nehir | * Irmak. |
nehir roman | * Bkz. ırmak roman. |
nehiy | * Bir işin yapılmasınıyasak etme, engelleme, menetme. |
nekahet | * Hastalık sonrası, sağlıklıduruma geçme dönemi. |
nekahethane | * Şifa yurdu, dinlenme yurdu, evi. |
nekais | * Eksiklikler, noksanlıklar. |
nekbet | * Şanssızlık, talihsizlik. * Düşkünlük. |
nekes | * Eli sıkı, cimri. |
nekeslik | * Cimri olma durumu veya cimrice davranış, cimrilik. |
nekre | * Beklenmedik hoşve şaşırtıcısözler söyleyen, güldürücü hikâye anlatan (kimse), nükteci. |
nekrelik | * Nekre olma durumu. |
nekroloji | * Nekroz bilimi. |
nekrotik | * Nekroz görünümünde veya durumunda olan. |
nekroz | * Canlımaddelerin fiziksel ve kimyasal değişimi. |
nektar | * Yunan mitolojisinde, içenleri ölümsüzlüğe kavuşturan tanrı içkisi. * Bal özü. |
neler | * çok ve çeşitli şeyler. |
neler de neler, maydanozlu köfteler | * (alay yollu) akla gelmedik şaşılacak şeyler. |
nem | * Havada bulunan su buharı. * Hafif ıslaklık, rutubet. |
nema | * Büyüme, gelişme, çoğalma. * Faiz, ürem. |
nemalandırma | * Nemalandırmak işi veya durumu. |
nemalandırmak | * Nemalanmasını sağlamak. |
nemalanma | * Nemalanmak işi. |
nemalanmak | * (faizin katılmasıyla para) Çoğalmak. * Beslenmek. |
nemcil | * Nemden ve nemli yerden hoşlanan (bitki), hidrofil. |
Nemçe | * Osmanlılarca, Avusturya’ya ve halkına verilen ad. |
nemçeker | * Havadaki nemin niceliğini ölçüp gösteren alet, higroskop. * Havadaki nemi emme özelliği olan, higroskopik. |
nemdenetir | * Bir yerdeki nemlilik derecesini durağan durumda bulunduran alet, higrostat. |
neme gerek | * Neme lâzım. |
neme lâzım | * “Bu işle ilgilenmem, buna karışmam” anlamında kullanılır. * Gereksiz, ihtiyaç olmama. * Doğrusunu isterseniz, doğruyu söylemek gerekirse. |
neme lâzımcı | * İlgilenilmesi gereken şeylerle ilgilenmekten kaçınan (kimse). |
neme lâzımcılık | * Gerekli şeylerle ilgilenmekten kaçınma durumu, bir şeyi umursamama durumu. |
neme yönelim | * Canlıların zorunlu olarak havanın nemine göre yönelmesi ve yer değiştirmesi, higrotropizm. |
nemf | * Böceklerin kurtçuk durumundan yetişkin duruma geçerken, arada aldıklarıözel biçim. |
nemlendirici | * Nemlendirmeye yarayan. * Klima tesisatında havanın nemlenmesini sağlayan bölüm. |
nemlendirici krem | * Kuru ciltlerin bakımından veya makyaj öncesinde kullanılan özel krem. |
nemlendirme | * Nemlendirmek işi. |
nemlendirmek | * Nemli duruma getirmek, rutubetlendirmek. |
nemleniş | * Nemlenmek işi veya biçimi. |
nemlenme | * Nemlenmek işi. |
nemlenmek | * Nemli duruma gelmek, rutubetlenmek. |
nemletme | * Nemletmek işi veya durumu. |
nemletmek | * Nemli duruma getirmek. |
nemli | * Nemi olan, az ıslak, rutubetli. * (göz için) Yaşlı. |
nemli nemli | * Islak olarak, ıslak biçimde. |
nemlilik | * Nemli olma durumu. |
nemölçer | * Havanın nem derecesini ölçmeye yarayan alet, higrometre. |
nemrut | * Yüzü gülmez, acımaz, can yakıcı. |
nemrutlaşma | * Nemrutlaşmak işi. |
nemrutlaşmak | * Nemrut gibi davranmak, acımasız olmak, yüzü gülmemek. |
nemrutluk | * Nemrut olma durumu. |
Kategoriler