Blog

  • Anne-Lie Rydé – Alla har glömt İsveçce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Anne-Lie Rydé – Alla har glömt İsveçce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Sen du for så har min spegel glömt bort hur du såg ut
    – Sen gittiğinden beri aynam neye benzediğini unuttu.
    Nu får den aldrig se dig
    – Şimdi seni asla görmeyecek
    Telefonen har glömt bort hur du lät
    – Telefon sesini unuttu
    Och ingen talar längre om dig med mig
    – Ve artık kimse benimle senden bahsetmiyor

    Alla har glömt
    – Herkes unuttu
    Men inte jag
    – Ama ben değil
    För varje ensam natt så minns jag mer
    – Her gece daha fazlasını hatırlıyorum.
    Alla har glömt
    – Herkes unuttu
    Men inte jag
    – Ama ben değil
    Jag påminns om dig av snart allt jag ser
    – Gördüğüm hemen hemen her şeyle seni hatırlatıyorum.

    Dina tunga steg har golvet glömt bort
    – Zeminin unuttuğu ağır adımların
    Din kropp kan soffan inte längre minnas
    – Vücudunuz artık kanepeyi hatırlayamıyor
    Kudden har glömt bort dem tårar jag grät
    – Yastık ağladığım gözyaşlarını unuttu
    Vart finns de spår som ändå måste finnas?
    – Hala bulunması gereken izler nerede?

    Alla har glömt
    – Herkes unuttu
    Men inte jag
    – Ama ben değil
    För varje ensam natt så minns jag mer
    – Her gece daha fazlasını hatırlıyorum.
    Alla har glömt
    – Herkes unuttu
    Men inte jag
    – Ama ben değil
    Jag påminns om dig av snart allt jag ser
    – Gördüğüm hemen hemen her şeyle seni hatırlatıyorum.

    Dörren kommer inte längre ihåg hur du slet upp den
    – Kapı artık onu nasıl açtığını hatırlamıyor
    I vre att få se mig
    – Beni görmeyi çok isterim
    Och gitarren inte sångerna om allt skönt och vackert
    – Ve gitar güzel ve güzel olan her şey hakkında şarkı söylemiyor
    Som du skulle ge mig
    – Bana vereceğin gibi

    Alla har glömt
    – Herkes unuttu
    Men inte jag
    – Ama ben değil
    För varje ensam natt så minns jag mer
    – Her gece daha fazlasını hatırlıyorum.
    Alla har glömt
    – Herkes unuttu
    Men inte jag
    – Ama ben değil
    Jag påminns om dig av snart allt jag ser
    – Gördüğüm hemen hemen her şeyle seni hatırlatıyorum.
    Jag påminns om dig av snart allt jag ser
    – Gördüğüm hemen hemen her şeyle seni hatırlatıyorum.
  • Ola Magnell – När Jag Dör İsveçce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Ola Magnell – När Jag Dör İsveçce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    När jag en gång dör
    – Bir zamanlar öldüğümde
    Det verkar bli rätt snart
    – Çok yakında olacak gibi görünüyor
    Då kan du känna dej stolt
    – O zaman gurur duyabilirsin
    För att du var så smart
    – Çünkü çok zekiydin.
    Då kan du känna dej nöjd
    – O zaman memnun hissedebilirsiniz
    Med vad du gjort mot mej
    – Bana yaptıkların için
    Sen kan du sitta där och sucka
    – O zaman orada oturup iç çekebilirsin
    Hela livet ut och ångra dej
    – Tüm hayatını yaşa ve pişman ol.

    Jag kanske flyger bort
    – Uçup gidebilirim
    Det kanske blir en krasch
    – Belki bir kaza olacak
    Jag kan bli tagen av snuten
    – Polis tarafından yakalanabilirim.
    Och ha tänt snett på hasch
    – Ve esrar yaktı
    Då ska du fälla bittra tårar
    – O zaman acı gözyaşları dökeceksin
    På mitt fotografi
    – Fotoğrafımda
    När jag är död ska du önska mej tillbaka
    – Öldüğümde beni geri dileyeceksin
    Men då får du tji
    – Ama sonra tjı’yi alırsın

    Jag är trött på att bli
    – Olmaktan yoruldum
    Behandlad nonchalant
    – Gelişigüzel tedavi edildi
    Men jag kan ge igen
    – Ama yine verebilirim
    Det ska bli intressant
    – İlginç olmalı
    Jag kanske gör nåt dumt
    – Belki aptalca bir şey yapıyorum
    En gång när jag är full
    – Bir zamanlar sarhoşken
    Sen kan du sitta där och gråta
    – O zaman orada oturup ağlayabilirsin.
    Men framför allt få känna skuld
    – Her şeyden önce, kendini suçlu hisset

    Så det är bäst du hör upp med
    – O yüzden beni dinlesen iyi edersin.
    Att göra mej nervös
    – Beni sinirlendirmek için
    Ja, det är bäst du hör upp med
    – Evet, dursan iyi edersin.
    Att vara hänsynslös
    – Acımasız olmak
    För du är hård som is
    – Buz kadar sertsin
    Och jag är mjuk som snö
    – Ve kar gibi yumuşağım
    Ifall du sårar mej igen kan jag bli sjuk
    – Beni bir daha incitirsen hastalanabilirim.
    Och falla ner och dö
    – Ve düşüp öl
  • Eva Batholdsson, Östen Warnerbring, Olle Adolphson, Susanne Alfvengren, Alf Robertsson, Mikel Samuelsson, Ulf Dageby, Alf Hambe, Staffan Percy, Sonya Hedenbratt, Owe Thörnqvist & Gösta Taube – Drömmens Skepp İsveçce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Vårt hav med hatten i silver
    – Gümüş şapkalı denizimiz
    Drömmande går mot land
    – Rüya karaya doğru gider
    Ett skepp med blommor kring rodret
    – Dümen etrafında çiçekler olan bir gemi
    Syns stäva mot himlens rand
    – Cennetin kenarına benziyor

