Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 85

dürü * Bel denilen tarım aracı.
dürülme * Dürülmek işi.
dürülmek * Dürmek işine konu olmak veya dürmek işi yapılmak, kıvrılmak.
* Bükülmek.
* Toplanmak, sarılmak, katlanmak.
dürülü * Dürülmüş, kıvrılmış.
dürülüş * Dürülmek işi veya biçimi.
dürüm * Dürme, silindir biçiminde kıvırma.
* Yufka ekmeğinin, içine türlü katıklar konulan sarılmış biçimi.
dürüm dürüm * Kıvırarak, silindir biçiminde sararak.
* Sövgü sözü olarak kullanılan dürzü sözcüğünün anlamınıpekiştirir.
dürümleme * Dürümlemek işi.
dürümlemek * Dürüm biçiminde sarmak, kıvırmak.
dürüst * Sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan, doğru, onurlu.
* Doğru, yanlışsız.
dürüst oyun * Kurallara ve karşılıklıhoşgörüye bağlıkalarak oynanan oyun, fair-play.
dürüstlük * Doğruluk.
dürüşt * Sert, gücendirici, kırıcı.
Dürzî * Suriye’nin Havran bölgesinde yaşayan ve kendilerine özgü mezhepleri olan bir Müslüman topluluğu.
dürzü * Ağır bir hakaret ve küfür sözü olarak kullanılır.
düse * Oyunda, atılan zarlardan ikisinin de üç benekli olan yanlarının üste gelmesi.
düstur * Genel kural, kaide.
* Yasaları içine alan kitap.
düş * Uyurken zihinde beliren olayların, düşüncelerin bütünü, rüya.
* Gerçek olmayan şey, imge, hayal.
* Gerçekleşmesi istenen şey, umut.
düşgörmek * rüya görmek.
düşgücü * Bir şeyi zihinde canlandırma, yaratma, düşünme yeteneği, hayal gücü.
* Muhayyile.
düşkırıklığı * Çok istenilen veya umulan bir şey gerçekleşmediğinde duyulan üzüntü, hayal kırıklığı.
düşkurmak * bir şeyi zihinde düşünüp canlandırmak, hayal kurmak.
düşçü * Sürekli hayal kuran, hayalperest.
düşçülük * Düşçü olma durumu.
* Bilincin zayıflamasıyla ortaya çıkan bir ruh bozukluğu durumu.
düşe kalka * Güçlükle.
* Biriyle yakın ilişki kurarak.
düşes * Dükün karısı.
düşeslik * Düşes olma durumu.
düşeş * Oyunda, atılan zarlardan ikisinin de altı benekli olan yanlarının üste gelmesi.
* Umulmayan iyi bir rastlama.
düşeşatmak * umulmadık bir başarıkazanmak.
düşey * Yer çekimi doğrultusunda olan, şakulî.
düşey çember * Bir yerin düşeyini sınırlayan çember (veya düzlem).
düşey düzlem * İzdüşüm düzlemi.
düşeyazma * Düşeyazmak işi.
düşeyazmak * Düşecek gibi olmak.
düşeylik * Düşey olma durumu veya düşey durumda bulunan bir cismin özelliği.
düşkü * Görev ve meslek çalışmasıdışında severek yapılan, dinlendirici, oyalayıcıuğraş, hobi.
düşkün * Bir şeye kendini aşırıvermişolan çok bağlı, meraklı, müptelâ.
* Eski değer ve onurunu yitirmiş.
* Büyük geçim sıkıntısına düşmüş.
* Yoksulluk sebebiyle mutluluk ve refahınıyitirmiş.
* Yaşlılık, hastalık gibi sebeplerle çalışma gücünü yitirmiş.
düşkün olmak * çok önem, değer vermek.
düşkünler evi * Çalışma gücünden yoksun, kazancı olmayan yoksul kimselerin barındırıldığıtoplumsal bir yardım kuruluşu,
darülâceze.
düşkünler yurdu * Bkz. düşkünler evi.
düşkünleşme * Düşkünleşmek durumu.
düşkünleşmek * Düşkün duruma gelmek.
düşkünlük * Düşkün olma durumu, iptilâ.
* Çoğu kez yapıya bağlısürekli ve aşırı güçsüzlük.
* Rezillik, insana yakışmayan hayat.
* (paraca) Sıkıntıda olma, gözden düşme.
düşkünü * tutkun, çok önem, değer veren.
düşleme * Düşlemek işi.
düşlemek * Bir şeyi, bir kimseyi, bir durumu istenilen biçimde tasarlamak, zihinde canlandırmak.
düşman * Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan (kimse), yağı, hasım.
* Birbirleriyle savaşan devletler ve bu devletlerin asker, sivil bütün uyrukları.
* Aralarında birbirleriyle çatışmaya varacak ölçüde anlaşmazlık olan tarafların her biri.
* Bir şeyin yaşamasına, barınmasına engel olan (güç, tutum vb.).
* Bir şeyi büyük ölçüde kullanıp tüketen.
* Bazışeylerden nefret eden, tiksinen kimse.
düşman ağzı * Düşmanın uydurduğu söz, bir durumu kötü gösteren söz.
düşman başına * kötü bir durumun ağırlığını göstermek için kullanılır.
düşman çatlatmak * iyi durum ve başarılarla düşmanıkıskandırmak veya kızdırmak.

Bir yanıt yazın