When I was just a little girl – Ben daha küçük bir kızken I asked my mother, “What will I be? – Anneme sordum, “Ne olacağım? Will I be pretty, will I be rich?” – Güzel mi olacağım, zengin mi olacağım?” Here’s what she said to me – İşte bana söylediği şey
“Que Sera, Sera – “Sera, Sera Whatever will be, will be – Ne olursa olsun, olacak The future’s not ours to see – Geleceği görmek bizim değil Que Sera, Sera – Sera, Sera What will be, will be” – Ne olacak, olacak”
When I was young, I fell in love – Gençken aşık oldum. I asked my sweetheart, “What lies ahead? – Sevgilime sordum, “Önümüzde ne var? Will we have rainbows, day after day?” – Her geçen gün gökkuşağımız olacak mı?” Here’s what my sweetheart said – İşte sevgilimin söylediği
“Que Sera, Sera – “Sera, Sera Whatever will be, will be – Ne olursa olsun, olacak The future’s not ours, to see – Gelecek bizim değil, görmek için Que Sera, Sera – Sera, Sera What will be, will be” – Ne olacak, olacak”
Now I have children of my own – Artık kendi çocuklarım var. They ask their mother, “What will I be – Annelerine soruyorlar: “Ben ne olacağım?” Will I be handsome, will I be rich?” – Yakışıklı mı olacağım, zengin mi olacağım?” I tell them tenderly – Onlara şefkatle söylüyorum
“Que Sera, Sera – “Sera, Sera Whatever will be, will be – Ne olursa olsun, olacak The future’s not ours, to see – Gelecek bizim değil, görmek için Que Sera, Sera – Sera, Sera What will be, will be” – Ne olacak, olacak”
Kommer du ihåg – Hatırlıyor musun Resan till new york – New York’a seyahat Vi var så naiva och världen var vår – Çok saftık ve dünya bizimdi
Ja, jag tror jag minns – Evet, sanırım hatırlıyorum. Minns det som igår – Dün gibi hatırla Dina blåa jeans och mitt krulliga hår – Mavi kot pantolonun ve kıvırcık saçlarım
Varje minut, varje stund var en film i ett lyckligt slut – Her dakika, her an mutlu sonla biten bir filmdi Dagar blev år – Günler yıllara dönüştü Lätt blev svårt – Kolay zor oldu Tänk om allt kunde bli som förut – Ya her şey eskisi gibi olabilseydi
Om du ser på mig som du gjorde då – Eğer bana senin gibi bakarsan o zaman Om du tror på sagan om oss två – Eğer ikimizin hikayesine inanıyorsan Då kan vi hitta tillbaka till dom vi var – Kim olduğumuza geri dönebiliriz. När jag var den – Ben olduğum zaman Du ville ha – Sen yapardın Du ville ha – Sen yapardın
Kommer du ihåg chug lie la fur – Chug lie la fur’u hatırlıyor musun Timmarna försvann vid min väggtelefon – Saatler duvar telefonumda kayboldu På andra sidan stan – Şehrin diğer tarafında Där jag bodde då – O zaman yaşadığım yer Drömde jag om livet som skulle få – Sahip olabileceğim hayatı hayal ettim
Det fanns en vilja men vägarna såg annorlunda ut – Bir irade vardı ama yollar farklı görünüyordu Dagar blev år – Günler yıllara dönüştü Lätt blev svårt – Kolay zor oldu Tänk om allt kunde bli som förut – Ya her şey eskisi gibi olabilseydi
Om du ser på mig som du gjorde då – Eğer bana senin gibi bakarsan o zaman Om du tror på sagan om oss två – Eğer ikimizin hikayesine inanıyorsan Då kan vi hitta tillbaka – O zaman geri dönüş yolunu bulabiliriz. Till dom vi var när jag var den – Ben olduğum zaman olduğumuz kişilere Du ville ha – Sen yapardın
Tänk om vi kunde börja på nytt igen – Ya baştan başlayabilirsek? Den du ville ha – İstediğin kişi Tänk om du kunde säga – Ya söyleyebilseydin Jag älskar dig än – Seni hala seviyorum
Då kan vi hitta tillbaka – O zaman geri dönüş yolunu bulabiliriz. Till dom vi var – Olduğumuz kişilere När jag var den du ville ha – İstediğin kişi ben olduğumda
Om du ser på mig som du gjorde då – Eğer bana senin gibi bakarsan o zaman Om du tror på sagan om oss två – Eğer ikimizin hikayesine inanıyorsan Då kan vi hitta tillbaka – O zaman geri dönüş yolunu bulabiliriz. Till dom vi var – Olduğumuz kişilere När jag var den – Ben olduğum zaman Du ville ha – Sen yapardın
Who the fuck is Ava? – Ava da kim? Is she the other girl? – O diğer kız mı? I bet she’s dyin’ to date ya – Bahse girerim seninle çıkmak için ölüyordur. And be your entire world (Haha) – Ve tüm dünyan ol (Haha)
Thought that I was dumb – Aptal olduğumu düşündüm When you asked me to go blonde – Sarışın olmamı istediğinde ‘Cause I knew that’s what you wanted – Çünkü bunu istediğini biliyordum. Yeah, you wanted – Evet, sen istedin A girl who did it all – Hepsini yapan bir kız Didn’t pick up on your faults – Hatalarını anlamadım. Someone who is always fallin’ – Her zaman düşen biri For your charmin’ – Senin büyün için
So why is there a red heart next to her name? – Peki neden adının yanında kırmızı bir kalp var?
