hayatınıkazanmak | * geçimini sağlamak. |
hayatınıyaşamak | * her türlü baskıdan uzak, dilediğince, gönlünce yaşamak. |
hayatî | * Hayatla ilgili. * Büyük önem taşıyan, önemli. |
hayatiyet | * Yaşama gücü, canlılık. |
hayatiyetli | * Yaşama gücüyle dolu, canlı. |
hayatta olmak | * yaşamak. |
haybe | * Boş, işe yaramaz, anlamsız. |
haybeci | * İşsiz güçsüz, bedavadan geçinen (kimse). |
haybeden | * Zahmet çekmeden, bedavadan. |
haybeye kürek çekmek | * boş boşuna uğraşmak. |
hayda | * Hayvanları harekete geçirmek için kullanılan söz. * Şaşkınlık belirten ünlem. |
haydalama | * Haydalamak biçimi. |
haydalamak | * Hayvanıhızlandırmak için hayda diye seslenmek. |
haydalanma | * Haydalanmak durumu veya biçimi. |
haydalanmak | * Defedilmek, dehlenmek. |
haydama | * Haydamak işi. |
haydamak | * Çifte koşulan hayvanısürmek, dehlemek. * Kovmak, defetmek. |
haydan gelen huya gider | * kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar. |
haydarî | * Dervişlerin giydiği, kolsuz, kısa, aba hırka. |
haydarî yaka | * Yelek, hırka gibi giysilerin açık V harfi biçimindeki yakası. |
haydi | * İsteklendirmek, çabukluk belirtmek için kullanılır. * Kabul ve onama bildirir. * İhtimal belirtir. * Hafifseme, alay etme belirtir. * Hoşgörme anlamında kullanılır. |
haydi canım sen de | * “böyle şey olmaz, sana inanmam” anlamında kullanılır. |
haydi haydi | * Bol bol, kolay kolay. * Olsa olsa, en çoğu. |
haydi oradan | * kovmak, azarlamak için kullanılır. * Bkz. haydi canım sende. |
haydin | * İsteklendirme, davrandırma için kullanılır; haydi ünleminin birden çok kişiye seslenirken emir kipine göre aldığı biçim. |
haydindi | * “Çabuk ol, acele et” anlamında kullanılır. |
haydisene | * Haydi ünleminin buyurma, dilek bildiren pekiştirmeli biçimi. |
haydut | * Silâhlısoygun yapan kimse, eşkıya, şaki. * Yaramaz, sevimli çocuk. |
haydut gibi | * insana korku veren, iri yarı(kimse). * yaramaz ve sevimli çocuklar için kullanılır. |
haydutluk | * Haydut olma durumu veya haydutça iş, şakilik, şekavet. |
haydutluk etmek | * haydut gibi davranmak. |
hayfa | * Eyvah, yazık, heyhat!. |
hayhay | * “İsteyerek, seve seve, elbette” anlamlarında onama bildirir. |
hayhuy | * Herkesin aynıanda konuşmasından veya eğlenmesinden oluşan gürültü. * Boşve sonuçsuz çaba. |
hayıf | * Haksızlık, insafsızlık. * Acınma, üzülme. * Vah! Heyhat! Yazık!. |
hayıflanma | * Hayıflanmak işi. |
hayıflanmak | * Acınmak, üzülmek, yerinmek, esef etmek. |
hayın | * Hain. |
hayır | * İyilik, karşılık beklenmeden yapılan yardım. * İyi, hayırlı, yararlı, faydalı. |
hayır | * Yok, öyle değil, olmaz anlamında onamama, inkâr kelimesi. * Olumsuz cümlelerdeki olumsuz anlamıpekiştirir. |
hayır beklememek | * iyilik ummamak, yararlı olacağınısanmamak. |
hayır dememek | * cevap vermemek, bir şeyi geri çevirmemek. |
hayır etmemek | * yararı olmamak. * iyileşmemek, düzelememek. |
hayır gelmemek | * yararlı olmamak. |
hayır görmemek | * (o şey) kendisine yararlı olmamak. |
hayır işlemek | * dine ve insanlığa uygun, iyi bir davranışta bulunmak. |
hayır kalmamak | * işe yarar durumu kalmamak, artık işe yaramaz olmak. |
hayır sahibi | * İyiliksever. |
hayır yok | * (o şey) yararlıdeğil. |
hayırdır inşallah | * anlatılan bir rüyayı iyiye yormak için kullanılır. * şaşma ve merak veren olgular karşısında söylenir. |
Kategoriler