沒那麼簡單 就能找到 聊得來的伴 – Konuşabileceğiniz bir partner bulmak o kadar kolay değil 尤其是在 看過了那麼多的背叛 – Hele bu kadar ihanet gördükten sonra 總是不安 只好強悍 – Her zaman huzursuz, sert olmalıyım 誰謀殺了我的浪漫 – Romantizmimi kim öldürdü
沒那麼簡單 就能去愛 別的全不看 – Başka hiçbir şeye bakmadan sevmek o kadar kolay değil 變得實際 也許好也許壞各一半 – Pratik ol, belki iyi, belki kötü, her birinin yarısı 不愛孤單 一久也習慣 – Uzun süre yalnız kalmayı ve buna alışmayı sevmiyorum. 不用擔心 誰也不用被誰管 – Kimse için endişelenme ve kimsenin umurunda değil
感覺快樂就忙東忙西 – Mutlu hissediyorsan meşgulsün demektir. 感覺累了就放空自己 – Yorgun hissettiğinde kendini bırak 別人說的話 隨便聽一聽 自己作決定 – Başkalarının söylediklerini dinleyin ve kendi kararınızı verin 不想擁有太多情緒 – Çok fazla duyguya sahip olmak istemiyorum 一杯紅酒配電影 – Film eşliğinde bir kadeh kırmızı şarap 在周末晚上 關上了手機 舒服窩在沙發裡 – Hafta sonları ve geceleri telefonumu kapattım ve kanepede rahatça uyudum.
相愛沒有那麼容易 每個人有他的脾氣 – Aşık olmak o kadar kolay değil. Herkesin öfkesi vardır. 過了愛作夢的年紀 轟轟烈烈不如平靜 – Aşık rüya görme çağından sonra, dinç sakin kadar sakin değildir 幸福沒有那麼容易 才會特別讓人著迷 – Mutluluk, özellikle büyüleyici olmak o kadar kolay değildir 什麼都不懂的年紀 – Hiçbir şeyi anlamayan bir çağ 曾經最掏心 所以最開心 曾經 – Eskiden en kalbi kırılan bendim, bu yüzden şimdiye kadarki en mutlu bendim
沒那麼簡單 就能去愛 別的全不看 – Başka hiçbir şeye bakmadan sevmek o kadar kolay değil 變得實際 也許好也許壞各一半 – Pratik ol, belki iyi, belki kötü, her birinin yarısı 不愛孤單 一久也習慣 – Uzun süre yalnız kalmayı ve buna alışmayı sevmiyorum. 不用擔心 誰也不用被誰管 – Kimse için endişelenme ve kimsenin umurunda değil
感覺快樂就忙東忙西 – Mutlu hissediyorsan meşgulsün demektir. 感覺累了就放空自己 – Yorgun hissettiğinde kendini bırak 別人說的話 隨便聽一聽 自己作決定 – Başkalarının söylediklerini dinleyin ve kendi kararınızı verin 不想擁有太多情緒 – Çok fazla duyguya sahip olmak istemiyorum 一杯紅酒配電影 – Film eşliğinde bir kadeh kırmızı şarap 在周末晚上 關上了手機 舒服窩在沙發裡 – Hafta sonları ve geceleri telefonumu kapattım ve kanepede rahatça uyudum.
相愛沒有那麼容易 每個人有他的脾氣 – Aşık olmak o kadar kolay değil. Herkesin öfkesi vardır. 過了愛作夢的年紀 轟轟烈烈不如平靜 – Aşık rüya görme çağından sonra, dinç sakin kadar sakin değildir 幸福沒有那麼容易 才會特別讓人著迷 – Mutluluk, özellikle büyüleyici olmak o kadar kolay değildir 什麼都不懂的年紀 – Hiçbir şeyi anlamayan bir çağ 曾經最掏心 所以最開心 曾經 – Eskiden en kalbi kırılan bendim, bu yüzden şimdiye kadarki en mutlu bendim
相愛沒有那麼容易 每個人有他的脾氣 – Aşık olmak o kadar kolay değil. Herkesin öfkesi vardır. 過了愛作夢的年紀 轟轟烈烈不如平靜 – Aşık rüya görme çağından sonra, dinç sakin kadar sakin değildir 幸福沒有那麼容易 才會特別讓人著迷 – Mutluluk, özellikle büyüleyici olmak o kadar kolay değildir 什麼都不懂的年紀 – Hiçbir şeyi anlamayan bir çağ 曾經最掏心 所以最開心 曾經 – Eskiden en kalbi kırılan bendim, bu yüzden şimdiye kadarki en mutlu bendim 想念最傷心 但卻最動心 的記憶 – En hüzünlü ama en dokunaklı anıyı özlüyorum
当思念飞过夜空 缠绕指尖停留 美得像一场梦 – Düşünceler gece gökyüzünde uçtuğunda, parmak uçlarınızı dolaştırın ve bir rüya kadar güzel kalın 当你背影转身后 吞噬在人海中 擦不干的寂寞 – Sırtın döndüğünde, insanların denizinde yok edilemeyen yalnızlığı yut
Never try never see never never know – Asla deneme asla görme asla asla bilme Never find never seek never let you go OH – Asla bulma asla arama asla gitmene izin verme OH
那么伤 那么怨 那么那么痛 – Çok kırgın, çok kırgın, çok acı verici 那么爱 那么恨 那么那么浓 OH – ÇOK FAZLA SEVGİ, ÇOK FAZLA NEFRET, ÇOK GÜÇLÜ OH
谁的爱太疯 任性的挥霍 – Kimin aşkı çarçur edemeyecek kadar çılgın ve istekli 每场 争执 合好 之后 – Her anlaşmazlık çözüldükten sonra 我们 拥抱 狂吻 陷落 – Sarıldık, öpüştük ve düştük
谁的爱不疯 不配谈爱过 – Kimin aşkı deli değil ve aşk hakkında konuşmaya değer değil 不求 明天 永恒 以后 – Yarını ve sonrasını isteme 眼神 燃烧 此刻 有我 就足够 – Gözlerim yanıyor. Şu anda bana sahip olmak yeterli.
是落樱缤纷时候 一缕愁怅掠过 我记得那感受 – Kiraz çiçekleri düştüğünde, bir hüzün ışını geçti. O duyguyu hatırlıyorum.
