Blog

  • Tiger Huang – 沒那麼簡單 Çince Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Tiger Huang – 沒那麼簡單 Çince Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    沒那麼簡單 就能找到 聊得來的伴
    – Konuşabileceğiniz bir partner bulmak o kadar kolay değil
    尤其是在 看過了那麼多的背叛
    – Hele bu kadar ihanet gördükten sonra
    總是不安 只好強悍
    – Her zaman huzursuz, sert olmalıyım
    誰謀殺了我的浪漫
    – Romantizmimi kim öldürdü

    沒那麼簡單 就能去愛 別的全不看
    – Başka hiçbir şeye bakmadan sevmek o kadar kolay değil
    變得實際 也許好也許壞各一半
    – Pratik ol, belki iyi, belki kötü, her birinin yarısı
    不愛孤單 一久也習慣
    – Uzun süre yalnız kalmayı ve buna alışmayı sevmiyorum.
    不用擔心 誰也不用被誰管
    – Kimse için endişelenme ve kimsenin umurunda değil

    感覺快樂就忙東忙西
    – Mutlu hissediyorsan meşgulsün demektir.
    感覺累了就放空自己
    – Yorgun hissettiğinde kendini bırak
    別人說的話 隨便聽一聽 自己作決定
    – Başkalarının söylediklerini dinleyin ve kendi kararınızı verin
    不想擁有太多情緒
    – Çok fazla duyguya sahip olmak istemiyorum
    一杯紅酒配電影
    – Film eşliğinde bir kadeh kırmızı şarap
    在周末晚上 關上了手機 舒服窩在沙發裡
    – Hafta sonları ve geceleri telefonumu kapattım ve kanepede rahatça uyudum.

    相愛沒有那麼容易 每個人有他的脾氣
    – Aşık olmak o kadar kolay değil. Herkesin öfkesi vardır.
    過了愛作夢的年紀 轟轟烈烈不如平靜
    – Aşık rüya görme çağından sonra, dinç sakin kadar sakin değildir
    幸福沒有那麼容易 才會特別讓人著迷
    – Mutluluk, özellikle büyüleyici olmak o kadar kolay değildir
    什麼都不懂的年紀
    – Hiçbir şeyi anlamayan bir çağ
    曾經最掏心 所以最開心 曾經
    – Eskiden en kalbi kırılan bendim, bu yüzden şimdiye kadarki en mutlu bendim

    沒那麼簡單 就能去愛 別的全不看
    – Başka hiçbir şeye bakmadan sevmek o kadar kolay değil
    變得實際 也許好也許壞各一半
    – Pratik ol, belki iyi, belki kötü, her birinin yarısı
    不愛孤單 一久也習慣
    – Uzun süre yalnız kalmayı ve buna alışmayı sevmiyorum.
    不用擔心 誰也不用被誰管
    – Kimse için endişelenme ve kimsenin umurunda değil

    感覺快樂就忙東忙西
    – Mutlu hissediyorsan meşgulsün demektir.
    感覺累了就放空自己
    – Yorgun hissettiğinde kendini bırak
    別人說的話 隨便聽一聽 自己作決定
    – Başkalarının söylediklerini dinleyin ve kendi kararınızı verin
    不想擁有太多情緒
    – Çok fazla duyguya sahip olmak istemiyorum
    一杯紅酒配電影
    – Film eşliğinde bir kadeh kırmızı şarap
    在周末晚上 關上了手機 舒服窩在沙發裡
    – Hafta sonları ve geceleri telefonumu kapattım ve kanepede rahatça uyudum.

    相愛沒有那麼容易 每個人有他的脾氣
    – Aşık olmak o kadar kolay değil. Herkesin öfkesi vardır.
    過了愛作夢的年紀 轟轟烈烈不如平靜
    – Aşık rüya görme çağından sonra, dinç sakin kadar sakin değildir
    幸福沒有那麼容易 才會特別讓人著迷
    – Mutluluk, özellikle büyüleyici olmak o kadar kolay değildir
    什麼都不懂的年紀
    – Hiçbir şeyi anlamayan bir çağ
    曾經最掏心 所以最開心 曾經
    – Eskiden en kalbi kırılan bendim, bu yüzden şimdiye kadarki en mutlu bendim

    相愛沒有那麼容易 每個人有他的脾氣
    – Aşık olmak o kadar kolay değil. Herkesin öfkesi vardır.
    過了愛作夢的年紀 轟轟烈烈不如平靜
    – Aşık rüya görme çağından sonra, dinç sakin kadar sakin değildir
    幸福沒有那麼容易 才會特別讓人著迷
    – Mutluluk, özellikle büyüleyici olmak o kadar kolay değildir
    什麼都不懂的年紀
    – Hiçbir şeyi anlamayan bir çağ
    曾經最掏心 所以最開心 曾經
    – Eskiden en kalbi kırılan bendim, bu yüzden şimdiye kadarki en mutlu bendim
    想念最傷心 但卻最動心 的記憶
    – En hüzünlü ama en dokunaklı anıyı özlüyorum
  • F.I.R. – 心之火(電視劇《花千骨》片頭曲) (with 彭佳慧) Çince Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    F.I.R. – 心之火(電視劇《花千骨》片頭曲) (with 彭佳慧) Çince Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    当思念飞过夜空 缠绕指尖停留 美得像一场梦
    – Düşünceler gece gökyüzünde uçtuğunda, parmak uçlarınızı dolaştırın ve bir rüya kadar güzel kalın
    当你背影转身后 吞噬在人海中 擦不干的寂寞
    – Sırtın döndüğünde, insanların denizinde yok edilemeyen yalnızlığı yut

    Never try never see never never know
    – Asla deneme asla görme asla asla bilme
    Never find never seek never let you go OH
    – Asla bulma asla arama asla gitmene izin verme OH

    那么伤 那么怨 那么那么痛
    – Çok kırgın, çok kırgın, çok acı verici
    那么爱 那么恨 那么那么浓 OH
    – ÇOK FAZLA SEVGİ, ÇOK FAZLA NEFRET, ÇOK GÜÇLÜ OH

    谁的爱太疯 任性的挥霍
    – Kimin aşkı çarçur edemeyecek kadar çılgın ve istekli
    每场 争执 合好 之后
    – Her anlaşmazlık çözüldükten sonra
    我们 拥抱 狂吻 陷落
    – Sarıldık, öpüştük ve düştük

    谁的爱不疯 不配谈爱过
    – Kimin aşkı deli değil ve aşk hakkında konuşmaya değer değil
    不求 明天 永恒 以后
    – Yarını ve sonrasını isteme
    眼神 燃烧 此刻 有我 就足够
    – Gözlerim yanıyor. Şu anda bana sahip olmak yeterli.

    是落樱缤纷时候 一缕愁怅掠过 我记得那感受
    – Kiraz çiçekleri düştüğünde, bir hüzün ışını geçti. O duyguyu hatırlıyorum.

    更多更详尽歌词 在
    – Daha fazla ve daha ayrıntılı şarkı sözleri
    那么伤 那么怨 那么那么痛
    – Çok kırgın, çok kırgın, çok acı verici
    那么爱 那么恨 那么那么浓
    – Çok fazla sevgi, çok fazla nefret, çok güçlü
    OH
    – ey

    谁的爱太疯 任性的挥霍
    – Kimin aşkı çarçur edemeyecek kadar çılgın ve istekli
    每场 争执 合好 之后
    – Her anlaşmazlık çözüldükten sonra
    我们 拥抱 狂吻 陷落
    – Sarıldık, öpüştük ve düştük

    谁的爱不疯 不配谈爱过
    – Kimin aşkı deli değil ve aşk hakkında konuşmaya değer değil
    不求 明天 永恒 以后
    – Yarını ve sonrasını isteme
    眼神 燃烧 此刻 有我 就足够
    – Gözlerim yanıyor. Şu anda bana sahip olmak yeterli.

