Kategoriler
C SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük C Sayfa 12

cenah * Kuşkanadı.
* Kol, pazı.
* Yan, taraf.
* Savaşdüzenindeki ordunun iki yanından her biri.
cenap * Saygı, onur ve büyüklük anlamıyla kullanılır.
cenaze * Kefenlenip tabuta konmuş, gömülmeye hazırlanmışinsan ölüsü.
* Cenaze töreni.
cenaze alayı * Ölüyü kaldırma töreni veya bu törende yer alan veya cenazeyi izleyen topluluk.
cenaze duası * Cenaze defnedilirken okunan dua.
cenaze gibi * benzi sararmış.
cenaze levazımatı * Ölünün kefenlenmesi sırasında gerekli olan malzemeler.
cenaze merasimi * Cenaze töreni.
cenaze namazı * Cenaze gömülmeden önce musalla taşının üstüne konan tabutun önünde kılınan namaz.
cenaze töreni * Cenaze namazından mezara kadar yapılan dinî tören.
cenazeyi kaldırmak * ölüyü gömmek üzere götürmek; gömmek.
cenbiye * Ağzıeğri bir tür Arap bıçağı.
cendere * Bir şeyi sıkmak, ezmek gibi işlerde kullanılan mekanizma, pres.
* Manevî baskı.
cendereleşme * Cendereleşmek işi.
cendereleşmek * Manevî baskıaltında mücadele etmek.
cendereye sokmak * manevî baskıaltına almak.
Cenevizli * Ceneviz (bugünkü Cenova şehri) Cumhuriyeti halkından olan kimse.
cengâver * Savaşçı.
* İyi dövüşen, dövüşçü, savaşkan, vuruşkan.
cengâverce * Cengâvere yakışır biçimde.
cengâverlik * Savaşçılık, savaşkanlık, dövüşçülük.
cengel * Otlarla ve sık ağaçlarla örtülü genişHindistan ormanlarına verilen ad.
cenin * Ana rahminde doğma zamanınıtamamlayamamışveya vaktinden önce düşmüşçocuk.
ceninisakıt * Düşük.
cenk * Savaş, kavga.
* Büyük çaba, uğraş, kavga; çekişme.
cenk etmek * savaşmak, mücadele etmek.
cenkçi * Savaşçı, kavgacı.
cenkçilik * Cenkçi olma durumu.
cenkleşme * Cenkleşmek işi.
cenkleşmek * Savaşmak.
* Atışmak, çekişmek, münakaşa etmek.
cennet * Dinî inanışlara göre, iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz bir mutluluğa kavuşacakları
yer; uçmak (II).
* Çok güzel, huzur veren yer.
cennet balığı * Cennet balığı gillerden, mavi yeşil zemin üzerine bakır rengi çizgili tropikal balık (Macropodus
viridiauratus).
cennet balığı giller * Kemikli balıklar takımının kefallar alt takımına giren bir familya.
cennet biberi * Zencefilgillerden karabiber tadında bir bitki.
cennet gibi * güzel, bakımlı(yer).
cennet kuşu * Cennet kuşugillerden, tüyleri güzel renkli bir kuş(Paradisea apoda).
* Güzel, alımlıkadın.
* Henüz pek küçükken ölen bebek.
cennet kuşugiller * Omurgalıhayvanlardan kuşlar sınıfının bir familyası.
cennet öküzü * Yüreği temiz ama budala denecek kadar saf kimse.
cennet taamı * Tadıçok güzel olan yemek veya yiyecek.
cennete çevirmek * temiz, bakımlı, güzel bir yer durumuna getirmek.
cennete dönmek * güzel, rahat yaşanılır, bakımlı bir yer durumuna gelmek.
cennetleşme * Cennetleşmek durumu.
cennetleşmek * Cennet durumuna girmek.
* Cennetin güzellikleriyle donanmak.
cennetlik * Öldükten sonra yerinin cennet olacağına inanılan (kimse).
* (ölmüşkimse için) Yeri cennet olan, cennetmekân.
cennetmekân * Cennetlik.
centilmen * İyi arkadaşlık eden, saygılı, görgülü, kibar (erkek).
centilmence * Centilmene yakışır (bir biçimde).
centilmenlik * Centilmen olma durumu.
* Centilmene yakışır davranış.
centilmenlik antlaşması * Hukukî ve resmî olmayan, ancak tarafların karşılıklı güvenlerine dayanan sözlü antlaşma.
cenubî * Güneyle ilgili, güneye özgü olan, güney.
cenup * Güney.

Bir yanıt yazın