hamaset | * Yiğitlik, kahramanlık, cesaret. |
hamasî | * Yiğitlerden ve yiğitliklerden söz eden (destan, şiir). |
hamaylı | * Bkz. hamail. |
Hambelî | * 343 Hanbelî. |
hamburger | * Bir tür köfteli ve yuvarlak ekmekli sandviç. |
hamburgerci | * Hamburger yapan veya satan kimse. |
hamdetme | * Hamdetmek işi veya biçimi. |
hamdetmek | * Tanrı’ya şükretmek. |
hamdüsena | * Tanrı’ya olan şükran duygularını bildirme. |
Hamel | * Koç burcu. |
hamhalat | * Kaba saba, görgüsüz. * Verimsiz, çorak, kuru. |
hamız | * Asit. |
hami | * Gözeten, koruyan, koruyucu (kimse). * Kayıran, kayırıcı(kimse). |
hamil | * Elinde bulunduran, üzerinde taşıyan. * Destek, bindi. |
hamil olmak | * üzerinde bulundurmak, taşımak. |
hamile | * Gebe, yüklü, aylı. |
hamilelik | * Gebelik. * Hamile elbisesi. |
hamilen | * Üzerinde taşıyarak. |
hamilikart | * Tavsiye edildiği yazılıkartı, pusulayıtaşıyan kimse. |
haminne | * Yaşlıve saygıduyulan kadınlara verilen unvan. |
hamisiz | * Koruyucusu, kayıranı olmayan. |
hamiş | * Mektup kâğıdının boş bir yerine yazılan ek düşünce, çıkma, not (post scriptum). |
hamiyet | * Bir insanın yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası. |
hamiyetli | * Hamiyeti olan. |
hamiyetperver | * Hamiyetli, hamiyet sahibi. |
hamiyetperverlik | * Hamiyet sahibi olma. |
hamiyetsiz | * Hamiyeti olmayan. |
hamiyetsizlik | * Hamiyetsiz olma durumu. |
hamla | * Küreklerin bir kez suya daldırılıp çıkarılması. * Bu biçimde sandalın aldığıyol. * Kıçtan birinci oturak. |
hamlacı | * Büyük sandal ve kayıklarda kıçtan birinci oturakta kürek çeken kimse. |
hamlaç | * Üfleç. |
hamlama | * Hamlamak. * Çini toprağından yapılmışnesnelerin ilk pişirilişi. * Bu pişirmenin yapıldığıfırın bölümü. |
hamlamak | * Uzun zaman idman yapmamak, hareket etmemek yüzünden gücünü veya çevikliğini yitirmek. |
hamlaşma | * Hamlaşmak durumu. |
hamlaşmak | * Hamlamak durumu. |
hamle | * İleri atılma, atılım. * Saldırış, savlet. * Satrançta ve damada taşsürme işi. * Atak (II). |
hamle etmek (veya yapmak) | * atılmak, saldırmak. * önemli bir işe girişmek, bir işte başarı sağlamak için çaba harcamak. |
hamleci | * Atılımcı. |
hamletme | * Hamletmek işi. |
hamletmek | * Bir sebebe yüklemek, yormak. |
hamlık | * Ham olma durumu. * İdmansızlık. |
hamse | * Divan edebiyatında beşmesnevînin bir araya gelmesinden oluşan eser. |
hamsi | * Hamsigillerden, Akdeniz, Karadeniz ve BatıAvrupa kıyılarında avlanan, 10-12 cm boyunda, ince uzun bir balık (Engraulis encrasicholus). |
hamsi buğulama | * Hamsinin fırında pişirilen yemeği. |
hamsi çorbası | * Hamsi ile yapılan çorba. |
hamsigiller | * Kemikli balıkların hamsi, ringa, sardalye, tirsi balıklarını içine alan bir familyası. |
hamsikuşu | * Baharat, un ve yumurtaya bulanarak yapılan hamsi tavası. |
hamsili pilâv | * Hazırlanan iç pilâvın üzerine ayıklanıp temizlenmişhamsilerin konulmasıve fırında pişirilmesiyle yapılan bir tür pilâv. |
hamsin | * Erbainden sonra gelen, 31 ocakta başlayan elli günlük kışdönemi. |
hamt | * Tanrı’ya şükretme. |
Kategoriler