geçirgenlik | * Bazıcisimlerin, içlerinden başka şeyler (gaz, sıvı, akım) geçirme özelliği. * Saydam cisimlerin ışığı geçirme derecesi. * Kayaçların, sıvıların geçebilmesine karşıelverişliliği. |
geçirici | * Geçirmek işini yapan (kimse). * Uğurlamaya gelen. |
geçirilme | * Geçirilmek işi. |
geçirilmek | * Geçirmek işi yapılmak. |
geçirim | * Geçirmek işi. |
geçirimli | * Geçirgen. |
geçirimlilik | * Geçirgenlik. |
geçirimsiz | * Geçirgenliği olmayan. |
geçirimsizlik | * Geçirimsiz olma durumu. |
geçiriş | * Geçirmek işi veya biçimi. |
geçirme | * Geçirmek işi. |
geçirmek | * Geçmek işini yaptırmak, geçmesini sağlamak. * Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek. * Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek. * Tespit etmek, yazmak, kaydetmek. * Bir şeyi kendisine ayrılmışolan yere yerleştirmek; takmak. * Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selâmetlemek, teşyi etmek. * (bir süre) Yaşamak, oturmak, kalmak. * Giymek, giyinmek. * Bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak. * (herhangi bir durumu) Yaşamışolmak, uğramak. * Etmek, yapmak. * Bulaştırmak. * Uğraşmak. * Bir ihtiyacıeldeki imkânla karşılamak. |
geçirtilme | * Geçirtilmek durumu. |
geçirtilmek | * Geçirmek işi yapılmak. |
geçirtme | * Geçirtmek işi. |
geçirtmek | * Geçirmek işini yaptırmak. |
geçiş | * Geçmek işi veya biçimi. * Herhangi bir durumdaki değişme, intikal. * Resimde iki ayrırengi birbirine bağlayan ara ton. * Bir parça süresince bir tondan başka bir tona atlama. * Ses organlarının bir durumdan ötekine geçmesi. * Akış, sürekli oluş. |
geçişhakkı | * Geçişüstünlüğü. |
geçişüstünlüğü | * Cankurtaran, itfaiye, güvenlik araçlarına tanınan, yolu öncelikle kullanma hakkı. |
geçişim | * Geçişmek işi, geçişme, tedahül. * Belirli bir işi yapma yeterliliğinin ilişkili veya bağlantılı başka bir işi yapma sonucunda artması, intikal. |
geçişli | * Nesne ile kullanılabilen (fiil): Sevmek (okuma-yısevmek), görmek (ev-i görmek), kırmak (cam-ıkırmak), dökmek (süt-ü dökmek) gibi. |
geçişme | * Geçişmek işi. * Yarı geçirgen bir zarla birbirinden ayrılmışiki sıvının karşılıklı geçerek birbirine karışması. * Yarı geçirgen bir çeperin iki yanına yerleştirilmiş, derişikliği farklı iki sıvıdan oluşan yer değiştirme olayı, ozmos. |
geçişmek | * Birbirinin içine geçip karışmak, tedahül etmek. |
geçişsiz | * Nesne ile kullanılmayan (fiil), lâzım: Gülmek, ağlamak, düşmek, gitmek, küsmek, barışmak gibi. |
geçiştirici | * Tedavi edici etkisi olmayan, ağrıve sızıları geçici olarak azaltan, dindiren (ilâç vb.). |
geçiştirilme | * Geçiştirilmek işi. |
geçiştirilmek | * Geçiştirmek işi yapılmak. |
geçiştirme | * Geçiştirmek işi. |
geçiştirmek | * Gereken önemi vermemek, üstünde durmadan başından savmak. * Az bir zararla atlatmak, kurtulmak. |
geçit | * Geçmeye yarayan yer, geçecek yer. * İki dağarasında dar ve uzun yol. |
geçit hakkı | * Bir taşınmaz mal üzerinden diğer bir taşınmaz mal sahibinin geçmesi biçiminde doğan yararlanma hakkı. |
geçit resmi | * Geçit töreni. |
geçit töreni | * Bir topluluğun özel günlerde düzenli bir biçimde belli bir yerden geçmesi, geçit resmi. |
geçit vermek | * geçilecek bir yeri olmak. |
geçkin | * İhtiyarlamaya yüz tutmuş, geçmiş. * Geçmiş. * (bitkiler için) Gereğinden çok olgun veya solmaya başlamış. |
