Blog

  • MERO – Hobby Hobby Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    MERO – Hobby Hobby Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Hm-hm, jajaja (QDH)
    – Hm-hmm, evetevetevet (QDH)
    Jajajajaja (Mero, brrr)
    – Evetevetevet (Mero, brrr)

    Bam, den Scheiß, den ich hier bringe, ist mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Birinci günden beri bu benim hobimdi, hobimdi (Hobi, hobi)
    Seit Tag eins war’s schon immer nur mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bugünlerde bu benim mesleğim olsada hobim kalacak, hobim kalacak (Hobi, hobi)
    Heut ist es mein Beruf, doch bleibt mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Buradayım, söylediğim gibi her şeyi sikeceğim kardeşim, bam! (QDH, brrra)
    Ich bin da, wie gesagt fick’ ich alles Bruder, bam! (QDH, brrra)
    – Sunduğum bu pislik benim hobim, hobim (Hobi, hobi)
    Den Scheiß, den ich hier bringe, ist mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Birinci günden beri bu benim sadece hobimdi, hobimdi (Hobi, hobi)
    Seit Tag eins war’s schon immer nur mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bugünlerde bu benim mesleğim olsada hobim
    Heut ist es mein Beruf, doch bleibt mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – kalacak, hobim kalacak (Hobi, hobi)
    Ich bin da, wie gesagt fick’ ich alles Bruder, bam! (brr)
    – Buradayım, söylediğim gibi her şeyi sikeceğim kardeşim, bam! (brr)

    Bam, bam, baller’ wieder Parts für ‘ne Milli, weißt
     – Bam, bam, para için yine ateş ediyorum, biliyorsun
    Ich find’ [?] kick, fick’ mies, Diggi
    – Gerçekten dehşet, dehşet beceriyorum ahbap
    Bretter’ wieder Rapper weg, Birra
    – Rapçileri yine yerle bir ediyorum
    Ist der Mermi da, komm, teste mal (go, go)
    – Mermin burada, gelip test edebilirsin (go, go)
    QDH überall, Überfall gibt’s wieder mal
    – Her yer QDH, yine soygun zamanı
    Tijara-Para, Kies, will eine Visa-Card
    – Ticaret-Para, bir dolu nakit, Visa kartı istiyorum
    Enes Meral zerfickt mal wieder Lagen
    – Enes Meral yine (ortalığı) durumu sikiyor
    Digga, will Roli only-gold tragen, ja (brra)
    – Ahbap sadece altın kaplamalı Rolex istiyorum, evet (brra)
    Ich bin von unten gekomm’n (hey)
    – En dipten buralara geldim (hey)
    Du Pisser, jetzt bin ich in Form (weh)
    – Bugünse formumdayım seni *mcık (weh)
    Gibt Leute, die gar nicht geglaubt haben
    – Bu Mero’nun sonunda etrafı bombalayacağına
    Dass dieser Mero jetzt endlich zerbombt (ja, ja), bam
    – inanmayan insanlar oldu (evet, evet), bam

    Doch ich gebe ein’n Fick auf alle Hater, Digga (abi)
    – Kin kusanları (beni sevmeyenleri) siklemiyorum ahbap
    Ja, sie wissen, meine Flows waren schon immer killer, bam (skrrah)
    – Flowlarımın her daim ateş ettiğini zaten biliyorlardı

    Bam, den Scheiß, den ich hier bringe, ist mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bam, sunduğum bu pislik benim hobim, hobim (Hobi, hobi)
    Seit Tag eins war’s schon immer nur mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Birinci günden beri bu benim hobimdi, hobimdi (Hobi, hobi)
    Heut ist es mein Beruf, doch bleibt mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bugünlerde bu benim mesleğim olsada hobim kalacak, hobim kalacak (Hobi, hobi)
    Ich bin da, wie gesagt fick’ ich alles Bruder, bam! (QDH, brrra)
    – Buradayım, söylediğim gibi her şeyi sikeceğim kardeşim, bam! (QDH, brrra)
    Den Scheiß, den ich hier bringe, ist mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Sunduğum bu pislik benim hobim, hobim (Hobi, hobi)
    Seit Tag eins war’s schon immer nur mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby);
    – Birinci günden beri bu benim sadece hobimdi, hobimdi (Hobi, hobi)
    Heut ist es mein Beruf, doch bleibt mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bugünlerde bu benim mesleğim olsada hobim kalacak, hobim kalacak (Hobi, hobi)
    Ich bin da, wie gesagt fick’ ich alles Bruder, bam! (ey, ey, ey, brra)
    – Buradayım, söylediğim gibi her şeyi sikeceğim kardeşim, bam! (brr)

    Ich will eine Roli, folge mein Homie
    – Roli (Rolex) saat istiyorum, kardeşlerimi takip ediyorum
    Daule vorne im Sixer
    – Mermiler 6 serisi BMW’nin önünde
    Dieser Wichser findet nix, Mann, viele Klicks da
    – Bu pislik hiçbirisini bulamıyor,adamım birçok tıklanmaya sahibim
    Weil Mero kickt, fickt die Chicks, die für die Klicks aß
    – Çünkü Mero bu tıklanmalar için burada olan bu kaltakları becerip tekmeliyor
    Digga, mix ma’ dein Jacky-Cola
    – Ahbap Jacky Kolanı karıştır (Jacky-Cola)
    Und rauch dein Blueberry locker
    – Yaban mersini tütününü rahat şekilde iç
    Dein Label Rocka, also sei du lieber leise
    – Plak şirketin Roka, bu yüzden sessiz olsan iyi olur
    Denn ich beiße, so wie Mike Tyson (skrrt, skrrt)
    – Çünkü ben Mike Tyson misali ısıracağım (skrrt, skrrt)
    Mero, Mero kennt jeder
    – Mero, Mero’yu herkes tanıyor
    Fick Hater, so wie Neymar zähl’ ich Para
    – Beni sevmeyenleri sikeyim, Neymar misali paraları sayıyorum
    Lila, tamam, Mermi ballern
    – Morluklar, tamam, Mermiler ateş ediyor
    In meinem Haus will ich ein’n Hamam (brra)
    – Evimde bir hamamın olmasını istiyorum (brra)

    Bam, bam, mache alles für die Family, du weißt
    – Bam, bam, her şeyi ailem için yapıyorum, biliyorsun
    Und wenn der Mero rappt, wird die Lage hier zu heiß (bam, brra)
    – Mero Rap yaptığında buranın ısısı artıyor (bam, brra)

