Kategori: Genel

  • Exo – Electric Kiss Japonca Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Exo – Electric Kiss Japonca Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Shake it, do it back again
    – Çalkala, yap
    Shake it, do it back again
    – Çalkala, yap
    Shake it, do it back again
    – Çalkala, yap
    Shake it, do it back again
    – Çalkala, yap
    体はここにいて心はここにいない
    – Bedenin burada ama kalbin değil
    Come on, tell me where you at
    – Hadi, söyle bana neredesin
    Tell me, tell me where you at
    – Söyle, söyle bana neredesin
    Why don’t you tell me where you at
    – Neden bana nerede olduğunu söylemiyorsun?
    Come on, tell me where you are, at
    – Hadi söyle bana neredesin
    40secondsの間に知らない君になる
    – 40 saniye içinde tanımadığım birine dönüştün
    Come on, tell me where you at
    – Hadi, söyle bana neredesin
    Tell me, tell me where you at
    – Söyle, söyle bana neredesin
    Why don’t you tell me where you at
    – Neden bana nerede olduğunu söylemiyorsun?
    Come on, tell me where you are, at
    – Hadi söyle bana neredesin
    鳴り止まないBeat もたれるDance floorのWall
    – Bu ritm durmayacak, dans pistinin duvarına yaslanarak

    耳に口を寄せてそっとScreaming(Ah!)
    – Dudaklarımı kulaklarına yaklaştırıyorum ve usulca bağırıyorum ( Ah! )
    誰にも聞かれないよう 叫んでる愛のWords
    – Böylece haykırdığım aşk sözcüklerini kimse duyamaz
    音に飲み込まれて
    – Ses tarafından yutuldu
    愛をだんだん登りつめたい 近づく唇が
    – Aşkımızın zirvesine ulaşmak istiyorum ve dudaklarımız yaklaşırken
    (It’s gonna be electric)
    – (Elektrik olacak)
    触れないギリギリで
    – Çok yakınlar lakin birbirine değmiyorlar
    (It’s gonna be electric)
    – (Elektrik olacak)
    Uh baby, baby 目は閉じないで
    – Uh bebeğim, bebeğim kapama gözlerini
    Bounce, bounce 暴れてるHeart 火花飛び散ればBang!
    – Hop hop, kalbim çıldırıyor ve kıvılcımlar uçuştuğunda Bang!
    (It’s gonna be electric)
    – (Elektrik olacak)
    痺れる刺激でDown
    – Bu uyuşturucu hiss yüzünden kötü hissediyorum
    (It’s gonna be electric)
    – (Elektrik olacak)
    Uh baby, baby まだ触れないで
    – Uh, bebeğim, bebeğim bana dokunma henüz
    (Hah oooh) 最悪なKissがしたいんだ
    – (Hah oooh) Sana en kötü öpücüğü vermek istiyorum
    (Oooh) そう怒り出すまで
    – (Oooh) Sen sinirlenene kadar
    (Oooh) このまま焦らしていいかい
    – (Oooh) Seni böyle kızdırmamda bir sorun var mı?
    So electric, so electric, yeah
    – Çok elektrikli, çok elektrikli, evet
    誰と誰と誰が誰の何? 輪に入れば馬鹿が馬鹿に幅を利かせてる
    – Birinin içinde ve birinin çevresinde? Bu şey diğer şeylerden farkı
    Baby, baby what it is? Yeah (Baby, baby what it is? Yeah)
    – Bebeğim, bebeğim bu da ne? Evet (Bebeğim, bebeğim bu da ne? Evet)
    だって誰が誰の元のアレのソレだし 下手に手出しすれば足も手も出る
    – Çünkü birisi kimin kimin yanında ve neyin ne olduğunu söylemeye başlıyor, eğer fena halde karışacaksan elini çek, ayağını çek
    Baby, baby what it is? Yeah (Baby, baby what it is? Yeah)
    – Bebeğim, bebeğim bu da ne? Evet (Bebeğim, bebeğim bu da ne? Evet)
    Oh baby, baby what it is? Yeah
    – Oh bebeğim, bebeğim bu da ne? Evet
    鳴り止まないBeat もたれるDance floorのWall
    – Bu ritm durmayacak, dans pistinin duvarına yaslanarak
    耳に口を寄せてそっとScreaming (Ah!)
    – Dudaklarımı kulaklarına yaklaştırıyorum ve usulca bağırıyorum ( Ah! )

    狭いこの街をもう Get out, we go 抜け出そう
    – Hadi bu küçük şehirden çıkalım, dışarı çık, kaçalım
    この闇に紛れて
    – Bu karanlığın altına
    愛をだんだん登りつめたい 近づく唇が
    – Aşkımızın zirvesine ulaşmak istiyorum ve dudaklarımız yaklaşırken
    (It’s gonna be electric)
    – (Elektrik olacak)
    触れないギリギリで
    – Çok yakınlar lakin birbirine değmiyorlar
    (It’s gonna be electric)
    – (Elektrik olacak)
    Uh baby, baby 目は閉じないで
    – Uh bebeğim, bebeğim kapama gözlerini
    Bounce, bounce 暴れてるHeart 火花飛び散ればBang!
    – Hop hop, kalbim çıldırıyor ve kıvılcımlar uçuştuğunda Bang!
    (It’s gonna be electric)
    – (Elektrik olacak)
    痺れる刺激でDown
    – Bu uyuşturucu hiss yüzünden kötü hissediyorum
    (It’s gonna be electric)
    – (Elektrik olacak)
    Uh baby, baby まだ触れないで
    – Uh, bebeğim, bebeğim bana dokunma henüz
    Na, na, na, na, na, na, na, na
    – Na, na, na, na, na, na, na, na
    A ragga bom bom bom booooom It’s going da da da down
    – A ragga bom bom bom booooom, alçalıyor
    Na, na, na, na, na, na, na, na
    – Na, na, na, na, na, na, na, na
    A ragga bom bom bom booooom It’s going da da da down
    – A ragga bom bom bom booooom, alçalıyor
    Shake it, do it back again Shake it, do it back again
    – Çalkala, yap Çalkala, yap
    (Oh na, na, na, na, na yeah)
    – (Oh na, na, na, na, na evet)
    Shake it, do it back again Shake it, do it back again
    – Çalkala, yap Çalkala, yap
    (歪んだ愛を Yeah yeah)
    – (Bu çarpık aşk Evet evet)
    誰かの視線がもう (Hoo) 背中に刺さってるよ
    – Birinin bakışları çoktan (Hoo) arkama saplandı
    夜に飲み込まれて
    – Gece tarafından yutuldu
    愛をだんだん登りつめたい 近づく唇が
    – Aşkımızın zirvesine ulaşmak istiyorum ve dudaklarımız yaklaşırken
    (It’s gonna be electric)
    – (Elektrik olacak)
    触れないギリギリで
    – Çok yakınlar lakin birbirine değmiyorlar
    (It’s gonna be electric)
    – (Elektrik olacak)
    Uh baby, baby 目は閉じないで (Baby)
    – Uh, bebeğim bebeğim kapama gözlerini
    Bounce, bounce 暴れてるHeart
    – Hop, hop, kalbim ıldırıyor
    (飛び散ればBang)
    – (Uçuştuğunda, Bang)
    火花飛び散ればBang!
    – Kıvılcımlar uçuştuğunda Ban!
    (It’s gonna be electric)
    – (Elektrik olacak)
    痺れる刺激でDown
    – Bu uyuşturucu hiss yüzünden kötü hissediyorum
    (It’s gonna be electric) (Electric kiss)
    – (Elektrik olacak) (Elektrik öpücük)
    Uh baby, baby まだ触れないで
    – Uh, bebeğim, bebeğim bana dokunma henüz
    (Hah oooh) 最悪なKissがしたいんだ
    – (Hah oooh) Sana en kötü öpücüğü vermek istiyorum
    (Oooh) そう怒り出すまで
    – (Oooh) Sen sinirlenene kadar
    (Oooh) このまま焦らしていいかい
    – (Oooh) Seni böyle kızdırmamda bir sorun var mı?
    So electric, so electric, yeah
    – Çok elektrikli, çok elektrikli, evet
    Hahaha
    – Hahaha

