There goes my heart beating
– Kalbim atmaya başladı
Cause you are the reason
– Çünkü sebebi sensin
I’m losing my sleep
– Uykularım kaçıyor
Please come back now
– Lütfen şimdi geri dön
There goes my mind racing
– İşte aklım uçup gitti
And you are the reason
– Ve sebebi sensin
That I’m still breathing
– Hala nefes almamın
I’m hopeless now
– Artık umutsuzum
I’d climb every mountain
– Her dağa tırmanırım
And swim every ocean
– Ve her okyanusta yüzerim
Just to be with you
– Yalnız seninle olmak,
And fix what I’ve broken
– Ve kırdığımı tamir etmek için
Oh, cause I need you to see
– Oh, çünkü sana ihtiyacım var,
That you are the reason
– Sebebinin sen olduğunu görmek için
There goes my hands shaking
– İşte ellerim titriyor
Cause you are the reason
– Çünkü sebebi sensin
My heart keeps bleeding
– Kalbim kanamaya devam ediyor
And I need you now
– Ve şimdi sana ihtiyacım var
If I could turn back the clock
– Eğer zamanı geri alabilseydim
I’d make sure the light defeated the dark
– Aydınlığın karanlığı yendiğinden emin olurdum
I’d spend every hour, of every day
– Her günün her saatini harcardım
Keeping you safe
– Seni güvende tutmak için
I’d climb every mountain
– Her dağa tırmanırım
And swim every ocean
– Ve her okyanusta yüzerim
Just to be with you
– Yalnız seninle olmak,
And fix what I’ve broken
– Ve kırdığımı tamir etmek için
Oh, cause I need you to see
– Oh, çünkü sana ihtiyacım var,
That you are the reason
– Sebebinin sen olduğunu görmek için
You are the reason
– Sebebi sensin
Yeah, yeah…
– Evet, evet…
I’d climb every mountain
– Her dağa tırmanırım
And swim every ocean
– Ve her okyanusta yüzerim
Just to be with you
– Yalnız seninle olmak,
And fix what I’ve broken
– Ve kırdığımı tamir etmek için
Oh, cause I need you to see
– Oh, çünkü sana ihtiyacım var,
That you are the reason
– Sebebinin sen olduğunu görmek için
Blog
-
Calum Scott – You Are The Reason Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları
-
Sam Smith – To Die For Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları
I look for you
– Seni arıyorum
Every day, every night
– Her gün,her gece
I close my eyes
– Gözlerimi kapadım
From the fear, from the light
– Korkudan ve ışıktan
As I wander down the avenue, so confused
– Caddenin aşağısında dolaşırken,kafam çok karışık
Guess I’ll try and force a smile
– Sanırım zorla gülümsemeye çalışacağımPink lemonade sippin’ on a Sunday
– Bir pazar günü pembe limonata yudumlarken
Couples holding hands on a runway
– Sevgililer yolda el ele tutuşuyorlar
They’re all posing in a picture frame
– Hepsi bir resim çerçevesi içinde poz veriyorlar
Whilst my world’s crashing down
– Benim dünyam çökerken
Solo shadow on a sidewalk
– Kaldırımdaki yalnız gölge
Just want somebody to die for
– Sadece uğruna öleceğim biri olsun istiyorum
Sunshine livin’ on a perfect day
– Güneş mükemmel bir günde parlıyor
While my world’s crashing down
– Benim dünyam çökerken
I just want somebody to die for
– Sadece uğruna öleceğim biri olsun istiyorum
I long for you
– Seni özlüyorum
Just a touch (Does that scare you?)
– Sadece bir dokunuş (Bu seni korkutur mu?)Of your hand
– Eline
You don’t leave my mind
– Aklımdan çıkmıyorsun
Lonely days, I’m feeling like a fool for dreaming
– Yalnız günlerde hayal kurarken kendimi bir aptal gibi hissediyorum
As I wander down the avenue, so confused
– Caddenin aşağısında dolaşırken,kafam çok karışık
Guess I’ll try and force a smile
– Sanırım zorla gülümsemeye çalışacağım
Pink lemonade sippin’ on a Sunday
– Bir pazar günü pembe limonata yudumlarken
Couples holding hands on a runway
– Sevgililer yolda el ele tutuşuyorlar
They’re all posing in a picture frame
– Hepsi bir resim çerçevesi içinde poz veriyorlarWhilst my world’s crashing down
– Benim dünyam çökerken
Solo shadow on a sidewalk
– Kaldırımdaki yalnız gölge
Just want somebody to die for
– Sadece uğruna öleceğim biri olsun istiyorum
Sunshine livin’ on a perfect day
– Güneş mükemmel bir günde parlıyor
While my world’s crashing dow
– Benim dünyam çökerken
I just want somebody to die for
– Sadece uğruna öleceğim biri olsun istiyorum
I just want somebody to die for (To die for)
– Sadece uğruna öleceğim birisi olsun istiyorum (uğruna öleceğim)I just want somebody to die for
– Sadece uğruna öleceğim biri olsun istiyorum
(Does that scare you?)
– Bu seni korkutur mu?
(I don’t wanna be alone)
-(Yalnız olmak istemiyorum)
Pink lemonade sippin’ on a Sunday
– Bir pazar günü pembe limonata yudumlarken
Couples holding hands on a runway
– Sevgililer yolda el ele tutuşuyorlar
They’re all posing in a picture frame
– Hepsi bir resim çerçevesi içinde poz veriyorlar
Whilst my world’s crashing down
– Benim dünyam çökerkenSolo shadow on a sidewalk
– Kaldırımdaki yalnız gölge
Just want somebody to die for
– Sadece uğruna öleceğim biri olsun istiyorum
Sunshine livin’ on a perfect day
– Güneş mükemmel bir günde parlıyor
While my world’s crashing down
– Benim dünyam çökerken
I just want somebody to die for
– Sadece uğruna öleceğim biri olsun istiyorum -
Taylor Swift – Delicate Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları
This ain’t for the best
– Bu en iyisi değil
My reputation’s never been worse, so
– İtibarım hiç bu kadar kötü olmamıştı.
You must like me for me…
– Beni benim için sevmeniz gerekiyor …
We can’t make
– Yapamayız
Any promises now, can we, babe?