更多更详尽歌词 在 – Daha fazla ve daha ayrıntılı şarkı sözleri 那么伤 那么怨 那么那么痛 – Çok kırgın, çok kırgın, çok acı verici 那么爱 那么恨 那么那么浓 – Çok fazla sevgi, çok fazla nefret, çok güçlü OH – ey
谁的爱太疯 任性的挥霍 – Kimin aşkı çarçur edemeyecek kadar çılgın ve istekli 每场 争执 合好 之后 – Her anlaşmazlık çözüldükten sonra 我们 拥抱 狂吻 陷落 – Sarıldık, öpüştük ve düştük
谁的爱不疯 不配谈爱过 – Kimin aşkı deli değil ve aşk hakkında konuşmaya değer değil 不求 明天 永恒 以后 – Yarını ve sonrasını isteme 眼神 燃烧 此刻 有我 就足够 – Gözlerim yanıyor. Şu anda bana sahip olmak yeterli.
太执著 假洒脱 这种爱 太沉重 – Çok ısrarcı, sahte, özgür ve kolay, bu tür bir aşk çok ağır
Here’s the fire – İşte yangın Here’s the fire – İşte yangın Here’s the fire inside – İşte içindeki ateş
嘿 對面那個女人 – Hey, sokağın karşısındaki kadın 現在夜已很深 – Artık gece geç oldu. 咖啡是否還留著餘溫 – Kahvenin hala kalan sıcaklığı var mı? 想起 過往的我們 – Bizi geçmişte düşün 曾散步到黃昏 – Bir kez alacakaranlığa kadar yürüdü 如今是陌路人 – Şimdi bir yabancı
我 從來沒想過我 – Beni hiç düşünmedim 這放蕩的靈魂 – Bu sürtük ruh 不經意間傷了你的心 – İstemeden kalbini kırdı 如果 我們還有可能 – Eğer hala imkanımız varsa 我會朝著寵壞你的大路狂奔 – Seni mahveden yola doğru koşacağım
我們愛都愛了還怕什麼 – Birbirimizi sevdiğimizde neden korkarız? 愛著愛著過完餘生 – Hayatının geri kalanını sev ve yaşa 畫出雨後的彩虹 – Yağmurdan sonra bir gökkuşağı çiz 牽著手 走一程 – Bir yolculuk için el ele tutuşmak 讓愛激盪翻滾 – Sevginin karışmasına ve yuvarlanmasına izin verin 你是我永遠最心疼的人 – Sen her zaman en sıkıntılı hissedeceğim kişisin
我們愛都愛了還怕什麼 – Birbirimizi sevdiğimizde neden korkarız? 愛著愛著過完餘生 – Hayatının geri kalanını sev ve yaşa 全都是我的責任 – Hepsi benim sorumluluğumda. 揚起頭 哭一場 – Başını kaldır ve ağla 擦乾淚別彷徨 – Gözyaşlarını kurut ve tereddüt etme 為了你我願意奮不顧身 – Senin için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım.
我 從來沒想過我 – Beni hiç düşünmedim 這放蕩的靈魂 – Bu sürtük ruh 不經意間傷了你的心 – İstemeden kalbini kırdı 如果 我們還有可能 – Eğer hala imkanımız varsa 我會朝著寵壞你的大路狂奔 – Seni mahveden yola doğru koşacağım
我們愛都愛了還怕什麼 – Birbirimizi sevdiğimizde neden korkarız? 愛著愛著過完餘生 – Hayatının geri kalanını sev ve yaşa 畫出雨後的彩虹 – Yağmurdan sonra bir gökkuşağı çiz 牽著手 走一程 – Bir yolculuk için el ele tutuşmak 讓愛激盪翻滾 – Sevginin karışmasına ve yuvarlanmasına izin verin 你是我永遠最心疼的人 – Sen her zaman en sıkıntılı hissedeceğim kişisin
我們愛都愛了還怕什麼 – Birbirimizi sevdiğimizde neden korkarız? 愛著愛著過完餘生 – Hayatının geri kalanını sev ve yaşa 全都是我的責任 – Hepsi benim sorumluluğumda. 揚起頭 哭一場 – Başını kaldır ve ağla 擦乾淚別彷徨 – Gözyaşlarını kurut ve tereddüt etme 為了你我願意奮不顧身 – Senin için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım.
牽著手 走一程 – Bir yolculuk için el ele tutuşmak 全是我的責任 – Hepsi benim sorumluluğumda. 你是我永遠最心疼的人 – Sen her zaman en sıkıntılı hissedeceğim kişisin
I only want good vibes ’round me tonight – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum No negativity in my life – Hayatımda olumsuzluk yok Just good vibes, that’s what I like – Sadece iyi hisler, sevdiğim şey bu So I don’t need you raining on my parade – Bu yüzden geçit törenimde yağmur yağmana ihtiyacım yok Throwing shade – Gölge atma Be on your merry way – Neşeli yolunda ol I only want good vibes ’round me tonight – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum No negativity in my life – Hayatımda olumsuzluk yok
I know life will never be perfect – Biliyorum hayat asla mükemmel olmayacak But the sunshine, it feels like I deserve it – Ama güneş ışığı, bunu hak ettiğimi hissettiriyor
You, yeah, you – Sen, evet, sen Why you comin’ over here with your cloud? – Neden buraya bulutunla geliyorsun? You, yeah, you – Sen, evet, sen Why you always tryna bring my mood down? – Neden hep moralimi bozmaya çalışıyorsun?
