Blog

  • Jennifer Lopez – Dance Again Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Jennifer Lopez – Dance Again Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Dance, yes
    – Dans, evet
    Love, next
    – Aşk, sıradaki
    Dance, yes
    – Dans, evet
    Love, next
    – Aşk, sıradaki

    Shimmy Shimmy yah, Shimmer yam
    – Işıltılı, ışıltılı
    Shimmer yay
    – Işıltılı
    I’m a ol’ dirty dog all day
    – Ben tüm gün yaramaz bir köpeğim
    No way Jose
    – Yolu yok Jose
    Your girl only go one way, ay mi madre
    – Kızın uzaklara gitti, ah annem
    You should check that out
    – Bunu kontrol etmelisin
    Maybe you ain’t turn her out
    – Belki onu döndürmezsin
    Maybe it’s none of my business
    – Belki bu seni ilgilendirmez
    But for now work it out
    – Ama şimdilik bunun üstünde çalış
    Let’s get this, dale
    – Hadi yapalım,

    Nobody knows what i’m feeling inside
    – Hiç kimse ne hissettiğimi bilmiyor
    I find it so stupid
    – Bunu çok aptalca buluyorum
    So why should I hide
    – O halde neden saklayayım
    That I love to make love to you baby
    – Seninle aşk yapmayı seviyorum bebek
    (yeah make love to me)
    – Seninle aşk yapmayı
    So many ways wanna touch you tonight
    – Bu gece sana bir çok şekilde dokunmak istiyorum
    I’m a big girl got no secrets this time
    – Bu sefer sırları olmayan büyük bir kızım ben
    Yeah I love to make love to you baby
    – Evet seninle aşk yapmayı seviyorum bebek
    (yeah make love to me)
    – Seninle aşk yapmayı

    If this would be a perfect world
    – Eğer bu kusursuz bir dünya ise
    We’d be together then
    – O halde beraber olmalıyız
    (let’s do it do it do it)
    – Hadi yapalım, hadi yapalım
    Only got just one life this i’ve learned
    – Hayatım boyunca sadece bunu öğrendim
    Who cares what they’re gonna say
    – Onların ne söyleyeceği kimin umurunda
    (let’s do it do it do it)
    – Hadi yapalım hadi yapalım

    I wanna dance, and love, and dance again
    – Dans etmek istiyorum, ve sevmek, ve tekrar dans etmek
    I wanna dance, and love, and dance again
    – Dans etmek istiyorum, ve sevmek, ve tekrar dans etmek

    Dance, yes
    – Dans, evet
    Love, next
    – Aşk, sıradaki
    Dance, yes
    – Dans, evet
    Love, next
    – Aşk, sıradaki

    Baby your fire is lighting me up
    – Bebeğim ateşin beni alevlendiriyor
    The way that you move body is reason enough
    – Vücudunu hareket ettiriş şeklin yeterli bir sebep
    That I love to make love to you baby
    – seninle aşk yapmayı seviyorum bebek
    (yeah make love to me)
    – Seninle aşk yapmayı
    I can’t behave
    – Öyle davranamam
    Oh I want you so much
    – Seni çok istiyorum
    Your lips taste like heaven
    – Dudakların cennet tadında
    So why should I stop?
    – O halde neden durmalıyım ki?
    Yeah I love to make love to you baby
    – Evet seninle aşk yapmayı seviyorum bebek
    (yeah make love to me)
    – Seninle aşk yapmayı

    If this would be a perfect world
    – Eğer bu kusursuz bir dünya ise
    We’d be together then
    – O halde beraber olmalıyız
    (let’s do it do it do it)
    – Hadi yapalım, hadi yapalım
    Only got just one life this i’ve learned
    – Hayatım boyunca sadece bunu öğrendim
    Who cares what they’re gonna say
    – Onların ne söyleyeceği kimin umurunda
    (let’s do it do it do it)
    – Hadi yapalım hadi yapalım

    I wanna dance, and love, and dance again
    – Dans etmek istiyorum, ve sevmek, ve tekrar dans etmek
    I wanna dance, and love, and dance again
    – Dans etmek istiyorum, ve sevmek, ve tekrar dans etmek

    Mr Worldwide, and the world’s most beautiful woman
    – Bay Dünya çapında, ve dünyanın en güzel kadını
    Modern day hugh hed (uh, yes)
    – Modern gün
    Play..y to the death (uh, yes)
    – Ölümüne Play..y
    Is he really worldwide? (uh, yes)
    – O gerçekten dünya çapında mı?
    Mami let me open your treasure chest
    – Anne, bırak hazine sandığını açayım
    Play dates, we play mates
    – Günlerle, arkadaşlarla oynayayım
    I’m the king snatching queens, checkmate
    – Ben kraliçeleri yakalayan bir kralım
    What you think?
    – Ne düşünüyorsun?
    It’s a rumor
    – Bu bir söylenti
    I’m really out of this world
    – Ben gerçekten bu dünyanın dışındanım
    Moon, luna
    – Ay, Ay Tanrıçası
    Make woman comfortable
    – Kadınları rahat ettiren
    Call me bloomer
    – Bana çiçeklendiren de
    Can’t even show love cause they’ll sue ya
    – Aşkı gösteremiyor bile çünkü seni dava ederler
    But I told them, ‘hallelujah, have a blessed dayAma onlara
    – ‘Şükürler olsun, gününüz kutsansın’ dedim
    So ahead of myself
    – O halde bana göre
    Everyday’s yesterday
    – Her gün dündür
    Want the recipe? it’s real simple
    – Reçetesi ne? Basit bir gerçek
    Little bit of vole, and she’ll open sesame
    – Bir miktar vale, ve susam açılır

    Now dance yes
    – Şimdi dans et evet
    Love next
    – Aşk sıradaki
    Dance yes
    – Dans et evet
    Love next
    – Aşk sırada

    If this would be a perfect world
    – Eğer bu kusursuz bir dünya ise
    We’d be together then
    – O halde beraber olmalıyız
    (let’s do it do it do it)
    – Hadi yapalım, hadi yapalım
    Only got just one life this i’ve learned
    – Hayatım boyunca sadece bunu öğrendim
    Who cares what they’re gonna say
    – Onların ne söyleyeceği kimin umurunda
    (let’s do it do it do it)
    – Hadi yapalım hadi yapalım

    I wanna dance, and love, and dance again
    – Dans etmek istiyorum, ve sevmek, ve tekrar dans etmek
    I wanna dance, and love, and dance again
    – Dans etmek istiyorum, ve sevmek, ve tekrar dans etmek