– Herhangi bir söz şimdi, yapabilir miyiz, bebeğim?
But you can make me a drink
– Ama bana bir içki ısmarlayabilirsin
Dive bar on the east side, where you at?
– Doğu tarafında dalıcı bar, neredesin?
Phone lights up my nightstand in the black
– Telefonum komodini siyah renkte aydınlatıyor
Come here, you can meet me in the back
– Buraya gel, arkadan buluşabilirsin
Dark jeans and your Nikes, look at you
– Koyu kot pantolonlar ve Nike’ların, kendine bak
Oh damn, never seen that color blue
– Kahretsin, o maviyi hiç görmedim
Just think of the fun things we could do
– Yapabileceğimiz eğlenceli şeyleri düşün
‘Cause I like you
– Çünkü senden hoşlanıyorum
This ain’t for the best
– Bu en iyisi değil
My reputation’s never been worse, so
– İtibarım hiç bu kadar kötü olmamıştı.
You must like me for me…
– Beni benim için sevmeniz gerekiyor …
Yeah, I want you
– (Evet,seni istiyorum)
We can’t make
– Yapamayız
Any promises now, can we, babe?
– Herhangi bir söz şimdi, yapabilir miyiz, bebeğim?
But you can make me a drink
– Ama bana bir içki ısmarlayabilirsin
Is it cool that I said all that?
– Bunların hepsini söylemek güzel mi?Is it chill that you’re in my head?
– Kafamda olduğunu söylemek soğuk mu?
‘Cause I know that it’s delicate (delicate)
– Çünkü narin olduğunu biliyorum (narin)
Is it cool that I said all that?
– Bunların hepsini söylemek güzel mi?
Is it too soon to do this yet?
– Bunu yapmak için henüz çok erken mi?
‘Cause I know that it’s delicate
– Çünkü narin olduğunu biliyorum
Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it?
– Değil mi? Değil mi? Değil mi? Değil mi?
Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it?
– Değil mi? Değil mi? Değil mi?
Isn’t it delicate?
– Narin değil mi
Third floor on the west side, me and you
– Batı tarafındaki üçüncü kat, ben ve sen
Handsome, you’re a mansion with a view
– Yakışıklı, sen manzaralı bir konaksın
Do the girls back home touch you like I do?
– O kızlar sana benim dokunduğum gibi dokunuyor mu?
Long night, with your hands up in my hair
– Uzun geceler, ellerin yukarıda saçlarımda
Echoes of your footsteps on the stairs
– Merdivenlerdeki ayak seslerinin yankıları
Stay here, honey, I don’t wanna share
– Burada kal tatlım, paylaşmak istemiyorum
‘Cause I like you
– Çünkü senden hoşlanıyorum
This ain’t for the best
– Bu en iyisi değil
My reputation’s never been worse, so
– İtibarım hiç bu kadar kötü olmamıştı.
You must like me for me…
– Beni benim için sevmeniz gerekiyor …Yeah, I want you
– (Evet,seni istiyorum)
We can’t make
– Yapamayız
Any promises now, can we, babe?
– Herhangi bir söz şimdi, yapabilir miyiz, bebeğim?
But you can make me a drink
– Ama bana bir içki ısmarlayabilirsin
Is it cool that I said all that?
– Bunların hepsini söylemek güzel mi?
Is it chill that you’re in my head?
– Kafamda olduğunu söylemek soğuk mu?
‘Cause I know that it’s delicate (delicate)
– Çünkü narin olduğunu biliyorum (narin)
Is it cool that I said all that?
– Bunların hepsini söylemek güzel mi?
Is it too soon to do this yet?
– Bunu yapmak için henüz çok erken mi?
‘Cause I know that it’s delicate
– Çünkü narin olduğunu biliyorum
Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it?
– Değil mi? Değil mi? Değil mi? Değil mi?
Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it?
– Değil mi? Değil mi? Değil mi?
Isn’t it delicate?
– Narin değil mi
Sometimes I wonder when you sleep
– Bazen sen uyuduğunda merak ediyorum
Are you ever dreaming of me?
– Hiç benimle ilgili hayal kuruyor musun?
Sometimes when I look into your eyes
– Bazen gözlerine baktığımdaI pretend you’re mine, all the damn time
– Senin benim olduğumuzu ve tüm lanet zamanını taklit ediyorum
‘Cause I like you
– Çünkü senden hoşlanıyorum
Is it cool that I said all that?
– Bunların hepsini söylemek güzel mi?
Is it chill that you’re in my head?
– Kafamda olduğunu söylemek soğuk mu?
‘Cause I know that it’s delicate (delicate)
– Çünkü narin olduğunu biliyorum (narin)
(Yeah, I want you)
– (Evet,seni istiyorum)
Is it cool that I said all that?
– Bunların hepsini söylemek güzel mi?
Is it too soon to do this yet?
– Bunu yapmak için henüz çok erken mi?
‘Cause I know that it’s delicate (delicate)
– Çünkü narin olduğunu biliyorum (narin)
‘Cause I like you
– Çünkü senden hoşlanıyorum
Is it cool that I said all that?
– Bunların hepsini söylemek güzel mi?
Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it?
– Değil mi? Değil mi? Değil mi? Değil mi?
Is it chill that you’re in my head?
– Kafamda olduğunu söylemek soğuk mu?Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it?
– Değil mi? Değil mi? Değil mi? Değil mi?
‘Cause I know that it’s delicate
– Çünkü narin olduğunu biliyorum
Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it?
– Değil mi? Değil mi? Değil mi? Değil mi?
(Yeah, I want you)
– (Evet,seni istiyorum)
Is it cool that I said all that?
– Bunların hepsini söylemek güzel mi?
Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it?
– Değil mi? Değil mi? Değil mi? Değil mi?
Is it too soon to do this yet?
– Bunu yapmak için henüz çok erken mi?
Isn’t it? Isn’t it? Isn’t it?
– Değil mi? Değil mi? Değil mi?
‘Cause I know that it’s delicate
– Çünkü narin olduğunu biliyorum
Isn’t it delicate?