I only want good vibes ’round me tonight – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum No negativity in my life – Hayatımda olumsuzluk yok Just good vibes, that’s what I like – Sadece iyi hisler, sevdiğim şey bu So I don’t need you raining on my parade – Bu yüzden geçit törenimde yağmur yağmana ihtiyacım yok Throwing shade – Gölge atma Be on your merry way – Neşeli yolunda ol I only want good vibes ’round me tonight – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum No negativity in my life – Hayatımda olumsuzluk yok
So I’m here with a brighter perspective – Bu yüzden daha parlak bir bakış açısıyla buradayım So I really ain’t tryna be stressin’, ooh-woah – Yani gerçekten strese girmeye çalışmıyorum, ooh-woah
You, yeah, you – Sen, evet, sen Why you comin’ over here cold as ice? – Neden buraya buz gibi soğuk geliyorsun? Why? Why? Boo-hoo – Niçin? Niçin? Boo-hoo A little optimism could be so nice – Biraz iyimserlik çok güzel olabilir Maybe, if you wasn’t being so shady – Belki, eğer bu kadar şaibeli olmasaydın Throwing venom everywhere daily – Her gün her yere zehir atmak You could chill, you could hang – Sakinleşebilirsin, asılabilirsin But you ain’t on that high – Ama o kadar yüksekte değilsin
I only want good vibes ’round me tonight – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum No negativity in my life – Hayatımda olumsuzluk yok Just good vibes, that’s what I like – Sadece iyi hisler, sevdiğim şey bu So I don’t (I don’t) need you raining on my parade (parade) – Bu yüzden geçit törenime yağmur yağmana ihtiyacım yok (geçit töreni) Throwing shade (shade) – Gölge atma (gölge) Be on your merry way – Neşeli yolunda ol I only want good vibes ’round me tonight – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum No negativity in my life – Hayatımda olumsuzluk yok
Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, good vibes – Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, iyi hisler I only want – Sadece istiyorum Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, good vibes – Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, iyi hisler I only want – Sadece istiyorum Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, good vibes – Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, iyi hisler (Good, good, good vibes) – (İyi, iyi, iyi hisler) Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, good vibes – Oh-oh-oh, oh-oh, oh-oh, iyi hisler
I only want good vibes ’round me tonight – Bu gece etrafımda sadece iyi hisler olsun istiyorum No negativity in my life – Hayatımda olumsuzluk yok Just good vibes, that’s what I like (I like) – Sadece iyi hisler, sevdiğim şey bu (hoşuma gidiyor) So I don’t need you raining on my parade – Bu yüzden geçit törenimde yağmur yağmana ihtiyacım yok Throwing shade (shade) – Gölge atma (gölge) Be on your merry way – Neşeli yolunda ol I only want good vibes (good vibes) ’round me tonight – Sadece iyi hisler istiyorum (iyi hisler) ‘bu gece etrafımda No negativity in my life – Hayatımda olumsuzluk yok
Oh, I only want good vibes ’round me tonight – Oh, sadece bu gece etrafımda iyi hisler olsun istiyorum
Oh, I only want good vibes ’round me tonight – Oh, sadece bu gece etrafımda iyi hisler olsun istiyorum
Za zády hoří město, jarní vzduch voní deštěm – Şehir arkamızda yanıyor, bahar havası yağmur kokuyor Nevíš, kdo má nůž v kapse, proto se nikdy nesměj – Kimin cebinde bıçak olduğunu bilmiyorsun, o yüzden asla gülme. Neslyšim slova, jsi ještěr, pičo, chráním si svýma pěstma místo – Kelimeleri duyamıyorum, sen bir kertenkelesin, amcık, yerimi yumruklarımla koruyorum Dělaj, že neví, kdo jsem – ví to, čím dál víc hot, jak Costa Rica – Kim olduğumu bilmiyormuş gibi davranıyorlar — bunu biliyorlar, daha da ısınıyorlar, Kosta Rika gibi Letím lodí, oceán tmy, sám, dál, jako Lister, piš to – Tekneyle uçuyorum, karanlığın okyanusu, yalnız, bir Lister gibi, yaz Hodím myšlenky na papír a pak je prodám za míče, míč tam – Düşüncelerimi kağıda döküyorum ve sonra onları toplar için satıyorum, top orada Chtěj to dělat za love – vím to, dělaj, bojí se tmy – já vím to – Bunu aşk için yapmak istiyorlar – Biliyorum, yapıyorlar, karanlıktan korkuyorlar – Biliyorum A koho všechno měla – vím to, mám svojí hlavu, kecáš, píčo – Ve sahip olduğu her şey – Biliyorum, kafam var, konuşuyorsun, amcık Ale víš, po show místy chodím vybombenej jako tank – Ama bilirsin, gösteriden sonra bazen tank gibi dolaşırım. Hlavně být rovnej, hlavně být stejnej, není to jenom tak – Sadece eşit ol, sadece aynı ol, sadece böyle değil Stack červenej jak rak, kapsa plná jak sak – Bir kerevit gibi kırmızı yığını, bir ceket gibi dolu cep Byl jsem na místech, kterýma si stejně vždycky musíš projít jen sám – Zaten hep yalnız gitmen gereken yerlere gittim. V ruce Double D, v kapse double g a doubluju, doubluju na účtech mých, a – Elimde iki katı D, cebimde iki katı g, ve ben ikiye katlayacağım, faturalarımı ikiye katlayacağım, ve Mám skinny B a pak neřeším smysl textu, hlavně, že mi zní, a – Sıska bir B’m var ve sonra bana göründüğü sürece metnin anlamı ile uğraşmıyorum ve Nepřeju nikomu basu, ale in3gue, doufám že tě nikdy nepustí, a – Kimsenin bas çalmasını istemem, ama in3gue, umarım gitmene asla izin vermezler ve Hlídám si záda dvakrát od doby, co jsem poznal krysu, jako ty – Senin gibi bir fareyle tanıştığımdan beri iki kez arkamı kolladım. Ale Ektor naučil, hlavní, co přijde na účet – Ama Ektor öğrendi, hesaba gelen en önemli şey Hlavní mít v rodině klid a dokud to bude, tak účel splnil – Önemli olan ailede barışa sahip olmak ve olduğu sürece amacın yerine getirilmesidir Připíjím na všechny ženy, připíjím, protože můžem – Bütün kadınlara içiyorum, içebildiğimiz için içiyorum Připíjím na moje bratry, ať slyším celej sál jen: “Santé” – Kardeşlerime içiyorum, bütün salon “Santé” den başka bir şey duymasın. Santé, allez allez, santé, allez allez – Santé, allez allez, santé, allez allez Santé, allez allez, santé, allez allez – Santé, allez allez, santé, allez allez
Μαζί σου μωρό μου έχω πάθει ζημιά – Seninle bebeğim zarar gördüm Έλα πάμε να φύγουμε απ’ τα – – Hadi, gidelim buradan. –
Μαζί της ξεχνιέμαι περνάω καλά – Onunla iyi vakit geçirdiğimi unutuyorum. Την παίρνω στο αμάξι που έχω τα κιλά – Onu arabaya götürüyorum, kilo aldığım yere. Λέει θέλει το βράδυ να έρθει μαζί μου – Gecenin benimle gelmesini istediğini söylüyor. Αυτή δεν θέλει γούστα και λεφτά – Tat ve para istemiyor Βάλε ζώνη κούκλα φύγαμε κάπου μακριά – Uzak bir yerde bıraktığımız bebeği bağla Μου στρίβει τους μπάφους την πάω σε νησιά – Onu adalara götürüyorum. Μαζί σου μωρό μου έχω πάθει ζημιά – Seninle bebeğim zarar gördüm Έλα πάμε να φύγουμε απ’ τα κεντρικά – Hadi, karargahtan çıkalım.
