Sözleşmeden buluşuverir kırık kalpler Anlatılmaz ama ordadır bütün dertler
Gönül kırgınlıkları hayat haksızlıkları Kader yalnızlıkları çeken bütün kalpler Gönül durgunlukları hayat yorgunlukları Şehir yalnızlıkları çeken bütün kalpler
Kimini yakıp geçen aşklar incitmiş Kimini yanlış kararlar yıkıp geçmiş Kimine yakın dostu ihanet etmiş Kimi hayatın sillesini yemiş
Kırık kalpler durağında inecek var Eteğindeki taşları dökecek var Doldurun kadehleri içelim beraber Yılların yorgunluğu geçene kadar
Kırık kalpler durağında inecek var Yüreğindeki dertleri dökecek var Doldurun kadehleri içelim beraber Yılların yorgunluğu geçene kadar
Kendini eğlenmeye verir kırık kalpler Sanki unutulurmuş gibi bütün dertler
Gönül kırgınlıkları hayat haksızlıkları Kader yalnızlıkları çeken bütün kalpler Gönül durgunlukları hayat yorgunlukları Şehir yalnızlıkları çeken bütün kalpler
Kimini yakıp geçen aşklar incitmiş Kimini yanlış kararlar yıkıp geçmiş Kimine yakın dostu ihanet etmiş Kimi hayatın sillesini yemiş
Kırık kalpler durağında inecek var Eteğindeki taşları dökecek var Doldurun kadehleri içelim beraber Yılların yorgunluğu geçene kadar
Kırık kalpler durağında inecek var Yüreğindeki dertleri dökecek var Doldurun kadehleri içelim beraber Yılların yorgunluğu geçene kadar
Kırık kalpler durağında inecek var Yüreğindeki dertleri dökecek var Doldurun kadehleri içelim beraber Yılların yorgunluğu geçene kadar
Kırık kalpler durağında inecek var Yüreğindeki dertleri dökecek var …içelim beraber Yılların yorgunluğu geçene kadar
아랫입술 몰래 물고 눈 지그시 감지(araesibsul mollae mulgo noon jigeushi gamji)(I secretly bite my lower lip and softly close my eyes) – araesibsul mollae mulgo öğlen jigeushi gamji (Alt dudağımı gizlice ısırıyorum ve gözlerimi usulca kapatıyorum) 내 몸을 채워오는 설렘을 감춰(nae momeul chaeweooneun seollemeul gamchweo)(I try to hide the fluttering feeling that fills my body) – nae momeul chaeweooneun seollemeul gamchweo(Vücudumu dolduran çırpınan hissi gizlemeye çalışıyorum) 왠지 자꾸 간지러워 널 생각하면 혼자 말을 건네게 돼(waenji jaggu ganjireoweo neol saengakhamyeon honja maleul geonnege dwae)(It tickles for some reason when I think of you, I start to talk to myself) – waenji jaggu ganjireoweo neol saengakhamyeon honja maleul geonnege dwae (Seni düşündüğümde nedense gıdıklanıyor, kendi kendime konuşmaya başlıyorum) Give me a perfect day – Bana mükemmel bir gün ver
Oh I’ll stay, by your side – Oh kalacağım, senin yanında 난 벌써 내 맘 반을 들킨 걸(nan beolsseo nae mam baneul deulkin geol)(I already revealed half of my heart) – nan beolsseo nae mam baneul deulkin geol(Kalbimin yarısını çoktan açığa vurdum) 기대해도 좋은 날이 올 거야 좋은 일만 잔뜩 다가올 거야(gidaehaedo joheun nali ol geoya joheun ilman janddeuk dagaol geoya)(A day where you can have high hopes will come. – gidaehaedo joheun nali ol geoya joheun ılman janddeuk dagaol geoya (Büyük umutların olabileceği bir gün gelecek. Only good things will come) – Sadece iyi şeyler gelecek) 힘든 나를 지켜 바라봐 줄 한 사람, 너인 것 같은 기분 드는 걸(himdeun nareul jikyeo barabwa jul han saram, neoin geot gateun gibun deuneun geol)(The one person who will protect and watch over the struggling me, I feel like that person is you) – himdeun nareul jikyeo barabwa jul han saram, neoin geot gateun gibun deuneun geol (Mücadele eden beni koruyacak ve kollayacak tek kişi, o kişinin sen olduğunu hissediyorum) I wanna make you mine forever – Seni sonsuza dek benim yapmak istiyorum
끊어질 듯 이어지는 해맑은 웃음 눈 떠보면 내 것인 걸(ggeunheojil deut ieojineun haemalkeun useum noon ddeobomyeon nae geoshin geol)(Your bright smile continues as if it will break. – ggeunheojil deut ieojineun hemalkeun useum öğlen ddeobomyeon nae geoshin geol (Parlak gülüşün kırılacak gibi devam ediyor. When I open my eyes, it’s mine) – Gözlerimi açtığımda, o benim) Give me a perfect day – Bana mükemmel bir gün ver Oh I’ll stay, by your side – Oh kalacağım, senin yanında 난 벌써 내 맘 반을 들킨 걸(nan beolsseo nae mam baneul deulkin geol)(I already revealed half of my heart) – nan beolsseo nae mam baneul deulkin geol(Kalbimin yarısını çoktan açığa vurdum) 기대해도 좋은 날이 올 거야 좋은 일만 잔뜩 다가올 거야(gidaehaedo joheun nali ol geoya joheun ilman janddeuk dagaol geoya)(A day where you can have high hopes will come. – gidaehaedo joheun nali ol geoya joheun ılman janddeuk dagaol geoya (Büyük umutların olabileceği bir gün gelecek.