– Narin değil mi -
Lenny Kravitz – Again Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları
I’ve been searching for you
– Seni arıyordum
I heard a cry within my soul
– Ruhumda bir ağlama duydum
I never had a yearning quite like this before
– Daha önce hiç böyle güçlü bir isteğim olmadı
Now that you are walking right through my door
– Şu an benim kapıma doğru yürüyorsun.All my life
– Bütün hayatım boyunca
Where have you been
– Neredeydin
I wonder if I’ll ever see you again
– Seni bir daha görebilecek miyim diye merak ediyorum
And if that day comes
– Ve eğer o gün gelirse
I know we could win
– Kazanacağımızı biliyorum
I wonder if I’ll ever see you again
– Seni bir daha görebilecekmiyim diye merak ediyorum ]
A sacred gift of heaven
– Cennetten Kutsal bir hediye
For better worse wherever
– İyi, kötü, nerede olursa olsun
And I would never let somebody break you down
– Ve kimsenin seni kırmasına izin vermem
Or take your crown, never
– Yada senin tacını almasına, aslaI’ve searched through time, I’ve always known
– Her zaman aradım, hep bildim
That you where there, upon your throne
– Orada olduğunu, tahtında;
A lonely queen, without her king
– Kralsız, Yalnız bir kraliçe
I’ve longed for you, my love forever
– Seni çok istedim, aşkım sonsuza kadarI wonder if I’ll ever see you again…….
– Seni bir daha görebilecek miyim diye merak ediyorum -
Fyleaf – Again Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları
I love the way that your heart breaks
– Kalbini kırmayı seviyorum
with every injustice and deadly fate
– Her adaletsizliği ve ölümcül kaderi ile
Praying it all be new
– Yeniden dua ediyorum
and living like it all depends on you
– Ve herşey sana bağlıymış gibi yaşıyorumHere you are down on your knees again
– Yine dizlerinin üzerine çöküyorsun
trying to find air to breathe again
– Yine nefes almak için hava arıyorsun
Only surrender will help you now
– Artık sadece teslim olmak yardımcı olacaktır sana
I love you please see and believe again
– Seni mutlu görmeyi ve tekrar inanıyor olmana hayranımI love that you’re never satisfied
– Asla tatmin olamamanı seviyorum
with face value wisdom and happy lies
– İtibarın ve sahte mutluluğun ile
you take what they say and go back and cry
– Söylediklerini kabul ediyor ve ağlıyorsun
you’re so close to me that you nearly died
– Bana neredeyse ölüm kadar yakınsınHere you are down on your knees again
– Yine dizlerinin üzerine çöküyorsun
trying to find air to breathe again
– Yine nefes almak için hava arıyorsun
Only surrender will help you now
– Artık sadece teslim olmak yardımcı olacaktır sana
I love you please see and believe again
– Seni mutlu görmeyi ve tekrar inanıyor olmana hayranımthey don’t have to understand you
– Onlar seni anlamak zorunda değiller
be still
– Buna rağmen
wait and know I understand you
– Bekliyor ve seni anladığımı biliyorsun
be still
– Buna rağmen
be still
– Buna rağmen..Here you are down on your knees again
– Yine dizlerinin üzerine çöküyorsun
trying to find air to breathe again
– Yine nefes almak için hava arıyorsun
Only surrender will help you now
– Artık sadece teslim olmak yardımcı olacaktır sana
The floodgates are breaking
– Baraj kapakları açılıyor
and pouring out
– Ve sel gibi akıyor..
Here you are down on your knees
– Yine dizlerinin üzerine çöküyorsun
trying to find air to breathe
– Yine nefes almak için hava arıyorsun
right where I want you to be again
– Artık sadece teslim olmak yardımcı olacaktır sana
i love you please see and believe again
– Seni mutlu görmeyi ve tekrar inanıyor olmana hayranımHere you are down on your knees again
– Yine dizlerinin üzerine çöküyorsun
trying to find air to breathe again
– Yine nefes almak için hava arıyorsun
Right where I want you to be again
– Gerçekten tekrar senin olmak istiyorum
See and believe!
– Anla ve inan!.. -
Katelyn Tarver – You Don’t Know Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları
I know you’ve got the best intentions
– Biliyorum niyetin iyi
Just trying to find the right words to say
– Sadece söylemek için doğru kelimleri arıyorum
I promise I already learned my lesson
– Söz veriyorum dersimi çoktan aldım
But right now, I want to be not okay
– Ama şu an, iyi olmak istemiyorumI’m so tired, sitting here waiting
– Çok yoruldum, burada oturup bekliyorum
If I hear one more just be patient
– Eğer tek bir nasihat daha duyarsam
It’s always gonna stay the same
– Hep aynı kalacakSo, let me just give up
– Yani, vazgeçmeme izin ver
So, let me just let go
– Yani, bırakmama izin ver
If this isn’t good for me, well I don’t wanna know
– Eğer bu benim için iyi değilse, bilmek istemiyorum
Let me just stop trying
– Denemememe izin ver
Let me just stop fighting
– Savaşmamama izin ver
I don’t want your good advice or reasons why I’m alright
– Senin iyi tavsiyelerini istemiyorum ya da neden iyi olmam gerektiğinin sebebiniYou don’t know what it’s like
– Nasıl olduğunu bilmiyorsun
You don’t know what it’s like
– Nasıl olduğunu bilmiyorsunCan’t stop these feet from sinking
– Batmadan ayaklarımın üzerinde duramıyorum
And it’s starting to show on me
– Bana göstermeye başlıyor
You’re staring while I’m blinking
– Ben gözlerimi kırparken sen bakıyorsun
But just don’t tell me what you see
– Ama sadece ne gördüğünü bana söyleme
I’m so over all this bad luck
– Tüm bu kötü şansla işim bitti
Hearing one more keep your head up
– Bir kez daha başını dik tut denildiğini duyarsam
Is it ever gonna change
– Hiç değişecek miSo, let me just give up
– Yani, vazgeçmeme izin ver
So, let me just let go
– Yani, bırakmama izin ver
If this isn’t good for me, well I don’t wanna know
– Eğer bu benim için iyi değilse, bilmek istemiyorum
Let me just stop trying
– Denemememe izin ver
Let me just stop fighting
– Savaşmamama izin ver
I don’t want your good advice, or reasons why I’m alright
– Senin iyi tavsiyelerini istemiyorum, ya da neden iyi olmam gerektiğinin sebebiniYou don’t know what it’s like
– Nasıl olduğunu bilmiyorsun
You don’t know what it’s like
– Nasıl olduğunu bilmiyorsunDon’t look at me like that
– Bana öyle bakma
Just like you understand
– Sanki anlıyorsun gibi
Don’t try to pull me back
– Beni geri almaya çalışmaLet me just give up
– Sadece vazgeçmeme izin ver
Let me just let go
– Sadece bırakmama izin ver
If this isn’t good for me I don’t wanna know
– Eğer benim için değilse bilmek istemiyorum
Let me just stop trying
– Denemememe izin ver
Let me just stop fighting
– Savaşmamama izin ver
I don’t want your good advice or reasons why I’m alright
– Senin iyi tavsiylerini istemiyorum ya da neden iyi olmam gerektiğiniYou don’t know what it’s like
– Nasıl olduğunu bilmiyorsun
You don’t know what it’s like
– Nasıl olduğunu bilmiyorsun
You don’t know
– Bilmiyorsun -
Shawn Mendes – Aftertaste Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları
Re-rewind Friday night, never forget it
– Cuma gecesine başa saralım, asla unutma
How you let me go
– Gitmeme nasıl izin verdiğini
No more lies I’ll be fine I know where I’m headed
– Daha fazla yalan yok, iyi olacağım. Nerede sorumlu olduğumu biliyorum.