    太执著 假洒脱 这种爱 太沉重
    – Çok ısrarcı, sahte, özgür ve kolay, bu tür bir aşk çok ağır

    Here’s the fire
    – İşte yangın
    Here’s the fire
    – İşte yangın
    Here’s the fire inside
    – İşte içindeki ateş
  • Xiao Zhou – 爱都爱了 Çince Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Xiao Zhou – 爱都爱了 Çince Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    嘿 對面那個女人
    – Hey, sokağın karşısındaki kadın
    現在夜已很深
    – Artık gece geç oldu.
    咖啡是否還留著餘溫
    – Kahvenin hala kalan sıcaklığı var mı?
    想起 過往的我們
    – Bizi geçmişte düşün
    曾散步到黃昏
    – Bir kez alacakaranlığa kadar yürüdü
    如今是陌路人
    – Şimdi bir yabancı

    我 從來沒想過我
    – Beni hiç düşünmedim
    這放蕩的靈魂
    – Bu sürtük ruh
    不經意間傷了你的心
    – İstemeden kalbini kırdı
    如果 我們還有可能
    – Eğer hala imkanımız varsa
    我會朝著寵壞你的大路狂奔
    – Seni mahveden yola doğru koşacağım

    我們愛都愛了還怕什麼
    – Birbirimizi sevdiğimizde neden korkarız?
    愛著愛著過完餘生
    – Hayatının geri kalanını sev ve yaşa
    畫出雨後的彩虹
    – Yağmurdan sonra bir gökkuşağı çiz
    牽著手 走一程
    – Bir yolculuk için el ele tutuşmak
    讓愛激盪翻滾
    – Sevginin karışmasına ve yuvarlanmasına izin verin
    你是我永遠最心疼的人
    – Sen her zaman en sıkıntılı hissedeceğim kişisin

    我們愛都愛了還怕什麼
    – Birbirimizi sevdiğimizde neden korkarız?
    愛著愛著過完餘生
    – Hayatının geri kalanını sev ve yaşa
    全都是我的責任
    – Hepsi benim sorumluluğumda.
    揚起頭 哭一場
    – Başını kaldır ve ağla
    擦乾淚別彷徨
    – Gözyaşlarını kurut ve tereddüt etme
    為了你我願意奮不顧身
    – Senin için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım.

    我 從來沒想過我
    – Beni hiç düşünmedim
    這放蕩的靈魂
    – Bu sürtük ruh
    不經意間傷了你的心
    – İstemeden kalbini kırdı
    如果 我們還有可能
    – Eğer hala imkanımız varsa
    我會朝著寵壞你的大路狂奔
    – Seni mahveden yola doğru koşacağım

    我們愛都愛了還怕什麼
    – Birbirimizi sevdiğimizde neden korkarız?
    愛著愛著過完餘生
    – Hayatının geri kalanını sev ve yaşa
    畫出雨後的彩虹
    – Yağmurdan sonra bir gökkuşağı çiz
    牽著手 走一程
    – Bir yolculuk için el ele tutuşmak
    讓愛激盪翻滾
    – Sevginin karışmasına ve yuvarlanmasına izin verin
    你是我永遠最心疼的人
    – Sen her zaman en sıkıntılı hissedeceğim kişisin

    我們愛都愛了還怕什麼
    – Birbirimizi sevdiğimizde neden korkarız?
    愛著愛著過完餘生
    – Hayatının geri kalanını sev ve yaşa
    全都是我的責任
    – Hepsi benim sorumluluğumda.
    揚起頭 哭一場
    – Başını kaldır ve ağla
    擦乾淚別彷徨
    – Gözyaşlarını kurut ve tereddüt etme
    為了你我願意奮不顧身
    – Senin için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım.

    牽著手 走一程
    – Bir yolculuk için el ele tutuşmak
    全是我的責任
    – Hepsi benim sorumluluğumda.
    你是我永遠最心疼的人
    – Sen her zaman en sıkıntılı hissedeceğim kişisin
  • HRVY & Matoma – Good Vibes İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    HRVY & Matoma – Good Vibes İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    I only want good vibes ’round me tonight
    – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum
    No negativity in my life
    – Hayatımda olumsuzluk yok
    Just good vibes, that’s what I like
    – Sadece iyi hisler, sevdiğim şey bu
    So I don’t need you raining on my parade
    – Bu yüzden geçit törenimde yağmur yağmana ihtiyacım yok
    Throwing shade
    – Gölge atma
    Be on your merry way
    – Neşeli yolunda ol
    I only want good vibes ’round me tonight
    – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum
    No negativity in my life
    – Hayatımda olumsuzluk yok

    I know life will never be perfect
    – Biliyorum hayat asla mükemmel olmayacak
    But the sunshine, it feels like I deserve it
    – Ama güneş ışığı, bunu hak ettiğimi hissettiriyor

    You, yeah, you
    – Sen, evet, sen
    Why you comin’ over here with your cloud?
    – Neden buraya bulutunla geliyorsun?
    You, yeah, you
    – Sen, evet, sen
    Why you always tryna bring my mood down?
    – Neden hep moralimi bozmaya çalışıyorsun?

    I only want good vibes ’round me tonight
    – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum
    No negativity in my life
    – Hayatımda olumsuzluk yok
    Just good vibes, that’s what I like
    – Sadece iyi hisler, sevdiğim şey bu
    So I don’t need you raining on my parade
    – Bu yüzden geçit törenimde yağmur yağmana ihtiyacım yok
    Throwing shade
    – Gölge atma
    Be on your merry way
    – Neşeli yolunda ol
    I only want good vibes ’round me tonight
    – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum
    No negativity in my life
    – Hayatımda olumsuzluk yok

    So I’m here with a brighter perspective
    – Bu yüzden daha parlak bir bakış açısıyla buradayım
    So I really ain’t tryna be stressin’, ooh-woah
    – Yani gerçekten strese girmeye çalışmıyorum, ooh-woah

    You, yeah, you
    – Sen, evet, sen
    Why you comin’ over here cold as ice?
    – Neden buraya buz gibi soğuk geliyorsun?
    Why? Why? Boo-hoo
    – Niçin? Niçin? Boo-hoo
    A little optimism could be so nice
    – Biraz iyimserlik çok güzel olabilir
    Maybe, if you wasn’t being so shady
    – Belki, eğer bu kadar şaibeli olmasaydın
    Throwing venom everywhere daily
    – Her gün her yere zehir atmak
    You could chill, you could hang
    – Sakinleşebilirsin, asılabilirsin
    But you ain’t on that high
    – Ama o kadar yüksekte değilsin

    I only want good vibes ’round me tonight
    – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum
    No negativity in my life
    – Hayatımda olumsuzluk yok
    Just good vibes, that’s what I like
    – Sadece iyi hisler, sevdiğim şey bu
    So I don’t (I don’t) need you raining on my parade (parade)
    – Bu yüzden geçit törenime yağmur yağmana ihtiyacım yok (geçit töreni)
    Throwing shade (shade)
    – Gölge atma (gölge)
    Be on your merry way
    – Neşeli yolunda ol
    I only want good vibes ’round me tonight
    – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum
    No negativity in my life
    – Hayatımda olumsuzluk yok

    Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, good vibes
    – Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, iyi hisler
    I only want
    – Sadece istiyorum
    Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, good vibes
    – Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, iyi hisler
    I only want
    – Sadece istiyorum
    Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, good vibes
    – Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, iyi hisler
    (Good, good, good vibes)
    – (İyi, iyi, iyi hisler)
    Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, good vibes
    – Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, iyi hisler

    I only want good vibes ’round me tonight
    – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum
    No negativity in my life
    – Hayatımda olumsuzluk yok
    Just good vibes, that’s what I like (I like)
    – Sadece iyi hisler, sevdiğim şey bu (hoşuma gidiyor)
    So I don’t need you raining on my parade
    – Bu yüzden geçit törenimde yağmur yağmana ihtiyacım yok
    Throwing shade (shade)
    – Gölge atma (gölge)
    Be on your merry way
    – Neşeli yolunda ol
    I only want good vibes (good vibes) ’round me tonight
    – Sadece iyi hisler istiyorum (iyi hisler) ‘bu gece etrafımda
    No negativity in my life
    – Hayatımda olumsuzluk yok

    Oh, I only want good vibes ’round me tonight
    – Oh, sadece bu gece etrafımda iyi hisler olsun istiyorum

    Oh, I only want good vibes ’round me tonight
    – Oh, sadece bu gece etrafımda iyi hisler olsun istiyorum
  • Calin – Santé Çekçe Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Calin – Santé Çekçe Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Za zády hoří město, jarní vzduch voní deštěm
    – Şehir arkamızda yanıyor, bahar havası yağmur kokuyor
    Nevíš, kdo má nůž v kapse, proto se nikdy nesměj
    – Kimin cebinde bıçak olduğunu bilmiyorsun, o yüzden asla gülme.
    Neslyšim slova, jsi ještěr, pičo, chráním si svýma pěstma místo
    – Kelimeleri duyamıyorum, sen bir kertenkelesin, amcık, yerimi yumruklarımla koruyorum
    Dělaj, že neví, kdo jsem – ví to, čím dál víc hot, jak Costa Rica
    – Kim olduğumu bilmiyormuş gibi davranıyorlar — bunu biliyorlar, daha da ısınıyorlar, Kosta Rika gibi
    Letím lodí, oceán tmy, sám, dál, jako Lister, piš to
    – Tekneyle uçuyorum, karanlığın okyanusu, yalnız, bir Lister gibi, yaz
    Hodím myšlenky na papír a pak je prodám za míče, míč tam
    – Düşüncelerimi kağıda döküyorum ve sonra onları toplar için satıyorum, top orada
    Chtěj to dělat za love – vím to, dělaj, bojí se tmy – já vím to
    – Bunu aşk için yapmak istiyorlar – Biliyorum, yapıyorlar, karanlıktan korkuyorlar – Biliyorum
    A koho všechno měla – vím to, mám svojí hlavu, kecáš, píčo
    – Ve sahip olduğu her şey – Biliyorum, kafam var, konuşuyorsun, amcık
    Ale víš, po show místy chodím vybombenej jako tank
    – Ama bilirsin, gösteriden sonra bazen tank gibi dolaşırım.
    Hlavně být rovnej, hlavně být stejnej, není to jenom tak
    – Sadece eşit ol, sadece aynı ol, sadece böyle değil
    Stack červenej jak rak, kapsa plná jak sak
    – Bir kerevit gibi kırmızı yığını, bir ceket gibi dolu cep
    Byl jsem na místech, kterýma si stejně vždycky musíš projít jen sám
    – Zaten hep yalnız gitmen gereken yerlere gittim.
    V ruce Double D, v kapse double g a doubluju, doubluju na účtech mých, a
    – Elimde iki katı D, cebimde iki katı g, ve ben ikiye katlayacağım, faturalarımı ikiye katlayacağım, ve
    Mám skinny B a pak neřeším smysl textu, hlavně, že mi zní, a
    – Sıska bir B’m var ve sonra bana göründüğü sürece metnin anlamı ile uğraşmıyorum ve
    Nepřeju nikomu basu, ale in3gue, doufám že tě nikdy nepustí, a
    – Kimsenin bas çalmasını istemem, ama in3gue, umarım gitmene asla izin vermezler ve
    Hlídám si záda dvakrát od doby, co jsem poznal krysu, jako ty
    – Senin gibi bir fareyle tanıştığımdan beri iki kez arkamı kolladım.
    Ale Ektor naučil, hlavní, co přijde na účet
    – Ama Ektor öğrendi, hesaba gelen en önemli şey
    Hlavní mít v rodině klid a dokud to bude, tak účel splnil
    – Önemli olan ailede barışa sahip olmak ve olduğu sürece amacın yerine getirilmesidir
    Připíjím na všechny ženy, připíjím, protože můžem
    – Bütün kadınlara içiyorum, içebildiğimiz için içiyorum
    Připíjím na moje bratry, ať slyším celej sál jen: “Santé”
    – Kardeşlerime içiyorum, bütün salon “Santé” den başka bir şey duymasın.
    Santé, allez allez, santé, allez allez
    – Santé, allez allez, santé, allez allez
    Santé, allez allez, santé, allez allez
    – Santé, allez allez, santé, allez allez
  • RICTA – Emmonh Yunanca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    RICTA – Emmonh Yunanca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Μαζί σου μωρό μου έχω πάθει ζημιά
    – Seninle bebeğim zarar gördüm
    Έλα πάμε να φύγουμε απ’ τα –
    – Hadi, gidelim buradan. –

    Μαζί της ξεχνιέμαι περνάω καλά
    – Onunla iyi vakit geçirdiğimi unutuyorum.
    Την παίρνω στο αμάξι που έχω τα κιλά
    – Onu arabaya götürüyorum, kilo aldığım yere.
    Λέει θέλει το βράδυ να έρθει μαζί μου
    – Gecenin benimle gelmesini istediğini söylüyor.
    Αυτή δεν θέλει γούστα και λεφτά
    – Tat ve para istemiyor
    Βάλε ζώνη κούκλα φύγαμε κάπου μακριά
    – Uzak bir yerde bıraktığımız bebeği bağla
    Μου στρίβει τους μπάφους την πάω σε νησιά
    – Onu adalara götürüyorum.
    Μαζί σου μωρό μου έχω πάθει ζημιά
    – Seninle bebeğim zarar gördüm
    Έλα πάμε να φύγουμε απ’ τα κεντρικά
    – Hadi, karargahtan çıkalım.