Only good things will come.) – Sadece iyi şeyler gelecek.) 힘든 나를 지켜 바라봐 줄 한 사람, 너인 것 같은 기분 드는 걸(himdeun nareul jikyeo barabwa jul han saram, neoin geot gateun gibun deuneun geol)(The one person who will protect and watch over the struggling me, I feel like that person is you) – himdeun nareul jikyeo barabwa jul han saram, neoin geot gateun gibun deuneun geol (Mücadele eden beni koruyacak ve kollayacak tek kişi, o kişinin sen olduğunu hissediyorum) I wanna make you mine – Seni benim yapmak istiyorum 분명 좋은 사람 만난 걸 거야 멋진 일만 잔뜩 챙겨줄 거야(bummyeong joheun saram manan geol geoya meotjin ilman janddeuk chaengyeojul geoya)(I definitely met a good person, only great things will happen) – bummyeong joheun saram manan geol geoya meotjin ılman janddeuk chaengyeojul geoya (Kesinlikle iyi biriyle tanıştım, sadece harika şeyler olacak) 사랑 하나로도 충분할 것 같은 걸,(sarang hanarodo choongboonhal geot gateun geol,)(I think it’s just love, alone is enough) – (sarang hanarodo choongboonhal geot gateun geol,) (Bence bu sadece aşk, tek başına yeterli) Nothing’s better, better than love – Hiçbir şey aşktan daha iyi olamaz 기대해도 좋은 날이 올 거야 좋은 일만 잔뜩 다가올 거야(gidaehaedo joheun nali ol geoya joheun ilman janddeuk dagaol geoya)(A day where you can have high hopes will come. – gidaehaedo joheun nali ol geoya joheun ılman janddeuk dagaol geoya (Büyük umutların olabileceği bir gün gelecek. Only good things will come.) – Sadece iyi şeyler gelecek.) 힘든 나를 지켜 바라봐 줄 한 사람, 너인 것 같은 기분 드는 걸(himdeun nareul jikyeo barabwa jul han saram, neoin geot gateun gibun deuneun geol)(The one person who will protect and watch over the struggling me, I feel like that person is you) – himdeun nareul jikyeo barabwa jul han saram, neoin geot gateun gibun deuneun geol (Mücadele eden beni koruyacak ve kollayacak tek kişi, o kişinin sen olduğunu hissediyorum) I wanna make you mine forever – Seni sonsuza dek benim yapmak istiyorum
나 가지가지 하다 나무 되겠어 – Ağaç olacağım. 왜 자꾸 이상해질까 항상 니 앞에선 – Neden sürekli önünüzde garipleşiyor? 난 유치원생도 아닌데 모든 게 다 유치해 – Anaokulu öğrencisi değilim ama her şey çocukça. 사실 내가 방금 친 말장난보다 좀 더 유치해 – Aslında, az önce vurduğum kelime oyunundan biraz daha çocukça. Look at my eyes 내 짓궂은 말은 진심이 아냐 – Gözlerime bak, kindar sözlerim ciddi değil. 이 한 마디가 겁나 어렵더라. 아 관심 있다고 – Bu tek kelime çok zordu. Oh, ilgileniyorum. 네게 해가 되기 부끄러워 차가운 달이 됐지만 – Senin için güneşten utanıyorum. Soğuk bir ay oldu. 그 후로 자꾸 만들어 침대 바다 위 이불 파도 – O zamandan beri denizin üzerinde yataklar ve yorgan dalgaları yapmaya devam ettim (철썩! 철썩!) 미친놈처럼 펄쩍 – (Demir! Oh, aman tanrım!) Deli gibi. 뛰다 챙피함을 UFC로 승화시킨 게 내 업적 – Başarım, zihnimi ufc’ye yüceltmem. 하이킥도 날렸다가 잽 훅으로 막 쳤다가 – Yüksek bir vuruş yaptı ve sadece bir jab kancasıyla vurdu. 파운딩했다가 이불 쥐어뜯고 막 또 하소연하다가 – Batıyorum, yorganı sıkıyorum, tekrar düşürüyorum. Oh gimme 다리미 내 손발 펴줄 – Ellerimi ve ayaklarımı ütülememe izin ver Oh 이미 너의 의미는 내게 가사 몇 줄 – Oh zaten anlamın bana birkaç şarkı sözü ver 그 이상이야 근데 내 이불은 무슨 죄야 물어내 – Bundan fazlası var ama yorganımın nesi var? 그냥 니가 있었으면 해 – Sadece yapmanı istiyorum.