  • DNCE – Kissing Strangers ft. Nicki Minaj Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    DNCE – Kissing Strangers ft. Nicki Minaj Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Young Money
    – Genç Para
    Young Money
    – Genç Para
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Aye, I’m just trying to make my way on through the concrete jungle
    – Evet, sadece beton ormanından çıkış yolumu açmaya çalışıyorum
    Who walks with me?
    – Kim benimle yürür?
    Aye, oh yeah, tryna find connection in two-thousand something ain’t easy
    – Ay, 2 bin küsürün arasında bir bağlantı bulmaya çalışıyorsun, kolay değil
    Woohoo, can’t quit, take sips
    – wohoo, çıkamazsın, gururu yen
    Wanna taste you
    – Seni tatmak istiyorum
    Ooh, make wish, use lips
    – ooh, dilek tut, dudaklarını kullan
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    ‘Til I find someone I love
    – Sevdiğim birini bulana kadar
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    ‘Til I find someone I trust
    – Güvendiğim birini bulana kadar
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Open heart, open mind
    – Kalbini aç, aklını aç
    Never know who you’ll find
    – Kimi bulacağın asla bilinmeyecek
    Open heart, close your eyes
    – Kalbini aç, gözlerini kapat
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    ‘Til I find someone I love
    – Sevdiğim birini bulana kadar
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Aye, all misinformation open to interpretation
    – Ay, tüm yanlış bilgilendirmeler yoruma açık
    Just keep searching me
    – Sadece aramaya devam et
    Hyperventilating, blocking up my circulation
    – Ben, hızla nefes alıyorum, devrimi engelliyorum
    No waiting
    – Bekleme yok
    Woohoo, can’t quit, take sips
    – wohoo, çıkamazsın, gururu yen
    Wanna taste you
    – Seni tatmak istiyorum
    Ooh, make wish, use lips
    – ooh, dilek tut, dudaklarını kullan
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    ‘Til I find someone I love
    – Sevdiğim birini bulana kadar
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    ‘Til I find someone I trust
    – Güvendiğim birini bulana kadar
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Open heart, open mind
    – Kalbini aç, aklını aç
    Never know who you’ll find
    – Kimi bulacağın asla bilinmeyecek
    Open heart, close your eyes
    – Kalbini aç, gözlerini kapat
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Na na na na na na na na
    — Na na na na na na na na
    ‘Til I find someone I love
    – Sevdiğim birini bulana kadar
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    I got a boy that I kinda like
    – Sevdiğim türden bi adamım var
    This is a kiss-kiss, tongue him down kind of night
    – Bu öpücük-öpücük onu gece gibi öp

    He got that mmm, mmm, hard, got that China white
    – Hm-hmlar, Çin beyazı’na sahip olduğunu duydum
    He got that bomb, I think I’mma call him dynamite
    – Bombaya sahip, sanırım onu dinamit diye çağıracağım
    I gotta lotta sons, I could show you all the sonograms
    – Çokça evlatlarım olmalı, size ses düzenimi gösterebilirim
    Me? I’m Jem, and these bitches is the holograms
    – Ben mi? Ben Jem ve bu sürtükler hologram
    Me? I win, and these bitches just lose
    – Ben mi? Ben kazandım ve bu sürtükler sadece kaybetti
    They ship sink, but my ship, it just cruise
    – Onların gemileri batıyor, ama benimki sadece gemi gezisi
    Anyway, I’m back, with my baby gat, gimme piggy back
    – Herneyse, geri döndüm, ama bebeğimin var, bana domuzcuğu geri ver
    Drip drip, where that kitty cat, put it in his lap
    – Damla damla, ufak kediyle, onun kucağına koy
    Sip sip on the tip tip, lick on his lip-lip
    – Yudum yudum, uçtan uçtan, dudaklarını öp
    I think he’s tryna hit young Nick like the quick pic
    – Sanırım o genç Nic’e hızlı şekilde asılmaya çalışıyor
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    ‘Til I find someone I love
    – Sevdiğim birini bulana kadar
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    ‘Til I find someone I trust
    – Güvendiğim birini bulana kadar
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Open heart, open mind
    – Kalbini aç, aklını aç
    Never know who you’ll find
    – Kimi bulacağın asla bilinmeyecek
    Open heart, close your eyes
    – Kalbini aç, gözlerini kapat
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    ‘Til I find someone I love
    – Sevdiğim birini bulana kadar
    Na na na na na na na na
    – Na na na na na na na na
    Kissing strangers
    – Yabancıları öpmek

  • DNCE – Cake By The Ocean Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    DNCE – Cake By The Ocean Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Oh, no
    – Oh, hayır
    See you walking ’round like it’s a funeral
    – Etrafta sanki bu bir cenazeymiş gibi yürüdüğünü görüyorum
    Not so serious, girl; why those feet cold?
    – Çok ciddi değil, kızım; neden adımlar soğuk?
    We just getting started; don’t you tiptoe, tiptoe, ah
    – Daha yeni başladık; ayak ucuna basmayacak mısın, ayak ucuna, ah

    Waste time with a masterpiece, don’t waste time with a masterpiece
    – Bir şaheserle zaman harcamak, bir şaheserle zaman harcama
    You should be rolling with me, you should be rolling with me, ah
    – Benimle yuvarlanıyor olmalısın, benimle yuvarlanıyor olmalısın, ah
    You’re a real-life fantasy, you’re a real-life fantasy
    – Sen bir gerçek hayat fantazisisin, Sen bir gerçek hayat fantazisisin
    But you’re moving so carefully; let’s start living dangerously
    – Ama çok dikkatli ilerliyorsun, haydi tehlikeli bir şekilde yaşamaya başlayalım

    Talk to me, baby
    – Konuş benimle, bebeğim
    I’m going blind from this sweet sweet craving, whoa-oh
    – Bu tatlı tatlı arzudan kör olacağım, whoa-oh
    Let’s lose our minds and go fucking crazy
    – Haydi aklımızı kaybedelim ve delirelim
    I-I-I-I-I-I keep on hoping we’ll eat cake by the ocean
    – Ben-ben-ben-ben okyanustan kek yiyeceğimize dair umut etmeye devam ediyorum
    Walk for me, baby
    – Yürü benim için, bebeğim
    I’ll be Didd and you’ll be Naomi, whoa-oh
    – Ben Didd olacağım ve sende Naomi, whoa-oh
    Let’s lose our minds and go fucking crazy
    – Haydi aklımızı kaybedelim ve delirelim
    I-I-I-I-I-I keep on hoping we’ll eat cake by the ocean
    – Ben-ben-ben-ben okyanustan kek yiyeceğimize dair umut etmeye devam ediyorum

