çayırsedefi | * Düğün çiçeğigillerden, sulak yerlerde yetişen, kökü iç sürdürücü olarak kullanılan bir bitki (Thalictrum). |
çayırsız | * Çayırı olmayan. |
çaykara | * Çay kenarında çıkan göze, kaynak, pınar. |
çaykızı | * Bir tür çiçek. |
çaylak | * Yırtıcılardan, uzun kanatlı, çengel gagalı, küçük kuşlarıve fare gibi zararlıhayvanlarıavlayan, tavuk büyüklüğünde bir kuş(Milvus migrans). * Toy, tecrübesiz, acemi. |
çaylak fırtınası | * Kış başlarında olan fırtına. |
çaylakça | * Çaylağa yakışır (biçimde). |
çaylaklık | * Toyluk, tecrübesizlik, acemilik. |
çaylı | * İçinde çay bulunan. |
çaylıkek | * İçine çay karıştırılarak yapılan kek. |
çaylık | * Çay ağaççıklarının yetiştiği yer. * Çay için kullanılan. |
çe | * Çe adıverilen bu harf, ses bilimi bakımından ötümsüz, katışık, diş-dişeti ünsüzünü gösterir. |
çe | * Türk alfabesinin dördüncü harfinin adı. |
çebiç | * Bir yaşında keçi yavrusu. |
çecik | * Madenî kulp, halka, çivi. |
çeç | * Tahıl yığını. * Tahıl elenen kalbur. |
çeçe | * İki kanatlılardan, insana uyku hastalığı aşılayan, sinekten büyük bir cins Güney Afrika böceği (Glossina). |
Çeçen | * Kafkasya’nın kuzeydoğusundaki Çeçen Cumhuriyeti’nde yaşayan bir halk veya bu halkın soyundan olan (kimse). |
Çeçence | * Çeçen dili. |
çedene | * Bkz. çetene. |
çedik | * Mesh üzerine giyilen sarıpabuç. * Terlik. |
çeğmel | * Yay veya çengel biçiminde bükülmüşolan. |
çeğmellenme | * Çeğmellenmek işi. |
çeğmellenmek | * Yay veya çengel biçimini almak veya girmek. |
çehre | * Yüz, sima. * Görünüş. * Somurtkanlık. |
çehre almak | * tavır takınmak. |
çehre etmek | * surat etmek. |
çehre züğürdü | * Yüzü çirkin. |
çehrece | * Çehre bakımından. |
çehreli | * Çehresi olan. |
çehresi bozulmak | * yüzü, tavırlarıdüşmek. |
Çek | * Slavların batıkolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse. * Çek halkına özgü olan. |
çek | * Bir kimsenin, bankadaki parasının dilediği kimseye ödenmesi için bankaya gönderdiği yazılı belge. |
çek arabanı(veya yalnız çek!) | * git buradan!. |
çek valf | * Depodaki suyun kaçmasınıönlemek için kullanılan araç. * İçinden gaz akışının geçmesine bir yönde izin veren, ters yönde gaz akışını otomatik olarak kapayan ve durduran vana. |
çek vana | * Çek valf. |
çekap | * Tam bakım. |
çekberi | * Harman yerinde yığınlarıçekmeye yarayan alet, gelberi. |
Çekçe | * Çek dili. |
çekçek | * Dört tekerlekli el arabası. |
çekeceği olmak | * başına sıkıntılıçok işgelecek olmak. |
çekecek | * Ayakkabı ile topuk arasına sokularak, ayağın ayakkabıya kolay girmesini sağlayan, maden, boynuz ve plâstik maddeden yapılmışalet. |
çekek | * Kayık, mavna ve küçük gemilerin karaya çekildikleri yer. |
çekel | * Küçük çapa. * Üvendirenin alt ucunda bulunan, pulluğa yapışan toprağıayırmaya yarayan demir bölüm. |
çekeleme | * Çekelemek işi veya durumu. |
çekelemek | * Tekrar tekrar çekmek. |
çekelez | * Sincap. |
çekem | * Yeşil yapraklı, dikensi, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki. |
çekememe | * Çekememe işi veya durumu. |
çekememek | * Çekmek işini yapamamak. * Katlanamamak. * Kıskanarak hoşgörmemek. |
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.