    Vi ser dess brusande sidor
    – Kükreyen taraflarını görüyoruz
    Lysa som kaprifol
    – Hanımeli gibi parla
    Och babords reling bär timjan
    – Ve liman korkuluğu kekik taşıyor
    Som rodnar likt morgonsol
    – Sabah güneşi gibi kızarmak

    Vindarna vaknar och vänder
    – Rüzgarlar uyanır ve döner
    Vaknar och vänder sig om
    – Uyan ve arkanı dön
    Vågorna skimrar
    – Dalgalar parıldıyor
    Skimrar av sång, av sång
    – Şarkının Parıltıları, Şarkının

    Vindarna vaknar och vänder
    – Rüzgarlar uyanır ve döner
    Vaknar och vänder sig om
    – Uyan ve arkanı dön
    Vågorna skimrar
    – Dalgalar parıldıyor
    Skimrar av sång, av sång
    – Şarkının Parıltıları, Şarkının

    På däcket ögontröst flödar
    – Güvertede göz Pamukçuk akar
    Styrbord i ljung sig klär
    – Sancak içinde Heather giydir
    En skorsten virad med vildvin
    – Yabani şarapla sarılmış bir baca
    Ett under av skönhet är
    – Bir güzellik harikası

    Jasmin kring ankaret glimmar
    – Çapa etrafında yasemin parıldıyor
    Och radarn bär rosenkrans
    – Ve radar tespih takıyor
    Kring bogen glittrar en mossa
    – Yayın etrafında bir yosun parıldıyor
    Med bländande guldgrön glans
    – Göz kamaştırıcı altın-yeşil parlaklık ile

    Vindarna vaknar och vänder
    – Rüzgarlar uyanır ve döner
    Vaknar och vänder sig om
    – Uyan ve arkanı dön
    Vågorna skimrar
    – Dalgalar parıldıyor
    Skimrar av sång, av sång
    – Şarkının Parıltıları, Şarkının

    Vindarna vaknar och vänder
    – Rüzgarlar uyanır ve döner
    Vaknar och vänder sig om
    – Uyan ve arkanı dön
    Vågorna skimrar
    – Dalgalar parıldıyor
    Skimrar av sång, av sång
    – Şarkının Parıltıları, Şarkının

    Ett skepp som strålar i drömmen
    – Rüyada parlayan bir gemi
    Speglar vårt livs förlust
    – Hayatımızın kaybını yansıtan
    Bestrött med skiraste blommor
    – Şık çiçeklerle serpilir
    Det nalkas en himmelsk kust
    – Cennet gibi bir Sahil yaklaşıyor

    Vindarna vaknar och vänder
    – Rüzgarlar uyanır ve döner
    Vaknar och vänder sig om
    – Uyan ve arkanı dön
    Vågorna skimrar
    – Dalgalar parıldıyor
    Skimrar av sång, av sång
    – Şarkının Parıltıları, Şarkının

    Vindarna vaknar och vänder
    – Rüzgarlar uyanır ve döner
    Vaknar och vänder sig om
    – Uyan ve arkanı dön
    Vågorna skimrar
    – Dalgalar parıldıyor
    Skimrar av sång, av sång
    – Şarkının Parıltıları, Şarkının
  • Lola Marsh – Shot Shot Cherry İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Lola Marsh – Shot Shot Cherry İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Everyone is sitting waiting
    – Herkes oturuyor bekliyor
    Praying anticipating
    – Dua etmek tahmin etmek
    For the mighty thunder to pass
    – Güçlü gök gürültüsünün geçmesi için
    Practice learn some languages
    – Bazı dilleri öğrenmek için pratik yapın
    Fix me many sandwiches
    – Bana bir sürü sandviç hazırla
    Our affection’s in the past
    – Sevgimiz geçmişte kaldı.

    So shot shot cherry ooh ooh
    – Yani atış kiraz ooh ooh vurdu
    What can we do about it
    – Bu konuda ne yapabiliriz
    We gotta live without it
    – Onsuz yaşamalıyız.
    Shot shot cherry ooh ooh
    – Atış atış kiraz ooh ooh
    The world’s about to end
    – Dünyanın sonu gelmek üzere
    So drink up and pretend
    – Öyleyse iç ve rol yap

    Sick of being tired fired
    – Yorgun kovulmaktan bıktım
    Lonely undesired
    – Yalnız istenmeyenler
    Going back to where we started
    – Başladığımız yere geri dönüyoruz.
    Gotta wear my fancy clothes
    – Süslü kıyafetlerimi giymeliyim
    Fed up with the online shows
    – Online şovlardan bıktım
    We’re worn & broken hearted
    – Yıpranmış ve kırık kalpliyiz

    So shot shot cherry ooh ooh
    – Yani atış kiraz ooh ooh vurdu
    What can we do about it
    – Bu konuda ne yapabiliriz
    We gotta live without it
    – Onsuz yaşamalıyız.
    Shot shot cherry ooh ooh
    – Atış atış kiraz ooh ooh
    The world’s about to end
    – Dünyanın sonu gelmek üzere
    So drink up and pretend
    – Öyleyse iç ve rol yap

    So shot shot cherry ooh ooh
    – Yani atış kiraz ooh ooh vurdu
    What can we do about it
    – Bu konuda ne yapabiliriz
    We gotta live without it
    – Onsuz yaşamalıyız.
    Shot shot cherry ooh ooh
    – Atış atış kiraz ooh ooh
    The world’s about to end
    – Dünyanın sonu gelmek üzere
    So drink up and pretend
    – Öyleyse iç ve rol yap

    Shot shot cherry
    – Atış kiraz vurdu
    Shot shot cherry
    – Atış kiraz vurdu
    Shot shot cherry
    – Atış kiraz vurdu
    Shot shot cherry
    – Atış kiraz vurdu
  • Broken Bells – Love On the Run İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Broken Bells – Love On the Run İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    You were tired of living the solitary way it ended up
    – Bittiği gibi yalnız yaşamaktan bıkmıştın.
    Watchin’ your whole life become
    – Tüm hayatını izlemek
    Love on the run
    – Kaçak aşk

    How much time are we given
    – Bize ne kadar zaman verildi
    To find someone and tear them all apart?
    – Birini bulup hepsini parçalamak için mi?
    Carving our names in the bark
    – İsimlerimizi kabuğa kazımak
    What have we done?
    – Ne yaptık biz?

