Kategoriler
N SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük N Sayfa 25

nüfus bilimi * İnsan nüfusunu yapı, gelişme ve dağılım açısından inceleyen bilim, demografi.
nüfus bilimsel * Nüfus bilimiyle ilgili, demografik.
nüfus coğrafyası * Yeryüzündeki nüfus yoğunluğunun dağılışını inceleyen ve bunu türlü yönleriyle açıklayan coğrafya kolu.
nüfus cüzdanı * Bir ülkenin vatandaşlarına devletçe verilen, kimlikleriyle kişisel durumlarını gösteren resmî belge, kafa
kağıdı, nüfus tezkeresi.
nüfus kâğıdı * Nüfus cüzdanı.
nüfus kalemi * Nüfus memurluğu.
nüfus kaydı * Nüfusa yazılma.
nüfus kesafeti * Nüfus yoğunluğu.
nüfus kütüğü * Nüfusa kayıtlı olunan defter.
nüfus memurluğu * Nüfus kayıtlarının yapıldığıve nüfus işlerinin düzenlendiği resmî daire.
nüfus patlaması * Günümüz toplumlarında hayat şartlarındaki türlü iyileşmeler sonucu ölüm oranlarının düşmesi, doğum
oranlarının ise değişmemesi sonucu nüfusun büyük hızla çoğalması.
nüfus plânlaması * Ailelere, sahip olmak istedikleri ve yetiştirebilecekleri çocuk sayısıkonusunda karar verebilme ve bunu
gerçekleştirecek yöntemleri uygulayabilme imkânlarının verilmesi.
nüfus sayımı * Ülkenin nüfus sayısınıtespit etmek için yapılan sayım.
nüfus tezkeresi * Nüfus kâğıdı, nüfus cüzdanı.
nüfus yoğunluğu * Nüfus ile bu nüfusun üzerinde yaşadığıtoprakların yüzölçümü arasındaki oran.
nüfusçu * Nüfus memuru.
nüfusunu çıkarmak * nüfus kütüğüne kayıt yaptırarak nüfus cüzdanıalmak.
nüfuz * (içine) Geçme.
* Söz geçirme, güçlü olma, erk.
nüfuz etmek * bir şeyin içine işlemek, geçmek.
* inceliğine varmak, anlamak.
* etkili olmak.
nüfuz ticareti * Bir kimsenin bulunduğu makamın gücüne dayanarak bazı işlere karışıp kendine çıkar sağlaması.
nüfuzkâr * Etkileyici, güçlü.
nüfuzlu * Sözü geçer, istediğini yaptıran, erkli.
* Yüksek makam, üst kademe.
nüfuzsuz * Nüfuzu olmayan.
nüfuzu altında tutmak * söz geçirme gücünü üstün kılmak, egemenliği altında bulundurmak.
nühüft * Klâsik Türk müziğinde bir birleşik makam.
nükleer * Atom çekirdeği ile ilgili, çekirdeksel.
nükleer enerji * Atom çekirdeğinin parçalanmasından doğan enerji.
nükleer reaktör * Uranyum, plutonyum gibi atom çekirdeklerinin parçalanmasından yararlanılarak enerji elde edilen kaynak.
nükleer santral * Nükleer reaktör yardımıyla elde edilen enerjiyi dağıtan merkez.
nükleer silâh * Nükleer enerji ile yıkım gücü sağlayan silâh.
nükleon * Atom çekirdeğini oluşturan proton ve nötronun ortak adı.
nükleoprotein * Proteinlerin nükleik asitlerle kurduğu moleküler birlik.
nüksetme * Nüksetmek işi.
nüksetmek * (hastalık veya başka bir durum) Geri dönmek, yeniden başlamak, depreşmek.
nükte * İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalısöz, espri.
* Yazıda, resimde, sözde ve davranışta ince, derin anlam, espri.
nükte yapmak * nükteli söz söylemek.
nükteci * İnce, güzel nükteler yapan (kimse).
nüktecilik * Nükteci olma durumu.
nüktedan * Nükteci.
nüktedanlık * Nüktecilik.
nükteli * Nükte ile süslenmiş, nüktesi olan, esprili.
nüktesiz * Nüktesi olmayan.
nükul * Vazgeçme.
nükul etmek * caymak, vazgeçmek.
nümayiş * Gösteri.
* Gösteriş.
nümayişçi * Bir gösteride yer alan kimse, gösterici.
* Gösterişçi.
nümayişkâr * Gösteri ile, gösterişile ilgisi olan.
nüsha * Birbirinin tıpkısı olan yazılışeylerin her biri.
* (gazete, dergi vb. için) Sayı.
* Benzer, aynı, kopya.
nütasyon * Bkz. üğrüm.
nüvaziş * Bkz. nevaziş.

Bir yanıt yazın