gülabdan | * Gül suyu serpmek için kullanılan, ağzıemzikli, armut biçiminde küçük kap. |
gülbahar | * Kırmızı boya elde etmede kullanılan iyi bir cins toprak. * Bir tavla oyunu. |
gülbank | * Hep bir ağızdan ve makamla yapılan dua veya ant. |
gülbeşeker | * Gül çiçeği ve şeker ile yapılan macun kıvamında bir çeşit reçel. |
gülböceği | * Altın böcek. |
gülcü | * Gül üreten kimse. |
gülcülük | * Gül üretme işi. |
güldeste | * Antoloji. |
güldü gülecek | * Gülmek üzere olan, gülmeye hazır durumda, gülümser. |
güldür güldür | * Çok gürültü ederek, yüksek ses çıkararak, hızla. |
güldürme | * Güldürmek işi. |
güldürmek | * Gülmesine sebep olmak. |
güldürü | * Güldürme özelliği olan. * İnsanların, olayların, durumların gülünç yönlerini belirten sahne eseri, komedi, fars. |
güldürücü | * Gülmeyi sağlayan, gülmeye yol açan, komik. |
güle güle | * Gülerek. * Mutlu, güzel günlerde uğurlama için kullanılan seslenme sözü. * “Üzüntüsüz bir hayat sürerek, gönül ferahlığı ile (giy, otur, kullan, büyüt…)” anlamında bir iyi dilek sözü. |
güle oynaya | * sevinerek, neşe ile. |
gülecen | * Sevimli ve cana yakın tavırları olan (kimse). |
güleç | * Her zaman gülümseyen, mütebessim. |
güleçlik | * Güleç olma durumu. |
güleğen | * Güler yüzlü, çok gülen (kimse). |
güler misin, ağlar mısın! | * hem gülünecek hem üzülünecek nitelikteki şaşırtıcı olaylar karşısında söylenir. |
güler yüz | * İçten ve yapmacıksız, yumuşak, okşayıcıdavranış. |
güler yüzlü | * Yakınlık gösteren, içten davranan. |
güler yüzlülük | * Güler yüzlü olma durumu. |
gülerim! (veya güleyim bari!) | * yersiz görülen bir düşünceye karşıhafifseme olarak söylenir. |
gülerken ısırır | * görünürdeki iyiliğine güvenilmemesi gereken (kimse). |
gülgiller | * Çilek, armut, elma, badem gibi türleri içine alan, ayrıtaç yapraklı iki çeneklilerden, örneği gül olan bir bitki familyası. |
gülhatmi | * Ebe gümecigillerden, yaprakları genişve yuvarlak, çiçekleri büyük ve türlü renklerde olan, çok yıllık otsu bir bitki (Althaea rosea). |
gülistan | * Gül bahçesi. * Huzurlu, rahat ve zenginlik dolu (yer). |
gülkurusu | * Kurutulmuşpembe gül rengi. * Bu renkte olan. |
güllâbi | * Akıl hastahanelerindeki hademelere verilen ad. |
güllâbici | * Bkz. güllâbi. |
güllâbicilik | * Güllâbicinin yaptığı iş. |
güllâbicilik etmek | * birinin taşkın ve şımarık davranışlarına katlanarak yüzüne gülmek. |
güllâç | * Nişastadan yapılan, çok ince kuru yufka; bu yufkadan hazırlanan tatlı. * Tadıhoşolmayan toz durumundaki bazı ilâçların kolayca yutulabilmesi için bunların içine konuldukları, nişastadan küçük kap. |
gülle | * Eskiden som taşveya demirden, yuvarlak bir biçimde yapılırken, günümüzde çelikten silindir biçiminde, bir ucu sivri olarak yapılan top mermisi. * Atletizm yarışmalarında atılan pirinç veya pirinçten daha sert bir maddeden yapılan, erkekler için 7.257 kg, kadınlar için 4 kg olan madenî küre. |
gülle atma | * Tek elle taşınan gülleyi ileriye doğru fırlatma. * Gülleyi en uzağa atmak amacıyla yarışılan atletizm dalı. |
gülle gibi | * çok ağır. * hâlsiz, yorgun argın. |
gülleci | * Top güllesi yapan kimse. * Gülle atma sporu yapan kimse. |
güllü | * Gülü olan. |
güllük | * Gül bahçesi veya gülü çok olan yer. |
güllük gülistanlık | * Bolluk ve rahatlık içinde olan (yer). |
gülme | * Gülmek işi. * Kahkaha. |
gülme komşuna, gelir başına | * birinin başına gelen kötü bir durum senin de başına gelebilir. |
gülmece | * Eğlendirmek, güldürmek ve birine, bir davranışa incitmeden takılmak amacını güden ince alay, mizah, humor. * Gerçeğin güldürücü yanlarını ortaya koyan edebiyat türü, mizah. |
gülmeceli | * İçinde gülmece nitelikleri bulunan (yazı, karikatür vb.), mizahî. |
gülmek | * (insan) Hoşuna veya tuhafına giden olaylar, durumlar karşısında, genellikle sesli bir biçimde duygusunu açığa vurmak. * Mutlu, sevinçli zaman geçirmek, eğlenmek, hoşça vakit geçirmek. * Biriyle alay etmek. * Dikkati çekecek derecede hoşve sıcak görünmek. |
gülmekten kırılmak (katılmak) | * aşırıderecede sarsılarak gülmek. |
gülü seven dikenine katlanır | * insan sevdiği kimse veya sevdiği işyüzünden gelecek sıkıntılara katlanır. |
gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz | * birinin uygunsuz durumlarısayılırken bunların öteden beri bilindiğini anlatmak için söylenir. |
Kategoriler