    God damn
    – Lanet olsun
    See you licking frosting* from your own hands
    – Kendi elinden şekerleme yaladığını görüyorum
    Want another taste, I’m begging, yes ma’am
    – Başka bir tat istiyorum, yalvarıyorum, evet bayan
    I’m tired of all this candy on the dry land, dry land, oh
    – Bu karadaki şekerlerden bıktım, karada, oh

    Waste time with a masterpiece, don’t waste time with a masterpiece
    – Bir şaheserle zaman harcamak, bir şaheserle zaman harcama
    You should be rolling with me, you should be rolling with me, ah
    – Benimle yuvarlanıyor olmalısın, benimle yuvarlanıyor olmalısın, ah
    You’re a real-life fantasy, you’re a real-life fantasy
    – Sen bir gerçek hayat fantazisisin, Sen bir gerçek hayat fantazisisin
    But you’re moving so carefully; let’s start living dangerously
    – Ama çok dikkatli ilerliyorsun, haydi tehlikeli bir şekilde yaşamaya başlayalım

    Talk to me, baby
    – Konuş benimle, bebeğim
    I’m going blind from this sweet sweet craving, whoa-oh
    – Bu tatlı tatlı arzudan kör olacağım, whoa-oh
    Let’s lose our minds and go fucking crazy
    – Haydi aklımızı kaybedelim ve delirelim
    I-I-I-I-I-I keep on hoping we’ll eat cake by the ocean
    – Ben-ben-ben-ben okyanustan kek yiyeceğimize dair umut etmeye devam ediyorum
    Walk for me, baby (walk for me now)
    – Yürü benim için, bebeğim (şimdi yürü benim için)
    I’ll be Didd and you’ll be Naomi, whoa-oh
    – Ben Didd olacağım ve sende Naomi, whoa-oh
    Let’s lose our minds and go fucking crazy
    – Haydi aklımızı kaybedelim ve delirelim
    I-I-I-I-I-I keep on hoping we’ll eat cake by the ocean
    – Ben-ben-ben-ben okyanustan kek yiyeceğimize dair umut etmeye devam ediyorum
    I-I-I-I-I-I keep on hoping we’ll eat cake by the ocean
    – Ben-ben-ben-ben okyanustan kek yiyeceğimize dair umut etmeye devam ediyorum
    I-I-I-I-I-I keep on hoping we’ll eat cake by the ocean
    – Ben-ben-ben-ben okyanustan kek yiyeceğimize dair umut etmeye devam ediyorum

    You’re fucking delicious
    – Çok lezzetlisin
    Talk to me, girl
    – Konuş benimle, kızım

    Talk to me, baby
    – Konuş benimle, bebeğim
    I’m going blind from this sweet sweet craving, whoa-oh
    – Bu tatlı tatlı arzudan kör olacağım, whoa-oh
    Let’s lose our minds and go fucking crazy
    – Haydi aklımızı kaybedelim ve delirelim
    I-I-I-I-I-I keep on hoping we’ll eat cake by the ocean
    – Ben-ben-ben-ben okyanustan kek yiyeceğimize dair umut etmeye devam ediyorum
    Walk for me, baby (walk for me now)
    – Yürü benim için, bebeğim (şimdi yürü benim için)
    I’ll be Didd and you’ll be Naomi, whoa-oh
    – Ben Didd olacağım ve sende Naomi, whoa-oh
    Let’s lose our minds and go fucking crazy
    – Haydi aklımızı kaybedelim ve delirelim
    I-I-I-I-I-I keep on hoping we’ll eat cake by the ocean
    – Ben-ben-ben-ben okyanustan kek yiyeceğimize dair umut etmeye devam ediyorum

    Red velvet, vanilla, chocolate in my life
    – Kırmızı kadife, vanilya, çikolata hayatımda
    Funfetti*, I’m ready; I need it every night
    – Funfetti, ben hazırım; buna her gece ihtiyacım var
    Red velvet, vanilla, chocolate in my life
    – Kırmızı kadife, vanilya, çikolata hayatımda
    I-I-I-I-I-I keep on hoping we’ll eat cake by the ocean
    – Ben-ben-ben-ben okyanustan kek yiyeceğimize dair umut etmeye devam ediyorum

  • Milky Chance – Dance Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Milky Chance – Dance Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I want you by my side
    – Seni yanımda istiyorum
    So that I never feel alone again
    – Böylece asla yalnız hissetmeyeceğim
    They’ve always been so kind
    – Hep çok kibardılar
    But now they’ve brought you away from me
    – Ama şimdi seni benden alacaklar
    I hope they didn’t get your mind
    – Umarım aklını çelmezler
    Your heart is too strong anyway
    – Zaten kalbin çok güçlü
    We need to fetch back the time
    – Zamanı geri almaya ihtiyacımız var
    They have stolen from us
    – Bizden çaldılar
    I want you
    – Seni istiyorum
    We can bring it on the floor
    – Yere getirebiliriz
    You’ve never danced like this before
    – Daha önce hiç böyle dansetmemiştin
    but we dont talk about it
    – Ama bunun hakkında konuşmuyoruz
    Dancin’ on doin the boogie all night long
    – Bütün gece dans ediyoruz
    Stoned in paradise
    – Cennette sarhoş
    Shouldn’t talked about it
    – Bunun hakkında konuşmamalıydık
    Shouldn’t talked about it
    – Bunun hakkında konuşmamalıydık
    Coldest winter for me
    – Benim için en soğuk kış
    The sun aint shinin anymore
    – Güneş artık parlamıyor
    The only thing i fell is pain
    – Tek hissettiğim acı
    caused by absence of you
    – Senin yokluğundan kaynaklanan
    Suspense is controlling my mind
    – Belirsizlik aklımı kontrol ediyor
    I cannot find the way out of here
    – Burdan dışarıda yolumu bulamam
    I want you by my side
    – Seni yanımda istiyorum
    so that i never feel alone again
    – Böylece asla yalnız hissetmeyeceğim
    I want you
    – Seni istiyorum
    We can bring it on the floor
    – Yere getirebiliriz
    you’ve never danced like this before
    – Daha öce hiç böyle dansetmemiştin
    but we dont talk about it
    – Ama bunun hakkında konuşmuyoruz
    dancin’ on doin the boogie all night long
    – Bütün gece dans ediyoruz
    Stoned in paradise
    – Cennette sarhoş
    Shouldn’t talked about it
    – Bunun hakkında konuşmamalıydık
    Shouldn’t talked about it
    – Bunun hakkında konuşmamalıydık

