Gang på gang, du reiste opp igjen – Tekrar tekrar, tekrar ayağa kalktın Ikkje sjå tilbake, ikkje tenk så langt frem – Arkana bakma, çok ileriyi düşünme For nye fargestifter kjemmer regn – NYE boya kalemleri için, Yağmur tarakları Og snart kjem dagen det bli bra igjen – Ve yakında tekrar iyi olacak
Eg kan’ke love at du får – Sana söz verebilirim ki alacaksın Nye tanka om igår – NYE tanka dün hakkında Men tida lege alle sår – Zaman tüm yaraları iyileştirir For sola skinn, og den vil skinn igjen – Çünkü güneş parlar ve tekrar parlar
Du reiste opp, opp, opp igjen – Ayağa kalktın, ayağa kalktın, tekrar ayağa kalktın Men eg veit, eg veit, eg veit at det e’ tøft min venn – Ama biliyorum, biliyorum, biliyorum zor arkadaşım Men du reiste opp, opp, opp igjen – Ama yine kalktın, kalktın, kalktın Men eg veit, eg veit, eg veit at det e’ tøft min venn – Ama biliyorum, biliyorum, biliyorum zor arkadaşım Det bli bra igjen – Her şey yoluna girecek.
Eg har en tanke du kan tenk litt på – Düşünebileceğin bir düşüncem var Bak om skyan, der e himmelen blå – Bulutların ardında gökyüzü mavidir Det e’ ein ting som vi må forstå – Anlamamız gereken bir şey var. Dæ du høsta, dæ e dæ du sår – Hasat ettiğin zaman, ektiğin zaman
Eg kan’ke love at du får – Sana söz verebilirim ki alacaksın Nye tanka om igår – NYE tanka dün hakkında Men tida lege alle sår – Zaman tüm yaraları iyileştirir For sola skinn, og den vil skinn igjen – Çünkü güneş parlar ve tekrar parlar
Du reiste opp, opp, opp igjen – Ayağa kalktın, ayağa kalktın, tekrar ayağa kalktın Men eg veit, eg veit, eg veit at det e’ tøft min venn – Ama biliyorum, biliyorum, biliyorum zor arkadaşım Du reiste opp, opp, opp igjen – Ayağa kalktın, ayağa kalktın, tekrar ayağa kalktın Men eg veit, eg veit, eg veit at det e tøft min venn – Ama biliyorum, biliyorum, biliyorum zor arkadaşım Det går over – Geçer
Som det alltid gjør, det går over – Her zaman olduğu gibi, geçer Eg lova det går over – Söz veriyorum geçecek Som det alltid har gjort før, det går over – Daha önce her zaman olduğu gibi, geçer Eg lova, det bli bra igjen – Söz veriyorum, iyi olacak.
Du reiste opp, opp, opp igjen – Ayağa kalktın, ayağa kalktın, tekrar ayağa kalktın Men eg veit, eg veit, eg veit at det e’ tøft min venn – Ama biliyorum, biliyorum, biliyorum zor arkadaşım For du reiste opp, opp, opp igjen – Senin için ayağa kalktım, ayağa kalktım, tekrar ayağa kalktım Men eg veit, eg veit, eg veit at det e’ tøft min venn – Ama biliyorum, biliyorum, biliyorum zor arkadaşım Det bli bra igjen – Her şey yoluna girecek.
Oh well, I’m the type of guy who will never settle down – Ben asla sakinleşmeyecek türden biriyim. Where pretty girls are well, you know that I’m around – Güzel kızların iyi olduğu yerde, etrafta olduğumu biliyorsun I kiss ’em and I love ’em ’cause to me they’re all the same – Onları öpüyorum ve seviyorum çünkü benim için hepsi aynı I hug ’em and I squeeze ’em, they don’t even know my name – Onlara sarılıyorum ve sıkıyorum, adımı bile bilmiyorlar
They call me the wanderer – Bana gezgin diyorlar Yeah, the wanderer – Evet, gezgin I roam around, around, around – Etrafta dolaşıyorum, etrafta, etrafta
Oh well, there’s Flo on my left and there’s Mary on my right – Solumda Flo, sağımda Mary var. And Janie is the girl with that I’ll be with tonight – Ve Janie, bu gece birlikte olacağım kız. And when she asks me which one I love the best? – Ve bana en çok hangisini sevdiğimi sorduğunda? I tear open my shirt, I got Rosie on my chest – Gömleğimi yırtıyorum, göğsümde Rosie var
‘Cause I’m a wanderer – Çünkü ben bir gezginim Yeah, a wanderer – Evet, bir gezgin I roam around, around, around – Etrafta dolaşıyorum, etrafta, etrafta
Oh well, I roam from town to town – Oh iyi, kasabadan kasabaya dolaşıyorum I go through life without a care – Hayatı umursamadan yaşıyorum And I’m as happy as a clown – Ve bir palyaço kadar mutluyum I with my two fists of iron and I’m going nowhere – İki demir yumruğumla ve hiçbir yere gitmiyorum
I’m the type of guy that likes to roam around – Ben etrafta dolaşmayı seven tiplerdenim. I’m never in one place, I roam from town to town – Asla tek bir yerde değilim, kasabadan kasabaya dolaşıyorum And when I find myself fallin’ for some girl – Ve kendimi bir kıza aşık bulduğumda I hop right into that car of mine and ride around the world – Şu arabama atlayıp dünyayı dolaşıyorum.
