Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 105

ay dede * (çocuk dilinde) Ay.
ay dedeye misafir olmak * gece açıkta yatmak, geceyi açıkta geçirmek.
ay dönümü * Aybaşı.
ay evi * Ayla.
ay gibi * Bkz. ay parçası.
ay harmanlanmak * ayın çevresinde ayla oluşmak.
ay ışığı * Ayın yeryüzüne verdiği ışık.
* Ayın dolunay durumundaki parlak durumu, mehtap.
ay karanlığı * Bulutlar arkasında kalan ayın yaydığıhafif aydınlık.
ay modülü * Gözlem araçlarını içinde taşıyan, ay araştırmaları için kullanılan ve ay yüzüne yumuşak inişyapan araç.
ay örümceği * Ay modülü.
ay parçası(gibi) * (kadın veya kız için) çok güzel.
ay takvimi * Ayın gökyüzündeki görünen hareketine ve evrelerine göre düzenlenen takvim, kamer takvimi.
Ay tutulması * Yer yuvarlağının Güneşile Ay arasına girmesiyle, Ay’ın yer yuvarlağı gölgesinde kalması, husuf.
ay yıldız * Türk bayrağındaki ayça ve beş ışınlıyıldızdan oluşmuşsimge.
ay yılı * Ayın on iki kez yeni aydan yeni aya gelmesi için geçen süre (354 gün 8 saat).
aya * Elin parmak dipleriyle bilek arasındaki iç bölümü, avuç içi; ayak tabanı.
* Yaprakların düz ve parlak bölümü.
ayağa düşmek * işe ilgisiz ve yetkisiz kimseler karışmak.
ayağa fırlamak * hızla ayağa kalkmak.
ayağa kaldırmak * telâşve heyecana düşürmek.
ayağa kalkmak * ayaklarıüzerinde durmak, dikilmek.
* telâşlanmak, telâşa kapılmak, heyecanlanmak.
* (hasta) iyi olmak, iyileşmek.
* saygı göstermek için oturma durumundan ayak üzeri durumuna geçmek.
ayağı(veya ayakları) dolaşmak * yürürken telâştan ayakları birbirine takılmak.
ayağı(veya ayakları) suya ermek * bir gerçeği anlayarak aklı başına gelmek.
ayağıalışmak (veya alışmamak) * bir yere sürekli gitmek (veya gitmemek).
ayağıdüşmek * Bkz. yolu düşmek.
ayağıdüze basmak * güçlükleri yenerek ilerisinden korkmayacak bir duruma girmek.
ayağı ile (veya kendi ayağı ile) gelmek * kendi isteğiyle gelmek veya emek çekilmeden elde edilmek.
ayağıuğurlu * geldiği yere uğur getirdiğine inanılan (kişi).
ayağıüzengide * hemen yola çıkmak üzere olan.
ayağıyerden kesilmek * ayağıyere değmez olmak.
* bir taşıta binip yaya yürümekten kurtulmak.
ayağıyürüten baştır * halkın düzen içinde çalışmasını baştakiler sağlar.
ayağına (veya ayaklarına) kapanmak * alçalırcasına yalvarmak.
* bağışlanmak için yalvarmak.
ayağına (veya bacağına) geçirmek * aceleyle bir şeyi giymek.
ayağına bağolmak * (biri) bulunduğu yerden ayrılmasına veya yaptığı işi sürdürmesine engel olmak.
ayağına bağvurmak * önüne bir engel çıkarmak.
ayağına çabuk * bir yere alışılandan daha kısa sürede gidip gelen.
ayağına çağırmak * yanına gelmesini istemek.
ayağına çelme takmak * biri yürürken ayaklarıarasına ayak uzatıp düşürmek.
* (birinin) işinde yükselmesine engel olmak.
ayağına dolanmak (veya dolaşmak) * başkasına yapmayıtasarladığıkötülük kendi başına gelmek.
* işyapmakta olan birine engel olmak, yürümesine engel olmak.
ayağına düşmek * çok yalvarmak.
ayağına gelmek * alçak gönüllülük göstererek birinin yanına gelmek.
* emek çekilmeden elde edilmek.
ayağına getirmek * sıra, saygı gözetmeksizin birinin yanına gelmesini sağlamak.
ayağına gitmek * alçak gönüllülük ederek veya saygı göstererek birinin yanına varmak.
ayağına ip takmak * bir kimseyi çekiştirmek.
ayağına kira istemek * gelmeye nazlanmak, gitmeye üşenmek.
ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim? * ender gelen bir konuğa yarısitem, yarısevinçle söylenen söz.
ayağına üşenmemek * hamarat olmak, ayak işlerini bıkmadan, yorulmadan yapmak.
ayağında donu yok, fesleğen ister (veya takar) başına * yoksulluğuna bakmayarak süs ve gösterişyapmak ister.
ayağını(veya ayaklarını) altına almak * tek bacağını(veya bacaklarını) kıvırıp üzerine oturmak.
ayağını(veya ayaklarını) öpeyim * yalvarırım.
ayağınıalamamak * ağrıveya uyuşma dolayısıyla ayağını oynatamamak.
* alışılan bir yere gitmekten kendini alamamak.

Bir yanıt yazın