    Θέλω good vibes, δεν θέλω κακό μαντάτο
    – İyi hisler istiyorum, kötü haberler istemiyorum
    Είναι fresh αυτό το μωρό είναι στυλάτο
    – Taze bu bebek çok şık
    Σε 2 λεπτά θα φτάσω bae έλα κατέβα κάτω
    – 2 Dakika içinde geleceğim, bae aşağı inecek.
    Βάλε όλα τα καλά σου γιατί είναι Σαββάτο
    – Tüm iyi eşyalarını giy çünkü bugün cumartesi.
    Πάρε πολλά ρούχα babe το πορπαγκάζ είναι άδειο
    – Bir sürü kıyafet al bebeğim Toka boş
    Θέλω να μου χαμογελάς γιατί είσαι ακόμα νιάτο
    – Bana gülümsemeni istiyorum çünkü hala gençsin
    Εγώ είμαι αλήτης απ’ τον δρόμο με έβγαλε το πάρκο
    – Ben sokaktan bir serseriyim beni parktan çıkardı
    Εσένα μάλλον σε ζωγράφισε ο Pablo Picasso
    – Muhtemelen Pablo Picasso tarafından boyanmışsındır.
    Μαζί σου πια όλες οι ώρες σαν λεπτά περνάνε
    – Şimdi seninle dakikalar gibi tüm saatler geçiyor
    Baby όπου και να πάμε όλοι για μας μιλάνε
    – Bebeğim gittiğimiz her yerde herkes bizden bahsediyor
    Δεν σηκώνω τα τηλέφωνα όσο και αν χτυπάνε
    – Ne kadar çalarlarsa çalsınlar telefonları açmıyorum.
    Τώρα σε πάω διακοπές γι’ αυτό όπου θέλεις πάμε
    – Şimdi seni tatile götürüyorum, nereye gitmek istersen
    Πιάσε τα χαρτάκια κι ασ’ το κινητό σου
    – Kartları al ve cep telefonunu bırak
    Έχω μπει και κάνω party μέσα στο μυαλό σου
    – Kafanda parti yapacağım.
    Έχω πάθει εμμονή με το πρόσωπό σου
    – Yüzüne takıntılıyım.
    Δεν θέλω να σε ακουμπάει μωρό μου ούτε ο γιατρός σου
    – Doktorunun sana dokunmasını istemiyorum bebeğim.

    Μαζί της ξεχνιέμαι περνάω καλά
    – Onunla iyi vakit geçirdiğimi unutuyorum.
    Την παίρνω στο αμάξι που έχω τα κιλά
    – Onu arabaya götürüyorum, kilo aldığım yere.
    Λέει θέλει το βράδυ να έρθει μαζί μου
    – Gecenin benimle gelmesini istediğini söylüyor.
    Αυτή δεν θέλει γούστα και λεφτά
    – Tat ve para istemiyor
    Βάλε ζώνη κούκλα φύγαμε κάπου μακριά
    – Uzak bir yerde bıraktığımız bebeği bağla
    Μου στρίβει τους μπάφους την πάω σε νησιά
    – Onu adalara götürüyorum.
    Μαζί σου μωρό μου έχω πάθει ζημιά
    – Seninle bebeğim zarar gördüm
    Έλα πάμε να φύγουμε απ’ τα κεντρικά
    – Hadi, karargahtan çıkalım.
    Μαζί της ξεχνιέμαι περνάω καλά
    – Onunla iyi vakit geçirdiğimi unutuyorum.
    Την παίρνω στο αμάξι που έχω τα κιλά
    – Onu arabaya götürüyorum, kilo aldığım yere.
    Λέει θέλει το βράδυ να έρθει μαζί μου
    – Gecenin benimle gelmesini istediğini söylüyor.
    Αυτή δεν θέλει γούστα και λεφτά
    – Tat ve para istemiyor
    Βάλε ζώνη κούκλα φύγαμε κάπου μακριά
    – Uzak bir yerde bıraktığımız bebeği bağla
    Μου στρίβει τους μπάφους την πάω σε νησιά
    – Onu adalara götürüyorum.
    Μαζί σου μωρό μου έχω πάθει ζημιά
    – Seninle bebeğim zarar gördüm
    Έλα πάμε να φύγουμε απ’ τα κεντρικά
    – Hadi, karargahtan çıkalım.

    Όταν με βλέπει κοκκινίζει
    – Beni gördüğünde kızarıyor.
    Μαζί της γυρνάω κι ας είμαι busy
    – Meşgul olmama rağmen onunla gidiyorum.
    Πως με τρελαίνει όταν την μέση της λυγίζει
    – Beli büküldüğünde beni nasıl delirtiyor
    Στο κρεβάτι μου όταν στριφογυρίζει
    – Yatağımda dönerken
    Λέει, δεν είναι easy λέει, μα είναι κορίτσι
    – Diyor ki, kolay değil diyor, ama o bir kız
    Μες στο χαμόγελο είναι δεν έχει θλίψη
    – Gülümsemede üzüntü yok
    Θέλει να κάνουμε tattoo μαζί το cc
    – Cc’yi birlikte dövmemizi istiyor.
    Κι όλες με πρείζουνε τώρα που έχω χωρίσει
    – Boşandığıma göre hepsi beni besliyor.
    Ναι, με έχουν ζαλίσει
    – Evet, hayrete düştüm.
    Άκου μικρή, εγώ δεν είμαι σαν τους άλλους που έχεις δει
    – Dinle evlat, ben gördüğün diğerleri gibi değilim.
    Κάνω μουσική για να μην μπω στην φυλακή
    – Hapse girmemek için müzik yapıyorum.
    Είναι υγρή λέει, μόλις με δει
    – Islanmış diyor, beni görür görmez
    Άσε τα πολλά λοιπόν μην την βλέπεις σκληρή
    – O yüzden ona sert bakma.
    Εγώ δεν είμαι σαν τους άλλους που έχεις δει
    – Gördüğün diğerleri gibi değilim.
    Δεν πήγα στον στρατό, όχι δεν φόρεσα χακί
    – Askere gitmedim, Hayır haki giymedim.
    Όταν μαγειρεύω όλο το σπίτι σαν γιαπί
    – Bütün evi bir Yap gibi pişirdiğimde
    Όταν με βλέπει κοκκινίζει και δεν ξέρω το γιατί
    – Beni gördüğünde kızarıyor ve nedenini bilmiyorum
    (Έλα ρε μαλάκα αφού ξες)
    – (Hadi, pislik, biliyorsun)

    Μαζί της ξεχνιέμαι περνάω καλά
    – Onunla iyi vakit geçirdiğimi unutuyorum.
    Την παίρνω στο αμάξι που έχω τα κιλά
    – Onu arabaya götürüyorum, kilo aldığım yere.
    Λέει θέλει το βράδυ να έρθει μαζί μου
    – Gecenin benimle gelmesini istediğini söylüyor.
    Αυτή δεν θέλει γούστα και λεφτά
    – Tat ve para istemiyor
    Βάλε ζώνη κούκλα φύγαμε κάπου μακριά
    – Uzak bir yerde bıraktığımız bebeği bağla
    Μου στρίβει τους μπάφους την πάω σε νησιά
    – Onu adalara götürüyorum.
    Μαζί σου μωρό μου έχω πάθει ζημιά
    – Seninle bebeğim zarar gördüm
    Έλα πάμε να φύγουμε απ’ τα κεντρικά
    – Hadi, karargahtan çıkalım.
  • Ahmad Lewis & Ahmad – Back In the Day (Remix) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Ahmad Lewis & Ahmad – Back In the Day (Remix) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Jerome! jerome! put on that bobby womack!
    – Jerome! jerome! bobby womack’i giy!
    Nah girl I wanna go way back, ahh yeah check this out
    – Hayır kızım Çok eskilere gitmek istiyorum, ahh evet şuna bak
    *Needle is put to the groove on a dusty record*
    – * İğne tozlu bir plak üzerine oluğa konur*

    Back in the days when I was young I’m not a kid anymore
    – Genç olduğum günlerde artık çocuk değilim.
    But some days I sit and wish I was a kid again
    – Ama bazı günler oturup keşke tekrar çocuk olsaydım diyorum
    Back in the days when I was young I’m not a kid anymore
    – Genç olduğum günlerde artık çocuk değilim.
    But some days I sit and wish I was a kid again
    – Ama bazı günler oturup keşke tekrar çocuk olsaydım diyorum
    Back in the days
    – O günlerde