    Den Scheiß, den ich hier bringe, ist mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Sunduğum bu pislik benim hobim, hobim (Hobi, hobi)
    Seit Tag eins war’s schon immer nur mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Birinci günden beri bu benim hobimdi, hobimdi (Hobi, hobi)
    Heut ist es mein Beruf, doch bleibt mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bugünlerde bu benim mesleğim olsada hobim kalacak, hobim kalacak (Hobi, hobi)
    Ich bin da, wie gesagt fick’ ich alles Bruder, bam! (QDH, brrra)
    – Buradayım, söylediğim gibi her şeyi sikeceğim kardeşim, bam! (QDH, brrra)
    Den Scheiß, den ich hier bringe, ist mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Sunduğum bu pislik benim hobim, hobim (Hobi, hobi)
    Seit Tag eins war’s schon immer nur mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Birinci günden beri bu benim sadece hobimdi, hobimdi (Hobi, hobi)
    Heut ist es mein Beruf, doch bleibt mein Hobby, Hobby (Hobby, Hobby)
    – Bugünlerde bu benim mesleğim olsada hobim kalacak, hobim kalacak
    (Hobi, hobi)
    Ich bin da, wie gesagt fick’ ich alles Bruder, bam! (brrra)
    – Buradayım, söylediğim gibi her şeyi sikeceğim kardeşim, bam! (brr)

    Jajajajaja
    – Evetevetevet
    Jajajajaja
    – Evetevetevet
    Jajajajaja
    – Evetevetevet
    QDH, jajajaja
    – QDH, evetevetevet

  • Matthew Perryman Jones – Living in the Shadows Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Matthew Perryman Jones – Living in the Shadows Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Smoke is clearing out, all the circling lights… blind me
    – Duman görüşü azaltıyor, tüm o dönen ışıklar… Kör ediyor
    I’ve been running out, now it’s all just a fight… to breathe
    – Hep kaçtım, artık sadece savaşacağım… Nefes almak için
    I gave it all, yeah, I gave everything
    – Herşeyden vazgeçtim, evet, herşeyimi verdim
    I will never break the silence.
    – Sessizliği asla bozmayacağım
    When I look inside. I don’t have to hide
    – İçeriye baktığımda, saklanmama gerek yok

    If you’re looking, you won’t find me;
    – Bakarsan, bulamayacaksın beni
    Who’s the enemy? Don’t know what to believe
    – Düşman kim? inanmak ne demek bilmiyorum
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Light is breaking through a dark is underneath
    – Işık altımdaki karanlığı delip geçiyor
    I know the truth but for you it’s just out of reach
    – Gerçeği biliyorum ama bu senin için ulaşması imkansız
    You took it all, yeah, you took everything
    – Herşeyi aldın, evet, herşeyimi aldın
    I will never break the silence.
    – Sessizliği asla bozmayacağım

    When I look inside.
    – İçeriye baktığımda
    I don’t have to hide
    – Saklanmama gerek yok
    If you’re looking, you won’t find me
    – Bakarsan, bulamayacaksın beni
    Who’s the enemy?
    – Düşman kim?
    Don’t know what to believe
    – inanmak ne demek bilmiyorum
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Shadows
    – Gölgeler
    I will never break the silence.
    – Sessizliği asla bozmayacağım
    When I look inside. I don’t have to hide
    – İçeriye baktığımda, saklanmama gerek yok

    If you’re looking, you won’t find me
    – Bakarsan, bulamayacaksın beni
    Who’s the enemy? Don’t know what to believe
    – Düşman kim? inanmak ne demek bilmiyorum
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Shadows
    – Gölgeler
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak
    Living in the shadows
    – Gölgelerde yaşamak

  • Meduza – Piece Of Your Heart (ft. Goodboys) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Meduza – Piece Of Your Heart (ft. Goodboys) Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Show me a piece of your heart, a piece of your love
    – Bana kalbinin bir parçasını, aşkın bir parçasını göster
    I’m calling you up to getting down, down, down
    – Seni aşağı, aşağı, aşağı inmek için arıyorum.
    The way that we touch is never enough
    – Dokunma şeklimiz asla yeterli değil
    I’m turning you up to getting down, down
    – Seni aşağı inmeye çeviriyorum
    Show me a piece of your heart, a piece of your love
    – Bana kalbinin bir parçasını, aşkın bir parçasını göster
    I’m calling you up to getting down, down, down;
    – Seni aşağı, aşağı, aşağı inmek için arıyorum.
    The way that we touch is never enough
    – Dokunma şeklimiz asla yeterli değil
    I’m turning you up to getting down, down, down
    – Seni aşağıya, aşağıya, aşağıya çeviriyorum

    What? Sorry, just quickly
    – Ne? Üzgünüm, hemen
    What if it’s
    – Peki ya
    Da, da, da, uh, uh
    – Da, da, da, uh, uh
    Da, da, da, uh, uh;
    – Da, da, da, uh, uh

    Down, down, down
    – Aşağı aşağı aşağı
    Uh, da, da, da, uh, uh
    – Uh, da, da, da, uh, uh
    Da, da, da, uh, uh
    – Da, da, da, uh, uh
    Da, da, da, uh, uh
    – Da, da, da, uh, uh
    Da, da, da
    – Da, da, da
    Uh, da, da, da, uh, uh
    – Uh, da, da, da, uh, uh
    Da, da, da, uh, uh
    – Da, da, da, uh, uh
    Da, da, da, uh, uh
    – Da, da, da, uh, uh

    Down, down, down
    – Aşağı aşağı aşağı
    Show me a piece of you
    – Bana senden bir parça göster
    Show me a part of you
    – Bana bir parçasını göster
    I’ll be what you want
    – Senin istediğin olacağım
    And if it’s physical, keep it subliminal
    – Ve eğer fizikselse, bilinçaltında tut

    Show me what you want
    – Bana ne istediğini göster
    Show me a piece of you
    – Bana senden bir parça göster
    Show me a part of you
    – Bana bir parçasını göster
    I’ll be what you want
    – Senin istediğin olacağım
    And if it’s physical, keep it subliminal
    – Ve eğer fizikselse, bilinçaltında tut
    Show me what you want
    – Bana ne istediğini göster
    Show me a piece of your heart, a piece of your love
    – Bana kalbinin bir parçasını, aşkın bir parçasını göster
    I’m calling you up to getting down, down, down
    – Seni aşağı, aşağı, aşağı inmek için arıyorum.
    The way that we touch is never enough
    – Dokunma şeklimiz asla yeterli değil
    I’m turning you up to getting down, down, down
    – Seni aşağıya, aşağıya, aşağıya çeviriyorum

    Da, da, da, uh, uh
    – Da, da, da, uh, uh
    Da, da, da, uh, uh
    – Da, da, da, uh, uh
    Da, da, da, uh, uh
    – Da, da, da, uh, uh
    Down, down, down
    – Aşağı aşağı aşağı
    Uh, da, da, da, uh, uh
    – Uh, da, da, da, uh, uh