Who the fuck is Ava? – Ava da kim? Is she the other girl? – O diğer kız mı? I bet she’s dyin’ to date ya – Bahse girerim seninle çıkmak için ölüyordur. And be your entire world – Ve tüm dünyan ol I’m sick and tired of fakin’ – Yalan söylemekten bıktım usandım Like I don’t see your phone – Sanki telefonunu görmüyormuşum gibi When I see her name and you can’t explain – Adını gördüğümde ve açıklayamadığında
Who the fuck is Ava? Oh – Ava da kim? Ey Who the fuck is Ava? Oh – Ava da kim? Ey Who the fuck is— – Kim LAN bu—
Blinded by the lights – Işıklar tarafından kör edildi Tell me, why you tryna hide it? – Söylesene, neden saklamaya çalışıyorsun? I wasn’t even threatened – Tehdit bile edilmedim. You got me second-guessin’ – Beni ikinci kez tahmin ettin
So why is there a red heart next to her name? – Peki neden adının yanında kırmızı bir kalp var?
Who the fuck is Ava? – Ava da kim? Is she the other girl? (She the other girl?) – O diğer kız mı? (O diğer kız mı?) I bet she’s dyin’ to date ya – Bahse girerim seninle çıkmak için ölüyordur. And be your entire world (Your entire world) – Ve tüm dünyan ol (Tüm dünyan) I’m sick and tired of fakin’ – Yalan söylemekten bıktım usandım Like I don’t see your phone – Sanki telefonunu görmüyormuşum gibi When I see her name and you can’t explain – Adını gördüğümde ve açıklayamadığında
Who the fuck is Ava? Oh – Ava da kim? Ey Who the fuck is Ava? Oh – Ava da kim? Ey Who the fuck is Ava? Oh – Ava da kim? Ey Who the fuck is Ava? Oh – Ava da kim? Ey Who the fuck is— – Kim LAN bu— (Who the fuck is Ava, Ava) – (Kim bu Ava, Ava)
Yeah, yeah – Evet, evet Yeh, yeah – Evet, evet Súbelo NEO, eh – Sesini aç NEO, ha Ra-Rauw – Ra-Rauw
No sé si tú piensas en mí como lo hago yo en ti – Beni benim seni düşündüğüm gibi düşünüyor musun bilmiyorum. Recordando como yo te comía to’a – Seni nasıl yediğimi hatırlamak No sé qué hace a estas hora’ – Bu saatte ne yapıyor bilmiyorum.’ Sola moviendo la cola, bebiendo ron cola – Yalnız kuyruğunu sallayarak rom kola içiyor
No sé si tú piensas en mí como lo hago yo en ti – Beni benim seni düşündüğüm gibi düşünüyor musun bilmiyorum. Recordando como yo te comía to’a – Seni nasıl yediğimi hatırlamak No sé qué hace a estas hora’ – Bu saatte ne yapıyor bilmiyorum.’ Sola moviendo la cola, bebiendo ron cola – Yalnız kuyruğunu sallayarak rom kola içiyor
Me tuve que ir de gira – Turneye çıkmak zorunda kaldım. Pero siempre yo me acuerdo de ti – Ama seni hep hatırlıyorum Ella se buscó un gato, pero es de mentira – Kendine bir kedi aldı, ama bu bir yalan Porque solo me quiere a mí – Çünkü o sadece beni istiyor
Y nunca ha dicho que no (no) – Ve asla hayır demedi (hayır) Si le digo pa’ buscarla en el Porsche – Eğer ona Porsche’de onu aramasını söylersem A ella tiene que firmarla la Dolce – La Dolce tarafından imzalanması gerekiyor Ella Bulgari y yo con el Role’ – O Bulgari ve ben rolüyle’
Me mira y me pide que lo coloque – Bana bakıyor ve yerleştirmemi istiyor Está buscando que la azote – Ona şaplak atmam için beni arıyor. Llevo fumando por ella to’ el día – Bütün gün onun için sigara içtim. ¿Qué va a pasar con nosotro’? – Bize ne olacak?