  • Chris Brown – Anyway Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Chris Brown – Anyway Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay
    – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay
    Way, ay, ay, ay, ay, ay
    – Way, is, is, is, is, is

    Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay
    – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay
    Way, ay, ay, ay, ay, ay
    – Way, is, is, is, is, is

    I know you probably never had somebody
    – Muhtemelen hiç kimsenin olmadığını biliyorum
    Loving you like I do, someone who’s there for you
    – Seni benim yaptığım gibi seviyorum, senin için orada olan birini

    Don’t judge ya cause I know we only human
    – Seni yargılama çünkü biliyorum biz sadece insanız
    I must be stupid babe, letting you slip away
    – Aptal olmalıyım bebeğim, gitmene izin veriyorum

    If you show me all your flaws, I’ll show you mine
    – Bana tüm kusurlarını gösterirsen, sana benimkini gösteririm
    I’ll claim your baggage genome, no need to hide
    – Bagaj genomunu alacağım, saklanmaya gerek yok

    Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay
    – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay
    Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay
    – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay

    Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay
    – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay
    Way, ay, ay, ay, ay, ay
    – Way, is, is, is, is, is
    Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah)
    – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah)

    Way, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah)
    – Yol, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah)

    I wish that you could see you like I see you
    – Keşke seni gördüğüm gibi görebilseydin
    It’s like that you’re no good, you’re just misunderstood
    – Sanki iyi değilsin, sadece yanlış anlaşılıyorsun

    Now it’s my job to make you a believer
    – Şimdi seni inanan yapmak benim işim
    Them boys ain’t like this man, can’t love you like I can
    – Oğlanlar bu adamdan hoşlanmıyor, seni olabildiğim kadar sevemezler
    If you show me all your flaws, I’ll show you mine
    – Bana tüm kusurlarını gösterirsen, sana benimkini gösteririm
    I’ll claim your baggage genome, no need to hide
    – Bagaj genomunu alacağım, saklanmaya gerek yok
    Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay
    – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay, ay
    Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay
    – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay
    Way, ay, ay, ay, ay, ay, ay
    – Yol, şudur, şudur, şudur,
    Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah)
    – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah)

    Way, ay, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah)
    – Yol, olan, olan, olan, olan, olan (ah ah ah ah)

    Lemme get it like
    – Lemme gibi olsun
    Way, ay, ay, ay, ay (Hey)
    – Way, is, is, is (Hey)
    Lemme get it like
    – Lemme gibi olsun
    Way, ay, ay, ay, ay (Hey)
    – Way, is, is, is (Hey)
    Lemme get it like
    – Lemme gibi olsun

    Way, ay, ay, ay, ay (Hey)
    – Way, is, is, is (Hey)

    Lemme get it like
    – Lemme gibi olsun
    Way, ay, ay, ay, ay (Hey)
    – Way, is, is, is (Hey)

    Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay
    – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay
    Way, ay, ay, ay, ay, ay
    – Way, is, is, is, is, is
    Cause I’mma love you anyway, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah)
    – Çünkü seni yine de seveceğim, ay, ay, ay, ay, ay (ah ah ah ah)

  • Ariana Grande ft. Iggy Azalea – Problem Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Ariana Grande ft. Iggy Azalea – Problem Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    I got one more problem with you girl
    – Seninle bir sorunum var kızım
    Aye
    – Aye

    Baby, even though I hate ya
    – Bebeğim,senden nefret ettiğimi düşünsem de
    I wanna love ya
    – Seni sevmek istiyorum
    I want you-u-u
    – Seni istiyorum
    And even though I can’t forgive ya
    – Seni affetmeyeceğimi düşünsem de
    I really want to
    – Gerçekten affetmek istiyorum
    I want you-u-u
    – Seni istiyorum

    Tell me, tell me baby
    – Söyle bana,söyle bana bebeğim
    Why did you leave me
    – Beni neden terk ettin
    ‘Cuz even though I shouldn’t want it
    – Çünkü istememem gerektiğine rağmen
    I gotta have it
    – Ona sahip olmalıyım
    I want you-u-u
    – Seni istiyorum

    Head in the clouds
    – Aklım bir karış havada
    Got no weight on my shoulders
    – Omuzlarımı hissetmiyorum
    I should be wiser
    – Zeki olmalı
    And realize that I’ve got
    – Ve anlamalıyım

    One less problem without ya
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor (daha az sorunum oluyor)
    I got one less problem without ya (again)
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor
    I got one less, one less problem
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor,bir sorun eksik

    One less problem without ya
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor
    I got one less problem without ya (again)
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor
    I got one less, one less problem
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor,bir sorun eksik
    I got one less problem without ya (again)
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor

    I know you’re never gonna wake up
    – Asla uyanmayacağını biliyorum
    I gotta give up
    – Seni kaldırmalıyım
    But it’s you-u-u
    – Ama bu sensin
    I know I shouldn’t ever call back
    – Asla geri aramamam gerektiğini biliyorum
    Or let you come back
    – Yada geri gelmene izin vermemem gerektiğini
    But it’s you-u-u
    – Ama bu sensin

    Every time you touch me
    – Bana her dokunuşunda
    And say you love me
    – Ve her sevdiğini söyleyişinde
    I get a little bit breathless
    – Birazcık daha nefesim kesiliyor
    I shouldn’t want it
    – İstememeliyim
    But it’s you
    – Ama bu sensin

    One less problem without ya
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor
    I got one less problem without ya (again)
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor
    I got one less, one less problem
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor,bir sorun eksik
    I got one less problem without ya
    – Sensiz bir problemim daha azaldı (agai
    It’s iggy iggz, uh
    – Ben iggy iggz,ah
    What you got?
    – Neyin var?
    Smart money bettin’?
    – Zekice,iyi paran var?
    I’ll be better off without you
    – Sensiz daha iyi olacağım
    In no time
    – Hiç bir zaman
    I’ll be forgettin’ all about you
    – Senin hakkındaki her şeyi unutmayacağım
    You sayin’ that you know
    – Bunu bildiğini söylüyorsun
    But I really doubt you
    – Ama senden şüpheleniyorum
    Understand my life is easy easy
    – Anlasana,hayatım daha kolay
    When I ain’t around you
    – Sen olmayınca

    Iggy iggy, too biggie to be here stressing
    – Iggy iggy,stres için fazla büyüğüm
    I’m thinkin’ I love the thought of you
    – Senin hakkında düşünmenin
    More than I love your presence
    – Varlığından daha güzel olduğunu düşünüyorum
    And the best thing now
    – Ve şimdi en iyi şey
    Is probably for you to exit
    – Muhtemelen çıkman için
    I let you go
    – Seni serbest bırakıyorum
    I let you back
    – Seni geri gönderiyorum
    I finally learned my lesson
    – Sonunda dersimi aldım
    Either you want it or you just playinI’m listening to you knowing
    – Yada istiyor veya oyun oynuyormuş gibi
    I can’t believe what you’re sayinThere’s a million you’s, baby boy
    – Milyonlarca sen var,küçük çocuk
    So don’t be dumb
    – Aptal olma
    I got 99 problems
    – 99 sorunum var
    But you won’t be one
    – Ama sende onlardan biri olamazsın
    One less, one less problem
    – Bir eksik,bir eksik sorun
    One less, one less problem
    – Bir eksik,bir eksik sorun

    Head in the clouds
    – Aklım bir karış havada
    Got no weight on my shoulders
    – Omuzlarımı hissetmiyorum
    I should be wiser
    – Zeki olmalı
    And realize that I’ve got
    – Ve anlamalıyım
    One less problem without ya
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor (daha az sorunum oluyor)
    I got one less problem without ya (again)
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor
    I got one less, one less problem
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor,bir sorun eksik
    One less problem without ya
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor
    I got one less problem without ya (again)
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor
    I got one less, one less problem
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor,bir sorun eksik
    I got one less problem without ya (again)
    – Sensiz bir sorun eksik oluyor

  • Khalid – Another Sad Love Song Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Khalid – Another Sad Love Song Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    I’m not the best at showing my emotions
    – Duygularımı göstermede iyi değilim
    You cut me deep and you left me wide open
    – Beni derinden yaraladın ve beni apaçık ortada terk ettin
    I fought the demons that lie in between us
    – Aramızdaki yalancı şeytanlarla savaştım
    They’d think we’re perfect if they’d ever seen us, but
    – Bizi daha önce görselerdi mükemmel olduğumuzu düşünürlerdi.
    I guess this sounds like another sad love song
    – Sanırım bu başka bir üzücü aşk şarkısı gibi
    I can’t get over how it all went wrong
    – Nasıl ters gittiğini anlayamıyorum
    But, I let the words come together
    – Ama kelimelerin bir araya gelmesine izin veriyorum
    Then, maybe I’ll feel better
    – Sonra,belki iyi hissederim.
    Bridges they are burning
    – Köprüler, onlar yanıyor
    Lover, I am worried
    – Aşık, ben endişeliydim
    Tables they are turning
    – Tabelalar, onlar dönüyor
    Lover, I am hurting
    – Aşık,yaralandım
    Burning burning burning, dadadadada
    – Yanıyor,yanıyor,yanıyor,dadadadada
    Turning turning turning turning, dadadadada
    – Dönüyor,dönüyor,dönüyor,dönüyor,dadadadada
    Burning burning burning, dadadadada
    – Yanıyor,yanıyor,yanıyor,dadadadada
    Turning turning turning turning, dadadadada
    – Dönüyor,dönüyor,dönüyor,dönüyor,dadadadada
    I took the time to think of what you said
    – Ne dediğini düşünmek için zaman ayırdım
    You were tap-dancing in my head
    – Kafamda dokunarak dans ediyordun
    I must be honest, I have a lot of pride
    – Dürüst olmalıyım, Çok gururluyum
    But I’m broken inside
    – Ama içten kırgınım.
    I guess this sounds like another sad love song
    -Sanırım bu başka bir üzücü aşk şarkısı gibi
    I can’t get over how it all went wrong
    – Nasıl ters gittiğini anlayamıyorum
    But, I let the words come together
    – Ama kelimelerin bir araya gelmesine izin veriyorum
    Then, maybe I’ll feel better
    – Sonra,belki iyi hissederim.