    Da, da, da, uh, uh
    – Da, da, da, uh, uh,
    Da, da, da, uh, uh
    – Da, da, da, uh, uh
    Da, da, da
    – Da, da, da
    Uh, da, da, da, uh, uh
    – Uh, da, da, da, uh, uh
    Da, da, da, uh, uh
    – Da, da, da, uh, uh
    Da, da, da, uh, uh
    – Da, da, da, uh, uh

    Down, down, down
    – Aşağı aşağı aşağı
    Show me a piece of you
    – Bana senden bir parça göster
    Show me a part of you
    – Bana bir parçasını göster
    I’ll be what you want
    – Senin istediğin olacağım
    And if it’s physical, keep it subliminal
    – Ve eğer fizikselse, bilinçaltında tut
    Show me what you want
    – Bana ne istediğini göster

  • Jony, HammAli & Navai – Без тебя я не я Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Jony, HammAli & Navai – Без тебя я не я Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Без тебя, родная, я не я
    – Sen olmadan, sevgilim, ben ben değilim
    Ты моя магия, ты аномалия
    – Sen benim büyümsün, sen anomalisin
    С тобой хочу взлететь на небеса
    – Seninle cennete uçmak istiyorum
    Я все построю сам под белым парусом
    – Tüm beyaz sahilin altını kendim inşa edeceğim

    И мне не нужно много слов
    – Ve çok kelimeye ihtiyacım yok
    Ты просто будь со мной и все
    – Sadece benimle ve her şeyle ol
    Ведь без тебя, родная, я не я
    – Sonuçta sevgilim, sensiz ben ben değilim
    Родная, я не я, родная, я не я
    – Sevgilim, ben ben değilim, sevgilim, ben ben değilim

    Я готов терпеть, я готов бежать
    – Sabretmeye hazırım, koşmaya hazırım
    Я готов умереть, но с тобою дышать
    – Ölmeye hazırım, ama seninle nefes alarak
    Только не закрывай дверь
    – Sadece kapıyı kapatma
    Перед носом моим
    – Burnunun önünde
    Просто мне доверься
    – Sadece bana güven
    И засыпаешь, баю-бай
    – Ve uyu, hoşçakal

    Мы построили с тобою
    – Seninle inşa ediyoruz
    Этот наш мир, наш мир
    – Bu bizim dünyamız, bizim dünyamız
    Как же мы друг друга с тобой нашли
    – Birbirimizi nasıl bulduk
    Доверься мне, родная и пошли
    – Güven bana sevgilim ve hadi gidelim
    Ведь от этого мира нас тошнит
    – Sonuçta, bu dünya bizi hasta ediyor

    Без тебя, родная, я не я
    – Sen olmadan, sevgilim, ben ben değilim
    Ты моя магия, ты аномалия
    – Sen benim büyümsün, sen anomalisin
    С тобой хочу взлететь на небеса
    – Seninle cennete uçmak istiyorum
    Я все построю сам под белым парусом
    – Tüm beyaz sahilin altını kendim inşa edeceğim

    И мне не нужно много слов
    – Ve çok kelimeye ihtiyacım yok
    Ты просто будь со мной и все
    – Sadece benimle ve her şeyle ol
    Ведь без тебя, родная, я не я
    – Sonuçta sevgilim, sensiz ben ben değilim
    Родная, я не я, родная, я не я
    – Sevgilim, ben ben değilim, sevgilim, ben ben değilim

    Через сотни сомнений
    – Yüzlerce şüpheden sonra
    Хватит одной причины поверить мне
    – Bana inanmak için bir neden aramayı kes
    Тебе говорили, заменит
    – Sana yerini alacaklarını söylediler
    Конечно заменил
    – Tabiki aldılar
    Ты в это поверишь? Нет!
    – Buna inanacak mısın? Hayır!

    Ну как ты терпишь меня?
    – Peki bana nasıl dayanıyorsun?
    Чтобы терпеть, меня надо любить
    – Bana tahammül etmen için sevmen gerekiyor
    Ну как ты терпишь меня?
    – Peki bana nasıl dayanıyorsun?
    Сколько причин, что полюбит так сильно
    – Kaç neden var, ne kadar aşk var?

    Мы построили с тобою
    – Seninle inşa ediyoruz
    Этот наш мир, наш мир
    – Bu bizim dünyamız, bizim dünyamız
    Как же мы друг друга с тобой нашли
    – Birbirimizi nasıl bulduk
    Доверься мне, родная и пошли
    – Güven bana sevgilim ve hadi gidelim
    Ведь от этого мира нас тошнит
    – Sonuçta, bu dünya bizi hasta ediyor

    Без тебя, родная, я не я
    – Sen olmadan, sevgilim, ben ben değilim
    Ты моя магия, ты аномалия
    – Sen benim büyümsün, sen anomalisin
    С тобой хочу взлететь на небеса
    – Seninle cennete uçmak istiyorum
    Я все построю сам под белым парусом
    – Tüm beyaz sahilin altını kendim inşa edeceğim

    И мне не нужно много слов
    – Ve çok kelimeye ihtiyacım yok
    Ты просто будь со мной и все
    – Sadece benimle ve her şeyle ol
    Ведь без тебя, родная, я не я
    – Sonuçta sevgilim, sensiz ben ben değilim
    Родная, я не я, родная, я не я
    – Sevgilim, ben ben değilim, sevgilim, ben ben değilim

  • Sub Urban – Cradles Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Sub Urban – Cradles Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I live inside my own world of make-believe
     – Kendi sahte dünyamın içinde yaşıyorum
    Kids screaming in their cradles, profanities
    – Çocuklar beşiklerinde çığlık atıyor, küfürler savuruyorlar
    I see the world through eyes covered in ink and bleach
    – Siyah ve beyazdan ibaret görüyorum yeryüzünü
    Cross out the ones who heard my cries and watched me weep
    – Haykırışlarımı duyup da beni ağlarken izleyenleri listeden siliyorum

    I love everything
    – Her şeyi seviyorum
    Fire’s spreading all around my room
    – Ateş odamın her tarafına yayılıyor
    My world’s so bright
    – Dünyam apaydınlık
    It’s hard to breathe but that’s alright
    – Nefes almakta zorlanıyorum ama sorun yok
    Hush
    – Sessizlik..
    Shh
    – Şşş