No sé si tú piensas en mí como lo hago yo en ti – Beni benim seni düşündüğüm gibi düşünüyor musun bilmiyorum. Recordando como yo te comía to’a – Seni nasıl yediğimi hatırlamak No sé qué hace a estas hora’ – Bu saatte ne yapıyor bilmiyorum.’ Sola moviendo la cola, bebiendo ron cola – Yalnız kuyruğunu sallayarak rom kola içiyor
Me mira – Bana bakıyor. Y yo hago lo que tú diga’ – Ve dediğini yapacağım’
Rauleeto, excuse me – Rauleeto, affedersin. Ella apretó, se hizo nueva las boobie’ – Sıktı, yeni ‘boobie’ aldı Ese equipaje aguanta más que una Tumi – Bu bagaj bir Tumi’den daha uzun süre dayanır Se va a quemar en el break de la uni – Üniversite tatilinde yanacak.
Escucha: “2/Catorce” y “Yonaguni” – Dinle: “2 / Ondört” ve “Yonaguni” No sé qué va a pasarme cuando la veo – Onu gördüğümde bana ne olacağını bilmiyorum. ¿Cuándo te veo, baby? – Seni ne zaman göreceğim bebeğim? Yo sé que va a provocarme una bellaquera – Beni seksi yapacağını biliyorum.
Me mira y me pide que lo coloque – Bana bakıyor ve yerleştirmemi istiyor Está buscando que la azote – Ona şaplak atmam için beni arıyor. Llevo fumando por ella to’ el día – Bütün gün onun için sigara içtim. ¿Qué va a pasar con nosotro’? – Bize ne olacak?
No sé si tú piensas en mí como lo hago yo en ti – Beni benim seni düşündüğüm gibi düşünüyor musun bilmiyorum. Recordando como yo te comía to’a – Seni nasıl yediğimi hatırlamak No sé qué hace a estas hora’ – Bu saatte ne yapıyor bilmiyorum.’ Sola moviendo la cola, bebiendo ron cola – Yalnız kuyruğunu sallayarak rom kola içiyor
Yeah, yeah – Evet, evet Súbelo NEO, yeah – Sesini aç NEO, evet Ra-Rauw – Ra-Rauw Saturno – Satürn
Hmm, yeah – Hmm, evet Uno, dos (Todo el mundo sabe que yo) – Bir, iki (Herkes biliyor ki ben) Respiro el ritmo – Ritmi soluyorum Uno, dos (Todo el mundo sabe cuando) – Bir, iki (Herkes ne zaman olduğunu bilir) Fumo de el ritmo – Ritimden sigara içiyorum Uno, dos (Todo el mundo sabe que yo) – Bir, iki (Herkes biliyor ki ben) Respiro el ritmo – Ritmi soluyorum Uno, dos (Todo el mundo sabe cuando) – Bir, iki (Herkes ne zaman olduğunu bilir) Fumo de el ritmo – Ritimden sigara içiyorum Primo, recién me he levantado y me he hecho un ritmo – Kuzen, yeni kalktım ve kendime bir ritim uydurdum. No he sali’o de la puta cama y me he hecho un ritmo – Lanet yataktan kalkmadım ve bir ritim yaptım No sé si es viernes, noche o lunes por la mañana – Cuma mı, gece mi, Pazartesi sabahı mı bilmiyorum Yo he salido de la cama y me he hecho un ritmo (Damn) – Yataktan kalktım ve bir ritim yaptım (Kahretsin) A mí me gusta lеvantarme con un ritmo – Bir ritimle kalkmayı severim El día que no hago un ritmo, escucho un puto ritmo – Bir vuruş yapmadığım gün, lanet bir vuruş duyuyorum Ayеr salí contento, porque me salió un buen ritmo – Dün mutluydum çünkü iyi bir ritmim vardı Y anteayer salí frustrado por hacer un mal ritmo (Está guapo) – Ve dünden önceki gün kötü bir ritim yaparak hayal kırıklığına uğradım (O yakışıklı) Uno, dos (Está guapo tío te lo has tirado bien) – Bir, iki (O yakışıklı dostum, onu iyi becerdin) (Me gusta, I like it) – (Beğendim, beğendim) Uno, dos (I like