  • Alexandra Stan & INNA feat. Daddy Yankee – We Wanna Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Alexandra Stan & INNA feat. Daddy Yankee – We Wanna Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    We wanna dance till we can’t no more
    – Edemeyeceğimiz kadar dans etmek istiyoruz
    We wanna love with the lights down low,
    – Loş ışıkla aşk istiyoruz
    From Argentina to Morocco
    – Arjantina’dan Fas’a kadar
    We wanna dance,
    – Dans etmek istiyoruz
    It’s about to go!
    – Bu gitmek hakkında !
    Down in the rough part of town
    – Kasabanın engebeli tarafının aşağısında
    There’s an epidemic going around
    – Bir salgın dolaşıyor
    I get the fever when I hear that song,
    – Bu şarkıyı duyduğumda ateşleniyorum
    I can’t help it, I gotta move right now!
    – Elimde değil,şuan da hareket etmeliyim
    When I hit the drums start to play
    – Davul çalmaya başlar vurduğumda
    I let my body run away, eh eh
    – Vücuduma firar etmesi için izin veriyorum
    I wanna party like everyday, eh eh
    – Her gün parti istiyorum
    If you’re with me let me hear you say!
    – Eğer sende benleysen söylediklerini duymama izin ver
    Do we wanna stop it? No way!!
    -Bunu durdurmak istiyor muyuz? Katiyen!
    Do we let the cops in? No way!!
    – Polislerin girmesine izin verecek miyiz? Katiyen!
    We about to rock this whole place
    – Tüm bu alanda rocka dairiz
    What do we want??!
    – Ne yapmak istiyoruz?
    They call me Afro baby
    – Onlar bana Afro bebeği diyor
    I see you be looking, daddy come get it
    – Aranan olduğunu görüyorum,babacık gelip al bunu
    I’m with it, I’m ready
    – Bu fikirdeyim,hazırım
    You better get busy
    – Meşgul olman daha iyi
    So city to city the girls so spinnin’ down down down down
    – Şehirden şehire doğru kızlar aşağı dönüyor
    Say 1, 2, 3 to the 4
    – Söyle,1,2,3,4
    Mami, relax, like you’re tryina make it on the toll,
    – Rahat ol,tıpkı bunu otoyol üzerinde yapacakmışsın gibi
    But you’re the one that got meon the trippin’
    – Fakat hafif adımlarla yürürken tek bir duyguya sahipsin
    The girls on my hands, when really like it on the hips
    – Kalçalarını beğendiğim zaman kızlar elimde
    High up on your like we’re end it
    – Sonuna gelir gibi olduğumuzda yüksel
    Stop like you know I’m abandoned
    – Terk edilmiş olduğumu biliyormuşsun gibi dur

  • The Neighbourhood – Daddy Issues Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    The Neighbourhood – Daddy Issues Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Take you like a drug
    – Uyuşturucu gibi alıyorum seni
    I taste you on my tongue
    – Dilimle tadıyorum
    You ask me what I’m thinking about
    – Ne düşündüğümü soruyorsun
    I’ll tell you that I’m thinking about
    – Sana ne düşündüğümü söyleyeceğim
    Whatever you’re thinking about
    – Senin düşüncen her ne ise
    Tell me something that I won’t forget
    – Bana unutmayacağım bir şey söyle
    But you might have to tell me again
    – Fakat bana tekrar söylemek zorunda kalabilirsin
    It’s crazy what you do for a friend
    – Bir arkadaş için yapabileceğin şey çok çılgınca
    Go ahead and cry little girl
    – Devam et ve ağla küçük kız
    Nobody does it like you do
    – Kimse yaptığın şeyden hoşlanmıyor
    I know how much it matters to you
    – Ben seni anlıyorum
    And if you were my little girl
    – Ve sen benim küçük kızım olsaydın
    I’d do whatever I could do
    – Yapabileceğim ne varsa yapardım
    I’d run away and hide with you
    – Seninle kaçar ve saklanırdım
    I know that you got daddy issues
    – Biliyorum sende Daddy issues* var
    I love that you got daddy issues
    – Sende daddy issues olmasını seviyorum
    And I do too
    – Bende de var

    I tried to write your name in the rain
    – Yağmurda ismini yazmaya çalıştım
    but the rain never came
    – ama yağmur hiç gelmedi
    So I made with the sun
    – Bu yüzden güneş ile denedim
    The shame, always comes at the worst time
    – Gölge, her seferinde en kötü zamanda geliyor

    You ask me what I’m thinking about
    – Ne düşündüğümü soruyosun
    I’ll tell you that I’m thinking about
    – Sana ne düşündüğümü söyleyeceğim
    Whatever you’re thinking about
    – Senin düşüncen her ne ise
    Tell me something that I’ll forget
    – Unutacağım bir şey söyle
    And you might have to tell me again
    – Ve bana tekrar söylemek zorunda olabilirsin
    It’s crazy what you do for a friend
    – Bir arkadaş için yapabileceğin şey çok çılgınca

    Go ahead and cry little girl
    – Devam ve ağla küçük kız
    Nobody does it like you do
    – Kimse yaptığın şeyden hoşlanmıyor
    I know how much it matters to you
    – Ben seni anlıyorum
    I know that you got daddy issues
    – Sende daddy issues olduğunu biliyorum
    And if you were my little girl
    – Ve sen benim küçük kızım olsaydın
    I’d do whatever I could do
    – Yapabileceğim ne varsa yapardım
    I’d run away and hide with you
    – Seninle kaçar ve saklanırdım
    I love that you got daddy issues
    – Sende daddy issues olmasını seviyorum

    I keep on trying to let you go
    – Seni bırakmak için denemeyi sürdüyorum
    Dying to let you know
    – Öğrenmen için bitiyorum
    How I’m getting on
    – Nasıl alıştığımı
    I didn’t cry when you left at first
    – İlk bırakıp gittiğinde ağlamamıştım
    But now that you’re dead it hurts
    – Fakat şuan ölüsün ve bu acı veriyor
    This time i gotta know
    – Şimdi bilmem gerekiyor
    Where did my daddy go?
    – Benim babam nereye gitti?

