Kategori: Genel

  • Justin Bieber – Love Yourself İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Justin Bieber – Love Yourself İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    For all the times that you rained on my parade
    – Her seferinde gösterilerime aktın
    And all the clubs you get in using my name
    – Ve bütün kulüplere adımı kullanarak girdin.
    You think you broke my heart, oh girl for goodness sake
    – Kalbimi kırdığını düşünüyorsun, Allah aşkına!
    You think I’m crying on my own, well I ain’t
    – Kendi başıma ağladığımı düşünüyorsun, ee ağlamıyorum

    And I didn’t wanna write a song
    – Ve şarkı yazmak istemiyordum
    Cause I didn’t want anyone thinking I still care
    – Çünkü yine birine önem verdiğimin düşünülmesini istemiyordum
    I don’t but, you still hit my phone up
    – İstemiyorum ama sen hala telefonlarıma saldırıyorsun
    And baby I’ll be movin’ on
    – Ve bebeğim hayatıma devam edeceğim
    And I think you should be somethin’ that I don’t wanna hold back
    – Ve bence sen saklamak istemediğim bir şey olmalısın
    Maybe you should know that my mama don’t like you and she likes everyone
    – Belki annemin senden hoşlanmadığını ve onun herkesi sevdiğini bilmen gerekiyor
    And I never like to admit that I was wrong
    – Ve hatılı olduğunu kabul etmekten asla hoşlanmam
    And I’ve been so caught up in my job, didn’t see what’s going on
    – Ve kendimi işime çok kaptırmışım, neler olduğunu göremedim
    And now I know, I’m better sleeping on my own
    – Ve şimdi biliyorum, kendi başıma daha iyi uyuyorum

    Cause if you like the way you look that much
    – Çünkü eğer etrafı bu kadar çok kesmeyi seviyorsan
    Oh baby you should go and love yourself
    – Bebeğim gitmeli ve kendini sevmelisin
    And if you think that I’m still holdin’ on to somethin’
    – Ve eğer bir şeylere tutunduğumu hala düşünüyorsan
    You should go and love yourself
    – Gitmeli ve kendini sevmelisin

    When you told me that you hated my friends
    – Bana arkadaşlarımdan nefret ettiğini söylediğin zaman
    The only problem was with you and not them
    – Problem sadece sendeydi onlarda değil
    And every time you told me my opinion was wrong
    – Ve her zaman bana benim görüşümün yanlış olduğunu söyledin
    And tried to make me forget where I came from
    – Ve nereden geldiğimi bana unutturmaya çalıştın

    And I didn’t wanna write a song
    – Ve şarkı yazmak istemiyordum
    Cause I didn’t want anyone thinking I still care
    – Çünkü yine birine önem verdiğimin düşünülmesini istemiyordum
    I don’t but, you still hit my phone up
    – İstemiyorum ama sen hala telefonlarıma saldırıyorsun
    And baby I’ll be movin’ on
    – Ve bebeğim hayatıma devam edeceğim
    And I think you should be somethin’ that I don’t wanna hold back
    – Ve bence sen saklamak istemediğim bir şey olmalısın
    Maybe you should know that my mama don’t like you and she likes everyone
    – Belki annemin senden hoşlanmadığını ve onun herkesi sevdiğini bilmen gerekiyor
    And I never like to admit that I was wrong
    – Ve hatılı olduğunu kabul etmekten asla hoşlanmam
    And I’ve been so caught up in my job, didn’t see what’s going on
    – Ve kendimi işime çok kaptırmışım, neler olduğunu göremedim
    And now I know, I’m better sleeping on my own
    – Ve şimdi biliyorum, kendi başıma daha iyi uyuyorum

    Cause if you like the way you look that much
    – Çünkü eğer etrafı bu kadar çok kesmeyi seviyorsan
    Oh baby you should go and love yourself
    – Bebeğim gitmeli ve kendini sevmelisin
    And if you think that I’m still holdin’ on to somethin’
    – Ve eğer bir şeylere tutunduğumu hala düşünüyorsan
    You should go and love yourself
    – Gitmeli ve kendini sevmelisin

    For all the times that you made me feel small
    – Beni küçük hissettirdiğim tüm zamanlar için
    I fell in love now I feel nothin’ at all
    – Aşıktım şimdiyse hiçbir şey hissetmiyorum
    I never felt so low when I was vulnerable
    – Savunmasızken asla çok düşük hissetmemiştim
    Was I a fool to let you break down my walls?
    – Duvarlarımı yıkmana izin verdiğim için aptal mıydım?

    Cause if you like the way you look that much
    – Çünkü eğer etrafı bu kadar çok kesmeyi seviyorsan
    Oh baby you should go and love yourself
    – Bebeğim gitmeli ve kendini sevmelisin
    And if you think that I’m still holdin’ on to somethin’
    – Ve eğer bir şeylere tutunduğumu hala düşünüyorsan
    You should go and love yourself
    – Gitmeli ve kendini sevmelisin

    Cause if you like the way you look that much
    – Çünkü eğer etrafı bu kadar çok kesmeyi seviyorsan
    Oh baby you should go and love yourself
    – Bebeğim gitmeli ve kendini sevmelisin
    And if you think that I’m still holdin’ on to somethin’
    – Ve eğer bir şeylere tutunduğumu hala düşünüyorsan
    You should go and love yourself
    – Gitmeli ve kendini sevmelisin

  • Avicii – Waiting For Love İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Avicii – Waiting For Love İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Where there’s a will, there’s a way, kinda beautiful
    – Nerede olmayı isterse,bir yol var,güzel türden
    And every night has its day, so magical
    – Ve her gecenin günü vardır,çok sihirli
    And if there’s love in this life, there’s no obstacle
    – Ve eğer bu hayatta aşk varsa,engel olmaz
    That can’t be defeated
    – Yenilgi olmamalı
    For every tyrant a tear for the vulnerable
    – Her zalim için savunmasız bir gözyaşı
    In every lost soul the bones of a miracle
    – Her kayıp ruhta kemikten bir mucize
    For every dreamer a dream
    – Her hayalperest için bir hayal
    We’re unstoppable with something to believe in
    – Bazı şeylere inanmak için durdulamayız

