Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 2

abartmak * Bir şeyi olduğundan büyük veya çok göstererek anlatmak, mübalâğa etmek.
abartmalı * Abartılmış, mübalâğalı.
abartmasız * Abartılmamış, abartmadan, mübalâğasız.
abasız * Abası olmayan, aba giymemişolan.
abaşo * Alt, alttaki, aşağı.
* Gemiyi baştan veya kıçtan halatla karaya bağlama.
abat * Bayındır, mamur.
* Şen, rahat.
abat etmek * mamur etmek, rahata kavuşturmak, zenginleştirmek, gönendirmek.
abat eylemek * abat etmek.
abat olmak * mutlu olmak, rahata kavuşmak, gönenmek.
abayısermek * bir yere teklifsizce yerleşmek.
abayıyakmak * gönül vermek, tutulmak, âşık olmak.
Abaza * Kuzeybatı Kafkasya’da yaşayan bir halk ve bu halka mensup olan kimse.
Abazaca * Abazalar tarafından kullanılan dil.
abazan * Karnıaç olan (kimse).
* Uzun süre kadınsız kalan (erkek).
abazan kalmak * uzun süre cinsel ilişkide bulunmamak, kadınsız kalmak.
abazanlık * Abazan olma durumu.
Abbas yolcu * yola çıkacak kimse.
Abbasî * Abbas bin Abdülmuttalib soyundan gelen, Bağdat merkez olmak üzere Ön Asya ve Kuzey Afrika’da 750-
1258 tarihleri arasında hüküm süren sülâle.
abd * Kul.
* Köle.
Abdal * Safevîler devrinde İran’da yaşayan Türk oymaklarından biri.
* Anadolu’da yaşayan birtakım oymaklara verilen ad.
abdal * Eskiden bazı gezgin dervişlere verilen ad.
* Dilenci kılıklı, üstü başıperişan kimse.
* Bkz. aptal.
abdala malûm olur * bir şeyin olacağınıönceden sezen kimseler için şaka yollu söylenir.
abdallık * Abdal olma durumu.
abdest * Müslümanların, bazı ibadetleri yapabilmek için el, ağız, burun, yüz, kol, ayak yıkama ve başa, enseye ıslak el
gezdirme, kulağıtemizleme biçiminde yaptıklarıarınma.
* İdrar yapma ve kalın bağırsağı boşaltma.
abdest almak * abdest yoluyla arınmak.
* namaz kılmak için gerekli yıkama kurallarınıyerine getirmek.
abdest bozmak * ayak yoluna gitmek.
abdest bozulmak * yeniden abdest alma gereği ortaya çıkmak.
abdest tazelemek * yeniden abdest almak.
abdestbozan * Şeritgillerden, vücudu yassı, birbirine kenetlenmiş boğumları bulunan ve bazısı metrelerce boyda olan bir
bağırsak asalağı, tenya, şerit.
abdestbozan otu * Gülgillerden, siyah ve yeşil boya çıkarılan bir bitki (Poterium spinosum).
abdesthane * Abdest bozacak yer, ayak yolu, tuvalet.
abdesti gelmek (veya olmak) * abdest bozmaya ihtiyaç duymak.
abdesti kaçmak * abdest bozma ihtiyacıvarken yok olmak.
abdestinde namazında * dindar.
abdestinden şüphesi olmamak * yaptığı işte kusuru olmadığını kesin olarak bilmek.
abdestini vermek * azarlamak.
abdestli * Abdest almış bulunan veya abdesti bozulmamış olan.
abdestlik * Abdest alınacak yer.
* Abdest alınırken giyilen ve kolsuz hırkaya benzeyen bir tür giyecek.
* Abdest almaya yarayan.
abdestsiz * Abdest almamışveya abdesti bozulmuşolan.
abdestsiz yere basmamak * din buyruklarına titizlikle uymak.
abdiâciz * Alçak gönüllülük bildirmek üzere “ben” yerine kullanılır.
abdülleziz * Akdeniz bölgesinde ve Afrika’da yetişen çok yıllık ve otsu bir bitki (Cyperus esculentus).
* Bu bitkinin yemiş gibi yenilen, tatlıve yağlı ürünü.
abece * Bkz. alfabe.
abece sırası * Bkz. alfabe sırası.
abecesel * Bkz. alfabetik.
aberasyon * Sapınç.
abes * Akla ve gerçeğe aykırı.
* Gereksiz, lüzumsuz, yersiz, boş.
abes bulmak * gereksiz, saçma saymak.
abes kaçmak * uygunsuz düşmek.
abesle uğraşmak (veya abesle iştigal etmek) * yersiz, yararsız şeylerle vakit öldürmek.

Bir yanıt yazın