galerici | * Galeri işleten kimse. |
galeta | * Fırında iyice pişirilerek kurutulan çeşitli biçimde peksimet. |
galeta unu | * Galetadan veya kızarmışekmek kabuğundan yapılan un. |
galeyan | * Kaynama. * Coşma. |
galeyan etmek | * kaynamak. * coşmak. |
galeyana gelmek | * coşmak, hiddetlenmek. |
galeyana getirmek | * coşturmak. |
galeyanlı | * Galeyana gelmişolan. |
gali | * Alçak ve altıdüz gemi. * Gemilerin üst güvertelerinde ve palavralarında bulunan mutfak. |
galiba | * Görünüşe göre, sanılır ki, anlaşılan. |
galibarda | * Mora çalan kırmızı. |
galibiyet | * Yenme, yengi. |
galip | * Bir yarışma, karşılaşma, çatışma vb. sonunda yenen, üstün gelen, başarıkazanan. |
galip gelmek | * yenmek, üstün gelmek. |
galiz | * Kaba ve çirkin, iğrenç. |
galon | * Anglosaksonların kullandığıyaklaşık 4,5 litrelik bir tür ölçü birimi. * Çoğunlukla akaryakıt vb. sıvımaddeleri taşımada kullanılan, silindir biçiminde, metalden büyük kap. * Boya sanayiinde kullanılan beşlitrelik ambalâj. |
galoş | * Tabanıtahtadan yapılmışderi ayakkabı. * Sağlık kurumlarında ve özellikle hastahanelerde özel bölümlere girerken ayağa geçirilen ince ve şeffaf korumalık. |
galsame | * Solungaç. |
galvaniz | * “Galvanizlenecek parçanın batırıldığıerimişçinko banyosu” anlamına gelen galvaniz banyosu teriminde geçer. * Üzeri değerli madenlerle kaplanacak bir bakır levhanın batırıldığı altın, gümüşveya plâtin banyosu. |
galvaniz banyosu | * Galvanizlenecek parçanın batırıldığıerimişçinko banyosu. |
galvanizci | * Madenî parçaların sıcakta daldırma yöntemiyle galvanizlenmesinde kullanılan erimişçinko banyosunu hazırlamak ve denetlemekle görevli işçi. |
galvanize | * Paslanmaktan korumak için erimişçinkoya batırılarak kaplanmış(nesne). |
galvanizleme | * Galvanizlemek işi. |
galvanizlemek | * Madenî bir parçayıpaslanmaktan korumak için galvaniz banyosunda erimiş çinko ile kaplamak. |
galvanizlenme | * Galvanizlenmek işi. |
galvanizlenmek | * Galvanizlemek işi yapılmak. |
galvanizletme | * Galvanizletmek işi. |
galvanizletmek | * Galvanizle kaplatmak. |
galvanizli | * Galvanizlenmiş(madde). |
galvanizm | * Canlı organizmalarda doğru akımın etkisi olayı. |
galvano | * Elektroliz yoluyla yapılmışresim klişesi. |
galvanokoter | * Elektrikle kızdırılan dağlağı. |
galvanometre | * Mıknatıslı iğnede oluşan sapmaları gözlemek yoluyla elektrik akımının şiddetini ölçmeye yarayan cihaz. |
galvanoplâsti | * İçinde herhangi bir maden erimiş bulunan bir sıvıya, istenilen eşyayıdaldırıp sıvıdan elektrik akımı geçirmek yoluyla o eşyayı bir maden tabakasıyla kaplama işlemi. |
galvanoskop | * Manyetik bir ibre yardımıyla elektrik akımının varlığınıveya yönünü gösteren cihaz. |
galvanotip | * Galvanoplâsti yoluyla hazırlanan ve tipo baskıda kullanılan kabartma klişe. |
galvanotipi | * Tipografik klişeleri çoğaltmada kullanılan galvanoplâsti. |
galyot | * Başıve kıçıçok yuvarlak gulet tipinde, altıdüz bir gemi. |
galyum | * Çok seyrek bulunan, alüminyumu andıran, yoğunluğu 5,9, atom ağırlığı69,72 olan, 29,8 C° de eriyen element. Kısaltması ga. |
gam | * Tasa, kaygı, üzüntü. |
gam | * Sekiz notanın kalın sesten inceye veya inceden kalına gitmek üzere sıralanmışdizisi. Do, re, mi, fa, sol, lâ, si, do veya do, si, lâ, sol, fa, mi, re, do. |
gam çekmek | * tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek. |
gam yapmak | * gam biçiminde deneme ve alıştırmayıçalgıveya sesle uygulamak. |
gam yememek | * tasa etmemek, kaygılanmamak, üzülmemek. |
gama | * Yunan alfabesinin üçüncü harfi (g). |
gama ışınları | * Radyoaktif cisimler tarafından yayılan ve x ışınlarından daha kısa dalgalı olan ışınlar. |
gamaglobülin | * Kanda, lenfte, safrada vb. de bulunan bir protein türü. |
gamalı | * Bazıeski dinlerin ve Nazizmin sembolü olan, uçlarıYunancanın gama harfi biçiminde kırılmış(haç). |
gamba | * İyi toplanmamışhalat veya zincirlerde ortaya çıkan dolaşıklık, burulma. |
gambot | * Birkaç topu olan bir çeşit küçük ve hafif savaşgemisi. |
Kategoriler