    Ooh, just a loving song, a love I’m so afraid of
    – Ooh, sadece sevgi dolu bir şarkı, çok korktuğum bir aşk
    Like I’m in danger
    – Sanki tehlikedeymişim gibi
    When there ain’t nobody else
    – Başka kimse yokken
    Put my heart back on the shelf, turn into light
    – Kalbimi rafa geri koy, ışığa dönüş

    Took in all I was given
    – Bana verilen her şeyi aldım
    Erased it all to fake a work of art
    – Bir sanat eserini taklit etmek için hepsini sildim
    Nothing to show for it all
    – Her şey için gösterilecek bir şey yok
    Did I do my part?
    – Üzerime düşeni yaptım mı?

    Don’t they say so?
    – Öyle demiyorlar mı?
    Try not to say goodbye
    – Veda etmemeye çalış
    If you wanna, if you wanna
    – Eğer istersen, eğer istersen
    Leaving it all behind
    – Hepsini geride bırakmak
    If you wanna, if you wanna
    – Eğer istersen, eğer istersen
    Why don’t you tell me lies
    – Neden bana yalan söylemiyorsun?
    Don’t you wanna, don’t you wanna
    – İstemiyor musun, istemiyor musun
    Won’t you begin to try?
    – Denemeye başlamayacak mısın?

    Ooh, just a loving song, a love I’m so afraid of
    – Ooh, sadece sevgi dolu bir şarkı, çok korktuğum bir aşk
    Like I’m in danger
    – Sanki tehlikedeymişim gibi
    When there ain’t nobody else
    – Başka kimse yokken
    Put my heart back on the shelf, turn into light
    – Kalbimi rafa geri koy, ışığa dönüş

    Our lies, like anybody else
    – Yalanlarımız, herkes gibi
    All the countless turns we’ve taken for ourselves
    – Kendimiz için yaptığımız sayısız dönüş
    And though we walk alone (alone)
    – Ve yalnız yürüsek de (yalnız)
    The sun will shine again
    – Güneş tekrar parlayacak
    The sun will shine again for us
    – Güneş bizim için tekrar parlayacak

    Ooh-ooh
    – Ooh-ooh
    Ooh-ooh
    – Ooh-ooh
    Ooh-ooh
    – Ooh-ooh
    Ooh-ooh
    – Ooh-ooh
  • Mull3 & Bacardin – Космос Rusça Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Mull3 & Bacardin – Космос Rusça Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    (Ай ай ай так задымила)
    – (Ay ay ay çok dumanlıydı)
    (Я с тобою псих, что сошёл с ума)
    – (Ben seninle delirdiğim için deliyim)
    (Я влюблён в твои карие глаза)
    – (Kahverengi gözlerine aşığım)

    Давай закружим с тобой
    – Hadi seninle dönelim
    Давай замутим любовь
    – Hadi aşkı karıştıralım
    Я с тобой на всё и ты это знаешь
    – Seninle her şeyi yaparım ve bunu biliyorsun
    К тебе я по ночам детка приезжаю
    – Geceleri seni görmeye geliyorum bebeğim

    Снова я впритык нет ей не нужны цветы
    – Yine ben uçtan uca geldim, hayır çiçeklere ihtiyacı yok
    Ей нужен только я, моя любовь чистая
    – Sadece bana ihtiyacı var, aşkım saf
    В сердце у меня она одна люби меня
    – Kalbimde tek başıma var, beni sev
    А ты скажи мне, куда пропал я
    – Sen de bana nerede kaybolduğumu söyle

    Давай с тобой мы выключим свет
    – Seninle ışıkları kapatalım
    Так тянет к тебе сближение тел
    – Cesetlerin sana yakınlaşmasını böyle çekiyor
    И твой сладкий аромат, что меня так дико манит
    – Ve senin tatlı kokun, beni bu kadar çılgınca çeken şey
    Да и пускай ночь за окном там тает
    – Evet, gecenin dışarıda erimesine izin ver

    Ночь за окном там тает
    – Pencerenin dışındaki gece orada eriyor
    Я по тебя так скучаю
    – Seni çok özlüyorum
    Без тебя я не летаю
    – Sensiz uçmuyorum
    Нет нет я не летаю
    – Hayır hayır ben uçmuyorum

    Дай дай дай немного дыма
    – Bana biraz duman ver.
    Ай ай ай так задымила
    – Ay ay ay çok dumanlıydı
    Я с тобою псих, что сошёл с ума
    – Seninle delirdiğim için deliyim
    (Я влюблён в твои карие глаза)
    – (Kahverengi gözlerine aşığım)

    Дай дай дай немного дыма
    – Bana biraz duman ver.
    Ай ай ай так задымила
    – Ay ay ay çok dumanlıydı
    Я с тобою псих что сошёл с ума
    – Seninle delirdiğim için deliyim
    (Я влюблён в твои карие глаза)
    – (Kahverengi gözlerine aşığım)

    (Дай дай дай дай дай немного дыма)
    – (Ver, ver, ver, ver biraz duman ver)
    (Ай ай ай ай ай всё задымила)
    – (Ay ay ay ay ay her şeyi duman etti)
    (С тобой псих что сошёл с ума)
    – (Delirdiğin için seninle deli olan)
    (А я влюблён в твои карие глаза)
    – (Ve ben senin kahverengi gözlerine aşığım)