geçkinlik | * Geçkin olma durumu. |
geçme | * Geçmek işi, mürur. * Birbirinin içine geçirilerek tutturulan iki şeyden birinde bulunan çıkıntılıparça. * Çakılmış, yapıştırılmışveya lehimlenmişolmayıp gereğinde sökülebilecek biçimde parçaları birbirine takılıp kenetlenmişolan. |
geçme namert köprüsünden, ko aparsın su seni | * namerde karşıminnet altında kalmaktansa sıkıntıya katlan. |
geçmek | * Bir yerden başka bir yere gitmek. * Bir yandan girip öte yandan çıkmak. * Yol olarak kullanmak. * (bir duruma) Uğramak, konu olmak. * Bırakmak, vazgeçmek. * Yaşamak. * Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak. * Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek. * (hastalık için) Bulaşmak, sirayet etmek. * Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek. * Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak. * Yerini bırakıp başka yer almak. * Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmışolmak. * Etki yapmak, işletmek. * Görev almak. * Kalmak, devrolmak. * Geride bırakmak, aşmak. * Tükenmek, bitmek, sona ermek. * Üstünlük sağlamak. * Söylemeden veya bitirmeden atlamak. * (zaman için) Aşmak, geride bırakmak, harcamak. * Bir müzik parçasınımeşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek. * Birinden meşk etmek. * (haberi) Bir iletişim aracı ile bildirmek. * Sönmek. * Yazılmak, girmek. * Sürümü olmak, satılmak. * Konuşmada veya basında sözü edilmek. * Yürürlükte bulunmak, geçerli olmak. * Okulda, sınavda başarı göstermek. * Bir yere gidip oturmak. * (yol, araç veya akarsu için) Bir yerin yakınından veya içinden gitmek. * Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak. * Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak. * Çekiştirmek, yermek. * Bazıkelimelerle birleşik fiil yapar. |
geçmeli | * Geçmesi olan. |
geçmelik | * Bazıyerlerden geçenlerin ödemek zorunda olduklarıpara, müruriye. |
geçmez | * Sahte, değerini yitirmiş, kalp. |
geçmez akçe | * Değerini yitirmiş, kalp, sahte. |
geçmiş | * Geçmek işini yapmış. * Zaman bakımından geride kalmış. * Çürümeye yüz tutmuş. * Bu güne göre geride kalmışolan zaman, mazi. * Arkada kalan hayat, mazi. * Kişinin ölmüşyakınları. |
geçmişola | * “o fırsat bir daha ele geçmez” anlamında kullanılır. |
geçmişolsun | * hastalık, kaza geçirenlere beklenmedik büyük bir olumsuz durumdan kurtulanlara veya hapishaneye girenlere söylenen iyi dilek sözü. |
geçmişzaman | * Fiilin belirttiği zaman kavramının, içinde bulunduğu zamandan önceye ait olması. Türkçede bu zaman belirli geçmişve belirsiz geçmişolarak iki türlüdür: Ali geldi, Ahmet bu havada İstanbul ‘a gidip gelmişgibi. |
geçmişzaman görünümü | * -mış- geçmişzaman eki almışfiille yardımcıfiilin veya başka bir fiilin birlikte kullanılmasından ortaya çıkan ve olayın tamamlanmışolduğu kavramınıveren görünüm: Gelmişolmak, gitmişolmak, vermiş bulunmak gibi. |
geçmişzaman sıfat-fiili | * Geçmişzaman kavramıveren ve isim, sıfat gibi kullanılan sıfat-fiil. Türkçede bu sıfat-fiil -dik veya -miş ekleriyle kurulur. Bildiklerinizi anlatın. Tanıdık adam. Geçmişi saygıyla anıyoruz cümlelerindeki bildik, tanıdık, geçmiş birer geçmişzaman sıfat-fiilidir. |
geçmişe mazi, yenmişe kuzu derler | * geçmişte kalan olayların üzerinde durulmasından hiçbir yarar beklenmez. |
Kategoriler