers – (Lalala-lalala) Dalga yapıcılar Lala-lalala – Lalala-lalala
J’connais le rôle d’un dealer (ouais, ouais) – Bir satıcının rolünü biliyorum (evet, evet) Il s’pointe au bon moment quand il sait que c’est l’heure – Zamanı geldiğini bildiği zaman doğru zamanda ortaya çıkar. Il viens pour les similaires au séminaire – Seminerde benzerleri için geliyor. La concurrence profite que quand j’décélère – Rekabet sadece yavaşladığımda fayda sağlıyor Wow, il fait ça depuis qu’il est mineur – Vay canına, bunu küçüklüğünden beri yapıyor. Il veut toucher kichtas de toutes les couleurs – Her renkten kichtas’a dokunmak istiyor On a des bigos, H24 sur répondeur – Telesekreterde bigos, H24 var. Il pense qu’à faire ses sous, attendant son heure – Sadece parasını kazanmayı düşünüyor, zamanını bekliyor Wow, j’viens tout manger donc j’suis un danger – Her şeyi yedim, bu yüzden tehlikeliyim. Raconte pas ta vie si tu comptes pas la changer – Eğer onu değiştirmeyi planlamıyorsan bana hayatından bahsetme.
J’compte tout décrocher, faut qu’le buzz décroche – Her şeyi alacağım, vızıltı almak zorunda Connu comme Albert Camu et L’Étranger, binks – Albert Camu ve Yabancı, binks J’suis sur les grands écrans – Büyük ekranlardayım. J’mets toujours mes gants, on dit qu’j’ai du cran, ouais – Her zaman eldivenlerimi giyerim, cesaretim olduğunu söylerler, evet Maintenant dans la cour des grands – Şimdi büyük liglerde Moi dans ma nadja, le petit a di-gran, ouais – Nadja’mda, ufaklığın büyükannesi var, evet J’ai du fil à retordre, j’regardais les grands – Zor zamanlar geçiriyorum, büyük olanı izliyordum. Maintenant, j’suis dedans, ouais – Şimdi varım, evet J’dois tout faire tant qu’il est temps – Zamanı geldiğinde her şeyi yapmak zorundayım. Je sais qu’j’vais cer-per mais je n’sais pas quand, ouais – Öleceğimi biliyorum ama ne zaman olacağını bilmiyorum, evet
Vas-y, on fait comme ça – Devam et, şöyle yapalım. On est main dans la main mais on n’est pas comme ça – El ele tutuşuyoruz ama öyle değiliz. C’est parce qu’il me demande que je lui donne ça – Çünkü benden bunu ona vermemi istiyor. J’sais qu’ils veulent me la prendre mais j’ai ça dans l’sang – Bunu benden almak istediklerini biliyorum ama kanımda bu var Mon gars, c’est pas comme ça (nan, nan), mon gars, c’est pas comme ça – Adamım, öyle değil (nah, nah), adamım, öyle değil J’t’élimine comme Diaby, comme Moussa – Seni Diaby gibi ortadan kaldırıyorum, Moussa gibi On m’imite parce que j’suis trop dans l’sale, ouais – Beni taklit ediyorlar çünkü pisliğe çok düşkünüm, evet
Ouais mon gars, il m’faut des K, Malika, sportive car j’aurais ça – Evet dostum, bana biraz K lazım, Malika, sportif çünkü buna sahip olurdum. Eux, je les trouve dégoûtants c’est pour ça que j’leur ai mis trop d’écart dès l’départ – Onları iğrenç buluyorum, bu yüzden en başından beri aralarına çok fazla mesafe koydum. Dieu bénisse ma maman, bénisse mes tatas – Tanrı annemi korusun, tatalarımı korusun Sur moi, elles déteint, Yetna la détente – Üzerimde, ovuyorlar, Hala rahatla Bordel, la détale, ma tête sur le deux temps – Kahretsin, rahatla, kafam iki vuruşta J’dois m’arrêter là, des blazes, j’en dis des tas, bin-binks – Orada durmalıyım, blazes, çok şey söylüyorum, bin-binks Si ton poto nous doit des tales, on va prendre c’qu’il nous doit, on le menace pas – Arkadaşın bize masal borçluysa, bize olan borcunu alırız, onu tehdit etmeyiz. On avait pas marre de l’école mais c’est juste à l’école, on ne brasse pas – Okuldan bıkmadık ama sadece okulda demlenmiyoruz. Si ton pote nous doit des tales, on va prendre c’qu’il nous doit, on le menace pas – Arkadaşın bize masal borçluysa, bize olan borcunu alırız, onu tehdit etmeyiz. Me check plus jamais de l’épaule – Beni bir daha asla omzumdan kontrol etme