it, enhorabuena bro) – Bir, iki (Hoşuma gitti, tebrikler kardeşim) Escucha esta (Uh) – Şunu dinle (Uh) El otro día me hice amigo de un metrónomo – Geçen gün bir metronomla arkadaş oldum Y fuimos a dar un paseo por el centro, ¿no? – Şehir merkezinde yürüyüşe çıktık, değil mi? Él me dijo que su sueño en verdad era ser cardiólogo – Bana rüyasının gerçekten kardiyolog olmak olduğunu söyledi. Pero pa’ ser cardiólogo hay que tener corazón, y yo – Ama kardiyolog olmak için bir kalbin olmalı ve ben Cabrón, ¿pa’ qué carajos quieres ser cardiólogo? – Piç kurusu, neden kardiyolog olmak istiyorsun? Si todos los cardiólogos carecen de tu ritmo – Tüm kardiyologlar ritminizden yoksunsa Además, pa’ ser cardiólogo hay que estudiar demasiado – Ayrıca kardiyolog olmak için çok fazla çalışmanız gerekiyor Y si estudias demasiado, se te pierde todo el ritmo – Ve eğer çok çalışırsan, tüm ritmi özlüyorsun Uno, dos – Bir, iki Y yo diciendo, literalmente, ¿qué cojones tío? – Ve ben tam anlamıyla söylüyorum, ne oluyor dostum? Uno, dos – Bir, iki Para qué cojones vas a querer ser un cardiólogo – Ne diye kardiyolog olmak isteyeceksin ki? Eres, eres, si eres un metrónomo, tronco – Sen, sen, eğer bir metronomsan, gövde Uno, dos – Bir, iki Eres el corazón, lo que tiene el ritmo – Sen kalpsin, ritmi nedir El ritmo, el del ritmo – Ritim, ritmi olan El ritmo, es… El ritmo – Ritim öyle… Hız Bua, yo flipando en colores con el metrónomo – Bua, metronomla renkler içinde çıldırıyorum El metrónomo diciéndo, “no, tal, que yo quiero estudiar” – Metronom, “Hayır, öyle, çalışmak istiyorum” diyor. Y yo diciendo, “brother, lo que daría yo por ser tú”, ¿sabes? – Ben de “kardeşim, senin olman için ne verirdim?” dedim. Ser un metrónomo, y el pavo – Bir metronom ol ve hindi “Que no, que no, que yo quiero ser cardiólogo – “Hayır, hayır, kardiyolog olmak istiyorum. Tal, que yo quiero licenciarme” – Öyle ki mezun olmak istiyorum” Y yo, pues bueno, tío, allá tú – Ve ben, şey, adamım, işte buradasın Tú sabrás lo que haces, pero mientras tanto – Ne yaptığını bileceksin, ama bu arada Uno, dos (Todo el mundo sabe que yo) – Bir, iki (Herkes biliyor ki ben) Respiro el ritmo – Ritmi soluyorum Uno, dos (Todo el mundo sabe cuando) – Bir, iki (Herkes ne zaman olduğunu bilir) Fumo de el ritmo – Ritimden sigara içiyorum Uno, dos (Todo el mundo sabe que yo) – Bir, iki (Herkes biliyor ki ben) Respiro el ritmo – Ritmi soluyorum Uno, dos (Todo el mundo sabe cuando) – Bir, iki (Herkes ne zaman olduğunu bilir) Fumo de el ritmo – Ritimden sigara içiyorum
Soc un moc podrit en un lloc avorrit – Ben sıkıcı bir yerde çürümüş bir moc’um Maquino atordit rere d’un menhir – Machino bir menhirin arkasında hayrete düştü Poc em crec la realitat falta honestedat – Gerçekliğin dürüstlükten yoksun olduğuna pek inanmıyorum Estic en captivitat dissociant la veritat – Esaret altındayım gerçeği ayrıştırıyorum
Però tu tranquil es millor – Ama sakin olmak daha iyidir Riures de la vida que morir vivint – Ölmek için hayatın kahkahası yaşamak Tots abduïts la movie m’atabala – All-Star filmi beni vurdu. Però jo crec en el destí – Kadere inanıyorum.
