Blog

  • Mahogany Lox – Take Your Man Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Mahogany Lox – Take Your Man Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I can take your man, if I want to
    – Eğer istersem erkeğini elinden alırım
    I can take your man, if I want to
    – Eğer istersem erkeğini elinden alırım
    I can take your mans, if I want to (want to)
    – Eğer istersem erkeğini elinden alırım
    But lucky for you, I don’t want to (want to)
    – Ama şanslısın istemiyorum
    I can take your mans, if I want to
    – Eğer istersem erkeğini elinden alırım
    But lucky for you, I don’t want to
    – Ama şanslısın, bunu istemiyorum
    Why you coming at me with that attitude? (Huh)
    – Neden bana bu tavırla geliyorsun? (Huh)
    Slapping on my ego now I’m mad at you (shoo)
    – Egomu tokatlıyorsun şimdi sana kızgınım (shoo)
    Now I gotta do what I gotta do (mm)
    – Şimdi yapmam gerekeni yapmalıyım (mm)

    Kinda sad don’t even like the dude
    – Dostum üzgünmüş gibi bile yapma
    Not Mickey D’s but he’s lovin’ it (lovin’ it)
    – Mickey D değil ama o bunu seviyor
    Tall glass of water gotta take a sip (take a sip)
    – Uzun bardaktan bir yudum su iç (bir yudum)
    Call him Arby’s cause he has the meat (the meat)
    – Onu arbys diye çağırıyorlar çünkü o etli (etli)
    Pipe down girl better take a seat (a seat)
    – Çok konuşan kız otursun
    I can take your mans, if I want to (want to)
    – Eğer istersem erkeğini elinden alırım
    But lucky for you, I don’t want to (want to)
    – Ama şanslısın istemiyorum
    I can take your mans, if I want to (want to)
    – Eğer istersem erkeğini elinden alırım
    But lucky for you, I don’t want to (I don’t want to)
    – Ama şanslısın istemiyorum (istemiyorum)
    Why play tag when you know I’m it (tag)
    – Neden etiket olduğumu bildiğin zaman oynuyorsun (etiket)

    You already lost, should’ve known to quit (ha)
    – Sen zaten kaybettin, bırakmayı bilmeliydin
    Life’s a game and you’re taking L’s
    – Hayat bir oyun ve sen L yi alirsin
    Your man don’t even like the way your coochie smells (uh)
    – Adamın coochie’nin kokusundan bile haz etmiyor (uh)
    Not Mickey D’s but he’s lovin’ it (lovin’ it)
    – Mickey D değil ama o bunu seviyor
    Tall glass of water gotta take a sip (ahh)
    – Uzun bardaktan bir yudum su iç (ahh)
    Call him Arby’s cause he has the meat (the meat)
    – Onu arbys diye çağırıyorlar çünkü o etli (etli)
    Pipe down girl better take a seat (a seat)
    – Çok konuşan kız otursun
    I can take your mans, if I want to (want to)
    – Eğer istersem erkeğini elinden alırım
    But lucky for you, I don’t want to (want to)
    – Ama şanslısın istemiyorum
    I can take your mans, if I want to (want to)
    – Eğer istersem erkeğini elinden alırım

    But lucky for you, I don’t want to (I don’t want to)
    Ama şanslısın istemiyorum (istemiyorum)
    I’ll take your man, I’ll take your man
    Erkeğini aldım , Erkeğini aldım
    I’ll take your man, I’ll take your man
    Erkeğini aldım , Erkeğini aldım
    Hold on my phones ringing
    Telefonum çalıyor
    It’s your man
    O senin erkeğin
    I can take your mans, if I want to
    Eğer istersem erkeğini elinden alırım
    But lucky for you, I don’t want to (do I want to?)
    Ama şanslısın, istemiyorum (istemiyorum?)
    I can take your mans, if I want to
    Eğer istersem erkeğini elinden alırım

    But lucky for you, I don’t want to (I think I want to)
    – Ama şanslısın istemiyorum (düşünüyorum da istiyorum)
    I can take your mans, if I want to
    – Eğer istersem erkeğini elinden alırım
    But lucky for you, I don’t want to (yeah I want to)
    – Ama şanslısın istemiyorum (evet istiyorum)
    I can take your mans, if I want to
    – Eğer istersem erkeğini elinden alırım
    But lucky for you, I don’t want to (I think I want to)
    – Ama şanslısın istemiyorum (düşünüyorum da istiyorum)
    I took your man
    – Erkeğini aldım
    Hahahaha
    – Hahahahaa
    He’s mine, he ain’t yours
    – O benim, senin değil

  • Bil Cutie – 6.18.18 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Bil Cutie – 6.18.18 Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Our time is up
    – Zamanımız bitti
    Your eyes are shut
    – gözlerin kapandı
    I won’t get to tell you what
    – sana ne olduğunu söylemeyeceğim
    I needed you to know
    – bilmem için sana ihtiyacım var
    It’s dark enough
    – yeterince karanlık
    The moonlight doesn’t show
    – Ay ışığı görünmüyor
    And all my love
    – ve tüm sevgimle
    Could never bring you home
    – seni evine götüremem

    There’s no more stars to find
    – burada bulmak için daha fazla yıldız yok.
    And I’m too far behind
    – ve ben arkanda, çok uzaktayım.
    And I’d love to let you go
    – ve seni bırakmak istiyorum
    I’d love to let you go
    – seni bırakmak istiyorum
    You’re all that’s on my mind
    – sen benim aklımdaki her şeysin
    I called a thousand times;
    – bin defa aradım
    And I have to let you go
    – ve seni bırakmak zorundayım.
    But I love you more and more than you could know;
    – ama seni, anladığından çok ama çok seviyorum.
    I sat alone
    – yalnız oturuyorum
    Awaited your reply
    – cevabını bekliyorum
    Was driven home
    – evime sürerken

    When I started to cry
    – ne zaman ağlamaya başlasam,
    I should’ve known
    – bilmem gerekiyor
    I should’ve said goodbye
    – görüşürüz demem gerekiyor
    I only hoped
    – sadece umdum,
    I would’ve had more time
    – daha fazla zamana sahip olmayı…
    There’s no more stars to find
    – burada bulmak için daha fazla yıldız yok.
    And I’m too far behind
    – ve ben arkanda, çok uzaktayım.
    And I’d love to let you go
    – ve seni bırakmak istiyorum
    I’d love to let you go
    – seni bırakmak istiyorum