Yeah, I’m a wanderer – Evet, ben bir gezginim. Yeah, a wanderer – Evet, bir gezgin I roam around, around, around – Etrafta dolaşıyorum, etrafta, etrafta
Oh yeah, I’m the type of guy that likes to roam around – Oh evet, ben etrafta dolaşmayı seven tiplerdenim I’m never in one place, I roam from town to town – Asla tek bir yerde değilim, kasabadan kasabaya dolaşıyorum Then when I find myself a-fallin’ for some girl – Sonra kendimi bir kıza aşık bulduğumda I hop right into that car of mine and drive around the world – Arabama atlayıp dünyayı dolaşıyorum.
‘Cause I’m a wanderer – Çünkü ben bir gezginim Yeah, a wanderer – Evet, bir gezgin I roam around, around, around – Etrafta dolaşıyorum, etrafta, etrafta
‘Cause I’m a wanderer – Çünkü ben bir gezginim Yeah, a wanderer – Evet, bir gezgin I roam around, around, around – Etrafta dolaşıyorum, etrafta, etrafta
‘Cause I’m a wanderer – Çünkü ben bir gezginim Yeah, a wanderer – Evet, bir gezgin
I lose my breath whenever I see you – Seni her gördüğümde nefesimi kaybediyorum You stole my heart, what is it that you do? – Kalbimi çaldın, ne yapıyorsun? My life was grey, ’til you added colors – Hayatım griydi, sen renk katana kadar Like the moon needs the sun, we don’t care ’bout the others – Ay’ın güneşe ihtiyacı varmış gibi, diğerlerini umursamıyoruz
You set my world on fire – Dünyamı ateşe verdin You’re my heart’s desire – Sen kalbimin arzususun
I just wanna love you – Sadece seni sevmek istiyorum Just wanna hold you – Sadece sana sarılmak istiyorum Just wanna be with you ’til we grow old – Sadece yaşlanana kadar seninle olmak istiyorum Just tell me you’ll stay or take me away – Ya kalacağını ya da beni götüreceğini söyle. I want you for myself every single day – Seni her gün kendim için istiyorum You set my world on fire – Dünyamı ateşe verdin You set my world on fire – Dünyamı ateşe verdin
I don’t know what I’d do without you – Sen olmasaydın ne yapardım bilmiyorum You make me smile, what is it that you do? – Beni gülümsetiyorsun, ne yapıyorsun? My life was grey ’til you added colors – Sen renk katana kadar hayatım griydi Like the moon needs the sun, we don’t care ’bout the others – Ay’ın güneşe ihtiyacı varmış gibi, diğerlerini umursamıyoruz
You set my world on fire – Dünyamı ateşe verdin You’re my heart’s desire – Sen kalbimin arzususun
I just wanna love you – Sadece seni sevmek istiyorum Just wanna hold you – Sadece sana sarılmak istiyorum Just wanna be with you ’til we grow old – Sadece yaşlanana kadar seninle olmak istiyorum Just tell me you’ll stay or take me away – Ya kalacağını ya da beni götüreceğini söyle. I want you for myself every single day – Seni her gün kendim için istiyorum You set my world on fire – Dünyamı ateşe verdin You set my world on fire – Dünyamı ateşe verdin
I just want you, I just need you – Sadece seni istiyorum, sadece sana ihtiyacım var I don’t know what it is you do – Ne yaptığını bilmiyorum. I just want you, I just need you – Sadece seni istiyorum, sadece sana ihtiyacım var I don’t know what it is you do – Ne yaptığını bilmiyorum.
I just wanna love you – Sadece seni sevmek istiyorum Just wanna hold you – Sadece sana sarılmak istiyorum Just wanna be with you ’til we grow old – Sadece yaşlanana kadar seninle olmak istiyorum Just tell me you’ll stay or take me away – Ya kalacağını ya da beni götüreceğini söyle. I want you for myself every single day – Seni her gün kendim için istiyorum You set my world on fire – Dünyamı ateşe verdin You set my world on fire – Dünyamı ateşe verdin
Wysed jo se łoncke kosić – Wysed jo se loncke biçmek Słónko świciło – Güneş bir araya geldi Przyszło do mnie z jagodmi – Bana meyvelerle geldi Dziwce, jak miło – Fahişeye ne kadar güzel “Nazbirałam jagód dzbon” – “Meyveli sürahiyi topladım” “Pódźze Jasiu to Ci dom” – “Senin evin senin evin” Dom Ci jagód do dzbonecka – Size bir sürahi için çilek evi
Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum
Wysed jo se łoncke kosić – Wysed jo se loncke biçmek Słónko świciło – Güneş bir araya geldi Przyszło do mnie z jagodmi – Bana meyvelerle geldi Dziwce, jak miło – Fahişeye ne kadar güzel “Nazbirałam jagód dzbon’ – “Meyveli sürahiyi topladım” ‘Pódźze Jasiu to Ci dom” – “Senin evin senin evin” Dom Ci jagód do dzbonecka – Size bir sürahi için çilek evi
Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum
Wysed jo se łoncke kosić – Wysed jo se loncke biçmek Słónko świciło – Güneş bir araya geldi Przyszło do mnie z jagodmi – Bana meyvelerle geldi Dziwce, jak miło – Fahişeye ne kadar güzel “Nazbirałam jagód dzbon” – “Meyveli sürahiyi topladım” “Pódźze Jasiu to Ci dom” – “Senin evin senin evin” Dom Ci jagód do dzbonecka – Size bir sürahi için çilek evi
Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum
Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum Bo jo Cie kochom – Çünkü seni seviyorum
Good golly, miss Molly – Aferin Bayan Molly. Yeah you sure like to ball – Evet, top oynamayı seviyorsun. Well good golly, miss Molly – Aferin Bayan Molly. Yeah you sure like to ball – Evet, top oynamayı seviyorsun. When you’re shakin’ – Titrerken And a shoutin’ – Ve bir çığlık Can you hear your mama call – Annenin aradığını duyabiliyor musun
Well from the early, early morning – Sabahın erken saatlerinden itibaren To the early, early night – Erken, erken geceye When I caught miss Molly rocking – Bayan Molly’yi sallanırken yakaladığımda At the house of blue light, Oooh – Mavi ışık evinde, Oooh
Good golly, miss Molly – Aferin Bayan Molly. Yeah you sure like to ball – Evet, top oynamayı seviyorsun. When you’re – Olduğun zaman Rocking and a rolling – Sallanma ve yuvarlanma Can you hear your mama call – Annenin aradığını duyabiliyor musun
Well now Mama, papa told me, son – Şimdi anne, babam söyledi, evlat. You better watch your step – Adımına dikkat etsen iyi olur. What I knew about miss Molly – Bayan Molly hakkında bildiklerim Got to watch my daddy myself – Babama kendim bakmalıyım.
