N’aber? Bak, bende dert yok, tasa yok
– What’s up? Look, no drama, no surprises
Mutluyum, artık bir beynim yok
– I’m happy, I don’t have a brain anymore
Dikmişim ekrana gözlerimi
– I sew my eyes on the screen
Başka da bir ihtiyacım yok
– I don’t need another one
Kişisel neyim kaldı ki, bir iletim olsun?
– What do I have left in my personal life, a transmission?
Tıklana tıklana her şeyim ortada
– Click Click everything in the middle
Atın ölümü arpadan olsun
– Let the death of a horse be from barley
Her yiğit gibi benimki de meydanda
– Like every valiant, mine is in the square
Tıklama konusu ayrı bir dava,
– Click topic is a separate case,
Mahkemelerde görülüyor hâlâ
– Still appearing in the courts
Namusu bacak arasında ararım
– I’ll call honor between the legs
Dişi sinek bile görsem laf atarım
– Even if I see a fly, I’ll talk
Çakma makma, üçe beşe bakmam
– Fake makma, I don’t look at three to five
Önüm, arkam, sağım, solum markam
– My front, my back, my right, My Left brand
Bana pastamı verin, ekmeğe gerek yok
– Give me my cake, no need for bread
Ben tüketmeden var olamam
– I can’t exist without consuming
Ayna, ayna, hadi söyle benden daha gamsızı var mı?
– Mirror, Mirror, come on, tell me, is there any less than me?
Ayna, ayna, hadi söyle benden daha arsızı var mı?
– Mirror, Mirror, come on, tell me, does he have any more plot than I do?
Dünyanın sonuna doğmuşum, ya da ölmüşüm de haberim yok
– I don’t know if I was born to the end of the world or if I died.
“İyi bilirdik.” derler elbet ardımdan
– “We knew it well.”they will surely say after me
Bundan büyük bir yalan yok
– There’s no bigger lie than that
Yok, bundan büyük yalan yok
– No, no bigger lies than that
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın
– Long live a thousand snakes who don’t touch me
Dedikodu yapar, keyfime bakarım
– I gossip, I enjoy it
Ağzımda sakız, elimde çanta
– Gum in my mouth, bag in my hand
Fink atarım kaldırımlarda
– I’ll throw Fink on the sidewalks
Bağlanmaya sonuna kadar karşıyım
– I’m against commitment to the end
Ama dizilerimden beni ayırmayın
– But don’t separate me from my shows
Değişir dünyam bir tuşla uzaktan
– My world changes at the touch of a button
Elimdeki kumandam hayatıma kumanda
– I have a remote control in my life
Yeni bir kart verdi bugün bankam
– My bank gave me a new card today
Puanlarım artık en büyük kankam
– My points are now my biggest friend
Olmasa da cebimde beş kuruş para
– A dime in my pocket, even if it’s not
Cebimdeki telefon on numara
– The phone in my pocket is number ten
“Allah allah, gizli numara.
– “God is God, secret number.
Kim acaba? Alo?”
– I wonder who? Hello?”
Bak kızım, Yedi Kocalı Hürmüz gibi dolan
– Listen, girl, go around like Hormuz with Seven Husbands
Ama ailemizin kızı gibi davran
– But act like the daughter of our family
Seni alacak biri de bulunur elbet
– With someone, of course
En kolay parayı hep sen kazan
– You always make the easiest money
Ayna, ayna, hadi söyle benden daha gamsızı var mı?
– Mirror, Mirror, come on, tell me, is there any less than me?
Ayna, ayna, hadi söyle benden daha arsızı var mı?
– Mirror, Mirror, come on, tell me, does he have any more plot than I do?
Dünyanın sonuna doğmuşum, ya da ölmüşüm de haberim yok
– I don’t know if I was born to the end of the world or if I died.
“İyi bilirdik.” derler elbet ardımdan
– “We knew it well.”they will surely say after me
Bundan büyük bir yalan yok
– There’s no bigger lie than that
Yok, bundan büyük yalan yok
– No, no bigger lies than that
Sıkıldım çok; her dakika düşünmekten, üzülmekten
– I’m so tired of thinking every minute, getting upset
Artık yok, kalmadı gücüm; düşmekten, yenilmekten
– No more, I have no more power; from falling, from being defeated
Pişmanım erken vazgeçmekten, kendimden
– I regret giving up early, myself
Bu alem geçmiş kendinden, ne gelir elden?
– This orgy is past itself, what can it come from?
Dünyanın sonuna doğmuşum, ya da ölmüşüm de haberim yok
– I don’t know if I was born to the end of the world or if I died.
“İyi bilirdik.” derler elbet ardımdan
– “We knew it well.”they will surely say after me
Bundan büyük bir yalan yok
– There’s no bigger lie than that
Yok, bundan büyük yalan yok
– No, no bigger lies than that
Çakma makma, üçe beşe bakmam
– Fake makma, I don’t look at three to five
Önüm, arkam, sağım, solum markam
– My front, my back, my right, My Left brand
Bana pastamı verin, ekmeğe gerek yok
– Give me my cake, no need for bread
Ben tüketmeden var olamam
– I can’t exist without consuming

Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.