Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 47

gözlemek * Bir şeyin olmasınıveya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek.
* Dikkatle bakmak, tarassut etmek.
* İncelemek, araştırmak.
* Gizlice bakmak, gözetlemek.
gözlemleme * Gözlemlemek işi.
gözlemlemek * Gözlemek.
* Dışdünyadaki bir şeyi iyi bilmek için dikkati onun üzerinde tutmak, müşahede etmek.
gözlenme * Gözlenmek işi.
gözlenmek * Gözlemek işi yapılmak veya gözlemek işine konu olmak.
gözler önüne serilmek * görülmek, bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmak.
gözler önüne sermek * açıklamak, sergilemek, göstermek, tanıtmak.
gözleri açılmak * uyanmak.
* Bkz. gözü açılmak.
gözleri bayılmak * uyku, istek gibi herhangi bir durum gözlerinden belli olmak.
gözleri berraklaşmak * bakışlarıdaha canlıve parlak olmak.
gözleri buğulanmak (veya bulutlanmak) * gözleri yaşararak çevreyi bulanık görmek.
gözleri çakmak çakmak (olmak) * ateşli hastalık veya öfkeden gözleri kızarmışve parlamışolmak.
gözleri çekik * gözleri şakaklara doğru gerilmişolan.
gözleri çukura gitmek (veya kaçmak) * aşırıyorgunluktan göz çevresi kararmak veya çökmek.
gözleri dolmak (veya dolu dolu olmak) * ağlayacak kadar duygulanmak.
gözleri dönmek * (aşırıateşten veya can çekişirken) gözlerin renkli bölümü kapakların altında kalarak görünmemek.
* öfkesinde ne yaptığını bilmemek.
gözleri evinden (veya yuvalarından) uğramak (veya fırlamak) * korku, öfke ve telâşı gözlerinden belli olmak.
gözleri fal taşı gibi açılmak * büyük bir şaşkınlık veya öfkeden dolayı gözler doğal olmayan bir biçimde açılmak.
gözleri fıldır fıldır etmek * şeytanca ve çapkınca bakmak.
gözleri ışık içinde (veya ışıklı) * güçlü ışık yüzünden bakamamak.
* çok neşeli, mutlu, heyecanlı.
gözleri kamaşmak * hayran olmak, büyülenmek.
gözleri kan çanağına dönmek (veya gözleri kanlanmak) * uykusuzluk, yorgunluk, ağlama gibi sebeplerle gözleri çok kızarmak.
* sinirden, öfkeden, hiddetten gözleri irileşmek ve kızarmak.
gözleri kapanmak * ölmek.
* çok uykusu gelmek.
gözleri kararmak * başdönmesi, açlık, yorgunluk gibi sebeplerle iyi göremez olmak.
gözleri parlamak * gözlerinde sevinç ve istek belirmek.
gözleri sulanmak * gözlerine yaşgelmek.
gözleri süzülmek * göz kapaklarıhafifçe kapanmaya başlamak.
gözleri takılıp kalmak * (bir şeyden) gözlerini ayıramamak.
gözleri velfecri okumak * kurnazlığı gözlerinden belli olmak.
gözleri yaşarmak * gözleri sulanmak.
* duygulanmak.
gözleri yollarda kalmak * birinin gelmesini, merak, istek veya özlemle beklemek.
gözlerinde şimşek (veya şimşekler) çakmak * çok kızmak, öfkelenmek.
* çok üzücü bir sebeple sarsılmak.
gözlerinden okumak * (birinin) içinden geçenleri bakışlarından sezmek.
gözlerine inanamamak * hiç umulmayan, hiç beklenmeyen bir şeyin görülmesi karşısında şaşırmak.
gözlerine uyku girmemek (veya gözlerini uyku tutmamak) * hiç uyuyamamak.
gözlerini (veya gözünü) oymak * birine çok kötülük etmek.
gözlerini açmak * uyanmak.
* kendine gelmek, ayılmak.
gözlerini alamamak * bakışlarınıayıramamak.
gözlerini bayıltmak * gözlerini yarıkapamak.
gözlerini belertmek * gözlerini, akıçok görünecek biçimde açmak.
gözlerini bitirmek * gözlerini aşırıyormak.
gözlerini devirmek * öfke ile bakmak.
gözlerini devirmek * öfke ile bakmak.
gözlerini dikmek * dikkatle bakmak, gözünü ayırmadan bir yere veya bir kimseye bakmak.
gözlerini fal taşı gibi açmak * şaşkınlıkla, hayretle bakmak.
gözlerini kaçırmak * biriyle göz göze gelmemek için gözlerini başka tarafa çevirmek.
gözlerini kan bürümek * Bkz. gözünü kan bürümek.
gözlerini kapamak * ölmek.
gözlerinin içi gülmek * çok sevindiği yüzünden, gözlerinden belli olmak.
gözlerinin içine kadar kızarmak * utancından yüzü çok kızarmak.

Bir yanıt yazın