    When I just a little niggerole
    – Ben sadece küçük bir zenciyken
    I looked up to my bigger bro
    – Büyük kardeşime baktım
    Begged if I could kick it so
    – Tekmeleyebilseydim diye yalvardım.
    When he went out with girls I could go taggin along
    – O kızlarla dışarı çıktığında ben de onunla takılabilirdim.
    Naggin if she had a sis maybe could mack a baby hoodrat
    – Naggin eğer bir kız kardeşi olsaydı belki bir bebek serserisini becerebilirdi
    Y’all remember way back then, when it was 1985
    – O zamanlar, 1985’i hatırlarsınız.
    All the way live, I think I was about ten
    – Yaşadığım sürece, sanırım on yaşındaydım.
    One of those happy little niggaz singin the blues
    – Blues şarkı söyleyen o mutlu zencilerden biri
    That be always tryin to bag with the shag (and karate shoes)
    – Her zaman sevişmeye çalışıyorsun (ve karate ayakkabıları)
    Sayin “yo momma black, his momma this, his momma that”
    – “Yo momma black, his momma this, his momma that” diyor.
    Then he get mad and wanna scrap
    – Sonra kızdı ve ayrılmak istedi.
    We stay mad about, ten minutes then it’s like back on the bike
    – On dakika boyunca kızgın kalacağız, sonra tekrar bisiklete binmek gibi olacak.
    To play hide and go get it with the younger hoes by the bungaloes
    – Saklambaç oynamak ve gidip bungalovların yanındaki genç çapalarla almak için
    Then switch to playin ding dong ditch, when that gets
    – Sonra ding dong hendeğini oynamaya geç, bu olduğunda
    Old and too cold to hack it, threw on a bomber jacket
    – Eski ve onu kesmek için çok soğuk, bir bombardıman ceketi attı
    You could tell the ballers ’cause they bell wearin gazelles
    – Baller’lara söyleyebilirsin çünkü ceylan takıyorlar
    If they really had money raised be sportin bk’s
    – Eğer gerçekten para toplamış olsalardı, sportin bk’nın
    And, all the girls had they turkish link
    – Ve tüm kızların Türk bağlantısı vardı
    If it broke then they made earrings to it, like they meant to do it
    – Eğer kırıldıysa, o zaman yapmak istedikleri gibi küpeler yaptılar
    But, sometimes, I still sit and reminesce
    – Ama bazen hala oturup hatırlarım
    Then, think about the years I was raised, back in the days
    – O zaman, büyüdüğüm yılları düşün, o günleri.

    Back in the days when I was young I’m not a kid anymore
    – Genç olduğum günlerde artık çocuk değilim.
    But some days I sit and wish I was a kid again
    – Ama bazı günler oturup keşke tekrar çocuk olsaydım diyorum
    Back in the days when I was young I’m not a kid anymore
    – Genç olduğum günlerde artık çocuk değilim.
    But some days I sit and wish I was a kid again
    – Ama bazı günler oturup keşke tekrar çocuk olsaydım diyorum
    (And everybody say) (I remember way back when)
    – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum)
    (And everybody say) (I remember way back when)
    – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum)
    (And everybody say) (I remember way back when)
    – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum)
    (What?) (back in the day) (when?) (back in the day)
    – (Ne?(gün içinde) (ne zaman?) (gün içinde)

    I’m still back in the days, but now the year is ’87
    – Hala eski günlerdeyim, ama şimdi yıl ’87
    ’88 that’s when my crew and I were in junior high
    – ’88 işte o zaman ekibim ve ben ortaokuldaydık.
    In 7th grade, I hated school (wish it’d blow up)
    – 7. Sınıfta okuldan nefret ederdim (keşke havaya uçsaydı)
    No doubt I couldn’t wait to get out (and be a grownup)
    – Hiç şüphe yok ki dışarı çıkmak için sabırsızlanıyordum (ve bir yetişkin olmak için)

    But let me finish this reminescin and tellin
    – Ama bu hatırayı bitirmeme ve anlatmama izin ver
    Bout when girls was bellin tight courderoys like for the boys
    – Kızların erkekler için olduğu gibi sıkı mahkemelere bellin olduğu zaman
    Basket weaves, nike court airs, and footsie socks
    – Sepet örgüleri, nike kort havaları ve ayak çorapları
    And eatin pickles, with tootsie pops
    – Ve turşu yerken, tootsie pops ile
    And it don’t stop, I’m glad ’cause when j.j. fad hit
    – Ve durmuyor, sevindim çünkü J.J. fad vurduğunda
    Supersonic it was kinda like a sport to wear biker shorts
    – Süpersonik motorcu şortu giymek bir spor gibiydi
    Or, to wear jeans and it seemed like the masses
    – Ya da kot pantolon giymek ve kitleler gibi görünüyordu
    Of hoochies, had poison airbrushes on they asses
    – Fahişelerin kıçlarında zehirli hava fırçaları vardı.
    Dudes, had on nike suits, and the pumas with
    – Ahbaplar, nike takım elbiseli ve pumalı
    The fat laces, ’cause it was either that or k-swiss
    – Şişko bağcıklar, çünkü ya o ya da k-swiss’ti.
    I miss those days, and so I pout like a grown jerk
    – O günleri özlüyorum ve bu yüzden yetişkin bir pislik gibi surat asıyorum
    Wishin all I had to do now, was finish homework
    – Şimdi tek yapmam gereken ödevimi bitirmekti.
    It’s true, you don’t realize really what you got til it’s gone
    – Bu doğru, o gidene kadar neyin olduğunun farkında değilsin.
    And I’m not, gonna sing another sad song, but
    – Ve başka bir hüzünlü şarkı söylemeyeceğim, ama
    Sometimes I do sit and reminesce then
    – Bazen oturup hatırlarım o zaman
    Think about the years I was raised, back in the days
    – Büyüdüğüm yılları düşün, o günleri

    (And everybody say) (I remember way back when)
    – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum)
    (And everybody say) (I remember way back when)
    – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum)
    (And everybody say) (I remember way back when)
    – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum)
    (What?) (back in the day) (when?) (back in the day)
    – (Ne?(gün içinde) (ne zaman?) (gün içinde)

    Well, it’s the niggerole, I figure that now I’m all grown up
    – Şey, o zenci, artık büyüdüğümü fark ettim.
    Because I’m eighteen years old, and guess you could say I’m holdin
    – Çünkü on sekiz yaşındayım ve sanırım tutuyorum diyebilirsin.
    Down a steady job and crew steady mobbin
    – Sabit bir iş ve mürettebat sabit mobbin aşağı
    You steady bobbin your head and I’m paid, so I got it made
    – Kafanı sabit tutuyorsun ve bana para ödeniyor, ben de yaptırdım.
    But, didn’t always have clout, used to live in south central l.a.
    – Ama her zaman nüfuzlu değildi, güney orta Los Angeles’ta yaşardı.
    That’s where I stayed and figured a way out
    – Orada kaldım ve bir çıkış yolu buldum.
    I gave it all I had so for what it’s worth
    – Sahip olduğum her şeyi verdim, bu yüzden değeri ne olursa olsun
    I went, from rags to riches which is a drag but now I’m first
    – Paçavradan zenginliğe gittim, ki bu çok sıkıcı ama şimdi ilk benim
    So (ahmad and the jones’ is on our way up)
    – Yani (ahmad ve jones’lar geliyor)
    Yup, we said that we was gonna make it since a kid
    – Evet, çocukluğumuzdan beri başaracağımızı söylemiştik.
    And we finally did, but
    – Sonunda başardık ama
    Sometimes I still sit and reminesce, then
    – Bazen hala oturuyorum ve anımsıyorum, o zaman
    Think about the years I was raised, back in the days
    – Büyüdüğüm yılları düşün, o günleri