    Monday left me broken
    – Pazartesi beni kırdın
    Tuesday I was through with hoping
    – Salı umutla oradaydım
    Wednesday my empty arms were open
    – Çarşamba boş kollarım açıktı
    Thursday waiting for love, waiting for love
    – Perşembe aşkı bekliyorum,aşkı bekliyorum
    Thank the stars it’s Friday
    – Cuma yıldızlara teşekkürler
    I’m burning like a fire gone wild on Saturday
    – Cumartesi vahşi bir ateş gibi yanıyorum
    Guess I won’t be coming to church on Sunday
    – Pazar tahminen kiliseye gitmeyeceğim
    I’ll be waiting for love, waiting for love
    – Aşkı bekleyeceğim,aşkı bekleyeceğim
    To come around
    – Buraya gelen

    We are one of a kind irreplaceable
    – Biz eşsiz türlerden biriyiz
    How did I get so blind and so cynical
    – Nasıl kör ve alaycı olabildim
    If there’s love in this life
    – Eğer bu hayatta aşk varsa
    we’re unstoppable
    – Biz durdulamayız
    No we can’t be defeated
    – Hayır yenilemeyiz

  • Zayn – I Don’t Wanna Live Forever ft.Taylor Swift  İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Zayn – I Don’t Wanna Live Forever ft.Taylor Swift İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Been sitting eyes wide open behind these four walls, hoping you’d call
    – Bu dört duvarın içinde gözlerim açık bekliyorum, arayacağını umarak
    It’s just a cruel existence like there’s no point hoping at all
    – Biliyorum bu sadece zalim bir durum, hayal kurmanın bir mantığı yok

    Baby, baby,
    – Bebeğim,bebeğim,
    I feel crazy, up all night, all night and every day
    – Delice hissediyorum,bütün gece,tüm gece ve her gün
    Give me something, oh, but you say nothing
    – Bana bir şeyler ver,oh,ama hiçbir şey söylemiyorsun
    What is happening to me?
    – Bana neler oluyor?

    I don’t wanna live forever, ’cause I know I’ll be living in vain
    – Sonsuza kadar yaşamak istemiyorum,biliyorum ki boşluk içinde yaşarım
    And I don’t wanna fit wherever
    – Ve herhangi bir yere uymak istemiyorum
    I just wanna keep calling your name until you come back home
    – Sadece, sen eve dönene kadar adını haykırmak istiyorum
    I just wanna keep calling your name until you come back home
    – Sadece, sen eve dönene kadar adını haykırmak istiyorum
    I just wanna keep calling your name until you come back home
    – Sadece, sen eve dönene kadar adını haykırmak istiyorum

    I’m sitting eyes wide open and I got one thing stuck in my mind
    – Gözlerim açık bekliyorum ve aklıma takılan bir şey var
    Wondering if I dodged a bullet or just lost the love of my life
    – Merak ediyorum,acaba bir kurşundan mı kurtuldum yoksa hayatımın aşkını mı kaybettim?

    Baby, baby,
    – Bebeğim,bebeğim,
    I feel crazy, up all night, all night and every day
    – Delice hissediyorum,bütün gece,tüm gece ve her gün
    I gave you something, but you gave me nothing
    – Sana çok şey verdim,sense hiçbir şey
    What is happening to me?
    – Bana neler oluyor?

    I don’t wanna live forever, ’cause I know I’ll be living in vain
    – Sonsuza kadar yaşamak istemiyorum,biliyorum ki boşluk içinde yaşarım
    And I don’t wanna fit wherever
    – Ve herhangi bir yere uymak istemiyorum
    I just wanna keep calling your name until you come back home
    – Sadece, sen eve dönene kadar adını haykırmak istiyorum
    I just wanna keep calling your name until you come back home
    – Sadece, sen eve dönene kadar adını haykırmak istiyorum
    I just wanna keep calling your name until you come back home
    – Sadece, sen eve dönene kadar adını haykırmak istiyorum

    I’ve been looking sad in all the nicest places
    – Üzgün yüzümle bütün güzel mekanlardayım
    Baby, baby, I feel crazy
    – Bebeğim,bebeğim,delice hissediyorum
    I see you around in all these empty faces
    – Bütün bu boş yüzlerde seni görüyorum
    All night, all night and every day
    – Bütün gece,tüm gece ve her gün
    I’ve been looking sad in all the nicest places
    – Üzgün yüzümle bütün güzel mekanlardayım
    Give me something, oh, but you say nothing
    – Bana bir şeyler ver,oh,ama hiçbir şey söylemiyorsun
    Now I’m in a cab, I tell ’em where your place is
    – Şimdiyse bir takside senin evini söylüyorum
    What is happening to me?
    – Bana neler oluyor?

    I don’t wanna live forever, ’cause I know I’ll be living in vain
    – Sonsuza kadar yaşamak istemiyorum,biliyorum ki boşluk içinde yaşarım
    And I don’t wanna fit wherever
    – Ve herhangi bir yere uymak istemiyorum
    I just wanna keep calling your name until you come back home
    – Sadece, sen eve dönene kadar adını haykırmak istiyorum
    I just wanna keep calling your name until you come back home
    – Sadece, sen eve dönene kadar adını haykırmak istiyorum
    I just wanna keep calling your name until you come back home
    – Sadece, sen eve dönene kadar adını haykırmak istiyorum
    I just wanna keep calling your name until you come back home
    – Sadece, sen eve dönene kadar adını haykırmak istiyorum
    I just wanna keep calling your name until you come back home
    – Sadece, sen eve dönene kadar adını haykırmak istiyorum

    I just wanna keep calling your name until you come back home
    – Sadece, sen eve dönene kadar adını haykırmak istiyorum
    Until you come back home
    – Sen eve dönene kadar

  • Miley Cyrus – Malibu İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Miley Cyrus – Malibu İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    I never came to the beach or stood by the ocean
    – Asla sahile gelmedim ya da okyanusun dibinde durmadım
    I never sat by the shore under the sun with my feet in the sand
    – Güneşin altında ayaklarım kumdayken hiç oturmadım
    But you brought me here and I’m happy that you did
    – Ama sen beni buraya getirdin ve bunu yaptığın için mutluyum
    ‘Cause now I’m as free as birds catching the wind
    – Çünkü şimdi ben kuşların rüzgarı yakaladığı gibi özgürüm