Vas-y, on fait comme ça – Devam et, şöyle yapalım. On est main dans la main mais on n’est pas comme ça – El ele tutuşuyoruz ama öyle değiliz. C’est parce qu’il me demande que je lui donne ça – Çünkü benden bunu ona vermemi istiyor. J’sais qu’ils veulent me la prendre mais j’ai ça dans l’sang – Bunu benden almak istediklerini biliyorum ama kanımda bu var Mon gars, c’est pas comme ça (nan, nan), mon gars, c’est pas comme ça – Adamım, öyle değil (nah, nah), adamım, öyle değil J’t’élimine comme Diaby, comme Moussa – Seni Diaby gibi ortadan kaldırıyorum, Moussa gibi On m’imite parce que j’suis trop dans l’sale, ouais – Beni taklit ediyorlar çünkü pisliğe çok düşkünüm, evet
Vas-y, on fait comme ça – Devam et, şöyle yapalım. On est main dans la main mais on n’est pas comme ça – El ele tutuşuyoruz ama öyle değiliz. C’est parce qu’il me demande que je lui donne ça – Çünkü benden bunu ona vermemi istiyor. J’sais qu’ils veulent me la prendre mais j’ai ça dans l’sang – Bunu benden almak istediklerini biliyorum ama kanımda bu var Mon gars, c’est pas comme ça, mon gars, c’est pas comme ça – Adamım, öyle değil, adamım, öyle değil J’t’élimine comme Diaby, comme Moussa – Seni Diaby gibi ortadan kaldırıyorum, Moussa gibi On m’imite parce que j’suis trop dans l’sale, ouais – Beni taklit ediyorlar çünkü pisliğe çok düşkünüm, evet
Lala-lalala – Lalala-lalala Lala-lalala – Lalala-lalala Lala-lalala – Lalala-lalala Lala-lalala – Lalala-lalala Lala-lalala – Lalala-lalala Mon gars c’est pas comme ça, nan – Adamım öyle biri değil, hayır
Bad bitch voudrait qu’on s’accorde (‘corde) – Kötü kaltak bizi ayarlamamızı istiyor (‘ip) Que j’m’occupe de son corps (Corps) – Ben onun bedenine bakarım (Beden)
J’veux péter l’Urus pour l’instant sur la ligne H (Vroum, vroum) – Şimdilik Urus’u H hattında osurmak istiyorum (Vroum, vroum) J’vais la rendre heureuse, faut juste pas qu’elle me demande mon âge (Nan, nan) – Onu mutlu edeceğim, sadece bana yaşımı sormasına izin verme (Nah, nah) Problèmes j’accumule, j’me console avec du cash (Mmh-mmh) – Biriktirdiğim sorunlar, kendimi nakit parayla avutuyorum (Mmh-mmh) Si j’fais les choses biens, tu verras jamais Favé sous gaz (Yeah, yeah) – Eğer işleri doğru yaparsam, gazda Favé’yi asla göremezsin (Evet, evet) J’réponds pas aux gars, là, j’dois chanter ma peine, j’arrive au studio, c’est l’micro qui m’appelle – Çocuklara cevap vermiyorum, şimdi üzüntümü söylemek zorundayım, stüdyoya varıyorum, beni çağıran mikrofon. J’me cale à la casa, j’me tue à la Play’ mais j’vais pas m’reposer tant qu’j’ai pas eu ma paye (Grr, rah) – Evde kalıyorum, oyunda kendimi öldürüyorum ama maaşımı alana kadar dinlenmeyeceğim (Grr, rah) De Paname à Saint-Leu, négro, j’fais des AR, à peine j’commence un truc, direct, ça repart – Paname’den Saint-Leu’ya, zenci, AR yapıyorum, bir şeye başlar başlamaz, doğrudan, tekrar başlıyor Archi-déterminé, p’t-être que j’en ai pas l’air mais j’sais qu’j’vais faire un truc dans l’pe-ra qui marque – Kemerli kararlı, belki de öyle görünmüyorum, ama gelecekte işaret edecek bir şey yapacağımı biliyorum
J’encaisse deux balles, j’remplis ma sacoche, j’ai fini l’taf (J’ai fini l’boulot) – İki kurşun alıyorum, çantamı dolduruyorum, tsk’yı bitirdim (işi bitirdim) Les gens qui parlent, ils crachent sur mon dos, ces cons sont pas vrais (Ces cons sont fakes) – Konuşan insanlar, sırtıma tükürüyorlar, bu amcıklar gerçek değil (Bu amcıklar sahte) Elle veut qu’on parte mais j’dois encaisser, recompter l’cash (Recompter l’papel) – Gitmemizi istiyor ama parayı geri almam lazım, parayı tekrar say (Parayı tekrar say) J’ai pas b’soin d’toi, si tu veux partir, bah j’te laisse tailler (Oh-oh-oh) – Seninle ilgilenmedim, eğer gitmek istiyorsan, seni düzeltmene izin vereceğim (Oh-oh-oh)