    (And everybody say) (I remember way back when)
    – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum)
    (And everybody say) (I remember way back when)
    – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum)
    (And everybody say) (I remember way back when)
    – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum)
    (What?) (back in the day) (when?) (back in the day)
    – (Ne?(gün içinde) (ne zaman?) (gün içinde)

    (And everybody say) (I remember way back when)
    – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum)
    (And everybody say) (I remember way back when)
    – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum)
    (And everybody say) (I remember way back when)
    – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum)
    (What?) (back in the day) (when?) (back in the day)
    – (Ne?(gün içinde) (ne zaman?) (gün içinde)

    *Fades*
    – *Solduruyor*
  • Los inquietos del vallenato – Si Tu Estuvieras İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Los inquietos del vallenato – Si Tu Estuvieras İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Ahora te he encontrado nuevamente
    – Şimdi seni tekrar buldum
    Cada segundo en mis recuerdos
    – Anılarımdaki her saniye

    Las horas se hacen largas y queman
    – Saatler uzar ve yanar
    Porque siempre me encuentran
    – Çünkü beni her zaman bulurlar
    Con las manos vacías
    – Boş ellerle

    La vida es un castillo de ilusiones
    – Hayat bir yanılsama kalesidir
    Que te desiluciona al derrumbarse
    – Bu seni parçalayarak hayal kırıklığına uğratır
    Yo no entiendo tú mataste mi mundo
    – Dünyamı öldürdüğünü anlamıyorum.
    Y aún muero con las ansias de adorarte ()
    – Ve hala sana tapma arzusuyla ölüyorum ()

    Por qué no estas amor
    – Neden bu aşk değil
    Si tantas veces juraste que tú me amarías
    – Beni seveceğine defalarca yemin etseydin
    Y aunque el mundo se acabara
    – Ve dünya sona erse bile
    Tu serías mi vida
    – Sen benim hayatım olurdun
    Pero no estas corazón
    – Ama sen kalp değilsin

    Si vieras cómo estoy
    – Nasıl olduğumu görseydin
    O supieras que mi alma no me pertenece
    – Yoksa ruhumun bana ait olmadığını mı bileceksin
    Que aún siento tus suaves labios
    – Hala yumuşak dudaklarını hissediyorum
    Besándome siempre
    – Beni her zaman öpmek
    Que estoy loco por tu amor
    – Aşkın için deli olduğumu

    Siempre que respiro veo tus ojos
    – Her nefes aldığımda gözlerini görüyorum
    Siento morirme solo al recordarlo
    – Üzgünüm sadece bunu hatırlayarak ölüyorum

    Si tú estuvieras
    – Eğer sen olsaydın
    Sé que mi mundo sería diferente
    – Dünyamın farklı olacağını biliyorum
    Tendría el destino
    – Kadere sahip olurdum
    Mi mundo y su suerte
    – Benim dünyam ve onun şansı
    Y volverían sueños de primavera
    – Ve baharın hayalleri geri dönecekti

    Vuelve mi reina
    – Kraliçem geri dön
    Que a mí la vida se me está acabando
    – Hayatımın tükenmekte olduğunu
    Que tanto el alma me está destrozando
    – O kadar çok ruh beni parçalıyor ki
    Y aquí en mi pecho no caben más penas
    – Ve burada göğsümde daha fazla acı yok
    Si tú estuvieras, si tú estuvieras
    – Eğer öyle olsaydın, öyle olsaydın

    Ahora una lágrima me encuentra
    – Şimdi bir gözyaşı beni buluyor
    Cada mañana en un suspiro
    – Her sabah bir iç çekişte

    Y vuelan dentro y mi pensamiento
    – Ve içeri uçuyorlar ve benim düşüncem
    Sin romper el silencio
    – Sessizliği bozmadan
    Tus imágenes bellas
    – Güzel resimleriniz

    No he podido arrancarte de mis días
    – Seni günlerimden ayıramadım.
    Aunque intente vivir en otra historia
    – Başka bir hikayede yaşamaya çalışsam bile
    Aun eres lo más lindo de mi vida
    – Sen hala hayatımdaki en tatlı şeysin.
    Aunque esté tu abandono en mi memoria
    – Terk Edilmişliğin hafızamda olmasına rağmen

    Por qué no estas amor
    – Neden bu aşk değil
    Si el cielo nos vio querernos en las desventuras
    – Eğer cennet bizi talihsizliklerde birbirimizi severken görseydi
    Si mi vida tuvo vida, sentir tu ternura
    – Eğer hayatımda bir hayat olsaydı, hassasiyetini hissetmek için
    Al mojarme tu pasión
    – Tutkunu ıslattığımda

    Si vieras mi ansiedad
    – Eğer endişemi görseydin
    O tan solo imaginaras mis deseos por verte
    – Yoksa seni görmek istediğimi hayal mi edeceksin?
    Que daría la misma vida por poder tenerte
    – Sana sahip olabilmek için aynı hayatı vereceğimi
    Cerca de mi corazón
    – Kalbime yakın

    Y siempre que despierto mi alegría
    – Ve ne zaman neşemi uyandırsam
    Se va porque era un sueño pude amarte
    – Gidiyor çünkü seni sevebileceğim bir rüyaydı

    Si tú estuvieras
    – Eğer sen olsaydın
    Sé que mi mundo sería diferente
    – Dünyamın farklı olacağını biliyorum
    Tendría el destino
    – Kadere sahip olurdum
    Mi mundo y su suerte
    – Benim dünyam ve onun şansı
    Y volverían sueños de primavera
    – Ve baharın hayalleri geri dönecekti
    Vuelve mi reina
    – Kraliçem geri dön
    Que a mí la vida se me está acabando
    – Hayatımın tükenmekte olduğunu
    Que tanto el alma me está destrozando
    – O kadar çok ruh beni parçalıyor ki
    Y aquí en mi pecho no caben más penas
    – Ve burada göğsümde daha fazla acı yok
    Si tú estuvieras, si tú estuvieras
    – Eğer öyle olsaydın, öyle olsaydın
  • El Alfa – Lebron en el Bameso İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    El Alfa – Lebron en el Bameso İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Pasamo’ por el bloque y bajamo’ lo’ cristale’
    – Hadi bloğun içinden geçelim ve kristalden aşağı inelim.
    Al que arrugue la cara le sacamo’ lo’ metale’
    – Yüzünü buruşturan, ‘metal’i çıkarırız.’
    “Blam, blam, blam, blam”, no te instale’
    – “Blam, blam, blam, blam”, endişelenme”
    Búscate lo tuyo y te mueve’, a nadie tiene que gustarle
    – Eşyanı bul ve seni hareket ettirsin, kimse onu sevmek zorunda değil

    Mi actitud e’ de gánster’, cuenta de gánster’
    – Benim tavrım ‘gangster’, gangster hesabı’
    Yo pongo a que me lo mamen lo’ gánster’, gánster’
    – ‘Gangsteri’ emmeye zorladım, gangster’
    Ganstería, la sabiduría
    – Gangsteria, bilgelik
    Enterramo’ do’ millone’ a’nde mi tía
    – Gömdüğüm ‘do’ milyon’ a’da teyzem

    Búscame lo mío, no me venga’ con tu tía
    – Benimkini bul, bana teyzenle gelme.
    Que tengo cuatro tiguere’ montao’ en una KIA
    – Bir kia’da dört tiguere ‘montao’ var
    Decidío’ a lo que sea
    – Her şeye ben karar veririm
    En la cabeza con pila ‘e vaina fea’
    – ‘E çirkin kılıf’ yığını ile kafasına

    Tú paga’ do’ cuenta’ de la’ mía’ y queda’ en olla
    – ‘benimkinin’ hesabını’ ödersiniz ve ‘potta’ kalır
    Ando con lo’ moreno’, la manada, lo’ guloya’
    – ‘Moreno’, sürü, ‘guloya’ ile yürüyorum.
    Aceite de trufa e’ lo que yo tengo
    – Trüf yağı e’ ne var
    Yo la de’guabino y nunca me vengo
    – Ben de’guabino ve asla gelmem

    Tú ere’ la que me toca’ lo’ timbale’
    – Sen ‘bana dokunan’sın’ timbale’
    Stan, stan, stan-tan-tan, saca lo’ metale’
    – Stan, stan, stan-tan-tan, metali çıkar.
    Aquí no hay gente seria, todo’ somos anormale’
    – Burada ciddi insanlar yok, hepimiz anormaliz.
    La que no quiera mata’, pue’ que se embale
    – Öldürmek istemeyen biri, paketlenmiş olanı öldürebilir.