    (Дай дай дай дай дай немного дыма)
    – (Ver, ver, ver, ver biraz duman ver)
    (Ай ай ай ай ай всё задымила)
    – (Ay ay ay ay ay her şeyi duman etti)
    (Я с тобою псих что сошёл с ума а)
    – (Ben seninle delirdiğim için deliyim)
    (А я влюблён в твои карие глаза)
    – (Ve ben senin kahverengi gözlerine aşığım)

    Она мой космос и я её люблю
    – O benim alanım ve onu seviyorum
    Она мой океан и я в ней тону
    – O benim okyanusum ve içinde boğuluyorum
    Она лучше всех, она мой успех
    – O en iyisi, o benim başarım

    А я с ней до конца
    – Ben de sonuna kadar onunla birlikteyim
    До победного венца
    – Zafer tacına kadar
    Ведь она моя судьба
    – Sonuçta o benim kaderim
    Знаю лишь одна мне нужна
    – İhtiyacım olan tek şeyi biliyorum

    Когда утро солнце всходит
    – Sabah güneş doğduğu zaman
    Мой рассудок где-то бродит
    – Zihnim bir yerlerde dolaşıyor
    Да я думаю всегда о ней
    – Evet, her zaman onu düşünüyorum
    Я хочу иметь от неё детей
    – Ondan çocuk sahibi olmak istiyorum

    Дай дай дай немного дыма
    – Bana biraz duman ver.
    Ай ай ай так задымила
    – Ay ay ay çok dumanlıydı
    Я с тобою псих что сошёл с ума
    – Seninle delirdiğim için deliyim
    (Я влюблён в твои карие глаза)
    – (Kahverengi gözlerine aşığım)

    Дай дай дай немного дыма
    – Bana biraz duman ver.
    Ай ай ай так задымила
    – Ay ay ay çok dumanlıydı
    Я с тобою псих что сошёл с ума
    – Seninle delirdiğim için deliyim
    (Я влюблён в твои карие глаза)
    – (Kahverengi gözlerine aşığım)

    Дай дай дай немного дыма
    – Bana biraz duman ver.
    Ай ай ай так задымила
    – Ay ay ay çok dumanlıydı
    Я с тобою псих что сошёл с ума
    – Seninle delirdiğim için deliyim
    (Я влюблён в твои карие глаза)
    – (Kahverengi gözlerine aşığım)

    Дай дай дай немного дыма
    – Bana biraz duman ver.
    Ай ай ай так задымила
    – Ay ay ay çok dumanlıydı
    Я с тобою псих что сошёл с ума
    – Seninle delirdiğim için deliyim
    (Я влюблён в твои карие глаза)
    – (Kahverengi gözlerine aşığım)
  • Xoureldin – Mn Alwagaa Mawgou Arapça Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Xoureldin – Mn Alwagaa Mawgou Arapça Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    قلبي من الوجع موجوع
    – Kalbim ağrıyor
    عيني مابطلتش دموع
    – Gözlerim yaşlarla dolu
    صوتي عالي ومش مسموع
    – Yüksek ve sesli ses
    شكلي من الالم مفزوع
    – Acı biçimim çıldırıyor.

    مقتول عن العالم معزول
    – Dünyadan kopmuş, izole edilmiş
    مخذول واقف ببكي ومصدوم
    – Hayal kırıklığına uğradım, gözyaşları içinde durdum ve şok oldum
    عصبي وشايل كتير هموم
    – Gergin ve çok fazla endişe
    عقلي مليان كتير سموم
    – Beynim toksinlerle dolu

    انا والله مابقيت انام
    – Tanrı ve ben hala uyuyoruz
    دايماً وحيد ومقلل في الكلام
    – Her zaman yalnız ve konuşma bozukluğu
    اهلاً ازيك طب سلام
    – Merhaba Azik Salam tıp
    وراسي ماخفت من الالم
    – Ve başım acıdan korkuyordu

    دموعي والله بتكسر طموحي
    – Gözyaşlarım ve Tanrı hırsımı kırıyor
    عايش في ذكري بتقطعلي روحي
    – Ruhumu keserek hafızamda yaşa

    تعبان والله مافرقالي موتي
    – Yorgun ve Tanrı korusun ölürüm
    وبنام كتير عشان اعدي يومي
    – Ve günümü hazırlamak için çok fazla uyku

    كان الهم رشو السم
    – Zehire rüşvet vermek için ilham aldı
    خلو عيني تبكي دم
    – Kan ağlayarak gözlerimi boşalt
    انا موجوع كلي دموع
    – Acı çekiyorum, gözyaşlarımla doluyum
    كل الي في قلبي ده غم
    – Hepsi kalbimde bana

    مفيش امان وكولو خوف
    – Güvenlik ve korku yok
    كل حياتي كلام وحروف
    – Tüm hayatım kelimeler ve harfler
    انا مغلوب حياتي حروب
    – Yenildim, hayatım bir savaş
    ومن الحياه مشطوب محذوف
    – Ve hayattan silindi

    قلبي من الوجع موجوع
    – Kalbim ağrıyor
    عيني مابطلتش دموع
    – Gözlerim yaşlarla dolu
    صوتي عالي ومش مسموع
    – Yüksek ve sesli ses
    شكلي من الالم مفزوع
    – Acı biçimim çıldırıyor.