Θέλω good vibes, δεν θέλω κακό μαντάτο – İyi hisler istiyorum, kötü haberler istemiyorum Είναι fresh αυτό το μωρό είναι στυλάτο – Taze bu bebek çok şık Σε 2 λεπτά θα φτάσω bae έλα κατέβα κάτω – 2 Dakika içinde geleceğim, bae aşağı inecek. Βάλε όλα τα καλά σου γιατί είναι Σαββάτο – Tüm iyi eşyalarını giy çünkü bugün cumartesi. Πάρε πολλά ρούχα babe το πορπαγκάζ είναι άδειο – Bir sürü kıyafet al bebeğim Toka boş Θέλω να μου χαμογελάς γιατί είσαι ακόμα νιάτο – Bana gülümsemeni istiyorum çünkü hala gençsin Εγώ είμαι αλήτης απ’ τον δρόμο με έβγαλε το πάρκο – Ben sokaktan bir serseriyim beni parktan çıkardı Εσένα μάλλον σε ζωγράφισε ο Pablo Picasso – Muhtemelen Pablo Picasso tarafından boyanmışsındır. Μαζί σου πια όλες οι ώρες σαν λεπτά περνάνε – Şimdi seninle dakikalar gibi tüm saatler geçiyor Baby όπου και να πάμε όλοι για μας μιλάνε – Bebeğim gittiğimiz her yerde herkes bizden bahsediyor Δεν σηκώνω τα τηλέφωνα όσο και αν χτυπάνε – Ne kadar çalarlarsa çalsınlar telefonları açmıyorum. Τώρα σε πάω διακοπές γι’ αυτό όπου θέλεις πάμε – Şimdi seni tatile götürüyorum, nereye gitmek istersen Πιάσε τα χαρτάκια κι ασ’ το κινητό σου – Kartları al ve cep telefonunu bırak Έχω μπει και κάνω party μέσα στο μυαλό σου – Kafanda parti yapacağım. Έχω πάθει εμμονή με το πρόσωπό σου – Yüzüne takıntılıyım. Δεν θέλω να σε ακουμπάει μωρό μου ούτε ο γιατρός σου – Doktorunun sana dokunmasını istemiyorum bebeğim.
Μαζί της ξεχνιέμαι περνάω καλά – Onunla iyi vakit geçirdiğimi unutuyorum. Την παίρνω στο αμάξι που έχω τα κιλά – Onu arabaya götürüyorum, kilo aldığım yere. Λέει θέλει το βράδυ να έρθει μαζί μου – Gecenin benimle gelmesini istediğini söylüyor. Αυτή δεν θέλει γούστα και λεφτά – Tat ve para istemiyor Βάλε ζώνη κούκλα φύγαμε κάπου μακριά – Uzak bir yerde bıraktığımız bebeği bağla Μου στρίβει τους μπάφους την πάω σε νησιά – Onu adalara götürüyorum. Μαζί σου μωρό μου έχω πάθει ζημιά – Seninle bebeğim zarar gördüm Έλα πάμε να φύγουμε απ’ τα κεντρικά – Hadi, karargahtan çıkalım. Μαζί της ξεχνιέμαι περνάω καλά – Onunla iyi vakit geçirdiğimi unutuyorum. Την παίρνω στο αμάξι που έχω τα κιλά – Onu arabaya götürüyorum, kilo aldığım yere. Λέει θέλει το βράδυ να έρθει μαζί μου – Gecenin benimle gelmesini istediğini söylüyor. Αυτή δεν θέλει γούστα και λεφτά – Tat ve para istemiyor Βάλε ζώνη κούκλα φύγαμε κάπου μακριά – Uzak bir yerde bıraktığımız bebeği bağla Μου στρίβει τους μπάφους την πάω σε νησιά – Onu adalara götürüyorum. Μαζί σου μωρό μου έχω πάθει ζημιά – Seninle bebeğim zarar gördüm Έλα πάμε να φύγουμε απ’ τα κεντρικά – Hadi, karargahtan çıkalım.
Όταν με βλέπει κοκκινίζει – Beni gördüğünde kızarıyor. Μαζί της γυρνάω κι ας είμαι busy – Meşgul olmama rağmen onunla gidiyorum. Πως με τρελαίνει όταν την μέση της λυγίζει – Beli büküldüğünde beni nasıl delirtiyor Στο κρεβάτι μου όταν στριφογυρίζει – Yatağımda dönerken Λέει, δεν είναι easy λέει, μα είναι κορίτσι – Diyor ki, kolay değil diyor, ama o bir kız Μες στο χαμόγελο είναι δεν έχει θλίψη – Gülümsemede üzüntü yok Θέλει να κάνουμε tattoo μαζί το cc – Cc’yi birlikte dövmemizi istiyor. Κι όλες με πρείζουνε τώρα που έχω χωρίσει – Boşandığıma göre hepsi beni besliyor. Ναι, με έχουν ζαλίσει – Evet, hayrete düştüm. Άκου μικρή, εγώ δεν είμαι σαν τους άλλους που έχεις δει – Dinle evlat, ben gördüğün diğerleri gibi değilim. Κάνω μουσική για να μην μπω στην φυλακή – Hapse girmemek için müzik yapıyorum. Είναι υγρή λέει, μόλις με δει – Islanmış diyor, beni görür görmez Άσε τα πολλά λοιπόν μην την βλέπεις σκληρή – O yüzden ona sert bakma. Εγώ δεν είμαι σαν τους άλλους που έχεις δει – Gördüğün diğerleri gibi değilim. Δεν πήγα στον στρατό, όχι δεν φόρεσα χακί – Askere gitmedim, Hayır haki giymedim. Όταν μαγειρεύω όλο το σπίτι σαν γιαπί – Bütün evi bir Yap gibi pişirdiğimde Όταν με βλέπει κοκκινίζει και δεν ξέρω το γιατί – Beni gördüğünde kızarıyor ve nedenini bilmiyorum (Έλα ρε μαλάκα αφού ξες) – (Hadi, pislik, biliyorsun)
Μαζί της ξεχνιέμαι περνάω καλά – Onunla iyi vakit geçirdiğimi unutuyorum. Την παίρνω στο αμάξι που έχω τα κιλά – Onu arabaya götürüyorum, kilo aldığım yere. Λέει θέλει το βράδυ να έρθει μαζί μου – Gecenin benimle gelmesini istediğini söylüyor. Αυτή δεν θέλει γούστα και λεφτά – Tat ve para istemiyor Βάλε ζώνη κούκλα φύγαμε κάπου μακριά – Uzak bir yerde bıraktığımız bebeği bağla Μου στρίβει τους μπάφους την πάω σε νησιά – Onu adalara götürüyorum. Μαζί σου μωρό μου έχω πάθει ζημιά – Seninle bebeğim zarar gördüm Έλα πάμε να φύγουμε απ’ τα κεντρικά – Hadi, karargahtan çıkalım.