    Bridges they are burning
    – Köprüler, onlar yanıyor
    Lover, I am worried
    – Aşık, ben endişeliydim
    Tables they are turning
    – Tabelalar, onlar dönüyor
    Lover, I am hurting
    – Aşık,yaralandım
    Bridges they are burning
    – Köprüler, onlar yanıyor
    Lover, I am worried
    – Aşık, ben endişeliydim
    Tables they are turning
    – Tabelalar, onlar dönüyor
    Lover, I am hurting
    – Aşık,yaralandım
    Burning burning burning, dadadadada
    – Yanıyor,yanıyor,yanıyor,dadadadada
    Turning turning turning turning, dadadadada
    – Dönüyor,dönüyor,dönüyor,dönüyor,dadadadada
    Burning burning burning, dadadadada
    – Yanıyor,yanıyor,yanıyor,dadadadada
    Turning turning turning turning, dadadadada
    – Dönüyor,dönüyor,dönüyor,dönüyor,dadadadada
    Burning burning burning, dadadadada
    – Yanıyor,yanıyor,yanıyor,dadadadada
    Turning turning turning turning, dadadadada
    – Dönüyor,dönüyor,dönüyor,dönüyor,dadadadada
    Burning burning burning, dadadadada
    — Yanıyor,yanıyor,yanıyor,dadadadada
    Turning turning turning turning, dadadadada
    – Dönüyor,dönüyor,dönüyor,dönüyor,dadadadada
    Bridges they are burning
    – Köprüler, onlar yanıyor
    Lover, I am worried
    – Aşık, ben endişeliydim
    Tables they are turning
    – Tabelalar, onlar dönüyor
    Lover, I am hurting
    – Aşık,yaralandım
    Bridges they are burning
    – Köprüler, onlar yanıyor
    Lover, I am worried
    – Aşık, ben endişeliydim
    Tables they are turning
    – Tabelalar, onlar dönüyor
    Lover, I am hurting
    – Aşık,yaralandım

  • Justin Bieber – Holy Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    Justin Bieber – Holy Şarkı Sözleri ve Türkçe Çevirisi

    I hear a lot about sinners
    – Günahkarlar hakkında çok şey duyuyorum
    Don’t think that I’ll be a saint
    – Bir aziz olacağımı düşünme
    But I might go down to the river
    – Ama nehre inebilirim
    ‘Cause the way that the sky opens up when we touch
    – Çünkü birbirimize dokunduğumuz zaman gökyüzünün açılma şekli
    Yeah, it’s making me say
    – Evet, bana söyletiyor ki

    That the way you hold me, hold me, hold me, hold me, hold me
    – Beni tutuşun, sarılmanın, sarılmanın, sarılmanın
    Feels so holy, holy, holy, holy, holy
    – Çok kutsal, kutsal, kutsal, kutsal, kutsal hissediyor
    On God
    – Ah tanrım
    Runnin’ to the altar like a track star
    – Bir koşu yıldızı gibi değişikliklere koşuyorum
    Can’t wait another second
    – Bir saniye daha bekleyemem
    ‘Cause the way you hold me, hold me, hold me, hold me, hold me feels so holy
    – Çünkü beni tutuşun, sarıl bana, sarıl bana, sarıl bana çok kutsal hissettiriyor

    I don’t do well with the drama
    – Numara yapmakta pek iyi değilim
    And no I can’t stand it being fake (No, no, no, no, no, no no no)
    – Ve hayır sahte olmasına dayanamıyorum (Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır hayır hayır)
    I don’t believe in nirvana
    – Nirvana’ya inanmıyorum
    But the way that we love in the night gave me life
    – Ama geceleri sevdiğimiz yol bana hayat verdi
    Baby I can’t explain
    – Bebeğim, açıklayamam

    That the way you hold me, hold me, hold me, hold me, hold me
    – Beni tutuşun, sarılmanın, sarılmanın, sarılmanın
    Feels so holy, holy, holy, holy, holy
    – Çok kutsal, kutsal, kutsal, kutsal, kutsal hissediyor
    On God
    – Ah tanrım
    Runnin’ to the altar like a track star
    – Bir koşu yıldızı gibi değişikliklere koşuyorum
    Can’t wait another second
    – Bir saniye daha bekleyemem
    ‘Cause the way you hold me, hold me, hold me, hold me, hold me feels so holy
    – Çünkü beni tutuşun, sarıl bana, sarıl bana, sarıl bana çok kutsal hissettiriyor

    They say we’re too young and
    – Çok genç olduğumuzu söylüyorlar
    The pimps and the players say, “Don’t go crushing”
    – Pezevenkler ve kumarbazlar “Ezilmeyin” diyor
    Wise men say fools rush in
    – Bilge adamlar ise aptalların acele ettiğini söylüyor
    But I don’t know
    – Ama bilmiyorum
    They say we’re too young and
    – Çok genç olduğumuzu söylüyorlar
    The pimps and the players say, “Don’t go crushing”
    – Pezevenkler ve kumarbazlar “Ezilmeyin” diyor
    Wise men say fools rush in
    – Bilge adamlar ise aptalların acele ettiğini söylüyor
    But I don’t know (Chance, the Rapper
    – Ama bilmiyorum

    The first step pleases the Father
    – İlk adım Pederi memnun eder, atılması en zor adım olabilir
    Might be the hardest to take
    – Ama sudan çıktığında ben bir inananım
    But when you come out of the water
    – Ama sudan çıktığında
    I’m a believer
    – Ben bir inananım
    My heart is fleshy
    – Kalbim etli
    Life is short with a temper like Joe Pesci
    – Kalbim pek tombul, hayat kısa Joe Pesci gibi
    They always come and sing your praises
    – Hep gelip seni övüyorlar, adın akılda kalıcı
    Your name is catchy
    – Adın akılda kalıcı
    But they don’t see you how I see you
    – Ama seni nasıl gördüğümü görmüyorlar
    Parlay and Desi
    – Parlay ve Desi
    Cross, Tween, Tween, Hesi hit the jet speed
    – Cross, Tween, Tween, Hesi jet hızına ulaştı
    When they get messy
    – Dağınık olduklarında
    Go lefty, like Lionel Messi
    – Lionel Messi gibi solaklaş
    Let’s take a trip and get the Vespas
    – Bir seyahate çıkalım ve Vespaları alalım
    Or rent a jetski
    – Veya bir jetski kiralayın
    I know the spots that got the best weed
    – En iyi otu alan noktaları biliyorum
    We goin’ next week
    – Önümüzdeki hafta gidiyoruz
    I wanna, I wanna honor you
    – Seni onurlandırmak istiyorum
    Bridegroom, I’m my Father’s child
    – Damat, ben babamın çocuğuyum
    I know when the son takes the first steps, the Father’s proud
    – Oğul ilk adımları attığında babanın gurur duyduğunu biliyorum
    If you make it to the water He’ll part the clouds
    – Suya ulaşırsan bulutları ikiye ayırır
    I know He made you a snack like Oscar Proud
    – Oscar Proud gibi sana atıştırmalık yaptığını biliyorum
    Suffer it to be so now
    – Şimdi çok acı çekiyorum
    Gotta clean it up
    – Temizlemeliyim
    Formalize the union in communion He can trust
    – Güvenebileceği birliktelikte sendikayı resmileştirin
    I know I ain’t leaving you like I know He ain’t leaving us
    – Bizi terk etmeyeceğini bildiğim gibi seni terk etmeyeceğimi biliyorum
    I know we believe in God and I know God believe in us
    – Tanrı’ya inandığımızı biliyorum ve Tanrı’nın bize inandığını biliyorum