    You’re always on my mind
    – sen her zaman aklımdasın
    And I called a thousand times
    – ve bin defa aradım
    And I have to let you go
    – ve seni bırakmak zorundayım.
    But I love you more and more than you could know
    – ama seni, anladığından çok ama çok seviyorum.
    We’re both too young
    – ikimiz çok genciz
    To live and die this way
    – bu yolda yaşamak ve ölmek için
    A sunny summer day
    – bir güneşli yaz günü

    With so much left to say
    – söylenecek çok şey bırakarak
    Not 21
    – 21’i değil,
    The 18th out of pain
    – günün acısı
    The day you couldn’t stay
    – senin kalamadığın gün
    You made me wanna pray
    – beni av yaptın
    But I think God’s fake
    – ama bence tanrının şakası
    There’s no more stars to find
    – burada bulmak için daha fazla yıldız yok.
    And I’m too far behind
    – ve ben arkanda, çok uzaktayım.
    And I’d love to let you go
    – ve seni bırakmak istiyorum
    I’d love to let you go
    – seni bırakmak istiyorum

    You’re all that’s on my mind
    – sen benim aklımdaki her şeysin
    When I called a thousand times
    – ne zaman bin kere söylesem
    And I have to let you go
    – ve seni bırakmak zorundayım.
    But I love you more and more and more and more and more
    – ama seni, senin bildiğinden çok ama çok ama çok ama çok ama çok
    More and more, more and more and more than you will ever know
    – çok ama çok, çok ama çok ama çok seviyorum
    You will never know
    – asla bilemeyeceksin…
    You will never know
    – asla bilemeyeceksin…

  • Bonsai – Она (Oha) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Bonsai – Она (Oha) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Она моя Лейла, мое самбо…
    – O benim leylam, sambo’m …
    Она моя сальса, мое танго…
    – O benim salzam, tangom …
    Она хочет правды…
    – Gerçeği istiyorum

    С карими глазами, залитыми слезами
    – Kahverengi gözleri gözyaşlarıyla dolu
    Сидя у окна, пока я зависаю
    – Ben asılı iken cam kenarında oturur
    Пьяный с пацанами, пиздел я за глазами
    – Sarhoş çocuklar, gözlerimle gördüm
    Прости меня малая, но в жизни так бывает
    – Beni affet küçüğüm, ama bu hayatta olmaz

    Она мое солнце, она мой наркотик
    O benim günışığım, benim uyuşturucum.
    Время нас залечит, со временем проходит
    Zaman geçtikçe bizi iyileştirir
    Я ее бандюга, она пушистый котик
    Ben onun gangsteriyim, o tüylü bir kedi.
    Да все, как у людей, время все проходит
    Evet, her şey insanların istediği gibi oluyor, zaman geçiyor

    Она крутит своим задом сладкая, как пудинг
    – Kıçını tatlı bir puding gibi katlıyor
    Она вертит своим носом в этом сочном худи
    – Bu sulu kapşonlu burnunda twirls
    Она хочет все и сразу, мне по кайфу будни
    – Her şeyi bir kerede istiyor, günlük yaşamda high olmayı seviyorum
    Я хочу с ней улетать, мне по кайфу люди
    – Onunla uçup gitmek istiyorum.

    Она моя Лейла, мое самбо
    – O benim leylam, sambo’m …
    Она моя сальса, мое танго
    – O benim salzam, tangom …
    Она моя Лейла, мое самбо
    – O benim leylam, sambo’m …
    Она моя сальса, мое танго
    – O benim salzam, tangom …

    Ее глаза для меня, как космос…
    – Gözleri benim için boşluk gibiydi …
    Я готов топить ради них на красный…
    – Onlar için kırmızıyı ısıtmaya hazırım …
    Я и так топлю на красный…
    – Ben zaten kırmızıda boğuluyorum …

    Она моя Лейла, мое самбо
    – O benim leylam, sambo’m …
    Она моя сальса, мое танго
    – O benim salzam, tangom …
    Она моя Лейла, мое самбо
    – O benim leylam, sambo’m …
    Она моя сальса, мое танго
    – O benim salzam, tangom …

  • Ant Saunders – Yellow Hearts Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Ant Saunders – Yellow Hearts Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları


    She put my name on yellow hearts;
    – O ismimi sarı kalpler ile yazdı
    Here favorite color like the stars
    – Yıldızlar gibi onun favori rengi
    I didn’t listen very hard
    – Çok iyi dinlemedim
    When she told me she was crazy from the start
    – Bana başından beri çılgının teki olduğunu söylediği zaman
    She put my name on yellow hearts
    – O ismimi sarı kalpler ile yazdı
    I said she was a work of art
    – Dedim ki o bir sanat eseri

    I didn’t listen very hard
    – Çok iyi dinlemedim
    When she told me she was crazy from the start
    – Bana başından beri çılgının teki olduğunu söylediği zaman
    I drive down open roads so slow
    – Açık yollarda yavaşça aşağıya sürüyorum
    Here comes the train i let it go
    – İşte tren geliyor gitmesine izin veriyorum
    Ain’t got nobody on my phone
    – Telefonumda tek kimse yok
    I don’t like being all alone
    – Yapayalnız olmayı sevmiyorum
    Not good at keeping at the trends
    – Trendleri takip etmede iyi değilim
    Too good at welcoming amends
    – Özürleri karşılamada oldukça iyiyim
    It’s been awhile since i heard her
    – Onu duyduğumdan bu yana bir süre geçti

    Say that we were more than friends
    – Arkadaştan daha fazla olduğumuzu söyle
    I, I-I-I know a lot is going on
    – Ben, b-b-biliyorum çok fazla şey oluyor
    But girl please tell me and i’ll let you be
    – Ama kızım lütfen söyle ve sana izin vereyim
    Are you still with me or not?
    – Hala benimle misin yoksa değil misin?
    She put my name with yellow hearts
    – O ismimi sarı kalpler ile yazdı
    Her favorite color like the stars
    – Yıldızlar gibi onun favori rengi
    I didn’t listen very hard
    – Çok iyi dinlemedim
    When she told me she was crazy from the start
    – Bana başından beri çılgının teki olduğunu söylediği zaman