    Me siento LeBron en el BAMESO
    – Lebron’u Bameso’da hissediyorum
    Le’ hice un crossover que le’ partí lo’ hueso’
    – Ona kemiğini kırdığım bir geçit yaptım.
    Atento a rabia e’ que me busco par de peso’
    – Rabia e dikkat et ‘bir çift kilo arıyorum’
    Y a ustede’ lo’ tengo resbalando en aderezo
    – Ve seni giyinmeye zorluyorum

    Tú ere’ la que me toca’ lo’ timbale’
    – Sen ‘bana dokunan’sın’ timbale’
    Stan, stan, stan-tan-tan, saca lo’ metale’
    – Stan, stan, stan-tan-tan, metali çıkar.
    Aquí no hay gente seria, todo’ somos anormale’
    – Burada ciddi insanlar yok, hepimiz anormaliz.
    La que no quiera mata’, pue’ que se embale
    – Öldürmek istemeyen biri, paketlenmiş olanı öldürebilir.

    Me siento LeBron en el BAMESO
    – Lebron’u Bameso’da hissediyorum
    Le’ hice un crossover que le’ partí lo’ hueso’
    – Ona kemiğini kırdığım bir geçit yaptım.
    Atento a rabia e’ que me busco par de peso’
    – Rabia e dikkat et ‘bir çift kilo arıyorum’
    Y a ustede’ lo’ tengo resbalando en aderezo
    – Ve seni giyinmeye zorluyorum

    Tengo una jeva que tiene complejo ‘e costurera
    – Karmaşık bir terzisi olan bir jeva’m var.
    Y por eso yo le digo
    – Ve bu yüzden ona söylüyorum

    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın

    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın

    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın

    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın

    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın

    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela, mete (Yih, yo)
    – Kumaşı koy ve kumaşı çıkar, kumaşı koy ve kumaşı çıkar, koy (Yih, yo)

    Por la pati se despatilló modo grillo
    – Pati tarafından kriket çıktı
    El teteo en La 40 ‘e Capotillo
    – 40’e Capotillo’daki teteo
    ‘Tamo zombie’ y los ojo’ de bombillo
    – ‘Tamo zombie’ ve bombillo’nun gözü
    Haciendo moriqueta como que no me cepillo
    – Fırçalamadığım gibi moriqueta yapıyorum

    Ay, da-dale moriqueta, dale moriqueta
    – Ver moriqueta’yı, ver moriqueta’yı
    Cuida’o si te pasa’, que te vuelvo una raqueta
    – Kendine iyi bak, eğer başına gelirse, seni bir rakete çeviririm.
    ‘Tamo enmonao’, los ojo’ como Vegeta
    – ‘Tamo enmonao’, los ojo ‘ Vegeta rolünde
    Arrugo la cara y parece que ‘tá coqueta
    – Yüzümü buruşturuyorum ve flört etmiyor gibi görünüyor

    Y da-dale moriqueta
    – Ve ver-ver moriqueta
    —E moriqueta—e moriqueta—e moriqueta
    – – E moriqueta-e moriqueta-e moriqueta
    —E moriqueta—e moriqueta—e moriqueta
    – – E moriqueta-e moriqueta-e moriqueta
    —E moriqueta (Da-Da-Da—, Da—, Da—)
    – – Ve moriqueta (Da-Da-Da-, Da-, Da-)

    —E moriqueta—e moriqueta—e moriqueta
    – – E moriqueta-e moriqueta-e moriqueta
    —E moriqueta—e moriqueta—e moriqueta
    – – E moriqueta-e moriqueta-e moriqueta
    —E moriqueta—e moriqueta—e mori— (Da-Da-Da—, Da—, Da—)
    – -E moriqueta-e moriqueta-e mori- (Da-Da-Da-, Da-, Da-)

    Tengo una jeva que tiene complejo ‘e costurera
    – Karmaşık bir terzisi olan bir jeva’m var.
    Y por eso yo le digo
    – Ve bu yüzden ona söylüyorum

    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın

    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın

    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın

    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın

    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın

    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela
    – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
    Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela, mete
    – Kumaşı koy ve kumaşı çıkar, kumaşı koy ve kumaşı çıkar, koy
  • Dire Strats – Walk Of Life İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Dire Strats – Walk Of Life İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Everybody alright?
    – Herkes iyi mi?
    Alright, great
    – Tamam, harika.
    Everybody on this side okay?
    – Bu taraftaki herkes iyi mi?
    Yeah
    – Evet
    Oh and this side? Back?
    – Peki ya bu taraf? Geri mi?
    Yeah
    – Evet
    We alright here in the front here, yeah?
    – Burada ön tarafta iyiyiz, değil mi?
    Alright, hold on
    – Tamam, bekle.
    You ready?
    – Hazır mısın?

    Come Johnny singing oldies goldies
    – Johnny oldies goldies şarkı gel
    “Be-Bop-A-Lula, Baby What I Say”
    – “Be-Bop-A-Lula, Bebeğim Ne Dersem Onu”
    Here come Johnny singing “I Gotta Woman”
    – İşte Johnny “I Gotta Woman” şarkısını söylüyor.
    Down in the tunnel trying to make it pay
    – Tünelde, ödetmeye çalışırken

    He got the action, he got the motion
    – Harekete geçti, harekete geçti.
    Yeah the boy can play
    – Evet çocuk oynayabilir
    Dedication, he got devotion
    – Özveri, özveri var
    Turning all the night time into the day
    – Bütün geceyi gündüze çevirmek

    He do the song about the sweet lovin’ woman
    – Tatlı aşık kadın hakkında şarkı söylüyor
    He do the song about a six penny knife
    – Altı kuruşluk bir bıçakla ilgili şarkı söylüyor.
    He do the walk, he do the walk of life
    – O yürüyüşü yapar, o hayatın yürüyüşünü yapar
    Yeah, he do the walk of life
    – Evet, hayatın yürüyüşünü yapıyor.