    I always thought I would sink, so I never swam
    – Her zaman batacağımı düşündüm, bu yüzden hiç yüzmedim
    I never went boatin’, don’t get how they are floatin’
    – Asla kürek çekmeye gitmedim, onların nasıl yüzdüğünü anlayamadım
    And sometimes I get so scared of what I can’t understand
    – Ve bazen anlayamadığım şeylerden çok korkarım

    But here I am
    – Ama buradayım
    Next to you
    – Senin yanında
    The sky is more blue
    – Gökyüzü daha mavi
    In Malibu
    – Malibu’da
    Next to you
    – Senin yanında
    In Malibu
    – Malibu’da
    Next to you
    – Senin yanında

    We watched the sun go down as we were walking
    – Yürürken güneşin batışını izledik
    I’d spend the rest of my life just standing here talking
    – Hayatımın büyük bir kısmını sadece burada konuşurken geçirdim
    You would explain the current, as I just smile
    – Geçerli halimi açıklar mısın, sadece gülümsediğim gibi
    Hoping I just stay the same and nothing will change
    – Sadece aynı kalacağım umuduyla hiçbir şey değişmeyecek
    And it’ll be us, just for a while
    – Ve bu biz olacağız, sadece bir süreliğine
    Do we even exist?
    – Var mıyız?
    That’s when I make the wish
    – Balıklarla birlikte yüzmek için
    To swim away with the fish
    – Hayal kurmaya başladığımda

    Is it supposed to be this hot all summer long?
    – Olması gerektiği gibi çok mu sıcaktır hep yaz boyunca?
    I never would’ve believed you
    – Sana asla inanmazdım
    If three years ago you told me
    – Eğer üç yıl önce bana deseydin
    I’d be here writing this song
    – Burada ve bu şarkıyı yazıyor olurdum

    But here I am
    – Ama buradayım
    Next to you
    – Senin yanında
    The sky is more blue
    – Gökyüzü daha mavi
    In Malibu
    – Malibu’da
    Next to you
    – Senin yanında
    In Malibu
    – Malibu’da
    Next to you
    – Senin yanında

    Next to you
    – Senin yanında
    The sky is more blue
    – Gökyüzü daha mavi
    In Malibu
    – Malibu’da
    Next to you
    – Senin yanında

    We are just like the waves that flow back and forth
    – Biz sadece ileri geri akan dalgalara benziyoruz
    Sometimes I feel like I’m drowning and you’re there to save me
    – Bazen boğuluyormuşum gibi hissediyorum ve beni kurtarmak için oradasın
    And I wanna thank you with all of my heart
    – Ve ben bütün kalbimle sana teşekkür etmek istiyorum
    It’s a brand new start
    – Bu yepyeni bir başlangıç
    A dream come true
    – Bir hayalin gerçekleşmesi
    In Malibu
    – Malibu’da

  • Calvin Harris – This Is What You Came For feat. Rihanna İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Calvin Harris – This Is What You Came For feat. Rihanna İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Baby, this is what you came for
    – Bebeğim, bunun için geldin
    Lightning strikes every time she moves
    – Her hareket ettiğinde yıldırım düşüyor
    And everybody’s watching her
    – Ve herkes onu izliyor
    But she’s looking at you, oh, oh
    – Ama sana bakıyor, oh, oh
    You, oh, oh, you, oh, oh
    – Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    You, oh, oh, you, oh, oh
    – Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    You, oh, oh
    – Sen, oh, oh
    Oh, oh
    – Oh oh

    Baby, this is what you came for
    – Bebeğim, bunun için geldin
    Lightning strikes every time she moves
    – Yıldırım her hareket ettiğinde
    And everybody’s watching her
    – Ve herkes onu izliyor
    But she’s looking at you, oh, oh
    – Ama sana bakıyor, oh, oh
    You, oh, oh, you, oh, oh
    – Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    You, oh, oh, you, oh, oh
    – Sen, oh, oh, sen, oh, oh

    You, oh, oh
    -Sen, oh, oh
    Oh, oh
    -Oh,oh

    You, oh, oh, you, oh, oh
    Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    You, oh, oh, you, oh, oh
    Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    You, oh, oh, you, oh, oh
    Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    Oh, oh
    Oh,oh

    We go fast with the game we play
    – Oynadığımız oyun ile hızlı gidiyoruz
    Who knows why it’s gotta be this way
    – Neden böyle olması gerektiğini kim bilebilir?
    We say nothing more than we need
    – İhtiyacımız olandan başka bir şey söylemiyoruz
    I say “your place” when we leave
    – Biz giderken “senin yerin” diyorum

    Baby, this is what you came for
    – Bebeğim, bunun için geldin
    Lightning strikes every time she moves
    – Her hareket ettiğinde yıldırım düşüyor
    And everybody’s watching her
    – Ve herkes onu izliyor
    But she’s looking at you, oh, oh
    – Ama sana bakıyor, oh, oh
    You, oh, oh, you, oh, oh
    Sen, oh, oh, sen, oh, oh

    You, oh, oh, you, oh, oh
    Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    You, oh, oh
    Sen, oh, oh
    Oh, oh
    -Oh,oh

    You, oh, oh, you, oh, oh
    Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    You, oh, oh, you, oh, oh
    Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    You, oh, oh, you, oh, oh
    Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    Oh, oh
    Oh,oh

    Baby, this is what you came for
    – Bebeğim, bunun için geldin
    Lightning strikes every time she moves
    – Yıldırım her hareket ettiğinde
    Yeah
    -Evet

    Baby, this is what you came for
    Bebeğim, bunun için geldin
    Lightning strikes every time she moves
    Her hareket ettiğinde yıldırım düşüyor
    And everybody’s watching her
    Ve herkes onu izliyor
    But she’s looking at you, oh, oh
    Ama sana bakıyor, oh, oh
    You, oh, oh, you, oh, oh
    Sen, oh, oh, sen, oh, oh

    You, oh, oh, you, oh, oh
    Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    You, oh, oh
    – Sen, oh, oh
    Oh, oh
    – Oh oh
    You, oh, oh, you, oh, oh
    Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    You, oh, oh, you, oh, oh
    Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    You, oh, oh, you, oh, oh
    Sen, oh, oh, sen, oh, oh
    Oh, oh
    Oh oh