    I’m not entirely here
    – Tam olarak burada değilim
    Half of me has disappeared
    – Bir yarım yok oldu

    Go ahead and cry little boy
    – Devam et ve ağla küçük çocuk
    You know that your daddy did too
    – Babanında yaptığını biliyorsun
    You know what your mama went through
    – Annenin ne yaşadığını biliyorsun
    You gotta let it out soon
    – Şimdi söylemelisin
    Just let it out
    – Sadece söyle

    Go ahead and cry little girl
    – Devam et ve ağla küçük kız
    Nobody does it like you do
    – Kimse yaptığın şeyden hoşlanmıyor
    I know how much it matters to you
    – Ben seni anlıyorum
    I know that you got daddy issues
    – Biliyorum sende Daddy issues* var
    And if you were my little girl
    – Ve sen benim küçük kızım olsaydın
    I’d do whatever I could do
    – Yapabileceğim ne varsa yapardım
    I’d run away and hide with you
    – Seninle kaçar ve saklanırdım
    I love that you got daddy issues
    – Sende daddy issues olmasını seviyorum
    And I do too
    – Bende de var

  • Bruno Mars – Grenade Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Bruno Mars – Grenade Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Easy come, easy go
    – Haydan gelen huya gider
    That’s just how you live, oh
    – Sen böyle yaşıyorsun işte
    Take, take, take it all,
    – Al al al hepsini al
    But you never give
    – Ama asla verme
    Should have known you was trouble from the first kiss,
    – İlk öpücükten anlamalıydın senin sorunlu olduğunu
    Had your eyes wide open –
    – Gözlerin açıktı
    Why were they open?
    – Neden açıktı gözlerin?

    Gave you all I had and you tossed it in the trash,
    – Sana neyim varsa verdim ve sen çöpe attın
    You tossed it in the trash you did.
    – Çöpe attın evet yaptın.
    To give me all your love is all I ever asked
    – Bu zamana kadar tek istediğim bana sevgini vermendi

    Cause what don’t understand is i’d catch a grenade for ya.
    – Çünkü anlamadığın şu ki senin için bir el bombası tutabilirdim
    Throw my hand on the blade for ya,
    – Ellerimi bıçağa uzatırdım senin için
    I’d jump in front of a train for ya.
    – Bir trenin önüne atlardım senin için

    You know I’d do anything for ya.
    – Biliyorsun senin için herşeyi yapardım
    See ? i would go through all this pain for ya,
    – Anladın? Bütün bu acıları senin için çekerdim
    Take a bullet straight through my brain.
    – Tam beynime dayardım mermiyi
    Yes I would die for ya baby,
    – Evet senin için ölebilirdim bebeğim
    But you won’t do the same.
    – Ama sen aynısını yapmazsın
    No,no
    – Hayır,hayır

    Black, black, black and blue beat me till I’ am numb
    – Siyah,siyah,siyah ve mavi ben aptallaşana kadar beni dövüyor*
    Tell the devil I said hey
    – Şeytana selamımı söyle
    When you get back to
    – Döndüğün zaman
    Where you’re from bad women bad women
    – Kötü kadından,kötü kadından
    That’s just what you are yeah you smile in my face
    – Sen busun işte evet yüzüme gülümsüyorsun
    Than you rip the breaks out my car.
    – Sonra da arabamın frenlerini bozuyorsun

    To give me all your fuckin’ love is all I ever asked
    – Bu zamana kadar tek istediğim bana o kahrolası sevgini vermendi
    Cause what don’t understand is i’d catch a grenade for ya.
    – Çünkü anlamadığın şu ki senin için bir el bombası tutabilirdim
    Throw my hand on the blade for ya,
    – Ellerimi bıçağa uzatırdım senin için
    I’d jump in front of a train for ya.
    – Bir trenin önüne atlardım senin için

    Listen babe I would go through all this pain for ya
    – Dinle bebeğim tüm bu acıları çekebilirdim senin için
    Take a bullet straight through my brain.
    – Tam beynime dayardım mermiyi
    Yes I would die for ya baby.
    – Evet senin için ölebilirdim bebeğim
    But you won’t do the same.
    – Ama sen aynısını yapmazsın
    If my body was on fire ooh
    – Eğer ateşler içinde olsaydım
    You would watch me burn down in flames.
    – Alevler arasında yanışımı izlerdin sen
    You said that you love me
    – Beni sevdiğini söyledin
    You’re a liar cause you never ever ever did
    – Yalancının tekisin çünkü asla,ama asla sevmedin

  • Beyonce – Pretty Hurts Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Beyonce – Pretty Hurts Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ms. third world, your first question
    Bayan 3. Dünya Güzeli, senin ilk sorun,
    What is your aspiration in life?
    Hayattan isteğiniz nedir?
    Oh, my aspiration in life
    Ah, hayattaki isteğim
    Would be to be happy
    Mutlu olmak, olurdu.

    Mama said, you’re a pretty girl
    Annem dedi ki, sen güzel bir kızsın
    What’s in your head, it doesn’t matter
    Beyninde olan şeyler önemli değil
    Brush your hair, fix your teeth
    Saçını tara, dişlerini düzelt,
    What you wear is all that matters
    Tek önemli olan giydiklerin
    Just another stage, pageant the pain away
    Sadece başka bir sahne ve gösteri alır acını
    This time I’m gonna take the crown
    Bu sefer tacı alacağım,
    Without falling down, down
    Düşmeden, düşmeden.

    Pretty hurts, and shine the light on whatever’s worse
    Güzellik incitir, ışığı daha kötü şeyler için parlatmalıyız
    Perfection is a disease of a nation, pretty hurts, pretty hurts
    Mükemmellik insanların hastalığıdır, güzellik incitir, güzellik incitir
    Pretty hurts, and shine the light on whatever’s worse
    Güzellik incitir, ışığı daha kötü şeyler için parlat
    Trying to fix something but you can’t fix what you can’t see
    Bir şeyleri düzeltmek için uğraşıyorsun, ama göremediğin şeyi düzeltemezsin
    It’s the soul that needs the surgery
    (Plastik)Ameliyata ihtiyacı olan ruhundur.

    Blonder hair, flat chest
    Daha sarı saçlar, düz göğüsler
    TV says bigger is better
    Televizyon daha büyüğün daha güzel olduğunu söylüyor
    South beach, sugar free
    Yumuşak bir kumsal, şekersiz hayat
    Vogue says thinner is better
    Vogue (dergi) ince olmanın daha iyi olduğunu söylüyor
    Just another stage
    Başka bir sahne,
    Pageant the pain away
    Acını alan güzellik yarışması
    This time I’m gonna take the crown
    Bu sefer tacı alacağım,
    Without falling down, down, down
    Düşmeden, düşmeden.

    Pretty hurts, and shine the light on whatever’s worse
    Güzellik incitir, ve ışığı daha kötü şeyler için parlatır
    Perfection is a disease of a nation, pretty hurts, pretty hurts
    Mükemmellik insanların hastalığıdır, güzellik incitir, güzellik incitir
    Pretty hurts, and shine the light on whatever’s worse
    Güzellik incitir, ve ışığı daha kötü şeyler için parlatır
    Trying to fix something but you can’t fix what you can’t see
    Bir şeyleri düzeltmek için uğraşıyorsun, ama göremediğin şeyi düzeltemezsin
    It’s the soul that needs the surgery
    Güzellik ameliyata ihtiyacı olan ruhundur.