    She put my name with yellow hearts
    – O ismimi sarı kalpler ile yazdı
    I said she was a work of art
    – Dedim ki o bir sanat eseri
    I didn’t listen very hard
    – Çok iyi dinlemedim
    When she told me she was crazy from the start
    – Bana başından beri çılgının teki olduğunu söylediği zaman
    She put yellow hearts around my name
    – Adımın etrafına sarı kalpler koydu
    I thought they were all just the same
    – Hepsinin aynı olduğunu düşünürdüm
    To you, what do they really mean
    – Sana diyorum, gerçekten ne demek istiyorsun
    Have you only been playing games
    – Sadece oyunlar mı oynuyorsun
    I’m by the garden with the carpenter bees
    – Marangoz arılarla beraber bahçedeyim

    Like i’m bob rossin’ with a harden beard
    – Keçe sakallı Ressam Bob gibiyim
    Taking it all in like i got got no issue in my nature
    – Yapımda hiçbir sorun yokmuşcasına hepsini üstleniyorum
    Primroses bloom in the night
    – Geceleyin açan bir çuha çicegi
    Birds wanna take me on a flight
    – Kuşlar beni uçuşa götürmek istiyor
    Appreciating my land before it turns into a glacier
    – Toprağım buzula dönmeden önce takdir ediyorum
    Chasers are no good use
    – Hovardalar işe yaramaz
    This taste will be long endured
    – Bu tat uzun süre varolacak
    Why’d you have to go so soon
    – Neden bu kadar erken gitmek zorundasın

    I thought this was good as new
    – Yeni gibi iyi olduğunu düşündüm
    She put yellow hearts around my name
    – Adımın etrafına sarı kalpler koydu
    I thought they were all just the same
    – Hepsinin aynı olduğunu düşünürdüm
    To you, what do they really mean
    – Sana diyorum, gerçekten ne demek istiyorsun
    Have you only been playing games
    – Sadece oyunlar mı oynuyorsun
    She put my name with yellow hearts
    – O ismimi sarı kalpler ile yazdı
    Her favorite color like the stars
    – İşte favori rengi aynı yıldızlar gibi
    I didn’t listen very hard
    – Çok iyi dinlemedim

    When she told me she was crazy from the start
    – Bana başından beri çılgının teki olduğunu söylediği zaman
    She put my name with yellow stars
    – O ismimi sarı kalpler ile yazdı
    I said she was a work of art
    – Dedim ki o bir sanat eseri
    I didn’t listen very hard
    – Çok iyi dinlemedim
    When told me she was crazy from the start
    – Bana başından beri çılgın olduğunu söylediğinde
    Have you only been playing games
    – Sadece oyunlar mı oynuyorsun

  • Low Roar – Don’t Be so Serious Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Low Roar – Don’t Be so Serious Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Weight
    – ağırlık
    Heavy bones
    – ağır kemikler
    Bloody eyes
    – kanlı gözler
    Sweaty clothes
    – Terli kıyafetler

    New routine
    – Yeni rutin
    Bit of land
    – toprak parçası
    To understand and know
    – Anlamak ve bilmek için
    Play my tricks
    – Numaralarımı oyna
    Fragile mind
    – Kırılgan zihin

    Rest your head
    – Kafanı dinlendir
    On me
    – Üzerimde
    Shut my eyes
    – Gözlerimi kapa
    I’m not here
    – Burada değilim
    There must be some mistake
    – Bir hata olmalı
    Don’t be so serious
    – Bu kadar ciddi olma
    Don’t be so serious
    – Bu kadar ciddi olma

    Don’t be so serious
    – Bu kadar ciddi olma
    Don’t be so serious
    – Bu kadar ciddi olma
    Watch your words
    – kelimelerine dikkat et
    Turn to dust
    – Toza dönüşüyor
    As we forget
    – Biz unuttukça
    As we move on
    – Biz devam ettikçe
    Still
    – hala
    I refuse
    – reddediyorum

    To let you slip away
    – Elimden kayıp gitmeni
    Don’t be so serious
    – Bu kadar ciddi olma
    Don’t be so serious
    – Bu kadar ciddi olma
    Don’t be so serious
    – Bu kadar ciddi olma
    Don’t be so serious
    – Bu kadar ciddi olma
    Don’t be so serious
    – Bu kadar ciddi olma
    Don’t be so serious
    – Bu kadar ciddi olma
    Don’t be so serious
    – Bu kadar ciddi olma
    Don’t be so serious
    – Bu kadar ciddi olma

    Magnets
    – mıknatıslar
    Magnets
    – mıknatıslar
    Magnets
    – mıknatıslar
    Magnets
    – mıknatıslar

  • Kaash Paige – Love Songs Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Kaash Paige – Love Songs Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I miss my cocoa butter kisses
    – kakao yağı öpücüklerimi özledim
    Hope you smile when you listen
    – beni dinlediğinde umarım gülümsüyorsundur
    Ain’t no competition, just competin’ for attention
    – rekabet yok, sadece dikkat için var
    And you’re like “I’m not on no games”
    – ve oyunda yokum dediğin gibi

    Well, baby I been peepin’ and you ain’t been the same
    – peki bebeğim ben gözetliyeceğim ve senin aynı olmadığını
    Like, who been on you’re mind?
    – Mesela aklında kim vardı?
    Who got your time?
    – Zamanını kim aldı?
    Who you been vibin’ wit and why I can’t make you mine?
    – Kimi titrettin ve neden seni benim yapamıyorum?
    You used to be texting me, checking me, calling me your slime
    – Bana mesaj atıyor, beni kontrol ediyor, bana aşkım diyordun
    And now you treat me like my worth less than a dime
    – Ve şimdi bana bir kuruştan daha değerli olduğum gibi davranıyorsun
    And if we paint a perfect picture we can make it last forever
    – Mükemmel bir resim çizersek sonsuza dek sürdürebiliriz
    And you’re the only one I want to wear my orange sweater
    – Ve turuncu süveterimi giymek istediğim tek kişi sensin

    I told you I am down for the worse or the better
    – Sana daha kötüsüne ya da daha iyisine düşüyorum
    But I keep sticking to you ’cause them four stupid letters
    – Ama sana yapışmaya devam ediyorum çünkü dört aptal mektup
    You got me singing love songs, love songs, love songs
    – Bana şarkı söyletiyorsun, aşk şarkıları, aşk şarkıları söyletiyorsun.
    You got me singing love songs, love songs, love songs
    – Bana şarkı söyletiyorsun, aşk şarkıları, aşk şarkıları söyletiyorsun.
    You got me singing love songs, love songs, love songs
    – Bana şarkı söyletiyorsun, aşk şarkıları, aşk şarkıları söyletiyorsun.
    You got me singing love songs, love songs, love songs
    – Bana şarkı söyletiyorsun, aşk şarkıları, aşk şarkıları söyletiyorsun.