    That the way you hold me, hold me, hold me, hold me, hold me
    – Beni tutuşun, sarılmanın, sarılmanın, sarılmanın
    Feels so holy, holy, holy, holy, holy
    – Çok kutsal, kutsal, kutsal, kutsal, kutsal hissediyor
    On God
    – Ah tanrım
    Runnin’ to the altar like a track star
    – Bir koşu yıldızı gibi değişikliklere koşuyorum
    Can’t wait another second
    – Bir saniye daha bekleyemem
    ‘Cause the way you hold me, hold me, hold me, hold me, hold me feels so holy
    – Çünkü beni tutuşun, sarıl bana, sarıl bana, sarıl bana çok kutsal hissettiriyor

  • Selena Gomez – And The Scene Who Says Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Selena Gomez – And The Scene Who Says Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    You made me insecure
    – Beni güvenilmez yaptın
    Told me I wasn’t good enough
    – Bana yeterince iyi olmadığımı söyledin
    But who are you to judge
    – Ama yargılamak için kimsin
    When you’re a diamond in the rough
    – Ne zaman pürüzlü bir elmas olsan
    I’m sure you got some things
    – Birşeylerin olduğuna eminim
    You’d like to change about yourself
    – Kendini değiştirmek isteyeceksin
    But when it comes to me
    – Ama bana geldiğinde
    I wouldn’t want to be anybody else
    – Ben başka biri olmak istemeyeceğim

    Na na na
    – Na na na

    I’m no beauty queen
    – Ben güzellik kraliçesi değilim
    I’m just beautiful me
    – Ben sadece güzelim

    Na na na
    – Na na na

    You’ve got every right
    – Bütün doğrulara sahipsin
    To a beautiful life
    – Güzel bir hayat olması için
    C’mon
    – Hadi

    Who says
    – Kim söylüyor
    Who says you’re not perfect
    – Mükemmel olmadığını kim söylüyor
    Who says you’re not worth it
    – Buna değmeyeceğini kim söylüyor
    Who says you’re the only one that’s hurting
    – Acı veren tek kişi olduğunu kim söylüyor
    Trust me
    – Güven bana
    That’s the price of beauty
    – Bu güzelliğin bedeli
    Who says you’re not pretty
    – Kim tatlı olmadığını söylüyor
    Who says you’re not beautiful
    – Kim güzel olmadığını söylüyor
    Who says
    – Kim söylüyor

    It’s such a funny thing
    – Bu komik birşey
    How nothing’s funny when it’s you
    – Nasıl seninle hiçbirşey komik olmuyor
    You tell ‘em what you mean
    – Onlara ne demek istediğini söyle
    But they keep whiting out the truth
    – Doğrunun dışındaki beyazlığı koruyorlar
    It’s like a work of art
    – Bu tıpkı çalışmanın sanatı gibi
    That never gets to see the light
    – Onlar asla ışığa ulaşamazlar
    Keep you beneath the stars
    – Yıldızların altında durmaya devam et
    Won’t let you touch the sky
    – Gökyüzüne dokunmaya izin verme

    Na na na
    – Na na na

    I’m no beauty queen
    – Ben güzellik kraliçesi değilim
    I’m just beautiful me
    – Ben sadece güzelim

    Na na na
    – Na na na

    You’ve got every right
    – Bütün doğrulara sahipsin
    To a beautiful life
    – Güzel bir hayat olması için
    C’mon
    – Hadi

    Who says
    – Kim söylüyor
    Who says you’re not perfect
    – Mükemmel olmadığını kim söylüyor
    Who says you’re not worth it
    – Buna değmeyeceğini kim söylüyor
    Who says you’re the only one that’s hurting
    – Acı veren tek kişi olduğunu kim söylüyor
    Trust me
    – Güven bana
    That’s the price of beauty
    – Bu güzelliğin bedeli
    Who says you’re not pretty
    – Kim tatlı olmadığını söylüyor
    Who says you’re not beautiful
    – Kim güzel olmadığını söylüyor
    Who says
    – Kim söylüyor

    Who says
    – Kim söylüyor
    Who says you’re not start potential
    – Potensiyelin olmadığını kim söylüyor
    Who says you’re not presidential
    – Başkanlığa ait olmadığını kim söylüyor
    Who says you can’t be in movies
    – Filmlerde olamayacağını kim söylüyor
    Listen to me, listen to me
    – Beni dinle, beni dinle
    Who says you don’t pass the test
    – Testi geçemeyeceğini kim söylüyor
    Who says you can’t be the best
    – En iyisi olamayacağını kim söylüyor
    Who said, who said
    – Kim söyledi, kim söyledi
    Won’t you tell me who said that
    – Kİmin söylediğini söylemeyecek misin
    Yeah, oh
    – Evet, oh

  • Aysel & Arash- Always Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Aysel & Arash- Always Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Always on my mind, always in my heart
    – Her zaman aklımda, her zaman kalbimde…

    I’ve been waiting for you night after night
    – Geceden sonra gece, senin için bekliyorum.
    Like a shadow, staying close to the light
    – Bir gölge gibi, ışıklara yakın duruyorum.
    Suddenly you stand beside me and I see
    – Aniden yanımda duruyorsun ve ben görüyorum
    A million burning stars
    – Bir milyon yanan yıldızı…

    You are always on my mind, always in my heart
    – Her zaman aklımdasın, her zaman kalbimdesin.
    And I can hear you call my name on a mountain high
    – Ve adımı söylediğini duyabilirim yüksek bir dağda bile.
    Always on my mind, always in my dreams
    – Her zaman aklımdasın, her zaman hayallerimdesin.
    I wanna hold you close with me
    – Seni kendimle yakın tutmak istiyorum.
    Always, all the time
    – Her zaman ve her an.

    I believe I’m addicted to you
    – İnanıyorum ki sana müptelayım.
    In your eyes I see dreams coming true
    – Gözlerinde hayallerimin gerçek olduğunu görüyorum.
    Finally I have found you and now
    – Sonunda seni buldum ve şimdi
    I will never let you go, no
    – Asla gitmene izin vermeyeceğim, hayır!