Jerome! jerome! put on that bobby womack! – Jerome! jerome! bobby womack’i giy! Nah girl I wanna go way back, ahh yeah check this out – Hayır kızım Çok eskilere gitmek istiyorum, ahh evet şuna bak *Needle is put to the groove on a dusty record* – * İğne tozlu bir plak üzerine oluğa konur*
Back in the days when I was young I’m not a kid anymore – Genç olduğum günlerde artık çocuk değilim. But some days I sit and wish I was a kid again – Ama bazı günler oturup keşke tekrar çocuk olsaydım diyorum Back in the days when I was young I’m not a kid anymore – Genç olduğum günlerde artık çocuk değilim. But some days I sit and wish I was a kid again – Ama bazı günler oturup keşke tekrar çocuk olsaydım diyorum Back in the days – O günlerde
When I just a little niggerole – Ben sadece küçük bir zenciyken I looked up to my bigger bro – Büyük kardeşime baktım Begged if I could kick it so – Tekmeleyebilseydim diye yalvardım. When he went out with girls I could go taggin along – O kızlarla dışarı çıktığında ben de onunla takılabilirdim. Naggin if she had a sis maybe could mack a baby hoodrat – Naggin eğer bir kız kardeşi olsaydı belki bir bebek serserisini becerebilirdi Y’all remember way back then, when it was 1985 – O zamanlar, 1985’i hatırlarsınız. All the way live, I think I was about ten – Yaşadığım sürece, sanırım on yaşındaydım. One of those happy little niggaz singin the blues – Blues şarkı söyleyen o mutlu zencilerden biri That be always tryin to bag with the shag (and karate shoes) – Her zaman sevişmeye çalışıyorsun (ve karate ayakkabıları) Sayin “yo momma black, his momma this, his momma that” – “Yo momma black, his momma this, his momma that” diyor. Then he get mad and wanna scrap – Sonra kızdı ve ayrılmak istedi. We stay mad about, ten minutes then it’s like back on the bike – On dakika boyunca kızgın kalacağız, sonra tekrar bisiklete binmek gibi olacak. To play hide and go get it with the younger hoes by the bungaloes – Saklambaç oynamak ve gidip bungalovların yanındaki genç çapalarla almak için Then switch to playin ding dong ditch, when that gets – Sonra ding dong hendeğini oynamaya geç, bu olduğunda Old and too cold to hack it, threw on a bomber jacket – Eski ve onu kesmek için çok soğuk, bir bombardıman ceketi attı You could tell the ballers ’cause they bell wearin gazelles – Baller’lara söyleyebilirsin çünkü ceylan takıyorlar If they really had money raised be sportin bk’s – Eğer gerçekten para toplamış olsalardı, sportin bk’nın And, all the girls had they turkish link – Ve tüm kızların Türk bağlantısı vardı If it broke then they made earrings to it, like they meant to do it – Eğer kırıldıysa, o zaman yapmak istedikleri gibi küpeler yaptılar But, sometimes, I still sit and reminesce – Ama bazen hala oturup hatırlarım Then, think about the years I was raised, back in the days – O zaman, büyüdüğüm yılları düşün, o günleri.
Back in the days when I was young I’m not a kid anymore – Genç olduğum günlerde artık çocuk değilim. But some days I sit and wish I was a kid again – Ama bazı günler oturup keşke tekrar çocuk olsaydım diyorum Back in the days when I was young I’m not a kid anymore – Genç olduğum günlerde artık çocuk değilim. But some days I sit and wish I was a kid again – Ama bazı günler oturup keşke tekrar çocuk olsaydım diyorum (And everybody say) (I remember way back when) – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum) (And everybody say) (I remember way back when) – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum) (And everybody say) (I remember way back when) – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum) (What?) (back in the day) (when?) (back in the day) – (Ne?(gün içinde) (ne zaman?) (gün içinde)
I’m still back in the days, but now the year is ’87 – Hala eski günlerdeyim, ama şimdi yıl ’87 ’88 that’s when my crew and I were in junior high – ’88 işte o zaman ekibim ve ben ortaokuldaydık. In 7th grade, I hated school (wish it’d blow up) – 7. Sınıfta okuldan nefret ederdim (keşke havaya uçsaydı) No doubt I couldn’t wait to get out (and be a grownup) – Hiç şüphe yok ki dışarı çıkmak için sabırsızlanıyordum (ve bir yetişkin olmak için)
But let me finish this reminescin and tellin – Ama bu hatırayı bitirmeme ve anlatmama izin ver Bout when girls was bellin tight courderoys like for the boys – Kızların erkekler için olduğu gibi sıkı mahkemelere bellin olduğu zaman Basket weaves, nike court airs, and footsie socks – Sepet örgüleri, nike kort havaları ve ayak çorapları And eatin pickles, with tootsie pops – Ve turşu yerken, tootsie pops ile And it don’t stop, I’m glad ’cause when j.j. fad hit – Ve durmuyor, sevindim çünkü J.J. fad vurduğunda Supersonic it was kinda like a sport to wear biker shorts – Süpersonik motorcu şortu giymek bir spor gibiydi Or, to wear jeans and it seemed like the masses – Ya da kot pantolon giymek ve kitleler gibi görünüyordu Of hoochies, had poison airbrushes on they asses – Fahişelerin kıçlarında zehirli hava fırçaları vardı. Dudes, had on nike suits, and the pumas with – Ahbaplar, nike takım elbiseli ve pumalı The fat laces, ’cause it was either that or k-swiss – Şişko bağcıklar, çünkü ya o ya da k-swiss’ti. I miss those days, and so I pout like a grown jerk – O günleri özlüyorum ve bu yüzden yetişkin bir pislik gibi surat asıyorum Wishin all I had to do now, was finish homework – Şimdi tek yapmam gereken ödevimi bitirmekti. It’s true, you don’t realize really what you got til it’s gone – Bu doğru, o gidene kadar neyin olduğunun farkında değilsin. And I’m not, gonna sing another sad song, but – Ve başka bir hüzünlü şarkı söylemeyeceğim, ama Sometimes I do sit and reminesce then – Bazen oturup hatırlarım o zaman Think about the years I was raised, back in the days – Büyüdüğüm yılları düşün, o günleri
(And everybody say) (I remember way back when) – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum) (And everybody say) (I remember way back when) – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum) (And everybody say) (I remember way back when) – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum) (What?) (back in the day) (when?) (back in the day) – (Ne?(gün içinde) (ne zaman?) (gün içinde)
Well, it’s the niggerole, I figure that now I’m all grown up – Şey, o zenci, artık büyüdüğümü fark ettim. Because I’m eighteen years old, and guess you could say I’m holdin – Çünkü on sekiz yaşındayım ve sanırım tutuyorum diyebilirsin. Down a steady job and crew steady mobbin – Sabit bir iş ve mürettebat sabit mobbin aşağı You steady bobbin your head and I’m paid, so I got it made – Kafanı sabit tutuyorsun ve bana para ödeniyor, ben de yaptırdım. But, didn’t always have clout, used to live in south central l.a. – Ama her zaman nüfuzlu değildi, güney orta Los Angeles’ta yaşardı. That’s where I stayed and figured a way out – Orada kaldım ve bir çıkış yolu buldum. I gave it all I had so for what it’s worth – Sahip olduğum her şeyi verdim, bu yüzden değeri ne olursa olsun I went, from rags to riches which is a drag but now I’m first – Paçavradan zenginliğe gittim, ki bu çok sıkıcı ama şimdi ilk benim So (ahmad and the jones’ is on our way up) – Yani (ahmad ve jones’lar geliyor) Yup, we said that we was gonna make it since a kid – Evet, çocukluğumuzdan beri başaracağımızı söylemiştik. And we finally did, but – Sonunda başardık ama Sometimes I still sit and reminesce, then – Bazen hala oturuyorum ve anımsıyorum, o zaman Think about the years I was raised, back in the days – Büyüdüğüm yılları düşün, o günleri
