Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 71

mutezile * Kaderi inkâr ederek “kul, ettiklerinin yaratıcısıdır” diyen ve Tanrı’nın sıfatlarıkonusunda sünnet ehlinden
ayrılan bir Müslüman felsefesi.
mutfak * Yemek pişirilen yer.
* Yiyecekleri hazırlama sanatı.
mutfak dolabı * Mutfak aletlerinin yerleştirilmesi için yaptırılan özel dolap.
mutfak havalandırması * Mutfaklara yerleştirilen havalandırma sistemi.
mutfak havlusu * Mutfakta kullanılan havlu, el bezi.
mutfak merdiveni * Mutfak ile dışavluyu birbirine bağlayan merdiven.
muti * Yumuşak başlı, itaat eden.
mutlak * Salt.
* Saltık.
* Kesin olarak, mutlaka.
mutlak değer * Bkz. salt değer.
mutlak mera * Üzerinde kendiliğinden gelişen ve otlatmaya elverişli bir bitki örtüsü taşıyan mera.
mutlak nem * Bkz. salt nem.
mutlak sıcaklık * Bkz. salt sıcaklık.
mutlak sıfır * Bkz. salt sıfır.
mutlaka * Kaçınılmaz bir biçimde, her hâlde, ne olursa olsun.
* Kesinlikle, mutlak.
mutlakçı * Saltçılık yanlısı olan.
mutlakçılık * Saltçılık.
mutlakiyet * Saltçılık.
mutlandırma * Mutlandırmak işi.
mutlandırmak * Mutlanmasına yol açmak, mutlanmasını sağlamak.
mutlanma * Mutlanmak işi.
mutlanmak * Mutlu olmak.
mutlu * Mutluluğa erişmişolan, ongun, mes’ut.
* Mutluluk veren.
mutlu etmek * mutluluk vermek, bahtiyar etmek.
mutlu olmak * mutluluk duymak, bahtiyar olmak.
mutluca * Mutlu olmaya yakın.
mutlulandırma * Mutlulandırmak işi.
mutlulandırmak * Mutlanmasına yol açmak, mutlanmasını sağlamak.
mutlulanma * Mutlulanmak işi.
mutlulanmak * Mutlu bir duruma gelmek, mutlanmak.
mutluluk * Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet.
mutluluk çubuğu * İktidarsızlık sorunu bulunanlara sağlıklıcinsel yaşantı için özel olarak takılan yapay organ.
mutmain * İnanmış, gönlü kanmış, emin olan.
mutmain olmak * inanmak, günlü kanmak.
mutsuz * Mutlu olmayan, bedbaht.
mutsuzlaşma * Mutsuzlaşmak işi.
mutsuzlaşmak * Mutsuz duruma gelmek.
mutsuzluk * Mutsuz olma durumu, bedbahtlık.
muttali * Öğrenmiş, haber almış, bilgi edinmiş.
muttali olmak * bir durumdan haberi olmak, bir durum üzerine bilgi edinmek.
muttarit * Düzenli, tek düze.
muttasıf * Nitelenmiş, nitelikli, vasıflı.
muttasıl * Bitişik, yan yana olan.
* Aralık vermeden, aralıksız, hiç durmadan, biteviye.
muvacehe * Yüzleşme, yüz yüze gelme.
muvacehesinde * (bir durum) Karşısında, yüzüne karşı.
muvafakat * Uygun görme, onama, kabul etme.
muvafakat etmek * uygun görmek, onaylamak, kabul etmek.
muvaffak * Başarmış, başarılı(kimse).
* Başarılmış, başarılı(iş).
muvaffak olmak * başarmak, başarılı olmak; becermek.
muvaffakiyet * Başarı.
muvaffakiyetli * Başarılı.

Bir yanıt yazın