    Tape my eyes open to force reality (Oh no, no)
    – Gerçeği görmem için gözümü açmaya zorluyorlar beni
    Why can’t you just let me eat my weight in glee?
    – Neden izin vermiyorsunuz ki, bırakın mutlu bir şekilde tıkınayım
    I live inside my own world of make-believe
    – Kendi sahte dünyamın içinde yaşıyorum
    Kids screaming in their cradles, profanities
    – Çocuklar beşiklerinde çığlık atıyor, küfürler savuruyorlar
    Some days I feel skinnier than all the other days
    – Bazen diğer günlerden bile daha fazla cılız hissediyorum kendimi
    Sometimes I can’t tell if my body belongs to me
    – Bazen bilemiyorum, bu beden bana mı ait yoksa değil mi

    I love everything
    – Her şeyi seviyorum
    Fire’s spreading all around my room
    – Ateş odamın her tarafına yayılıyor
    My world’s so bright
    – Dünyam apaydınlık
    It’s hard to breathe but that’s alright
    – Nefes almakta zorlanıyorum ama sorun yok
    Hush
    – Sessizlik..
    Shh
    – Şşş

    I wanna taste your content
    – Sen olmak nasıl bir şey bilmek istiyorum
    Hold your breath and feel the tension
    – Nefesini tut ve gerilimi hisset
    Devils hide behind redemption
    – Şeytanlar kefaretlerin ardına saklanıyor
    Honesty is a one-way gate to hell
    – Dürüstlük, cehenneme tek gidişlik bir bilet
    I wanna taste consumption
    – Tüketmek nasıl bir şey bilmek istiyorum
    Breathe faster to waste oxygen
    – Oksijeni bir an önce harcamak için daha hızlı nefes alıyorum
    Hear the children sing aloud
    – Çocukların sesli bir şekilde şarkı söylediklerini işitiyorum
    It’s music ’til the wick burns out
    – Işıklar sönene kadar bu bir şarkıydı (şimdiyse çığlık atıyorlar)
    push
    – Sessizlik…

    Just wanna be care free lately, yeah
    – Son zamanlarda sadece umursamaz olmak istiyorum, evet
    Just kicking up daisies
    – Öldüm ve gömüldüm
    Got one too many quarters in my pockets
    – Cebimde birçok çeyreklik var,
    Count ’em like the four leaf clovers in my locket
    – Onları, sanki madalyonumdaki dört yapraklı yoncalarmış gibi sayıyorum
    Untied laces, yeah
    – Çözülmüş danteller
    Just tripping on daydreams;
    – Hayal aleminde seyahat ediyorum
    Got dirty little lullabies playing on repeat
    – Sürekli çalıp duran küçük, çirkin ninniler duyuyorum
    Might as well just rot around the nursery and count sheep
    – Bu akıl hastanesinde çürüyeyim bari, koyunları sayayım (uykuya dalmaya çalışırken)

  • Laura Branigan – Self Control Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Laura Branigan – Self Control Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Oh, the night is my world 
    – Ah, bu gece benim dünyam 
    City light painted girl 
    – Şehrin ışıkları kızı 
    In the day nothing matters 
    – Bu gece hiçbir şeyin önemi yok 
    It’s the night time that flatters 
    – Bu gece yağ çekme zamanı 

    In the night, no control 
    – Bu gece kontrol yok 
    Through the wall something’s breaking 
    – Gece boyunca bir şeyler kırılıyor 
    Wearing white as you’re walkin
    – Sen yürüdüğünde her şey aydınlanıyor 
    Down the street of my soul 
    – Ruhumu caddesinden aşağı doğru iniyor 

    You take my self, you take my self control 
    – Al beni, kontrolüm sende 
    You got me livin’ only for the night 
    – Sadece bu gece olabilirsin benimle 
    Before the morning comes, the story’s told 
    – Sabah olmadan önce, hikaye bitmiş olacak 
    You take my self, you take my self control 
    – Al beni, kontrolüm sende 

    Another night, another day goes by 
    – Başka bir gece başka bir gün geçer gider 
    I never stop myself to wonder why 
    – Nedenini merak etmekten kendimi alamam 
    You help me to forget to play my role 
    – Rol yapmayı unutmam için bana yardım etmelisin 
    You take my self, you take my self control 
    – Al beni, kontrolüm sende 

    I, I live among the creatures of the night 
    – Ben, ben gece yaratıklarının arasında yaşıyorum 
    I haven’t got the will to try and fight 
    – Dövüşecek gücüm yok 
    Against a new tomorrow, so I guess I’ll just believe it 
    – Yeni bir yarına karşı, bu nedenle sanırım sadece inanacağım 
    That tomorrow never comes 
    – O yarın hiç gelmeyecek 
    A safe night, I’m living in the forest of my dream 
    – Güvenli bir gece, rüyalarımın ormanında yaşıyorum 
    I know the night is not as it would seem 
    – Bu gecenin göründüğü gibi olmadığını biliyorum 
    I must believe in something, so I’ll make myself believe it
    – Bir şeye inanmalıyım, kendimi inandıracağım 
    That this night will never go 
    – O gece hiç gitmeyecek 

    Oh-oh-oh, oh-oh-oh, oh-oh-oh, oh-oh-oh 
    – Oh-oh-oh, oh-oh-oh, oh-oh-oh, oh-oh-oh 

    Oh, the night is my world 
    – Ah, bu gece benim dünyam 
    City light painted girl 
    – Şehrin ışıkları kızı 
    In the day nothing matters 
    – Bu gece hiçbir şeyin önemi yok 
    It’s the night time that flatters 
    – Bu gece yağ çekme zamanı 

    I, I live among the creatures of the night 
    – Ben, ben gece yaratıklarının arasında yaşıyorum 
    I haven’t got the will to try and fight 
    – Dövüşecek gücüm yok 
    Against a new tomorrow, so I guess I’ll just believe it 
    – Yeni bir yarına karşı, bu nedenle sanırım sadece inanacağım 
    That tomorrow never comes 
    – O yarın hiç gelmeyecek 

    A safe night, I’m living in the forest of my dream 
    – Güvenli bir gece, rüyalarımın ormanında yaşıyorum 
    I know the night is not as it would seem 
    – Bu gecenin göründüğü gibi olmadığını biliyorum 
    I must believe in something, so I’ll make myself believe it 
    – Bir şeye inanmalıyım, kendimi inandıracağım 
    That this night will never go 
    – O gece hiç gitmeyecek 

    Oh-oh-oh, oh-oh-oh, oh-oh
    – oh, oh-oh-oh, oh-oh-oh 
    You take my self, you take my self control 
    – Al beni kontrolüm sende 
    You take my self, you take my self control 
    – Al beni kontrolüm sende 

  • Odetta Hartman – Batonebo Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Odetta Hartman – Batonebo Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    It’s true – I could have done better 
    – Bu gerçek- Daha iyi yapabilirdim. 