Les basses à fond, elles m’font kiffer la mélodie (La mélodie) – Alttaki bas, beni melodi gibi yapıyorlar (Melodi) T’as voulu m’prendre pour un con, j’t’avais rodave mais j’te l’avais pas dit (Nan, nan) – Beni pislik yerine koymak istedin, sana kaba davrandım ama sana söylemedim (Nah, nah) Sur qui compter? J’sais plus, des faux, y en a des dizaines – Kime güveneceksin? Artık bilmiyorum, onlarca sahte var. Il m’arrive que des galères en c’moment, l’impression que j’suis maudit (Mmh-mmh) – Şu anda zor zamanlar geçiriyorum, lanetlenmiş gibi hissediyorum (Mmh-mmh)
Bad bitch voudrait qu’on s’accorde (Mmh), que j’m’occupe de son corps (Mmh) – Kötü kaltak kabul etmemizi isterdi (Mmh), vücuduna iyi baktığımı (Mmh) Trop d’choses qui passent avant toi (Mmh), déjà, faudrait qu’on s’en sorte (Mmh) – Senden önce geçen çok fazla şey (Mmh), zaten, bundan kurtulmalıyız (Mmh) Bad bitch voudrait qu’on s’accorde (Mmh), que j’m’occupe de son corps (Mmh) – Kötü kaltak kabul etmemizi isterdi (Mmh), vücuduna iyi baktığımı (Mmh) Trop d’choses qui passent avant toi (Mmh), déjà, faudrait qu’on s’en sorte – Senden önce geçen çok fazla şey (Mmh), zaten, bundan kurtulmalıyız
Les crocs, j’veux manger, c’est mort, j’recule pas d’vant l’danger – Fangs, yemek istiyorum, öldü, tehlikeden geri adım atmıyorum J’me pète le vide, j’fais du gras, t’es mon re-frè, direct, moi, j’te donne quand j’ai – Çıldırıyorum, şişmanım, sen benim kardeşimsin, doğrudan, sana sahip olduğumda veriyorum Studio, j’rec pour survivre donc toi, viens même pas m’parler d’congé – Stüdyo, hayatta kalmaya çalışıyorum. Sen gelip bana izin hakkında konuşmayasın bile. Fuck un schmitt, fuck un keuf qui réveille ma daronne, gros, fuck les condés – Bir schmitt’in canı cehenneme, patronumu uyandıran bir çocuğun canı cehenneme, şişko, condés’in canı cehenneme J’veux du ro’-ro’, pas d’bénévolat, sur Paris, y a des sous à faire – Ro’-ro’ istiyorum, para yok, Paris’te yapılacak pennies var Un moment qu’j’suis prêt pour l’décollage, j’bosse à fond, faut pas que j’me perde – Bir an kalkışa hazırım, çok çalışıyorum, kaybolmak zorunda değilim Y a des moments, y a moins d’envie, par moment, j’me ressens moins vivre – Anlar var, daha az arzu var, bazen daha az canlı hissediyorum J’ai tellement gratté le fond d’mes poches, c’est l’vide que j’ai pris comme appui – Ceplerimin altını o kadar çok çizdim ki, destek olarak aldığım boş cepti.
J’encaisse deux balles, j’remplis ma sacoche, j’ai fini l’taf (J’ai fini l’boulot) – İki kurşun alıyorum, çantamı dolduruyorum, tsk’yı bitirdim (işi bitirdim) Les gens qui parlent, ils crachent sur mon dos, ces cons sont pas vrais (Ces cons sont fakes) – Konuşan insanlar, sırtıma tükürüyorlar, bu amcıklar gerçek değil (Bu amcıklar sahte) Elle veut qu’on parte mais j’dois encaisser, recompter l’cash (Recompter l’papel) – Gitmemizi istiyor ama parayı geri almam lazım, parayı tekrar say (Parayı tekrar say) J’ai pas b’soin d’toi, si tu veux partir, bah j’te laisse tailler (Oh-oh-oh, eh) – Seninle ilgilenmedim, eğer gitmek istiyorsan, seni düzeltmene izin vereceğim (Oh-oh-oh, eh)
Les basses à fond, elles m’font kiffer la mélodie (La mélodie) – Alttaki bas, beni melodi gibi yapıyorlar (Melodi) T’as voulu m’prendre pour un con, j’t’avais rodave mais j’te l’avais pas dit (Nan, nan) – Beni pislik yerine koymak istedin, sana kaba davrandım ama sana söylemedim (Nah, nah) Sur qui compter? J’sais plus, des faux, y en a des dizaines – Kime güveneceksin? Artık bilmiyorum, onlarca sahte var. Il m’arrive que des galères en c’moment, l’impression que j’suis maudit (Mmh-mmh) – Şu anda zor zamanlar geçiriyorum, lanetlenmiş gibi hissediyorum (Mmh-mmh)