    You got me singing love songs
    – Bana şarkı söyletiyorsun, aşk şarkıları
    Oh this the type of song you tip on four fours And pour up song
    – Ah, dört ayak üzerinde bahsedeceğiniz şarkı türü Ve şarkıyı dökün
    Yeah
    – Evet
    That make you fall in love song
    – Bu seni aşk şarkısına düşürüyor.
    That “Hey big head, what you on?” make you hit me up song
    – “Hey koca kafa, ne yapıyorsun?” bana şarkı söylettiriyorsun
    Double cupped but bae I’m leaning on you,
    – Çifte cupped ama bae sana yaslanıyorum
    You been playing games I’m tryna make you my boo,
    – Sen oyun oynuyordun, canım benim.
    Ion duck no action you buss one and I buss two
    – İyon ördeği bir şey yapamazsın ve ben iki tane atarım
    Pills of satisfaction I take the red you pop the blue
    – Memnuniyet haplarından kırmızıyı alırsınız maviyi patlatırsın
    And if we paint a perfect picture we can make it last forever
    – Mükemmel bir resim çizersek sonsuza dek sürdürebiliriz

    And you’re the only one I want to wear my orange sweater
    – Ve turuncu süveterimi giymek istediğim tek kişi sensin
    I told you I am down for the worse or the better
    – Sana daha kötüsüne ya da daha iyisine düşüyorum
    But I keep sticking to you ’cause them four stupid letters
    – Ama sana yapışmaya devam ediyorum çünkü dört aptal mektup
    You got me singing love songs, love songs, love songs
    – Bana şarkı söyletiyorsun, aşk şarkıları, aşk şarkıları söyletiyorsun.
    You got me singing love songs, love songs, love songs
    – Bana şarkı söyletiyorsun, aşk şarkıları, aşk şarkıları söyletiyorsun.
    You got me singing love songs, love songs, love songs
    – Bana şarkı söyletiyorsun, aşk şarkıları, aşk şarkıları söyletiyorsun.
    You got me singing love songs, love songs, love songs
    – Bana şarkı söyletiyorsun, aşk şarkıları, aşk şarkıları söyletiyorsun.

  • Post Malone – Circles Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Post Malone – Circles Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Oh, oh, oh-oh
    – Oh, oh, oh-oh
    Oh, oh, oh-oh
    – Oh, oh, oh-oh
    Oh, oh, oh-oh, oh-oh, oh-oh
    – Oh, oh, oh-oh, oh-oh, oh-oh
    We couldn’t turn around
    – Etrafından dönemiyoruz
    ‘Til we were upside down
    – Biz baş aşağı gelene kadar
    I’ll be the bad guy now
    – Şimdi kötü adam olacağım
    But no, I ain’t too proud
    – Ama hayır, bundan gurur duymuyorum
    I couldn’t be there
    – Orada olamadım
    Even when I try
    – Denediğim zaman bile
    You don’t believe it
    – Buna inanmıyorsun

    We do this every time
    – Bunu her seferinde yapıyoruz
    Seasons change and our love went cold
    – Mevsimler değişti ve aşkımız soğudu;
    Feed the flame ’cause we can’t let it go
    – Ateşi körükle çünkü sönmesine izin veremeyiz
    Run away, but we’re running in circles
    – Kaçış, ama biz daireler içinde koşuyoruz
    Run away, run away
    – Kaçış, kaçış
    I dare you to do something
    – Sana bir şeyler yapmaya cesaret ediyorum
    I’m waiting on you again
    – Denemeni Bekliyorum
    So I don’t take the blame
    – Bu yüzden sorumluluk almıyorum
    Run away, but we’re running in circles
    – Kaçış, ama biz daireler içinde koşuyoruz
    Run away, run away, run away
    – Kaçış, kaçış, kaçış

    Let go
    – Bırak
    I got a feeling that it’s time to let go
    – Gitme zamanının geldiğine dair bir hissim var
    I say so
    – Öyle diyorum
    I knew that this was doomed from the get-go
    – Baştan sona mahkum olduğunu biliyordum bunun
    You thought that it was special, special
    – Özel olduğunu düşünmüştün, özel
    But it was just the sex though, the sex though
    – Sadece sex olmasına rağmen
    And I still hear the echoes (the echoes)
    – Ve hala sesleri(eko) duyuyorum (sesleri)

    I got a feeling that it’s time to let it go, let it go
    – Gitmesine izin vermenin zamanı geldiğine dair bir hissim var
    Seasons change and our love went cold
    – Mevsimler değişti ve aşkımız soğudu
    Feed the flame ’cause we can’t let it go
    – Ateşi körükle çünkü sönmesine izin veremeyiz
    Run away, but we’re running in circles
    – Kaçış, ama biz daireler içinde koşuyoruz
    Run away, run away
    – Kaçış, kaçış

    I dare you to do something
    – Sana bir şeyler yapmaya cesaret ediyorum
    I’m waiting on you again
    – Denemeni Bekliyorum
    So I don’t take the blame
    – Bu yüzden sorumluluk almıyorum
    Run away, but we’re running in circles
    – Kaçış, ama biz daireler içinde koşuyoruz
    Run away, run away, run away
    – Kaçış, kaçış, kaçış
    Maybe you don’t understand
    – Belki anlamıyorsundur
    What I’m going through
    – Gitmeme rağmen
    It’s only me
    – Sadece ben
    What you got to lose?
    – Kaybedecek neyin var?

