Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 13

geçirgenlik * Bazıcisimlerin, içlerinden başka şeyler (gaz, sıvı, akım) geçirme özelliği.
* Saydam cisimlerin ışığı geçirme derecesi.
* Kayaçların, sıvıların geçebilmesine karşıelverişliliği.
geçirici * Geçirmek işini yapan (kimse).
* Uğurlamaya gelen.
geçirilme * Geçirilmek işi.
geçirilmek * Geçirmek işi yapılmak.
geçirim * Geçirmek işi.
geçirimli * Geçirgen.
geçirimlilik * Geçirgenlik.
geçirimsiz * Geçirgenliği olmayan.
geçirimsizlik * Geçirimsiz olma durumu.
geçiriş * Geçirmek işi veya biçimi.
geçirme * Geçirmek işi.
geçirmek * Geçmek işini yaptırmak, geçmesini sağlamak.
* Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek.
* Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek.
* Tespit etmek, yazmak, kaydetmek.
* Bir şeyi kendisine ayrılmışolan yere yerleştirmek; takmak.
* Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selâmetlemek, teşyi etmek.
* (bir süre) Yaşamak, oturmak, kalmak.
* Giymek, giyinmek.
* Bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak.
* (herhangi bir durumu) Yaşamışolmak, uğramak.
* Etmek, yapmak.
* Bulaştırmak.
* Uğraşmak.
* Bir ihtiyacıeldeki imkânla karşılamak.
geçirtilme * Geçirtilmek durumu.
geçirtilmek * Geçirmek işi yapılmak.
geçirtme * Geçirtmek işi.
geçirtmek * Geçirmek işini yaptırmak.
geçiş * Geçmek işi veya biçimi.
* Herhangi bir durumdaki değişme, intikal.
* Resimde iki ayrırengi birbirine bağlayan ara ton.
* Bir parça süresince bir tondan başka bir tona atlama.
* Ses organlarının bir durumdan ötekine geçmesi.
* Akış, sürekli oluş.
geçişhakkı * Geçişüstünlüğü.
geçişüstünlüğü * Cankurtaran, itfaiye, güvenlik araçlarına tanınan, yolu öncelikle kullanma hakkı.
geçişim * Geçişmek işi, geçişme, tedahül.
* Belirli bir işi yapma yeterliliğinin ilişkili veya bağlantılı başka bir işi yapma sonucunda artması, intikal.
geçişli * Nesne ile kullanılabilen (fiil): Sevmek (okuma-yısevmek), görmek (ev-i görmek), kırmak (cam-ıkırmak),
dökmek (süt-ü dökmek) gibi.
geçişme * Geçişmek işi.
* Yarı geçirgen bir zarla birbirinden ayrılmışiki sıvının karşılıklı geçerek birbirine karışması.
* Yarı geçirgen bir çeperin iki yanına yerleştirilmiş, derişikliği farklı iki sıvıdan oluşan yer değiştirme olayı,
ozmos.
geçişmek * Birbirinin içine geçip karışmak, tedahül etmek.
geçişsiz * Nesne ile kullanılmayan (fiil), lâzım: Gülmek, ağlamak, düşmek, gitmek, küsmek, barışmak gibi.
geçiştirici * Tedavi edici etkisi olmayan, ağrıve sızıları geçici olarak azaltan, dindiren (ilâç vb.).
geçiştirilme * Geçiştirilmek işi.
geçiştirilmek * Geçiştirmek işi yapılmak.
geçiştirme * Geçiştirmek işi.
geçiştirmek * Gereken önemi vermemek, üstünde durmadan başından savmak.
* Az bir zararla atlatmak, kurtulmak.
geçit * Geçmeye yarayan yer, geçecek yer.
* İki dağarasında dar ve uzun yol.
geçit hakkı * Bir taşınmaz mal üzerinden diğer bir taşınmaz mal sahibinin geçmesi biçiminde doğan yararlanma hakkı.
geçit resmi * Geçit töreni.
geçit töreni * Bir topluluğun özel günlerde düzenli bir biçimde belli bir yerden geçmesi, geçit resmi.
geçit vermek * geçilecek bir yeri olmak.
geçkin * İhtiyarlamaya yüz tutmuş, geçmiş.