    عقلي من التفكير مشلول
    – Düşünme beynim felç oldu
    مشاكل مش لاقي ليها حلول
    – Çözümü olmayan sorunlar
    روحي ديماً مني بتروح ومن حياتي
    – Ruhum Dima benden ruhumla ve hayatımdan
    بقيت مقفول
    – Kilitli kaldım

    همي زادوه
    – Themi zadoh’un
    حزني زادوه
    – Kederim arttı
    جوه مني شخص تايه طال غيابو
    – Benden Joe uzun zamandır kayıp olan biri
    قلبي مات قولت اه لو يحبوه مكنش طال عزابو
    – Kalbim öldü, dedim ki, ‘Ah, onu seviyorlarsa bekleyemem.’
    مكنش طال عزابو
    – Uzun süreli öğrenci

    كان الهم رشو السم
    – Zehire rüşvet vermek için ilham aldı
    خلو عيني تبكي دم
    – Kan ağlayarak gözlerimi boşalt
    انا موجوع كلي دموع
    – Acı çekiyorum, gözyaşlarımla doluyum
    كل الي في قلبي ده غم
    – Hepsi kalbimde bana

    قلبي من الوجع موجوع
    – Kalbim ağrıyor
    عيني مابطلتش دموع
    – Gözlerim yaşlarla dolu
    صوتي عالي ومش مسموع
    – Yüksek ve sesli ses
    شكلي من الالم مفزوع
    – Acı biçimim çıldırıyor.

    عقلي من التفكير مشلول
    – Düşünme beynim felç oldu
    مشاكل مش لاقي ليها حلول
    – Çözümü olmayan sorunlar
    روحي ديماً مني بتروح ومن حياتي
    – Ruhum Dima benden ruhumla ve hayatımdan
    بقيت مقفول
    – Kilitli kaldım
  • Matt Simons – Catch & Release (Deepend Remix) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Matt Simons – Catch & Release (Deepend Remix) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    There’s a place I go to
    – Gittiğim bir yer var.
    Where no one knows me
    – Kimsenin beni tanımadığı yerde
    It’s not lonely
    – Yalnız değil
    It’s a necessary thing
    – Bu gerekli bir şey

    It’s a place I made up
    – Benim uydurduğum bir yer.
    Find out what I’m made of
    – Neyden yapıldığımı öğren.
    The nights I’ve stayed up
    – Uyumadığım geceler
    Counting stars and fighting sleep
    – Yıldızları saymak ve uykuyla savaşmak

    Let it wash over me
    – Bırak beni yıkasın
    I’m ready to lose my feet
    – Ayaklarımı kaybetmeye hazırım
    Take me off to the place where one reveals life’s mystery
    – Beni hayatın gizemini açığa çıkaran yere götür
    Steady on down the line
    – Çizginin aşağısında sabit dur
    Lose every sense of time
    – Her zaman duygusunu kaybet
    Take it all in and wake up that small part of me
    – Hepsini içine al ve o küçük parçamı uyandır
    Day to day I’m blind to see
    – Günden güne görmek için körüm
    And find how far to go
    – Ve ne kadar ileri gideceğini bul

    Everybody got their reason
    – Herkesin bir nedeni vardır
    Everybody got their way
    – Herkes kendi yolunu buldu
    We’re just catching and releasing
    – Sadece yakalayıp bırakıyoruz.
    What builds up throughout the day
    – Gün boyunca neler oluşur
    It gets into your body
    – Vücuduna giriyor.
    And it flows right through your blood
    – Ve tam kanından akıyor
    We can tell each other secrets
    – Birbirimize sırlarımızı anlatabiliriz.
    And remember how to love
    – Ve nasıl sevileceğini hatırla

    Da da dum da dum dum dum
    – Da da dum da dum dum dum
    Da dum dum dum
    – Da dum dum dum
    Da dum dum
    – Da dum dum
    Da da dum da dum dum dum
    – Da da dum da dum dum dum
    Da dum dum dum
    – Da dum dum dum
    Da dum dum
    – Da dum dum

    There’s a place I’m going
    – Gittiğim bir yer var.
    No one knows me
    – Kimse beni tanımıyor
    If I breathe real slowly
    – Eğer gerçekten yavaş nefes alırsam
    I let it out and let it in
    – Onu dışarı çıkardım ve içeri aldım

    It can be terrifying
    – Korkunç olabilir
    To be slowly dying
    – Yavaş yavaş ölmek
    Also, clarifying
    – Ayrıca, açıklığa kavuşturmak
    We end where we begin
    – Başladığımız yerde bitiyoruz.

    So let it wash over me
    – Bırak beni yıkasın
    I’m ready to lose my feet
    – Ayaklarımı kaybetmeye hazırım
    Take me off to the place where one reveals life’s mystery
    – Beni hayatın gizemini açığa çıkaran yere götür
    Steady on down the line
    – Çizginin aşağısında sabit dur
    Lose every sense of time
    – Her zaman duygusunu kaybet
    Take it all in and wake up that small part of me
    – Hepsini içine al ve o küçük parçamı uyandır
    Day to day I’m blind to see
    – Günden güne görmek için körüm
    And find how far to go
    – Ve ne kadar ileri gideceğini bul

    Everybody got their reason
    – Herkesin bir nedeni vardır
    Everybody got their way
    – Herkes kendi yolunu buldu
    We’re just catching and releasing
    – Sadece yakalayıp bırakıyoruz.
    What builds up throughout the day
    – Gün boyunca neler oluşur
    It gets into your body
    – Vücuduna giriyor.
    It flows right through your blood
    – Tam kanından akıyor.
    We can tell each other secrets
    – Birbirimize sırlarımızı anlatabiliriz.
    And remember how to love
    – Ve nasıl sevileceğini hatırla

    Da da dum da dum dum dum
    – Da da dum da dum dum dum
    Da dum dum dum
    – Da dum dum dum
    Da dum dum
    – Da dum dum
    Da da dum da dum dum dum
    – Da da dum da dum dum dum
    Da dum dum dum
    – Da dum dum dum
    Da dum dum
    – Da dum dum

