D | * Döteryum’un kısaltması. |
d D | * Türk alfabesinin beşinci harfi. De adıverilen bu harf ses bilimi bakımından ötümlü, patlayıcıdişeti ünsüzünü gösterir. * Nota işaretleri harfle tanımlandığında re notasını gösterir. * Romen rakamlarında beşyüz sayısını gösterir. |
da / de | * (sonunda kalın ünlülü hece bulunan kelimelerden sonra da, ince ünlülü hece bulunan kelimelerden sonra de, biçimlerinde yazılır; yazıda, ta / te biçimi kullanılmaz.) Daha önce geçmiş bir cümle veya eşgörevli öge ile sonraki arasında “-den başka” anlamıyla ilişki kurar. * Azarlama, yalvarma, küçümseme, yakınma, övme anlamlarında iki cümleyi bağlar. * Şart bildiren fiillerden sonra “bile, dahi” anlamına gelerek şartın geçerli olmadığınıanlatır. * Karşıt anlamlıcümleleri pekiştirerek bağlar. * Bazı birleşik cümleleri “ama, fakat” anlamıyla birbirine bağlar. * Bazıedat, bağlaç ve zarflardan sonra gelerek anlamı güçlendirir. * Kendisinden önceki fiili zarf-fiil durumuna sokar. * -erek, -ip ekli zarf-fiillerden sonra kullanılırsa temel fiilin oluş biçimini, önermenin nasıl oluştuğunu anlatır. * Tekrarlanan iki isim, iki sıfat arasında kullanılırsa anlam güçlendirilmişolur. * Bir isteğe karşı olan fiili bağlamaya yarar. * Tekrarlanan fiiller arasında süreklilik bildirir. * Bir şeyin yerine geçebilen iki cümlenin fiillerini birbirine bağlar. * Tekrarlanan kelimelerin arasına girerek kuvvetli istek, direnme bildirir: Çocuk satıcıyı görünce şeker de şeker diye tutturdu … cümlede da…da, de…de, da…de veya de…da biçimleriyle eşgörevli ögeleri, “hem … hem” anlamıyla bağlar. |
-da / -de /, -ta / -te | * Bulunma hâli eki: oda-da, sokak-ta, ev-de, gök-te vb. Bazıörneklerde bu ek kalıplaşmıştır: gözde, sözde, ondalık. |
-da- / -de-, -ta- / -te- | * Yansımalardan geçişsiz fiil türeten ek: fısıl-da-mak, çağıl-da-mak, gümbür-de-mek, fingir-de-mek vb. |
Dadacı | * Dadacılık akımına bağlısanatçı, dadaist. |
Dadacılık | * Savaşa ve toplumsal düzensizliğe karşı başkaldırmadan doğan bir sanat akımı, Dadaizm. * 1916’da dil ve estetik kurallarınıtanımayan, kelimelerin anlamlarına değer vermeyen, anlatımda başı boşve alabildiğine çağrışımlara dayanan bir yol izleyen, bile bile kapalılığa sapan bir çığır, Dadaizm. |
Dadaist | * Dadacı. |
Dadaizm | * Dadacılık. |
dadandırma | * Dadandırmak işi. |
dadandırmak | * Dadanmasına yol açmak. |
dadanma | * Dadanmak işi. |
dadanmak | * Tadınıaldığı, hoşlandığı bir şeyi sık sık istemek. * Yarar, çıkar amacıyla veya alışkanlıkla bir yere sık sık uğramak. |
dadaş | * Erkek kardeş. * Delikanlı, yiğit kimse. * (doğu illerinde) Seslenme sözü olarak kullanılır. |
dadaşlık | * Dadaşolma durumu. |
dadı | * Çocuk bakımı ile görevlendirilmişkadın. |
dadı olmak | * çocuk bakıcılığı görevini üstlenmek. |
dadılık | * Dadı olma durumu veya dadının yaptığı iş. |
dadılık etmek | * bebek veya çocuk bakıcılığı ile uğraşmak. * üzerine sorumluluk almak, göz kulak olmak, sahip çıkmak, sahiplenmek. |
dağ | * Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla çevresine hâkim ve oldukça geniş bir alana yayılan bölümlerine verilen ad. |
dağ | * Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan. * İyileştirmek için vücudun hastalıklı bölümünde kızgın bir araçla yapılan yanık. * Büyük üzüntü, acı. |
dağ(veya dağlar) gibi (kadar) | * çok büyük, çok iri, çok güçlü. * pek çok. |
dağ(veya dağları) devirmek | * çok zor işleri başarmak. |
dağadamı | * Kaba saba kimse. |
dağanası | * Çok iri kadın, dağlar anası. |
dağardında olsun da, yer altında olmasın | * yaşasın da uzakta olsun. |
dağarmudu | * Yabanî armut, ahlat. |
dağaslanı | * Puma. |
dağayısı | * Dağlarda yaşayan yabanî ve tehlikeli ayıcinsi. * Şehir yaşayışına alışmamışçok kaba kimse. |
dağbaşı | * Dağdoruğu. * Şehir dışı; ıssız yer. |
dağbayır | * İnişli çıkışlıyer, kır. |
dağbirliği | * Dağşartlarına göre eğitilmişaskerî birlik. |
dağçamı | * Dağda yetişen çam türü. |
dağçayı | * Bkz. ada çayı. |
dağçayırı | * Dağlık bölgelerde derin ve rutubetli toprağa sahip alanlarda gelişen tabiî çayır. |
dağçileği | * Dağda yetişen çilek, yaban çileği. |
dağdağüstüne olur, ev ev üstüne olmaz | * aynıevde oturan iki aile arasında er geç birtakım anlaşmazlıklar çıkar. |
dağdağa kavuşmaz, insan insana kavuşur | * ne kadar uzak düşmüşolurlarsa olsunlar, insanlar günün birinde birbirleriyle karşılaşabilirler. |
dağdalak otu | * 5-10 cm yükseklikte, yere yatık ve çiçekleri soluk sarırenkli bir dalak otu türü (Teucrium montana). |
dağdoğura doğura bir fare doğurmuş | * büyük şeyler beklenen bir işten önemsiz bir sonuç alınınca söylenir. |
dağelması | * Yabanî elma. |
dağeriği | * Yabanî erik. |
dağeteği | * Dağyamacının alt bölümü. |
dağevi | * Dağlık yerlerde kurulmuşev. * Şehirlerin kirli havasından uzaklaşmak, tabiat varlıklarından ve güzelliklerinden yararlanmak için yapılmış ev. |
dağgölü | * Dağlar arasındaki çukur alanlarda akan suların birikimi ile oluşan göl. |
dağhavası | * Yüksek yerlerdeki serin ve temiz hava. |
dağiklimi | * Sert, kuru ve soğuk havanın hâkim olduğu iklim türü. |
dağispinozu | * Sırtıkara benekli, karnı beyaz, erkeğinin gerdanıportakal renginde, ağaçlık yerlerde yaşayan ispinozgillerden bir kuş. |
dağkeçisi | * Boynuzlugiller familyasından, ufak sürüler hâlinde yaşayan, çok çevik bir antilop türü, elik (Rupicapra tragus). |
Kategoriler