    Make up your mind, tell me
    – Zihninle barışık ol, söyle bana
    What are you gonna do?
    – Yapacak neyin var?
    It’s only me
    – Sadece ben
    Let it go
    – Gitmesine izin ver
    Seasons change and our love went cold
    – Mevsimler değişti ve aşkımız soğudu
    Feed the flame ’cause we can’t let it go
    – Ateşi körükle çünkü sönmesine izin veremeyiz
    Run away, but we’re running in circles
    – Kaçış, ama biz daireler içinde koşuyoruz

    Run away, run away
    – Kaçış, kaçış
    I dare you to do something
    – Sana bir şeyler yapmaya cesaret ediyorum
    I’m waiting on you again
    – Denemeni Bekliyorum
    So I don’t take the blame
    – Bu yüzden sorumluluk almıyorum
    Run away, but we’re running in circles
    – Kaçış, ama biz daireler içinde koşuyoruz
    Run away, run away, run away
    – Kaçış, kaçış, kaçış

  • Mr. Big – Wild World Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Mr. Big – Wild World Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    that I lost everything to you
    – Öyleki seni herşeyi kaybediyorum
    You say you want to start something new
    – Bazı şeylere yeniden başlamak istedigini sen söyledin
    And it’s breaking my heart you’re leaving
    – Ve kalbimi kırarak terk ediyorsun
    Baby I’m grieving
    – Bebegim kederleniyorum
    But if you wanna leave take good care
    – Fakat ayrılmak istiyorsan kendine iyi bak
    Hope you have a lot of nice things to wear
    – Sanıyorsunki çok hoş şeylere elbiselere sahipsin

    But then a lot of things turn bad out there
    – Fakat çoğu şeyler oradan(dışardan) kötü döner
    Oh baby baby it’s a wild world
    – Oh bebeğim bebgim bu dünya vahşidir
    It’s hard to get by just upon a smile
    – Bunları duyuyor gülümsüyorsun
    Oh baby baby it’s a wild world
    – Oh bebegim bu dünya vahşidir.

    I’ll always remember you like a child girl
    – Seni her zaman tatlı kuçük bir kız olarak hatırlıyacam
    You know I’ve seen a lot of what the world can do
    – Biliyorsun bu dünyada pek çok kez ne yapıldıgını gördüm
    And it’s breaking my heart in two
    – Ve bu ikinci kalbimi kırışın
    Cause I never want to see you sad girl
    – Çünkü seni asla üzgün kız olarak görmek istemiyorum
    Don’t be a bad girl
    – Kötü bir kız olma
    But if you want to leave take good care
    – Fakat ayrılmak istiyorsan dikkatli ol

    Hope you make a lot of nice friends out there
    – Umarım dışarda birtakım hoş arkadaşlar edinirsin
    But just remember there’s a lot of bad and be ware
    – Fakat şimdi hatırla orada pek çok şey kötü çok dikkat et
    Oh baby baby it’s a wild world
    – Oh bebegim bu dünya vahşi
    It’s hard to get by just upon a smile
    – Bunları işitirken gülümsüyorsun
    Oh baby baby it’s a wild world
    – Oh bebegim bebegim bu dünya vahşidir
    I’ll always remember you like a child girl
    – Seni her zaman küçük 1 kız olarak hatırlıyacagım
    Baby I love you,
    – Bebegim seni seviyorum
    But if you wanna leave take good care
    – Fakat ayrılmak istiyorsan kendine iyi bak
    Hope you make a lot of nice friends out there
    – Umarım orada çok hoş arkdaşlıklar yaparsın
    But just remember there’s a lot of bad and beware
    – Fakat yerinde hatırla orada kötülüklerden çok sakın
    Oh baby baby it’s a wild world
    – Oh bebegim bu vahşi dünyada

    It’s hard to get by just upon a smile
    – Bunları işitirken gülüyorsun
    Oh baby baby it’s a wild world
    – Oh bebegim bu vahşi bir dünyadır
    I’ll always remember you like a child girl
    – Seni her zaman küçük 1 kız olrak hatırlıyacagım
    Oh baby baby it’s a wild world
    – Oh bebegim bu vahşi dünyada
    It’s hard to get by just upon a smile
    – Bunları duyarken gülümsüyorsun
    Oh baby baby it’s a wild world
    – Oh bebegim bebegim bu dünya vahşidir…
    I’ll always remember you like a child girl
    – Seni her zaman küçük 1 kız olrak hatırlıyacagım

  • Megan Thee Stallion – Savage Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Megan Thee Stallion – Savage Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I’m that bitch (Yeah)
    – Ben o s**rtüğüm (Evet)
    Been that bitch, still that bitch (Ah)
    – O s**rtük benim, hala o s**rtüğüm (Ah)
    Will forever be that bitch (Forever be that bitch)
    – Sonsuza kadar o s**rtük olacağım (Sonsuza kadar s**rtüğüm)
    Yeah (Ayy, ah)
    – Evet(Ayy, ah)
    I’m the hood Mona Lisa, break a nigga into pieces
    – Ben Mona Lisa’yım, bir zenciyi parçalara ayırırım
    Had to X some cheesy niggas out my circle like a pizza (Yeah)
    – Bir pizzaya benzeyen dairemde zenciler var (Evet)
    I’m way too exclusive, I don’t shop on Insta boutiques
    – Çok özelim, Insta butiklerinde alışveriş yapmıyorum.
    All them lil’ ass clothes only fit fake booties
    – Kötü kıyafetlilerin hepsi sadece sahte botlara uyar