  • Lil Baby – My Time İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Lil Baby – My Time İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    She all on my drip she just like my my
    – O benim damlamda o sadece benim benim
    Tell ’em they can step over it’s my time
    – Onlara adım atabileceklerini söyle, benim zamanım.
    I get what I want and I don’t wait in line
    – İstediğimi alıyorum ve sırada beklemiyorum
    Keep poppin’ these precs I done got way too high
    – Poppin ‘bu önceleri tutun çok yüksek yaptım
    She all on my drip she just like my my
    – O benim damlamda o sadece benim benim
    Tell ’em they can step over it’s my time
    – Onlara adım atabileceklerini söyle, benim zamanım.
    I get what I want and I don’t wait in line
    – İstediğimi alıyorum ve sırada beklemiyorum
    Keep poppin’ these precs I done got way too high
    – Poppin ‘bu önceleri tutun çok yüksek yaptım

    I gotta slow down ain’t tryna lose my mind
    – Yavaşlamam lazım, zihnimi kaybetmeye çalışmıyorum
    I got on two watches tryna keep up with the time
    – Zamana ayak uydurmak için iki saatim var.
    Do this for Lil Steve, they gave my lil homie a dime
    – Bunu Lil Steve için yap, lil homie’ye bir dime verdiler
    You can’t see the greatness in me nigga then you blind
    – Bana nigga içindeki büyüklüğü göremezsin, o zaman körsün
    I went back to the basics didn’t sign
    – Temellere geri döndüm, imzalamadım
    Tryna treat me like I’m basic not I
    – Bana temel değil gibi davranmaya çalışıyorum.
    I got all these blue faces ohh my
    – Bütün bu mavi yüzlerim var ohh
    I’ma stack it to the ceiling, sky high
    – Onu tavana yığacağım, gökyüzü yüksek
    I been catching all these flights got [?]
    – Tüm bu uçuşları yakaladım [?]
    I’d probably spend my last to see her smile
    – Muhtemelen son gülümsemesini görmek için harcardım
    I was just sittin’ in the prison goin wild, now I’m standing on stage gettin paid, they like my sound
    – Hapishanede çıldırmıştım, şimdi sahnede ayakta duruyorum, sesimi seviyorlar

    She all on my drip she just like my my
    – O benim damlamda o sadece benim benim
    Tell ’em they can step over it’s my time
    – Onlara adım atabileceklerini söyle, benim zamanım.
    I get what I want and I don’t wait in line
    – İstediğimi alıyorum ve sırada beklemiyorum
    Keep poppin’ these precs I done got way too high
    – Poppin ‘bu önceleri tutun çok yüksek yaptım
    She all on my drip she just like my my
    – O benim damlamda o sadece benim benim
    Tell ’em they can step over it’s my time
    – Onlara adım atabileceklerini söyle, benim zamanım.
    I get what I want and I don’t wait in line
    – İstediğimi alıyorum ve sırada beklemiyorum
    Keep poppin’ these precs I done got way too high
    – Poppin ‘bu önceleri tutun çok yüksek yaptım

    I think I fell in love with her she way too fine
    – Sanırım ona çok aşık oldum.
    I can’t go back to no prison got to walk a side line
    – Ben bir hapishaneye geri dönemem
    Niggas act like they don’t fuck with me but on my timeline
    – Nijeryalı benimle dalga geçmezler ama zaman çizelgesinde
    Gettin’ fucked up on the block I had some very long nights
    – Blokta becerdim, çok uzun geceler geçirdim
    I’ma savage to my heart you can see it in my eyes
    – Kalbimi vahşice görüyorum gözlerimde görebiliyorsun
    If I tell you I’ll quit trappin babygirl then I’ll be lying
    – Sana söylersen trappin babygirl bırakacağım o zaman yalan söylüyorum
    Saint Laurent my jacket, Valentino on my shoes
    – Saint Laurent benim ceketim, Valentino ayakkabılarımda
    Take me for a joke they try to treat me like a fool
    – Beni bir şaka için al, beni aptal gibi davranmaya çalışıyorlar.
    Super paranoid ion leave the house without my tool
    – Süper paranoyak iyon aracıma gerek kalmadan evden ayrılmak
    Hunnit bricks in I got it [?] by next June
    – Hunnit tuğlaları, önümüzdeki haziran ayında [?]
    Hardly ever see my son that shit hurt me
    – Oğlumu bu kadar acımasızca beni incitti.
    My bitch act like she don’t understand I’m working
    – Orospu benim gibi çalıştığımı anlamıyor.
    I’m like how the fuck you think you got them purses
    – Bende nasıl bir çanta olduğunu düşünüyorsun?
    And the way you out here actin’ you don’t deserve shit
    – Ve burada olmanın yolu boku hak etmiyorsun.
    Don’t keep callin’ my phone that shit gettin’ worsome
    – Telefonumu bu kadar kötü hissettiriyorsun.
    And I keep drinkin’ this lean I’m just gettin’ worser
    – Ve bu işe yaramamaya devam ediyorum, sadece endişeleniyorum.

    She all on my drip she just like my my
    – O benim damlamda o sadece benim benim
    Tell ’em they can step over it’s my time
    – Onlara adım atabileceklerini söyle, benim zamanım.
    I get what I want and I don’t wait in line
    – İstediğimi alıyorum ve sırada beklemiyorum
    Keep poppin’ these precs I done got way too high She all on my drip she just like my my
    – Poppin ‘bu önceleri yaptığım çok yüksek bir yol var O bütün damlamda o sadece benim benim gibi
    Tell ’em they can step over it’s my time
    – Onlara adım atabileceklerini söyle, benim zamanım.
    I get what I want and I don’t wait in line
    – İstediğimi alıyorum ve sırada beklemiyorum
    Keep poppin’ these precs I done got way too high
    – Poppin ‘bu önceleri tutun çok yüksek yaptım