(And everybody say) (I remember way back when) – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum) (And everybody say) (I remember way back when) – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum) (And everybody say) (I remember way back when) – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum) (What?) (back in the day) (when?) (back in the day) – (Ne?(gün içinde) (ne zaman?) (gün içinde)
(And everybody say) (I remember way back when) – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum) (And everybody say) (I remember way back when) – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum) (And everybody say) (I remember way back when) – (Ve herkes der ki) (Çok eskiden hatırlıyorum) (What?) (back in the day) (when?) (back in the day) – (Ne?(gün içinde) (ne zaman?) (gün içinde)
Ahora te he encontrado nuevamente – Şimdi seni tekrar buldum Cada segundo en mis recuerdos – Anılarımdaki her saniye
Las horas se hacen largas y queman – Saatler uzar ve yanar Porque siempre me encuentran – Çünkü beni her zaman bulurlar Con las manos vacías – Boş ellerle
La vida es un castillo de ilusiones – Hayat bir yanılsama kalesidir Que te desiluciona al derrumbarse – Bu seni parçalayarak hayal kırıklığına uğratır Yo no entiendo tú mataste mi mundo – Dünyamı öldürdüğünü anlamıyorum. Y aún muero con las ansias de adorarte () – Ve hala sana tapma arzusuyla ölüyorum ()
Por qué no estas amor – Neden bu aşk değil Si tantas veces juraste que tú me amarías – Beni seveceğine defalarca yemin etseydin Y aunque el mundo se acabara – Ve dünya sona erse bile Tu serías mi vida – Sen benim hayatım olurdun Pero no estas corazón – Ama sen kalp değilsin
Si vieras cómo estoy – Nasıl olduğumu görseydin O supieras que mi alma no me pertenece – Yoksa ruhumun bana ait olmadığını mı bileceksin Que aún siento tus suaves labios – Hala yumuşak dudaklarını hissediyorum Besándome siempre – Beni her zaman öpmek Que estoy loco por tu amor – Aşkın için deli olduğumu
Siempre que respiro veo tus ojos – Her nefes aldığımda gözlerini görüyorum Siento morirme solo al recordarlo – Üzgünüm sadece bunu hatırlayarak ölüyorum
Si tú estuvieras – Eğer sen olsaydın Sé que mi mundo sería diferente – Dünyamın farklı olacağını biliyorum Tendría el destino – Kadere sahip olurdum Mi mundo y su suerte – Benim dünyam ve onun şansı Y volverían sueños de primavera – Ve baharın hayalleri geri dönecekti
Vuelve mi reina – Kraliçem geri dön Que a mí la vida se me está acabando – Hayatımın tükenmekte olduğunu Que tanto el alma me está destrozando – O kadar çok ruh beni parçalıyor ki Y aquí en mi pecho no caben más penas – Ve burada göğsümde daha fazla acı yok Si tú estuvieras, si tú estuvieras – Eğer öyle olsaydın, öyle olsaydın
Ahora una lágrima me encuentra – Şimdi bir gözyaşı beni buluyor Cada mañana en un suspiro – Her sabah bir iç çekişte
Y vuelan dentro y mi pensamiento – Ve içeri uçuyorlar ve benim düşüncem Sin romper el silencio – Sessizliği bozmadan Tus imágenes bellas – Güzel resimleriniz
No he podido arrancarte de mis días – Seni günlerimden ayıramadım. Aunque intente vivir en otra historia – Başka bir hikayede yaşamaya çalışsam bile Aun eres lo más lindo de mi vida – Sen hala hayatımdaki en tatlı şeysin. Aunque esté tu abandono en mi memoria – Terk Edilmişliğin hafızamda olmasına rağmen
Por qué no estas amor – Neden bu aşk değil Si el cielo nos vio querernos en las desventuras – Eğer cennet bizi talihsizliklerde birbirimizi severken görseydi Si mi vida tuvo vida, sentir tu ternura – Eğer hayatımda bir hayat olsaydı, hassasiyetini hissetmek için Al mojarme tu pasión – Tutkunu ıslattığımda
Si vieras mi ansiedad – Eğer endişemi görseydin O tan solo imaginaras mis deseos por verte – Yoksa seni görmek istediğimi hayal mi edeceksin? Que daría la misma vida por poder tenerte – Sana sahip olabilmek için aynı hayatı vereceğimi Cerca de mi corazón – Kalbime yakın
Y siempre que despierto mi alegría – Ve ne zaman neşemi uyandırsam Se va porque era un sueño pude amarte – Gidiyor çünkü seni sevebileceğim bir rüyaydı
Si tú estuvieras – Eğer sen olsaydın Sé que mi mundo sería diferente – Dünyamın farklı olacağını biliyorum Tendría el destino – Kadere sahip olurdum Mi mundo y su suerte – Benim dünyam ve onun şansı Y volverían sueños de primavera – Ve baharın hayalleri geri dönecekti Vuelve mi reina – Kraliçem geri dön Que a mí la vida se me está acabando – Hayatımın tükenmekte olduğunu Que tanto el alma me está destrozando – O kadar çok ruh beni parçalıyor ki Y aquí en mi pecho no caben más penas – Ve burada göğsümde daha fazla acı yok Si tú estuvieras, si tú estuvieras – Eğer öyle olsaydın, öyle olsaydın
Pasamo’ por el bloque y bajamo’ lo’ cristale’ – Hadi bloğun içinden geçelim ve kristalden aşağı inelim. Al que arrugue la cara le sacamo’ lo’ metale’ – Yüzünü buruşturan, ‘metal’i çıkarırız.’ “Blam, blam, blam, blam”, no te instale’ – “Blam, blam, blam, blam”, endişelenme” Búscate lo tuyo y te mueve’, a nadie tiene que gustarle – Eşyanı bul ve seni hareket ettirsin, kimse onu sevmek zorunda değil
Mi actitud e’ de gánster’, cuenta de gánster’ – Benim tavrım ‘gangster’, gangster hesabı’ Yo pongo a que me lo mamen lo’ gánster’, gánster’ – ‘Gangsteri’ emmeye zorladım, gangster’ Ganstería, la sabiduría – Gangsteria, bilgelik Enterramo’ do’ millone’ a’nde mi tía – Gömdüğüm ‘do’ milyon’ a’da teyzem
Búscame lo mío, no me venga’ con tu tía – Benimkini bul, bana teyzenle gelme. Que tengo cuatro tiguere’ montao’ en una KIA – Bir kia’da dört tiguere ‘montao’ var Decidío’ a lo que sea – Her şeye ben karar veririm En la cabeza con pila ‘e vaina fea’ – ‘E çirkin kılıf’ yığını ile kafasına
Tú paga’ do’ cuenta’ de la’ mía’ y queda’ en olla – ‘benimkinin’ hesabını’ ödersiniz ve ‘potta’ kalır Ando con lo’ moreno’, la manada, lo’ guloya’ – ‘Moreno’, sürü, ‘guloya’ ile yürüyorum. Aceite de trufa e’ lo que yo tengo – Trüf yağı e’ ne var Yo la de’guabino y nunca me vengo – Ben de’guabino ve asla gelmem
Tú ere’ la que me toca’ lo’ timbale’ – Sen ‘bana dokunan’sın’ timbale’ Stan, stan, stan-tan-tan, saca lo’ metale’ – Stan, stan, stan-tan-tan, metali çıkar. Aquí no hay gente seria, todo’ somos anormale’ – Burada ciddi insanlar yok, hepimiz anormaliz. La que no quiera mata’, pue’ que se embale – Öldürmek istemeyen biri, paketlenmiş olanı öldürebilir.