    Bad bitch, still talking cash shit
    – Kötü s**rtük, hala para saçmak hakkında konuşuyor
    Pussy like water, I’m unbothered and relaxing
    – Kötü su, ben ilgisiz ve rahatım
    I would never trip on a nigga if I had him
    – Eğer sahip olabilseydim , asla o zenciyi ezmezdim
    Bitch, that’s my trash, you the maid, so you bagged him, ah
    – Kaltak, bu benim çöpüm, sen de hizmetçisin ve onu paketledin, ah
    I’m a savage (Yeah)
    – Ben vahşi biriyim (Evet)
    Classy, bougie, ratchet (Yeah)
    – Klas, buji, varoş (evet)
    Sassy, moody, nasty (Hey, hey, yeah)
    – Arsız, huysuz, kirli (hey, hey, evet)
    Acting stupid, what’s happening? (Woah, woah)
    – Aptalca davranıyorsun, ne oluyor? (Woah, woah)
    Bitch, what’s happening? (Woah, woah)
    – s**rtük, ne oluyor? (Woah, woah)
    Bitch, I’m a savage, yeah
    – s**rtük, ben vahşiyim, evet

    Classy, bougie, ratchet, yeah
    – Klas, buji, varoş , evet
    Sassy, moody, nasty, huh
    – Arsız, huysuz, kirli, huh
    Acting stupid, what’s happening?
    – Aptalca davranıyorsun, ne oluyor
    Bitch, what’s happening? (Ayy, ah)
    – s**rtük, ne oluyor?
    Eat me and record it, but your edge-up all I’m showing (Ah)
    – Ye beni ve kaydet bunu, ama tüm gösterdiğim senin yaklaşımın (Ah)
    I keep my niggas private, so his AP all I’m showing (Baow)
    – Zencilerimi kimseye göstermiyorum, bu yüzden AP’sini gösterdim (Baow)
    Beefing with you bitches really getting kinda boring
    – Siz s**tüklerin sızlanması sıkıcı olmaya başladı
    If it ain’t about the money, then you know I’m gon’ ignore it
    – Parayla ilgili değilse, görmezden geleceğimi biliyorsun

    I’m the shit, ooh (Ayy)
    – Ben bokum, ooh (Ayy)
    I need a mop to clean the floor, it’s too much drip, ooh (Too much drip, ooh)
    – Zemini temizlemek için bir paspas lazım, çünkü çok fazla damlıyor, ooh (Çok fazla damlıyor, ooh)
    I keep a knot, I keep a watch, I keep a whip, ooh (I keep a whip, baow)
    – Bir düğüm tutuyorum, bir saat tutuyorum, bir kamçı tutuyorum, ooh (bir kamçı tutuyorum, baow)
    Let’s play a game, Simon says I’m still that bitch, ayy (Still that bitch)
    – Hadi oyun oynayalım, Simon der ki ben hala o sürtüğüm (hala o s**rtük)

    I’m still that bitch, yeah (Ah)
    – Hala o sürtüğüm evet (Ah)
    I’m a savage (Yeah)
    – Ben vahşi biriyim (Evet)
    Classy, bougie, ratchet (Yeah)
    – Klas, buji, varoş(evet)
    Sassy, moody, nasty (Yeah)
    – Arsız,huysuz,kirli (Evet)
    Acting stupid, what’s happening? (What’s up?)
    – Aptalca davranıyorsun, ne oluyor
    Bitch, what’s happening? (What’s up?)
    – s**rtük, neler oluyor? (Nasılsın?)
    Bitch, I’m a savage, yeah
    – s**rtük, ben vahşiyim, evet
    Classy, bougie, ratchet, yeah (Bitch)
    – Klasik, buji, değişimlj, evet (s**rtük)

    Sassy, moody, nasty, huh
    – Arsız, huysuz, kirli, huh
    Acting stupid, what’s happening? (What’s up?)
    – Aptalca davranıyorsun, ne oluyor
    Bitch, what’s happening?
    – s**rtük, neler yapıyorsun?
    Bitch, I’m lit like a match, ooh
    – s**rtük, kibrit gibi yanıyorum, ooh
    And any nigga I let hit is still attached, ooh
    – Bana vurmasına izin verdiğim bir zenci hala yok, ooh
    That body right, but you know this pussy fat, ooh
    – Vücudun güzel ama götünün şişman olduğunu biliyorsun, ooh
    I drop a picture, now these bitches feel attacked, ayy
    – Bir fotoğraf bırakıyorum ve bu s**rtükler saldırıya uğramış gibi hissediyor, ayy
    Don’t let that nigga gas you up and get you whacked, ooh
    – O zencinin seni gazlayıp tüketmesine izin verme, ooh

    I make a call and get a pussy nigga smacked, uh
    – Ben arama yaparım ve götü ezilmiş bir zenci alırım, uh
    These bitches talk ’bout pulling up, well, where you at? Ooh
    – Bu s**rtükler kendini yukarı çekmek için konuşuyor sen neredesin? Ooh
    I’m in a Lam’, bitch, catch me if you can, ooh
    – Kaçıştayım, s**rtük, yakalayabilirsen yakala beni, ooh
    I’m kickin’ bitches out they spot, Stalli’ Chan, yeah (Ah, yeah)
    – Gördüğüm yerde s**rtükleri tekmeliyorum, Stalli Chan, evet (Ah, evet)
    Niggas say I taste like sugar, but ain’t shit sweet, hmm, ah
    – Zenciler tadımın şeker gibi olduğumu söylüyor, ama ben şeker değilim,hmm, ah
    Mwah
    – Mwah
    Ayy, ayy, ooh, ooh ooh, ooh, mwah
    – Ayy ,ayy, ooh ooh, ooh, ooh, mwah

  • BENEE feat. Gus Dapperton – Supalonely Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    BENEE feat. Gus Dapperton – Supalonely Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I know I fucked up, I’m just a loser
    – Biliyorum işleri berbat ettim, sadece ezik biriyim
    Shouldn’t be with ya, guess I’m a quitter
    – Seninle olmamalıyım, sanırım ben bir döneğim
    While you’re out there drinkin’, I’m just here thinkin’
    – Sen dışarıda içerken, ben burda düşünüyorum
    ‘Bout where I should’ve been
    – Nerede olmam gerektiğini
    I’ve been lonely, mmh, ah, yeah
    – Yalnızdım

    Water pouring down from the ceiling
    – Tavandan sular damlıyor
    I knew this would happen, still hard to believe it
    – Bunun olacağını biliyordum, inanması yine de zor
    Maybe I’m dramatic, I don’t wanna seem it
    – Belki dramatik biriyim, öyle görünmek istemiyorum
    I don’t wanna panic
    – Panik olmak istemiyorum