Una aparició m’il•lumina a mitja festa – Partinin ortasında bir hayalet beni aydınlatıyor Fem alguna cosa aquesta party apesta – Bu parti hakkında bir şeyler yapalım apesta Papa para el paripé o em tiraré per la finestra – Paripe baba yoksa kendimi pencereden dışarı atarım Tranqui triki tu tranqui que ara això s’arregla – Dilim tri tiffi tu dilimi şimdi bu düzeltildi
Una revelació m’obre els ulls a mitja festa – Bir vahiy gözlerimi partinin ortasında açar Aquesta cerimònia es avorrida i somnolenta – Bu tören sıkıcı ve uykulu I ara dinamitem la trama perquè deixi de ser un drama – Ve şimdi drama olmayı bırakmak için komployu tekmeleyelim La ridícula vetllada d’un sol ús i fraudulenta – Saçma bir kerelik ve hileli akşam
‘Nem a encendre la metxa – Fitili yakmak için Nem Canviaré aquets festa – Bu partiyi değiştireceğim. La moguda es aqueta – Hareket şu ki Incrementa la music – Müzik I ja sents la potencia – Gücünü hissedebiliyorsun
‘Nem a encendre la metxa – Fitili yakmak için Nem Canviaré aquets festa – Bu partiyi değiştireceğim. La moguda es aqueta – Hareket şu ki I ara arribo Joe – Ve şimdi geliyorum Joe I te la lio amb la nova triki – Ve yeni tri ile te la lio …
Bomb bomb bomb bomb bomb bomb track – Bomba Bomba Bomba Bomba Bomba TRAC A la jugu jugu jugu jugu jugular – Jugu jugu jugu jugular Bomb bomb bomb bomb bomb track – Bomba Bomba Bomba Bomba TRAC A la jugu jugu jugu jugular – Jugu jugu jugular Bomb bomb bomb bomb bomb bomb track – Bomba Bomba Bomba Bomba Bomba TRAC A la jugu jugu jugu jugu jugular – Jugu jugu jugu jugular Bomb bomb bomb bomb bomb track – Bomba Bomba Bomba Bomba TRAC A la jugu jugu, jugu jugu _lar – İçinde jugu jugu, jugu jugu _lar
Perseguint la nit buscant la teva intimitat – Gizliliğinizi aramak için geceyi kovalamak Puresa eclipsades per un mon esclavitzat – Köleleştirilmiş bir dünya tarafından gölgede bırakılan saflık No ballaré ofuscat per una melody trillada – Bir tril melodisi tarafından gizlenmiş dans etmeyeceğim El ritme de la bachata barata ballada per papes i mames – Papalar ve anneler tarafından dans edilen ucuz bachata’nın ritmi Que no saben com cuidar-laaaa – Ona nasıl bakacaklarını bilmiyorlar.
Hem vingut a liar un chicken Joooe – Şık bir quaximen joo’ya yalan söylemeye geldik. S’ha escapat el teu pollastre Joooe – Tavuk jooe’nuz kaçtı Deixa de donar la nota Joooe – Joooe notunu vermeyi bırak Una ronda de White Russian Joooe – Bir tur Rus Khooe
Una aparició m’il•lumina a mitja festa – Partinin ortasında bir hayalet beni aydınlatıyor Fem alguna cosa aquesta party apesta – Bu parti hakkında bir şeyler yapalım apesta Papa para el paripé o em tiraré per la finestra – Paripe baba yoksa kendimi pencereden dışarı atarım Tranqui triki tu tranqui que ara això s’arregla – Dilim tri tiffi tu dilimi şimdi bu düzeltildi
Una revelació m’obre els ulls a mitja festa – Bir vahiy gözlerimi partinin ortasında açar Aquesta cerimònia es avorrida i somnolenta – Bu tören sıkıcı ve uykulu I ara dinamitem la trama perquè deixi de ser un drama – Ve şimdi drama olmayı bırakmak için komployu tekmeleyelim La ridícula vetllada d’un sol ús i fraudulenta – Saçma bir kerelik ve hileli akşam
‘Nem a encendre la metxa – Fitili yakmak için Nem Canviaré aquets festa – Bu partiyi değiştireceğim. La moguda es aquesta – Hareket şu Incrementa la music – Müzik I ja sents la potencia – Gücünü hissedebiliyorsun
‘Nem a encendre la metxa – Fitili yakmak için Nem Canviaré aquets festa – Bu partiyi değiştireceğim. La moguda es aquesta – Hareket şu I ara arribo Joe – Ve şimdi geliyorum Joe I te la lio amb la nova triki – Ve yeni tri ile te la lio …