Probably should’ve known
– Muhtemelen bilmeliydimAnd now you’re gonna say, “Pretty, please forgive me.”
– Ve şimdi “Tatlım, lütfen beni affet.” diyeceksin
Fool me once, told you twice you’re gonna regret it
– Beni bir kere kandırdın, sana iki defa anlattım pişman olacağını
Now you’re all alone, yeah
– Şimdi tamamen yalnızsın, evet
Turns out that no one can replace me
– Sonucunda kimseyi yerime koyamazsınI’m permanent, you can’t erase me
– Ben kalıcıyım, beni silemezsin
I’ll help you remember me
– Beni hatırlamana yardım edeceğim
One more kiss is all it takes
– Bir öpücük daha hepsini geri getirir
I’ll leave you with the memory
– Seni anılarla bırakıyorumAnd the aftertaste
– Ve ağzında kalan tat ile
Close your eyes, you can’t hide
– Gözlerini kapat, saklanamazsın
Try to forget me, but I’m everywhere
– Beni unutmaya çalış ama ben her yerdeyim
I’m the smell on your sheets
– Ben sayfalarında ki kokuyumYou weren’t ready when you left me there
– Beni orada bıraktığında hazır değildin
And now you’re gonna say, “Pretty, please forgive me.” Yeah
– Ve şimdi, “Tatlım, beni affet diyeceksin.” EvetBet it hurts, it gets worse, you know nobody, said it would be fair, oh
– Bahse varım acıtıyor, daha da kötü olacak, biliyorsun kimse bunun adil olduğunu söylemedi, oh
Turns out that no one can replace me
– Sonucunda kimseyi yerime koyamazsın
I’m permanent, you can’t erase me
– Ben kalıcıyım, beni silemezsin
I’ll help you remember me
– Beni hatırlamana yardım edeceğim
One more kiss is all it takes
– Bir öpücük daha hepsini geri getirirI’ll leave you with the memory
– Seni anılarla bırakıyorum
And the aftertaste
– Ve ağzında kalan tat ile
And now there’s something in your way
– Ve şimdi davranışında bir şey var
‘Cause you threw it all to waste
– Çünkü sen hepsini çöpe attın
And you wonder if you could take back what you did that day
– Ve merak ediyorsun, o gün yaptığını geri alabilseydin
And it hurts, ’cause…
– Ve bu acıtıyor, çünkü…
Turns out that no one can replace me
– Sonucunda kimseyi yerime koyamazsın
I’m permanent, you can’t erase me
– Ben kalıcıyım, beni silemezsin
I’ll help you remember me
– Beni hatırlamana yardım edeceğim
One more kiss is all it takes
– Bir öpücük daha hepsini geri getirirI’ll leave you with the memory
– Seni anılarla bırakıyorum
And the aftertaste
– Ve ağzında kalan tat ile
Truth is that no one can replace me
– Doğrusu kimse yerime geçemez
I’m permanent, you can’t erase me
– Ben kalıcıyım, beni silemezsin
I’ll help you remember me
– Beni hatırlamana yardım edeceğim
One more kiss is all it takes
– Bir öpücük daha hepsini geri getirir
I’ll leave you with the memory
– Seni anılarla bırakıyorum
And the aftertaste
– Ve ağzında kalan tat ile
And the aftertaste
– Ve ağzında kalan tat ile -
Avenged Sevenfold – Afterlife Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları
Like walking into a dream, so unlike what you’ve seen
– Senin gördüğünün aksine, bir rüyaya yürür gibi
so unsure but it seems, ’cause we’ve been waiting for you
– riskli görünüyor çünkü seni bekliyorduk
Fallen into this place,
– Bu yere düştün,
just giving you a small taste of your afterlife here so stay,
– Sana sadece Ölümden sonraki hayattan bir parça tattırıyoruz o yüzden kal,
you’ll be back here soon anyway
– Buraya yakında bir şekilde geri döneceksinI see a distant light, but girl this can’t be right
– Uzakta bir ışık gördüm, ama kız, bu gerçek olamaz
Such a surreal place to see
– Öylesine gerçeküstü bir yer ki,
so how did this come to be Arrived too early
– nasıl bu kadar çabuk ulaşılmış olabilirAnd when I think of all the places I just don’t belong
– Ve Ait olmadığım diğer yerleri düşündüğümde
I’ve come to grips with life and realize this is going too far
– Hayatı kavradım ve çok ileri gittiğini farkettimI don’t belong here, we gotta move on dear escape from this afterlife
– Buraya ait değilim, harekete geçmeliyiz canım, ölümden sonraki hayattan kaçmalıyız
‘Cause this time I’m right to move on and on, far away from here
– Çünkü bu sefer, harekete geçmekte, buradan uzaklaşmakta haklıyım
A place of hope and no pain, perfect skies with no rain
– Acı olmayan, umut dolu bir yer, yağmursuz mükemmel gökyüzü
Can leave this place but refrain, ’cause we’ve been waiting for you
– Burayı terk edebilirsin ama yapma, çünkü seni bekliyorduk Bu yere düştün,
just giving you a small taste of your afterlife here so stay,
– Sana sadece Ölümden sonraki hayattan bir parça tattırıyoruz o yüzden kal,
you’ll be back here soon anyway
– Buraya yakında bir şekilde geri döneceksinThis peace on earth’s not right (with my back against the wall)
– Dünyadaki barış doğru değil (sırtım duvara dayalı)
No pain or sign of time (I’m much too young to fall)
– Acı yada zaman belirtisi yok (Düşmek için çok gencim)
So out of place don’t wanna stay, I feel wrong and
– Öyleyse çıkalım, kalmak istemiyorum, bir yanlışlık hissediyorum ve
that’s my sign I’ve made up my mind
– Bu benim uydurduğum işaretGave me your hand but realize I just wanna say goodbye
– Bana elini verdin ama bil ki sadece hoşçakal demek istiyorum
Please understand I have to leave and carry on my own life
– Lütfen anla, gitmeliyim ve hayatıma devam etmeliyimI don’t belong here, we gotta act dear, we gotta escape from the afterlife
