Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 107

bütünleşme * Bütünleşmek işi.
bütünleşmek * Bütün duruma gelmek.
bütünletme * Bütünletmek işi.
bütünletmek * Bütün durumuna getirmek, tamamlatmak.
bütünleyen * Bütün durumuna getiren, mütemmim.
bütünleyici * Bütünleme işini yapan.
bütünlük * Bütün olma durumu.
bütünsel * Bütün niteliğinde olan, bütünle ilgili, total.
bütünsellik * Bütün olma durumu.
büve * Daha çok sığırlara saldıran, onların kanınıemen, vızıltılarıyla tedirginlik yaratan sokucu sinek (Hypoderma
bovis).
büvelek * Büve.
büvet * Bkz. Büğet.
büvet * (istasyon, tiyatro, sinema gibi yerlerde) Yiyecek ve içecek satılan küçük büfe.
büyü * Tabiat kanunlarına aykırısonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara
verilen genel ad, afsun, sihir, füsun, bağı.
* Karşıdurulmaz güçlü etki.
büyü bozmak * yapılmış bir büyüyü etkisiz duruma getirmek.
büyü bozulmak * yapılmış bir büyü etkisiz duruma getirilmek.
büyü yapmak * büyü yolu ile etki altına almaya veya aldırmaya çalışmak.
büyücek * Biraz büyük, büyüğe yakın.
büyücü * Büyü yapan kimse, sihirbaz.
* Çevresindekileri çabuk ve güçlü olarak etkileyen kimse.
büyücülük * Büyücünün yaptığı iş, sihirbazlık.
büyüğümsü * Büyüğe yakışır, büyük gibi, büyüklere özgü.
büyük * (somut nesneler için) Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan, küçük karşıtı.
* (soyut kavramlar için) Çok, ortalamayıaşan.
* Niceliği çok olan.
* Üstün niteliği olan.
* Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş.
* Önemli.
büyük (söz) söylemek * yapacağı bir şey hakkında kesin konuşarak övünmek.
büyük abdest * Dışkı, kaka.
büyük abdesti gelmek * göden bağırsağını boşaltma gerekliğini duymak.
büyük aile * Büyük baba, büyük anne ile bunların evli oğullarından, gelinlerinden ve çocuklarından oluşan aile.
büyük amiral * Bazıülkelerde kara ordusunda mareşale denk sayılan donanma subaylarının en yüksek aşamasındaki
amiral.
büyük ana * Büyük anne.
büyük anne * Annenin veya babanın annesi, nine.
büyük atardamar * Kalbin kasılması ile karıncıklardaki kanı bütün vücuda taşıyan ana atardamar.
büyük baba * Annenin veya babanın babası, dede.
büyük balık küçük balığıyutar * güçlüler, güçsüzleri ezer.
büyük başın derdi büyük olur * büyük işlerin başında bulunanların karşılaşacağı güçlükler de çoktur.
büyük boy * Normal ölçülerden daha büyük.
büyük çember * Bir kürenin merkezinden geçen bir düzlemde ara kesiti olan çember.
büyük dalga * (radyo yayını için) Uzun dalga.
büyük defter * Ticarî bir kuruluşun aylık ve bilânço hesaplarını gösteren defter.
büyük elçi * Üstün aşamalıelçi.
büyük elçilik * Büyük elçi olma durumu.
* Büyük elçinin makamı.
büyük görmek (bilmek veya tutmak) * kendini veya başkasını olduğundan üstün saymak, yüceltmek.
büyük hanım * Yaşlıkadın.
büyük harf * Özel adlarla cümle başları gibi yerlerde kullanılan ve büyük yazılan, özel biçimli harf, majüskül.
büyük kalori * 1 atmosfer basınç altında 1 kg suyun sıcaklığını14.50 C den 15.50 C ye çıkarmak için gereken ısımiktarı,
kilokalori.
büyük kan dolaşımı * Kalbin sürekli kasılıp gevşemesiyle kan ve lenfin vücudun büyük bölümünü dolaşması.
büyük lâf etmek * Bkz. büyük söz söylemek.
büyük lokma ye büyük söyleme * başaramayacağın, sonuçlandıramayacağın bir konuda kesin sözler söyleme.
büyük mağaza * Her türlü tüketim maddesinin bol miktarda satışa sunulduğu yer.
büyük mevlit ayı * Ay takviminin üçüncü ayı, rebiyülevvel.
büyük oynamak * çok para koyarak kumar oynamak.
* büyük bir tehlikeyi göze alarak bir işe girişmek.
büyük önerme * Tasımın öncüllerinden büyük olanı, majör.

Bir yanıt yazın