kafasıtakılmak | * zihni sürekli olarak bir şeyle uğraşmak. |
kafasıtembel | * Alık, budala, basireti olmayan. |
kafasıyerinde olmamak | * gereği gibi düşünecek durumda olmamak. |
kafasıyerine gelmek | * kendini toparlamak, kendine gelmek. |
kafasına dank etmek (veya demek) | * bir olay sebebiyle birden ayılmak, doğruyu anlamak. |
kafasına geçirmek | * atıp, fırlatıp başına geçirmek. |
kafasına koymak | * kararınıönceden vermişolmak, önceden şartlanmak, bir şey yapmaya kesin karar vererek zamanını beklemek. |
kafasına sığmamak | * Bkz. akıl erdirememek. |
kafasına söz girmemek | * çok aptal veya inatçı olmak. * önemsememek. |
kafasına uymak | * Bkz. aklına uymak. |
kafasına vur, ekmeğini elinden al | * uysal ve sessiz kimseler için söylenir. |
kafasına vura vura | * zorla, isteyip istemediğine bakmadan. |
kafasına vurmak | * (içki) çok etkilemek. |
kafasında şimşek çakmak | * 343 beyninde şimşek çakmak. |
kafasında tutmak | * bir şeyi unutmamak, aklında tutmak. |
kafasından çıkarmak | * bir şeyi unutmak veya ondan vazgeçmek. |
kafasından geçirmek | * belli belirsiz düşünmek. |
kafasınıdinlemek | * başınıdinlemek. |
kafasınıezmek | * zararlı olabilecek bir hareketi, bir durumu başlangıçta yok etmek, etkisiz duruma getirmek. |
kafasınıkaldırmak | * karşı gelmek, başkaldırmak. * yoğun bir biçimde düşünmek veya çalışmak. |
kafasınıkaşıyacak vakti olmamak | * Bkz. başınıkaşıyacak vakti olmamak. |
kafasınıkırmak | * iyice dövmek, pataklamak. |
kafasınıkullanmak | * akıllıca davranmak. |
kafasınıkurcalamak | * zihnini meşgul etmek, düşündürmek. |
kafasınısokmak | * barınabilecek bir yere yerleşmek, başınısokmak. |
kafasınıtaştan taşa çarpmak | * Bkz. başınıtaştan taşa çarpmak. |
kafasınıtoplamak | * sağlıklıdüşünebilir olmak. |
kafasınıtütsülemek | * Bkz. kafayıtütsülemek. * sarhoşetmek. |
kafasınıuçurmak | * kellesini uçurmak. |
kafasınıvurmak | * bir kimsenin kafasınıkesmek. |
kafasının bir tahtasınoksan olmak | * akıl durumunda bozukluk olmak. |
kafasının dikine gitmek | * hiçbir öğüde kulak asmayarak aklına koyduğunu yapmak. |
kafasının etini yemek | * sürekli rahatsız etmek. |
kafasının kontağıatmak | * çok sinirlenmek, öfke ile dolmak. |
kafasız | * Kafası olmayan. * Düşünüşü, anlayışıve kavrayışıkıt olan, anlayışsız, kavrayışsız. |
kafasızlık | * Kafasız olma durumu, anlayışsızlık, kavrayışsızlık. |
kafatasçı | * Kafatasçılıktan yana olan kimse, görüş. |
kafatasçılık | * İnsanlarıkafataslarının biçimine göre değerlendiren görüş. |
kafatası | * İnsanda ve omurgalılarda içinde beyin bulunan, başın kemik bölümü. |
kafaya çıkmak | * topa kafayla vurmak için sıçramak. |
kafayı(yere) vurmak | * hastalanıp yatağa düşmek. * uyumak için yatmak. |
kafayı bulandırmak | * önceki düşünceleri alt üst etmek, değiştirmek. |
kafayı bulmak | * sarhoşolmak, neşesi, keyfi yerine gelmek. |
kafayıçalıştırmak | * kafayı işletmek. |
kafayıçekmek | * içki içmek. |
kafayıdeğiştirmek | * düşüncesini kanaatini değiştirmek. |
kafayıdinlemek | * sessiz ve sakin kalıp düşünmek. |
kafayı işletmek | * doğru ve iyi düşünmek. |
kafayıtütsülemek | * sarhoşolmak. |
kafayıüşütmek | * delirmek, çılgınlaşmak. |
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.