Bad bitch voudrait qu’on s’accorde (Mmh), que j’m’occupe de son corps (Mmh) – Kötü kaltak kabul etmemizi isterdi (Mmh), vücuduna iyi baktığımı (Mmh) Trop d’choses qui passent avant toi (Mmh), déjà, faudrait qu’on s’en sorte (Mmh) – Senden önce geçen çok fazla şey (Mmh), zaten, bundan kurtulmalıyız (Mmh) Bad bitch voudrait qu’on s’accorde (Mmh), que j’m’occupe de son corps (Mmh) – Kötü kaltak kabul etmemizi isterdi (Mmh), vücuduna iyi baktığımı (Mmh) Trop d’choses qui passent avant toi (Mmh), déjà, faudrait qu’on s’en sorte (Mmh) – Senden önce geçen çok fazla şey (Mmh), zaten, bundan kurtulmalıyız (Mmh)
Mmh, mmh, mmh – Mmh, mmh, mmh MB on the track – MB yolda Mmh, mmh, mmh – Mmh, mmh, mmh
Vie simple il semble y’a qu’la lune que je vise un peu – Basit hayat öyle görünüyor ki sadece biraz hedeflediğim ay var Rien d’extraordinaire SMO pour la prise à deux – İki yönlü çekim için olağanüstü bir şey yok Pour moi tout roule j’avance un peu plus que la veille – Benim için her şey yolunda gidiyor Bir önceki günden biraz daha ilerliyorum J’vais bientôt conquérir la ville ramener le soleil sous l’averse – Yakında şehri fethedeceğim sağanağın altındaki güneşi geri getireceğim Ils me croient fou mais c’est eux qui taff pour un boss – Deli olduğumu düşünüyorlar ama patron olduğumu düşünenler onlar. Nous, mentalité sale gosse c’est les plus che-frai qu’on accoste – Biz, pis velet, yanaştığımız en küçüğüz. Tu sais pourquoi on s’fâche, toi tu aimes trop les flashs – Neden sinirlendiğimizi biliyorsun, flaşları çok seviyorsun De la sacoche à ton coeur tout est falsh – Çantandan kalbine her şey sahte La conso dans la poche, calumet des apaches – Cebindeki conso, apaçilerin kalumeti On va s’allumer ce soir on sort acheter des flash – Bu gece aydınlanacağız flaş almak için dışarı çıkacağız Certains me portent l’œil, pourtant ont plus dans l’portefeuille – Bazıları gözümü takıyor, ama cüzdanda daha fazlası var Faites que le vent emporte leur seum, debout qu’importe le deuil – Rüzgarın seum’larını alıp götürmesini sağla, yas ne olursa olsun ayakta durmasını sağla J’suis sur la plage dans mon fauteuil, laisses les rager à Porte d’Auteuil – Sahilde koltuğumdayım, Porte d’auteuil’e öfkelenmelerine izin ver Ils veulent que le damier le gun moi j’suis bientôt au tel’ avec Daniel Auteuil – Dama tahtasının beni vurmasını istiyorlar. Yakında Daniel Auteuil ile tel’deyim.
J’écris j’fais tomber les feuilles comme en Automne – Yazıyorum yaprakların sonbaharda olduğu gibi düşmesini sağlıyorum La compétence on l’a donne – Ona verdiğimiz yetenek J’ai comparé c’est leur flow qu’est monotone – Monoton olan akışlarını karşılaştırdım. Ils ne pensent qu’à se montrer monter belec à la descente – Sadece inişte belec’i göstermeyi düşünüyorlar. Et quand le soleil arrive ils sont dans la neige comme en décembre – Ve güneş doğduğunda, Aralık ayında olduğu gibi karda olurlar Pourquoi faire autre chose c’est du haut niveau j’ai que la mélodie – Neden başka bir şey yapıyorsun bu yüksek seviyede sadece melodim var Moi j’suis pas comme eux j’crois j’ai la mental’ de ceux qu’ont appellent OG – Ben onlar gibi değilim Sanırım OG dedikleri insanların aklına sahibim J’t’emmènes en balade numéro uno D’Angelo – Seni bir numaralı D’angelo’ya götürüyorum. Bella à té-co fait que siroter limoncello – Té-co’daki Bella sadece limoncello’yu yudumluyor C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç Ils sont pas censés l’être – Olmamaları gerekiyordu. C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç Ils sont pas censés l’être – Olmamaları gerekiyordu. C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç Ils sont pas censés l’être – Olmamaları gerekiyordu. C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç Ils sont pas censés l’être – Olmamaları gerekiyordu.