* Geçmiş.
* (bitkiler için) Gereğinden çok olgun veya solmaya başlamış.
geçkinlik * Geçkin olma durumu.
geçme * Geçmek işi, mürur.
* Birbirinin içine geçirilerek tutturulan iki şeyden birinde bulunan çıkıntılıparça.
* Çakılmış, yapıştırılmışveya lehimlenmişolmayıp gereğinde sökülebilecek biçimde parçaları birbirine takılıp
kenetlenmişolan.
geçme namert köprüsünden, ko aparsın su seni * namerde karşıminnet altında kalmaktansa sıkıntıya katlan.
geçmek * Bir yerden başka bir yere gitmek.
* Bir yandan girip öte yandan çıkmak.
* Yol olarak kullanmak.
* (bir duruma) Uğramak, konu olmak.
* Bırakmak, vazgeçmek.
* Yaşamak.
* Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak.
* Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek.
* (hastalık için) Bulaşmak, sirayet etmek.
* Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek.
* Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak.
* Yerini bırakıp başka yer almak.
* Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmışolmak.
* Etki yapmak, işletmek.
* Görev almak.
* Kalmak, devrolmak.
* Geride bırakmak, aşmak.
* Tükenmek, bitmek, sona ermek.
* Üstünlük sağlamak.
* Söylemeden veya bitirmeden atlamak.
* (zaman için) Aşmak, geride bırakmak, harcamak.
* Bir müzik parçasınımeşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek.
* Birinden meşk etmek.
* (haberi) Bir iletişim aracı ile bildirmek.
* Sönmek.
* Yazılmak, girmek.
* Sürümü olmak, satılmak.
* Konuşmada veya basında sözü edilmek.
* Yürürlükte bulunmak, geçerli olmak.
* Okulda, sınavda başarı göstermek.
* Bir yere gidip oturmak.
* (yol, araç veya akarsu için) Bir yerin yakınından veya içinden gitmek.
* Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak.
* Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak.
* Çekiştirmek, yermek.
* Bazıkelimelerle birleşik fiil yapar.
geçmeli * Geçmesi olan.
geçmelik * Bazıyerlerden geçenlerin ödemek zorunda olduklarıpara, müruriye.
geçmez * Sahte, değerini yitirmiş, kalp.
geçmez akçe * Değerini yitirmiş, kalp, sahte.
geçmiş * Geçmek işini yapmış.
* Zaman bakımından geride kalmış.
* Çürümeye yüz tutmuş.
* Bu güne göre geride kalmışolan zaman, mazi.
* Arkada kalan hayat, mazi.
* Kişinin ölmüşyakınları.
geçmişola * “o fırsat bir daha ele geçmez” anlamında kullanılır.
geçmişolsun * hastalık, kaza geçirenlere beklenmedik büyük bir olumsuz durumdan kurtulanlara veya hapishaneye
girenlere söylenen iyi dilek sözü.
geçmişzaman * Fiilin belirttiği zaman kavramının, içinde bulunduğu zamandan önceye ait olması. Türkçede bu zaman
belirli geçmişve belirsiz geçmişolarak iki türlüdür: Ali geldi, Ahmet bu havada İstanbul ‘a gidip gelmişgibi.
geçmişzaman görünümü * -mış- geçmişzaman eki almışfiille yardımcıfiilin veya başka bir fiilin birlikte kullanılmasından ortaya çıkan
ve olayın tamamlanmışolduğu kavramınıveren görünüm: Gelmişolmak, gitmişolmak, vermiş bulunmak gibi.
geçmişzaman sıfat-fiili * Geçmişzaman kavramıveren ve isim, sıfat gibi kullanılan sıfat-fiil. Türkçede bu sıfat-fiil -dik veya -miş
ekleriyle kurulur. Bildiklerinizi anlatın. Tanıdık adam. Geçmişi saygıyla anıyoruz cümlelerindeki bildik, tanıdık, geçmiş
birer geçmişzaman sıfat-fiilidir.
geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler * geçmişte kalan olayların üzerinde durulmasından hiçbir yarar beklenmez.

Bir yanıt yazın