Bomb bomb bomb bomb bomb bomb track – Bomba Bomba Bomba Bomba Bomba TRAC A la jugu jugu jugu jugu jugular – Jugu jugu jugu jugular Bomb bomb bomb bomb bomb track – Bomba Bomba Bomba Bomba TRAC A la jugu jugu jugu jugular – Jugu jugu jugular Bomb bomb bomb bomb bomb bomb track – Bomba Bomba Bomba Bomba Bomba TRAC A la jugu jugu jugu jugu jugular – Jugu jugu jugu jugular Bomb bomb bomb bomb bomb track – Bomba Bomba Bomba Bomba TRAC A la jugu jugu, jugu jugu _lar – İçinde jugu jugu, jugu jugu _lar
I never feel good enough – Asla yeterince iyi hissetmiyorum I’m always second guessing myself – Her zaman kendimi ikinci kez tahmin ediyorum I never know what I’m worth – Neye değer olduğumu asla bilemem Cos I’m always comparing to somebody else – Çünkü her zaman başka biriyle kıyaslıyorum I feel sick to my stomach it’s caving in – Midem bulanıyor, çöküyor. You judge on numbers – Sayılara göre yargılıyorsun. And it’s wearing thin – Ve zayıf giyiyor I never feel good enough – Asla yeterince iyi hissetmiyorum Cos I can never truly just be myself – Çünkü asla gerçekten kendim olamam
I’m stuck in this 29 29 box – Bu 29 29 kutusunda sıkışıp kaldım You see me smiling but inside I’m lost – Beni gülümserken görüyorsun ama içimde kayboldum I’m stuck in this 29 29 box – Bu 29 29 kutusunda sıkışıp kaldım You think that this real life but know that it’s not – Bunun gerçek hayat olduğunu düşünüyorsun ama bunun olmadığını biliyorsun Do you love me like this? – Beni böyle seviyor musun? Do you love me like that? – Beni böyle seviyor musun? A smile so bright it hurts – O kadar parlak bir gülümseme acıtıyor ki Do you love me like this? – Beni böyle seviyor musun? Do you love me like that? – Beni böyle seviyor musun? Words so sharp they cut – Kelimeler o kadar keskin ki kesiyorlar
I’ve scars to prove the pain you’ve caused – Neden olduğun acıyı kanıtlayacak yara izlerim var. And blood stains on my bathroom floor – Ve banyo zeminimde kan lekeleri I think of all the friends we’ve lost – Kaybettiğimiz tüm dostları düşünüyorum And wish that we could all have done more – Keşke hepimiz daha fazlasını yapabilseydik. Cos I’m sick of pretending – Çünkü numara yapmaktan bıktım. That I’m OK – İyi olduğumu But you make me feel worthless – Ama beni değersiz hissettiriyorsun When I don’t look that way – Ben öyle görünmediğimde I’ve scars to prove the pain you’ve caused – Neden olduğun acıyı kanıtlayacak yara izlerim var. I wear them like tattoos on my arms – Onları kollarımda dövmeler gibi takıyorum
I’m stuck in this 29 29 box – Bu 29 29 kutusunda sıkışıp kaldım You see me smiling but inside I’m lost – Beni gülümserken görüyorsun ama içimde kayboldum I’m stuck in this 29 29 box – Bu 29 29 kutusunda sıkışıp kaldım You think that this real life but know that it’s not – Bunun gerçek hayat olduğunu düşünüyorsun ama bunun olmadığını biliyorsun Do you love me like this? – Beni böyle seviyor musun? Do you love me like that? – Beni böyle seviyor musun? A smile so bright it hurts – O kadar parlak bir gülümseme acıtıyor ki Do you love me like this? – Beni böyle seviyor musun? Do you love me like that? – Beni böyle seviyor musun? Words so sharp they cut – Kelimeler o kadar keskin ki kesiyorlar
You try to tear me down but I’ll get up – Beni yıkmaya çalışıyorsun ama ben kalkacağım You try to tear me down but you know that I’ll – Beni yıkmaya çalışıyorsun ama biliyorsun ki yapacağım Never give up – Asla pes Etme
29 29 box – 29 29 kutu 29 29 box – 29 29 kutu You think this is real life but I know that it’s not – Bunun gerçek hayat olduğunu düşünüyorsun ama olmadığını biliyorum
