Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 99

ateşyağdırmak * ateşli silâhlarla aralıksız mermi atmak.
* çevresindekilere ağır sözler söylemek.
ateş! * ateşetmek için verilen komut.
ateş baz * Osmanlılarda şenlikler için donanma fişeklerini hazırlayan kimse.
* Ateşle hüner gösteren oyuncu.
ateşçi * Fabrika, vapur, lokomotif gibi ateşle işleyen yerlerde ocaklara kömür atıp ateşin sürekli yanmasınısağlayan
kimse.
ateşçilik * Ateşçinin işi.
ateşe atmak * bile bile çok tehlikeli bir işe girişmek.
ateşe dayanıklı * aşırıısıdan zarar görmeyen.
ateşe tutmak * az ısıtmak.
* üzerine ateşli silâhla mermi atmak.
ateşe vermek * ateşiçine sokmak.
* bir yeri kasten yakmak, kundak sokmak.
* aşırıtelâşa ve sıkıntıya düşürmek.
* bir ülkeyi savaşa sokarak veya kargaşa ve karışıklık yaratarak sıkıntıve yıkıma uğratmak.
ateşe vurmak * bir yemeği pişmek üzere ocağa koymak.
ateşe vursa duman vermez * pek cimri olanlar için söylenir.
ateşi başına vurmak * çok öfkelenmek, sinirlenmek, coşmak.
ateşi çıkmak (veya yükselmek) * (hasta için) vücut ısısı olağandan çok artmak.
ateşi düşmek * (hasta için) ateşi geçmek veya azalmak.
ateşi uyandırmak * sönmek üzere olan ateşi canlandırmak.
ateşin * Ateşli, coşkun.
ateşine (veya nârına) yanmak * bir kimse yüzünden zarara uğramak.
ateşini almak * yüksek vücut ısısınıdüşürmek.
* derece ile ateşi ölçmek.
* acıyı, yanmayıazaltmak.
ateşkes * Savaşan iki kuvvetin karşılıklı olarak savaşıdurdurması, bırakışma, mütareke.
ateşle barut bir yerde durmaz * biri kız, biri erkek iki gencin bir yerde yalnız başlarına kalmalarının sakıncalı olduğunu anlatmak için
söylenir.
ateşle oynamak * pek tehlikeli bir işle uğraşmak.
ateşleme * Ateşlemek işi.
ateşlemek * Tutuşturmak, yakmak.
* Top, tüfek gibi patlayıcımaddeleri patlatmak.
* Kışkırtmak, heveslendirmek.
ateşlendirme * Ateşlendirmek işi.
ateşlendirmek * Coşturmak, kışkırtmak, şiddetlendirmek.
ateşlenme * Ateşlenmek işi.
ateşlenmek * Ateşlemek işine konu olmak.
* Vücut ısısıartmak.
* Coşmak, kızışmak, şiddetlenmek.
ateşler içinde * (hasta) çok ateşli bir durumda.
ateşletme * Ateşletmek işi.
ateşletmek * Ateşlemek işini yaptırmak.
ateşleyici * Ateşleme niteliği olan.
* Patlayıcımaddeleri ateşlemekte kullanılan cihaz.
ateşli * Ateşi olan.
* Coşkun, coşturucu, coşkulu.
* Cinsel istekleri güçlü olan.
ateşli ateşli * Yoğun ve heyecanlı bir biçimde, hararetli hararetli.
ateşli silâh * Patlayıcımadde aracı ile mermi atan top, tüfek gibi silâh.
ateşlik * Ateşyakılan veya konulan yer.
ateşlilik * Ateşli olma durumu.
ateşperest * Ateşe tapan.
ateşten gömlek * acı, üzüntü veren, dayanılmaz, sıkıntılıdurum.
atfen * Mal ederek, yükleyerek.
atfetme * Atfetmek işi, isnat.
atfetmek * Bir işi veya bir sözü bir kimseye mal etmek, yüklemek, isnat etmek.
* Yöneltmek, çevirmek.
atgiller * Atları, eşekleri ve zebraları içine alan, tek parmaklımemeliler familyası.
atıalan Üsküdar’ı geçti * fırsatın kaçırılıp artık yapılacak bir şey kalmadığınıanlatır.
atıcı * İyi nişan alan, attığınıvuran kimse.
* Yalancı, asılsız şeyler uydurup söyleyen.
atıcılık * Atıcı olma durumu.
* Bazıateşli silâhlar kullanarak yapılan spor.
* Yalancılık, uydurmacılık.
atıf * Yöneltme, çevirme.
* İlişkili bulma.
atıfet * İyilik, bağış, kayra, lütuf, ihsan, inayet.
* Karşılık beklemeden gösterilen sevgi.
atık * Süt veya yoğurt çalkamaya yarar küçük yayık.
atık * Atılmış, atılan.
atık kâğıt * Kâğıt, işleme sürecinden veya kullanımdan sonra arta kalan ve kâğıt veya karton üretiminde ve kâğıt
hamuru yapımında tekrar kullanılan kâğıt veya karton parçaları.

Bir yanıt yazın