(Uh-uh-uh, uh-uh-uh-uh) you got it– (Uh-uh-uh, uh-uh-uh-uh) anladın(Uh-uh-uh, uh-uh-uh-uh) she got it– (Uh-uh-uh, uh-uh-uh-uh) anladı(Uh-uh-uh, uh-uh-uh, uh)– (Uh-uh-uh, uh-uh-uh, uh...
우린 깊게 사랑했지만 쉽게 (널 떠나보내고)– Onu derinden sevdik, ama kolaydı (seni terk etmek).금방 다시 돌아올 거라고 믿었지– Birazdan gelmezdi.마지막 햇살을 쬐려고 매일 저녁 서둘러 (whoa)– Her akşam son güneş ışığında güneşlenm...
그해 나와 저 달 아래서 길을 걷곤 했지– O yıl dışarı çıkıp Ayın altındaki caddede yürürdüm.추억은 날 아프게만 하는 그런 감정일지도– Anılar beni hasta eden duygulardır.믿지 않아 세상 참 잊혀지는 거란 쉽지– Ben buna inanmıyorum. Dün...
우린 깊게 사랑했지만 쉽게 (널 떠나보내고)– We loved it deeply, but it was easy (to leave you).금방 다시 돌아올 거라고 믿었지– I believed I’d be back in a minute.마지막 햇살을 쬐려고 매일 저녁 서둘러 (whoa)– Hurry every eve...
우린 깊게 사랑했지만 쉽게 (널 떠나보내고)– Wir liebten es zutiefst, aber es war einfach (dich zu verlassen).금방 다시 돌아올 거라고 믿었지– Ich dachte, ich wäre in einer Minute zurück.마지막 햇살을 쬐려고 매일 저녁 서둘러 (whoa)–...
(Uh-uh-uh, uh-uh-uh-uh) you got it– (Uh-uh-uh, uh-uh-uh-uh) du hast es(Uh-uh-uh, uh-uh-uh-uh) she got it– (Uh-uh-uh, uh-uh-uh-uh) sie hat es(Uh-uh-uh, uh-uh-uh, uh)– (Uh-uh-uh, uh-uh...
