Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 106

ayağını bağlamak * engel olmak.
ayağını çekmek * sık sık gittiği bir yere artık uğramaz olmak, ilgiyi kesmek.
ayağınıdenk almak * başkalarının kendisine yapması ihtimali bulunan kötülüklere karşıuyanık davranmak.
* dikkat.
ayağınıdenk basmak * dikkatli ve uyanık davranmak.
ayağını giymek * ayakkabısını giymek.
ayağınıkaydırmak * bir yolunu bulup birini işinden veya görevinden uzaklaştırmak.
ayağınıkesmek * bir yere gitmez olmak, uğramamak.
* başkasını bir yere artık uğramaz duruma getirmek.
ayağınısürümek * verilen bir işi ağırdan almak.
* bir yerden uzaklaşmak üzere bulunmak.
* halk inanışına göre bir kimsenin gelmesi, ardından başkalarının da gelmesine yol açmak.
* ölmek üzere olmak.
ayağınıtek almak * bir işte iyi düşünüp dikkatli davranmak.
ayağınıvurmak * ayakkabıayağınıyara etmek.
ayağınıyorganına göre uzatmak * giderini gelirine uydurmak.
ayağının (veya ayaklar) altında * (yüksek bir yerden) geniş bir alanı görür durumda.
ayağının (veya ayaklarının) altınıöpeyim * “pek çok yalvarırım” anlamında kullanılır.
ayağının altına almak * tekme ile dövmek.
ayağının altına karpuz kabuğu koymak * bir yolunu bulup bir kimseyi düzenle işinden uzaklaştırmak.
ayağının bağınıçözmek * karısını boşamak.
* serbest davranmasınıengelleyen ilişkilere son vermek.
ayağının bastığıyerde ot bitmez * uğradığıyere bereketsizlik, uğursuzluk getirir.
ayağının pabucu olamamak * değerce ondan çok aşağı olmak.
ayağının pabucunu başına giymek * dengi olmayan bir kimseyle evlenmek.
* değersiz bir kimseyi üstün bir yere geçirmek.
ayağının tozu ile * yoldan gelir gelmez, henüz dinlenmeden.
ayağının tozunu silmeden * henüz yoldan gelmişken.
ayağının türabı olmak * bir kimse başka bir kimseye kul gibi bağlanıp onun her emrini yerine getirmek.
ayak * Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü.
* Bacak.
* Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasınısağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri.
* Vücudun belden aşağı bölümü.
* Büyük bir ırmağa karışan ikinci derecedeki akarsuların her biri.
* Göl ayağı.
* Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi.
* Basamak.
* Halk edebiyatında uyak.
* Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizelere verilen ad.
* Yarım arşın veya 30,5 cm uzunluğundaki ölçü birimi, kadem.
* 30,4 cm değerinde İngiliz uzunluk ölçüsü birimi, fut.
* (buzdolabıölçülerinde) İngiliz ölçüsü fut’un kübü alınarak hesaplanan değer.
* Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta.
* Aşağıdüzeyde, sıradan, bayağı.
ayak atmak * girmek.
* ilk kez gitmek.
ayak atmamak * bir yere hiç gitmemek, uğramamak.
ayak ayak üstüne atmak * otururken bir bacağınıötekinin üstüne almak.
ayak bağı * Bir yere veya bir işe gidilmesine engel olan şey.
ayak basmak * bir yere varmak, ulaşmak.
* girmek, gelmek, uğramak.
* (bir yere veya mesleğe) girmek, bağlanmak.
ayak basmamak * bir yere hiç uğramamak.
ayak bileği * Baldır kemikleriyle tarak kemikleri arasında bulunan ve yedi kemikten oluşan ayağın arka bölümü.
ayak çekmek * kandırmaya çalışmak, avutmak.
ayak değiştirmek * talim yürüyüşünde kısa bir adım atmak yolu ile adımlarını başkalarınınkine uydurmak.
ayak diremek * bir düşünceyi, bir davranışısonuna kadar sürdürmek, kendi tutumundan şaşmamak.
ayak divanı * Olağanüstü durumlarda o anda bulunulan yerde padişahın katılmasıyla bir konuyu görüşmek ve karara
bağlamak için yapılan toplantı, ayakta toplanan meclis.
* Ayakta yapılan sohbet.
ayak işi * Birtakım getir götür işleri.
ayak izi * Herhangi bir zemin üzerinde ayağın bıraktığı iz.
ayak keseri * Ayakta durarak ağaç yontmaya elverişli uzun saplıkeser.
ayak kirası * Bir haber veya eşya getirene emeğine karşılık verilen para, ayak teri.
ayak makinesi * Ayak yardımı ile işletilen makine.
ayak oyunu * Hile.
ayak satıcısı * Gezgin satıcı.
ayak sürümek * verilen bir işi ağırdan almak.
* gönderilen yere isteği ile gitmemek.
ayak takımı * Görgüsüzlükleri veya bilgisizlikleri dolayısıyla toplum içinde aşağıdurumda olan kişiler.
ayak tarağı * Bkz. tarak.
ayak tedavisi * Ayakta oluşan bir hastalığın veya rahatsızlığın tedavisi.
* Ayakta tedavi.
ayak teri * Ayak parmaklarıarasından çıkan pis kokulu salgı.
* Hizmet için bir yere gönderilen kimseye verilen ücret, ayak kirası.
ayak topu * Futbol.
ayak tutmak * mani yarışmalarında karşısındakine uyması gereken uyağıvermek.
ayak ucu * Yatanın veya yatılan bir yerin ayak uzatılan yönü, yeri.
* Ayak parmak uçlarının oluşturduğu dar dayanak yüzeyi.
ayak uydurmak * yürüyüşte adım atışını başkalarınınkine uydurmak.
* kendi gidişve davranışını başkasınınkine benzetmek.

Bir yanıt yazın