Good golly, miss Molly – Aferin Bayan Molly. Yeah you sure like to ball – Evet, top oynamayı seviyorsun. Well good golly, miss Molly – Aferin Bayan Molly. Yeah you sure like to ball – Evet, top oynamayı seviyorsun. When you’re shakin’ – Titrerken And a shoutin’ – Ve bir çığlık Can you hear your mama call – Annenin aradığını duyabiliyor musun
Waaah – Waaah
Well from the early, early morning – Sabahın erken saatlerinden itibaren To the early, early night – Erken, erken geceye When I caught miss Molly rocking – Bayan Molly’yi sallanırken yakaladığımda At the house of blue light, Oooh – Mavi ışık evinde, Oooh
Good golly, miss Molly – Aferin Bayan Molly. Yeah you sure like to ball – Evet, top oynamayı seviyorsun. When you’re – Olduğun zaman Rocking and a rolling – Sallanma ve yuvarlanma Can you hear your mama call – Annenin aradığını duyabiliyor musun
Yeah good golly, miss Molly – Çok iyi Bayan Molly. Ah good golly, miss Molly, Oooh – Aferin Bayan Molly. Oh good golly, miss Molly – Aman tanrım, Bayan Molly. Yeah you sure like to ball – Evet, top oynamayı seviyorsun. When you’re shakin’ – Titrerken And a shoutin’ – Ve bir çığlık Can you hear your mama call – Annenin aradığını duyabiliyor musun
Chorus: – Koro: Banana Republic – Muz Cumhuriyeti Septic Isle – Septik Ada Screaming in the Suffering sea – Acı çeken denizde çığlık atmak It sounds like crying – Ağlamak gibi geliyor Everywhere I go – Gittiğim her yerde Everywhere I see – Gördüğüm her yerde The black and blue uniforms – Siyah ve mavi üniformalar Police and priests – Polis ve rahipler
And I wonder do you wonder – Ve merak ediyorum merak ediyor musun While you’re sleeping with your whore – Fahişenle yatarken That sharing beds with history – Yatakları tarihle paylaşan Is like a-licking running sores – Yaralarını yalamak gibi bir şey. Forty shades of green yeah – Yeşilin kırk tonu evet Sixty shades of red – Kırmızının altmış tonu Heroes going cheap these days – Kahramanlar bugünlerde ucuza gidiyor Price; a bullet in the head – Fiyat; kafasına bir kurşun
Banana Republic – Muz Cumhuriyeti Septic Isle – Septik Ada Suffer in the Screaming sea – Çığlık atan denizde acı çekmek It sounds like dying – Ölmek gibi geliyor Everywhere I go – Gittiğim her yerde Everywhere I see – Gördüğüm her yerde The black and blue uniforms – Siyah ve mavi üniformalar Police and priests – Polis ve rahipler
Take your hand and lead you – Elini tut ve sana yol göster Up a garden path – Bir bahçe yoluna Let me stand aside here – Burada bir kenara çekileyim. And watch you pass – Ve geçişini izle Striking up a soldier’s song – Bir askerin şarkısını çalmak I know that tune – Bu melodiyi biliyorum It begs too many questions – Çok fazla soru soruyor. And answers to, – Ve cevapları,
Banana Republic – Muz Cumhuriyeti Septic Isle – Septik Ada Suffer in the Screaming sea – Çığlık atan denizde acı çekmek It sounds like dying – Ölmek gibi geliyor Everywhere I go – Gittiğim her yerde Everywhere I see – Gördüğüm her yerde The black and blue uniforms – Siyah ve mavi üniformalar Police and priests – Polis ve rahipler
The purple and the pinstripe – Mor ve ince çizgili Mutely shake their heads – Sessizce başlarını salla A silense shrieking volumes – Sessiz bir çığlık hacmi A violence worse than the condemn – Kınamaktan daha kötü bir şiddet Stab you in the back yeah – Sırtından bıçakladın evet Laughing in your face – Yüzüne gülmek Glad to see the place again – Burayı tekrar gördüğüme sevindim. It’s a pitty nothing’s changed – Bu bir pitty hiçbir şey değişmedi
Banana Republic – Muz Cumhuriyeti Septic Isle – Septik Ada Suffer in the Screaming sea – Çığlık atan denizde acı çekmek It sounds like dying – Ölmek gibi geliyor Everywhere I go – Gittiğim her yerde Everywhere I see – Gördüğüm her yerde The black and blue uniforms – Siyah ve mavi üniformalar Police and priests – Polis ve rahipler
I take a couple uppers, I down a couple downers – Birkaç saya alırım, birkaç saya indiririm. But nothin’ compares to these blue and yellow purple pills – Ama hiçbir şey bu mavi ve sarı mor haplarla kıyaslanamaz I been to mushroom mountain once or twice, but who’s countin’? – Mantar Dağı’na bir iki kez gittim ama kim sayıyor? But nothin’ compares to these blue and yellow purple pills – Ama hiçbir şey bu mavi ve sarı mor haplarla kıyaslanamaz