    Everybody got their reason
    – Herkesin bir nedeni vardır
    Everybody got their way
    – Herkes kendi yolunu buldu
    We’re just catching and releasing
    – Sadece yakalayıp bırakıyoruz.
    What builds up throughout the day
    – Gün boyunca neler oluşur
    And it gets into your body
    – Ve vücuduna giriyor
    And it flows right through your blood
    – Ve tam kanından akıyor
    We can tell each other secrets
    – Birbirimize sırlarımızı anlatabiliriz.
    And remember how to love
    – Ve nasıl sevileceğini hatırla
  • María Escarmiento, BLNCO & detunedfreq – PUEDES CONTAR CONMIGO İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    María Escarmiento, BLNCO & detunedfreq – PUEDES CONTAR CONMIGO İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Un café con sal
    – Tuzlu bir kahve
    Ganas de llorar
    – Ağlamak gibi hissetmek
    Mi mundo empezando a temblar, presiento que se acerca el final
    – Dünyam titremeye başlıyor, sonun geldiğini hissediyorum

    Y solo quedarán los buenos momentos de ayer
    – Ve sadece dünün güzel zamanları kalacak
    Que fueron de los dos y hoy solo quiero creer
    – İkisi de vardı ve bugün sadece inanmak istiyorum

    Que recordarás las tardes de invierno por Madrid
    – Madrid’deki kış akşamlarını hatırlayacaksınız
    Las noches enteras sin dormir
    – Bütün uykusuz geceler
    La vida pasaba y yo sentía que me iba a morir de amor
    – Hayat geçiyordu ve aşktan öleceğimi hissettim
    Al verte esperando en mi portal
    – Seni portalımda beklerken görmek
    Sentado en el suelo sin pensar
    – Düşünmeden yerde oturmak
    Que puedes contar conmigo, oh
    – Bana güvenebileceğini, oh

    Nunca hubo maldad
    – Hiçbir zaman kötülük olmadı
    Solo ingenuidad
    – Sadece saflık
    Pretendiendo hacernos creer que el mundo estaba a nuestros pies
    – Bizi dünyanın ayaklarımızın altında olduğuna inandırıyormuş gibi yapmak

    Cuando el sueño venga a por mí
    – Rüya benim için geldiğinde
    En silencio voy a construir
    – Sessizce inşa edeceğim
    Una vida a todo color donde vivamos juntos los dos
    – İkimizin birlikte yaşadığı tam renkli bir hayat

    Y solo quedarán los buenos momentos de ayer
    – Ve sadece dünün güzel zamanları kalacak
    Que fueron de los dos y hoy solo quiero creer
    – İkisi de vardı ve bugün sadece inanmak istiyorum

    Que recordarás las tardes de invierno por Madrid
    – Madrid’deki kış akşamlarını hatırlayacaksınız
    Las noches enteras sin dormir
    – Bütün uykusuz geceler
    La vida pasaba y yo sentía que me iba a morir de amor
    – Hayat geçiyordu ve aşktan öleceğimi hissettim
    Al verte esperando en mi portal
    – Seni portalımda beklerken görmek
    Sentado en el suelo sin pensar
    – Düşünmeden yerde oturmak
    Que puedes contar conmigo, oh
    – Bana güvenebileceğini, oh
  • Gordon Lightfoot – Wreck of the Edmund Fitzgerald İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Gordon Lightfoot – Wreck of the Edmund Fitzgerald İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    The legend lives on from the Chippewa on down
    – Efsane Chippewa’dan aşağıya doğru yaşıyor
    Of the big lake they called Gitche Gumee
    – Gitche Gumee dedikleri büyük gölden
    The lake, it is said, never gives up her dead
    – Gölün, onun ölümünden asla vazgeçmediği söylenir.
    When the skies of November turn gloomy
    – Kasım gökyüzü kasvetli olduğunda

    With a load of iron ore, 26 thousand tons more
    – Demir cevheri yükü ile 26 bin ton daha fazla
    Than the Edmund Fitzgerald weighed empty
    – Edmund Fitzgerald’dan daha ağırdı
    That good ship and true was a bone to be chewed
    – O iyi gemi ve gerçek çiğnenecek bir kemikti
    When the gales of November came early
    – Kasım fırtınaları erken geldiğinde

    The ship was the pride of the American side
    – Gemi Amerikan tarafının gururu oldu
    Coming back from some mill in Wisconsin
    – Wisconsin’deki bir değirmenden dönüyorum.
    As the big freighters go, it was bigger than most
    – Büyük yük gemileri giderken, çoğundan daha büyüktü
    With a crew and good captain well seasoned
    – İyi tecrübeli bir ekip ve iyi bir kaptanla

    Concluding some terms with a couple of steel firms
    – Birkaç çelik firması ile bazı şartları sonuçlandırmak
    When they left fully loaded for Cleveland
    – Cleveland’a tam dolu gittiklerinde
    And later that night when the ship’s bell rang
    – Ve o gecenin ilerleyen saatlerinde geminin zili çaldığında
    Could it be the north wind they’d been feelin’?
    – Hissettikleri kuzey rüzgarı olabilir miydi?

    The wind in the wires made a tattle-tale sound
    – Tellerdeki rüzgar küçük bir ses çıkardı
    And a wave broke over the railing
    – Ve korkuluğun üzerinden bir dalga geçti
    And every man knew, as the captain did too
    – Ve herkes biliyordu, kaptanın da yaptığı gibi
    T’was the witch of November come stealin’
    – Kasım’ın cadısı gelip çalıyordu

    The dawn came late and the breakfast had to wait
    – Şafak geç geldi ve kahvaltı beklemek zorunda kaldı
    When the Gales of November came slashin’
    – Kasım fırtınaları kesildiğinde
    When afternoon came it was freezin’ rain
    – Öğleden sonra geldiğinde dondurucu yağmur yağıyordu
    In the face of a hurricane west wind
    – Bir kasırga batı rüzgarı karşısında

    When suppertime came, the old cook came on deck sayin’
    – Yemek vakti geldiğinde, yaşlı aşçı güverteye çıkıp şöyle dedi:
    “Fellas, it’s too rough to feed ya”
    – “Beyler, sizi beslemek çok zor”
    At 7 p.m. a main hatchway caved in, he said
    – Saat 7’de bir ana ambar kapısı açıldı, dedi
    “Fellas, it’s been good t’know ya”
    – “Beyler, sizi tanımak güzeldi.”