  • Logic – Aquarius III İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Logic – Aquarius III İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Okay, settle, settle, settle,
    – Tamam, yerleş, yerleş, yerleş,
    Settle, ladies and gentlemen, settle down
    – Oturun bayanlar ve baylar, yerleşin
    Okay, so, this next brother we’re gonna bring up to the stage
    – Tamam, öyleyse, bu sonraki kardeş sahneye çıkacağız
    Usually does not come in on Monday nights
    – Genellikle pazartesi geceleri gelmez
    You’re in for a real treat, ladies and gentlemen
    – Bayanlar ve baylar, gerçek bir muamele içindesiniz
    Give it to Mr. HallRip out my soul from the depths of my flesh
    – Bay Hall’a ver, ruhumu etimin derinliklerinden çıkar
    Flesh from my blood I caress
    – Kanımdan et okşuyorum
    Right on the page so it’s fresh
    – Tam sayfada, böylece taze
    I take my time, but express
    – Zamanımı alıyorum ama ifade ediyorum
    Lot on my mind, but I guess
    – Aklımda çok ama sanırım
    It’s just in my genes like a Glock 17, like a genetic sceneKick in the door, we blow it off the hinge
    – Bu sadece bir Glock 17 gibi genlerimde, genetik bir sahne gibi, kapıyı tekmele, menteşeden uçururuz
    Music my drug, tie it off, then inject the syringe
    – İlacımı çal, bağla, sonra şırıngayı enjekte et
    It’s in my blood, ain’t no need to pretend
    – Bu benim kanımda, numara yapmaya gerek yok
    Therapist tell me I don’t need to defend
    – Terapist bana savunmaya ihtiyacım olmadığını söylüyor
    Therapy tell me I don’t need to explain
    – Terapi bana açıklamama gerek olmadığını söylüyor
    Just drop the record on the needle and express my pain
    – Sadece kaydı iğneye bırak ve acımı ifade et
    Can’t wait until my son shine and together we reignMy queen’s by my side like Manhattan
    – Oğlum parlayana kadar bekleyemem ve birlikte kraliçem Manhattan gibi yanımda hüküm sürüyoruz

    Fuck rapping, this is poetic conviction
    – Rap yapmayı sikeyim, bu şiirsel bir inanç
    My rendition is not meant for your diction
    – Benim yorumum senin diksiyonun için değil
    Battled addiction in the womb
    – Rahimde savaşan bağımlılık
    A crack baby by definition
    – Tanım gereği çatlak bir bebek
    Keys to ignition with no permission
    – İzinsiz ateşleme anahtarları
    That mean that I’m driven
    – Bu benim tahrik olduğum anlamına geliyor
    Alive ’cause I’m living
    – Canlı çünkü yaşıyorum
    Fuck workin’ with what you’ve been givenI knew I always wanted more like The Roots in nine-five
    – Sana verilenlerle çalışmak sikeyim, biliyordum her zaman dokuz-beşte The Roots gibi
    And I’ll be sure to do more for my family than mine did
    – Ve ailem için benimkinden daha fazlasını yapacağımdan emin olacağım
    ‘Cause hip-hop rhymes taught me more than my moms did
    – Çünkü hip-hop tekerlemeleri bana annemden daha fazlasını öğretti
    Didn’t drink ’til I was 25 ’cause I’m my mom’s kid
    – 25 yaşına kadar içmedim çünkü ben annemin çocuğuyum
    All I knew was alcoholism and prison
    – Tek bildiğim alkolizm ve hapis
    Only saw domestic violence and racial division
    – Sadece aile içi şiddet ve ırk ayrımını gördüm
    Social worker trying to take me away
    – Sosyal hizmet uzmanı beni götürmeye çalışıyor
    But I know that group home probably worse, hell nah, no way
    – Ama bu grubun ev muhtemelen daha kötü olduğunu biliyorum, cehennem hayır, imkansız
    At least I know my odds here, I’ma be okay
    – En azından buradaki ihtimallerimi biliyorum, iyi olacağım
    Adapted to the lifestyle, so I’ma be okayKeep that one just in case, yeahI’m just an energy
    – Yaşam tarzına adapte oldum, bu yüzden iyi olacağım, her ihtimale karşı bunu koru, evet, ben sadece bir enerjiyim
    My DNA not my identity
    – DNA’m kimliğim değil
    Finding serenity
    – Huzur bulmak
    Become a better man, I better be
    – Daha iyi bir adam olsan iyi olur
    For the child in my baby mama’s tummy, never crummy
    – Bebeğimin annesinin karnındaki çocuk için, asla pislik
    We get big bread
    – Büyük ekmek alıyoruz
    Tryin’ to be the greatest, that shit been deadI’m trying to be the happiest that I can be instead
    – En iyisi olmaya çalışıyorum, bu bok öldü, bunun yerine olabileceğim en mutlu şey olmaya çalışıyorum
    I’m trying to get ahead like a fetus
    – Bir fetüs gibi öne geçmeye çalışıyorum
    Money don’t complete us, but it feed us, it can lead us to depression
    – Para bizi tamamlamaz, ama bizi besler, bizi depresyona götürebilir
    Being rich is not a blessing, fame is not a blessing
    – Zengin olmak bir lütuf değil, şöhret bir lütuf değil
    Wasn’t ’til I was rich and famous, I learned that lesson
    – Zengin ve ünlü olana kadar değildim, bu dersi aldım
    What’s the meaning of life, to live it, what I’m guessingLive it, live it
    – Hayatın anlamı nedir, onu yaşamak, ne tahmin ediyorum, yaşa, yaşa
    Living life like this is so crazy
    – Hayatı böyle yaşamak çok çılgın
    Hip-hop is amazing
    – Hip-hop harika
    One day, you’re on top and the next, they wanna erase ’em
    – Bir gün zirvedesin ve ertesi gün onları silmek istiyorlar
    Goddamn, what I’m facing
    – Lanet olsun, neyle karşı karşıya olduğum
    Every day a new frustration
    – Her gün yeni bir hayal kırıklığı
    People thinking I’m complacent
    – İnsanlar kayıtsız olduğumu düşünüyor
    People thinking that I changed like a cashierBut I can’t let that register, get the fuck up on out of here
    – Bir kasiyer gibi değiştiğimi düşünen insanlar, ama kayıt olmasına izin veremem, siktir git buradan