    You are always on my mind, always in my heart
    – Her zaman aklımdasın, her zaman kalbimdesin.
    And I can hear you call my name on a mountain high
    – Ve adımı söylediğini duyabilirim yüksek bir dağda bile.
    Always on my mind, always in my dreams
    – Her zaman aklımdasın, her zaman hayallerimdesin.
    I wanna hold you close with me
    – Seni kendimle yakın tutmak istiyorum.
    Always, all the time
    – Her zaman ve her an.

    Hey! Hey! Hey! Hey!
    – Hey! Hey! Hey! Hey!

    Ohhh (ohhh), Ohhh (ohhh), Ohhh (ohhh)
    – Ohhh (ohhh), Ohhh (ohhh), Ohhh (ohhh)

    You are always on my mind, always in my heart
    – Her zaman aklımdasın, her zaman kalbimdesin.
    And I can hear you call my name on a mountain high
    – Ve adımı söylediğini duyabilirim yüksek bir dağda bile.
    Always on my mind, always in my dreams
    – Her zaman aklımdasın, her zaman hayallerimdesin.
    I wanna hold you close with me
    – Seni kendimle yakın tutmak istiyorum.
    Always, all the time
    – Her zaman ve her an.

    Always on my mind, always in my heart
    – Her zaman aklımdasın, her zaman kalbimdesin.
    Always on my mind, always in my dreams
    – Her zaman aklımdasın, her zaman hayallerimdesin.
    Always, all the time
    – Her zaman ve her an.

  • Korn – Alone I Break Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Korn – Alone I Break Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Pick me up
    – Topla beni

    Been bleeding too long
    – Uzunca bir süredir kanıyordum

    Right here, right now
    – Tam burada,hemen şimdi

    I’ll stop it some how
    – Bir şekilde bunu durduracağım

    I will make it go away
    – Onu burdan uzaklaştıracağım

    Can’t be here no more
    – Artık burda olamaz

    Seems this is the only way
    – Tek bir yol varmış gibi görünüyor

    I will soon be gone
    – Yakında gitmiş olacağım

    These feelings will be gone
    – Bu duygular geçip gidecek

    These feelings will be gone
    – Bu duygular geçip gidecek

    Now I see the times they change
    – Artık zamanın değiştiğini görüyorum

    Leaving doesn’t seems so strange
    – Terk ettiğim bir çok gariplik görünmeyecek

    I am hoping I can find
    – Umutluyum,bulabilirim

    Where to leave my hurt behind
    – Acımı akamda bırakacağım bir yer

    All this shit I seem to take
    – Gördüğüm tüm saçmalıkları

    All alone I seem to break
    – Tek başıma kırıyor gibi görünüyorum

    I have lived the best I can
    – Yapabilidğim en iyi şekilde yaşıyorum

    Does this make me not a man?
    – Bu beni bir adam yapmaz mı?

    Shut me off
    – Kapat beni

    I am ready,
    – Hazırım

    Heart stops
    – Kalp durdurmaya

    I stand alone
    – Yalnız başıma dikiliyorum

    Can’t be on my own
    – Kendim olamayarak

    I will make it go away
    – Onu burdan uzaklaştıracağım

    Can’t be here no more
    – Artık burda olamaz

    Seems this is the only way
    – Tek bir yol varmış gibi görünüyor

    I will soon be gone
    – Yakında gitmiş olacağım

    These feelings will be gone
    – Bu duygular geçip gidecek

    These feelings will be gone
    – Bu duygular geçip gidecek

    Am I going to leave this place?
    – Bu yeri terk mi ediyorum

    What is it I’m running from?
    – Kaçtığım şey ne?

    İs there nothing more to come?
    – Gidilecek başaka bir yer yok mu?

    Is it always black in space?
    – Burası her zaman karanlık mı?

    Am I going to take it’s place?
    – Bu yeri terk mi ediyorum?

    I guess god’s up in this place
    – Sanırım tanrı burada

    what is it that I’ve become?
    – Dönüşmekte olduğum şey ne?

    İs there something more to come? (more to come)
    – Gidilecek başka bir yer yok mu? (gidilecek daha çok)

  • İngilizce Omlet Tarifi ve Türkçe Anlamı

    Materials / Malzemeler

    1 cup feta cheese

    -1 su bardagi beyaz peynir rendelenmis

    2 tbsp butter

    -2 yemek kasigi tereyağı

    3-4 eggs

    -3-4 yumurta

    ¼ tsp salt to taste

    -½ çaykasığı

    Black pepper (optional)

    -karabiber(isteğe bağlı)

    ½ cup milk

    -½ su bardağı süt

    Fabrication / Yapılışı

    In a bowl beat eggs and stir in the rest of the ingredients but the butter.

    -Bir kasede tereyağı hariç bütün malzemeleri çırpın.

    Then melt butter in a skillet over medium heat and pour the egg mixture

    -Sonra bir tavada tereyağını eritin ve orta ateşte yağı biraz kıızdırın.

     Cook both sides of the cheese omelet till the eggs are cooked (4-5 minutes).

    Yumurta karışımını dokün ve omletin her iki tarafınıda toplam 4-5 dakika boyunca pişirin.

    You can decorate with optional maydonos, mint or salami

    steğe bağlı maydonos,nane veya salamla süsleyebilirsiniz

    ENJOY YOUR MEAL!

    AFİYET OLSUN!

  • Bon Jovi – All About Loving You Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Bon Jovi – All About Loving You Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Joey Keys was from my neighborhood
    – Joey Keys bizim mahalledendi
    Some would say that he was bad and Joe thought that was good
    – Kimileri kötü olduğunu söylerdi, Joey iyi olduğunu düşünürdü
    Joey got the name “Keys” picking locks
    – Joey “Keys”* adını anahtarsız kilit açmasından almıştı
    He never really robbed no one; it sure amused the cops
    – Gerçekte kimseyi soymamıştı, polisleri eğlendirirdi bu
    Joey’s parents owned a restaurant
    – Joey’nin anne babasının bir restoranı vardı
    After closing time they’d give us almost anything we’d want
    – Kapanma saatinden sonra ne istesek verirlerdi bize
    I never cared that Joey Keys was slow
    – Joey Keys’in yavaş olması hiç umrumda değildi

    Though he couldn’t read or write too well but we’d talk all night long.
    – Okuma yazması da olmamasına rağmen tüm gece konuşurduk onunla

