Kategoriler
N SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük N Sayfa 20

nişan almak * (ateşli silâhlara) bir hedefi vurmak için gerekli doğrultuyu vermek, gezlemek.
* kendisine nişan verilmek.
nişan atmak * ateşli silâhlarla atışyapmak.
nişan halkası * Evlenecek olan çiftin nişanlanınca taktıklarıve düğünden sonra da taşıdıklarıhalka biçiminde yüzük, nişan
yüzüğü.
nişan koymak * ileride tanıyabilmek veya ölçebilmek için bir şeyin durumunu, onun herhangi bir özelliğini akılda tutmak
veya iz bırakmak.
nişan takmak * (nişanlanan çift için) nişan yüzüklerini parmaklarına geçirmek.
* göğsüne nişan iliştirmek.
nişan vermek * birini nişan ile ödüllendirmek.
nişan yapmak * nişan töreni düzenlemek.
nişan yüzüğü * Nişan halkası.
nişancı * Attığıkurşun, taşvb.ile hedefi vurmakta ustalık kazanmışolan.
* Padişah divanıüyesi olan, antlaşma, berat, menşur, name ve fermanların başına tuğra çeken görevli,
tevkici.
nişancılık * Nişancı olma durumu.
nişane * Ateşli silâhlarda, namluya hedefin uzaklığına ve bulunduğu yerin yüksekliğine göre gereken yükselişaçısını
veren, silâhı bu hedefe doğrultmaya yarayan alet.
* Hedef.
* Eser, iz, belirti.
nişangâh * Ateşli silâhlarda namluya hedefin uzaklığına ve bulunduğu yerin yüksekliğine göre gereken yükselişaçısını
veren, silâhı bu hedefe doğrultmaya yarayan alet.
* Hedef.
nişangeç * Düzeltilmiş bir ağaç parçasının kenarına değişik aralıklarda paralel çizgiler çizmek için, marangozlukta
kullanılan el aracı.
nişanıatmak (veya bozmak) * (kadın veya erkek) nişandan vazgeçmek.
nişanlama * Nişanlamak işi.
nişanlamak * Bir çiftin evlenme işinin kararlaştığına belirti olarak parmaklarına yüzük takmak, yavuklamak.
* Bir hedefi vurmak için silâh, taşvb.ye belli bir doğrultu vermek.
* Bir şeyin yerini belirtmek, işaretlemek, nişan koymak.
nişanlanış * Nişanlanma işi veya biçimi.
nişanlanma * Nişanlamak işi.
* Bir erkekle bir kadının ileride birbirleriyle evlenmek için yaptıklarısözleşme.
nişanlanmak * Nişanlıduruma gelmek.
* Evlenmeye söz verme belirtisi olarak yüzük takmak.
nişanlı * Evlenmek için söz verip yüzük takmışolan (kimse).
* Belirleyici bir işareti, alâmeti, nişanı olan kimse.
nişanlık * Nişanlılık.
nişanlılık * Nişanlı olma durumu, yavukluluk.
nişansız * Belirleyici bir işareti, alâmeti, nişanı olmayan.
nişasta * Tahıl tanelerinden mercimek, bezelye gibi bazı baklagillerden veya patates gibi birtakım yumrulardan özel
yöntemlerle çıkarılan una benzer bir madde.
nişasta buğdayı * Kaplıcayıandıran, ufak taneli, nişastasıçok, dağlık yerlerde yetişen bir buğday türü.
nişastacılık * Nişasta yapmak veya satmak işi.
nişastalanma * Nişastalanmak işi veya durumu.
nişastalanmak * Nişastaya karışmışolmak, nişasta ile işlem görmek.
nite * Nasıl, niçin.
nitekim * Gerçekten, nasıl ki, hakikaten.
nitel * Nitelik bakımından olan, nitelikle ilgili bulunan.
niteleme * Nitelemek işi.
niteleme belirteci * Niteleme zarfı.
niteleme sıfatı * Bir ismi niteleyen sıfat: Çok çalışkan. Pek yaramaz vb.
niteleme zarfı * Bir fiilin, bir sıfatın veya bir başka zarfın anlamınınitelik bakımından etkileyen zarf: Böyle konuşmayınız.
Gülerek gitti. İyi etti.
nitelemek * Bir şeyin niteliğini belirtmek.
nitelendirilme * Nitelendirmek işi.
nitelendirilmek * Nitelendirmek işine konu olmak.
nitelendirme * Nitelendirmek işi, vasıflandırma.
nitelendirmek * Niteliğini belirtmek, nitelik kazandırmak, vasıflandırmak.
niteleniş * Nitelenmek işi veya biçimi.
nitelenme * Nitelenmek işi, vasıflanma.
nitelenmek * Niteliği belirtilmek, nitelik kazanmak, vasıflanmak.
niteleyiş * Nitelemek işi veya biçimi.
nitelik * Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet.
* Bir şeyin iyi veya kötü oluşu, kalite.
* Bireyi, nesne veya yaşantının bir yönünü, ötekilerden ayırt etmeye yarayan ve ölçebilen özellik, keyfiyet.
nitelikli * Bir şeye ayırt edici özellik veren, vasıflı.
* Bir şeye nitelik bakımından üstünlük kazandıran, kaliteli.
nitelikli işçi * İstenilen nitelikleri taşıyan, iyi yetişmiş, usta işçi, kalifiye işçi, vasıflı işçi.
niteliksiz * Ayırt edici özelliği olmayan, basit, düz.
* Nitelik bakımından üstün olmayan, kalitesiz.
niteliksizlik * Niteliksiz olma durumu, kalitesizlik.
nitramit * Doğal amonyum nitrat.

Bir yanıt yazın