    I’m a sad girl in this big world, it’s a mad world
    – Bu büyük dünyada üzgün bir kızım, bu çılgın bir dünya
    All of my friends know what’s happened, you’re a bad thing (Ah)
    – Bütün arkadaşlarım ne olduğunu biliyor, sen kötü bir şeysin (Ah)

    I know I fucked up, I’m just a loser
    – Biliyorum işleri berbat ettim, sadece ezik biriyim
    Shouldn’t be with ya, guess I’m a quitter
    – Seninle olmamalıyım, sanırım ben bir döneğim
    While you’re out there drinkin’, I’m just here thinkin’
    – Sen dışarıda içerken, ben burda düşünüyorum
    ‘Bout where I should’ve been
    – Nerede olmam gerektiğini
    I’ve been lonely, mmh, ah, yeah
    – Yalnızdım, mmh, ah, evet

    La-la-la-la, la-la-la-la
    – La-la-la-la, la-la-la-la
    Lonely (I’m a lonely bitch)
    – Yalnız (Ben yalnız bir sürtüğüm)
    La-la-la-la, la-la-la-la
    – La-la-la-la, la-la-la-la
    Lonely (Super lonely)
    – Yalnız (süper yalnız)

    Now I’m in the bathtub cryin’
    – Şimdi küvette ağlıyorum
    Think I’m slowly sinking
    – Yavaş yavaş battığımı düşünüyorum
    Bubbles in my eyes now
    Şimdi gözlerimdeki kabarcıklar
    Maybe I’m just dreamin’
    – Belki sadece rüya görüyorum
    Now I’m in the sad club
    – Şimdi üzgün kulüpteyim
    Just tryna get a back rub (Lonely)
    – Sadece bir sırt masajı almaya çalışıyorum (Yalnız)

    I’m a sad girl in this big world, it’s a mad world
    – Bu büyük dünyada üzgün bir kızım, bu çılgın bir dünya
    All of my friends know what’s happened, you’re a bad thing
    – Sen kötü bir detaysın Bütün arkadaşlarım neler olduğunu biliyor

    I know I fucked up (Fucked up), I’m just a loser (Loser)
    – Biliyorum işleri berbat ettim, sadece ezik biriyim
    Shouldn’t be with ya (With ya), guess I’m a quitter (Quitter)
    – Seninle olmamalıyım, sanırım ben bir döneğim
    While you’re out there drinkin’ (Drinkin’), I’m just here thinkin’ (Thinkin’)
    – Sen dışarıda içerken, ben burda düşünüyorum
    ‘Bout where I should’ve been (Where I should’ve been)
    – Olmam gereken yer hakkında (Nerede olmalıydım)
    I’ve been lonely, mmh, ah, yeah (Woah)
    – Ben yalnızdım, mmh, ah, evet (Woah)

    La-la-la-la (Woo), la-la-la-la
    – La-la-la-la, la-la-la-la
    Lonely (I’m a lonely bitch)
    – Yalnız (Ben yalnız bir sürtüğüm)
    La-la-la-la, la-la-la-la
    – La-la-la-la, la-la-la-la
    Lonely (Super lonely)
    – Yalnız (süper yalnız)

    I loathe romancing in itself, yeah, I’d be damned to try
    – Romantizmin kendisinden tiksiniyorum, denersem lanetlenirim
    I’m only dancin’ by myself, so I don’t slam my Irish buck
    – Kendi başıma dans ediyorum, İrlanda viskimi tokuşturmayacağım
    Compostable cups, B-B-BENEE, I can’t stress this enough
    – Yenilenen bardaklar, B-B-Benee bunu yeterince vurgulamıyorum
    I would hate to mess things up, but my boogie still stays restless as fuck, yeah
    – İşleri batırmaktan nefret ederim Ama boogie’m hala yerinde duramıyor, evet

    I know I fucked up, I’m just a loser
    – Biliyorum işleri berbat ettim, sadece ezik biriyim
    Shouldn’t be with ya, guess I’m a quitter
    – Seninle olmamalıyım, sanırım ben bir döneğim
    While you’re out there drinkin’, I’m just here thinkin’
    – Sen dışarıda içerken, ben burda düşünüyorum
    ‘Bout where I should’ve been
    – Nerede olmam gerektiğini
    I’ve been lonely, mmh, ah, yeah
    – Yalnızdım, mmh, ah, evet

    La-la-la-la, la-la-la-la
    – La-la-la-la, la-la-la-la
    Lonely (I’m a lonely bitch)
    – Yalnız (Ben yalnız bir sürtüğüm)
    La-la-la-la, la-la-la-la
    – La-la-la-la, la-la-la-la
    Lonely (Super lonely)
    – Yalnız (Süper yalnız)

    La-la-la-la, la-la-la-la (I’ve been lonely, I’ve been lonely)
    – La-la-la-la, la-la-la-la (Yalnızdım, yalnızdım)
    Lonely (I’ve been lonely, by the way)
    – Yalnız (Yalnızdım, her neyse)
    La-la-la-la, la-la-la-la
    – La-la-la-la, la-la-la-la
    Lonely (I’ve been lonely)
    – Yalnız (Yalnızdım)


  • Tiagz – They Call Me Tiago (Her Name Is Margo) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Tiagz – They Call Me Tiago (Her Name Is Margo) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    They call me Tiago
    – Bana Tiago derler
    I don’t know who’s Margo
    – Margo Kim bilmiyorum
    I just hit this Lotto
    – Sadece bu Lotoyu vurdum
    I’m building up my Cargo!
    – Kargomu oluşturuyorum !
    And I know that I gotta go
    – Ve biliyorum ki gitmeliyim
    They call me Tiago
    – Bana Tiago derler
    I don’t know who’s Margo
    – Margo Kim bilmiyorum
    I just hit this Lotto
    – Sadece bu Lotoyu vurdum