Only you only you – Sadece sen sadece sen 난 또 니 앞에서 이상한 짓만 골라 하게 돼 – Önünüzdeki tuhafı tekrar seçeceğim. 정말 예뻐 예뻐 예뻐 – Gerçekten çok güzel. Çok güzel. Oh 내가 왜 그랬는지 – Bunu neden yaptım? 자다 이불킥 날리겠어 – Ben uyuyacağım. Yorganı tekmeleyeceğim.
Only you woo woo woo woo woo (you!) – Sadece sen woo woo woo woo (sen!) You woo woo woo woo woo (you!) – Sen woo woo woo woo (sen!) 왜 그랬을까? 머리는 (빙빙) – Bunu neden yaptın? Kafa (Dönen) 죄 없는 이불만 차 (킥킥) – Günahsız Yorgan Yuvası Arabası (kıkırdama)
Oh 예뻐 예뻐 예뻐 (예뻐!) – Oh Güzel, güzel, güzel (Güzel!) Oh 예뻐 예뻐 예뻐 (예뻐!) – Oh Güzel, güzel, güzel (Güzel!) 나에겐 Only You – Benim için Sadece Sen Only You – sadece sen
너의 눈, 코, 입 따라서 – Gözlerin, burnun, ağzın boyunca 시선이 이동하지만 제발 오해는 말아줘 – Bakışların değişiyor ama lütfen beni yanlış anlama. 널 보면 주체를 못해 이거 참 주책인 건데 – Seni göremiyorum ve bu harika bir kitap. 마른침 꿀꺽 삼키며 말하지 ‘물 대신 건배’ – Kuru yudum alın ve ” Su yerine şerefe.” 취하지도 않는데 취한 척 괜시리 애교 – Sarhoş değilim, sarhoşum, sarhoşum, sarhoşum, sarhoşum, sarhoşum. 연필도 아닌데 자꾸 네게 흑심이 생겨 – Kalem değil ama sana kara bir kalp vermeye devam ediyor. 이런 시커먼 마음 혹시 눈치챘을까 – Böyle bir Çınar zihnini hiç fark ettin mi? 본심을 숨기려 해도 안 돼, 마른 세수만 어느새 – Gerçek duygularını gizleyemezsin, sadece kuru yıkamayı. 시간은 tik tok 흘러가서 니 집 앞에 다다랐을 때 – Zaman tik tok’u geçip evinize ulaştığında 괜히 더 분위기 잡고 – Atmosfere tutun. 이번엔 진짜 미친 척하고 – Bu sefer gerçekten deliymişim gibi davranıyorum. 찐한 키스나 한번 해 볼까 하며 어깨를 잡어 – Buğulanmış bir öpücük deneyelim ve omzunu tutalım. 근데 때마침 울린 한 통의 전화 – Ama günün sonunda bir telefon çaldı 언제 들어오냐는 너의 아버님의 성화 – İçeri girdiğinizde Babanızın Meşalesi Oh my god 분위기 좋았는데 – Aman Tanrım, güzel bir atmosferdi. 자기 전 괜히 이불에 화풀이 – Yatmadan önce yorgana gitmem gerekiyor. 좋았는데. – İyiydi.
Only you only you – Sadece sen sadece sen 난 또 니 앞에서 이상한 짓만 골라 하게 돼 – Önünüzdeki tuhafı tekrar seçeceğim. 정말 예뻐 예뻐 예뻐 – Gerçekten çok güzel. Çok güzel. Oh 내가 왜 그랬는지 – Bunu neden yaptım? 자다 이불킥 날리겠어 – Ben uyuyacağım. Yorganı tekmeleyeceğim.
