Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 74

anut * İnatçı, ayak direyici.
anüri * İdrarınıyapamama şeklinde ağır bir böbrek rahatsızlığı belirtisi.
anüs * Sindirim kanalının doğru bağırsak denilen son bölümündeki çıkışdeliği, makat, şerç.
anüs yüzgeci * Balıklarda anüs bölgesinde tek olarak bulunan yüzgeç.
anyon * Negatif elektrikle yüklü iyon, eksin.
anzarot * Sıcak ülkelerde yetişen bodur bir ağaç (Sarcocolla).
* Bu ağacın yara tedavisinde kullanılan reçinesi.
* Rakı.
aort * Kalbin sol karıncığından çıkan ve vücuda kırmızıkan dağıtan büyük atardamar.
apacı * Çok acı.
apaçık * Çok açık, çok belirgin.
apaçıklık * Apaçık olma durumu.
* Bir şeyin, hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın aydınlık, açık bir biçimde görünmesi.
apak * Çok ak.
apala * Abla.
apalak * (bebekler ve küçük çocuklar için) Tombul, gürbüz, iri.
apandis * Kör bağırsağın ince bir parmak gibi olan son bölümü.
apandisit * Apandisin iltihaplanması.
apansız * Hiç beklenmedik bir sırada, pek ansızın.
apansızın * Birdenbire, çok anî olarak.
apar topar * Telâşve acele ile, yaka paça.
aparey * Çeşitli parçalardan meydana gelen alet, cihaz.
aparkat * Boksta bükük kolla aşağıdan yukarıya doğru atılan yumruk.
aparma * Aparmak işi.
aparmak * Almak, alıp götürmek.
* Gizlice almak, alıp kaçmak, çalmak.
apart otel * Müşterilerin kendi yeme ve içme ihtiyacınıkarşılayabilmek için gerekli malzemeler ile donatılmış bağımsız
apartman veya villâ tipinde inşa edilmişancak otel gibi işletilen konaklama tesisi.
apartman * Birkaç katlıve her katında bir veya birkaç daire bulunan yapı.
apaş * Külhan beyi, kabadayı, hayta.
apatit * Doğada, kemik dokusunda bulunan, içinde flüor veya klor olan doğal kalsiyum fosfat.
apaydın * Çok aydınlık.
apaydınlık * Apaydın olma durumu.
apayrı * Büsbütün ayrı, bambaşka.
apaz * Avuç.
* Bir avuç dolusu.
apaz * Çok az.
apazlama * Apazlamak işi.
* Pupa ile orsa arasında geminin omurgasına 450 açı ile esen (rüzgâr).
* Böyle esen bir rüzgârla.
apazlamak * Avuçlamak.
* Yelken rüzgârla dolup şişmek.
* (gemi) Apazlama rüzgârla gitmek.
apel * Anonim ortaklıklarda sermaye artırımı için yapılan ödeme çağrısı.
aperitif * İştahıaçmak için yemekten önce içilen içki, açar.
apış * Butların iç tarafı, iki bacak arası.
apışarası * İki bacağın arasında kalan yer.
apışak * Bacaklarınıaçarak yürüyen, ayrık bacaklı.
* Bacaklarıaça aça yürüme.
apışık * Yorgun, güçsüz, şaşkın.
* Kuyruğunu apışarasına alarak yılgın yılgın giden (hayvan).
apışıp kalmak * şaşırmak.
apışlık * Ağ.
apışma * Apışmak işi.
apışmak * Hayvan yorgunluktan bacaklarını birbirinden ayırarak çöküvermek.
* Oturmak, bacaklarıayırarak çömelmek.
* Ne yapacağınıkestirememek, şaşırmak.
apıştırma * Apıştırmak işi.
apıştırmak * Hayvanıçok yorarak yürüyecek gücünü bırakmamak.
* Çifte demir atarak döndükçe geminin bir alan içinde kalmasını sağlamak.
apiko * Geminin, zinciri toplayıp demirini kaldırmaya hazır bulunması.
* Hazır, tetik.
* Derli toplu, süslü, şık.
aplik * Duvar şamdanı, duvar lâmbası.
aplikasyon * Uygulama.
* Bir kumaşüzerine başka bir kumaşparçasınıveya bir danteli dikme yolu ile uygulayarak yapılan süs.
* Eldeki haritaya göre arazi üzerinde bir parseli kazıklarla belirtme.
aplike * Düz veya desenli bir kumaştan kesilmişmotiflerin bir başka kumaşa işlenmişdurumu.
apokaliptik * Anlaşılmaz, kapalı, karanlık (söz veya yazı).

Bir yanıt yazın