    But I won’t be bullied to fully take the blame 
    – Ama suçu tamamiyle üstlenmek için zorba olamam 
    You came – into my body like a spirit 
    – vücudumun içine bir ruh gibi geldin 
    So I have determined your proper name 
    – Bu yüzden senin özel ismini belirledim 

    Batonebo 
    – Batonebo 
    Leave me be 
    – Beni rahat bırak
    I’ll give you roses and violets 
    – eğer üstümdeki vahşeti durdurursan 
    If you stop inflicting violence on me 
    – Sana güller ve menekşeler vereceğim 

    Forgive – my cancerous emotions 
    – Affet, benim kanserli duygularım… 
    Here I offer these devotions to appease 
    – işte yatıştırman için sana dua öneriyorum 
    Now please – da tik’bit 
    – şimdi lütfen, da tik’bit 
    Filter out of me 
    – aralarından beni seç 
    So I can drown out this supernatural scream 
    – böylelikle bu doğa üstü çığlığı bastırabilirim 

    Batonebo 
    – Batonebo 
    Set me free 
    – Beni rahat bırak! 
    I’ll sing you iavnana vardo batonebo 
    – sana söyleyeceğim. 

    Batonebo 
    – Batonebo 
    Leave me be 
    – Beni rahat bırak
    I’ll give you roses and violets 
    – eğer üstümdeki vahşeti durdurursan 
    If you stop inflicting violence on me 
    – Sana güller ve menekşeler vereceğim

  • Lil Tecca – Ransom Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Lil Tecca – Ransom Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Turn you to a dancer
    – Seni dansçıya çevir.;
    Yeah
    – Evet
    Internet Money bitch
    – İnternet parası kaltak
    I got black, I got white, what you want?
    – Siyahım, beyazım ne istersin?
    Hop outside a ghost and hop up in a Phantom
    – Bir hayaletin dışına atla ve bir hayaletle atla

    I know I’m boutta blow-oh-woah-oh, I ain’t dumb
    – Biliyorum ben bi bok-oh-woah-oh, aptal değilim
    They try to take my flow, I take they ass for ransom
    – Akışımı almaya çalışıyorlar, fidye için kıçlarını alıyorum
    I know that I’m gone
    – Gittiğimi biliyorum
    They see me blowing up, now they say they want a song
    – Beni havaya uçuruyorlar, şimdi bir şarkı istediklerini söylüyorlar
    I got two twin Glocks, turn you to a dancer;
    – İki tane ikiz Glock var, seni dansçıya çeviriyorum
    I see two twin opps, leave ’em on the banner
    – İki tane ikiz karşıt görüyorum, afişe bırak.
    And I got two thick thots, wanna lick the gang, yeah
    – Ve iki kalın kalçam var, çeteyi yalamak istiyorum, evet
    I got red, I got blue, what you want?
    – Kırmızı oldum, mavi oldum, ne istiyorsun?
    This shit all Balenciaga, Louis and Vuitton
    – Bütün bunlar Balenciaga, Louis ve Vuitton.

    She know I got the Fendi, Prada when I ain’t belong,
    – Ait olmadığım zamanlarda Fendi, Prada’yı aldığımı biliyor.
    I needed me a dire outta alley me to want
    – İsteyeceğim bir sokaktan bana cüret etmem gerekiyordu
    I started from the bottom, you could see the way I stunt
    – Aşağıdan başladım, dublörüm şeklini görebildin
    I want all the diamonds,
    – Bütün elmasları istiyorum.
    I want that shit to weigh a ton
    – Bu bokun bir ton ağırlığını istiyorum.
    The opps they tryna law me
    – Beni kandırmaya çalışanlar
    ‘Cause they hate the place I’m from
    – Çünkü ben ondan nefret ediyorlar.
    But them niggas don’t know me
    – Ama onlar ZENCİLER beni tanımıyor!

    They just know the place I’m from
    – Sadece nereli olduğumu biliyorlar
    I got lots of shawties tryna pull up to my place
    – Benim yerime çekmeye çalışan çok fazla shawty var
    But you ain’t want me last year so just get up out my face
    – Ama geçen sene beni istemiyorsun bu yüzden sadece yüzümden kalk
    They all up in my inbox
    – Hepsi gelen kutuma geldi
    So I know they want a taste
    – O yüzden tatmak istediklerini biliyorum
    I know they want my downfall
    – Düşüşümü istediklerini biliyorum.
    Oh nigga are you laced?
    – Ah zenci bağladın mı?
    I got black, I got white, what you want?
    – Siyahım, beyazım ne istersin?
    Hop outside a ghost and hop up in a Phantom
    – Bir hayaletin dışına atla ve bir hayaletle atla

    I know I’m boutta boutta blow-oh-woah-oh, I ain’t dumb
    – Biliyorum ben butik butik-oh-woah-oh, aptal değilim
    They try to take my flow, I take they ass for ransom
    – Akışımı almaya çalışıyorlar, fidye için kıçlarını alıyorum
    I know that I’m gone
    – Gittiğimi biliyorum
    They see me blowing up, now they say they want a song
    – Beni havaya uçuruyorlar, şimdi bir şarkı istediklerini söylüyorlar
    I got two twin Glocks, turn you to a dancer
    – İki tane ikiz Glock var, seni dansçıya çeviriyorum
    I see two twin opps, leave ’em on the banner
    – İki tane ikiz karşıt görüyorum, afişe bırak.
    And I got two thick thots, wanna lick the gang, yeah
    – Ve iki kalın kalçam var, çeteyi yalamak istiyorum, evet
    I got black, I got white, what you want?
    – Siyahım, beyazım ne istersin?

    Hop outside a ghost and hop up in a Phantom
    – Bir hayaletin dışına atla ve bir hayaletle atla
    I know I’m boutta boutta blow-oh-woah-oh, I ain’t dumb
    – Biliyorum ben butik butik-oh-woah-oh, aptal değilim
    They try to take my flow, I take they ass for ransom
    – Akışımı almaya çalışıyorlar, fidye için kıçlarını alıyorum
    I know that I’m gone
    – Gittiğimi biliyorum
    They see me blowing up, now they say they want a song
    – Beni havaya uçuruyorlar, şimdi bir şarkı istediklerini söylüyorlar
    I got two twin Glocks, turn you to a dancer
    – İki tane ikiz Glock var, seni dansçıya çeviriyorum
    I see two twin opps, leave ’em on the banner
    – İki tane ikiz karşıt görüyorum, afişe bırak.
    And I got two thick thots, wanna lick the gang, yeah
    – Ve iki kalın kalçam var, çeteyi yalamak istiyorum, evet

  • Willow – Wait a Minute! Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Willow – Wait a Minute! Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Wait a minute
    – Bir dakika bekle!