– Buraya ait değilim, harekete geçmeliyiz canım, ölümden sonraki hayattan kaçmalıyız
‘Cause this time I’m right to move on and on, far away from here
– Çünkü su sefer, harekete geçmekte, buradan uzaklaşmakta haklıyım
Got nothing against you and surely I’ll miss you
– Sana karşı hiçbir şeyim yok ve eminim seni özleyeceğim
This place full of peace and light,
– Bu yer huzur ve ışık dolu
and I’d hope you might take me back inside when the time is right
– Ve umarım doğru zaman geldiğinde beni tekrar içeriye alabilirsinLoved ones back home all crying ’cause they’re already missing me
– Evdekileri seviyorum hepsi ağlıyor çünkü beni şimdiden özlediler
I pray by the grace of God that there’s somebody listening
– Birilerinin dinlemesi için Tanrı’nın lütfuyla dua edeceğim
Give me a chance to be that person I wanna be
– Olmak istediğim insan olmam için bana bir şans ver
(I am unbroken; I’m choking on this ecstasy)
– (Yıkılmadım, Coşkuyla taşıyorum)
Oh Lord I’ll try so hard but you gotta let go of me
– Oh Tanrım, çok çalışacağım ama sen bana izin vermelisin
(Unbreak me, unchain me, I need another chance to live)
– Yıkma beni, serbest bırak beni, yaşamak için başka bir şansa ihtiyacım var -
Xylo – Afterlife Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları
I’m bad luck baby, you know
– Ben kötü bir şansım bebeğim, biliyorsun
Follows me around everywhere I go
– Bu, gittiğim her yerde beni takip ediyor
And I don’t need your sympathy, no
– Bana acımana ihtiyacım yok
I need a fuckin’ miracle, oh
– Lanet olası bir mucizeye ihtiyacım var
Red wine teeth stain, it’s been a long day
– Kırmızı şarap, diş izleriz, bu uzun bir gündü
I just want your love, not your Money
– Sadece senin aşkını istiyorum, paranı değil
Leave me here, I’ll be fine
– Beni burada bırak, iyi olacağım
I’ll wait for the stars to align
– Yıldızların sıralanmasını bekleyeceğimCause oh, how the other half live
– Çünkü, diğer yarım yaşam nasıl ki
With their perfect skin
– Mükemmel tenleriyle birlikte
And oh, how I’ll never be, never be
– Ve oh, ben asla olmayacağım
Just like them, so
– Tıpkı onlar gibiI, I’m waiting for the afterlife
– Ben öbür dünyayı bekliyorum
To show me a good time, baby
– Bana iyi bir zaman göstermesi için, bebeğim
Somebody save me, I just wanna be loved
– Biri beni kurtarsın, sadece sevilmek istiyorum
I, I’m waiting for the afterlife
– Ben öbür dünyayı bekliyorum
To show me a good time, baby
– Bana iyi bir zaman göstermesi için, bebeğim
Somebody save me, I just wanna be loved
– Biri beni kurtarsın, sadece sevilmek istiyorumDon’t watch T.V. no more
– Artık televizyon izlemiyorum
The news fuckin’ scares me, new world war
– Haberler beni çok korkutuyor, yeni dünya savaşı
And I don’t wanna run away, no
– Ve kaçmak istemiyorum
I need a fuckin’ holiday
– Lanet bir tatile ihtiyacım var
So bad blood bankrupt out of love and luck
– Kirli kan, aşkın ve şansa batmış
I’ll get the keys to your Murciélago
– Murcielago’n için anahtarları alacağım
Another drink will see me through
-Başka bir içki beni taşıyacak
Feeling invincible
– Yenilmez hissediyorumCause oh, how the other half live
– Çünkü, diğer yarım yaşam nasıl ki
With their perfect skin
– Mükemmel tenleriyle birlikte
And oh, how I’ll never be, never be
– Ve oh, ben asla olmayacağım
Just like them, so
– Tıpkı onlar gibiI, I’m waiting for the afterlife
– Ben öbür dünyayı bekliyorum
To show me a good time, baby
– Bana iyi bir zaman göstermesi için, bebeğim
Somebody save me, I just wanna be loved
– Biri beni kurtarsın, sadece sevilmek istiyorum
I, I’m waiting for the afterlife
– Ben öbür dünyayı bekliyorum
To show me a good time, baby
– Bana iyi bir zaman göstermesi için, bebeğim
Somebody save me, I just wanna be loved
– Biri beni kurtarsın, sadece sevilmek istiyorumWe’re still young, but we got older
– Hala genciz, ama yaşlandık
We don’t believe everything that were told, yeah
– Anlatılan her şeye inanmıyoruz
We just wanna love, we just wanna be loved
– Sadece sevmek istiyoruz, sadece sevilmek istiyoruz
We’re still young, but we got older
– Hala genciz, ama yaşlandık
We don’t believe everything that were told, yeah
– Anlatılan her şeye inanmıyoruz
We just wanna love, we just wanna be loved
– Sadece sevmek istiyoruz, sadece sevilmek istiyoruzI, I’m waiting for the afterlife
– Ben öbür dünyayı bekliyorum
To show me a good time, baby
– Bana iyi bir zaman göstermesi için, bebeğim
Somebody save me, I just wanna be loved
– Biri beni kurtarsın, sadece sevilmek istiyorum
I, I’m waiting for the afterlife
– Ben öbür dünyayı bekliyorum
To show me a good time, baby
– Bana iyi bir zaman göstermesi için, bebeğim
Somebody save me, I just wanna be loved
– Biri beni kurtarsın, sadece sevilmek istiyorum -
Iggy Azalea – Fancy ft. Charli XCX Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları
First thing’s first, I’m the realest (realest)
– İlk şey ilktir, Gerçekciyim (gerçekci)Drop this and let the whole world feel it (let them feel it)
– Düşür bunu ve izin ver bunu bütün dünyanın hissetmesine (izin ver hissetmelerine)And I’m still in the Murda Bizness
– Ve ben hala Murda Bizness*deyimI could hold you down, like I’m givin’ lessons in physics (right, right)
– Sizi zaptedebilirim, fizik dersi veriyormuşcasına (haklı, haklı)You should want a bad bitch like this (huh?)