Cool, calm, just like my mom – Sakin, sakin, tıpkı annem gibi With a couple of Valium inside her palm – Avucunda bir çift Valium varken It’s Mr. Mischief with a trick up his sleeve – Kolunda bir numara olan Bay Yaramazlık. To roll up on you like Christopher Reeves – Christopher Reeves gibi sana sarılmak için I can’t describe the vibe I get when I drive by six people and five I hit – Altı kişi geçtiğimde ve beşe çarptığımda aldığım titreşimi tarif edemem. Aw shit, I started a mosh pit – Kahretsin, bir mosh çukuru başlattım Squashed a bitch and stomped her foster kids – Bir sürtüğü ezdi ve üvey çocuklarını ezdi These shrooms make me hallucinate – Bu mantarlar halüsinasyon görmemi sağlıyor. Then I sweat ’til I start losin’ weight – Sonra kilo verene kadar terlerim ‘Til I see dumb shit start happenin’ – ‘Til I see dumb shit begin’ Dumber than Vanilla Ice tryna rap again – Vanilyalı Buzdan daha aptal tekrar rap yapmaya çalış
So bounce, bounce, come on, bounce – Zıpla, zıpla, hadi, zıpla I said “Come on, bounce!” – “Hadi, zıpla!” Everybody in the house with a half an ounce (me) – Evdeki herkes yarım onsla (ben) Not weed, I meant coke dumbass, sit down (oh) – Ot değil, kokain manyağı demek istedim, otur (oh) We don’t bullshit, better ask around – Saçmalamıyoruz, etrafa sorsak iyi olur. D12 throws the bombest bash in town – D12 şehirdeki en bombalı darbeyi attı Bizarre, your mom is passin’ out – Tuhaf, annen bayılıyor. Get her ass on the couch ‘fore she crashes out (come on) – Dışarı çıkmadan önce kıçını kanepeye koy (hadi)
Fuck that, someone help Denaun – Siktir et, biri Denaun’a yardım etsin. He’s upstairs naked with a weapon drawn – Yukarıda çıplak ve elinde silah var. Hey Von, you see me steppin’ on these leprechauns? – Hey Von, beni şu leprikonların üzerine atlarken görüyor musun? It gotta be acid ’cause the X is gone – Asit olmalı çünkü X gitti Yeah, I took ’em all, dawg, with some Parmesan – Evet, hepsini aldım, dostum, biraz parmesanla And I think my arm is gone… No, it’s probably numb – Sanırım kolum gitti… Hayır, muhtemelen uyuşmuştur. Young, dumb, and full of cum – Genç, aptal ve cum dolu And I think he ’bout to swallow his tongue – Ve sanırım dilini yutmak üzere
Scary-ass, it was a false alarm – Korkunç kıç, yanlış alarmdı. You think I’m ’bout to die when I just got on? – Yeni bindiğimde öleceğimi mi sanıyorsun? Well, stop actin’ stupid – Aptalca davranmayı bırak. You so high that you might wake up with a guy on some new shit – O kadar yüksektesin ki, yeni bir bokun üstünde bir adamla uyanabilirsin. Yeah, I think I did too much (uh-huh) – Evet, sanırım çok fazla şey yaptım (uh-huh) This substance equals cuffs (uh-huh) – Bu madde kelepçelere eşittir (uh-huh) Red pills, blue pills, and green – Kırmızı haplar, mavi haplar ve yeşil Big pills (that’s ill), Mescaline – Büyük haplar (bu hasta), Meskalin
I take a couple uppers, I down a couple downers – Birkaç saya alırım, birkaç saya indiririm. But nothin’ compares to these blue and yellow purple pills – Ama hiçbir şey bu mavi ve sarı mor haplarla kıyaslanamaz I been to mushroom mountain once or twice, but who’s countin’? – Mantar Dağı’na bir iki kez gittim ama kim sayıyor? But nothin’ compares to these blue and yellow purple pills – Ama hiçbir şey bu mavi ve sarı mor haplarla kıyaslanamaz
Dirty Dozen, 80 of us, Shady brothers, ladies love us – Kirli Düzine, 80 kişiyiz, Gölgeli kardeşler, bayanlar bizi seviyor That’s why our baby mothers love us but they hate each other – Bu yüzden bebek annelerimiz bizi seviyor ama birbirimizden nefret ediyorlar. They probably wanna take each other out and date each other – Muhtemelen birbirlerini dışarı çıkarıp çıkmak istiyorlardır. Or something, something, something… I don’t know – Ya da bir şey, bir şey, bir şey… Bilmiyorum
Pop pills, pills I pop – Haplar, haplar ben patlatırım Pop two pills, on stilts I walk – İki hap patlat, kazıklar üzerinde yürüyorum Snort two lines that were filled with chalk – Tebeşirle doldurulmuş iki çizgiyi koklayın Thought I was incredible and killed the Hulk – İnanılmaz olduğumu düşünüp Hulk’u öldürdüm. I wanna roll away like a rollerblade – Bir paten gibi yuvarlanmak istiyorum Until my eyes roll back in my skull for days – Gözlerim günlerce kafatasıma dönene kadar And when I’m old and grey, look for coke to smoke – Ve yaşlanıp grileştiğimde, sigara içmek için kola ara No? Okey-doke, I’m packin’ my nose with coke – Hayır? Okey-doke, burnumu kokainle dolduruyorum. Am I supposed to choke? – Boğulmam mı gerekiyor? Had an accident when the Trojan broke – Truva kırıldığında bir kaza geçirdi Aw, poor baby, born by a whore lady – Zavallı bebek, fahişe bir kadın tarafından doğmuş. Now I gotta strangle an infant (you’re crazy!) – Şimdi bir bebeği boğmalıyım (sen delisin!)