갈까 말까 하다가 다가갔지 – Gidip gitmeyeceğimi merak ediyordum ve yaklaştım. 할까 말까 하다가 해버렸지 – Yapsam da yapmasam da düşündüm ve yaptım. 야심찬 개그와 장난, 스킨쉽과 또 앙탈 – Hırslı şakalar ve şakalar, skinships ve entals 근데 내 화살은 너란 과녁을 자꾸 피해가기만 해 – Ama okum senin gözünden kaçıp duruyor. 어딜까 니 맘은 거길까? 아 내가 왜 그때 그랬을까 – Aklın nerede orada? O zaman neden yaptım? 오늘도 잠 못 드는 밤, 침대 위 이불은 내 샌드백 – Bugünün uykusuz gecesi, yataktaki yorgan benim kum torbam Kick kick kick – Tekme tekme tekme
Only You only You – Sadece Sen sadece Sen 난 또 니 앞에서 이상한 짓만 골라 하게 돼 – Önünüzdeki tuhafı tekrar seçeceğim. 정말 예뻐 예뻐 예뻐 – Gerçekten çok güzel. Çok güzel. Oh 내가 왜 그랬는지 – Bunu neden yaptım? 자다 이불킥 날리겠어 – Ben uyuyacağım. Yorganı tekmeleyeceğim.
Only you woo woo woo woo woo (you!) – Sadece sen woo woo woo woo (sen!) You woo woo woo woo woo (you!) – Sen woo woo woo woo (sen!) 왜 그랬을까? 머린 (빙빙) – Bunu neden yaptın? Merrin (Dönüyor) 죄 없는 이불만 차 (킥킥) – Günahsız Yorgan Yuvası Arabası (kıkırdama)
Oh 예뻐 예뻐 예뻐 (예뻐!) – Oh Güzel, güzel, güzel (Güzel!) Oh 예뻐 예뻐 예뻐 (예뻐!) – Oh Güzel, güzel, güzel (Güzel!) 나에겐 Only you – Benim için sadece sen Only You – sadece sen
บทเพลงที่รู้ใจ จูบนั้นที่ให้ไป – Onu öpmeyi bilen bir şarkı. ดอกไม้ที่สวยงาม ยังจำได้อยู่ไหม – Güzel çiçekler hala hatırlıyor มีอีกมากมาย ของขวัญและรูปถ่าย – Daha fazla hediye ve fotoğraf เก็บไว้เมื่อพบกัน ในวันที่สำคัญวันนี้ – Çok önemli bir günde buluştuğunuzda saklayın. บอกรักกันอีกที – Birbirinize tekrar söyleyin.
เมื่อได้ประคองสองมือบรรจบกัน – İki el birleştiğinde, เธอบอกฉันไม่ต้องการสิ่งใด – Bana hiçbir şey istemediğimi söyledi. ไม่ขอให้รักเป็นดั่งฝัน – Aşkı bir rüya olarak istememek. วันครบรอบเธอเคยบอก – Yıldönümüydü. ว่าขอเพียงอ้อมกอดเป็นของขวัญ – Bu sadece bir hediye olarak kucaklayalım. แค่เท่านั้นที่เธอต้องการ – Sadece sen istiyorsun.
ส่งยิ้มเพื่อทักทาย สบตาอย่างเขินอาย – Utanmış gözlerini selamlamak için bir gülümseme gönder. อาจดูคล้ายทุกวัน แต่ยังคงสำคัญเสมอ – Her gün gibi görünebilir ama yine de önemlidir. แค่ฉันกับเธอ – Sadece sen ve ben.
เมื่อได้ประคองสองมือบรรจบกัน – İki el birleştiğinde, เธอบอกฉันไม่ต้องการสิ่งใด – Bana hiçbir şey istemediğimi söyledi. ไม่ขอให้รักเป็นดั่งฝัน – Aşkı bir rüya olarak istememek. วันครบรอบเธอเคยบอก – Yıldönümüydü. ว่าขอเพียงอ้อมกอดเป็นของขวัญ – Bu sadece bir hediye olarak kucaklayalım. แค่เท่านั้นที่เธอต้องการ – Sadece sen istiyorsun.
เมื่อได้ประคองสองมือบรรจบกัน – İki el birleştiğinde, เธอบอกฉันไม่ต้องการสิ่งใด – Bana hiçbir şey istemediğimi söyledi. ไม่ขอให้รักเป็นดั่งฝัน – Aşkı bir rüya olarak istememek. วันครบรอบเธอเคยบอก – Yıldönümüydü. ว่าขอเพียงอ้อมกอดเป็นของขวัญ – Bu sadece bir hediye olarak kucaklayalım. แค่เท่านั้นที่เธอต้องการ – Sadece sen istiyorsun.
เรื่องราวที่สวยงาม บทความและนิทาน – Güzel hikayeler makaleler ve masallar จะแสนหวานเท่าไหร่ ไม่อาจเปรียบหัวใจดวงนี้ – Bu kalp gibi ne kadar tatlı olamazsın? จากคนๆ นี้ – Bu kişiden.