    Buy a brick and roll it, light it, get high as the stratosphere
    – Bir tuğla al ve yuvarla, yak, stratosfer kadar yüksel
    I can hear the voices in my mind when I rhyme
    – Kafiye yaptığım zaman aklımdaki sesleri duyabiliyorum
    Give it up, you’re out of time
    – Vazgeç, zamanın doldu
    Never even had a prime
    – Asla bir asal olmam bile
    Like the Preemo never linked up with 5’9″
    – Preemo’nun asla 5’9 “ile bağlantı kurmaması gibi
    Bitch, I’m back like the muscles surrounding my vertebraeOkay, fuck what you gotta say
    – Kaltak, omurgamı çevreleyen kaslar gibi geri döndüm, Tamam, ne söyleyeceksen siktir et
    I keep it going, already know when I’m flowing
    – Devam ediyorum, ne zaman aktığımı zaten biliyorum
    For the listener, you’re kind of like a therapist
    – Dinleyici için bir tür terapist gibisin
    Or rather Cole in 2005, flowing like Canibus
    – Ya da 2005’te Cole, Canibus gibi akıyor
    That throwback shit, yeah, that throwback shit
    – O gerileme boku, evet, o gerileme boku
    Fuck what you heard, my catalog, it ain’t got no wack shit’Cause I’m a gladiator in the Colosseum, everybody wanna be him
    – Duyduklarını sikeyim, kataloğum, boktan bir bok yok çünkü
    ‘Til they feel like they can’t be him, then they wanna see him lose
    – Kolezyum’da bir gladyatörüm, herkes o olmak istiyor
    Wrote this poem in navy, that’s what I call singing the blues
    – O olamayacaklarını hissedene kadar, onun kaybettiğini görmek isterler
    Word to Dot D, my family got me, no carbon copy
    – Bu şiiri donanmada yazdım, buna blues söylemeye diyorum
    Life can hit you harder than Drago
    – Kelimeden Nokta D’ye, ailem beni yakaladı, karbon kopya yok
    But if I roll with the punches when it’s rocky, don’t ever stop me
    – Hayat sana Drago’dan daha sert vurabilir
    Never top me, never cocky, I’m never cockyOkay, well, maybe sometimes
    – Ama sert olduğunda yumruklarla yuvarlanırsam, beni asla durdurma
    Occasionally in some rhymes
    – Bazen bazı tekerlemelerde
    But it’s fine, in due time
    – Ama zamanı gelince sorun değil
    I’m the illest to ever do it, come now, Bobby Boy, cool it
    – Bunu yapan en hastayım, şimdi gel, Bobby Boy, sakin ol
    An indigenous era of the indigenous emcee
    – Yerli sunucunun yerli bir çağı
    Riding this motherfucker ’til the tank on E
    – Bu orospu çocuğunu E tankına kadar sürüyorum
    What’s up?, yeah, uh
    – Naber ?, evet, uh

    Yeah, uh, yeah (Yeah)
    – Evet, ah, evet (Evet)
    Uh, uh, yeah, yeah
    – Uh, uh, evet, evet
    (You-you-you-you-you-you-you)
    – (Sen-sen-sen-sen-sen-sen)
    Uh, yeah
    – Oh evet
    Uh, yeah
    – Oh evet
    (You-you-you-you-you-you-you)Fuck all the bullshit, dig from deep down inside
    – (Sen-sen-sen-sen-sen-sen) Tüm saçmalıkları sikeyim, derinlerden kaz
    I wrote this sitting shotgun in my favorite ride
    – Bu oturan av tüfeğini favori yolculuğumda yazdım
    Reflecting on memories from my childhood
    – Çocukluğumdan hatıralar üzerine düşünmek
    Bringing a baby in this world, I hope my child good
    – Bu dünyaya bir bebek getiriyorum, umarım çocuğum iyidir
    All I ever gave a fuck about was my career
    – Umursadığım tek şey kariyerimdi
    But all that shit out the window now that my son is hereFuck sales and streams, none of that shit entails dreams
    – Ama tüm o pislikler şimdi oğlum burada olduğuna göre, lanet satışlar ve yayınlar, bunların hiçbiri hayal gerektirmez
    Fuck rap, fuck press, fuck feeling like I’m less
    – Rap sikeyim, basın sikeyim, daha azmışım gibi hissediyorum
    If it ain’t ’bout my happiness, than I could give a fuck less
    – Mesele benim mutluluğum değilse, daha az umursayabilirim
    I remember window shopping
    – Vitrin alışverişini hatırlıyorum
    Now I’m shopping for windows for my baby new room
    – Şimdi bebeğim yeni odası için pencere alışverişi yapıyorum
    Bobby coming soon
    – Bobby yakında geliyor
    And that’s the type of line I would’ve second-guessed
    – Ve bu ikinci tahmin edeceğim türden bir çizgi
    Putting on my shit beforeOut of fear that they would hate ’cause they couldn’t relate
    – Bokumu daha önce giyiyorum, nefret edeceklerinden korktukları için ilişki kuramadılar

    ‘Cause it wasn’t relevant
    – Çünkü alakalı değildi
    Give a fuck if it’s evident, this right here is the evidence
    – Eğer belliyse siktir et, bu tam burada kanıt
    I’m like Leo in Revenant, bear with meYou could tear me apart
    – Revenant’taki Leo gibiyim, bana katlan, beni parçalayabilirsin
    But that won’t take away the fact I wrote this shit from the heart
    – Ama bu, bu boku kalpten yazdığım gerçeğini ortadan kaldırmayacak
    Where it’s built from the start
    – Baştan beri inşa edildiği yer
    Where it’s finna stay
    – Nerede kalacak
    I’ve learned every day’s a good day
    – Her günün iyi bir gün olduğunu öğrendim
    Surrounded by people that love me
    – Beni seven insanlarla çevrili
    Don’t want nothing from me but my happinessOff the internet, that’s when I’m at my happiest
    – Benden hiçbir şey istemiyorum ama internetteki mutluluğum, en mutlu olduğum an o zaman
    Scrolling so much, my thumb fucked up
    – Çok kaydırıyorum, başparmağım sıçtı
    We call that carpal tunnel vision
    – Biz buna karpal tünel görüşü diyoruz
    Follow me like religion on this course of collision
    – Bu çarpışma yolunda din gibi takip et beni
    Feeling imprisoned, and this is my freedom through these lyrics
    – Hapsedilmiş hissediyorum ve bu sözler sayesinde benim özgürlüğüm
    As I repeat ’em and beat ’em into my conscience like Adonis
    – Onları tekrarlarken ve onları Adonis gibi vicdanıma atarken
    All this lyricism straight to the dome like cocaine through the sinus
    – Bütün bu lirizm sinüs yoluyla kokain gibi doğrudan kubbeye
    I think I finally found my paradise is, that’s word to Thomas
    – Sanırım sonunda cennetimi buldum, bu Thomas için bir kelime