On fait les cons, on est bon donc on fait des dons – Aptallaşıyoruz, iyiyiz, bu yüzden bağış yapıyoruz Ils ont la haine d’admettre que ça progresse fort j’cache ma peine car elle pourrait s’voir – Zor ilerlediğini kabul etmekten nefret ediyorlar Acımı saklıyorum çünkü daha da kötüleşebilir Tiki-taka j’laisses pas les miens sur les côtés – Tiki-taka Ben kendiminkini yanlarda bırakmam J’ai toujours mon p’tit taga foulard genre Tsu-ki-aka localiser sur la côte ouest – Hala batı kıyısında bulunan Tsu-ki-aka gibi küçük taga atkım var J’laisserai la nuit chasser les mauvaises pensées – Gecenin kötü düşünceleri uzaklaştırmasına izin vereceğim Ils parlent sur moi mais c’qu’ils disent ne m’empêchent pas d’avancer – Benim hakkımda konuşuyorlar ama söyledikleri ilerlememi engellemiyor. Le rythme est cadencé les démons m’invitent à danser – Ritim saatli şeytanlar beni dansa davet ediyor Je connais bien le DJ le videur m’attend à l’entrée – Dj’i iyi tanıyorum fedai girişte beni bekliyor 6h du mat’ on s’engrène lendemain dans le mal on sort même le matos en grève – sabah 6’da kötülüğe karışırız ertesi gün ekipmanı bile greve çıkarırız J’suis l’arbre qui cache la forêt j’ai planté deux-cents graines – Ormanı saklayan ağaç benim iki yüz tohum ektim On verra où la vie nous mène et ce qu’elle nous enseigne – Hayatın bizi nereye götürdüğünü ve bize ne öğrettiğini göreceğiz SMO sur l’emblème pas l’temps pour les rageux j’ai d’autres problèmes – Amblemdeki SMO öfkeler için zaman yok başka sorunlarım var
J’écris j’fais tomber les feuilles comme en Automne – Yazıyorum yaprakların sonbaharda olduğu gibi düşmesini sağlıyorum La compétence on l’a donne – Ona verdiğimiz yetenek J’ai comparé c’est leur flow qu’est monotone – Monoton olan akışlarını karşılaştırdım. Ils ne pensent qu’à se montrer monter belec à la descente – Sadece inişte belec’i göstermeyi düşünüyorlar. Et quand le soleil arrive ils sont dans la neige comme en décembre – Ve güneş doğduğunda, Aralık ayında olduğu gibi karda olurlar Pourquoi faire autre chose c’est du haut niveau j’ai que la mélodie – Neden başka bir şey yapıyorsun bu yüksek seviyede sadece melodim var Moi j’suis pas comme eux j’crois j’ai la mental’ de ceux qu’ont appellent OG – Ben onlar gibi değilim Sanırım OG dedikleri insanların aklına sahibim J’t’emmènes en balade numéro uno D’Angelo – Seni bir numaralı D’angelo’ya götürüyorum. Bella à té-co fait que siroter limoncello – Té-co’daki Bella sadece limoncello’yu yudumluyor C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç Ils sont pas censés l’être – Olmamaları gerekiyordu. C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç Ils sont pas censés l’être – Olmamaları gerekiyordu. C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç Ils sont pas censés l’être – Olmamaları gerekiyordu. C’est des jaloux jaloux jaloux jaloux jaloux – Bu kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç kıskanç
J’arrive j’mets la frappe dedans – Geliyorum, yumruk atıyorum. J’arrive j’ai la frappe hanhanhan – Geliyorum, hanhanhan grevi var. J’arrive j’mets la frappe dedans – Geliyorum, yumruk atıyorum. J’arrive j’ai la frappe hanhanhan – Geliyorum, hanhanhan grevi var.
Hysteric love se termine toujours mal – Histerik aşk her zaman kötü biter Le charme nous fait décoller mais on atterrit toujours mal – Çekicilik bizi havaya uçuruyor ama her zaman kötü bir şekilde iniyoruz Des façons de m’aimer, y en n’a pas 50 – Beni sevmenin 50 yolu yok Soit tu m’aimes à la folie ou tu aimes mon compte en banque – Ya beni deli gibi seviyorsun ya da banka hesabımı seviyorsun Mademoiselle – Özlemek J’ai plus la cote que mon oseille – Kuzukulağımdan daha popülerim. Mieux qu’un jean slim – Skinny jean’den daha iyi J’vais mouler ton cœur si tu m’essayes – Beni denersen kalbini şekillendiririm. Celles qui l’ont fait l’ont pas l’air d’avoir digéré – Bunu yapanlar onu sindirmiş gibi görünmüyorlar. Faut gérer, quand l’amour prend trop de poids, on fini par se déchirer – Yönetmek zorundayız, aşk çok fazla ağırlık aldığında, birbirimizi parçalara ayırırız À trop se désirer, on prend plus le temps de se plaire – Kendimizi çok fazla