I pop four E’s at one time – Aynı anda dört tane E patlatıyorum. And I don’t need water when I’m swallowin’ mine – Ve benimkini yutarken suya ihtiyacım yok (Hey, you got any shrooms?) Does Bizarre smoke crack? – (Hey, hiç mantarın var mı?) Tuhaf duman çatlar mı? We can’t get jobs ’cause our arms show tracks – İş bulamıyoruz çünkü kollarımız izleri gösteriyor Why the hell you niggas think I rap? – Siz zenciler neden rap yaptığımı düşünüyorsunuz? We do it just to get your company hijacked – Bunu sadece şirketinizi kaçırmak için yapıyoruz. If you like smack then I might too (Swift, chill) – Eğer şaplağı seviyorsan ben de sevebilirim (Hızlı, soğuk) I just wanna get high like you – Sadece senin gibi kafayı bulmak istiyorum And I don’t give a damn if they white or blue (uh-huh) – Ve beyaz mı yoksa mavi mi oldukları umrumda değil (uh-huh) Speed, shrooms, down the Valiums (uh-huh) – Hız, mantarlar, Vadilerin aşağısı (uh-huh) Even smoke weed outta vacuums – Elektrikli süpürgelerden ot içmek bile I just copped some and I’m goin’ back soon – Birazını aldım ve yakında geri döneceğim.
I take a couple uppers, I down a couple downers – Birkaç saya alırım, birkaç saya indiririm. But nothin’ compares to these blue and yellow purple pills – Ama hiçbir şey bu mavi ve sarı mor haplarla kıyaslanamaz I been to mushroom mountain once or twice, but who’s countin’? – Mantar Dağı’na bir iki kez gittim ama kim sayıyor? But nothin’ compares to these blue and yellow purple pills – Ama hiçbir şey bu mavi ve sarı mor haplarla kıyaslanamaz
I’m at a rave, lookin’ like a slave, high off chronic – Bir çılgınlıktayım, bir köle gibi görünüyorum, kronik kafam iyi Gin and tonic, demonic, body smell like vomit – Cin tonik, şeytani, vücut kusmuk gibi kokuyor Pussy poppin’, acid droppin’, dopey-heady guy – Kedi patlıyor, asit damlıyor, aptal kafalı adam Heroin, mescaline, pencil leads, wanna try? – Eroin, meskalin, kurşun kalem, denemek ister misin? Blue pills, golden seals, got Bizarre actin’ ill – Mavi haplar, altın mühürler, acayip hastalandım Drugs kill (yeah, right), bitch, I’m for real! – Uyuşturucu öldürür (evet, doğru), kaltak, ben gerçeğim! Shut yo’ mouth, you dirty slut – Kapa çeneni, seni pis sürtük. You know you want it in your butt – Bunu kıçının içinde istediğini biliyorsun. I’ll put it in your cunt, let Bizarre nut – Onu amına sokacağım, bırak Tuhaf fındık
I take a couple uppers, I down a couple downers – Birkaç saya alırım, birkaç saya indiririm. But nothin’ compares to these blue and yellow purple pills – Ama hiçbir şey bu mavi ve sarı mor haplarla kıyaslanamaz I been to mushroom mountain once or twice, but who’s countin’? – Mantar Dağı’na bir iki kez gittim ama kim sayıyor? But nothin’ compares to these blue and yellow purple pills – Ama hiçbir şey bu mavi ve sarı mor haplarla kıyaslanamaz
Dirty Dozen, 80 of us, Shady brothers, ladies love us – Kirli Düzine, 80 kişiyiz, Gölgeli kardeşler, bayanlar bizi seviyor That’s why our baby mothers love us but they hate each other – Bu yüzden bebek annelerimiz bizi seviyor ama birbirimizden nefret ediyorlar. They probably wanna take each other out and date each other – Muhtemelen birbirlerini dışarı çıkarıp çıkmak istiyorlardır. Or something, something, something… I don’t know – Ya da bir şey, bir şey, bir şey… Bilmiyorum
Wishin’ and hopin’ and thinkin’ and prayin’ – Dilemek, umut etmek, düşünmek ve dua etmek Plannin’ and dreamin’ each night of his charms – Her gece onun cazibelerini planlayıp hayal ediyorum That won’t get you into his arms – Bu seni onun kollarına almayacak
So if you’re lookin’ to find love you can share – Eğer aşkı bulmak istiyorsan paylaşabilirsin All you gotta do is hold him and kiss him – Tek yapman gereken onu tutmak ve öpmek. And love him and show him that you care – Ve onu sev ve ona değer verdiğini göster
Show him that you care just for him – Ona sadece onu önemsediğini göster Do the things he likes to do – Yapmayı sevdiği şeyleri yapmak Wear your hair just for him – Saçlarını sadece onun için giy ‘Cause you won’t get him – Çünkü onu alamayacaksın Thinkin’ and a-prayin’, wishin’ and a-hopin’ – Düşünüyorum ve dua ediyorum, arzuluyorum ve umut ediyorum
‘Cause wishin’ and hopin’ and thinkin’ and prayin’ – Çünkü arzuluyorum, umut ediyorum, düşünüyorum ve dua ediyorum Plannin’ and dreamin’ his kisses will start – Planlıyorum ve hayal ediyorum öpücükleri başlayacak That won’t get you into his heart – Bu seni kalbine sokmaz
So if you’re thinkin’ of how great true love is – Eğer gerçek aşkın ne kadar büyük olduğunu düşünüyorsan All you gotta do is hold him and kiss him – Tek yapman gereken onu tutmak ve öpmek. And squeeze him and love him – Ve onu sık ve sev Yeah, just do it and after you do, you will be his – Evet, sadece yap ve yaptıktan sonra onun olacaksın.