    I’m building up my Cargo!
    – Kargomu oluşturuyorum !
    And I know that I gotta go
    – Ve biliyorum ki gitmeliyim
    Ooh, behind the scenes it’s so lit
    – Ooh,sahne arkasında çok aydınlık
    Ooh, getting hit up, I made it
    – Ooh,vuruldum , ben yaptım
    Ooh, ooh
    – Ooh, ooh
    Relax ‘cos I gotta cool it
    – Sakin ol çünkü onu soğutmam lazım
    Ooh, that’s why I never quit
    – Ooh, bu yüzden asla bırakmam
    I’m on a different wave
    – Farklı bir dalgadayım
    Stick to my little lane;
    – Benim küçük şeridime yapış

    Gassing me up
    – Beni gaza getiriyor
    They do not know what’s up
    – Ne olduğunu bilmiyorlar
    Nobody knew me
    – Kimse beni tanımıyordu
    I’m swimming in the sea
    – Denizde yüzüyorum
    They’ll all see the ice
    – Hepsi buzu görecek
    But not what’s underneath
    – Ama altındaki şey değil
    And now I go, go, go, go
    – Ve şimdi gidiyorum, gidiyorum, gidiyorum, gidiyorum
    Go, go, go, go, go, go
    – Gidiyorum, gidiyorum…
    And now I go, go, go, go
    – Ve şimdi gidiyorum, gidiyorum, gidiyorum, gidiyorum
    Go, go, go, go, go, go
    – Gidiyorum, gidiyorum…

    Stop, what was I waiting for?
    – Dur ne için bekliyordum?
    I’mma take over
    – Kontrolü ele alacağım
    It’s a game over
    – Bu bir oyun bitti
    Didn’t even bother yuh
    – Rahatsız etmedin
    They call me Tiago
    – Bana Tiago derler
    I don’t know who’s Margo
    – Margo Kim bilmiyorum
    I just hit this Lotto
    – Sadece bu Lotoyu vurdum
    I’m building up my Cargo!
    – Kargomu oluşturuyorum !
    And I know that I gotta go
    – Ve biliyorum ki gitmeliyim
    They call me Tiago
    – Bana Tiago derler
    I don’t know who’s Margo
    – Margo Kim bilmiyorum
    I just hit this Lotto
    – Sadece bu Lotoyu vurdum
    I’m building up my Cargo!
    – Kargomu oluşturuyorum !

    And I know that I gotta go
    – Ve biliyorum ki gitmeliyim
    I’ve been patient in all the grind
    – Bütün eziyetlerde sabrettim
    I put and strive for ’til 5am
    – Sabah 5’e kadar koyup çabalıyorum
    When the sun came out
    – Güneş doğduğunda
    And had the drive but
    – Bir sürücü vardı ama
    I had to stand up
    – Ayağa kalkmak zorunda kaldım
    I’ve been patient in all the grind
    – Bütün eziyetlerde sabrettim
    I put and strive for ’til 5am
    – Sabah 5’e kadar koyup çabalıyorum;
    When the sun came out
    – Güneş doğduğunda
    And had the drive but
    – Bir sürücü vardı ama

    I had to stand up
    – Ayağa kalkmak zorunda kaldım
    Everybody really judged me
    – Herkes beni gerçekten yargıladı
    Behind my back
    – Arkamdan
    I jjust stayed woke
    – Ben sadece uyandım
    And I loved these tracks
    – Ve bu parçaları çok sevdim

    Just dropping more and
    – Sadece daha fazla düşüyor ve
    I made those stacks
    – O yığınları yaptım
    Now I’m back in my zone
    – Şimdi bölgeme geri dönüyorum
    They call me Tiago
    – Bana Tiago derler
    I don’t know who’s Margo
    – Margo Kim bilmiyorum
    I just hit this Lotto
    – Sadece bu Lotoyu vurdum
    I’m building up my Cargo!
    – Kargomu oluşturuyorum !
    And I know that I gotta go
    – Ve biliyorum ki gitmeliyim

    They call me Tiago
    – Bana Tiago derler
    I don’t know who’s Margo
    – Margo Kim bilmiyorum
    I just hit this Lotto
    – Sadece bu Lotoyu vurdum
    I’m building up my Cargo!
    – Kargomu oluşturuyorum !
    And I know that I gotta go
    – Ve biliyorum ki gitmeliyim

  • V – Sweet Night Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    V – Sweet Night Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    On my pillow
    – Yastığımda
    Can’t get me tired
    – Kendimi yoramıyorum
    Sharing my fragile truth
    – Kırılgan gerçeğimi paylaşıyorum
    That I still hope the door is open
    – Kapı hala açıktır umuduyla
    ‘Cause the window opened one time with you and me
    – Çünkü pencere bir kez açıldı sen ve ben ile
    Now my forever’s falling down
    – Düşüyor şimdi benim ebediyetim
    Wondering if you’d want me now?
    – Merak ediyorum beni şimdi ister miydin?
    How could I know?
    – Nerden bilebilirdim?

    One day I’d wake up feeling more
    – Bir gün daha fazla hissederek uyanacağımı
    But I had already reached the shore
    – Ama çoktan kıyıya ulaştım
    Guess we were ships in the night
    – Sanırım biz gecedeki gemilerdik
    Night, night
    – Gece, gece
    We were ships in the night
    – Biz gecedeki gemilerdik
    Night, night
    – Gece, gece
    I’m wondering are you my best friend
    – Merak ediyorum en iyi arkadaşım mısın benim?
    Feel’s like a river’s rushing through my mind
    – Aklıma bir nehir akıyormuş gibi hissediyorum
    I wanna ask you If this is all just in my head
    – Sana sormak istiyorum, eğer hepsi sadece benim kafamdaysa

    My heart is pounding tonight
    – Kalbim küt küt atıyor bu gece
    I wonder
    – Merak ediyorum
    If you
    – Eğer sen
    Are too good to be true?
    – Gerçek olmak için fazla mı iyisin?
    And would it be alright if I
    – Ve sorun olur muydu eğer
    Pulled you closer
    – Seni yakınıma çekseydim

    How could I know?
    – Nerden bilebilirdim?
    One day I’d wake up feeling more
    – Bir gün daha fazla hissederek uyanacağımı
    But I had already reached the shore
    – Ama çoktan kıyıya ulaştım
    Guess we were ships in the night
    – Sanırım biz gecedeki gemilerdik
    Night, night
    – Gece, gece
    We were ships in the night
    – Biz gecedeki gemilerdik
    Night, night
    – Gece, gece