    The captain wired in he had water comin’ in
    – Kaptan içeri su girdiğini söyledi.
    And the good ship and crew was in peril
    – Ve iyi gemi ve mürettebat tehlikedeydi
    And later that night when his lights went outta sight
    – Ve o gecenin ilerleyen saatlerinde ışıkları gözden kaybolduğunda
    Came the wreck of the Edmund Fitzgerald
    – Edmund Fitzgerald’ın enkazı geldi

    Does anyone know where the love of God goes
    – Tanrı sevgisinin nereye gittiğini bilen var mı
    When the waves turn the minutes to hours?
    – Dalgalar dakikaları saate çevirdiğinde?
    The searches all say they’d have made Whitefish Bay
    – Tüm aramalar Whitefish Körfezi yapmış olacaklarını söylüyor.
    If they’d put fifteen more miles behind her
    – On beş mil daha geride bıraksalar

    They might have split up or they might have capsized
    – Ayrılabilirler ya da alabora olabilirler.
    They may have broke deep and took water
    – Derinlere inip su almış olabilirler.
    And all that remains is the faces and the names
    – Ve geriye kalan tek şey yüzler ve isimler
    Of the wives and the sons and the daughters
    – Eşlerden, oğullardan ve kızlardan

    Lake Huron rolls, Superior sings
    – Huron Gölü yuvarlanıyor, Üstün şarkı söylüyor
    In the rooms of her ice-water mansion
    – Buzlu su konağının odalarında
    Old Michigan steams like a young man’s dreams
    – Yaşlı Michigan, genç bir adamın hayalleri gibi buharlaşıyor
    The islands and bays are for sportsmen
    – Adalar ve koylar sporcular içindir

    And farther below Lake Ontario
    – Ve Ontario Gölü’nün daha aşağısında
    Takes in what Lake Erie can send her
    – Erie Gölü’nün ona ne gönderebileceğini alır
    And the iron boats go as the mariners all know
    – Ve demir tekneler, denizcilerin bildiği gibi gider
    With the Gales of November remembered
    – Kasım Fırtınaları ile hatırlandı

    In a musty old hall in Detroit they prayed
    – Detroit’teki küflü eski bir salonda dua ettiler
    In the Maritime Sailors’ Cathedral
    – Denizcilik Denizciler Katedrali’nde
    The church bell chimed till it rang 29 times
    – Kilise zili 29 kez çalıncaya kadar çaldı
    For each man on the Edmund Fitzgerald
    – Edmund Fitzgerald’daki her erkek için

    The legend lives on from the Chippewa on down
    – Efsane Chippewa’dan aşağıya doğru yaşıyor
    Of the big lake they call Gitche Gumee
    – Gitche Gumee dedikleri büyük gölden
    Superior, they said, never gives up her dead
    – Üstün, dediler ki, onu asla öldürmez
    When the gales of November come early
    – Kasım fırtınaları erken geldiğinde
  • Sam Ryder – All The Way Over İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Sam Ryder – All The Way Over İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Still got your number, but I don’t call it
    – Numaran hala duruyor ama aramıyorum.
    I’m still in pieces and it would be worse if we were talking
    – Hala paramparçayım ve konuşsaydık daha kötü olurdu
    ‘Cause it feels like you’re still stuck inside my heart
    – Çünkü hala kalbimin içinde sıkışmış gibisin
    So how are you completely still together
    – Peki nasıl hala birliktesiniz
    While I completely fall apart?
    – Ben tamamen dağılırken mi?

    I know you’re doing okay, ’cause I still talk to all your friends
    – İyi olduğunu biliyorum çünkü hala tüm arkadaşlarınla konuşuyorum.
    I wish I was doing okay, but there’s no way I can pretend
    – Keşke iyi olsaydım ama numara yapmama imkan yok.

    ‘Cause I’m not all the way over you yet
    – Çünkü henüz seni o kadar aşmadım
    God knows I try, but you’re hard to forget
    – Tanrı biliyor, deniyorum ama unutmak zor
    They say there will come a day
    – Bir gün geleceğini söylüyorlar
    When this pain will leave my chest
    – Bu acı göğsümü terk ettiğinde
    But I’m not all the way over you yet
    – Ama henüz seni tamamen aşmadım.

    Time heals, but it’ll feel like slow motion
    – Zaman iyileşir, ama yavaş hareket gibi hissedecek
    It’s like I’m trying to move on, but I’m frozen
    – Sanki hayatıma devam etmeye çalışıyormuşum gibi, ama dondum kaldım
    It’s just some kind of mystery
    – Bu sadece bir çeşit gizem
    I’ll never get to the bottom of
    – Asla dibe inmeyeceğim
    How do you keep moving forward
    – Nasıl ilerlemeye devam ediyorsun
    While I’m grinding to a stop?
    – Durup taşlarken mi?

    ‘Cause I’m not all the way over you yet
    – Çünkü henüz seni o kadar aşmadım
    God knows I try, but you’re hard to forget
    – Tanrı biliyor, deniyorum ama unutmak zor
    They say there will come a day
    – Bir gün geleceğini söylüyorlar
    When this pain will leave my chest
    – Bu acı göğsümü terk ettiğinde
    But I’m not all the way over you yet
    – Ama henüz seni tamamen aşmadım.