    Ain’t got no doctor, or pill can take the pain away
    Ne doktorlar, ne haplar acını dindirebilir
    The pain’s inside and nobody frees you from your body
    Acın içinde ve kimse seni bedeninden özgür kılamaz
    It’s the soul, it’s the soul that needs surgery
    Ruhun, ruhunun güzellik ameliyatına ihtiyacı var
    It’s my soul that needs surgery
    Ruhumun güzellik ameliyatına ihtiyacı var

    Plastic smiles and denial can only take you so far
    Plastik gülümser ve inkar etmek seni bir yere kadar götürür
    And you break when the paper sign leaves you in the dark
    Ve kağıt izi seni karanlıkta bıraktığında kırılırsın
    You left a shattered mirror and the shards of a beautiful girl
    Parçalanmış bir ayna ve güzel bir kızın kırıklarını bırakırsın

    Pretty hurts, and shine the light on whatever’s worse
    Güzellik incitir, ve ışığı daha kötü şeyler için parlatır
    Perfection is a disease of a nation, pretty hurts, pretty hurts
    Mükemmellik insanların hastalığıdır, güzellik incitir, güzellik incitir
    Pretty hurts, and shine the light on whatever’s worse
    Güzellik incitir, ve ışığı daha kötü şeyler için parlatır
    Trying to fix something but you can’t fix what you can’t see
    Bir şeyleri düzeltmek için uğraşıyorsun, ama göremediğin şeyi düzeltemezsin
    It’s the soul that needs the surgery
    Güzellik ameliyatına ihtiyacı olan ruhundur.

    When you’re alone all by yourself
    Yalnız başına, sadece sen varken
    And you’re lying in your bed
    Ve yatakta uzanıyorken
    Reflection stares right into you
    Yansıman sana bakar
    Are you happy with yourself
    Memnun musun kendinden?
    It’s just a way to masquerade
    Maskeli balo sadece bir yol
    The illusion that’s been shed
    Aldatıcı görünüşün dökülür
    Are you happy with yourself?
    Memnun musun kendinden?
    Are you happy with yourself?
    Memnun musun kendinden?
    Yes!
    Evet!

  • Fugees – Killing Me Softly Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Fugees – Killing Me Softly Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    [ Strumming my pain with his fingers
    – Parmaklarıyla acımı tıngırdatıyor

    Singing my life with his words
    – Sözleriyle hayat şarkımı söylüyor

    Killing me softly with his song
    – Şarkısıyla beni yumuşakça öldürüyor

    Killing me softly with his song
    – Şarkısıyla beni yumuşakça öldürüyor

    Telling my whole life with his words
    – Sözleriyle tüm hayatımı anlatıyor

    Killing me softly with his song
    – Şarkısıyla beni yumuşakça öldürüyor ]

    I heard he sang a good song
    – İyi bir şarkı söylediğini duydum

    I heard he had a style
    – Bir stili olduğunu duydum

    And so I came to see him
    – Ve bu yüzden onu görmeye geldim

    And listen for a while
    – Ve bir süre dinlemeye

    And there he was this young boy
    – Ve o bu genç çocuktu

    A stranger to my eyes
    – Gözlerim için bir yabancı

    I felt all flushed with fever
    – Heyecanla yüzümün kızardığını hissettim

    Embarrassed by the crowd
    – Kalabalıktan utandım

    I felt he found my letters
    – Mektuplarımı bulduğunu hissettim

    And read each one out loud
    – Ve hepsini yüksek sesle okuduğunu

    I prayed that he would finish
    – Bitirmesi için dua ettim

    But he just kept right on
    – Ama o sadece söylemeye devam etti

  • Cassie – Me & U Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Cassie – Me & U Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    You’ve been waiting so long
    – Çok uzun süredir bekliyordun
    I’m hear to answer your call
    – Çağrını cevaplamaya burdayım
    I know that I shouldn’t have had you waiting at all
    – Biliyorum ki seni bu kadar bekletmemeliydim
    I’ve been so busy, but I’ve been thinking about what I wanna do with you
    – Çok meşguldüm,ama seninle ne yapmam gerektiğini düşünüyor idim

    I know them other guys, they been talking about the way I do what I do
    – Öteki herifleri biliyorum,ne yaparsam yaparım hakkında konuşup duruyorlar
    They heard I was good, they wanna see if it’s true
    – Senin, benim varmak (vermek) isdeğim olduğunu biliyorlar
    They know you’re the one I wanna give it to
    – Seninde beni istediğini görüyorum
    I can see you want me too
    – Senin de beni istediğini görebiliyorum
    Now, it’s me and you
    – Şimdi ben ve sen

    It’s me and you, now
    – Şimdi,işte sen ve ben
    I’ve been waiting (Waiting)
    – Bekliyordum
    Think I wanna make that move, now
    – Şimdi,sanırım bu hareketi yapmayı istiyorum
    Baby, tell me if you like it (Tell me if you like it)
    – Bebeğim,hoşuna gidiyorsa söyle
    It’s me and you, now
    – Şimdi,işte ben ve sen
    I’ve been waiting
    – Bekliyordum
    Think I wanna make that move, now
    – Şimdi,bu hareketi yapmayı istiyorum
    Baby, tell me how you like it
    – Bebeğim,söyle bana nasıl hoşuna gidiyorsa

    I was waiting for you to tell me you were ready
    – Bana hazır oldğunu söylemeni bekliyordum
    I know what to do, if only you would let me
    – Ne yapılacağını biliyorum,sadece bana izin verirsen
    As long as you’re cool with it, I’ll treat you right
    – Olabildiğince rahat olduğun sürece,sana düzgün davranacağım
    Here is where you wanna be
    – Burası olmak istediğin yer

    I know them other guys, they been talking bout the way I do what I do
    – Öteki herifleri biliyorum,ne yaparsam yaparım hakkında konuşup duruyorlar
    They heard I was good, they wanna see if it’s true
    – İyi olduğumu duydular,doğru olup olmadığını görmek istiyorlar
    They know you’re the one I wanna give it to
    – Senin, benim varmak (vermek) isdeğim olduğunu biliyorlar
    I can see you want me too
    – Seninde beni istediğini görüyorum
    And now, it’s me and you
    – Şimdi,işte ben ve sen