Me siento LeBron en el BAMESO – Lebron’u Bameso’da hissediyorum Le’ hice un crossover que le’ partí lo’ hueso’ – Ona kemiğini kırdığım bir geçit yaptım. Atento a rabia e’ que me busco par de peso’ – Rabia e dikkat et ‘bir çift kilo arıyorum’ Y a ustede’ lo’ tengo resbalando en aderezo – Ve seni giyinmeye zorluyorum
Tú ere’ la que me toca’ lo’ timbale’ – Sen ‘bana dokunan’sın’ timbale’ Stan, stan, stan-tan-tan, saca lo’ metale’ – Stan, stan, stan-tan-tan, metali çıkar. Aquí no hay gente seria, todo’ somos anormale’ – Burada ciddi insanlar yok, hepimiz anormaliz. La que no quiera mata’, pue’ que se embale – Öldürmek istemeyen biri, paketlenmiş olanı öldürebilir.
Me siento LeBron en el BAMESO – Lebron’u Bameso’da hissediyorum Le’ hice un crossover que le’ partí lo’ hueso’ – Ona kemiğini kırdığım bir geçit yaptım. Atento a rabia e’ que me busco par de peso’ – Rabia e dikkat et ‘bir çift kilo arıyorum’ Y a ustede’ lo’ tengo resbalando en aderezo – Ve seni giyinmeye zorluyorum
Tengo una jeva que tiene complejo ‘e costurera – Karmaşık bir terzisi olan bir jeva’m var. Y por eso yo le digo – Ve bu yüzden ona söylüyorum
Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela, mete (Yih, yo) – Kumaşı koy ve kumaşı çıkar, kumaşı koy ve kumaşı çıkar, koy (Yih, yo)
Por la pati se despatilló modo grillo – Pati tarafından kriket çıktı El teteo en La 40 ‘e Capotillo – 40’e Capotillo’daki teteo ‘Tamo zombie’ y los ojo’ de bombillo – ‘Tamo zombie’ ve bombillo’nun gözü Haciendo moriqueta como que no me cepillo – Fırçalamadığım gibi moriqueta yapıyorum
Ay, da-dale moriqueta, dale moriqueta – Ver moriqueta’yı, ver moriqueta’yı Cuida’o si te pasa’, que te vuelvo una raqueta – Kendine iyi bak, eğer başına gelirse, seni bir rakete çeviririm. ‘Tamo enmonao’, los ojo’ como Vegeta – ‘Tamo enmonao’, los ojo ‘ Vegeta rolünde Arrugo la cara y parece que ‘tá coqueta – Yüzümü buruşturuyorum ve flört etmiyor gibi görünüyor
Y da-dale moriqueta – Ve ver-ver moriqueta —E moriqueta—e moriqueta—e moriqueta – – E moriqueta-e moriqueta-e moriqueta —E moriqueta—e moriqueta—e moriqueta – – E moriqueta-e moriqueta-e moriqueta —E moriqueta (Da-Da-Da—, Da—, Da—) – – Ve moriqueta (Da-Da-Da-, Da-, Da-)
Tengo una jeva que tiene complejo ‘e costurera – Karmaşık bir terzisi olan bir jeva’m var. Y por eso yo le digo – Ve bu yüzden ona söylüyorum
Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın
Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela – Kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın, kumaşı yerleştirin ve kumaşı çıkarın Mete tela y saca tela, mete tela y saca tela, mete – Kumaşı koy ve kumaşı çıkar, kumaşı koy ve kumaşı çıkar, koy
Everybody alright? – Herkes iyi mi? Alright, great – Tamam, harika. Everybody on this side okay? – Bu taraftaki herkes iyi mi? Yeah – Evet Oh and this side? Back? – Peki ya bu taraf? Geri mi? Yeah – Evet We alright here in the front here, yeah? – Burada ön tarafta iyiyiz, değil mi? Alright, hold on – Tamam, bekle. You ready? – Hazır mısın?
Come Johnny singing oldies goldies – Johnny oldies goldies şarkı gel “Be-Bop-A-Lula, Baby What I Say” – “Be-Bop-A-Lula, Bebeğim Ne Dersem Onu” Here come Johnny singing “I Gotta Woman” – İşte Johnny “I Gotta Woman” şarkısını söylüyor. Down in the tunnel trying to make it pay – Tünelde, ödetmeye çalışırken
He got the action, he got the motion – Harekete geçti, harekete geçti. Yeah the boy can play – Evet çocuk oynayabilir Dedication, he got devotion – Özveri, özveri var Turning all the night time into the day – Bütün geceyi gündüze çevirmek
He do the song about the sweet lovin’ woman – Tatlı aşık kadın hakkında şarkı söylüyor He do the song about a six penny knife – Altı kuruşluk bir bıçakla ilgili şarkı söylüyor. He do the walk, he do the walk of life – O yürüyüşü yapar, o hayatın yürüyüşünü yapar Yeah, he do the walk of life – Evet, hayatın yürüyüşünü yapıyor.