You gotta show him that you care just for him – Ona sadece onu önemsediğini göstermelisin. Do the things he likes to do – Yapmayı sevdiği şeyleri yapmak Wear your hair just for him – Saçlarını sadece onun için giy ‘Cause you won’t get him – Çünkü onu alamayacaksın Thinkin’ and a-prayin’, wishin’ and a-hopin’ – Düşünüyorum ve dua ediyorum, arzuluyorum ve umut ediyorum
‘Cause wishin’ and hopin’ and thinkin’ and prayin’ – Çünkü arzuluyorum, umut ediyorum, düşünüyorum ve dua ediyorum Plannin’ and dreamin’ his kisses will start – Planlıyorum ve hayal ediyorum öpücükleri başlayacak That won’t get you into his heart – Bu seni kalbine sokmaz
So if you’re thinkin’ of how great true love is – Eğer gerçek aşkın ne kadar büyük olduğunu düşünüyorsan All you gotta do is hold him and kiss him – Tek yapman gereken onu tutmak ve öpmek. And squeeze him and love him – Ve onu sık ve sev Yeah, just do it and after you do – Evet, sadece yap ve yaptıktan sonra You will be his, you will be his – Onun olacaksın, onun olacaksın You will be his – Onun olacaksın.
This town is coming like a ghost town – Bu kasaba hayalet kasaba gibi geliyor All the clubs have been closed down – Tüm kulüpler kapatıldı This place is coming like a ghost town – Burası hayalet kasaba gibi geliyor. Bands won’t play no more – Gruplar artık çalmayacak Too much fighting on the dance floor – Dans pistinde çok fazla kavga
Do you remember the good old days – Eski güzel günleri hatırlıyor musun Before the ghost town? – Hayalet şehirden önce mi? We danced and sang – Dans ettik ve şarkı söyledik And the music played inna de boomtown – Ve müzik ınna de boomtown tarafından çalındı
This town is coming like a ghost town – Bu kasaba hayalet kasaba gibi geliyor Why must the youth fight against themselves? – Gençler neden kendilerine karşı savaşmalı? Government leaving the youth on the shelf – Hükümet gençliği rafta bırakıyor This place is coming like a ghost town – Burası hayalet kasaba gibi geliyor. No job to be found in this country – Bu ülkede iş yok Can’t go on no more – Daha fazla devam edemem The people getting angry – İnsanlar öfkeleniyor
This town is coming like a ghost town – Bu kasaba hayalet kasaba gibi geliyor This town is coming like a ghost town – Bu kasaba hayalet kasaba gibi geliyor This town is coming like a ghost town – Bu kasaba hayalet kasaba gibi geliyor This town is coming like a ghost town – Bu kasaba hayalet kasaba gibi geliyor
This town is coming like a ghost town – Bu kasaba hayalet kasaba gibi geliyor This town is coming like a ghost town – Bu kasaba hayalet kasaba gibi geliyor This town is coming like a ghost town – Bu kasaba hayalet kasaba gibi geliyor This town is coming like a ghost town – Bu kasaba hayalet kasaba gibi geliyor
Que cobarde eres ya vi el miedo que me tienes – Sen ne korkaksın, bana olan korkunu çoktan gördüm. Debí de suponerlo, pero no quería creerte – Tahmin etmeliydim ama sana inanmak istemedim. Me duele lo que hiciste, lo acepto estoy muy triste – Yaptığın şey beni incitiyor, kabul ediyorum Çok üzgünüm Pero eso se pasa con traer líquido en la panza – Ancak bu, karnın içine sıvı getirmekle olur Y eso haré…, por tú culpa hoy tomaré… – Ben de öyle yapacağım… bugün senin yüzünden içeceğim…
Nomás aclaré que dirás cuando te preguntes – Kendine sorduğunda ne söyleyeceğini açıklığa kavuşturdum. Si estás muy a gusto, si ya me olvidaste, si ya – Eğer çok rahatsan, eğer beni çoktan unuttuysan, eğer çoktan No me extrañas, ¿qué contestarás? – Beni özlemezsen ne cevap vereceksin?