    It’s me and you now (Baby, it’s me and you)
    – Şimdi,işte ben ve seen
    I’ve been waiting
    – Bekliyordum
    Think I wanna make that move, now (Thinking bout making that move)
    – Şimdi,sanırım bu hareketi yapmayı istiyorum (bu hareketi yapmak hakkında düşünmek)
    Baby, tell me if you like it (Tell me if you like it)
    – Bebeğim,hoşuna gidiyorsa söyle
    It’s me and you, now (Uh-huh)
    – Şimdi,işte ben ve sen
    I’ve been waiting (Hey)
    – Bekliyordum
    Think I wanna make that move, now (Wanna make a move)
    – Şimdi,bu hareketi yapmayı istiyorum (bir hareket yapmayı istemek)
    Baby, tell me how you like it (Yea)
    – Bebeğim,söyle bana nasıl hoşuna gidiyorsa

    Baby, I’ll love you all the way down
    — Bebeğim,seni sonuna dek seveceğim
    Get cha right where you like it, I promise you’ll like it (I swear)
    – İstediğin yerde “cha” de,söz veriyorum hoşuna gidecek
    Just relax and let me make that move (It’s our secret thang)
    – Sadece rahatla ve izin ver bana şu hareketi yapmaya
    Keep it between me and you
    – Aramızda kalsın

    It’s me and you, now (Oh Yea-a)
    – Şimdi,işte sen ve ben
    I’ve been waiting
    – Bekliyordum
    Think I wanna make that move, now (Move now)
    – Şimdi,sanırım bu hareketi yapmayı istiyorum
    Baby, tell me if you like (Tell me if you like it)
    – Bebeğim,hoşuna gidiyorsa söyle
    It’s me and you, now (Yea)
    – Şimdi,işte ben ve sen
    I’ve been waiting
    – Bekliyordum
    Think I wanna make that move, now (Gonna make a move now)
    – Şimdi,sanırım bu hareketi yapmayı istiyorum (bir hareket yapacağım şimdi)
    Baby, tell me how you like it
    – Bebeğim,söyle bana nasıl hoşuna gidiyorsa
    It’s me and you
    – İşte sen ve ben

  • Bruno Mars – That’s What I Like Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Bruno Mars – That’s What I Like Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I got a condo in Manhattan
    – Manhattan’da bir evim var
    Baby girl, what’s hapnin’?
    – Bebegim, neler oluyor?
    You and your ass invited
    – Sen ve kalçan davetli
    So gon’ and get to clappin
    – O yüzden gel ve alkışa başla
    So pop it for a pimp
    – Salla kalçayı
    Pop it for me
    – Salla benim için
    Turn around and drop it for a pimp
    – Etrafında dön ve üzerine otur
    Drop, drop it for me
    – Otur, otur benim için
    I’ll rent a beach house in Miami
    – Miami’de bir sahil evi kiralayacağım
    Wake up with no jammies
    – Pijamalarsız uyanıyoruz
    Lobster tail for dinner
    – Akşam yemeği için ıstakoz
    Julio serve that scampi
    – Julio, karidesleri servis ediyor
    You got it if you want it
    – Eğer istersen sahip olabilirsin
    Got, got it if you want it
    – Sahip olabilirsin eğer istersen
    Said you got it if you want it
    – İstiyorsan sahip olabileceğini söyledim
    Take my wallet if you want it now
    – Eğer istiyorsan şimdi cüzdanımı al

    Jump in the Cadillac, girl, let’s put some miles on it
    – Cadillac’a atlayalım, kızım biraz kilometre yazdıralım
    Anything you want, just to put a smile on it
    – Ne istersen, sadece gülümse
    You deserve it baby, you deserve it all
    – Hakettin bebeğim, hepsini hakettin
    And I ‘m gonna give it to you
    – Ve ben sana vereceğim

    Gold jewelry shining so bright
    – Altın mücevherler çok parlak
    Strawberry champagne all night
    – Tüm gece çilekli şampanya
    Lucky for you, that’s what I like, that’s what I like
    – Şanslısın, işte bunu severim, bunu severim
    Lucky for you, that’s what I like, that’s what I like
    – Şanslısın, işte bunu severim, bunu severim
    Sex by the fire at night
    – Gece ateşin yanında sevişmek
    Silk sheets and diamonds all white
    – İpek çarşaflar ve beyaz elmaslar
    Lucky for you, that’s what I like, that’s what I like
    – Şanslısın, işte bunu severim, bunu severim
    Lucky for you, that’s what I like, that’s what I like
    – Şanslısın, işte bunu severim, bunu severim,

    I’m talkin’ trips to Puerto Rico
    – Porta Riko’ya gezintilerden bahsediyorum
    Say the word and we go
    – Kelimeyi söyle ve gidelim
    You can be my freaka
    – Çılgınım olabilirsin
    Girl, I’ll be on fleek, mami cita
    – Kızım bense muhteşem olacağım, güzel kız
    I will never make a promise that I can’t keep
    – Hiçbir zaman tutamayacağım bir söz vermeyeceğim
    I promise that you’ll smile and gon’ never leave
    – Söz veriyorum güleceksin ve hiç gitmeyeceksin
    Shopping sprees in Paris
    – Paris’te alışverişler
    Everything 24 karat
    – Herşey 24 karat
    Take a look in that mirror
    – Aynada kendine bak
    Now tell me who’s the fairest
    – Şimdi söyle bana kim daha güzel
    Is it you? Is it me?
    – Sen misin? Ben miyim?
    Say it’s us and I’ll agree, baby
    – İkimiz de diyelim ve katılıyorum, bebeğim

    Jump in the Cadillac, girl, let’s put some miles on it
    – Cadillac’a atlayalım, kızım biraz kilometre yazdıralım
    Anything you want, just to put a smile on it
    – Ne istersen, sadece gülümse
    You deserve it baby, you deserve it all
    – Hakettin bebeğim, hepsini hakettin
    And I ‘m gonna give it to you
    – Ve ben sana vereceğim

    Gold jewelry shining so bright
    – Altın mücevherler çok parlak
    Strawberry champagne all night
    – Tüm gece çilekli şampanya
    Lucky for you, that’s what I like, that’s what I like
    – Şanslısın, işte bunu severim, bunu severim
    Lucky for you, that’s what I like, that’s what I like
    – Şanslısın, işte bunu severim, bunu severim
    Sex by the fire at night
    – Gece ateşin yanında sevişmek
    Silk sheets and diamonds all white
    – İpek çarşaflar ve beyaz elmaslar
    Lucky for you, that’s what I like, that’s what I like
    – Şanslısın, işte bunu severim, bunu severim
    Lucky for you, that’s what I like, that’s what I like
    – Şanslısın, işte bunu severim, bunu severim

    If you say you want a good time
    – İyi vakit geçirmek istediğini söylersen
    Well here I am baby, here I am baby
    – İşte ben burdayım bebeğim, burdayım bebeğim
    Talk to me, talk to me, talk to me
    – Konuş benimle, konuş benimle, konuş benimle
    Tell me what’s on your mind
    – Söyle baba aklında ne var
    If you want it, girl come and get it
    – Eğer istiyorsan, kızım gel ve al
    All this is here for you
    – Hepsi senin için burada
    Tell me baby, tell me, tell me baby
    – Söyle bebeğim, söyle, söyle bebeğim
    What you tryna do?
    – Ne yapmaya çalışıyorsun?

