Türkçe Sözlük Ç Sayfa 18

çayırsedefi* Düğün çiçeğigillerden, sulak yerlerde yetişen, kökü iç sürdürücü olarak kullanılan bir bitki (Thalictrum).
çayırsız* Çayırı olmayan.
çaykara* Çay kenarında çıkan göze, kaynak, pınar.
çaykızı* Bir tür çiçek.
çaylak* Yırtıcılardan, uzun kanatlı, çengel gagalı, küçük kuşlarıve fare gibi zararlıhayvanlarıavlayan, tavuk
büyüklüğünde bir kuş(Milvus migrans).
* Toy, tecrübesiz, acemi.
çaylak fırtınası* Kış başlarında olan fırtına.
çaylakça* Çaylağa yakışır (biçimde).
çaylaklık* Toyluk, tecrübesizlik, acemilik.
çaylı* İçinde çay bulunan.
çaylıkek* İçine çay karıştırılarak yapılan kek.
çaylık* Çay ağaççıklarının yetiştiği yer.
* Çay için kullanılan.
çe* Çe adıverilen bu harf, ses bilimi bakımından ötümsüz, katışık, diş-dişeti ünsüzünü gösterir.
çe* Türk alfabesinin dördüncü harfinin adı.
çebiç* Bir yaşında keçi yavrusu.
çecik* Madenî kulp, halka, çivi.
çeç* Tahıl yığını.
* Tahıl elenen kalbur.
çeçe* İki kanatlılardan, insana uyku hastalığı aşılayan, sinekten büyük bir cins Güney Afrika böceği (Glossina).
Çeçen* Kafkasya’nın kuzeydoğusundaki Çeçen Cumhuriyeti’nde yaşayan bir halk veya bu halkın soyundan olan
(kimse).
Çeçence* Çeçen dili.
çedene* Bkz. çetene.
çedik* Mesh üzerine giyilen sarıpabuç.
* Terlik.
çeğmel* Yay veya çengel biçiminde bükülmüşolan.
çeğmellenme* Çeğmellenmek işi.
çeğmellenmek* Yay veya çengel biçimini almak veya girmek.
çehre* Yüz, sima.
* Görünüş.
* Somurtkanlık.
çehre almak* tavır takınmak.
çehre etmek* surat etmek.
çehre züğürdü* Yüzü çirkin.
çehrece* Çehre bakımından.
çehreli* Çehresi olan.
çehresi bozulmak* yüzü, tavırlarıdüşmek.
Çek* Slavların batıkolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse.
* Çek halkına özgü olan.
çek* Bir kimsenin, bankadaki parasının dilediği kimseye ödenmesi için bankaya gönderdiği yazılı belge.
çek arabanı(veya yalnız çek!)* git buradan!.
çek valf* Depodaki suyun kaçmasınıönlemek için kullanılan araç.
* İçinden gaz akışının geçmesine bir yönde izin veren, ters yönde gaz akışını otomatik olarak kapayan ve
durduran vana.
çek vana* Çek valf.
çekap* Tam bakım.
çekberi* Harman yerinde yığınlarıçekmeye yarayan alet, gelberi.
Çekçe* Çek dili.
çekçek* Dört tekerlekli el arabası.
çekeceği olmak* başına sıkıntılıçok işgelecek olmak.
çekecek* Ayakkabı ile topuk arasına sokularak, ayağın ayakkabıya kolay girmesini sağlayan, maden, boynuz ve plâstik
maddeden yapılmışalet.
çekek* Kayık, mavna ve küçük gemilerin karaya çekildikleri yer.
çekel* Küçük çapa.
* Üvendirenin alt ucunda bulunan, pulluğa yapışan toprağıayırmaya yarayan demir bölüm.
çekeleme* Çekelemek işi veya durumu.
çekelemek* Tekrar tekrar çekmek.
çekelez* Sincap.
çekem* Yeşil yapraklı, dikensi, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki.
çekememe* Çekememe işi veya durumu.
çekememek* Çekmek işini yapamamak.
* Katlanamamak.
* Kıskanarak hoşgörmemek.

Yorumlar

Bir yanıt yazın