미리 말할게 사과는 안 해 – Sana önceden söyleyeceğim. Özür dilemiyorum. 아무 말 없이 너 후회 안 해? – Hiçbir şey söylemeden pişman olmaz mısın? 다 관심 없잖아 친구야 뭐야? – Her şeyle ilgilenmiyorsun. Sen bir arkadaşsın. Ne? Oh, you know what to do – Oh, ne yapacağını biliyorsun
피곤해, 그만 오늘은 놔 줘 – Yorgunum. Bugün beni bırakmayı kes. 더 이상 반복하긴 싫어 – Artık tekrarlamak istemiyorum. 또 다 내가 나빠, 아마 그래 – Yine, belki de kötüyüm. 난 널 미워하나 봐 – Senden nefret ediyorum.
사랑이 잘 안돼, 떠올려 봐도 – Aşk iyi değildir, hatırlayabiliyorum. 피부를 비비고 안아봐도 – Cildini ovalayıp sarılabilirsin. 입술을 맞춰도 참 생각대로 되지 않아 – Dudaklarını ona sürsen bile, düşündüğün gibi görünmüyor. 웃긴 것 같아, 되돌려보려고 – Geriye bakmanın komik olduğunu düşünüyorum. 서로 모른 척해도 – Birbirlerini tanımıyor olsalar bile. 이제 와 우리가 어떻게 다시 사랑 같은 걸 하겠어? – Şimdi gelin ve tekrar aşk gibi bir şeyi nasıl yapacağız?
다섯 번째 미안하단 말이 – Beşinci kez özür dilerim. 이젠 너에게는 지겨운 건지 – Artık senden bıktım. 마지막일 거란 예감이 들어 – Bunun son olacağına dair bir önsezim var. Oh, you know what to do – Oh, ne yapacağını biliyorsun
이건 내가 오늘 하루 종일 – Bugün bütün gün yaptığım şey bu. 그린 저녁은 분명 아니야 – Açıkçası yeşil bir akşam değil. 널 보면 자꾸 네 안에 내가 보여서 – Sana baktığımda, beni her zaman içinde görüyorum. 이젠 내가 싫어 – Şimdi nefret ediyorum.
사랑이 잘 안돼, 떠올려 봐도 – Aşk iyi değildir, hatırlayabiliyorum. 피부를 비비고 안아봐도 – Cildini ovalayıp sarılabilirsin. 입술을 맞춰도 참 생각대로 되지 않아 – Dudaklarını ona sürsen bile, düşündüğün gibi görünmüyor. 웃긴 것 같아, 되돌려보려고 – Geriye bakmanın komik olduğunu düşünüyorum. 계속 모른 척해도 – Her zaman bilmesen bile. 이제 와 우리가 어떻게 다시 사랑 같은 걸 하겠어? – Şimdi gelin ve tekrar aşk gibi bir şeyi nasıl yapacağız?
어디야? (넌 어디야?) – Neredesin? (Neredesin?) 집이야 (난 택시야) – Burası evim. Taksideyim. 집에 거의 다 와가니? – Eve gelmek üzere misin? 아아, 미안해 (뭐 어떤 게?) – Ne yazık ki, üzgünüm (ne tür bir şey?) 그냥 다 (들어가) – Sadece her şey (içeri gir) 나 지갑 거기 두고 왔어 – Cüzdanımı orada bıraktım. 아아, 있잖아 – Ne yazık ki biliyorsun. 아니야 (말해 봐?) – Hayır (Söyle bana?) 이제 더 사랑하지 않는 것 같아 – Artık seni daha fazla sevdiğimi sanmıyorum. 아아아, 아아아 (음, 음) – Ne yazık ki, ne yazık ki (um, um)
사랑이 잘 안돼, 떠올려 봐도 – Aşk iyi değildir, hatırlayabiliyorum. 피부를 비비고 안아봐도 – Cildini ovalayıp sarılabilirsin. 입술을 맞춰도 참 생각대로 되지 않아 – Dudaklarını ona sürsen bile, düşündüğün gibi görünmüyor. 웃긴 것 같아, 되돌려보려고 – Geriye bakmanın komik olduğunu düşünüyorum. 서로 모른 척해도 – Birbirlerini tanımıyor olsalar bile. 이제 와 우리가 어떻게 다시 사랑 같은 걸 하겠어? – Şimdi gelin ve tekrar aşk gibi bir şeyi nasıl yapacağız?