    Gold jewelry shining so bright
    – Altın mücevherler çok parlak
    Strawberry champagne all night
    – Tüm gece çilekli şampanya
    Lucky for you, that’s what I like, that’s what I like
    – Şanslısın, işte bunu severim, bunu severim
    Lucky for you, that’s what I like, that’s what I like
    – Şanslısın, işte bunu severim, bunu severim
    Sex by the fire at night
    – Gece ateşin yanında sevişmek
    Silk sheets and diamonds all white
    – İpek çarşaflar ve beyaz elmaslar
    Lucky for you, that’s what I like, that’s what I like
    – Şanslısın, işte bunu severim, bunu severim
    Lucky for you, that’s what I like, that’s what I like
    – Şanslısın, işte bunu severim, bunu severim

  • Rihanna – Man Down Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Rihanna – Man Down Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I didn’t mean to end his life
    – Onun hayatını bitirmek istememiştim
    I know it wasn’t right
    – Doğru olmadığını biliyorum
    I can’t even sleep at night
    – Geceleri uyuyamıyorum bile
    Can’t get it off my mind
    – Aklımdan çıkaramıyorum
    I need to get out of sight
    – Gözlerden ırak olmam lazım
    Before I end up behind bars
    – Parmaklıklar ardına düşmeden önce

    What started out as a simple altercation
    – Küçük bir kavga olarak başlayan şey
    Turned into a real sticky situation
    – Gerçekten sıkıntılı bir duruma dönüştü
    Me just thinking on the time that I’m facing
    – Kendimle yüzleştiğim zamanlarda
    Makes me wanna cry
    – Ağlamak istiyorum

    ‘Cause I didn’t mean to hurt him
    – Çünkü onu incitmek istememiştim
    Could’ve been somebody’s son
    – Herhangi birinin oğlu olabilirdi
    And I took his heart when
    – Ve onun kalbini sökmüş oldum
    I pulled out that gun
    – O silahı çıkardığımda
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Man down
    – Adam öldü
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Man down
    – Adam öldü

    Oh, mama, mama, mama
    – Oh, anne anne anne
    I just shot a man down
    – Bir adamı öldürdüm
    In central station
    – Merkez istasyonunda
    In front of a big old crowd
    – Büyük bir kalabalığın ortasında
    Oh why, oh why
    – Ah neden, neden
    Oh, mama, mama, mama
    – Oh, anne anne anne
    I just shot a man down
    – Bir adamı öldürdüm
    In central station
    – Merkez istasyonunda

    It’s a 22, I call her Peggy Sue
    – bir 22, ben ona Peggy Sue diyorum
    When she fits right down in my shoes
    – Ayakkabılarım ona tam uyduğunda
    What do you expect me to do
    – Benden ne yapmamı bekliyorsun
    If you’re playing me for a foo
    – Beni aptal yerine koyarsan
    I will lose my cool
    – Serinkanlılığımı kaybederim
    And reach for my fire arm
    – Ve sinirlenirimm

    I didn’t mean to lay him down
    – Onu yere yığmak istememiştim
    But it’s too late to turn back now
    – Ama geri dönmek için artık çok geç
    Don’t know what I was thinking
    – Ne düşündüğümü bilmiyorum
    Now he’s no longer living
    – Artık o yaşamıyor
    So I’m ’bout to leave town
    – Bu yüzden şehri terk etmek üzereyim

    ‘Cause I didn’t mean to hurt him
    – Çünkü onu incitmek istememiştim
    Could’ve been somebody’s son
    – Herhangi birinin oğlu olabilirdi
    And I took his heart when
    – Ve onun kalbini sökmüş oldum
    I pulled out that gun
    – O silahı çıkardığımda
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Man down
    – Adam öldü
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Man down
    – Adam öldü

    Oh, mama, mama, mama
    – Oh, anne anne anne
    I just shot a man down
    – Bir adamı öldürdüm
    In central station
    – Merkez istasyonunda
    In front of a big old crowd
    – Büyük bir kalabalığın ortasında
    Oh why, oh why
    – Ah neden, neden
    Oh, mama, mama, mama
    – Oh, anne anne anne
    I just shot a man down
    – Bir adamı öldürdüm
    In central station
    – Merkez istasyonunda

    Look, I never thought I’d do it
    – Bak, bunu yapacağım hiç aklıma gelmezdi
    Never thought I’d do it
    – hiç aklıma gelmezdi
    Never thought I’d do it, oh gosh
    – Hiç gelmezdi, aman tanrım
    What ever happened to me
    – Bana neler oldu
    Ever happened to me, ever happened to me
    – Bana neler oldu
    Why did I pull the trigger
    – Neden tetiği çektim
    Pull the trigger, pull the trigger, boom
    – Tetiği çektim, bum!
    And end a nigga, end a niggas life so soon
    – Ve bir zencinin, bir zencinin hayatına son verdim
    When me pull the trigger, pull the trigger, pull it ‘pon you
    – Tetiği çektiğimde, tetiği çektiğimde
    Somebody tell me what I’m gonna, what I’m gonna do
    – Biri bana ne yapacağımı söylesin

    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Me say wah man down (A weh me say)
    – Söylüyorum adam öldü
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    Rum pa pa pum
    – Rum pa pa pum
    When me went downtown
    – Şehir merkezine gittiğimde

    ‘Cause now I am a criminal, criminal, criminal
    – Çünkü şimdi ben bir suçluyum, suçlu
    Oh lord have mercy now I am a criminal
    – Oh tanrım lütfen merhamet göster, bir suçluyum
    Man down
    – Adam öldü
    Tell the judge please give me minimal
    – Yargıca söyleyin bana en hafif cezayı versin
    Run out of town,
    – Şehirden kaçtım
    None of them can see me now, see me now
    – Artık hiçbiri beni göremez

    Oh, mama, mama, mama
    – Ah, anne anne anne
    I just shot a man down
    – Ben bir adam öldürdüm
    In central station
    – Merkez istasyonunda
    In front of a big old crowd
    – Büyük bir kalabalığın önünde
    Oh why, oh why
    – Ah neden, neden
    Oh, mama, mama, mama
    – Ah, anne anne anne
    I just shot a man down
    – Bir adam öldürdüm
    In central station
    – Merkez istasyonunda