– Bunun gibi kötü bir sürtük istemelisin (Dimi?)Drop it low and pick it up just like this (yeah)
– Sadece bunun gibi biraz düşür ve kaldır (evet)Cup of Ace, cup of Goose, cup of Cris
– Ace kupası*, Goose kupası*, Cris kupası*High heels, somethin’ worth a half a ticket on my wrist (on my wrist)
– Topuklular, bileğimde yarım bilete değer birşey varTakin’ all the liquor straight, never chase that (never)
– Kafaya dikiyor bütün sek likörleri, asla peşinden gitme bunun (asla)Rooftop like we bringin’ ’88 back (what?)
– Çatı gibi 88leri geri getiriyoruz (ne?)Bring the hooks in, where the bass at?
– Kancayı getir, Bas nerede?Champagne spillin’, you should taste that
– Şampanyalar dökülüyor, tatmalısın bunuI’m so fancy
– Çok süslüyümYou already know
– Zaten biliyorsunI’m in the fast lane
– Hızlı bir şeritteyimFrom L.A. to Tokyo
– Los Angles’dan Tokyo’yaI’m so fancy
– Çok süslüyümCan’t you taste this gold?
– Bu altının tadına bakamıyor musun?Remember my name
– Hatırla adımı‘Bout to blow
– Patlamak üzereI said, “Baby, I do this, I thought that you knew this.”
– Söyledim “Bebeğim, bunu yaparım, bildiğini düşündüm.”Can’t stand no haters and honest, the truth is
– Hiçbir nefret edene katlanamıyorum ve dürüstüm, bu doğruAnd my flow retarded, each beat did depart it
– Akışım yavaşlatıldı, ikisini de yendi ve ayrıldıSwagger on stupid, I can’t shop in no department
– Aptal havalı, Bölümler olmadan alışveriş yapamıyorumTo get my money on time, if they not money, decline
– Zamanında paramı almak için, eğer paraları yoksa, çöktülerAnd swear I meant that there so much that they give that line a rewind
– Ve yemin ederim demek istiyorum ki orada o çizgiyi geri sarmak o kadar çokSo get my money on time, if they not money, decline
– Zamanında paramı almak için, eğer paraları yoksa, çöktülerI just can’t worry ’bout no haters, gotta stay on my grind
– Hiçbir nefret eden hakkında endişelenemiyorum, eziyetimde kalmalıyımNow tell me, who that, who that? That do that, do that?
– Şimdi söyle bana, bu kim, bu kim? kim yaptı bunu, kim yaptı bunu?Put that paper over all, I thought you knew that, knew that
– Koy şu kağıdı yuvarla, Bunu bildiğini düşündüm, bunu bildiğiniI be the I-G-G-Y, put my name in bold
– I-G-G-Y olacağım, adıma cesareti koyI been working, I’m up in here with some change to throw
– Çalışıyordum, Burada yukarıda biraz atışı değiştiriyorumI’m so fancy
– Çok süslüyümYou already know
– Zaten biliyorsunI’m in the fast lane
– Hızlı bir şeritteyimFrom L.A. to Tokyo
– Los Angles’dan Tokyo’ya
I’m so fancy
– Çok süslüyümCan’t you taste this gold?
– Bu altının tadına bakamıyor musun?Remember my name
– Hatırla adımı‘Bout to blow
– Patlamak üzereTrash the hotel
– Batır hoteliLet’s get drunk on the mini bar
– Hadi mini barda sarhoş olalımMake the phone call
– Ara (birini)
Feels so good getting what I want
– İstediğimi almak iyi hissettiriyorYeah, keep on turning it up
– Evet, açık tut onuChandelier swinging, we don’t give a fuck
– Avizeden sallanıyor kimseyi s*klemiyorumFilm star, yeah I’m deluxe
– Film yıldızı, evet delüksümClassic, expensive, you don’t get to touch
– Klasik, pahalı, dokunamazsınStill stuntin’, how you love that?
– Hala ilgi çekici, bunu nasıl seviyorsunGot the whole world asking how I does that
– Bütün dünya soruyor nasıl yaptığımıHot girl, hands off, don’t touch that
– Ateşli kızlar, çekin ellerinizi, buna dokunamazsınızLook at it I bet you wishing you could clutch that
– Bak şuna bahse girerim kavrayabilmeyi diliyorIt’s just the way you like it, huh?
– Bu şekilde sevmiyor musun, ha?You so good, he’s just wishing he could bite it, huh?
– Çok iyisin, o sadece ısırabilmeyi diliyor, dimi?Never turn down nothin
– Asla hiçbir şey kapanmayacakSlaying these hoes, gold trigger on the gun like
– Gebertiyor şu sürtükleri, altın tetikden çıkan kurşun gibiI’m so fancy
– Çok süslüyümYou already know
– Zaten biliyorsunI’m in the fast lane
– Hızlı bir şeritteyimFrom L.A. to Tokyo
– Los Angles’dan Tokyo’yaI’m so fancy
– Çok süslüyümCan’t you taste this gold?