    I keep on crying over you
    – Senin için ağlamaya devam ediyorum
    And I keep on trying to get over you
    – Ve seni unutmaya çalışmaya devam ediyorum

    Are you all the way over me yet?
    – Hala üzerime gelemedin mi?
    Just say you are and I’ll try to forget
    – Sadece öyle olduğunu söyle ve unutmaya çalışacağım
    They say there will come a day
    – Bir gün geleceğini söylüyorlar
    When this pain will leave my chest
    – Bu acı göğsümü terk ettiğinde
    But I’m not all the way over you yet
    – Ama henüz seni tamamen aşmadım.
  • Michael Patrick Kelly – Wonders (feat. Rakim) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Michael Patrick Kelly – Wonders (feat. Rakim) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    I know I know
    – Biliyorum biliyorum
    That you can’t see your tomorrow today
    – Yarınını bugün göremediğini
    Will you let go, let go?
    – Bırakacak mısın, bırakacak mısın?
    Can I hold you, can I make it feel okay?
    – Sana sarılabilir miyim, iyi hissettirebilir miyim?

    You’re coming alive, coming alive
    – Canlanıyorsun, canlanıyorsun.
    Cry a tear of joy, cry a tear of pain
    – Bir sevinç gözyaşı ağla, bir acı gözyaşı ağla
    You’re coming alive, coming alive
    – Canlanıyorsun, canlanıyorsun.
    Beauty’s gonna wipe the fear away
    – Güzellik korkuyu yok edecek

    I see wonders, wonders in a broken world
    – Kırık bir dünyada harikalar, harikalar görüyorum
    Hidden under, under, underneath the dirt
    – Kirin altına, altına, altına gizlenmiş
    Wonders, wonders in a broken world
    – Harikalar, kırık bir dünyada harikalar
    Tell me do you see what I see?
    – Söyle bana, gördüğümü görüyor musun?

    Wonders, wonders in a broken world
    – Harikalar, kırık bir dünyada harikalar
    Getting stronger for every boy and girl
    – Her erkek ve kız için güçlenmek
    Wonders, wonders in a broken world
    – Harikalar, kırık bir dünyada harikalar
    Tell me do you see what I see?
    – Söyle bana, gördüğümü görüyor musun?

    So deep in doubt
    – Şüphe içinde çok derin
    And I know just how you feel in that place
    – Ve o yerde nasıl hissettiğini biliyorum
    But take a look around
    – Ama etrafına bir bak
    There’s a million little sparks of a golden age
    – Altın çağın milyonlarca küçük kıvılcımı var

    We’re coming alive, coming alive
    – Canlanıyoruz, canlanıyoruz.
    Cry a tear of joy, cry a tear of pain
    – Bir sevinç gözyaşı ağla, bir acı gözyaşı ağla
    We’re coming alive, coming alive
    – Canlanıyoruz, canlanıyoruz.
    Beauty’s gonna wipe the fear away
    – Güzellik korkuyu yok edecek

    I see wonders, wonders in a broken world
    – Kırık bir dünyada harikalar, harikalar görüyorum
    Hidden under, under, underneath the dirt
    – Kirin altına, altına, altına gizlenmiş
    Wonders, wonders in a broken world
    – Harikalar, kırık bir dünyada harikalar
    Tell me do you see what I see?
    – Söyle bana, gördüğümü görüyor musun?

    Wonders, wonders in a broken world
    – Harikalar, kırık bir dünyada harikalar
    Getting stronger for every boy and girl
    – Her erkek ve kız için güçlenmek
    Wonders, wonders in a broken world
    – Harikalar, kırık bir dünyada harikalar

    Tell me do you see what I see?
    – Söyle bana, gördüğümü görüyor musun?

    Can you see what I’m seeing?
    – Benim gördüğümü görebiliyor musun?
    Or are you distracted by the poverty-stricken streets
    – Yoksa yoksul sokakların dikkatini dağıtıyor musun
    And deep depression that we in?
    – Ve içinde bulunduğumuz derin depresyon?

    I see survivors of the worst conditions to be in.
    – İçinde bulunulacak en kötü koşullardan kurtulanları görüyorum.
    You see deceiving the demons,
    – Şeytanları aldattığını görüyorsun,
    The death and the grieving.
    – Ölüm ve keder.

    No place to raise a seed in,
    – Tohum yetiştirecek yer yok,
    But the rose still grows through the crack left in the cement.
    – Ama gül hala çimentoda kalan çatlaktan büyüyor.

    Just as pleasant as Eden where wonders succeed in.
    – Harikaların başarılı olduğu Eden kadar keyifli.
    And greed and oppression’s the reason people unite,
    – Ve insanların birleşmesinin nedeni açgözlülük ve baskıdır,
    Even give their life,
    – Hayatını bile ver,
    Expressing what they believe in.
    – İnandıklarını ifade etmek.

    I see wonders, wonders in a broken world
    – Kırık bir dünyada harikalar, harikalar görüyorum
    Hidden under, under, underneath the dirt
    – Kirin altına, altına, altına gizlenmiş
    Wonders, wonders in a broken world
    – Harikalar, kırık bir dünyada harikalar
    Tell me do you see what I see?
    – Söyle bana, gördüğümü görüyor musun?

    Wonders, wonders in a broken world
    – Harikalar, kırık bir dünyada harikalar
    Getting stronger for every boy and girl
    – Her erkek ve kız için güçlenmek
    Wonders, wonders in a broken world
    – Harikalar, kırık bir dünyada harikalar
    Tell me do you see what I see?
    – Söyle bana, gördüğümü görüyor musun?

    I see wonders all around the world
    – Dünyanın her yerinde harikalar görüyorum
    Signs and wonders all around the world
    – Tüm dünyada işaretler ve harikalar
    I see wonders all around the world
    – Dünyanın her yerinde harikalar görüyorum
    Signs and wonders
    – İşaretler ve harikalar
    Tell me do you see what I see?
    – Söyle bana, gördüğümü görüyor musun?