Here comes Johnny gonna tell you the story – İşte Johnny sana hikayeyi anlatacak. Hand me down my walkin’ shoes – Bana yürüyüş ayakkabılarımı ver Here come Johnny, got the power and the glory – İşte Johnny geliyor, güç ve ihtişam var Backbeat the talkin’ blues – Backbeat konuşan blues
He got the action, he got the motion – Harekete geçti, harekete geçti. Yeah the boy can play – Evet çocuk oynayabilir Dedication, he got devotion – Özveri, özveri var Turning all the night time into the day – Bütün geceyi gündüze çevirmek
Got a sweet lovin’ woman – Tatlı bir aşk kadını var He do the song about a six penny knife – Altı kuruşluk bir bıçakla ilgili şarkı söylüyor. He do the walk, he do the walk of life – O yürüyüşü yapar, o hayatın yürüyüşünü yapar Oh yeah, the walk of life – Oh evet, hayatın yürüyüşü
Yeah, ’cause Johnny got the oldies goldies – Evet, çünkü Johnny’nin eski altınları var. “Be-Bop-A-Lula, Baby What I Say” – “Be-Bop-A-Lula, Bebeğim Ne Dersem Onu” Here come Johnny singing “I Gotta Woman” – İşte Johnny “I Gotta Woman” şarkısını söylüyor. Down in the tunnel, trying to make it pay – Tünelde, ödetmeye çalışırken
He got the action, he got the motion – Harekete geçti, harekete geçti. Yeah the boy can play – Evet çocuk oynayabilir Dedication, he got devotion – Özveri, özveri var Turning all the night time into the day – Bütün geceyi gündüze çevirmek
And after all the violence and double talk – Ve tüm bu şiddet ve çifte konuşmadan sonra Just a song on the trouble and the strife – Sadece sorun ve çekişme üzerine bir şarkı You do the walk, do the walk of life – Sen yürü, hayatın yürüyüşünü yap Woah, you do the walk of life – Woah, hayatın yürüyüşünü yapıyorsun
Yeah, that’s right – Evet, doğru.
Best pedal steel player in the world, Paul Franklin – Dünyanın en iyi pedallı çelik oyuncusu Paul Franklin
Te bloqueé de insta – Seni insta’dan engelledim. Pero por otra cuenta veo tus historias – Ama başka bir hesapta senin hikayelerini görüyorum Tu número lo borré – Numaranı sildim. No sé pa’ qué si me lo sé de memoria – Neden bilmiyorum eğer ezbere biliyorsam
Me hiciste daño (me hiciste daño) – Beni incittin (beni incittin) Y así te extraño (y así te extraño) – Ve bu yüzden seni özlüyorum (ve bu yüzden seni özlüyorum) Y aunque sé que un día te voy a olvidar (yo te voy a olvidar) – Ve bir gün seni unutacağımı bilsem de (seni unutacağım) Aún no lo hago (¡no!) – Hala bilmiyorum (hayır!) Es complicado (¿qué?) – Bu karmaşık (ne?) To’ lo que hicimos me gusta recordar – ‘Ne yaptığımızı hatırlamak istiyorum’
Ando manejando – Ben sürüyorum Por las calles que me besaste – Sokaklarda beni öptün Oyendo las canciones – Şarkıları dinlemek Que un día me dedicaste – Bana adadığın bir gün Te diría que volvieras – Sana geri dönmeni söylerdim. Pero eso no se pide – Ama bu sorulmadı. Mejor le pido a Dios que me cuide – Tanrı’dan benimle ilgilenmesini istesem iyi olur. Porque ando manejando – Çünkü ben sürüyorum. Por las calles que me besaste – Sokaklarda beni öptün Oyendo las canciones – Şarkıları dinlemek Que un día me dedicaste – Bana adadığın bir gün Te diría que volvieras – Sana geri dönmeni söylerdim. Pero eso no se pide – Ama bu sorulmadı. Mejor le pido a Dios que me cuide, eh – Tanrı’dan benimle ilgilenmesini istesem iyi olur.
Que me cuide de otro – Bir başkasıyla ilgilendiğimi Que se parezca a ti – Senin gibi görünmesini sağla No quiero caer como hice por ti – Senin için yaptığım gibi düşmek istemiyorum Ojalá te enamore – Umarım seni aşık ederim Te haga lo mismo que me hiciste a mí – Bana yaptığının aynısını sana da yap. Tú me enseñaste – Bana sen öğrettin. A no amar a cualquiera – Kimseyi sevmemek için Y también como no quiero que me quieran – Ve ayrıca nasıl sevilmek istemediğimi No, éramos tres en una relación de dos – Hayır, üç kişiydik, iki kişilik bir ilişki içindeydik. No te perdono, pídele perdón a Dios – Seni affetmiyorum, Tanrı’dan af dile. Dije que te olvidé y la verdad es que yo – Seni unuttuğumu söyledim ve gerçek şu ki ben Yo – İ
Ando manejando – Ben sürüyorum Por las calles que me besaste – Sokaklarda beni öptün Oyendo las canciones – Şarkıları dinlemek Que un día me dedicaste – Bana adadığın bir gün Te diría que volvieras – Sana geri dönmeni söylerdim. Pero eso no se pide – Ama bu sorulmadı. Mejor le pido a Dios que me cuide – Tanrı’dan benimle ilgilenmesini istesem iyi olur. Ando manejando – Ben sürüyorum Por las calles que me besaste – Sokaklarda beni öptün Oyendo las canciones – Şarkıları dinlemek Que un día me dedicaste – Bana adadığın bir gün Te diría que volvieras – Sana geri dönmeni söylerdim. Pero eso no se pide – Ama bu sorulmadı. Mejor le pido a Dios que me cuide – Tanrı’dan benimle ilgilenmesini istesem iyi olur.
Sí, sí – Evet, evet Si lo sentís lo bailas – Eğer hissedersen dans edersin Una vez más – Bir kez daha Valeria Gau – Valeria Gau’nun Si no te pega, te levanta la casa – Eğer sana vurmazsa, senin için evi kaldırır. Mucha cumbia – Bir sürü cumbia Dímelo Pushi – Söyle bana Puşi
He’ll score more and more, – Gittikçe daha çok gol atacak., He’ll score more and more, – Gittikçe daha çok gol atacak., He’ll score more and more, – Gittikçe daha çok gol atacak., He’ll score more and more, – Gittikçe daha çok gol atacak., And thats what we signed him fire – İşte biz ona ateş verdik. Will Griggs on fire, your defence is terrified, – Will Griggs yanıyor, savunman dehşete kapıldı., Will Griggs on fire, your defence is terrified, – Will Griggs yanıyor, savunman dehşete kapıldı., Will Griggs on fire, your defence is terrified, – Will Griggs yanıyor, savunman dehşete kapıldı., Will Griggs on fire – Griggs yanacak mı Na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na… – Na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na, na…