ماني مصدق إن قلبك خانني – Manny kalbinin bana ihanet ettiğine ikna oldu. لا جات على بالي ولا توقعتها – Ne aklıma geldi ne de bekledim يمكنها صحوه من الله جاتني – Tanrı’dan uyanabilir beni aldı وأشوفها بالفعل جات فوقتها – Ve ben zaten üzerinde Geçit gösteriyorum
جربت نسيانك وربي عانني – Seni unutmaya çalıştım ve Tanrı bana yardım etti لين استراحت نفسي اللي أوجعتها – Len, kendimi dinlendirdim, bu da ona zarar verdi وما دامك أخترت الفراق ودامني – Ve ayrılmayı ve beni tutmayı seçtiğin sürece هيك حافظاً عشرتك ولا خنتها – Heck, onunu al ve onu aldatma
أقولها الله يصيبك باللي صابني – Diyorum ki, ‘Tanrı seni korusun oğlum.’ وتذوق من طعناتك اللي ذقتها – Ve sahip olduğun bıçakların tadına bak حتى يضيمك وقتك اللي ضامني – Böylece zamanın beni garantilemek için harcanıyor وتعيش نفس الحالة اللي عشتها – Sen de benim yaşadığım durumu yaşıyorsun.
ماني مصدق إن قلبك خانني – Manny kalbinin bana ihanet ettiğine ikna oldu. لا جات على بالي ولا توقعتها – Ne aklıma geldi ne de bekledim يمكنها صحوه من الله جاتني – Tanrı’dan uyanabilir beni aldı وأشوفها بالفعل جات فوقتها – Ve ben zaten üzerinde Geçit gösteriyorum
ومطرد ورا المقفي ولا من باعني – Ve beni satan, beni satan değil كنت نعمه بس ما قدرتها – Sadece onun yetenekleriyle kutsanmıştım. وإن فاتك قطار العمر ما فاتني – Ve eğer bir ömür boyu treni kaçırdıysan, neyi kaçırdım حتى لو مشيت الجميلة خدها – Güzellik yanağından geçse bile
المسألة أكبر كثير إن كانني – Sorun çok daha büyük, eğer ben على حسب قسوتك أنا حسبتها – Zulmüne bağlı olarak, düşündüm ki حتى ولو شوقي لدربك جابني – Senin yolunu istesem bile, varım ينبيك عن حزن الأماكن صمتها – Hüzünlü yerler size sessizliklerini anlatır
ماني مصدق إن قلبك خانني – Manny kalbinin bana ihanet ettiğine ikna oldu. لا جات على بالي ولا توقعتها – Ne aklıma geldi ne de bekledim يمكنها صحوه من الله جاتني – Tanrı’dan uyanabilir beni aldı وأشوفها بالفعل جات فوقتها – Ve ben zaten üzerinde Geçit gösteriyorum
صرت خايف – Korktum. لو تلاقينا و حنّا – Eğer tanışırsak ve biz بيننا صد و حسايف – Aramızda bir gümbürtü ve bir gümbür var من زرع هالخوففينا ؟ – Halkhofvina’yı kim dikti من سرقنا في ثواني – Bizi saniyeler içinde kim soydu ثم تركنا و إنتهينا! – Sonra bizi terk etti ve işimiz bitti! و تدري حاير. – Ve bilmeden şaşkına döndü. وش أقول – Ve diyorum ki خابت إيدين الحلول – Eden hayal kırıklığına uğramış çözümler و ماني عارف – Ve Manny Arif كيف أواسي – Konsol nasıl yapılır و أنهي بالقصة يباسي – Ve hikayeyi şu şekilde bitirin:: يوم اناظر للمرايه – Aynaya bakmak için bir gün اللي فيها شخص ماضي – Kimin geçmişi var شخص قلبه . كان – Biri onu teslim etti. Oydu ما يخاف الحُب – Aşktan korkan nedir ما يقوى الظلام – Karanlığı güçlendiren nedir و كان راضي – Ve tatmin oldu بس يخاف – Sadece korkuyorum لـ وين توصل هالمحبة – Wayne aşkını teslim ettiği için وش مصير اللي يحبه – Ve sevdiği kişinin kaderi و كيف يقاوم هالجفاف – Kuraklığa nasıl direnilir و تدريمافي بيّدي حيلة – Ve ellerimde eğitim bir numaradır كل حاجة مستحيلة – Her ihtiyaç imkansızdır غير إنّي – Ancak, ben أتذكر . ضحكتي منّك زمان – Hatırlıyorum. Senden gelen gülüşüm zaman و أتعجب كيف إنه – Ve nasıl olduğunu merak ediyorum في ثواني . إنسرق مني الأمان! – Saniyeler içinde . Güvenliğimi çaldı!
Even In my darkest times you came (Came) – En karanlık zamanlarımda bile geldin (Geldin) Just to see if I’m holding on – Sadece dayanıp dayanmadığımı görmek için Let’s back in forth – İleri geri dönelim It’s driving me insane – Bu beni delirtiyor. Please, just let me go – Lütfen, bırak gideyim.