    Here comes Johnny gonna tell you the story
    – İşte Johnny sana hikayeyi anlatacak.
    Hand me down my walkin’ shoes
    – Bana yürüyüş ayakkabılarımı ver
    Here come Johnny, got the power and the glory
    – İşte Johnny geliyor, güç ve ihtişam var
    Backbeat the talkin’ blues
    – Backbeat konuşan blues

    He got the action, he got the motion
    – Harekete geçti, harekete geçti.
    Yeah the boy can play
    – Evet çocuk oynayabilir
    Dedication, he got devotion
    – Özveri, özveri var
    Turning all the night time into the day
    – Bütün geceyi gündüze çevirmek

    Got a sweet lovin’ woman
    – Tatlı bir aşk kadını var
    He do the song about a six penny knife
    – Altı kuruşluk bir bıçakla ilgili şarkı söylüyor.
    He do the walk, he do the walk of life
    – O yürüyüşü yapar, o hayatın yürüyüşünü yapar
    Oh yeah, the walk of life
    – Oh evet, hayatın yürüyüşü

    Yeah, ’cause Johnny got the oldies goldies
    – Evet, çünkü Johnny’nin eski altınları var.
    “Be-Bop-A-Lula, Baby What I Say”
    – “Be-Bop-A-Lula, Bebeğim Ne Dersem Onu”
    Here come Johnny singing “I Gotta Woman”
    – İşte Johnny “I Gotta Woman” şarkısını söylüyor.
    Down in the tunnel, trying to make it pay
    – Tünelde, ödetmeye çalışırken

    He got the action, he got the motion
    – Harekete geçti, harekete geçti.
    Yeah the boy can play
    – Evet çocuk oynayabilir
    Dedication, he got devotion
    – Özveri, özveri var
    Turning all the night time into the day
    – Bütün geceyi gündüze çevirmek

    And after all the violence and double talk
    – Ve tüm bu şiddet ve çifte konuşmadan sonra
    Just a song on the trouble and the strife
    – Sadece sorun ve çekişme üzerine bir şarkı
    You do the walk, do the walk of life
    – Sen yürü, hayatın yürüyüşünü yap
    Woah, you do the walk of life
    – Woah, hayatın yürüyüşünü yapıyorsun

    Yeah, that’s right
    – Evet, doğru.

    Best pedal steel player in the world, Paul Franklin
    – Dünyanın en iyi pedallı çelik oyuncusu Paul Franklin
  • The La Planta, Valeria Gau & Pushi – La Bachata İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    The La Planta, Valeria Gau & Pushi – La Bachata İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Te bloqueé de insta
    – Seni insta’dan engelledim.
    Pero por otra cuenta veo tus historias
    – Ama başka bir hesapta senin hikayelerini görüyorum
    Tu número lo borré
    – Numaranı sildim.
    No sé pa’ qué si me lo sé de memoria
    – Neden bilmiyorum eğer ezbere biliyorsam

    Me hiciste daño (me hiciste daño)
    – Beni incittin (beni incittin)
    Y así te extraño (y así te extraño)
    – Ve bu yüzden seni özlüyorum (ve bu yüzden seni özlüyorum)
    Y aunque sé que un día te voy a olvidar (yo te voy a olvidar)
    – Ve bir gün seni unutacağımı bilsem de (seni unutacağım)
    Aún no lo hago (¡no!)
    – Hala bilmiyorum (hayır!)
    Es complicado (¿qué?)
    – Bu karmaşık (ne?)
    To’ lo que hicimos me gusta recordar
    – ‘Ne yaptığımızı hatırlamak istiyorum’

    Ando manejando
    – Ben sürüyorum
    Por las calles que me besaste
    – Sokaklarda beni öptün
    Oyendo las canciones
    – Şarkıları dinlemek
    Que un día me dedicaste
    – Bana adadığın bir gün
    Te diría que volvieras
    – Sana geri dönmeni söylerdim.
    Pero eso no se pide
    – Ama bu sorulmadı.
    Mejor le pido a Dios que me cuide
    – Tanrı’dan benimle ilgilenmesini istesem iyi olur.
    Porque ando manejando
    – Çünkü ben sürüyorum.
    Por las calles que me besaste
    – Sokaklarda beni öptün
    Oyendo las canciones
    – Şarkıları dinlemek
    Que un día me dedicaste
    – Bana adadığın bir gün
    Te diría que volvieras
    – Sana geri dönmeni söylerdim.
    Pero eso no se pide
    – Ama bu sorulmadı.
    Mejor le pido a Dios que me cuide, eh
    – Tanrı’dan benimle ilgilenmesini istesem iyi olur.

    Que me cuide de otro
    – Bir başkasıyla ilgilendiğimi
    Que se parezca a ti
    – Senin gibi görünmesini sağla
    No quiero caer como hice por ti
    – Senin için yaptığım gibi düşmek istemiyorum
    Ojalá te enamore
    – Umarım seni aşık ederim
    Te haga lo mismo que me hiciste a mí
    – Bana yaptığının aynısını sana da yap.
    Tú me enseñaste
    – Bana sen öğrettin.
    A no amar a cualquiera
    – Kimseyi sevmemek için
    Y también como no quiero que me quieran
    – Ve ayrıca nasıl sevilmek istemediğimi
    No, éramos tres en una relación de dos
    – Hayır, üç kişiydik, iki kişilik bir ilişki içindeydik.
    No te perdono, pídele perdón a Dios
    – Seni affetmiyorum, Tanrı’dan af dile.
    Dije que te olvidé y la verdad es que yo
    – Seni unuttuğumu söyledim ve gerçek şu ki ben
    Yo
    – İ

    Ando manejando
    – Ben sürüyorum
    Por las calles que me besaste
    – Sokaklarda beni öptün
    Oyendo las canciones
    – Şarkıları dinlemek
    Que un día me dedicaste
    – Bana adadığın bir gün
    Te diría que volvieras
    – Sana geri dönmeni söylerdim.
    Pero eso no se pide
    – Ama bu sorulmadı.
    Mejor le pido a Dios que me cuide
    – Tanrı’dan benimle ilgilenmesini istesem iyi olur.
    Ando manejando
    – Ben sürüyorum
    Por las calles que me besaste
    – Sokaklarda beni öptün
    Oyendo las canciones
    – Şarkıları dinlemek
    Que un día me dedicaste
    – Bana adadığın bir gün
    Te diría que volvieras
    – Sana geri dönmeni söylerdim.
    Pero eso no se pide
    – Ama bu sorulmadı.
    Mejor le pido a Dios que me cuide
    – Tanrı’dan benimle ilgilenmesini istesem iyi olur.

    Sí, sí
    – Evet, evet
    Si lo sentís lo bailas
    – Eğer hissedersen dans edersin
    Una vez más
    – Bir kez daha
    Valeria Gau
    – Valeria Gau’nun
    Si no te pega, te levanta la casa
    – Eğer sana vurmazsa, senin için evi kaldırır.
    Mucha cumbia
    – Bir sürü cumbia
    Dímelo Pushi
    – Söyle bana Puşi
  • Wigan Fans – Will Grigg’s On Fire İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    Wigan Fans – Will Grigg’s On Fire İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

    He’ll score more and more,
    – Gittikçe daha çok gol atacak.,
    He’ll score more and more,
    – Gittikçe daha çok gol atacak.,
    He’ll score more and more,
    – Gittikçe daha çok gol atacak.,
    He’ll score more and more,
    – Gittikçe daha çok gol atacak.,
    And thats what we signed him fire
    – İşte biz ona ateş verdik.
    Will Griggs on fire, your defence is terrified,
    – Will Griggs yanıyor, savunman dehşete kapıldı.,
    Will Griggs on fire, your defence is terrified,
    – Will Griggs yanıyor, savunman dehşete kapıldı.,
    Will Griggs on fire, your defence is terrified,
    – Will Griggs yanıyor, savunman dehşete kapıldı.,
    Will Griggs on fire
    – Griggs yanacak mı
    Na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na…
    – Na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na…