– Bu altının tadına bakamıyor musun?Remember my name
– Hatırla adımı‘Bout to blow
– Patlamak üzereWho that, who that, I-G-G-Y
– Bu kim, Bu kim, I-G-G-YThat do that, do that, I-I-G-G-Y
– Kim yaptu bunu, kim yaptı, I-I-G-G-YWho that, who that, I-G-G-Y
– Bu kim, Bu kim, I-G-G-YThat do that, do that, I-I-G-G-Y
– Kim yaptu bunu, kim yaptı, I-I-G-G-YWho that, who that, I-G-G-Y
– Bu kim, Bu kim, I-G-G-YThat do that, do that, I-I-G-G-Y
– Kim yaptu bunu, kim yaptı, I-I-G-G-YFirst thing’s first, I’m the realest (realest)
– İlk şey ilktir, Gerçekciyim (gerçekci)Drop this and let the whole world feel it (let them feel it)
– Düşür bunu ve izin ver bunu bütün dünyanın hissetmesine (izin ver hissetmelerine)And I’m still in the Murda Bizness
– Ve ben hala Murda Bizness*deyimI could hold you down, like I’m givin’ lessons in physics (right, right)
– Sizi zaptedebilirim, fizik dersi veriyormuşcasına (haklı, haklı)You should want a bad bitch like this (huh?)
– Bunun gibi kötü bir sürtük istemelisin (Dimi?)Drop it low and pick it up just like this (yeah)
– Sadece bunun gibi biraz düşür ve kaldır (evet)Cup of Ace, cup of Goose, cup of Cris
– Ace kupası*, Goose kupası*, Cris kupası*High heels, somethin’ worth a half a ticket on my wrist (on my wrist)
– Topuklular, bileğimde yarım bilete değer birşey varTakin’ all the liquor straight, never chase that (never)
– Kafaya dikiyor bütün sek likörleri, asla peşinden gitme bunun (asla)Rooftop like we bringin’ ’88 back (what?)
– Çatı gibi 88leri geri getiriyoruz (ne?)Bring the hooks in, where the bass at?
– Kancayı getir, Bas nerede?Champagne spillin’, you should taste that
– Şampanyalar dökülüyor, tatmalısın bunuI’m so fancy
– Çok süslüyümYou already know
– Zaten biliyorsunI’m in the fast lane
– Hızlı bir şeritteyimFrom L.A. to Tokyo
– Los Angles’dan Tokyo’yaI’m so fancy
– Çok süslüyümCan’t you taste this gold?
-Bu altının tadına bakamıyor musun?Remember my name
– Hatırla adımı‘Bout to blow
– Patlamak üzereI said, “Baby, I do this, I thought that you knew this.”
– Söyledim “Bebeğim, bunu yaparım, bildiğini düşündüm.”Can’t stand no haters and honest, the truth is
– Hiçbir nefret edene katlanamıyorum ve dürüstüm, bu doğruAnd my flow retarded, each beat did depart it
– Akışım yavaşlatıldı, ikisini de yendi ve ayrıldıSwagger on stupid, I can’t shop in no department
– Aptal havalı, Bölümler olmadan alışveriş yapamıyorumTo get my money on time, if they not money, decline
– Zamanında paramı almak için, eğer paraları yoksa, çöktülerAnd swear I meant that there so much that they give that line a rewind
– Ve yemin ederim demek istiyorum ki orada o çizgiyi geri sarmak o kadar çokSo get my money on time, if they not money, decline
– Zamanında paramı almak için, eğer paraları yoksa, çöktülerI just can’t worry ’bout no haters, gotta stay on my grind
– Hiçbir nefret eden hakkında endişelenemiyorum, eziyetimde kalmalıyımNow tell me, who that, who that? That do that, do that?
– Şimdi söyle bana, bu kim, bu kim? kim yaptı bunu, kim yaptı bunu?Put that paper over all, I thought you knew that, knew that
– Koy şu kağıdı yuvarla, Bunu bildiğini düşündüm, bunu bildiğiniI be the I-G-G-Y, put my name in bold
– I-G-G-Y olacağım, adıma cesareti koyI been working, I’m up in here with some change to throw
– Çalışıyordum, Burada yukarıda biraz atışı değiştiriyorumI’m so fancy
– Çok süslüyümYou already know
– Zaten biliyorsunI’m in the fast lane
– Hızlı bir şeritteyimFrom L.A. to Tokyo
– Los Angles’dan Tokyo’ya
I’m so fancy
– Çok süslüyümCan’t you taste this gold?
– Bu altının tadına bakamıyor musun?Remember my name
– Hatırla adımı‘Bout to blow
– Patlamak üzereTrash the hotel
– Batır hoteliLet’s get drunk on the mini bar
– Hadi mini barda sarhoş olalımMake the phone call
– Ara (birini)
Feels so good getting what I want
– İstediğimi almak iyi hissettiriyorYeah, keep on turning it up
– Evet, açık tut onuChandelier swinging, we don’t give a fuck
– Avizeden sallanıyor kimseyi s*klemiyorumFilm star, yeah I’m deluxe
– Film yıldızı, evet delüksümClassic, expensive, you don’t get to touch
– Klasik, pahalı, dokunamazsınStill stuntin’, how you love that?
– Hala ilgi çekici, bunu nasıl seviyorsunGot the whole world asking how I does that
– Bütün dünya soruyor nasıl yaptığımıHot girl, hands off, don’t touch that
– Ateşli kızlar, çekin ellerinizi, buna dokunamazsınızLook at it I bet you wishing you could clutch that
– Bak şuna bahse girerim kavrayabilmeyi diliyorIt’s just the way you like it, huh?
– Bu şekilde sevmiyor musun, ha?You so good, he’s just wishing he could bite it, huh?
– Çok iyisin, o sadece ısırabilmeyi diliyor, dimi?Never turn down nothin
– Asla hiçbir şey kapanmayacakSlaying these hoes, gold trigger on the gun like
-Gebertiyor şu sürtükleri, altın tetikden çıkan kurşun gibiI’m so fancy
– Çok süslüyümYou already know
– Zaten biliyorsunI’m in the fast lane
– Hızlı bir şeritteyimFrom L.A. to Tokyo
– Los Angles’dan Tokyo’yaI’m so fancy
– Çok süslüyümCan’t you taste this gold?