I’m stuck in this 29 29 box – Bu 29 29 kutusunda sıkışıp kaldım You see me smiling but inside I’m lost – Beni gülümserken görüyorsun ama içimde kayboldum I’m stuck in this 29 29 box – Bu 29 29 kutusunda sıkışıp kaldım You think that this real life but know that it’s not – Bunun gerçek hayat olduğunu düşünüyorsun ama bunun olmadığını biliyorsun Do you love me like this? – Beni böyle seviyor musun? Do you love me like that? – Beni böyle seviyor musun? A smile so bright it hurts – O kadar parlak bir gülümseme acıtıyor ki Do you love me like this? – Beni böyle seviyor musun? Do you love me like that? – Beni böyle seviyor musun? Words so sharp they cut me down – Kelimeler o kadar keskin ki beni kestiler
想借天使的翅膀 – Melek kanatlarını ödünç almak ister misin 抓住云端的彩虹 – Bulutlardaki gökkuşağını yakala 总在将要触碰时消散 – Dokunmak üzereyken daima dağılın 错觉的地久天长 – Yanılsama sonsuza kadar sürer 其实是一无所有 – Aslında, geriye hiçbir şey kalmadı
童话说雨后 会有一道彩虹 – Masallar yağmurdan sonra bir gökkuşağı olacağını söylüyor 却不曾说过 它也会转瞬成空 – Ama asla bir anda boş olacağını söylemedim. 想要把绚烂 紧紧握在手中 – Göz kamaştırıcıyı elinizde sıkıca tutmak ister misiniz 忽然发现 你已不见 – Aniden artık orada olmadığını öğrendim
站在无尽红尘中 – Sonsuz kırmızı tozun içinde durmak 仰望曾有你的苍穹 – Bir zamanlar olduğun gökyüzüne bak 得到以后转眼又落空 – Aldıktan sonra, göz açıp kapayıncaya kadar tekrar düştü. 究竟什么是永恒 – Sonsuzluk tam olarak nedir 都无法拥有完整 – Tam olamaz Oh my love – Ah aşkım
我看见希望 闪耀彩虹之间 – Gökkuşakları arasında parlayan umut görüyorum 光芒凝结与你我的那片天 – Işığın seninle ve benimle yoğunlaştığı gökyüzü 不再追问你为何不能停留 – Neden kalamadığını sormayı bırak. 微笑看见 爱的浮现 – Gülümse ve sevginin ortaya çıktığını gör
雨后的天空中又出现彩虹 – Yağmurdan sonra gökyüzünde bir gökkuşağı belirdi 天使的恩惠亲吻着世间万众 – Meleklerin lütfu dünyadaki tüm insanları öper 不再追问你为何不能停留 – Neden kalamadığını sormayı bırak. 放下了执念 微笑现在 – Takıntıyı bırak ve şimdi gülümse
有多少創傷卡在咽喉 – Boğazda kaç yara sıkışmış 有多少眼淚滴濕枕頭 – Kaç gözyaşı damladı ıslak yastık 有多少你覺得不能夠 – Sizce kaç tanesi yeterli değil 被懂的痛 只能沉默 – Anlaşılmanın acısı ancak sessiz olabilir
有多少夜晚沒有盡頭 – Kaç gecenin sonu yok 有多少的寂寞 無人訴說 – Kimse ne kadar yalnızlık söylemez 有多少次的夢 還沒作 已成空 – Rüyalar yapılmadan önce kaç kez boştu?
等到黑夜翻面之後 會是新的白晝 – Gece döndüğünde, yeni bir gün olacak. 等到海嘯退去之後 只是潮起潮落 – Tsunami geri çekildiğinde, sadece ebb ve akış. 別到最後你才發覺 心裡頭的野獸 – Kalbindeki canavarı sonuna kadar fark etme 還沒到最終就已經罷休 – Sonunda bitmeden bitti.
心臟沒有那麼脆弱 總還會有執著 – Kalp o kadar kırılgan değil, her zaman sebat olacak 人生不會只有收穫 總難免有傷口 – Hayatta sadece kazanımlar olmayacak ve her zaman yaralar olacak. 不要害怕生命中 不完美的角落 – Hayatın kusurlu köşelerinden korkmayın 陽光在每個裂縫中散落 – Her çatlağa dağılmış güneş ışığı
就算一切重來又怎樣 – Ya her şey yeniden başlarsa? 讓你的心在我心上跳動 – Kalbinin kalbimde atmasına izin ver 每個逐漸暗下來的夜 一起走過 – Her karanlık gecede birlikte yürüyün
等到黑夜翻面之後 會是新的白晝 – Gece döndüğünde, yeni bir gün olacak. 等到海嘯退去之後 只是潮起潮落 – Tsunami geri çekildiğinde, sadece ebb ve akış. 別到最後你才發覺 心裡頭的野獸 – Kalbindeki canavarı sonuna kadar fark etme 還沒到最終就已經罷休 – Sonunda bitmeden bitti.
心臟沒有那麼脆弱 總還會有執著 – Kalp o kadar kırılgan değil, her zaman sebat olacak 人生不會只有收穫 總難免有傷口 – Hayatta sadece kazanımlar olmayacak ve her zaman yaralar olacak. 不要害怕生命中 不完美的角落 – Hayatın kusurlu köşelerinden korkmayın 陽光在每個裂縫中散落 – Her çatlağa dağılmış güneş ışığı 不如就勇敢打破 生命中的裂縫 – Neden hayatındaki çatlakları cesurca kırmıyorsun? 陽光就逐漸灑滿了其中 – Güneş yavaş yavaş doldurdu
I’m a winner – Ben bir kazananım I’m a fighter – Ben bir savaşçıyım Here to stay – Burada kalmak için And you’re gonna remember my name – Ve adımı hatırlayacaksın No nothing can stand in my way – Hiçbir şey yoluma çıkamaz This what I live for – Bunun için yaşıyorum This is my game – Bu benim oyunum
Even if the sky is falling – Gökyüzü düşse bile Even if the waters rise – Sular yükselse bile Even if the world is ending – Dünyanın sonu gelse bile I will make it out alive – Canlı çıkacağım. I will be the one to survive – Hayatta kalan ben olacağım
