Don’t put your eyes down
– Gözlerini yere koyma.
You’re not to blame
– Bunun suçlusu sen değilsin
I know there are stories
– Hikayeler olduğunu biliyorum.
You can’t explain
– Açıklayamazsın.
But if I should find you black and blue
– Ama seni siyah ve mavi bulmam gerekirse
And aching from crying, I’ll wait with you
– Ve ağlamaktan ağrıyan, seninle bekleyeceğim
Grow, grow
– Büyü, büyü
Oh, so you know it all
– Demek her şeyi biliyorsun.
Then it’s gone
– Sonra gitti
Grow, grow
– Büyü, büyü
You know I’m here holding on
– Burada dayandığımı biliyorsun.
Tying up your loose ends
– Gevşek uçlarını bağlamak
And you’re drifting esteem
– Ve sen saygınlığı sürüklüyorsun
Grow, grow
– Büyü, büyü
If you never try, you’ll never know
– Asla denemezsen, asla bilemezsin.
I’ve left you a white page by the door
– Sana kapının yanında beyaz bir sayfa bıraktım.
There’s no need to ask me what it’s for
– Bana bunun ne için olduğunu sormaya gerek yok.
I wait by the front step for your return
– Geri dönmen için ön basamakta bekliyorum.
And hear every story of what you’ve learned
– Ve öğrendiklerinizin her hikayesini dinleyin
Oh, so you know it all
– Demek her şeyi biliyorsun.
Then it’s gone
– Sonra gitti
Grow, grow
– Büyü, büyü
You know I’m here holding on
– Burada dayandığımı biliyorsun.
Tying up your loose ends
– Gevşek uçlarını bağlamak
And you’re drifting esteem
– Ve sen saygınlığı sürüklüyorsun
Grow, grow
– Büyü, büyü
If you never try, you’ll never know
– Asla denemezsen, asla bilemezsin.
Grow, grow
– Büyü, büyü
Grow, grow
– Büyü, büyü
Throw your arms out and grow your heart out
– Kollarını uzat ve kalbini uzat
Throw your arms out and grow your heart out
– Kollarını uzat ve kalbini uzat
Throw your arms out and grow your heart out
– Kollarını uzat ve kalbini uzat
Grow, grow
– Büyü, büyü
Grow, grow
– Büyü, büyü
And don’t put your eyes down
– Ve sakın gözlerini yere dikme.
You’re not to blame
– Bunun suçlusu sen değilsin
I know there are stories
– Hikayeler olduğunu biliyorum.
You can’t explain
– Açıklayamazsın.