¿Qué inventarás frente a tus amistades para que no sepan lo – Arkadaşlarının önünde ne icat edeceksin, böylece ne olduğunu bilmiyorlar Que te sucede?, ¿qué argumentarás cuando el dolor – Neyin var senin?, ne zaman ağrı tartışacağız Te invade y tengas que pagar… el precio de la soledad?… – Seni işgal ediyor ve ödemek zorundasın… yalnızlığın bedeli mi?…
Me duele lo que hiciste, lo acepto estoy muy triste – Yaptığın şey beni incitiyor, kabul ediyorum Çok üzgünüm Pero eso se pasa con traer líquido en la panza – Ancak bu, karnın içine sıvı getirmekle olur Y eso haré…, por tú culpa hoy tomaré… – Ben de öyle yapacağım… bugün senin yüzünden içeceğim…
Nomás aclarame ¿qué dirás cuando te preguntes – Kendine sorduğunda bana ne söyleyeceğini açıkla. Si estás muy a gusto, si ya me olvidaste, si ya – Eğer çok rahatsan, eğer beni çoktan unuttuysan, eğer çoktan No me extrañas?, ¿qué contestarás? – Beni özlemiyor musun?- ne cevap vereceksin?
¿Qué inventarás frente a tus amistades para que no sepan lo – Arkadaşlarının önünde ne icat edeceksin, böylece ne olduğunu bilmiyorlar Que te sucede?, ¿qué argumentarás cuando el dolor – Neyin var senin?, ne zaman ağrı tartışacağız Te invade y tengas que pagar…, el precio de la soledad?… – Seni işgal ediyor ve ödemek zorundasın… yalnızlığın bedeli mi?…
Te tengo que confesar – Sana itiraf etmeliyim Que me mata el orgullo – Bu gururumu öldürüyor Y aunque te quiero hablar – Ve seninle konuşmak istesem de No te pienso llamar – Seni aramayacağım. No puede ser normal – Bu normal olamaz. Querer vivir en el ayer – Dünde yaşamak istemek En mi cabeza el replay – Kafamın içinde replay Viendo que salió mal – Neyin yanlış gittiğini görmek
Porque no entiendo – Çünkü anlamıyorum. Baby en qué momento – Bebeğim saat kaçta Nuestro presente se volvió un recuerdo – Şimdiki anımız bir anı oldu Te tengo en mеnte baby hasta te sueño – Aklımdasın bebeğim seni hayal bile ediyorum Cómo mе explico que pa’ tras no vuelvo – Geri dönmedikten sonra bunu kendime nasıl açıklayabilirim?
Me voy para New York pa’ poderte olvidar – Unutabilmek için New York’a gidiyorum Porque en las calles de Miami tu recuerdo está – Çünkü Miami sokaklarında hafızan Otra canción que escribo y no te voy a enviar – Yazdığım başka bir şarkı ve seni göndermiyorum Pero la vas a escuchar tu nueva shorty es mi fan – Ama onu dinleyeceksin yeni ufaklığın benim hayranım Me voy para New York pa’ poderte olvidar – Unutabilmek için New York’a gidiyorum Porque en las calles de Miami tu recuerdo está – Çünkü Miami sokaklarında hafızan Otra canción que escribo y no te voy a enviar – Yazdığım başka bir şarkı ve seni göndermiyorum Pero la vas a escuchar tu nueva shorty es mi fan – Ama onu dinleyeceksin yeni ufaklığın benim hayranım
(Me voy para New York pa’ poderte olvidar) – (Unutabilmek için New York’a gidiyorum) (Otra canción que escribo y no te voy a enviar) – (Yazdığım başka bir şarkı ve seni göndermiyorum)
A Dios-Yo le ruego – Tanrı’ya dua ediyorum No tener quedarte de nuevo – Tekrar kalmak zorunda kalmamak A Dios-Yo le rezo – Tanrı’ya dua ediyorum Que no se te pare el huevo – Yumurtanın durmasına izin verme Cada vez que salgo y yo veo sustancia’ en la mesa y siempre me atrevo – Ne zaman dışarı çıksam ve masada bir madde görsem ve her zaman cüret etsem Te extraño aunque sé que no debo – Yapmamam gerektiğini bilmeme rağmen seni özlüyorum Pero siempre otro man yo lo pruebo – Ama her zaman başka bir adam denerim
Mala mía, no la supiste hacer – Benim hatam, bunu nasıl yapacağını bilmiyordun. Me la devolviste y te toco a ti perder – Onu bana geri verdin ve kaybetme sırası sende Si a tu amigo le revisas el cel – Arkadaşının cebini kontrol edersen Hay vídeos míos cogiendo con él – Onunla yattığım videolar var. A tu vida llegué y solamente me usaste de atajo – Hayatına girdim ve sen beni kestirme yol olarak kullandın. Y yo te di todo y lo mandaste al carajo – Ve sana her şeyi verdim ve sen onu cehenneme yolladın Tú quieres volver, yo no caigo tan bajo – Geri dönmek istiyorsan, bu kadar alçalmam. Y mientras tú estás cabizbajo – Ve sen aşağıdayken
Debajo en la disco – Diskoda aşağıda Y todo el que me ha visto – Ve beni gören herkes Dice “sigue moviéndote” – “Devam et” yazıyor. “Sigue moviéndote” – “Devam et” Debajo en la disco – Diskoda aşağıda Y todo el que me ha visto – Ve beni gören herkes Dice “sigue moviéndote” – “Devam et” yazıyor. “Sigue moviéndote” – “Devam et”
