inni magen er en karusell
– karnın içinde bir atlıkarınca var
som snurrer rundt når det er kveld
– bu akşam olduğunda döner
inni hjertet er det stein og sand
– kalbin içinde taş ve kum var.
som skraper opp en supermann
– süpermen’i kim kazıyacak?
om nokken kunne blåse på
– eğer adam havaya uçurabilseydi
ville himmelen vært lyseblå?
– gökyüzü mavi olur mu?
ville skyene og paraplyene blitt borte då?
– bulutlar ve şemsiyeler gitmiş olabilir mi?
om nokken kunne blåse på
– eğer adam havaya uçurabilseydi
inni hånden er det ingen vet
– elin içinde kimse bilmiyor
han holder på en hemmelighet
– bir sır gibi saklıyor
inni magen er et tornekratt
– midenin içinde bir böğürtlen var.
som stikker sånn når det er natt
– gece olunca böyle.
om nokken kunne blåse på
– eğer adam havaya uçurabilseydi
ville himmelen vært lyseblå?
– gökyüzü mavi olur mu?
ville skyene og paraplyene blitt borte då?
– bulutlar ve şemsiyeler gitmiş olabilir mi?
om nokken kunne blåse på
– eğer adam havaya uçurabilseydi
inni hjertet er en kinaputt
– kalbin içinde bir havai fişek var
som sprenger på og snart må ut
– havaya uçarlar ve yakında ayrılmak zorunda kalırlar.
inni hånden er det kråkesølv
– elin içinde karganın gümüşü var.
tryllemiddel mot krusedullkrøll
– bukle kıvrılmasına karşı sihirli çare
om nokken kunne blåse på
– eğer adam havaya uçurabilseydi
ville himmelen vært lyseblå?
– gökyüzü mavi olur mu?
ville skyene og paraplyene blitt borte då?
– bulutlar ve şemsiyeler gitmiş olabilir mi?
om nokken kunne blåse på
– eğer adam havaya uçurabilseydi
