Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 57

gülücük * Çocuk gülümsemesi.
* Gülümseme, tebessüm.
gülük * Hindi.
* Sebze yetiştirmek için açılan ocak.
gülümseme * Hafifçe gülme, tebessüm.
gülümsemek * Güler gibi olmak, hafifçe gülmek.
gülümser * Hafifçe gülümseyen, sevimli.
gülümseyiş * Gülümsemek işi veya biçimi.
gülünç * Alayıüzerine çeken, eğlence konusu olan, güldürücü, tuhaf, komik.
gülünçleşme * Gülünçleşmek işi, komikleşme.
gülünçleşmek * Gülünç duruma gelmek, komikleşmek.
gülünçleştirme * Gülünçleştirmek işi.
gülünçleştirmek * Gülünç duruma getirmek.
gülünçlü * Güldürücü, eğlendirici özellikleri bulunan (oyun, hikâye, söz).
gülünçlük * Gülünç olma durumu, komiklik.
gülünme * Gülünmek işi.
gülünmek * Gülmek işi yapılmak.
* Alay edilmek.
gülüp geçmek * umursamamak, aldırışetmemek, üzerinde durmamak.
gülüp oynamak (veya gülüp söylemek) * neşeli, sevinçli, keyifli, güzel vakit geçirmek.
gülüş * Gülmek işi veya biçimi.
gülüşme * Gülüşmek işi.
gülüşmek * Karşılıklıveya birlikte gülmek, birlikte şakalaşmak.
gülüşülme * Gülüşülmek işi veya durumu.
gülüşülmek * Karşılıklıveya birlikte gülünmek.
gülüt * Bir skece, revüye veya bir eğlence gösterisine eklenen gülünçlü sözler veya durumlar.
gülütçü * Bir skeçte, revüde veya eğlence gösterisinde eklenen sözleri ve durumlarıhazırlayan kimse.
güm * Derinden ve patlayıcıyankılı gürültü.
güm güm * Yankılı gürültü sesinin tekrarlandığınıanlatır.
güm güm atmak * heyecanla vurmak.
güm güm etmek * derinden yankılıses olmak, ses çıkmak.
gümbedek * Gümbürdeyerek.
* Beklenmedik bir zamanda, birdenbire.
gümbür gümbür * Büyük bir gürültü ile.
gümbürdeme * Gümbürdemek işi.
gümbürdemek * Gümbür diye ses çıkarmak.
* (insan için) Ölmek, gümleyip gitmek.
gümbürdetme * Gümbürdetmek işi.
gümbürdetmek * Gümbürdemesine yol açmak.
gümbürdeyiş * Gümbürdemek işi veya biçimi.
gümbürtü * Gümbürdeme sesi, gürültü.
gümbürtülü * Gümbürtü sesi çıkaran.
güme * Avcıkulübesi.
* Bostanda yapılan bekçi kulübesi.
güme gitmek * boşa gitmek, boşyere yok olmak.
* (insan için) boşu boşuna ölmek, hiç uğruna ölmek.
* değeri anlaşılmadan yitip gitmek.
gümeç * Bal peteğini oluşturan altıköşeli gözeneklerden her biri.
gümeç balı * Gümeciyle birlikte bulunan süzülmemiş bal.
gümele * Bkz. güme.
gümleme * Gümlemek işi.
gümlemek * Güm diye ses çıkarmak.
* Sınıfta kalmak.
gümletme * Gümletmek işi.
gümletmek * Hızla vurmak veya çarpmak.
gümleyip gitmek * beklenmedik bir zamanda ansızın ölmek.
gümrah * (su, saç, ses gibi bir yerden çıkan şeyler için) Bol, sık, çok, gür.
gümrahlık * Gümrah olma durumu, bolluk, sıklık, gürlük.
gümrük * Bir ülkeye giren veya bir ülkeden çıkan mal ve eşya üzerinden alınan vergi.
* Bir verginin alınması işlemiyle uğraşan devlet kuruluşu.
* Bir ülkenin girişve çıkışında gümrük denetim ve gözetiminin yapıldığıyer.

Bir yanıt yazın