And I’m making it clear – Ve açıkça söylüyorum You’re my biggest fear – Sen benim en büyük korkumsun I’m moving away – Uzaklaşıyorum. There’s nothing to say – Söyleyecek bir şey yok I know where to go and it’s not where I’ve been – Nereye gideceğimi biliyorum ve gittiğim yer değil
And I’m – Ve ben (Op-opa, op-opa) – (Op-opa, op-opa) (Op-opa, op-opa) – (Op-opa, op-opa) And I’m – Ve ben (Op-opa, op-opa) – (Op-opa, op-opa) (Op-opa, op-opa) – (Op-opa, op-opa) And I’m making it clear – Ve açıkça söylüyorum You’re my biggest fear – Sen benim en büyük korkumsun I’m moving away – Uzaklaşıyorum. There’s nothing to say – Söyleyecek bir şey yok I know where to go and it’s not where I have been – Nereye gideceğimi biliyorum ve gittiğim yer değil
Even in my darkest times you came (Came) – En karanlık zamanlarımda bile geldin (Geldin) Just to see if I’m holding on – Sadece dayanıp dayanmadığımı görmek için This back and forth is driving me insane – Bu ileri geri beni delirtiyor Please, just let me go (Go) – Lütfen, bırak gideyim (Git)
And I’m making it clear – Ve açıkça söylüyorum You’re my biggest fear – Sen benim en büyük korkumsun I’m moving away – Uzaklaşıyorum. There’s nothing to say – Söyleyecek bir şey yok I know where to go and it’s not where I’ve been – Nereye gideceğimi biliyorum ve gittiğim yer değil
Just let me go – Bırak gideyim. (Op-opa, op-opa) – (Op-opa, op-opa) (Op-opa, op-opa) – (Op-opa, op-opa) And I’m – Ve ben (Op-opa, op-opa) – (Op-opa, op-opa) (Op-opa, op-opa) – (Op-opa, op-opa) And I’m – Ve ben (Op-opa, op-opa) – (Op-opa, op-opa) (Op-opa) – (Op-opa) If I’m holdin’ – Eğer tutuyorsam And I’m – Ve ben (Op-opa, op-opa) – (Op-opa, op-opa) (Op-opa) – (Op-opa) If I’m holdin’ – Eğer tutuyorsam And I’m (Go-go-goin’) – Ve ben (Go-go-goin’) And I’m (Go-go-goin’) – Ve ben (Go-go-goin’) If I’m holdin’ (Go-go-goin’) – Eğer tutuyorsam (Go-go-goin) And I’m (Go-go-goin’) – Ve ben (Go-go-goin’) If I’m holdin’ on – Eğer dayanıyorsam
Не ходи сынок в лесок, одинок — – Sakın ormana gitme evlat, yalnız — Там и злой медведь, там и лютый волк! – Orada kızgın bir ayı, orada şiddetli bir kurt var! Здесь не страшен мне — ни медведь, ни волк. – Burada benim için korkulacak bir şey yok — ne ayı ne de kurt. Медведь — мой дядько, волк — мой браток. – Ayı benim amcam, kurt benim kardeşimdir.
Она тебя будет ждате, горько будут плакать дитяте! – O sizi bekliyor olacak,çocuklarınız acı bir şekilde ağlayacaklar! Жена не льет горьких слёз, Боже поможет детям без бати. – Karım acı gözyaşları dökmez, Tanrı bati olmadan çocuklara yardım eder. Горе-горевать, слезы проливать, на небе тучи воронья. – Keder-kederlenmek, gözyaşlarını dökmek, gökyüzünde karga bulutları vardır. Горе-не горюй и не плачь Мате, чему быть того не миновати. – Yazıklar olsun-yas tutmayın ve bir Eşe ağlamayın, ki bu gerçekleşmeyecek bir şey değildir.
Стволок за поясок. Со мной сто братков, к колоску колосок. – Beline silah dayadım. Yanımda yüz tane erkek kardeş var, başaklara doğru. Стволок за поясок, над головою витает колесо. – Namlu kemerin arkasında, başının üzerinde bir tekerlek var. Стволок за поясок. Смерть косит косой, колоски вяжет в стог. – Beline silah dayadım. Ölüm bir tırpanı biçer, başaklarını bir yığına örer. Стволок за поясок, смою кровь белой росой. – Göğsümü kemerimden geçireceğim, kanı beyaz çiyle yıkayacağım.
Тут, на самой окраине, верят все, – Burada, dışarıdaki herkes inanıyor, Как в правду в то, что рая нет. – Cennet olmadığı gerçeği gibi. И я не знаю, как надо и как правильней – Ve nasıl yapılması gerektiğini ve nasıl daha doğru olduğunu bilmiyorum Умоляю: сердце, не чувствуй — стань каменным! – Yalvarıyorum: kalbi hissetme — taş ol!