  • James Blunt – Face The Sun İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    James Blunt – Face The Sun İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Yes, this love’s not good enough
    – Evet, bu aşk yeterince iyi değil
    Is time to let it go
    – Gitmesine izin verme zamanı
    Our weary hearts just fall apart
    – Yorgun kalplerimiz parçalanıyor
    I feel it in my bones
    – Onu kemiklerimde hissediyorum

    And God knows
    – Ve Tanrı bilir
    That it’s hard to find the one
    – Birini bulmanın zor olduğunu
    But in time
    – Ama zamanla
    All the flowers turn to face the sun
    – Bütün çiçekler güneşe dönüyor

    So silently just walk with me
    – O yüzden sessizce benimle yürü
    Like any other day
    – Diğer günler gibi
    No sad goodbyes, no tears, no lies
    – Hüzünlü hoşçakal yok, gözyaşı yok, yalan yok
    Just go our separate ways
    – Sadece ayrı yollarımıza git

    And God knows
    – Ve Tanrı bilir
    That it’s hard to find the one
    – Birini bulmanın zor olduğunu
    But in time, all the flowers
    – Ama zamanla tüm çiçekler
    Yes in time
    – Evet zamanında
    All the flowers turn to face the sun
    – Bütün çiçekler güneşe dönüyor

    And God knows
    – Ve Tanrı bilir
    That it’s hard to find the one
    – Birini bulmanın zor olduğunu
    But in time
    – Ama zamanla
    All the flowers turn to face the sun
    – Bütün çiçekler güneşe dönüyor

  • KAI 카이 ‘음 (Mmmh)’ MV Korece Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    KAI 카이 ‘음 (Mmmh)’ MV Korece Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    내가 너무 나빠서
    – Ben çok kötüyüm
    네 맘을 전부 빼앗고 싶어져
    – Bütün kalbini almak istiyorum
    Don’t you worry
    – Endişelenme
    어느새 네가 내 세상을 가진걸
    – Yakında benim dünyama sahipsin
    You make me feel so
    – Beni öyle hissettiriyorsun
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    숨을 내쉬고 뱉어 like
    – Nefes verin ve tükürün
    Mmmh mmmh
    – Mmmmh mmmh
    경계를 넘어서 like
    – Gibi sınırların ötesinde
    Mmmh mmmh
    – Mmmh mmmh
    내 품에 널 안아 like
    – Seni kollarımda tutuyorum
    Mmmh mmmh
    – Mmmh mmmh
    다른 생각은 하지마
    – Başka bir şey düşünme
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    I said I said
    – Dedim dedim
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    I said I said
    – Dedim dedim
    The scent of a flower,
    — Bir çiçeğin kokusu
    Girl is this yours?
    – Kız bu senin mi

    네 곁에서 맴도는 자스민
    – Yasemin yanında geziniyor
    It’s kind of familiar
    – Bu biraz tanıdık
    너도 이게 잠옷일지 궁금해
    – Bu da pijama mı merak ediyorum
    내가 너무 나빠서
    – Ben çok kötüyüm
    네 맘을 전부 빼앗고 싶어져
    – Bütün kalbini almak istiyorum
    Don’t you worry
    – Endişelenme
    아마도 네가 이 세상을 전부
    – Belki hepiniz bu dünyadaki
    가지는 일이 될 테니 I got you like
    – Sahip olunacak bir şey olacak, bu yüzden seni beğendim
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    숨을 내쉬고 뱉어 like
    – Nefes verin ve tükürün
    Mmmh mmmh
    – Mmmh mmmh
    경계를 넘어서 like
    – Gibi sınırların ötesinde
    Mmmh mmmh
    – Mmmh mmmh
    내 품에 널 안아 like
    – Seni kollarımda tutuyorum

    Mmmh mmmh
    – Mmmh mmmh
    다른 생각은 하지마
    – Başka bir şey düşünme
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    I said I said
    – Dedim dedim
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    I said I said
    – Dedim dedim
    그들의 질투가 네 몸을 떨게 만들어
    – Kıskançlıkları vücudunuzu titretiyor
    내 자켓을 받아 걸쳐 입어
    – Ceketimi al ve giy
    My shawty that’s not your fault
    – Tatlım, bu senin hatan değil
    그냥 내게 안겨 원하면 날 망가뜨려
    – Sadece sarıl bana ve istersen beni yok et
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    숨을 내쉬고 뱉어 like
    – Nefes verin ve tükürün
    Mmmh mmmh
    – Mmmh mmmh
    경계를 넘어서 like
    – Gibi sınırların ötesinde

    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    내 품에 널 안아 like
    – Seni kollarımda tutuyorum
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    다른 생각은 하지마
    – Başka bir şey düşünme
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    I said I said
    – Dedim dedim
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    I said I said
    – Dedim dedim

    이미 취해 휘청거려도
    – Zaten sarhoş ve sendelesen bile
    Girl I just want more
    – Kızım sadece daha fazlasını istiyorum
    내게 무슨 짓을 한 거야
    – Bana ne yaptın
    너의 모습만을 그려
    – Ben sadece seni çizerim
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    숨을 내쉬고 뱉어 like
    – Nefes verin ve tükürün
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    경계를 넘어서 like
    – Gibi sınırların ötesinde
    Mmmh mmmh
    – Mmh mmmh
    내 품에 널 안아 like
    – Seni kollarımda tutuyorum

    Mmmh mmmh
    – Mmmh mmmh
    다른 생각은 하지마
    – 생각 생각 은 하지마
    Mmmh mmmh
    – Mmmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmmh mmmh
    I said I said
    – Dedim dedim
    Mmmh mmmh
    – Mmmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmmh mmmh
    Mmmh mmmh
    – Mmmh mmmh
    I said I said
    – Dedim dedim

  • High School Musical – Everyday İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    High School Musical – Everyday İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Once in a lifetime
    – Hayat boyu bir defa
    Means there’s no second chance
    – İkinci şans yok demektir.
    So I believe than you and me
    – İnanıyorumki sen ve ben
    Should grab it while we can
    – Tutunmalıyız mümkünken…

    Make it last forever
    – Sonsuza kadar sürdürmeli
    And never give it back
    – Asla vazgeçmemeliyiz..