    I think I left my conscience on your front doorstep
    – Sanırım bilincimi kapının önünde unuttum
    Woah-oh, woah-oh
    – Woah-oh, woah-oh
    Wait a minute
    – Bir dakika bekle!
    I think I left my consciousness in the sixth dimension
    – Sanırım bilincimi 6. boyutta unuttum
    But I’m here right now, right now
    – Ama şimdi buradayım, işte buradayım
    Just sitting in a cloud, oh wow
    – Bir bulutun üzerinde oturuyorum, aman Tanrım
    I’m here right now, right now with you, oh wow, oh wow;
    – İşte şimdi buradayım, şimdi burada seninleyim, aman Tanrım
    I don’t even care
    – Hiç umrumda değil
    I’ll run my hands through your hair
    – Ellerimi saçından geçiriyorum
    You wanna run your fingers through mine
    – Sen de ellerini benim saçımdan geçirmek istiyorsun
    But my dreads too thick and that’s alright
    – Ama rastalarım çok kalın ve bu sorun değil

    Hold on, wait a minute
    – Dur, bekle bir dakika!
    Feel my heart’s intention
    – Kalbimin amacını hisset
    Hold on, wait a minute
    – Dur, bekle bir dakika!
    I left my consciousness in the sixth dimension
    – Bilincimi 6. boyutta unuttum
    Left my soul in his vision
    – Ruhumu onun görüşünde unuttum
    Let’s go get it, oh, oh
    – Haydi gidip onu alalım
    Let’s go get it, oh, oh
    – Haydi gidip onu alalım

    Some things don’t work
    – Bazı şeyler işe yaramaz
    Some things are bound to be
    – Bazı şeyler ise olmaya mahkum
    Some things, they hurt
    – Bazı şeyler, canını yakarlar
    And they tear apart me
    – Ve beni paramparça ederler
    You left your diary at my house
    – Günlüğünü evimde unuttun,
    And I read those pages, you really love me, baby
    – Ben de o sayfaları okudum, beni gerçekten seviyorsun bebeğim
    Some things don’t work
    – Bazı şeyler işe yaramaz
    Some things are bound to be
    – Bazı şeyler ise olmaya mahkum
    Some things, they hurt
    – Bazı şeyler, canını yakarlar
    And they tear apart me
    – Ve beni paramparça ederler
    But I broke my word, and you were bound to see
    – Ama sözümü tutmadım ve bunu eninde sonunda görecektin

    And I cried at the curb
    – Ve kaldırım kenarında ağladım
    When you first said “Oel ngati kameie”
    – Sen ilk kez “Oel ngati kameie” dediğinde
    Hold on, wait a minute
    – Dur, bekle bir dakika!
    Feel my heart’s intention
    – Kalbimin amacını hisset
    Hold on, wait a minute
    – Dur, bekle bir dakika!
    I left my consciousness in the sixth dimension
    – Bilincimi 6. boyutta unuttum
    Left my soul in his vision
    – Ruhumu onun görüşünde unuttum
    Let’s go get it, oh, oh
    – Haydi gidip onu alalım
    Let’s go get it, oh, oh
    – Haydi gidip onu alalım

    Some people lie to live
    – Bazı insanlar bana yalan söyler
    Some just tryin’ to get by
    – Bazıları ise anlaşmaya çalışır
    Some people I can’t hurt, ooh
    – Bazı insanların canını yakamam
    Some just rather say goodbye, bye
    – Bazıları da elveda demeyi tercih eder
    Hold on, wait a minute
    – Dur, bekle bir dakika!
    Feel my heart’s intention
    – Kalbimin amacını hisset
    Hold on, wait a minute
    – Dur, bekle bir dakika!
    I left my consciousness in the sixth dimension
    – Bilincimi 6. boyutta unuttum
    Left my soul in his vision
    – Ruhumu onun görüşünde unuttum
    Let’s go get it, oh, oh
    – Haydi gidip onu alalım
    Let’s go get it, oh, oh
    – Haydi gidip onu alalım

  • Young Thug, J. Cole, Travis Scott – The London Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Young Thug, J. Cole, Travis Scott – The London Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Yeah…
    – Evet
    Oh, oh (oh, oh)
    – Oh, oh (oh, oh)
    Woah (woah…)
    – Voah voah
    Woah, woah
    – Vay vay, vay

    You good, T-Minus?
    – İyisin, T-Minus?
    Oh
    – Oh
    You can meet me at the London (London)
    – Londrada buluşabiliriz
    If you find time, we can run one (run one)
    – Eğer zamanın varsa, bi koşabiliriz
    Talk about some things, we can undo (undo)
    – Bi şeylerden bahset, geri de alabiliriz
    You just send the pin, I can find you (you)
    – Sadece bi işaret gönder, seni bulabilirim
    6’1″ on the money, 9’2″ (9’2″)
    – 6’1 “, parayla 9’2” 
    You just say the word and I’ll run through
    – Sadece bi kelime söyle arasından geçeceğim.
    Two texts, no reply, that’s when I knew
    – İki metin, cevap yok, bu bildiğim zaman
    I knew, I knew, yeah I knew
    – Biliyordum, biliyordum evet biliyordum
    Yeah
    – Evet
    Circumnavigate the globe, as the cash grows (grow)
    – Nakit büyüdükçe, dünyayı dolaş
    Get a nigga whacked, like you get the grass mowed (mowed)
    – Çimenleri biçmek gibi bir zencinin sarhoş olmasını sağla (Mowed)
    I’m talkin’ slick, run ‘em with the big slime, nigga (slime)
    – Ben kaygan konuşuyorum, Büyük Balçıkla koşuyorum, zenci (Balçık) 
    Could hit your bitch, you could never hit mine, nigga (mine)
    – Kaltağına vurabilirsin, benimkini asla vuramazsın, zenci (Mine)
    In my DM, they electric slide, nigga (huh, slide)
    – DM’mde elektrikli slayt, zenci (Huh, slayt)
    No catfishing, this is not a fish fry, nigga
    – Catfishing yok, bu bir balık kızartma değil, zenci
    Never switch sides on my dog
    – Köpeğime asla taraf değiştirmeyin
    Catch a contact, hit your right, go to Mars
    – Bir bağlantı yakala, sağa vur, Mars’a git
    Everybody singing
    – herkes söylüyor