    Come on, come on, come on
    – Hadi, hadi, hadi
    What you gonna do with your life?
    – Hayatınla ne yapacaksın?
    Come on, come on, come on
    – Hadi, hadi, hadi
    Chasing sparks in the nights
    – Geceleri kıvılcımlar kovalıyorsun
    His old man said tomorrow is a ride that goes nowhere
    – Babası, yarın hiçbir yere varmayan bir yolculuktur derdi
    But I’ll pull some strings, get blackbird wings
    – Ama ben biraz torpil ayarlarım, karatavuk kanatları bulurum
    And break us out of here
    – Ve bizi buradan kurtarırım

    Hey Joey
    – Hey Joey
    C’mon tell me ’bout your dreams
    – Hadi hayallerinden bahset bana
    Tell me all the sights you’re gonna see
    – Göreceğin yerleri anlat bana
    Tell me who you’re gonna be
    – Kim olacağını anlat bana
    Hey Joey
    – Hey Joey
    You’re gonna kiss the girls goodnight
    – Gece yarısı kızları öpeceksin
    Sometimes you got to stand and fight
    – Bazen ayakta durup savaşman gerekir
    It’ll be alright
    – Her şey güzel olacak

    We’re gonna find a better life
    – Daha iyi bir hayat bulacağız

    See Joe was 3 years younger to the day
    – Joey bu güne dek 3 yaş daha gençti
    Acting like a little brother but became my ball and chain
    – Küçük kardeş gibi davranırdı ama prangam oldu
    I met this girl named Rhonda, she fell for me
    – Rhonda isimli bir kızla tanışmıştım, bana vurulmuştu
    She said, “I might learn to like him but love ain’t built for three.”
    – “Onu sevmeyi öğrenebilirim ama aşk üç kişilik değildir” demişti

    Hey Joey
    – Hey Joey
    C’mon tell me ’bout your dreams
    – Hadi hayallerinden bahset bana
    Tell me all the sights you’re gonna see
    – Göreceğin yerleri anlat bana
    Tell me who you’re gonna be
    – Kim olacağını anlat bana
    Hey Joey
    – Hey Joey
    You’re gonna kiss the girls goodnight
    – Gece yarısı kızları öpeceksin
    Sometimes you got to stand and fight
    – Bazen ayakta durup savaşman gerekir
    It’ll be alright
    – Her şey güzel olacak

    Hey Joey
    – Hey Joey
    News gets around in this fading neighborhood
    – Bu solan mahallede yayılıyor haberler
    The old man lost the restaurant
    – Babası restoranı kaybetmiş
    He drinks more than he should
    – Çok fazla içiyormuş
    It’s time for Joey Keys to do some good
    – Joey Keys için iyi bir şeyler yapma zamanı
    Pick the lock off our lives, let’s get out of here like we always said we would
    – Hayatlarımızın kilidini aç, her zaman dediğimiz gibi gidelim buralardan

    Hey Joey
    – Hey Joey
    C’mon tell me ’bout your dreams
    – Hadi hayallerinden bahset bana
    Tell me all the sights you’re gonna see
    – Göreceğin yerleri anlat bana
    Tell me who you’re gonna be
    – Kim olacağını anlat bana
    Hey Joey
    – Hey Joey
    You’re gonna kiss the girls goodnight
    – Gece yarısı kızları öpeceksin
    Sometimes you got to stand and fight
    – Bazen ayakta durup savaşman gerekir
    It’ll be alright
    – Her şey güzel olacak

    We’re gonna find a better life
    – Daha iyi bir hayat bulacağız

    Find a better life
    – Daha iyi bir hayat
    Find a better life
    – Daha iyi bir hayat

  • James Bay – Need The Sun To Break Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    James Bay – Need The Sun To Break Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    I’m halfway gone, sleepless I’m battle-worn
    – Yolu yarıladım,uykusuzca savaşıyorum
    And you’re all I want, so bring me the dawn
    – Ve sen tüm istediğimsin,öyleyse beni şafağa götür
    I need the sun to break, you’ve woken up my heart
    – Dinlenmek için güneşe ihtiyacım var,kalbimi uyandırdın
    I’m shaking, oh my luck could change
    – Sallanıyorum,şansım değişebilirdi
    Been in the dark for weeks and I’ve realized you’re all I need
    – Bir haftalığına karanlıkta kaldım ve farkettim ki tüm ihtiyacım olan sensin
    I hope that I’m not too late, and I hope I’m not too late
    – Umarım çok geç kalmamışımdır,ve umarım çok geç kalmamışımdır

    Back of the room, how come my friends already know you?
    – Odadan geride dur,nasıl oluyorda arkadaşlarım seni zaten tanıyorlar?
    Feel like a kid, too shy to speak up so I keep it hid
    – Çocuk gibi hissediyorum,konuşmak için çok çekingen o yüzden onu gizliyorum
    Oh butterflies, you steal my sleep each night
    – Oh kelebekler,sen her gece uykumu çalıyorsun

    I need the sun to break, you’ve woken up my heart
    – Dinlenmek için güneşe ihtiyacım var,kalbimi uyandırdın
    I’m shaking, oh my luck could change
    – Sallanıyorum,şansım değişebilirdi

    Been in the dark for weeks and I’ve realized you’re all I need
    – Bir haftalığına karanlıkta kaldım ve farkettim ki tüm ihtiyacım olan sensin
    I hope that I’m not too late, and I hope I’m not too late
    – Umarım çok geç kalmamışımdır,ve umarım çok geç kalmamışımdır

  • Melanie Martinez – Fire Drill Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Melanie Martinez – Fire Drill Şarkı Sözleri ve Türkçe Anlamları

    Uh, mm, mm, mm
    – Uh, mm, mm, mm
    Uh, uh, mm, mm, uh, uh
    – Uh, uh, mm, mm, uh, uh