    It’s our turn, and I’m loving’ where we’re at
    – Sıramız geldi.. eriştiğimiz noktadan memnunum

    Because this moment’s really all we have
    – Çünkü elimizde tek kalan sadece bu an

    Everyday Of our lives,
    – Hayatımızın her günü

    Wanna find you there, wanna hold on tight
    – İstediğim seni yanımda bulmak sana sıkı sıkı sarılmak

    Gonna run
    – Hadi koşalım

    While we’re young and keep the faith
    – Henüz gençken inancımızı kaybetmeden..

    Everyday
    – Her gün..

    From right now,
    – Şu andan itibaren
    Gonna use our voices and scream out loud
    – Yükseltip sesimizi avazavaz bağıracağız.

    Take my hand;
    – Elele tutuşup

    Together we Will celebrate,
    – Beraber kutlayacağız..

    Celebrate.
    – Kutlayacağız..

    Oh, ev’ryday.
    – Ohh her gün…

    They say that you should follow
    – Peşinde koşman gerektiğini söylerler…

    And chase down what you dream,
    – Ve kovalamanı düşlerini…

    But if you get lost and lose yourself
    – Ama kaybolur ve kendini kaybedersin…

    What does is really mean?
    – Bu ne anlama gelir??

    [No matter where we’re going,
    – Nereye gidersek gidelim…

    İt starts from where we are.
    – Yolculuk bulunduğumuz yerden başlar…

    There’s more to life when we listen to our hearts
    – Kalbimizi dinlediğimiz zaman

    And because of you, I’ve got the strength to start
    – Ve senin sayende başlayacak gücüm var…

    Of our lives,
    – Hayatımızın her günü…
    Troy y Gabriella, Gabriella] Wanna find you there, wanna hold on tight
    – İstediğim seni yanımda bulmak ve sana sıkı sıkı sarılmak..

    Gonna run
    – Hadi koşalım
    While we’re young And keep the faith.
    – Hernüz gençken inancımızı kaybetmeden..

    Everyday
    – Her gün..

    From right now,
    – Şuandan itibaren
    Gonna use our voices and scream out loud
    – Yükseltip sesimizi avazavaz bağıralım!
    Take my hand;
    – Elele tutuşup
    Together we will celebrate,
    – Beraaber kutalayalım!
    Oh, ev’ryday
    – Hergün!

    We’re taking it back,
    – Geri alıyoruz!
    We’re doing it here together!
    – Burada beraber yapacağız!

    It’s better like that,
    – Böylesi daha ii
    And stronger now than ever!
    – Her zamankinden daha kuvvetli..

    We’re not gonna lose.
    – Daha kaybetmedik!
    ‘Cause we get to choose.
    – Çünkü karar bizim!
    That’s how it’s gonna be!
    – Bu iş böyle olacak!

    Everyday of our lives,
    – Hayatımızın her günü
    Wanna find you there, wanna hold on tight.
    – İstediğim seni yanımda bulmak ve sıkı sıkı sarılmak

    Gonna run
    – Hadi koşalım!
    While we’re young
    – Henüz gençken

    And keep the faith Keep the faith!
    – İnancımızı kaybetmeden…

    Everyday of our lives,
    – Hayatımızın her günü
    Wanna find you there, wanna hold on tight.
    – İstediğim seni yanımda bulmak ve sıkı sıkı sarılmak
    Gonna run
    – Hadi koşalım
    While we’re young
    – Hala gençken
    And keep the faith
    – İnancımızı kaybetmeden..

    Everyday
    – Her gün
    From right now,
    – Şu andan itibaren
    Gonna use our voices and scream out loud
    – Yükseltip sesimizi avazavaz bağıralım
    Take my hand;
    – Elele tutuşup
    Together we will celebrate,
    – Beraber kutlayalım!

  • Carly Pearce – Every Little Thing İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Carly Pearce – Every Little Thing İngilizce Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    He scent that you left on my pillow,
    – Yastığımda bıraktığın koku.
    The sound of your heart beatin’ with mine.
    – Kalp atışının sesi benimkiyle aynı.
    The look in your eyes like a window,
    – Gözlerin bir pencere gibi bakıyor.
    The taste of your kiss soaked in wine.
    – Öpücüğün şarabın tadına saklanmıştı.
    Every little thing, I remember every little thing.
    – Her küçük şey, her küçük şeyi hatırlıyorum.
    The high, the hurt, the shine,
    – Yüksekliğin, acının, parlaklığın
    The sting of every little thing.
    – Sızının her küçük ayrıntısını.
    I guess you forgot what you told me,
    – Sanırım bana ne dediğini unuttun.
    Because you left my heart on the floor.
    – Çünkü kalbimi yerde bıraktın.
    Baby, your ghost still haunts me;
    – Bebeğim, hayaletin hala beni rahatsız ediyor.
    But, I don’t want to sleep with him no more.
    – Ama artık onunla uyumak istemiyorum.
    Every little thing, I remember every little thing.
    – Her küçük şey, her küçük şeyi hatırlıyorum.
    The high, the hurt, the shine,
    – Yüksekliğin, acının, parlaklığın

    The sting of every little thing.
    – Sızının her küçük ayrıntısını.
    I remember every little thing.
    – Her şeyi hatırlıyorum.
    The high, the hurt, the shine the sting.
    – Yüksekliğin, acının, parlaklığın, sızının
    Every little thing.
    – Her küçük detayını.
    They say time is the only healer;
    – Zamanın tek şifacı olduğunu söylerler.
    God – I hope that isn’t right,
    – Tanrım, umarım doğru değildir.
    ‘Cause right now I’d die;
    – Çünkü şu an öleceğim
    To not remember every little thing.
    – Her şeyi hatırlamamak için.
    I remember every little thing,
    – Her şeyi hatırlıyorum.
    The high, the hurt, the shine,
    – Yüksekliğin, acının, parlaklığın
    The sting of every little thing.
    – Sızının her küçük ayrıntısını.
    I remember every little thing,
    – Her şeyi hatırlıyorum.
    I’m haunted by the memories of every little thing;
    – Her küçük detayın hatıraları beni rahatsız ediyor.
    The high, the hurt, the shine, the sting… Every little thing.
    – Yüksekliğin, acının, parlaklığın, sızının… Her küçük şeyin.