    How you come up out your face and say I ain’t the artist
    – Yüzünden nasıl çıkıp şimdiye kadar duyduğun en ateşli
    Nigga, you done never heard
    – zenci olmadığımı söylersin
    I left a flock of rappers dead and burned
    – Bir sürü rapçi öldü ve gömdüm
    A verse from me is like eleven birds
    – Benden bir ayet onbir kuş gibi
    I did the math it’s like 2000 dollars every word
    – Matematik yaptım, her kelime 2000 dolar gibi
    I’m on the verge, I’ll beat the charge
    – Sınırdayım, sorumluluğu yeneceğim
    I killed some niggas and I walked away from it
    – Zencileri öldürdüm ve ondan uzaklaştım
    Then I observe, just how you curve
    – Öyleyse gözlemledim, sadece nasıl kıvrılacağını
    And told them niggas that they gotta wait for it
    – Onlara zencilere bunu beklemeleri gerektiğini söyledi
    I know, I know you in hot demand
    – Biliyorum, seni çok talep ediyor
    I’m balling on a pussy nigga like Jauwanna Mann
    – Juwanna Mann gibi bir kedi zenci bekliyorum
    I’m drowning out inside the pussy like I never swam
    – Hiç yüzmedim gibi tüm kedi boğuluyorum;
    ‘Ey fuck your IG, I put somethin’ on your sonogram
    – Ayy, IG’ini siktir et, sonogramına bir şey koydum
    I’m the man (ayy, ayy)
    – Ben erkeğim, ayy, ayy
    You can meet me at the London (London)
    – Londrada buluşabiliriz

    If you find time, we can run one (run one)
    – Eğer zamanın varsa, bi koşabiliriz
    Talk about some things, we can undo (undo)
    – Bi şeylerden bahset, geri de alabiliriz
    You just send the pin, I can find you
    – Sadece pimi gönder, seni bulabilirim
    6’1″ on the money, 9’2″ (9’2″)
    – 6’1 “, parayla 9’2” 
    You just say the word and I’ll run through
    – Sadece bi kelime söyle arasından geçeceğim.
    Two texts, no reply, that’s when I knew
    – İki metin, cevap yok, bu bildiğim zaman
    I knew, I knew, yeah I knew
    – Biliyordum, biliyordum evet biliyordum
    Pimp talk, church talk, I can make a brick walk
    – Pe*evenk konuşması, kilise konuşması, Bir tuğla yürüyüşü yapabilirim
    Up north, down south, Bankhead the ritual (ayy)
    – Kuzeyde, güneyde, Bankhead’den Rachel Walk’a (Aye) 
    Hit it with a little water, stretch it like a vocal chord
    – Biraz su ile vur, Bir vokal akoru gibi uzat

    STD, I run my ward, fuck a fed and his daughter
    – STD, koğuşumu yönetiyorum, Bir beslenen ve kızını becer
    I’ma run the compound, ye I supply the sugar raisin bread (woah)
    – Ben bileşiği çalıştırıyorum, ve şeker veriyorum
    I got a main and she gon’ ride (uh)
    – Bir anadam var ve o sürecek (Uhh)
    She took a quarter and she fled (uh)
    – Bir çeyrek aldı ve kaçtı (Uhh) 
    I’m in that mouth now, she gone ride (yeah)
    – Şimdi ağzındayım, bu yüzden o sürecek (Evet)
    I see the pain in shortie’s light brown eyes (oh)
    – Shawty’nin açık kahverengi gözlerindeki acıyı görüyorum (Ooh)
    I’m at The London with some big thighs
    – Londra’da bazı büyük kalçalarla
    No fries, cheesesteaks with the fish eyes
    – Patates kızartması yok, balık tarafıyla biftek yiyor

    Did your mama tell you when there’s a fire, drop, stop and roll? (aww yeah)
    – Annen, ateş, durma, düşme ve yuvarlanma gibi bir şey olduğunda sana söylemedi mi (Tamam evet)
    I’ve been on the road like a pair of sprinters at Stop and Go’s (yeah)
    – Stop and Go’daki (Evet) bir çift Sprinters gibi yoldaydım
    I could charge them like a Dodge, I’m a Demon
    – Onları bir şeytandaki Dodge gibi suçlayabilirim
    Got your broad in the garage eatin’ semen (whoo)
    – Geneti garajda meni yiyen var
    Every time a nigga go back to the ward
    – Bir zenci, koğuşa her döndüğünde
    Niggas act like they wanna start
    – Zenciler başlıyormuş gibi davranıyor
    And we leave them on the cement (graw, graw)
    – Ve onları çimentoda bırakıyoruz (Graw, graw!)
    You can meet me at the London (London)
    – Londrada buluşabiliriz
    If you find time, we can run one (run one)
    – Eğer zamanın varsa, bi koşabiliriz

    Talk about some things, we can undo (undo)
    – Bi şeylerden bahset, geri de alabiliriz
    You just send the pin, I can find you (find, find, find)
    – Sadece pini gönder, seni bulabilirim (bul, bul, bul)
    6’1″ on the money, 9’2″ (9’2″)
    – 6’1 “, parayla 9’2” 
    You just say the word and I’ll run through
    – Sadece bi kelime söyle arasından geçeceğim.
    Two texts, no reply, that’s when I knew (I knew)
    – İki metin, cevap yok, o zaman biliyordum
    I knew, I knew, yeah I knew
    – Biliyordum, biliyordum evet biliyordum
    Aight, crushed down we get money
    – Ezildim, para kazandık (Evet) 
    44 times when you won’t play (yeah, side)
    – 44 kez oynamayacağın zaman (Evet, taraf)
    44 side
    – 44 side
    89 fly, I might (fly)
    – 89 uçabilirim (Uçurum) 
    I might, see you one time
    – Belki bir kez görüşürüz, nereye gittiğini
    Woah, woah
    – Vay vay, vay
    Four knows say I;
    – Düşman diyelim, ben

  • Jimmy Durante – Smile Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Jimmy Durante – Smile Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Smile,
    – Gülümse,
    Though your heart is achin’
    – Kalbin ağrıyor olsa da’
    Smile,
    – Gülümse,
    Even though it’s breakin’
    – Kırılsa bile’

    When there are are clouds in the sky
    – Gökyüzünde bulutlar olduğunda
    You’ll get by…
    – Onları alacaksın
    If you smile
    – Eğer gülümsersen
    Through your fear and sorrow
    – Korkun ve kederin aracılığıyla
    Smile,
    – Gülümse,
    And maybe tomorrow
    – Ve belki yarın
    You’ll see the sun come shinin’ through,
    – Parlayan güneşin gelmesiyle göreceksin
    For you…
    – Senin için
    Light up your face with gladness
    – Yüzünü sevinçle parlat
    Hide, every trace of sadness
    – Hüznün her izini sakla