Me voy para New York pa’ poderte olvidar – Unutabilmek için New York’a gidiyorum Porque en las calles de Miami tu recuerdo está – Çünkü Miami sokaklarında hafızan Otra canción que escribo y no te voy a enviar – Yazdığım başka bir şarkı ve seni göndermiyorum Pero la vas a escuchar tu nueva shorty es mi fan – Ama onu dinleyeceksin yeni ufaklığın benim hayranım Me voy para New York pa’ poderte olvidar – Unutabilmek için New York’a gidiyorum Porque en las calles de Miami tu recuerdo está – Çünkü Miami sokaklarında hafızan Otra canción que escribo y no te voy a enviar – Yazdığım başka bir şarkı ve seni göndermiyorum Pero la vas a escuchar tu nueva shorty es mi fan – Ama onu dinleyeceksin yeni ufaklığın benim hayranım
(Me voy para New York pa’ poderte olvidar) – (Unutabilmek için New York’a gidiyorum) (Otra canción que escribo y no te voy a enviar) – (Yazdığım başka bir şarkı ve seni göndermiyorum)
Te tengo que confesar – Sana itiraf etmeliyim Que me mata el orgullo – Bu gururumu öldürüyor Y aunque te quiero hablar – Ve seninle konuşmak istesem de No te pienso llamar – Seni aramayacağım. No puede ser normal – Bu normal olamaz. Querer vivir en el ayer – Dünde yaşamak istemek En mi cabeza el replay – Kafamın içinde replay Viendo que salió mal – Neyin yanlış gittiğini görmek
Maldita sea – Kahretsin El día que me enteré que no estás sola – Yalnız olmadığını öğrendiğim gün Envidia de la mala por esa persona – O kişi için kötüyü kıskanmak Que te miró antes que yo – Benden önce sana kim baktı Que se acercó antes que yo – Benden önce kim geldi
Bendita seas – Çok yaşa Eres ajena, pero eres una diosa – Sen uzaylısın ama sen bir tanrıçasın Porque te veo y te imagino de mi esposa – Çünkü seni görüyorum ve seni karımdan hayal ediyorum Mas no te suelta ese bribón – Ama o serseri gitmene izin vermeyecek. Y así de lejos, yo te canto esta canción – Ve çok uzakta, sana bu şarkıyı söylüyorum
Será prudente – Bu ihtiyatlı olacak Que me vuelva invisible una noche y me meta en tu mente – Bir gece görünmez olup zihnine girdiğimi Y te diga: “me encantas, no sabes lo que yo te haría” – Ve sana şunu söyleyeyim: “Seni seviyorum, sana ne yapacağımı bilmiyorsun.” Al oído cerquita – Kulağa yakın Para que te derritas – Erimen için
Será prudente – Bu ihtiyatlı olacak Que ya estando ahí, en tu habitación, te dé un beso indecente – O zaten orada, odanda, sana ahlaksız bir öpücük veriyorum Y te siga besando despacio hasta tus rodillas – Ve seni yavaşça dizlerinin altına öpmeye devam et Luego subo a tu boca – Sonra ağzına tırmanıyorum Pa ver cómo respiras – Nasıl nefes aldığını görmek için
Será prudente – Bu ihtiyatlı olacak Si me dices qué sí – Eğer bana ne olduğunu söylersen evet Te juro dejó todo y – Yemin ederim her şeyi bıraktı ve Me la juego contigo hasta el fin – Sonuna kadar seninle oynuyorum
¡Te lo juro! – Sana yemin ederim! Y sí, sí, querido Pepe – Ve evet, evet, sevgili Pepe Claro que es prudente, ¿qué dices? – Elbette tedbirli, ne dersin? Claro que es prudente – Tabii ki ihtiyatlı
Será prudente – Bu ihtiyatlı olacak Que me vuelva invisible una noche y me meta en tu mente – Bir gece görünmez olup zihnine girdiğimi Y te diga: “me encantas, no sabes lo que yo te haría” – Ve sana şunu söyleyeyim: “Seni seviyorum, sana ne yapacağımı bilmiyorsun.” Al oído cerquita – Kulağa yakın Para que te derritas – Erimen için
Será prudente – Bu ihtiyatlı olacak Que ya estando ahí, en tu habitación, te dé un beso indecente – O zaten orada, odanda, sana ahlaksız bir öpücük veriyorum Y te siga besando despacio hasta tus rodillas – Ve seni yavaşça dizlerinin altına öpmeye devam et Luego subo a tu boca – Sonra ağzına tırmanıyorum Pa ver cómo respiras – Nasıl nefes aldığını görmek için
Será prudente – Bu ihtiyatlı olacak Y si me dices qué sí – Ve eğer bana ne olduğunu söylersen evet Te juro dejo todo – Yemin ederim her şeyi bırakıyorum Y me la juego contigo hasta el fin – Ve seninle sonuna kadar oynuyorum
Yo por ti dejo todo y te lo juro – Her şeyi sana bırakıyorum ve yemin ediyorum Me la juego contigo hasta el fin – Sonuna kadar seninle oynuyorum ¡Te lo juro! – Sana yemin ederim!