Kategoriler
İ SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük İ Sayfa 55

işlemeli * Üstünde işlemeler bulunan.
işleniş * İşlenmek işi veya biçimi.
işlenme * İşlenmek işi.
işlenmek * İşlemek işi yapılmak.
işlenti * İşleme yöntemi.
işler açılmak * piyasa canlanmak.
işler becermek * zararlı, gizli işler yapmak.
işlerlik * Gereken sonucu verecek nitelikte çalışma durumu.
işletilme * İşletilmek işi.
işletilmek * İşletmek işi yapılmak.
işletiş * İşletmek işi veya biçimi.
işletme * İşletmek işi.
* Tarım, sanayi, ticaret, bankacılık gibi işalanlarında, kâr amacıyla bir sermaye yatırılarak kurulan kurum.
* Bu kuruluşu verimli bir duruma getirip kazanç sağlama yöntemi.
* İşyeri.
işletme defteri * Yalnız gelir ve giderlerin yazıldığıdefter.
işletme şirketi * Gaz, su, elektrik vb. hattınıveya dağıtım hattıve donanımını işleten, şahıs, firma, halk şirketi veya kuruluş.
işletmeci * Bir fabrikayıveya gelir getiren bir kuruluşu yöneten kimse.
* Yapımcıdan işletme hakkınıalarak, filmleri oynatanlara kiralayıp dağıtan kimse.
işletmecilik * Bir işletmeyi yönetme.
* Bağımsız bir bütçe ile yönetilen devlet işletmesi.
işletmek * İşlemesini sağlamak, çalıştırmak.
* Bir şeyi, bir kimseyi, bir yeri kullanarak veya çalıştırarak yarar sağlamak.
* Şaka ve birtakım yalanlarla sezdirmeden birini kandırmak veya onunla eğlenmek.
işletmen * Operatör.
işletmenlik * Operatörlük.
işlev * Bir nesne veya bir kimsenin gördüğü iş, işgörme yetisi, görev, fonksiyon.
* Bir yapının gerçekleştirilebileceği ve onu başka yapılardan ayırt etme imkânıveren eylem türü, fonksiyon.
işlev yitimi * El, kol vb. düzenli hareketleri yapma yetersizliği, apraksi.
işlevci * İşlevi yerine getiren (kimse veya nesne).
* Bir işletmede yapılacak işlerin kararlarının alındığı bölüm.
işlevcilik * Toplumu, her bir öğesi belli bir işlev yapan karşılıklı bağlılıklar ve etkileşmeler düzeni olarak gören,
toplumu tek başına belirleyen herhangi bir temelin bulunmadığınısavunan akım, görevcilik, fonksiyonalizm.
* Algının öncelikle ihtiyaçlar ve coşkulara dayalıetkinliklerin sonucu olduğunu savunan görüş, görevcilik,
fonksiyonalizm.
işlevsel * İşlevle ilgili.
işlevsiz * İşlevi olmayan.
işlevsizlik * İşlevsiz olma durumu.
işleyim * Sanayi, endüstri.
işleyiş * İşlemek işi veya biçimi.
işli * Üzeri nakışlı.
işlik * Atölye.
* Gömlek.
işlik orun * İşadamlarına özgü yer, busines klâs.
işmar * El, göz veya başile yapılan işaret.
işmar etmek (veya geçmek) * el, göz veya başile işaret etmek.
işporta * Gezici satıcıların mallarınıkoymaya yarayan yayvan sepet veya bu işi gören, ona benzer araç, sergi.
* Açıkta yapılan satış.
işporta malı * Değersiz, niteliksiz mal.
işportacı * İşporta ile mal satan satıcı.
işportacılık * İşportada mal satma işi.
işportaya düşmek * değerini yitirmek, herkes tarafından kullanılmak.
işret * İçki.
işsiz * İşi olmayan.
işsiz güçsüz * Yapacak hiçbir işi olmayan veya iştutmayan.
işsiz güçsüz kalmak * bulunduğu işyerinden ayrılarak geçimini sağlayacak durumda bulunmamak.
işsizlik * İşsiz kalma, iş bulamama durumu.
* Bir işyeri için durgunluk dönemi.
iştah * Yemek yeme isteği.
* İstek, arzu.
iştah açmak * yemek isteğini artırmak.
iştah kapamak (veya kesmek) * yemek isteğini azaltmak.
iştaha gelmek * arzulamak.
iştahıaçılmak * yemek isteği artmak.
iştahıkabarmak * isteği çoğalmak, heveslenmek.
iştahıkapanmak (veya kesilmek) * yemek isteği yok olmak.

Bir yanıt yazın