Эй! В огне хата, в огне храм. – Hey! hey! Kulübenin ateşinde, tapınağın ateşinde. Люди спят и слышен храп. – İnsanlar uyur ve horlamayı duyar. Братцы-разбойники, стволок за поясок – Soyguncular kardeşler, beline silah dayadılar И про запас расходники. – Ve stok malzemeleri hakkında.
Будет рамс, значит — будет бойня, – Rams olacak, o zaman katliam olacak, Ведь боль на душе знает только воин. – Çünkü acıyı sadece bir savaşçı bilir. Слишком рано стала вдовой Мать. – Çok erken dul bir anne oldu. Война приходит, брат, чтоб свое брать. – Savaş geliyor, kardeşim, kendininkini almak için.
Чему быть того не миновать. – Bundan kaçınılacak bir şey yok. Палачу меня казнить, Богу миловать! – Beni idam edecek cellat, Tanrı’ya merhamet edecek! На окна ставни, двери на засов, – Pencerelere kepenkler, kapılar sürgü üzerine, На сорок сороков срок пришел, ствол за поясок. – Kırk kırk yıl hapis cezasına çarptırıldı, beline silah verildi.
Стволок за поясок. Со мной сто братков, к колоску колосок. – Beline silah dayadım. Yanımda yüz tane erkek kardeş var, başaklara doğru. Стволок за поясок, над головою витает колесо. – Namlu kemerin arkasında, başının üzerinde bir tekerlek var. Стволок за поясок. Смерть косит косой, колоски вяжет в стог. – Beline silah dayadım. Ölüm bir tırpanı biçer, başaklarını bir yığına örer. Стволок за поясок, смою кровь белой росой. – Göğsümü kemerimden geçireceğim, kanı beyaz çiyle yıkayacağım.
Вечность в путь зовет сынов и это Вечный зов. – Çocukları ebedi olarak yola çağırıyor ve bu sonsuz bir çağrıdır. Их жизни тают словно свечи у образов. – Hayatları görüntülerde mum gibi eriyor. Вчера во сне я видел смерть и блеск крестов. – Dün rüyamda haçların ölümünü ve parlaklığını gördüm. Сегодня стало понятно, что это был Вещий сон! – Bugün bunun bir kehanet rüyası olduğu anlaşıldı!
Шашка свиснет, голова с плеч. – Kontrol cihazı asılacak, baş omuzlarından düşecek. Пресекла, пресечет и впредь плеть будет сечь! – Durdurdu, durdurdu ve bundan sonra kırbaçlanacak! Пять стволов будут, пять стволов. – Beş silah olacak, beş silah olacak. Будут хором петь сто стволов песню, как за столом. – Glee kulübünde masadaki gibi 100 silahla şarkı söyleyecekler.
Под капотом табун скакунов вороных. – Kaputun altında bir sürü kara at sürüsü var. Табун прошел за ним, пыль столбом да земля горит. – Sürüsü onun arkasından geçti, toz direğe dayandı ve toprak yanıyor. Встали братья, как один за одного в полный рост. – Kardeşler birer birer tam boy olarak ayağa kalktı. Смерть взялася за косу, начался лютый покос. – Ölüm örgüden alındı, şiddetli bir biçme başladı.
К колоску колосок, в чистом поле, – Temiz bir alanda, kulakların başaklarına doğru, В окружении черных лесов. – Kara ormanlarla çevrili. Батя с братьями уснули тут Вечным Сном, – Babam ve kardeşlerim burada ebedi Uykularında uyuya kaldılar, И за них пришли отомстить сто сынов. – Ve onlar için yüz oğlanın intikamını almaya geldiler.
Стволок за поясок. Со мной сто братков, к колоску колосок. – Beline silah dayadım. Yanımda yüz tane erkek kardeş var, başaklara doğru. Стволок за поясок, над головою витает колесо. – Namlu kemerin arkasında, başının üzerinde bir tekerlek var. Стволок за поясок. Смерть косит косой, колоски вяжет в стог. – Beline silah dayadım. Ölüm bir tırpanı biçer, başaklarını bir yığına örer. Стволок за поясок, смою кровь белой росой. – Göğsümü kemerimden geçireceğim, kanı beyaz çiyle yıkayacağım.
Стволок за поясок. – Beline silah dayadım. Стволок за поясок. – Beline silah dayadım. Стволок за поясок. – Beline silah dayadım. Стволок за поясок, смою кровь белой росой. – Göğsümü kemerimden geçireceğim, kanı beyaz çiyle yıkayacağım.