arzulamak, kendimizi memnun etmek için daha fazla zaman harcıyoruz La canicule laisse toujours présager des éclairs – Sıcak hava dalgası her zaman yıldırım çarpmalarını müjdeliyor On zappe le meilleur pour dire le pire – En kötüsünü söylemek için en iyisini zaplarız Les mots dépassent les pensés, plus on y croit, plus ça empire – Kelimeler düşünceleri aşar, onlara ne kadar çok inanırsak o kadar kötüleşir Trop faux pour être vrais, entre trahison et blessures – Gerçek olamayacak kadar yanlış, ihanet ve yaralar arasında Trop beau pour être vrai, trop classe pour que ça dure – Gerçek olamayacak kadar iyi, dayanamayacak kadar klas Parti d’un p’tit regard, texto lol to lol – Küçük bir bakıştan, lol’den lol’e metin gitti Resto, sexto, love to love – Restoran, sexto, sevmeyi seviyorum
Tu me rends folle (hysteric love) – Beni delirtiyorsun (histerik aşk) J’ai beau souffrir mais mon cœur revient vers toi – Acı çekiyor olabilirim ama kalbim sana geri dönüyor Et je me hais de t’aimer comme ça – Ve seni böyle sevdiğim için kendimden nefret ediyorum Opposition de vécu, de caractère – Deneyimin, karakterin karşıtlığı Quand les sentiments se font la guerre – Duygular birbiriyle savaş halinde olduğunda J’ai beau pleurer je finis dans tes bras – Ağlayabilirim ama sonunda senin kollarına girerim Je ne veux plus de cette hysteric love – Artık bu histerik aşkı istemiyorum
J’aborde ce thème en connaissance de cause – Bu konuya gerçekler hakkında tam bilgi ile yaklaşıyorum Mon expérience de vie démontre que l’amour n’est pas si rose – Yaşam deneyimim aşkın o kadar pembe olmadığını gösteriyor L’hysteric love fout le mal de vivre – Histerik aşk yaşamayı zorlaştırır Ce n’est que l’effet de la société dans laquelle nous sommes contraint de vivre – Bu sadece içinde yaşamak zorunda kaldığımız toplumun etkisidir. Des larmes se délivrent, ivre, ton cœur ouvert comme un livre – Gözyaşları çıkıyor, sarhoş, kalbin bir kitap gibi açılıyor J’ai pu lire entre les griffures ce qu’il t’arrive – Çiziklerin arasında sana neler olduğunu okuyabiliyordum. Me dis pas que tu vas la te-je sur le coup de la rage – Bana onu öldüreceğini söyleme – Öfkenin eşiğindeyim Les yeux tristes, la routine te conduira chez l’fleuriste – Hüzünlü gözler, rutin seni çiçekçiye götürecek Quand l’hysteric love craque – Histerik aşk çatladığında De violentes disputes éclatent – Şiddetli tartışmalar patlak verdi Des portables qui s’cassent – Kırılan cep telefonları Une mauvaise insulte, une claque – Kötü bir hakaret, bir tokat Une porte qui claque – Çarparak bir kapı Au milieu de la nuit – Gecenin bir yarısı Si tu ressens sa douleur – Eğer onun acısını hissediyorsan Va la chercher sous la pluie – Git onu yağmura götür Si tes jugements et ses regrets la torturent – Eğer yargıların ve pişmanlıkları ona işkence ediyorsa Dis-lui que c’est comme de l’or enfoui dans des ordures – Ona çöpe gömülmüş altın gibi olduğunu söyle. J’te rassure, t’es pas le seul à vivre ça – Seni temin ederim, bunu yaşayan tek kişi sen değilsin. Bien sûr qu’on mérite mieux mais quand le cœur est brisé comme ça – Elbette daha iyisini hak ediyoruz ama kalp böyle kırıldığında
Tu me rends folle (hysteric love) – Beni delirtiyorsun (histerik aşk) J’ai beau souffrir mais mon cœur revient vers toi – Acı çekiyor olabilirim ama kalbim sana geri dönüyor Et je me hais de t’aimer comme ça – Ve seni böyle sevdiğim için kendimden nefret ediyorum Opposition de vécu, de caractère – Deneyimin, karakterin karşıtlığı Quand les sentiments se font la guerre – Duygular birbiriyle savaş halinde olduğunda J’ai beau pleurer je finis dans tes bras – Ağlayabilirim ama sonunda senin kollarına girerim Je ne veux plus de cette hysteric love – Artık bu histerik aşkı istemiyorum
