Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 73

antikite * Tarihte İlk Çağ, antik devir.
antikomünist * Komünizme karşı.
antikomünizm * Komünizm aleyhtarlığı.
antikor * Hastalık etkenlerini zararsız duruma getirmek için vücudun çıkardığımadde.
antilop * Antiloplardan, sıcak ülkelerde yaşayan, çok hızlıkoşan, boynuzlu bir hayvan (Anthilopus).
* Bu hayvanın derisinden yapılmış.
antiloplar * Gevişgetiren memeli hayvanların bir familyası.
antimon * Atom numarası51, atom ağırlığı121,76 olan, 6300 C de eriyen, haddede veya çekiç altında işlenemeyen,
çoğunlukla basım harfleri alaşımında kullanılan, mavimtırak beyaz renkte bir element. KısaltmasıSb.
antinomi * Çatışkı.
antipati * Sevimsizlik, soğukluk.
* Karşıt duygu.
antipatik * Antipati uyandıran, sevimsiz, soğuk.
antipatik bulmak * sevimsiz bulmak, kanıkaynamamak.
antipropaganda * Karşıpropaganda.
antisemit * Yahudilik aleyhtarlığı.
antisemitist * Yahudilere karşıdüşmanca duygular besleyen ve Yahudilere karşıayırt edici tedbirler alınmasını isteyen
görüşe bağlı olan (kimse).
antisemitizm * Yahudilere karşıdüşmanca duygular besleyen ve Yahudilere karşıayırt edici tedbirler alınmasını
isteyenlerin görüşü veya tutumu.
antisepsi * Mikropları ilâçla öldürme yolları.
antiseptik * Antisepsi yapmak için kullanılan veya antisepsi özelliği olan (madde).
antisiklon * Yüksek basınçlıatmosfer kütlesi; havanın sarmal biçimli hareketi için kullanılır.
antitez * Karşısav.
antitoksik * Antitoksin.
antitoksin * İçine giren toksinleri zararsız hâle getirmek için vücudun çıkardığımadde.
antlaşma * İki veya daha çok devletin saldırmazlık, savaşta ittifak gibi konularda üstlenmelerini belirttikleri belge ve
belgede belirtilen durum, muahede, pakt.
antlaşmak * Antlaşma yapmak, ahitleşmek.
antlı * Ant içmişveya ant içirilmiş.
antoloji * Şairlerin, yazarların, bestecilerin eserlerinden alınmışseçme parçalardan oluşan kitap, seçki, güldeste.
antrakt * Ara.
antrasit * Güçlükle tutuşan, koku, duman çıkarmadan, büyük bir ısıvererek yanan bir tür taşkömürü.
antre * Bir yapıda girip geçilen yer, methal.
* Başlangıç yemeği.
antrenman * Bir spor dalında yapılan alıştırma veya hazırlık çalışması, idman, egzersiz.
antrenman yapmak * spor amacıyla çalışmak, alıştırma yapmak.
antrenmanlı * İdmanlı.
antrenmansız * Antrenmanı olmayan, idmansız.
antrenör * Bir spor dalında sporcuyu eğiten, yetiştiren ve çalıştıran kişi, çalıştırıcı.
antrenörlük * Antrenörün işi veya mesleği, çalıştırıcılık.
antrepo * Gümrüklere gelmişticarî eşyanın konulduğu, korunduğu yer, ardiye.
antrepocu * Antrepo işleten kimse.
* Antrepoya bakan kimse.
antrepoculuk * Antrepocunun yaptığı iş.
antrkot * Sığırın iki kürek arasından ve pirzolalık yerinden çıkartılan kemiğinden sıyrılmışet dilimi.
antrok * Triyas devri katmanlarında bulunan, derisi dikenlilerden, deniz lâlelerinin saplarını oluşturan kalsiyum
karbonat birleşimli fosil.
antropoit * Bkz. insansı.
antropoitler * Bkz. insansılar.
antropolog * İnsan bilimi uzmanı.
antropoloji * İnsanın kökenini, evrimini, biyolojik özelliklerini, toplumsal ve kültürel yönlerini inceleyen bilim, insan
bilimi.
antropolojik * İnsan bilimiyle ilgili, insan bilimsel.
antropomorfizm * İnsan biçimcilik.
antroponim * Kişi adlarını inceleyen bilim dalı.
antroposantrizm * İnsanıtabiatın merkezi sayan, bütün öbür yaratıkların insan için yaratılmışolduklarınısöyleyen dinî nitelikli
öğreti, insaniçincilik.
antropozoik * İnsanın belirmesi ve yayılmasınıniteleyen antropozoik devir teriminde geçer.
antropozoik devir * Antropozoik.
antrparantez * Söz arasında, sırası gelmişken, istitrat.

Bir yanıt yazın