    I’ve never fit into any category, always deemed an outcast
    – Asla bir kategoriye uymadım, her zaman dışlanmış sayıldım
    Since I was in Sunday School and all the cool kids said I was weird
    It’s exactly the same, they say:
    – Pazar Okulu’nda olduğumdan beri ve tüm havalı çocuklar benim garip olduğumu söyledi bu tamamen aynısı, diyorlar ki:
    “Why do you dress that way? Why do you act that way?
    – “Neden böyle giyiniyorsun? Neden böyle davranıyorsun?
    Why aren’t you dress like me?”
    – Neden benim gibi giyinmiyorsun?”
    So is that what you really wanna say to me?
    – Bu cidden bana söylemek istediğin şey mi?
    You playin’ games with me
    – Benimle oyunlar oynuyorsun
    Tellin’ me you’re for my kind, still you abandon me
    – Benim gibi olduğunu söylüyorsun, beni hâlâ terk ediyorsun
    Calling me words I’m not, paintin’ a picture that’s false
    – Bana yalan yanlış isimler takıyorsun, sahte bir tablo çiziyorsun
    You must not know my heart, but I know it isn’t your fault
    – Kalbimi bilmiyorsun fakat biliyorum ki bu senin suçun değil
    You live in a world and you clutch, you don’t get out very much
    – Yaşadığın dünyadan bir şeyler anlamaya çalışıyorsun, çok fazla dışarı çıkmıyorsun
    Livin’ in the fake world, full of facades and chaotic behavior
    – Yanılsamalarla ve katolik davranışlarla, sahte bir dünyada yaşıyorsun
    You pull the lever for fun, yell, “fire,” then you just run
    – Alarma eğlence için basıyorsun, “Yangın var!” diye bağırıyorsun, sonra kaçıyorsun

    Fire drill, what would happen if a nuke just hit?
    – Yangın tatbikatı, şu an nükleer bomba kafamıza düşseydi ne olurdu?
    Would you say bye to your family? Would you post about it?
    – Ailene hoşça kal diyebilir miydin? Bunu sosyal medyada paylaşabilir miydin?
    Fire drill, if it all went up in flames one day
    – Yangın tatbikatı, eğer bunların hepsi alevler içinde kalırsa
    Would you give your mom a hug before your house burned away?
    – Annene sarılır mıydın evin kül olup yanmadan önce?
    It kills, I wish the best for you
    – Öldürüyor, senin için en iyisini diliyorum
    And you think I ignore you too, but
    – Ve sen de seni görmezden geldiğimi düşünüyorsun, fakat
    Really, I’m tryna live my own life
    – Gerçekten, kendi hayatımı yaşamaya çalışıyorum
    And be present more, and so should you, it’s alright to
    – Ve daha çok anı yaşamaya, ve sen de öyle yapmalısın, bu sorun değil

    Cryin’ inside
    – İçten içe ağlıyorum
    ‘Cause nothin’ I say ever comes out right
    – Çünkü söylediğim hiçbir şey asla doğru çıkmıyor
    We’re on the same side
    – Biz aynı taraftayız
    If I’m honest with you, you just run and hide
    – Eğer sana dürüstsem, kaçıp saklan
    I’m bad at public speaking
    – Ben topluluk önünde konuşmada kötüyüm
    But I’m speaking now so hear me out (Shut up)
    – Fakat şimdi konuşuyorum o yüzden şimdi beni dinle (kapa çeneni)
    I personally believe that everyone is fully capable
    – Şahsen herkesin yaptıklarından ve zorbalıklarından
    Of more than what they’re doing, all of the bullying
    – Daha fazlasını yapacak kadar yetenekli olduğuna inanıyorum
    All of the screwing around with people they don’t even really know, oh (Blah, blah, blah)
    – Gerçekten tanımadıkları insanlarla dalga geçenlerin hepsi, oh (Blah, blah, blah)
    Eatin’ a hate soufflé, and an angry bitter sorbet
    – Nefret suflesi yiyorlar, ve sinirli acı bir şerbet içiyorlar
    All ’cause you were bored one day
    – Bunu sırf bir gün sıkıldın diye yapıyorlar
    Losing your wits and your grace
    – Aklını ve zerafetini kaybettiğin için

    Fire drill, what would happen if a nuke just hit?
    – Yangın tatbikatı, şu an nükleer bomba kafamıza düşseydi ne olurdu?
    Would you say bye to your family? Would you post about it?
    – Ailene hoşça kal diyebilir miydin? Bunu sosyal medyada paylaşabilir miydin?
    Fire drill, if it all went up in flames one day
    – Yangın tatbikatı, eğer bunların hepsi alevler içinde kalırsa
    Would you give your mom a hug before your house burned away?
    – Annene sarılır mıydın evin kül olup yanmadan önce?
    It kills, I wish the best for you
    – Öldürüyor, senin için en iyisini diliyorum
    And you, think I ignore you too, but
    – Ve sen de seni görmezden geldiğimi düşünüyorsun, fakat
    Really, I’m tryna live my own life
    – Gerçekten, kendi hayatımı yaşamaya çalışıyorum
    And be present more, and so should you, it’s alright to
    – Ve daha çok anı yaşamaya, ve sen de öyle yapmalısın, bu sorun değil

    I am not the government
    – Ben devlet değilim
    I am not the fucked up men
    – Ben berbat bir adam değilim
    I am not a part of anything that is hateful
    – Ben nefretin bir parçası olan herhangi bir şey değilim
    Love is seeping out my pores, I don’t hold anger anymore
    – Sevgi gözeneklerimden akıyor, artık öfke duymuyorum
    Even for people who hurt and betray me (Okay)
    – Beni inciten ve ihanet eden insanlara bile (tamam)
    I am not the government
    – Ben devlet değilim
    I am not the fucked up men (Gross)
    – Ben berbat bir adam değilim
    I am not a part of anything that is hateful
    – Ben nefretin bir parçası olan herhangi bir şey değilim
    Love is seeping out my pores, I don’t hold anger anymore
    – Sevgi gözeneklerimden akıyor, artık öfke duymuyorum
    Even for people who hurt and betray me
    – Beni inciten ve ihanet eden insanlara bile (tamam)

    Fire drill, what would happen if a nuke just hit?
    – Yangın tatbikatı, şu an nükleer bomba kafamıza düşseydi ne olurdu?
    Would you say bye to your family? Would you post about it?
    – Ailene hoşça kal diyebilir miydin? Bunu sosyal medyada paylaşabilir miydin?
    Fire drill, if it all went up in flames one day
    – Yangın tatbikatı, eğer bunların hepsi alevler içinde kalırsa
    Would you give your mom a hug before your house burned away?
    – Annene sarılır mıydın evin kül olup yanmadan önce?
    It kills, I wish the best for you
    – Öldürüyor, senin için en iyisini diliyorum
    And you think I ignore you too, but
    – Ve sen de seni görmezden geldiğimi düşünüyorsun, fakat
    Really, I’m tryna live my own life
    – Gerçekten, kendi hayatımı yaşamaya çalışıyorum
    And be present more, and so should you, it’s alright to
    – Ve daha çok anı yaşamaya, ve sen de öyle yapmalısın, bu sorun değil

    I’m getting out of here
    – Ben buradan gidiyorum