Hysteric love se retrouve au tribunal – Histerik aşk kendini mahkemede bulur Passionnel est le crime, les ruptures font trop mal – Tutku suçtur, ayrılıklar çok acıtır La bande originale des lovers en série – Seri aşıkların müziği Est-ce que plus belle est la vie de Bertand sans Marie – Bertand’ın hayatı Marie olmadan daha mı güzel Hysteric love est trop louche, se réconcilie au lit – Histerik aşk çok gölgeli, yatakta uzlaşır Repart au clash après la douche comme une maladie – Duştan sonra bir hastalık gibi çatışmaya geri döner Et à l’usure provoque l’infidélité – Ve aşınma ve yıpranma sadakatsizliğe neden olur Un moyen de bifurquer quand on a peine à s’quitter – Birbirimizden ayrılmak için mücadele ederken dallanmanın bir yolu Hysteric love veut s’écarter, trop de fierté – Histerik aşk yoldan çıkmak istiyor, çok fazla gurur Qui va rappeler, craquer, se faire larguer – Kim geri arayacak, çatlayacak, terk edilecek Tavaler tout ses “je t’aime”, crier comme Lara – “Seni seviyorum” diye bağırıyor, Lara gibi bağırıyor Dans des rivières de larmes noircies par le mascara – Maskara ile kararmış gözyaşı nehirlerinde
Tu me rends folle (hysteric love) – Beni delirtiyorsun (histerik aşk) J’ai beau souffrir mais mon cœur revient vers toi – Acı çekiyor olabilirim ama kalbim sana geri dönüyor Et je me hais de t’aimer comme ça – Ve seni böyle sevdiğim için kendimden nefret ediyorum Opposition de vécu, de caractère – Deneyimin, karakterin karşıtlığı Quand les sentiments se font la guerre – Duygular birbiriyle savaş halinde olduğunda J’ai beau pleurer je finis dans tes bras – Ağlayabilirim ama sonunda senin kollarına girerim Je ne veux plus de cette hysteric love (hysteric love) – Artık bu histerik aşkı istemiyorum (histerik aşk)
J’ai beau souffrir mais mon coeur revient vers toi – Acı çekiyor olabilirim ama kalbim sana geri dönüyor Et je me hais de t’aimer comme ça – Ve seni böyle sevdiğim için kendimden nefret ediyorum Opposition de vécu, de caractère – Deneyimin, karakterin karşıtlığı Quand les sentiments se font la guerre – Duygular birbiriyle savaş halinde olduğunda J’ai beau pleurer je finis dans tes bras – Ağlayabilirim ama sonunda senin kollarına girerim Je ne veux plus de cet hysteric love (hysteric love) – Artık bu histerik aşkı istemiyorum (histerik aşk)
Love, love, love – Aşk, aşk, aşk Tu vois t’es pas la seule – Gördün mü, bir tek sen değilsin Un vide ressort – Bir vakum yaylanıyor Bien sûr qu’on le mérite même quand le cœur est pris, même ça – Tabii ki, kalp alındığında bile bunu hak ediyoruz, hatta bunu bile Tu sais que j’suis possessive mais ne m’en veux pas – Sahiplenici olduğumu biliyorsun ama beni suçlama Mais t’imaginer, dans les bras d’une autre, c’est plus fort que moi – Ama kendini başkasının kollarında hayal etmek benden daha güçlü Hysteric love – Histerik aşk Hysteric love – Histerik aşk Love, love, love – Aşk, aşk, aşk
I’m uptight – Gerginim. Playing by the rules in this game of life – Bu yaşam oyununda kurallara göre oynamak 365 days on the grind – 365 gün eziyet Something’s stirring, I might need to unwind – Bir şeyler karışıyor, gevşemem gerekebilir Then, there’s you – O zaman, sen varsın Texting me a little bubble of trouble – Bana sorun küçük bir kabarcık manifatura I’ve tried to ignore these thoughts that rumble – Gümbürdeyen bu düşünceleri görmezden gelmeye çalıştım I think I’m bored of being so careful – Sanırım bu kadar dikkatli olmaktan sıkıldım.
Big city lights – Büyük şehir ışıkları Got me flirting with fire – Ateşle flört etmemi sağladı Tonight I’mma let my hair down – Bu gece saçlarımı indireceğim Have a few rounds and just let go – Birkaç tur at ve bırak gitsin.
Like roulette, ooh-ooh – Rulet gibi, ooh-ooh Wanna close my eyes and roll it with you – Gözlerimi kapatıp seninle yuvarlamak istiyorum Like roulette, ooh-ooh – Rulet gibi, ooh-ooh Wanna lose control and forget with you – Kontrolünü kaybetmek ve seninle unutmak istiyorum Like roulette (ah-ah-ah-ah) – Rulet gibi (ah-ah-ah-ah) Let’s roll it (ah-ah-ah-ah) – Hadi yuvarlayalım (ah-ah-ah-ah)
They say everything in moderation – Her şeyi ölçülü olarak söylüyorlar And sometimes, you got to give in to temptation – Ve bazen, günaha boyun eğmelisin So, I drop a pin to my location – Bu yüzden konumuma bir pın atıyorum Let’s roll the dice – Hadi zarları atalım.
Big city lights – Büyük şehir ışıkları Got me flirting with fire – Ateşle flört etmemi sağladı Tonight I’mma let my hair down – Bu gece saçlarımı indireceğim Have a few rounds and just let go – Birkaç tur at ve bırak gitsin.