– Bu altının tadına bakamıyor musun?Remember my name
– Hatırla adımı‘Bout to blow
– Patlamak üzereWho that, who that, I-G-G-Y
– Bu kim, Bu kim, I-G-G-YThat do that, do that, I-I-G-G-Y
– Kim yaptu bunu, kim yaptı, I-I-G-G-YWho that, who that, I-G-G-Y
– Bu kim, Bu kim, I-G-G-YThat do that, do that, I-I-G-G-Y
– Kim yaptu bunu, kim yaptı, I-I-G-G-YWho that, who that, I-G-G-Y
– Bu kim, Bu kim, I-G-G-YThat do that, do that, I-I-G-G-Y
– Kim yaptu bunu, kim yaptı, I-I-G-G-YAbout to blow..
– Patlamak üzere..About to blow..
– Patlamak üzere.. -
Calvin Harris – Thinking About You ft. Ayah Marar Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları
If I told you that this couldn’t get better baby
– Eğer sana bunun iyileşemeyeceğini söyleseydim bebeğim
And your heartbeat, it lets me know you feel the same
– Ve senin kalp atışın, aynı hissettiğini bilmeme izin verir
I can hold you, keep you safe until you fall asleep
– Seni tutabilirim, sen uykuya dalana kadar seni koruyabilirim- Seni tutabilirim, sen uykuya dalana kadar seni koruyabilirim
Never worried, cause I can give you what you need
– Sakın endişelenme, çünkü neye ihtiyacın varsa sana verebilirimNow everything I do, is all for loving you
– Şimdi yaptığım her şey, hepsi seni sevdiğim için
Its not something that we’re used to
– Bu bizim alışık olduğumuz bir şey değil
No other way to say, I need you every day
– Söylemenin başka bir yolu yok, sana her gün ihtiyaç duyuyorum
And now I’m gonna change my ways
– Ve şimdi yönlerimi değiştireceğim
And it’s a part of you, I never wanna lose
– Ve bu senin bir parçan, asla kaybetmek istemiyorum
I’ll do anything you want me to
– İstediğin her şeyi yapacağım
Like any other day, I know I’ll find a way-aa-aay.
– Diğer herhangi bir gün gibi, biliyorum bir yol bulacağım
And if ever I’m alone you’ll say,
– Ve eğer senin söyleyeceğin gibi sonsuza dek yalnız olursam,I’ll be thinking about you
– Seni düşünüyor olacağımIn a moment, I know that everything could change
– Bir anda, her şeyin değişebildiğini biliyorum
And I know that, my life would never be the same
– Ve biliyorum ki, hayatım asla aynı olmayacaktı
You’re the only way that’s making sense to me
– Sen benim için anlam taşıyan tek yolsun
When I close my eyes, you’re the one, I see
– Gözlerimi kapattığımda, sen teksin, anlıyorum
There’s no other way I could ever be … without you babe.
– Gidebileceğim başka hiçbir yol yok … sen olmadan bebeğimNow everything I do, is all for loving you
– Şimdi yaptığım her şey, hepsi seni sevdiğim için
Its not something that we’re used to
– Bu bizim alışık olduğumuz bir şey değil
No other way to say, I need you every day
– Söylemenin başka bir yolu yok, sana her gün ihtiyaç duyuyorum
And now I’m gonna change my ways
– Ve şimdi yönlerimi değiştireceğim
And it’s a part of you, I never wanna lose
– Ve bu senin bir parçan, asla kaybetmek istemiyorum
I’ll do anything you want me to
– İstediğin her şeyi yapacağım
Like any other day, I know I’ll find a way-aa-aay.
– Diğer herhangi bir gün gibi, biliyorum bir yol bulacağım
And if ever I’m alone you’ll say,
– Ve eğer senin söyleyeceğin gibi sonsuza dek yalnız olursam,I’ll be thinking about you
– Seni düşünüyor olacağım -
Avicii – Hey Brother Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları
Hey Brother
– Hey Kardeşim
There’s an endless road to re-discover
– Tekrar keşfedilecek sonsuz bir yol var
Hey Sister
– Hey Kardeşim
Know the water’s sweet but blood is thicker
– Suyun tatlı ama kanın yoğun olduğunu biliyorum
Oh, if the sky comes falling down, for you
– Oh, eğer gökyüzü sana diz çökerek geliyorsa
There’s nothing in this world I wouldn’t do
– Bu dünyada yapamayacağım hiçbir şey yok
Hey Brother
– Hey Kardeşim
Do you still believe in one another?
– Hala inanıyor muyuz birbirimize?
Hey Sister
– Hey Kardeşim
Do you still believe in love, I wonder?
– Hala inanıyor muyuz aşka acaba?
Oh, if the sky comes falling down, for you
– Oh, eğer gökyüzü sana diz çökerek geliyorsa
There’s nothing in this world I wouldn’t do
– Bu dünyada yapamayacağım hiçbir şey yok
What if I’m far from home?
– Evden uzaktaysam ne olmuş?
Oh brother I will hear you call
– Oh kardeşim, çağırdığını duyarım
What if I lose it all?
– Ya hepsini kaybedersem?
Oh sister I will help you out!
– Oh kardeşim, çıkmana yardım ederim!
Oh, if the sky comes falling down, for you
– Oh, eğer gökyüzü sana diz çökerek geliyorsa
There’s nothing in this world I wouldn’t do
– Bu dünyada yapamayacağım hiçbir şey yok
Hey Brother
– Hey Kardeşim
There’s an endless road to re-discover
– Tekrar keşfedilecek sonsuz bir yol var
Hey Sister
– Hey Kardeşim
Do you still believe in love, I wonder?
– Hala inanıyor muyuz aşka acaba?
Oh, if the sky comes falling down, for you
– Oh, eğer gökyüzü sana diz çökerek geliyorsa
There’s nothing in this world I wouldn’t do
– Bu dünyada yapamayacağım hiçbir şey yok
What if I’m far from home?
– Evden uzaktaysam ne olmuş?
Oh brother I will hear you call
– Oh kardeşim, çağırdığını duyarım
What if I lose it all?
– Ya hepsini kaybedersem?
Oh sister I will help you out!
– Oh kardeşim, çıkmana yardım ederim!
Oh, if the sky comes falling down, for you
– Oh, eğer gökyüzü sana diz çökerek geliyorsa
There’s nothing in this world I wouldn’t do
– Bu dünyada yapamayacağım hiçbir şey yok