I’m a legend – Ben bir efsaneyim I’m a lethal overdose – Aşırı dozda ölümcülüm. I’m a subject of a nightmare – Ben bir kabusun öznesiyim I’m a ghost – Ben bir hayaletim There’s only one spot on this throne – Bu tahtta tek bir yer var But I’ll find my way up – Ama yukarı çıkmanın yolunu bulacağım Cause it’s all I know – Çünkü tek bildiğim bu
Even if the sky is falling – Gökyüzü düşse bile Even if the waters rise – Sular yükselse bile Even if the world is ending – Dünyanın sonu gelse bile I will make it out alive – Canlı çıkacağım. I will be the one to survive – Hayatta kalan ben olacağım
I will be the one to survive – Hayatta kalan ben olacağım
Even if the sky is falling – Gökyüzü düşse bile Even if the waters rise – Sular yükselse bile Even if the world is ending – Dünyanın sonu gelse bile I will be the one to survive – Hayatta kalan ben olacağım
I will be the one to survive – Hayatta kalan ben olacağım
Let’s go!!! – Hadi gidelim!!! I need a drink but gotta work – Bir içkiye ihtiyacım var ama çalışmalıyım Dreaming of weekend to begin to be wasted – Boşa gitmeye başlamak için hafta sonunu hayal etmek I need a drink but gotta work – Bir içkiye ihtiyacım var ama çalışmalıyım Drinking might make you sicker when you drink that liquor – İçki içmek o likörü içtiğinde seni hasta edebilir Cause am dazed and confused – Çünkü şaşkınım ve kafam karıştı And am faded and twisted – Ve solmuş ve sapkınım All the shots got me going going all night long – Bütün çekimler beni bütün gece devam ettirdi
Cítim vôňu lesa – Cítim vôuu lesa Všetci napime sa – Všetci napime sa Veď silu v sebe má – VE sil silu v sebe má Tak žime do rána – Tak žime do rána Cítim vôňu lesa – Cítim vôuu lesa Dnes zabavme sa – Dnes zabavme sa A nech všade znie – Bir nech všade znie Na zdravie!!! – Na zdravie!!! Na zdravie!!! – Na zdravie!!! Borovička – Boroviçka Borovička – Boroviçka Borovička – Boroviçka Borovička – Boroviçka
I need a drink but gotta work – Bir içkiye ihtiyacım var ama çalışmalıyım Dreaming of weekend to begin to be wasted – Boşa gitmeye başlamak için hafta sonunu hayal etmek I need a drink but gotta work – Bir içkiye ihtiyacım var ama çalışmalıyım Drinking might make you sicker when you drink that liquor – İçki içmek o likörü içtiğinde seni hasta edebilir Slivovica – Slivovica’nın Hruškovica – Hruškovica’nın Vodka – Votka But all I need is BOROVIČKA – Ama tek ihtiyacım olan BOROVİČKA
Cítim vôňu lesa – Cítim vôuu lesa Všetci napime sa – Všetci napime sa Veď silu v sebe má – VE sil silu v sebe má Tak žime do rána – Tak žime do rána Cítim vôňu lesa – Cítim vôuu lesa Dnes zabavme sa – Dnes zabavme sa A nech všade znie – Bir nech všade znie Na zdravie!!! – Na zdravie!!! Na zdravie!!! – Na zdravie!!! Borovička – Boroviçka Borovička – Boroviçka Borovička – Boroviçka Borovička – Boroviçka Borovička – Boroviçka Borovička – Boroviçka
Πάνω σ’ ένα μαύρο κάβο είν’ το σπίτι του – Siyah bir pelerin üzerinde onun evi Μοναχός συντροφεμένος απ’ τη λύπη του – Üzüntüsünün eşlik ettiği bir keşiş Ήταν νέος, ήταν γέρος δε θυμάμαι πια – Gençti, yaşlıydı Artık hatırlamıyorum Μα θυμάμαι πως μιλούσε μόνο στα πουλιά – Ama sadece kuşlarla konuştuğunu hatırlıyorum.
Μου ‘παν να τον πλησιάσω που ‘μαι μοναχή – Rahibe olduğum için ona yaklaşmamı söylediler. Να του φτιάξω μιαν αγάπη να μιλάει γι’ αυτή – Onun hakkında konuşmayı sevmesini sağla.
Μα η δικιά μου η αγάπη είναι η θάλασσα – Ama aşkım deniz Για μοναδική μου φίλη την εκράτησα – Tek arkadaşım için onu tuttum Να μου πει τα μυστικά του και τα λάθη του – Bana sırlarını ve hatalarını anlatmak için Που τον κρύψαν απ’ τους φίλους κι απ’ τα πάθη του – Onu arkadaşlarından ve tutkularından saklayan
Την αγάπη να διαλέξω ή τη θάλασσα – Seçmeyi seviyorum ya da deniz Την αγάπη να διαλέξω ή τη θάλασσα – Seçmeyi seviyorum ya da deniz
Την αγάπη να διαλέξω ή τη θάλασσα – Seçmeyi seviyorum ya da deniz Απ’ τις δύο ποια με πονάει δε λογάριασα – Beni inciten ikisinden saymadım