Like roulette, ooh-ooh – Rulet gibi, ooh-ooh Wanna close my eyes and roll it with you – Gözlerimi kapatıp seninle yuvarlamak istiyorum Like roulette, ooh-ooh – Rulet gibi, ooh-ooh Wanna lose control and forget with you – Kontrolünü kaybetmek ve seninle unutmak istiyorum Oh, like roulette (ah-ah-ah-ah) – Ah, rulet gibi (ah-ah-ah-ah) Let’s roll it (ah-ah-ah-ah) – Hadi yuvarlayalım (ah-ah-ah-ah) Like roulette (ah-ah-ah-ah) – Rulet gibi (ah-ah-ah-ah) Let’s roll it (ah-ah-ah-ah) – Hadi yuvarlayalım (ah-ah-ah-ah)
So tonight, we test limits – Bu gece sınırları test edeceğiz. Take the safety off for a minute – Güvenliği bir dakikalığına çıkarın. ‘Cause my love’s a bullet with your name written on it – Çünkü aşkım üzerinde senin adın yazılı bir kurşun. Just load it and spin it – Sadece yükleyin ve döndürün
Like roulette, ooh-ooh – Rulet gibi, ooh-ooh Wanna close my eyes and roll it with you – Gözlerimi kapatıp seninle yuvarlamak istiyorum Like roulette, ooh-ooh – Rulet gibi, ooh-ooh Wanna lose control and forget with you – Kontrolünü kaybetmek ve seninle unutmak istiyorum Like roulette (ah-ah-ah-ah) – Rulet gibi (ah-ah-ah-ah) Let’s roll it (ah-ah-ah-ah) – Hadi yuvarlayalım (ah-ah-ah-ah) Like roulette (ah-ah-ah-ah) – Rulet gibi (ah-ah-ah-ah) Wanna close my eyes and roll it with you – Gözlerimi kapatıp seninle yuvarlamak istiyorum Like roulette – Rulet gibi
Tartu must kiinni keskellä pimeää – Karanlığın ortasında bir zorunluluk yakala Nii tiukasti ettei enää tee kipeää – O kadar sıkı ki artık acıtmıyor Ei oo muit ku me, tää on ku huume – Bizim gibi değil, uyuşturucu gibi. Kumpa tää kestäisi ikuisuuden – Keşke bu sonsuza dek sürseydi.
Oo just siin – Sadece orada Mihin sut tarkoitettiin – Ne için yaratılmıştın Tartu kii – Tut tut Seuraa sun unelmii – Hayallerinizi takip edin Nyt ja tässä – Şimdi ve burada Hengittämässä – Nefes almak Tääl hämärässä – Burada alacakaranlıkta Toisiimme eksymässä – Birbirimizin içinde kaybolmak
Oon saanu enemmän ku tarpeeks – Fazlasıyla içtim. Kaikennäköst nähny matkan varrel – Yol boyunca gördüğüm tek şey Joo mut sun ei tarvii pyytää anteeks – Evet ama özür dilemene gerek yok. Tai lupaa mä lupaan sä lähet mun mukaan – Ya da söz ver Benimle geleceğine söz veriyorum
Tartu must kiinni keskellä pimeää – Karanlığın ortasında bir zorunluluk yakala Nii tiukasti ettei enää tee kipeää – O kadar sıkı ki artık acıtmıyor Ei oo muit ku me, tää on ku huume – Bizim gibi değil, uyuşturucu gibi. Kumpa tää kestäisi ikuisuuden – Keşke bu sonsuza dek sürseydi. Tartu must kiinni enneku lähetää – Göndermeden önce tutun Ja hävitään sinne missä kukaan ei nää – Ve kimsenin göremediği yerde kaybet Ei oo muit ku me, tää on ku huume – Bizim gibi değil, uyuşturucu gibi. Kumpa tää kestäisi ikuisuuden – Keşke bu sonsuza dek sürseydi.
Näytät nii – Öyle görünüyorsun. Vitun hyvält siin – Çok iyiydi. Etten voi mitää – Yapabileceğim hiçbir şey yok Muutaku vaa käydä kii – # Ama bizi bırakma # Ei välii muista – Önemli değil Tuijotteluista – Bakakalıyor Täs ja nyt sun sylissä – Burada ve şimdi kollarında En muuta muista – Tüm hatırladığım bu
Kysymättä tiiän miten haluut jatkaa – Nasıl devam etmek istediğini sormadan Sun katse kertoo enemmän ku tuhat sanaa – Bakışların binden fazla kelime söylüyor Mitä luodaan tästä ei tarvii päättää – Neyi yaratacağımıza karar vermek zorunda değiliz Lähetää täältä sinne mis ei kuulu ääntäkää – Beni buradan oraya gönder, sesini duyamayacağım bir yere
Tartu must kiinni keskellä pimeää – Karanlığın ortasında bir zorunluluk yakala Nii tiukasti ettei enää tee kipeää – O kadar sıkı ki artık acıtmıyor Ei oo muit ku me, tää on ku huume – Bizim gibi değil, uyuşturucu gibi. Kumpa tää kestäisi ikuisuuden – Keşke bu sonsuza dek sürseydi. Tartu must kiinni enneku lähetää – Göndermeden önce tutun Ja hävitään sinne missä kukaan ei nää – Ve kimsenin göremediği yerde kaybet Ei oo muit ku me, tää on ku huume – Bizim gibi değil, uyuşturucu gibi. Kumpa tää kestäisi ikuisuuden – Keşke bu sonsuza dek sürseydi.
Ei oo muit ku me – Biz senin gibi değiliz Ei oo muit ku me – Biz senin gibi değiliz Ei oo muitku me, tää on ku huume – Biz değiliz, uyuşturucu gibi. Kumpa tää kestäsi ikuisuuden – Keşke bu sonsuza kadar sürseydi.