    Although a tear
    – Bir gözyaşına rağmen
    may be ever so near
    – Hiç bu kadar yakın olmayabilir
    That’s the time, You must keep on tryin’
    – İşte bu zaman, denemeye devam etmek zorundasın
    Smile, what’s the use of cryin’
    – Gülümse, ağlamanın faydası ne
    You’ll find that life is still worth while
    – Hayatın hala zamana değer olduğunu bulacaksın
    If you just smile
    – Eğer sadece gülümsersen
    If you smile
    – Eğer gülümsersen
    Through your fear and sorrow
    – Korkun ve kederin aracılığıyla
    Smile, and maybe tomorrow
    – Gülümse ve belki yarın
    You’ll see the sun come shinin’ through
    – Parlayan güneşin gelmesiyle göreceksin

    for you…
    – Senin için
    Light up your face with gladness
    – Yüzünü sevinçle parlat
    Hide every trace of sadness
    – Hüznün her izini sakla
    Although a tear
    – Bir gözyaşına rağmen
    May be ever so near
    – Hiç bu kadar yakın olmayabilir
    That’s the time
    – O zaman
    You must keep on tryin’
    – Denemeye devam etmelisin
    Smile, what’s the use of cryin’
    – Gülümse, ağlamanın faydası ne
    You’ll find that life is still worth while
    – Hayatın hala zamana değer olduğunu bulacaksın
    If you just smile
    – Eğer sadece gülümsersen

  • 24kGoldn – Valentino Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    24kGoldn – Valentino Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I don’t want a valentine
    – Sevgili istemiyorum
    I do want Valentino
    – Ben Valentino istiyorum
    I just want the neck
    – Sadece kolye istiyorum
    I poker face like a casino
    – Ben bir kumarhane gibi yüz poker değerindeyim
    Deep throat
    – Derin boğaz
    Know I get it in like a free throw
    – Biliyorum serbest atış atıyormuş gibi içeriye giriyorum
    Shawty want some more
    – Aşkım biraz daha istiyorum
    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor
    I don’t want a valentine
    – Sevgili istemiyorum

    I do want Valentino
    – Ben Valentino istiyorum
    I just want the neck
    – Sadece kolye istiyorum
    I poker face like a casino
    – Ben bir kumarhane gibi yüz poker değerindeyim
    Deep throat
    – Derin boğaz
    Know I get it in like a free throw
    – Biliyorum serbest atış atıyormuş gibi içeriye giriyorum
    Shawty want some more
    – Aşkım biraz daha istiyorum
    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor
    I fuck her long
    – Onu uzun süre beceririm

    Ain’t no Minute Maid
    – Dakika Hizmetçisi yok
    My diamonds lemonade
    – Elmaslarım limonata
    Flexing hard, call me Popeye
    – Sıkı, bana Popeye de
    Wallet filled with spinach ayy
    – Ispanaklı ayy ile dolu cüzdan
    Cut you off on the interstate
    – Eyaletlerarası seni izliyorum;
    I’m first to finish, ayy
    – İlk bitiren benim, ayy
    I’m a young rich nigga
    – Zengin genç bir zenciyim
    Bitch it’s always been that way
    – Kaltak hep böyle olmuştur
    To the grave, might just be tomorrow
    – Mezara, sadece yarın olabilir
    Might just be today
    – Belki bir gün olabilir
    So I always live it up
    – Bu yüzden her zaman yaşıyorum

    We poppin bottles
    – Şişeleri patlatırız
    Poppin kays
    – Poppin kay
    Gucci shades from my boujee bitch
    – Boujee kaltağımın Gucci tonları
    Ain’t even had to pay
    – Ödemek bile yoktu
    Had to put on for the team
    – Takım için koymak zorunda kaldım
    And had to put on for the bay
    – Ve koy koymak zorunda kaldım
    I’m so fly when I rock robins wings
    – Robins kanatlarını salladığımda çok uçuyorum
    I can’t stay in one place
    – Bir yerde kalamam
    Russian cremes in my rocket ship
    – Roket gemimdeki Rus kreması

    We go to outer space
    – Uzaya gidiyoruz
    Mask off, mask on, fuck it
    – Maske’yi çıkar, Maske’yi tak, siktir et
    I can’t catch a case
    – Dava açamıyorum
    Blast off, blast off
    – Patla, patla
    See the stars up in wraith
    – Wraith’te yıldızları görün
    You can’t get into the crib
    – Yatağa giremezsin
    Because the mansion got a gate
    – Çünkü malikanenin kapısı var
    You can’t come into my section
    – Benim bölümüme giremezsin
    I’m gon’ put you in your place
    – Seni yerine koyacağım

    If the club goin’ up
    – Eğer klüp yükselirse
    You bet I’m sliding like a chase
    – Bahse girerim kovalamaca gibi kayıyorum
    And I think I fell in love
    – Ve sanırım aşık oldum
    She shook that ass up in my face
    – Yüzüme o kıçını salladı
    I don’t want a valentine
    – Sevgili istemiyorum
    I do want Valentino
    – Ben Valentino istiyorum
    I just want the neck
    – Sadece kolye istiyorum
    I poker face like a casino
    – Ben bir kumarhane gibi yüz poker değerindeyim
    Deep throat
    – Derin boğaz
    Know I get it in like a free throw
    – Biliyorum serbest atış atıyormuş gibi içeriye giriyorum
    Shawty want some more
    – Aşkım biraz daha istiyorum

    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor
    I don’t want a valentine
    – Sevgili istemiyorum
    I do want Valentino
    – Ben Valentino istiyorum
    I just want the neck
    – Sadece kolye istiyorum
    I poker face like a casino
    – Ben bir kumarhane gibi yüz poker değerindeyim
    Deep throat
    – Derin boğaz
    Know I get it in like a free throw
    – Biliyorum serbest atış atıyormuş gibi içeriye giriyorum
    Shawty want some more
    – Aşkım biraz daha istiyorum
    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor

    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor
    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor
    I don’t want a valentine
    – Sevgili istemiyorum
    I do want Valentino
    – Ben Valentino istiyorum
    I just want the neck
    – Sadece kolye istiyorum
    I poker face like a casino
    – Ben bir kumarhane gibi yüz poker değerindeyim
    Deep throat
    – Derin boğaz
    Know I get it in like a free throw
    – Biliyorum serbest atış atıyormuş gibi içeriye giriyorum

    Shawty want some more
    – Aşkım biraz daha istiyorum
    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor
    I don’t want a valentine
    – Sevgili istemiyorum
    I do want Valentino
    – Ben Valentino istiyorum
    I just want the neck
    – Sadece kolye istiyorum
    I poker face like a casino
    – Ben bir kumarhane gibi yüz poker değerindeyim
    Deep throat
    – Derin boğaz
    Know I get it in like a free throw
    – Biliyorum serbest atış atıyormuş gibi içeriye giriyorum;
    Shawty want some more
    – Aşkım biraz daha istiyorum
    She just can’t seem to keep her knees closed
    – Dizlerini kapalı tutuyor gibi gözüküyor